Zen, Budizm'in bir koludur. Aydınlanmak amacıyla yaptığı meditasyonlara verdiği önemle göze çarpar.* Zen hikayeleri de zen üstadları ile çırakları arasındaki diyaloglardan, zen ustalarının ve rahiplerinin hikayelerinden oluşan kısa, öz, aydınlatıcı, hoş ve esprili hikayelerdir. *
Normalde 'bilgelik hikayeleri' etiketli yazıları pek sevmem. Ancak Zen bilgeliğine ve aydınlanmasına beslediğim sempati, aşağıda derlemiş olduğum hikayelerin gerçeği ne kadar yansıttığı tartışmalı olmakla birlikte, böyle bir paylaşımı yapmam gerektiği kanısını uyandırdı. Zaten beylik laflar içeren, sevgi, barış, adalet temalı hikayeler yerine gerçekten beğendiğim ve gerek Zen ile uyumlu olan gerekse de olmayan hikayeleri paylaşmayı uygun gördüm.
Zen hikayelerini birçok farklı kaynaktan derlediğim için ve asıl kaynaklarını bulamadığım için belli bir kaynakça sunamıyorum. İyi okumalar.
1.
"Zen ile uğraşmadan önce dağlar birer dağ, kuşlar birer kuş, nehirler de birer nehir gibi gelirdi gözüme." demiş bir zen üstadı. "Zen ile
uğraşmaya başladıktan sonra anladım ki o gördüğüm dağlar dağ değilmiş, kuşlar kuş, nehirler de nehir değilmiş. Zen ile uğraşıp
aydınlandıktan sonra gördüm ki o dağlar birer dağ, kuşlar birer kuş, nehirler de birer nehirmiş."
2.
Öğrenci ustasına sorar:
“Ego nedir?”
Usta yüzünü buruşturarak öğrenciye dönüp:
"Bu ne kadar aptalca bir soru. Bunu sadece bir aptal sorabilir." der.
Öğrenci allak bullak olur, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştir.
Usta gülümser ve şöyle der:
“İşte ego budur!”