Bencillik ve sadık eşi budalalık, tanrıları olacak.
Ve sevilecekler ve sayılacaklar yeryüzünde
Asla tapılmadığı kadar bir tanrıya...
- Francisco Rebolledo

Kendi ölümünün anlamını anlamadan yaşlanan kişi, kötü insan olarak ölür.
- Hermann Broch

İnsan dünyayı yavaş yavaş anlar ve sonra ölür.
- Sándor Márai

Tanrı nedir bilir misin? Arşimed’in dünyayı yerinden oynatabilmek için aradığı sabit nokta.
- August Strindberg

Eğer yeteri kadar seviyorsak her şey yolunda demektir.
- Graham Greene

Kaynak
Blog içerisinde Ali Demirsoy'un çeşitli yazılarına yer vermekteyim. Gericiliğin Yok Edilmesi Temel Bilimlerle Olacaktır adlı yazısı da yine bizlerin asıl uğraştığı sorun olan olan evrene ve canlılığa 'şöyle bir bakıp' tanrıyı görenleri eleştiren bir yazıdır.

Aşağıda yazıyı okuyabileceğiniz link mevcuttur. Ancak yazıya paralel olarak eklemem gereken birkaç şey var: Yaratılışçılar canlılığın mükemmel olduğunu ve basite indirgenemeyeceğini düşünmekte; bir saatin kendi kendine oluşamayacağını, bir ustasının olması gerektiğini, dolayısıyla da insanların da bir ustası yani tanrı olduğunu iddia etmektedirler. Oysa evrimsel süreçte canlılık ele alındığında -aşama aşama geriye gidildiğinde- canlılığın basitten karmaşığa doğru evrildiği görülebilmekte; bu evrimsel işleyişin ve dinamiğin organik ve inorganik evrim için geçerli olduğu; yani canlılar için en basit bakterilerden en karmaşık yapılara ya da en basit elementlerden en karmaşık elementlere doğru bir ilerlemenin olduğu anlaşılabilmektedir.

Ali Demirsoy bu yazısında ilk önce tanrıların evriminden bahsetmektedir. Basit tanrı anlayışından daha komplike ve güçlü tanrı anlayışına geçişi göstermektedir. Daha sonra göz gibi karmaşık olduğu ve basite indirgenemeyeceği ileri sürülen bir organın evrimini, bir binanın yapımı ile karşılaştırarak yine basitten karmaşığa kuralına uygun olarak açıklamakta; daha sonra ise elementlerin de basit hidrojenden -hatta onun da Cern'de araştırılan daha basit atomaltı parçacıklardan- meydana geldiğine dayanarak tüm bu karmaşıklığın bilimsel ilerleme ve süreçlerle açıklanabileceğini belirtmektedir.

Asıl sorunun bilimsel açıklamaların halk tarafından kavranmasının zor olduğunu; çünkü bunun emek istediğini, oysa yaratılışçı bir açıklamanın 'ol dedi ve oldu' gibi tembel bir düşünce üzerine kurulu olup, bu düşüncenin de bir gelenek olarak nesilden nesile geçtiğini belirten Ali Demirsoy, yazısının sonunda bugün Türkiye'de bilimin ve bilimsel anlayışın geldiği ürkütücü durumu eleştirmektedir.

Söz konusu yazı kapsamlı bir açıklama veya bilimsel ya da felsefi anlamda güçlü bir makale olmaktan uzaktır. Ancak yine de bilim yanlısı olan, bütün bilimsel gelişmeleri tanrısal bir açıklama ile kestirip atanlardan olmayanlar için derli toplu bir şekilde meseleyi anlatan güzel bir yazıdır.

Hayyam
Yazıyı Okumak İçin Tıklayın...
bir şey yapılması gerektiğini ve de hemen
çoktan biliyoruz
ama daha erken olduğunu bir şey yapmak için
ama artık geç olduğunu bir şey daha yapmak için
çoktan biliyoruz

ve işlerimizin yolunda olduğunu
ve bunun böyle süreceğini
ve bunun anlamı olmadığını
çoktan biliyoruz

ve suçlu olduğumuzu
ve suçlu oluşumuzda bir suçumuz olmadığını
ve elimizden bir şey gelmeyişinde suçlu olduğumuzu
ve bunun bize yettiğini
çoktan biliyoruz

ve belki de ağzımızı tutmanın daha iyi olacağını
ve ağzımızı tutmayacağımızı
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz

ve kimseye yardım edemeyeceğimizi
ve bize kimsenin yardım etmeyeceğini
çoktan biliyoruz