Artık onları kontrol edecek çoban köpeğine ihtiyaç duymayan koyun sürüsü, normalin dışına çıkanları sürüden dışlayarak birbirlerini kontrol eder. Bu eğilim, değişimi engeller ve var olan düzeni sürdürür. Kimlik sahibi olma, rahatlık, güç ve çıkar uğruna, bu düzeni korumak ve değişime direnmek savunulamayacak bir durumdur ve sadece dengesizlik, bölünme, çarpıklık, ve her durumda, tahribat yaratacaktır.
İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Hinduizm ve diğer bütün mevcut dinler, kişisel ve toplumsal gelişimin önündeki engellerdir. Her bir dini grup kendi kapalı dünyasını yaratır ve bu kıt anlayış, her an yenilenen bir evrene uyum sağlayamaz. Dinler, inananların psikolojik bozulmalarını bu gerçeğin farkındalığını engelleyerek sağlamakta başarılı olmuştur. Geleneksel köhne inanışlar adına mantık ve yeni bilgilerin reddedilmesine yol açarlar.
Tanrı kavramı gerçekten de olayların doğasını açıklama yöntemidir. İlk çağlarda insanlar olguların nasıl oluştuğunu, doğanın nasıl işlediğini bilmiyorlardı. Böylece kendi küçük hikayelerini yarattılar, ve hayal güçleriyle tanrıyı oluşturdular. İnsanlar hatalı davrandığında sinirlenen bir adam, seller ve depremler yaratıyordu ve bunun tanrının davranış tarzı olduğu söylendi. Dinlerin toplumdan gizlenen gerçek tarihine baktığımızda, temel dini efsanelerin bile gelişim ve birikim sonucunda ortaya çıktığını görürüz.
Hıristiyanlık, Musevilik, İslam ve diğerlerinin hikayelerine baktığımız ve bunları oldukları gibi kabul ettiğimiz zaman, ki bunlar diğer dinlerden derlenmiş alegorilerdir, görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar. Hepsinde ortak olan şey; inanılma ve değerli olma ihtiyaçlarıdır. Dini inançlar, diğer tüm ideolojilerden çok daha fazla parçalanmayave çatışmaya neden olmuştur.
Bütün doğal sistemlerin zamanla gelişerek meydana geldiğini anlamazsak, gerçekler, sürekli değiştirilen hatalı öğretiler üzerine kurulacaktır. Ayrıca anlamalıyız ki; din, para ve politika gibi sistemler insanlar tarafından üretilmiştir. Doğada bağımsızlık diye bir şey yoktur. Doğa, birbirinden bağımsız değişkenlerin birleşik sistemidir. Her birinin bir nedeni ve sonucu vardır. Hepsi bir bütün olarak varlıklarını korumaktadırlar.
Çevreye bağlandığımız bir fiş veya kablo görmediğinizden, kendimizi özgürmüşüz, kafamıza göre takılıyormuşuz gibi görürüz. Oysa oksijensiz kalırsak, hepimiz anında ölürüz. Bitkiler olmazsa ölürüz. Güneş olmazsa bütün bitkiler ölür. Yani hepimiz birbirimizle bağlantılıyız. Bir bütün olduğumuzu gerçekten de hesaba katmalıyız. Bu sadece insanlığın gezegendeki deneyimi değil, yüzyılların deneyimidir. Bunu tamamen öğreti olarak almalıyız.
Zeitgeist adlı belgeselden kısa bir alıntıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder