Eşitlik İlkesi İnsan Hakları beyannamesinde şu şekilde yer alır;
” Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin [...] bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. “
Aynı şekilde, 1982 Anayasasının 10’uncu maddesinde de;
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Şimdi gelelim Kur'an'a;
Kuranda ise yaradılıştaki farklılıklar birer ayrıcalık olarak ifade ediliyor ve eşitsizlik normal bir durum olarak görülüyor.
Enam Suresi, 165 ; Verdikleriyle denemek için sizi yeryüzünün halifeleri kılan ve kiminizi kiminize derecelerle üstün yapan O’dur.
Yani, kiminin zeki, kimin aptal, kiminin güzel , kiminin çirkin olması tamamen Allah’ın iradesi sonucu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Kur'an'da pek çok surede de Allah dilediğinin rızkını genişletip dilediğininkini azalttığını (Rum 37), dilediğini doğru yola ilettiğini (Bakara 213) söylemektedir ve Zuhruf Suresi 32. ayette olduğu gibi bir çok ayette de gelir dağılımındaki adaletsizlik Tanrısal yazgıya dönüştürülmektedir.
Ayrıca, köleler Kuran'a göre aşağı bir sınıfı oluşturan tabakayı temsil etmektedir.
Nahl Suresi, 74 ; Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel nimetlerden gizlice ve açıkça sarfeden kimseyi misal gösterir: Hiç bunlar eşit olur mu? Övülmeğe layık olan Allah’tır, fakat çoğu bilmezler.
Rum Suresi, 28 ; Allah size kendinizden bir misal vermektedir: size verdiğimiz rızıklardan, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak sahibi olmalarina razı olur musunuz, ve birbirinizi saydığınız gibi bu ortaklarınızı sayar mısınız ki [...] bize ortak koşulmasina razı olasınız?
Kölelik günümüzde tarihe karışmış bir uygulamadır, fakat çağlara hitap ettiği söylenen Kur'an kölelik uygulamasını kaldırmamış, insanı mal konumundan insan konumuna getirmemiştir.
İslam dini köle azat etmey teşvik eder ancak kölelik uygulamasını kaldırmayarak eşitlik bakımından önemli boşluklar, ihlaller yaratmıştır. İndiği dönemde kölelik önemli bir iş gücü olsa da geleceğin dünyasına da bir mesaj aktaracağı söylenen Kur'an'da bu konuda taviz verilmesi normal mi?
Örneğin Kur'an'da bazı ayetlerde kölelere iyi davranılması gerektiğine dair hükümler de vardır, fakat bunlar köleler lehine değil, köle sahiplerinin yararına olmak üzere koymuştur; sırf köleler, efendilerine karşı başkaldırma gereğini duymasınlar ve iyi hizmet versinler diye! Böylece kölelere, eşitsizlikten doğma durumlara tahammül olasılığını sağlamıştır.
Fakat, insan haysiyetiyle ve kişinin sağlık durumuyla bağdaşmayan kölelik kuruluşunu kökten yok etmemiştir.
Bu konuda Allahın bu durumu yavaş yavaş kaldıracağı veya kaldırdığı söylenir, bu bağlmada köle azat etme gibi hükümler koymus olmasını delil olarak sunarlar. Ancak, Allah köle edinmeyi yasaklamadığı için, köle azatlamanın anlamı olamayacağını hesap edemiyorlar. Yani, köle azat eden bir kimsenin, yeniden köle almasına karşı hiç bir durum yoktur. Ayrıca, Allah arapları bu köle alışkanlığından bir anda kurtacak güçte değil mi ?
Benzer soruları cariyelik uygulaması için sorabiliriz, Kur'an'da cariye kelimesini karşılamak amacıyla ellerinizin altındakiler, halayıklarınız gibi tuhaf ve aşağılayıcı ifadeler yer alıyor.
Nisa Suresi 24 ; Savaşta tutsak olarak ellerinize geçen cariyeler dışında, evli kadınlarla evlenmeniz haramdır.[Ayrıca bkn : Mearic 29-30]
Cariyelerin arapların cinsel ihtiyaclarını karşılamak üzere bir hak olarak tasvir edildiği açıkca görülmekte, fazla söze gerek yok.
Gelelim eşitlik ilkesinine en önemli vurgusuna, kadın erkek eşitliği.Kur'an'da yukarda verdiğim yasa konjonktürkeri ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımına ,erkeklerin üstünlüğü söylemine sıkça raslanmaktadır. İnsanlığa seslenişler sürekli erkek üzerinden, yaptırımlar erkeğe dayalı. Kur'an'a göre şahitlikte 2 erkek veya 1 erkek 2 kadın olması gerekir. Miras dağıtımlarında ise kardeşlerde erkeğe 2 pay düşerken kadına 1 pay düşmektedir.
Örneğin,
Bakara Suresi, 282 ; Şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir.
Nisa Suresi, 34; Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir.
İslamcılar tarafından sürekli aşağılanan, cahiliye diye tanımlanan devirde kadınlar daha yüksek haklara sahipti, kadınlar erkekler gibi eşini boşama hakkına sahipti, sadece erkeğin kadına yaptırımların bahsedilmiyordu. İslam ise kadını boşama hakkından yoksun kılıp bu hakkı erkeğin tekeline bırakmakla, erkeklerin kadınlar üzerindeki saltanatını kolaylaştırmıştır. (Bkn ;Bakara 226-233, Nisa 220 ).
Bakara Suresi ,230 ; Eğer erkek kadını üçüncü defa boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz.
Kur'an'da belirtilen bu uygulamaya talak-ı selase denilmektedir, bu uygulama ile erkeğin hanımına üç kez boş ol demesi onunla boşanması için yeterlidir. Muhammed kendine bu konuda da ayrıcalık tanımıştır, kendisini bu konuda istisna tutmuştur. Bakara 230′ da belirtildiği gibi boşanan erkeğin hanımını tekrar alabilmesi için, kadının yabancı bir erkekle evlenmesi, onunla cinsi münasebette bulunması ve sonra o adamının kendisini boşamasını beklemesi gerekir. Ve ancak bu takdirdedir ki, koca boşamış olduğu kadınla yeniden evlenme olasılığına kavuşur
Görüldüğü üzere böylesine acayip bir sistemin akla ve vicdana yatkın bir yönü olmadıktan gayrı, gerek kadın ve gerek erkek bakımından azap verici yönleri ortadadır.
Kaynak