The Pleasure of Finding Things Out

2 Yorum
Richard Phillips Feynman, 1918–1988 yılları arasında yaşamış, 20. yüzyılın en önemli fizikçilerindendir. Kuantum elektrodinamiği üzerindeki çalışmaları nedeniyle 1965'de Julian Schwinger ve Sin-Itiro Tomonaga ile beraber Nobel Fizik Ödülüne layık görülmüştür. [1]

Feynman'ı diğer birçok fizikçiden ayıran yanı, birçok meslektaşının aksine yaratıcılığa önem vererek, öğrencilerinden kopmaması, hayata bir bütün olarak bakarak fiziği eğlenceli hale getirmesidir. Hoş, belgeselde fizik üzerine çalışmalar yapabilmek için bazı bencillikler yaptığını itiraf etse de, Feynman'ın hayatı bir bütün olarak ele alındığında bizim anladığımız bencillikten daha farklı olduğu görülebilir.

Feynman'ın düşüncelerine bir örnek olması açısından Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman adlı kitabından bir alıntıyı buraya aktarmak isterim:

"1940’larda Prinston’dayken İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde çalışan büyük kafalara neler olduğunu görüyordum. (İçinde Aynştay’nın da olduğu bilim konseyi) Bu kişiler enstitü için özel olarak seçilmiş büyük beyinlerdi ve orman yanında kendilerine ayrılmış özel evlerde otururlardı. Ders vermezlerdi. Hiçbir sorumlulukları yoktu. Bu zavallı piçler öylece oturup, kendi kendilerine bol bol düşünürlerdi. Tamam mı! Bir süre hiçbir fikir üretemezler: Bir şey yapmak için her tür imkanları vardır ve hiçbir fikri üretemezler. İnanıyorum ki böyle bir durumda içinize bir suçluluk ve depresyon kurdu düşer ve fikir üretememek sizi üzmeye başlar. Bu durumu değiştirmez. Yine hiçbir fikir yoktur.

Hiçbir şey olmaz. Çünkü, hayatlarında gerçek bir etkinlik ve meydan okuma yoktur. Gerçekte iletişimde olmaları gereken deneycilerden uzaktadırlar. Öğrencilerden gelecek sorulara nasıl cevap vereceğini düşünmezler. Her şeye uzaktırlar!

Bir sınıfta ders verirken çok iyi bildiğin en temel şeyler hakkında düşünme fırsatın olur. Bunlar eğlenceli ve zevklidir. Tekrar üzerinde düşünmenin hiçbir zararı olmaz. Bu temel şeyleri daha iyi ifade etmenin yolları var mı? Bunlarla ilgili yeni problemler bulunabilir mi? Ortaya bunlara ilişkin atılabilecek yeni fikirler var mı? Temel kavramlar hakkında düşünmek kolaydır. Yeni bir fikir oluşturamıyorsan da zararı yok. Önceki düşündüklerin de sınıfı için yeterlidir. Yeni bir şey düşündüğünde mutlu olursun. Çünkü aynı olaya farklı bir yönden bakabiliyorsundur.

Neticede anladım ki öğretmek ve öğrenciler hayatı canlı kılıyor. Bana severek kabul edilecek bir iş teklif edilse dahi, öğretmek unsuru içinde yer almıyorsa bu işi reddederim." [2]

"The Pleasure of Finding Things Out", Türkçe'ye "Bir Şeyler Keşfetmenin Hazzı" olarak çevrilebilir. Aslında bu, Feynman'ın, içinde kendisine ait düşüncelerinin, yazışmalarının, konferanslarındaki konuşmalarının olduğu bir kitaptır. Bu kitapla aynı adı taşıyan belgeselde ise kitapla paralel şekilde bu düşünceler, diğer bir deyişle Feynman'ın hayata bakış açısı işlenmiştir.

Feynman, belgeselin adında olduğu gibi, bir şeyler keşfetmenin verdiği hazzı anlatıyor. Babasının dünya görüşünü nasıl şekillendirdiğini, kariyerindeki seçimlerin ahlaki seçimlerine nasıl etki ettiğini parça parça hayata nasıl baktığını da anlatarak samimi bir şekilde bizlere aktarıyor.

Burada önemli olan, dünyaya ve hatta evrene tarafsız ve doğrudan bakabilmek. Bilimselliği bırakmadan dünyanın anlaşılamayacağını, bilimin şu an için elimizdeki en iyi ve dürüst araç olduğunu anlatan Feynman, sorgulayarak öğrenmenin ne denli önemli olduğunu, bir şeyi niteliksel olarak anlayamadan niceliksel olarak açıklamanın mümkün olmadığını, okullarda yapılanın sadece niceliksel bir ezberleme ile "başarı" kriterlerine uyulması gerektiği olduğunu söylüyor.

Belgesel zaten 50 dakika. Daha uzun bilgi vermek, belgeselin tamamını buraya aktarmak olur kuşkusuz. Ancak herhangi bir sebepten belgeseli izle(ye)meyecek olanlar için de belgeselden şu alıntıyı yapmayı görev bilirim:

"Eğer bilimin, ne olduğumuz, nereye gittiğimiz, bu kainatın anlamı nedir gibi harika sorulara cevap vermesini bekliyorsanız, bence hayal kırıklığına uğrayacak ve bu sorulara mistik cevaplar arayacaksınız. Bir bilim adamı mistik cevapları nasıl kabul eder bilemiyorum, çünkü asıl mana 'anlamak'tır, neyse bunu boşverin. Ben de anlamıyorum ama, bence burada yaptığımız şey keşfetmektir. Dünya hakkında elimizden geldiği kadar bir şeyler bulmaya çalışıyoruz.

İnsanlar bana: "Fiziğin nihai kanunlarını mı arıyorsun?" diye soruyor. Hayır, aramıyorum. Sadece dünya hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyorum. Eğer her şeyi açıklayan basit nihai bir kanun varsa, varsın olsun, bunu keşfetmek çok da güzel olur. Eğer dünya soğan gibi milyonlarca katmanı olan bir şeyse ve katmanlara bakmaktan usanırsak, elden bir şey gelmez. Ama doğasından dolayı ne olması gerekiyorsa ortadadır ve öyle ortaya çıkacaktır. Bu yüzden onu araştırdığımızda hakkında daha fazla bilgi edinmek dışında ne yapmaya çalıştığımıza önceden karar vermemeliyiz.

Neden daha fazla şey öğrenmek istiyorsun diye sorarsanız, eğer daha fazla şey öğrenmeye çalışırsanız, derin filozofik sorulara cevap bulursunuz. Hatalı olabilirsiniz. Belki de doğanın karakteri hakkında daha fazla şey öğrenerek bazı sorulara cevap bulamayacaksınız. Ama ben böyle yapmam. Fiziğe olan ilgim sadece dünyayla ilgili şeyler bulmak. Ne kadar şey bulursam o kadar iyi, keşfetmeyi seviyorum.
Ortada, hayvanlara kıyasla yapabildiğimiz yüzlerce şey hakkında çok sayıda kayda değer gizemler ve sorular mevcut. Fakat bu gizemleri cevabını bilmeden araştırmak istiyorum.

Her şeye rağmen, kainatla ilişkimiz ile ilgili uydurulan özel hikayelere inanamıyorum çünkü, çok basit, çok bağlı, çok yerel, çok köylü duruyorlar.

Yeryüzü, yeryüzüne geldi, Tanrı'nın bir sureti yeryüzüne geldi, unutmayın, ve dışarıda olan şeylere bakın. Hikayeler orantılı değil.

Her neyse, tartışmanın anlamı yok, tartışamam, sadece söylemek istediğim sahip olduğum bilimsel görüşlerin inançlarımı neden etkilediğidir. Bir şeyin doğru olduğu kanısına nasıl varıyorsunuz sorusuyla ilişkili olan bir başka şey daha var. Bu şey hakkında farklı dinlerin farklı teorileri olduğunu görüyor, ve merak etmeye başlıyorsunuz. Şüphe etmeye başladığınızda, -sanki şüphe etmeniz gerekiyormuş gibi bilimin doğru olup olmadığını sormuştun- hayır, neyin doğru olduğunu bilmiyoruz. Doğruyu bulmaya çalışıyoruz ve her şey muhtemelen yanlış.

Her şeyin yanlış olduğunu düşünerek dini anlamaya çalış. Bunu yaptığın anda, geri dönüşü olmayan bir şekilde uçurumdan kaymaya başlarsın,

Bilimsel görüşe veya babamın görüşüne göre, neyin doğru olduğuna, neyin doğru olup olamayacağını görmek için bakmamız gerekiyor. Bir kere şüphelenmeye başladığınızda ki bence ruhumun en temel parçalarından biri şüphe ve sorgulamaktır, ve şüphe duyup sorguladığınızda inanmak biraz daha güçleşir.

Gördüğünüz gibi, şüpheyle, belirsizlikle ve bilmeden yaşayabilirim. Bence bilmeden yaşamak, yanlış olan cevaplarla yaşamaktan çok daha ilginçtir. Farklı şeyler hakkında yaklaşık cevaplarım, olası inançlarım ve farklı kesinliklerim var, ama kesinlikle hiçbir şey hakkında emin değilim ve hakkında bilmediğim çok şey var.

Mesela, "Neden buradayız?" diye sormak bir şey anlam ifade eder mi? Ve bu soru ne anlam ifade eder? Bunun hakkında biraz düşünebilirim ve bir sonuca varamazsam başka bir şeyle uğraşırım. Ama bir cevaba sahip olmak zorunda değilim, bir şeyleri bilmemekten korkmuyorum.

Hiçbir amaç olmadan gizemli evrende kaybolmaktan korkmuyorum, ki şu ana kadar da öyle yaşadım. Bu beni korkutmuyor."

Hayyam



[1] İlk paragraf  Wikipedia'daki Richard Feynman başlığından alındı.
[2] Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman'dan aktarılan kısım, Ay Evrenkenti adlı sitedeki Yaratıcılık başlığından alındı.

2 yorum:

  1. Özenlice yazılmış yazınız ve hassaslıkta düzenlenmiş kaynakçanız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Rica ederim.

    Ayrıca belirtmeliyim ki, kimi zaman sizin sitenize girip dolanmak büyük zevk veriyor bana.

    Saygılarımla... Esen kalın.

    YanıtlaSil