Kur'an'da Matematik Hatası

40 Yorum
Kur'an'daki miras bölüşümüne dair ayetler ele alındığında ve bu ayetlere göre dağılım yapıldığında, kimi durumda hesap tam tutmamakta, bazen eksik bazen fazla çıkmaktadır. Bu, inançsızların Kur'an'da bir eksik bulmasından çok daha önce, halife Ömer döneminde fark edilmiş ve avliyye ve reddiye şeklinde önlemler alınarak, Kur'an'ın bu matematik hatası önlenmeye çalışılmıştır. Aşağıda, bu hatanın genel hatlarıyla irdelenmesini bulacaksınız.

Nisa Suresi -11: Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

Nisa Suresi -12: Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.

Şimdi bu eldeki bilgiler ışığında ufak bir hesap yapacak olursak;

Üç kız evlata mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.

Bu durumda:

(2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur.

Oysa ki sonucun 1 çıkması gerekirdi. Bu açık bir şekilde hatadır.

Bu hatayı gidermek için Ömer, "avl" diye bir yöntem geliştirir.

Bu çerçevede yeni oranlarımız şöyle olur;
üç kızın toplam payı= 48/81
annenin payı= 12/81
babanın payı= 12/81
zevcenin payı= 9/81

Görüldüğü gibi bu yöntemle Kuran'daki bir hata giderilmeye çalışılırken yeni bir hataya düşülmüştür. Çünkü yeni oranlar Kuran'da verilen oranlardan farklı olmuştur.

---- Güncelleme ----

Buradaki temel olarak anlatılmak istenen şeyi anlamayanlar olduğunu gördüğüm için böyle bir güncelleme yapmayı uygun buldum. Burada sadece bu örneği ele alarak, çeşitli yorumlar ile bu örneği çözmeye çalışan bir çok müslümanla karşılaştım. Bu başlıkta anlatılmak istenen -aslında bu durum da dahil olmak üzere- Kur'an'daki oranları miras hukuku bazında uyguladığımızda "kimi durumda" ortaya kesin bir şekilde yanlış bir sonucun çıkmasıdır. Bu bakımdan şöyle bir sorgulama yöntemi çizmek istiyorum:

Kur'an'da belirtilen oranlar, her koşulda 1 tam sayısını veriyor mu?

Esas soru bu olmalı.

Eğer Kur'an'da verilen oranlar 1 tam sayısından düşük bir oran veriyorsa geriye arta kalan bir miktar kalmış demektir. Kur'an'da bu arta kalan miktarın paylaşılmasına yönelik bir emir var mı? Burada yoksul ve düşkünlere dağıtılmasını veya yeniden paylaşılmasını çözüm olarak (bir yere kadar) alabiliriz.

Esas sorun Kur'an'da verilen oranların 1 tam sayısından yüksek bir oran vermesinde baş gösterir. Çünkü mirastan fazlasının dağıtılması anlamına gelir. Basit bir örnekle; kanunda şöyle yazsın; ölen kişinin toplam mirasından; çocuklarına toplam 1/4, eşine 1/2, anne ve babasına ise 3/4 pay kalır. Ölen adamın da 1 çocuğu, eşi ve anne-babası olsun. Şimdi oranları toplayalım; 1/4 + 1/2(2/4) + 3/4 = 6/4 (1,5)

Bu şöyle bir sorun çıkartır; miras asla o kanunda yazan oranlardaki gibi dağıtılamaz. Çünkü mirasın doğru dağıtılması için 1 oranı veya onun altında bir oran çıkmalıdır. Bu oranın üstündeki her oran (ki burada 1,5 çıkıyor) kanunun hatalı olduğunu gösterir. Çünkü yanlıştır, dağıtılması mümkün değildir.

Kur'an'da da aynı bu şekilde bir oran hatası vardır. Peki avliyye nedir?

Avliyye oranın fazla çıktığı koşullarda oranların tekrar düzenlenmesini içerir. Böylece her mirasçı kendi payına düşenden bir nebze az alarak mirası bölüşürler. Tamam kabul bu bir çözüm getirmektedir.

Burada önemli olan şudur; Kur'an'da avliyye uygulayın diyen bir emir var mı? Burada isim önemli değil, avliyye ya da başka bir şey olur bu yöntemi meşru kılan bir emir var mı? Eğer yoksa neye dayanarak miras hükümlerinde değişiklik yapıyoruz?

Son olarak toplarsam konuyu, şu sorular cevaplanmayı bekliyor;

1. Kur'an'daki oranlar her daim 1 oranını verir mi? Yani mirasın tam olarak bölünmesini sağlar mı?
1a. Eğer Kur'an'daki oranlar her daim 1 oranını veriyorsa neden avliyye ve reddiye var?
1b. Eğer Kur'an'daki oranlar her daim 1 oranını vermiyorsa; bazen 1'den az ve bazen de (özellikle) 1'den fazla çıkması bir hata mıdır değil midir?

2. Kur'an'da avliyye uygulamamızı söyleyen bir hüküm var mıdır?
2a. Böyle bir hüküm varsa nedir, kapsamı, içeriği nelerdir?
2b. Böyle bir hüküm yoksa avliyye Kur'an'daki oranların değişmesine sebep olduğu için doğru mudur değil midir?

3. Sonuç olarak ortada bir hata görüyor musunuz, görmüyor musunuz?

Hayyam
[PDF Formatında Oku / İndir]

40 yorum:

  1. “Allah miraslarınızı şöyle bölüyor ve mirasta erkek çocuklara kız çocuklarınıza verdiğinizin iki katını vermenizi emrediyor. Şayet kız çocuklar ikiden fazlaysa mirasın üçte ikisi onlarındır. Tek ise yarısı onundur. Eğer ölenin çocuğu varsa, ana babadan her birine altıda bir pay vardır. Şayet çocuğu yoksa, üçte birisi anasının olmak üzere, mirasa ana baba varis olur. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir düşer. Bu hisseler ölenin yaptığı vasiyetten ve borçları düşüldükten sonra geride kalan kısım içindir. Babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin sizin için daha hayırlı olacağını taktir etmeniz zordur. Onun için bu miras bölüşülmesinin hudutlarını Allah sizin için belirliyor. Çünkü Allah her şeyi bilir, onun için de en isabetli miras bölüşümünü O taktir eder.”(11)”Eğer eşlerinizin çocukları yoksa, eşlerinizin geride bıraktığı mirasın yarısı, çocukları varsa dörtte biri
    sizindir. Eğer siz erkeklerin çocuğu yoksa, vasiyet ve borçlarınızın düşülmesinden geri kalan mirasta onlara dörtte bir, çocuk varsa sekizde bir pay vardır. Eğer bir erkeğin, ya da kadının çocuğu yoksa, o zaman ikinci derecedeki mirasçılar devreye girer. O zaman ölenin kız ve erkek kardeşinin her birine altıda birer pay düşer. İkiden daha fazla kardeş varsa, vasiyet ve boş düşüldükten sonra geride kalandan, her bir kardeşe hiç haksızlık yapılmadan eşit olarak taksim edilir. Bütün bu paylar Allah tarafından belirlenmiştir. Allah her şeyi bilir ve sonsuz yumuşak huyluluğa sahiptir.”(12)”İşte bunlar mirasta Allah’ın tespit ettiği hudutlardır. Ve her kim Allah ve Resûlünün bu taksimine riayet ederse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan ve içinde temelli kalacağı cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluşa ermek budur.”(13)
    Yukarıda benim mealimden alınma miras ayet meallerini görüyorsun. Şartlar bölümlerini dikkate alarak bir kere daha hesaplayın. Şartları iyi anlar hesaplarsanız, Kuran’ı yalanlamaya kalkışmayacağınızdan eminiz. Selamlar.
    Miras Hukuku ile ilgili soruyu soran kişiye basit bir matematiksel hatırlatma:
    Pay adı üstünde payları gösterir.
    Payda ise payları belirleme sabitidir. Payda bütünün paylara bölüşümü değildir.
    2/3= 16/24
    1/6= 4/24
    1/6= 4/24
    1/8= 3/24
    – - – -
    27/24
    Bir pay = 120/27 = 4,44…
    Çocukların payı= 16X4,44= 71,11
    Annenin payı= 4X4,44= 17,78
    Babanın payı= 4X4,44= 17,78
    Eşin payı= 3X4,44= 13,33
    ——-
    120

    ismail kazdal ın cevap alıntısı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 4x4,44=17,78 değil 17,76 yapar

      Sil
    2. 16x4,44=71,11 değil 71,04 yapar

      Sil
    3. 3x4,44=13,33 değil 13,32 yapar.120 de 119,88'e eşit değildir.

      Sil
  2. Size sadece şunu sormak istiyorum; İslam Hukuku'ndaki "avliyye" ve "reddiye" ne demektir ve ne zaman kullanılır bilir misiniz?

    Kısacası şöyle; avliyye, miras paylaşımında 1.0 oranının üstüne çıkan dağıtımlarda fazlalığı tekrar dağıtmak için, reddiye ise miras paylaşımında 1.0 oranının altında kalan yani fazlalık olan tereke payının yeniden dağıtılmasıdır.

    Yani Kur'an'daki oranların her zaman tam olarak tutmayacağı Halife Ömer zamanından beri bilinen bir gerçek ve bunlar da ortaya konulan alternatif çözümlerdir.

    Dolayısıyla Kur'an'daki oranların yanlış bir dağılıma sebep olması olağan bir durumdur, avliyye ve reddiye ile düzenlenen yeni dağıtım ise Kur'an'daki oranlara aykırıdır.

    YanıtlaSil
  3. peki,

    başka bir örnek de verelim o zaman:

    vefat edenin 3 kızı, 1 oğlu, anne ve babası mirasçı olsun:

    3 kıza 2/3, oğula 1/3, anneye 1/6, babaya 1/6

    Toplam = 8/6

    Haydi yine 1 i aştık! Hem de sadece Nisa 11. ayete göre. Anlaşılan Hz. Muhammed aynı ayetteki basit hatayı bile görememiş bak sen..

    Oysa olay böyle değildir. Nisa 14. ayeti kelime de bu "sınırların aşılmaması" isteniyor. Sınır kelimesi "hudud" kelimesi ile ifade edilmiş, ülke sınırı da ifade edilse aynı kelime kullanılır ve bu sınırın aşılmaması isteniyor. Ayrıca Nisa 11. ayeti kelimede bu hükümlerin vefat edenin bıraktığı mirasın ve varsa borcun düşülmesinden sonra olduğu belirtiliyor.

    Biraz da dilbilgisi, Nisa 11. ayette geçen "veledun" ifadesi Arapça da "bir çocuğu" ifade eder, çocuklar ise "evladun" şeklinde yazılır, yani "veledun" kelimesinin çoğulu "evlad" dır. Bu dilbilgisine göre Nisa 11. ayetin meali şu şekildedir:

    "Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır." (Meal Ali Bulaç, Nisa 11)

    Bu şekilde 3 kıza 2/3 verdikten sonra anne ve babaya 1/6 + 1/6 = 1/3 veremezsiniz, çünkü bu oranlar "bir çocuk" olması durumu içindir. Bir çocukta geride vasiyet bırakılmamışsa ve erkekse en fazla 1/2 oranında mirastan alabilecektir. Ayetlere bu şekilde baktığınızda zikredilen mirasçılara verilen oranların 1 i hiç aşmadığını göreceksiniz.

    Tabii bu oranlar mirasçılara göre çoğu zaman tam 1' i vermemektedir. Hz. Muhammed bunu da mı görememiş hayret.. Halifelerin ve islam alimlerinin bu konuda değişik yaklaşımları olmuştur, avliye ve reddiye gibi. İçtihadlarında Hz. Muhammed in sağlığında yaptığı uygulamaları örnek almaları da muhtemeldir. Bu uygulamaları uzun uzun yazıp mesajı uzatmak istemiyorum, buralardan takip edebilirsiniz:

    http://www.frmtr.com/islami-sorular-ve-cevaplar/3354523-kurandaki-hesap-hatasi.html

    http://www.youtube.com/watch?v=IU69MBr74sw

    Müslümanlar din konusunda çoğu hususu peygamberin uygulamalarından öğrenmişlerdir. Örneğin Kuran da namaz kılınması istenir, ama namazın nasıl kılındığı ayrıntısıyla açıklanmaz. Bunu namazı, abdesti uygulamasını peygamberden öğrenmişlerdir. Namazda kıyamda Fatiha ile başlanmasını müslümanlar peygamberden öğrendiler. Miras ayetleri ve miras hukuku konusunda bunu da göz önünde tutmak gerekir.

    Şimdi bir soru, 1 ayette bile basit hesap hatası yapan Hz. Muhammed şu linklerdeki hesaplamaları nasıl yapmış acaba?

    http://www.simetrikkitap.com/

    http://www.mucizeler.com/19lar/

    http://blog.chess.com/Rayyan/chapter-16--the-honey-bees-and-no16

    http://www.answering-christianity.com/fakir60/prime_numbers_in_the_holy_quran.htm

    http://www.youtube.com/watch?v=u32xkcxxunI&feature=player_embedded

    Tamamen şüphe penceresinden baktığınızı görüyorum ve anlıyorum, ama verdiğim linklerdeki bilgileri nasıl göremediğinizi gerçekten anlamıyorum.

    YanıtlaSil
  4. İslam miras hukukundaki "yaygın görüşe" göre üç ana grup vardır: Eshab-ül feraiz, asebe ve zev'ul erham.

    Bir miras sorunu çözülürken önce eshab-ül feraiz payları dağıtılır, artan olursa da asebe arasında dağıtım yapılır. Murisin sağ kalan eşi hariç, eshab-ül feraizden ve asebeden hiçbir mirasçı yaşamıyorsa ancak o zaman zev'ül erham'ın payı dağıtılır.

    Şimdi uzun uzun bunların paylarını yazmak yerine kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Ancak yakın zamanda bu oran hatasını çok daha uygun ve geniş bir biçimde ele alarak bu başlığı düzenlemeyi umuyorum. Zira özellikle feraiz hükümlerini pek bilmeyenlerin keyfi yorumlarına göre sanki Kur'an'da hiç hata yokmuş da biz zorla hata buluyormuşuz anlamı çıkmaktadır. Oysa Kur'an'daki hata "bilinen" bir hatadır. Her neyse...

    Kur'an'daki miras hükümleri genel olarak Nisa 7, 11, 12, 176 ve Enfal 75'te belirtilmiştir. Bunları bir arada kullanan ve yukarda saydığım grupları oluşturan feraiz hükümleri bu ayetlerin ve çeşitli hadislerin fıkıh bilginlerince ele alınıp düzenlemeleri ile ortaya çıkmıştır. Yani siz ben hadisleri kabul etmiyorum deyip veya Kur'an'ı fıkıh bilginleri yanlış yorumladı deyip yeni bir İslam miras hukuku anlayışı geliştirebilirsiniz ancak benim burada üzerinde durduğum hata "yaygın görüşe" göre olan hatadır ki bence bu yaygın görüş olmasa dahi Kur'an yine eksik bir miras dağıtımı içermektedir.

    YanıtlaSil
  5. Şimdi örnek üzerinden ilerleyelim; (vefat edenin 3 kızı, 1 oğlu, anne ve babası mirasçı olsun)

    Önce kimin hangi grupta olduğunu belirlemek gerekir. Murisin annesi ve babası eshab-ül feraiz sayılır. Normalde murisin kızı eshab-ül feraizdir ancak murisin oğlu varsa bu kızlar da asebe sayılır ve eshab-ül feraizden sonra arta kalan mirastan erkeğin yarısı oran olmak üzere pay alır.

    Bu durumda ilk önce murisin çocuğu olduğu için anne 1/6 alır. Murisin babası da eshab-ül feraiz olarak 1/6 pay alır. Bu toplar 1/3 eder. Mirasın tamamı 90 lira olsun. Dolayısıyla bu pay (15'er liradan 30 lira) dağıtılır ve geriye 60 lira kalır. Şimdi bu 60 lirayı dağıtalım.

    Ortada 4 çocuk vardır. Erkek 2n alırsa her kız n alır. Yani toplamda 5n olur elimizde ve 60/5'den erkek 24 lira alır, her kız da 12'şer lira pay alır. Gördüğünüz üzere yaygın görüşe göre zaten bir hata yoktur sizin örneğinizde. Böyle bir örnek vererek aslında bu başlıkta ne anlatıldığını tam olarak göremediğinizi üzülerek belirtmek istiyorum.

    Şimdi başlıktaki ilk örneğe bakalım (3 kız evlat, anne, baba ve karısı var)

    Anne ve baba eshab-ül feraiz sayılır ve 1/6'şar oran alır. Murisin karısı da eshabül feraiz sayılır ve murisin çocuğu olduğu için 1/8 oran alır. Kız evlatlar da eshab-ül feraiz sayılır. Yukarda erkek evlat olduğu için asebe sayılmışlardı ancak burada asebe olarak sayılamazlar.
    Dolayısıyla burada herkes eshab-ül feraiz grubuna dahildir. Eğer yukardaki gibi bir kısım insan eshab-ül feraiz grubuna dahil olsaydı, geri kalan asebe (veya zev'ül erham olsaydı) ilk önce dağıtım yapılır sonra "artan miktarın" dağıtımı yapılırdı. Bu durumda herkes pay almada eşit önceliğe sahiptir. O zaman:

    Anne 1/6, baba 1/6, 3 kız evlat toplamda 2/3, eş de 1/8 oran alır. Hadi şuna önce payı verelim sonra arta kalan miktardan tekrar dağıtalım deme lüksümüz yok burada. Oranları toplarsak 9/8 yapar. Eğer benim yaptığım hesaba güvenmiyorsanız feraiz hükümlerini araştırıp benle aynı sonuca ulaşabilirsiniz ki feraiz hükümlerinin kimi zaman doğru sonuç verdiğini gösttermek adına sizin örneğinizi de aynı mantıkla çözdüm.

    Şimdi 9/8'lik bir oranın dağıtımı mümkün değildir. Size böyle yüzlerce örnek sunabilirim. Gerçek hayatta da böyle yüzlerce örnek olduğu için avliyye uygulamasına gidilmiştir zaten. (reddiyeden bahsetmiyorum bile).

    Avliyye en basit tanımıyla, payların toplamının terekeden fazla çıkması durumunda her bir pay sahibinden payı oranında indirim yapmak demektir. Avliyye gibi bir gerçek karşımızda dururken zaten Kur'an'da oran hatası yoktur, her durumda net sonuç çıkıyor demek yanlıştır zaten.

    Tüm bu anlattıklarım islam miras hukuku bilmeyen birine karışık gelebilir ama gerçeği öğrenmek istiyorsanız bunları da öğrenmek zorundasınız maalesef ki.

    YanıtlaSil
  6. Son olarak bu 19 mucizesi gibi iddialarınıza geleyim. Bunun gibi sayısal iddialar zaten çok şaşırtıcı değildir. Tamamen keyfi hesaplamalara dayanmaktadır. Yani uzun surelerin kitabın ilk yarısındakilerin sayısı ile kısa surelerin ikinci yarısındakilerin sayısının eşit olması neyi ifade eder ki? Kur'an'daki ayet sayısı ortalamanın üstünde olan ayet sayısının asal olması nasıl bir mucizedir? İkiye bölünen ancak üçe bölünmeyen sayılardan ortaya çıkan mucize mi olur?

    Yani bu iddialar o kadar keyfidir ki ele alınamaz bile. Herhangi bir kitapta da bu kadar uğraşırsanız mesela üç harfli kelimeler ile dört harflilerin birbirine bölümünün, beş harfli ile altı harfli kelimelerin birbirine bölümünde aynı sayıyı bulabilirisniz. Bu neyi ifade eder?

    Buradaki temel hata çeşitli işlemler yaparak istenilen sözde simetriyi oluşturan orana eglinceye kadar deneme yapmak ve istenen sonuçları tutup, istenmeyenleri atmaktan ileri gelir. Birincisi zaten bir anlam ifade etmeyen işlemlerdir. İkincisi keyfi yapılan işlemlerdir.

    Yakın zamanda olmamakla birlikte sanırım bu 19 ve simetri kitap mucizelerini de ele alan bir şeyler karalamak gerekiyor.

    Kusura bakmayın biraz uzun oldu ama konuyu tam oalrak ifade edebilmem için biraz açıklama yapmam şarttı. Aslında çok daha geniş konular ama hem ben yazmaktan yoruldum hem de siz okumaktan yorulmayın.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  7. Ayet biraz karışık olduğu için sorma ihtiyacı duydum.

    Benim 3 kız 1 erkek çocuğum var, eşim annem babam vs. geri kalan bütün akrabalarımda ölü. 9 lirada mirasım var. Bu miras nasıl dağıtılacak? Kızlara 2/3 yani 6 lira verilirse erkeğe 3 lira kalıyor. Lakin erkeğin kadının 2katını alması gerekiyor ayete göre. Bu durumda kız çocuk başına düşen 2 liraya göre erkeğin 4 lira alması gerekmez mi? Ki eğer öyleyse ortaya ekstradan 1 lira çıkıyor. Tam olarak kavrayamadım zaten, bizim lise zamanındaki matematik kitaplarından bile daha kötü anlatılmış.

    YanıtlaSil
  8. http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/11.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    http://www.kuranmeali.org/4/nisa_suresi/12.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    Zamir ve ilave.

    Ayet karışık çünkü ayette zamir var, ilave var, çeviremeyecek onca eksiklik, sorun, şüphe var.

    Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır yerine zevcelerinizindir dense olmaz mı? Doğru olan bu değil mi?

    Zevce parantez içinde, ilave. Ayette zevce kelimesi geçmiyor. Ayetin cümlesindende zevceye atıf olacak bir kelimede yok.

    Dilde zamirin ne işi var. biz, siz, ben, sen, onlar, şunlar, bunlar ne demek? Bu dediğiniz şeyin bir ismi yokmu? Eğer yoksa o şeye isim koyunuz. Zamir ne? Biri size bu, şu dese kızarsınız. Ayete niye bişey demiyorsunuz?

    Mealde parantezsiz zevce yazanlar sadece saptırma uygulamaya gitmişlerdir. Ayette zevce yok.

    Kişi zamiri, işaret zamiri, soru zamiri ne olursa olursa olsun, bir dilde zamir demek, cümle çoğaltmaya sebebiyet demek, ifade kısıtlamasına (herşeyi kısıtlayan Din, dilide kısıtlamış) uğramış bir dil var demek.

    Kur'an meallerinde zaten cümleler oldukça eksik, bozuk, düşük, devrik, devşik. Oralara hiç girmeyelim.

    YanıtlaSil
  9. Matematiğe gelince, Matematik zaten hatalı, Kur'an niye olmasın. Matematik daha işlem ne demek onu bilmiyor. Sayı ne demek onu bilmiyor. Kesiri bilmiyor. Yapıyor ama ne yaptığını bilmiyor. Ne aydınlanabilmiş, ne de eksikleri olmayan bir mesele matematik. Tartışmaları bitmiyor bir türlü, çünkü Din gibi yanlış dolu bir konudur matematik.

    Çelişkiyi (aynı Din gibi) çok güzel gizleyendir matematik. İşlemleri uzun uzun (Din'de tefsir yapmak gibi) yaptığı halde hem anlamsız hem de bir yere varılamayandır matematik.

    Kur'an bugünkü bozuk dil ve sayısal mantıkla yutulmaya devam ediyor. Dil ve sayısal mantık düzelince ne olacak merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  10. Soru: Avliyye meselesi nedir? Aşağıdaki meselenin çözümü nasıl olacaktır? “Bir aile düşünelim; Bir baba, eş, üç kız çocuk, Babanın annesi ve babası. Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, anne ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır. Bu durumda, matematik yapalım: (2/3) +(1/6) + (1/6) + (1/8 ) = 27/24 = 1,125 bulunur, 1,0 olması gerekirdi.”

    Cevap:
    Kur’an-ı Kerim’de belirtilen miras paylarının mirasçılara yetmemesi diye bir durum söz konusu değildir. Belirtilen taksim isabetli olmayan içtihada dayanmakta olup mirasçılar arasındaki ilişkinin görülememesinden kaynaklanmaktır. Burada öncelikle ölünün karısı sekizde birini alacak kalan da rahim yoluyla akraba hısımlar arasında pay edilecektir. Kalandan anne altıda bir, baba altıda bir ve üç kız çocuk da kalanın üçte ikisini alacaktır. Belirtilen meselede terekenin toplamı 48 hisse kabul edilirse karısı sekizde biri olan 6 hisseyi alacak. Kalan da rahim sahibi hısımlar arasında Allah’ın Kur’an’da belirttiği oranlara göre taksim edilecektir. Buna göre anne ve baba kalan 42’nin altıda bireri olan 7’şer hisseyi alacak. Üçte ikilik 28 hisseyi de üç kız çocuğu alacaktır.

    Avliyyenin yapılmaması gerektiği, ilk defa ne zaman avl yapıldığı ile ilgili lütfen aşağıdaki yazıyı inceleyiniz:

    http://www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/avliyye-meselesi.html

    Kaynak: http://www.fetva.net/yazili-fetvalar/avliyye-meselesi-nedir.html

    YanıtlaSil
  11. Kur'an'da miras meselsinden önce kazanç yöntemini çözün. Şu an kapitalist düzenin varlıkları/mirasları Din'de helal mi? Bunu çözün.

    Şu an Dünya'da tüm varlıklar kapitalist düzenin ürünüdür ve haramdır.

    Miras zaten kapitalist zihniyetin ürünü bir sistemdir. Bireysel/Kişisel mal varlığı gibi birşey düşünülemez.

    Müslümansınız sözde. Adınız müslüman, yediğiniz şeytan.

    Aldığınız kiralar, hakkını yediğiniz işçiler, uçuk fiyatlar, kaçık ticaretlerle sizin idamınız lazım idamınız.

    Kul hakkı diyorsunuz ama kul hakkından haberiniz yok. İşinize gelmedimi kul hakkı yok.

    YanıtlaSil
  12. Ben bu ateist kimliğimle babama "ben senin haram malını istemiyorum" dedim. Oturun ve düşünün ey gafiller, ne yapığınızı bilin.

    YanıtlaSil
  13. bu ateist halinizle babanıza islami bir terim olan "haram" kavramıyla karşı çıkıyorsunuz :) demekki önceden müslümandınız ve sonradan ateizmi tercih ettiniz. keşke yapmasaydınız :) sanki kapitalizmi din(islam) çıkarmış ve savunuyor da suçlamalara maruz kalıyor. bence ne isllamı, ne kapitalizmi ne de cümlelerinizin altında yatan komünizmi bilmiyorsunuz vesselam...

    YanıtlaSil
  14. Biz birşey bilmiyoruz zaten. Hep siz biliyorsunuz. Biz öküzüz, biz beyinsiziz, biz gerizekalıyız. Biz deliyiz, Allah bizi saptıran güç, biz kafa çalıştırmıyoruz, biz tam bir salak varlığız.

    Din onu çıkarmamaış, bunu çıkarmamaış, ne çıkarmış? Cevap verirmisiniz?

    Din masum insan suçlu. Bu nasıl zihniyettir?

    YanıtlaSil
  15. "Biz birşey bilmiyoruz zaten. Hep siz biliyorsunuz. Biz öküzüz, biz beyinsiziz, biz gerizekalıyız. Biz deliyiz, Allah bizi saptıran güç, biz kafa çalıştırmıyoruz, biz tam bir salak varlığız."
    ben bunların hiçbirini söylemedim. neden bu kadar agresifsiniz anlam veremiyorum. bilmiyor olabilirsiniz ve bu sizi beyinsiz yapmaz.belki bir çok konuda benden kat kat bilgilisinizdir ama inanın islamı yeterince bilmediğiniz ortada. lütfen biraz daha araştırın. bakın allah ne diyor;

    Haşr 7: Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın...

    Kuranın hemen hemen her sayfasında infak(muhtaçlara maddi yardım)söz konusudur. bakın daha ikinci sayfasında allah ne diyor;

    Bakara 3: Ki onlar, gayba inananlar, namazı kılanlardır. Ve kendilerine rızk olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır.

    dikkat edin ayet artırdıklarınızdan değil rızık olarak verdiğimizden diyor. bu minvalde ayetler çoktur. ayrıca zekat müessesesi ciddi anlamda uygulandığında, ortada yoksulluk sınırının altında insan kalmaz. bu uygulanmıyorsa sebebi din ve dinin kitabı değil, onu hakkıyla uygulamayan dünyevileşmiş, sözüm ona müslümancıkların hatasıdır...

    şimdi islam, sırf insanlara mülkiyet hakkı tanıyor diye kapitalizmle eş tutulabilir mi? kapitalizm mutlak karı hedefler, islamsa mutlak adaleti. işçinin alnının teri kurumadan hakkını verin, komşusu açken tok yatan bizden değil gibi adaletli ve paylaşımcı sözlerin sahibi bir peygamberin getirdiği din nasıl olurda kapitalizm denen vahşi sistemle eş tutulabilir?

    YanıtlaSil
  16. HATA İDDİASININ GEÇERSİZLİĞİ VE KANITLARI
    Yukarıda bahsedilen iddianın temel noktası,ayetlerde sözü geçen oranların her halükarda ve hangi mirasçılarla beraber olurlarsa olsunlar mirasçılara verilmesi gereken minimum miras payları olarak kabul edilmesidir. Peki, Kuran-ı Kerim’in lafzından ve biraz derinlemesine incelemeyle çıkarılan anlamından bu kabulü destekleyen veriler çıkarılabilir mi? Yoksa tam tersi bir durum mu söz konusudur?
    Ayetlerde geçen bir oranın, o mirasçıya verilmesi gereken minimum miktar olarak kabul edilebilmesi için, sadece, o oranın geçtiği ifadedeki mirasçıların bulunması ve bunlar dışında başka bir mirasçının bulunmaması gerekir. Örneğin; Nisa:12 deki sağ kalan hanım eşin mirasçılığıyla ilgili olarak, “Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır” ifadesinde belirtilen mirasçılar, miras bırakan erkek eşin çocukları ve hanım eştir. Bunlar dışında başka bir mirasçı ya da mirasçıların da bunlarla birlikte bulunması halinde, verilen oranlar artık o mirasçılara verilmesi gereken minimum miktar olmayacaktır ve doğal olarak mirastan daha düşük bir oranın sahibi olabileceklerdir. Dolayısıyla da örnekte verilen 1/8 den daha düşük bir oranın hanım eşin payı olması mümkündür. Diğer,anne- baba ve kız çocuklar gibi mirasçılarla birlikte mirasçı olunan durumlarda her birinin miras payı oranı, oranlama hesabıyla hisseleri oranında azaltılacaktır.
    Peki , iddia ettiğimiz bu kriterin Kuran-ı Kerim’deki dayanağı nedir?
    Nisa 176:
    Diyanet İşleri Meali : Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
    Bu konuda gösterilebilecek en önemli delil Nisa:176 ayetindeki “Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur (yani mirasın tamamı ona kalır)” ifadesidir. Bu ayette “kelale” olanların mirasçılarının alacakları paylar açıklanmaktadır. Kelale kelimesi “anne-babası ve çocukları olmayan” ya da “babası ve çocukları olmayan” şeklinde açıklanmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz ifade de sadece ölen kız kardeşin “erkek kardeşi” mirasçı olarak sayılmıştır. Hem de mirasın tamamına yani 1/1 ine sahip olacağı bildirilmiştir. Kelale kavramı ana-baba ve çocukların bulunmadığı bir durumu kapsar. Ancak, ölen kız kardeşin “eşinin” mirasçı olarak bulunamayacağı anlamına gelmez. Eşinin ya da başka herhangi bir mirasçının bulunmadığı da ayrıca belirtilmez. Burada eğer ki, erkek kardeşin mirasçılığıyla ilgili ifadeden, sadece erkek kardeşin mirasçılığından bahsedildiği için, “bir tek, erkek kardeşin bulunduğu durumda” mirasın tamamını alabileceğini kabul etmezsek, sağ kalan erkek eşin (kocanın)de miras hakkının bulunduğu bir durumda mirasın tamamının erkek kardeşe verileceğini kabul etmek zorunda kalırız. Oysa ki Nisa:12 ayetindeki “Eğer çocukları yoksa , karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir” hükmü gereği, bulunması olası bir mirasçı olan kocanın da mirastan ½ oranında pay alma hakkı olabilecektir. . Yani, 176.ayetteki ilgili hükümden, “sadece erkek kardeşin bulunduğu ve başka mirasçının bulunmadığı bir durumda” mirastan 1/1 pay alacağını kabul etmez isek, açık bir şekilde kendi içerisinde çelişen bir durumun ifade edilmiş olduğunu kabul etmemiz gerekecektir. Kız kardeşin miras bırakan olduğu ve erkek kardeşin mirasçı olduğu “her durumda”, erkek kardeşin mirasın tamamını alacağını kabullenirsek, sağ kalan kocasının miras hakkını çok açık bir şekilde ihlal eden bir hükmün varlığını kabul etmemiz gerekir. Bu da mantıklı düşünceye uygun değildir.

    YanıtlaSil
  17. Ahiret günü geldiğinde sizi kordan bir ateş bekliyor olacak ozaman hesaplarsınız arkadaki mirasın kaçta kaçı kaldı diye

    YanıtlaSil
  18. Biz miras filan istemiyoruz. biz müslümanın mirasını istemiyoruz. biz o pis ellerinizle pis ürettiklerinizden elde ettiğiniz pis kazancı malı mülkü istemiyoruz.

    YanıtlaSil
  19. Sizler diyorsunuz ki, sonsuz olasılıklara göre bir hesap yapılacak ve sonsuz olasılıkların hepsinde de hatasız sonucu verecek bir işlem arıyoruz. Peki günümüz dünyasında ya da geçmişte böyle bir işlem var mı? Yok. Peki, diyelim ki böyle bir işlem var, biz bilmiyoruz ama Allah biliyor. Gidip Kuran'a o işlemi yazsaydı kim anlardı? Kimse.

    Allah bir matematik kitabı değildir. Her türden insanın anlayabileceği şekilde yazılmıştır. Ve Kuran insana ve aklına değer verir. Herşeyi benden beklemeyin der, siz düşünün, akledin der. En ufak bir yanılmada ya da yanlış anlamada ya da hesap hatasına düştü mü suçu Allah'a atmak ne demektir. Bunu kendi acizliğimizde değil de Allah'ın haşa acizliğinde aramak ne türden bir sapkınlıktır? Bu inkar için sebep aramaktan başka bir şey değildir.

    Ve ek olarak. Namazı Hz. Muhammed öğretmemiştir. Kuran'da da belirtildiği gibi namaz binlerce yıldır bilinen bir olgudur ve o dönemde dahi kılınmaktadır, ki kafirlerin dahi namaz kıldığı rivayet edilir. Bilinen bir olayı Allah tekrardan kitapta açıklama gereği duymamış anlaşılan, tıpkı oruç meselesini de çok derinlemesine anlatmadığı gibi. Çünkü o dönemde bilinen bir şeydi, Hristiyanlar bile, Yahudiler bile oruç tutuyorlardı.

    Kuran'da şu yok çünkü bunu Peygambere bıraktı denilerek hadise kapı aralanmak, Kuran'ın yanına ikinci bir kitap eklenmek isteniyor ki Hz. Muhammed zaten hayatında karşı çıkmıştır bu duruma. Kuran'da temel meseleler ve öğütler vardır. Gerisi insana ve topluma bırakılmıştır. Kendi aklıyla doğruyu göremeyen ve bulamayan bir insan ne Müslüman olabilir ne de cennete girebilir, bu zaten bunun göstergesidir. Sen cennete girebilecek olgunluğa erişememişsin ki Allah'tan cenneti diliyorsun.

    YanıtlaSil
  20. "Allah bir matematik kitabı değildir."

    Burada yanlışlıkla Allah yazmışım. kusura bakmayın. "Kuran" olacak orası.

    YanıtlaSil
  21. Ne sonsuz işlemi ne sonsuzluk hesaplama. Ya yanlış anlıyorsun insanları, ya eğer doğru ise, bazıları böyle diyor diye ayırman konusunda seni uyarayım.

    Diğer kişileri bilmem, ben böyle birşey demiyorum. Ben bu blogda matematiği çürüttüm. Matematikte işlemlerden sabit sayılara kadar yanlışları, mantıksızlığı anlattım. Dolayısıyla kur'an ın matematiğinide çürüttüm.

    Bunuda ekliyim; Ben kur'an'ın dilinide çürüttüm.

    Bir işlem sonucu sonsuz olmaz. Olamaz. Oldu deniyorsa o işlem işlem değildir.

    Sonsuz işlem yoksa sonsuzluk diye birşey olmazmı, bilmiyorum.

    Neyse, yanlış anlayışını düzeltmen için yazayım dedim. Ek olarakta bilgiyi verdim.

    Ateistler böyle diyor, siz böyle diyorsunuz, demeyin.

    YanıtlaSil
  22. Sayın Adsız,

    Görüneni eğip bükmeye, geniş halkalar çevresinde dolanıp tartışmayı bulanıklaştırmaya gerek yok. Kur'an'da mirasın nasıl bölüşülmesine dair bulunan ayetler -yani Allah'ın emirleri- günümüz bilinen ve kabul edilen matematiğine göre hesaplanınca yanlış çıkıyor. Özellikle "En ufak bir yanılmada ya da yanlış anlamada ya da hesap hatasına düştü mü suçu Allah'a atmak ne demektir. Bunu kendi acizliğimizde değil de Allah'ın haşa acizliğinde aramak ne türden bir sapkınlıktır? Bu inkar için sebep aramaktan başka bir şey değildir." gibi bir söz sarf etmek düpedüz saldırıdır. Ortadaki ayetteki yanlışlığı insanlara atamayız; uygulama ile ortaya çıkan bir hata değil; teoride başlı başına ortaya çıkan bir hata söz konusudur.

    Nitekim, Kur'an ayetleri ortadadır, Şeriat uygulamaları ortadadır, matematik ortadadır. Sosyolojik bir olgu değil tartışmaya açılan; matematiktir. Bunu ateistler şöyle yorumlar, dindarlar böyle yorumlar diye bir paradigma ile ele almak başlı başına hatadır. Yukarıdaki yazının yanında, aşağısında yaptığım yorumlarla da defalarca bunun apaçık bir hata olduğunu belirttim; ama sizler kalkıp da bu ayet sonucu ortaya çıkan matematik hatası düpedüz ortada dururken, bu hatanın üzerine gidilmeyi sapkınlık olarak değerlendiriyorsanız, inanç değerlerinizde ciddi sorunlar var demektir. Hani öyle bir şey demek istemiyorum ama; inancınız gözünüzü kör etmiş bile denebilir bu durum için.

    YanıtlaSil
  23. Sayın Adsız,
    Bu tür kavramlara girmeden önce biraz da olsa matematik tarihine bakmanız, sanırım sizi de doğru yönlendirir ve makul bir cevap verme şansınız doğar.
    Öncelikle, bu makaleye konu olan işlemler bayağı kesir işlemidir. Bayağı kesir işlemi, Milattan Önce altıncı yüzyılda Mezopotamya ve Mısır’da kullanılıyordu. Yukarıdaki makaleye konu olan işlem matematiğin bir alt dalı olan “aritmetik” diye ifade edilir. Aritmetik denen şey, toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve karekök alma işlemleridir. Bunun dışındaki işlemler, matematiğin başka isimli dalları altında incelenir, söz gelimi, analiz, olasılık hesapları, topoloji vb. gibi. Demek istediğim şu ki, makaleye konu olan “bayağı kesir” işlemi Milattan Önceki zamanda kullanılıyordu. Hem de Mısır’da Nil nehrinin taşmaları ve nehrin geri çekilmesi sonucu, hangi ekili alan kime aitti, o zamanlarda bile çok iyi yapılıyordu. Hatta, yine MÖ zamanda Yunan Matematiği, karekök işlemlerini bulmuş, karekök kavramının bayağı kesir olarak yazılamayacağını anlamış ve karekök kavramını bulanlar bile bu olaya şaşırmıştı. Yine MÖ 6 yy’da Miletli Thales adındaki matematikçi, bırakın bayağı kesri, bulduğu kavramı üçgenlerin benzerliğine uygulayarak oran ve orantı kavramını geliştirmiştir. Hatta ve hatta Çivi yazısı ile yazılmış ve Strassbourg’daki Bibliotheque Nationale et Universitaire’deki taş tablete bakarsanız, orada bile, bırakın kesirler ile hesap etmeyi, ortaokul ve lisede gösterilen “ikinci dereceden denklemin” tablete çözümünün kazındığını görürsünüz. Tabletin üzerinde aynısıyla şu yazmaktadır:
    “İki karenin alanlarının toplamından oluşan A alanı 1000 birim karedir. Karelerden birinin kenarı, diğerinin kenarının 2/3’ünden 10 birim kısa olduğuna göre, karelerin kenarlarının uzunluğu nedir?”
    Eğer matematik ile ilgilendi iseniz, problemin çözümünün birinin ikinci dereceden olan iki ayrı denklemle çözüleceğini de biliyor olmalısınız. (Taş tablette bunlar da var)

    Şunu demek istiyorum: Müslümanlıktan çok önceki zamanlarda kesir işlemlerinden daha ileri matematik biliniyor; bu tür hesaplar, çok rahatlıkla yapılıyor ve uygulanıyordu. Buna, Çin ve Maya matematiğini hiç katmıyorum)

    Şu halde “... Peki, diyelim ki böyle bir işlem var, biz bilmiyoruz ama Allah biliyor. Gidip Kuran'a o işlemi yazsaydı kim anlardı? Kimse.” şeklindeki cümlenizi bir daha düşününüz.
    Çünkü, Milattan önceki zamanlarda, ikinci derece denklemi çözen, Thales bağlantısını üçgenlerin benzerliği ile geometriye uygulayıp oran ve orantıyı kullanan, hele hele daha ilkokulda iken bizlere öğretilen Pisagor eşitliğini bilen kişi için, yukarıda makalede geçen “bayağı kesir” işlemlerini çok hafif kalır. Yani, Müslümanlığın çıkışındaki bir zamanda bayağı kesir işlemleri çok daha iyi anlaşılıyor olmalı ki, en azından ticarette kullansınlar. Öyle değil mi?

    YanıtlaSil
  24. Daha Müslümanlığın olmadığı bir zamanda, Pisagor, kendi ismiyle anılan eşitliği bulmuş ve doğruluğu bugüne kadar gelmiş, Thales kendi adıyla anılan bağlantıları bulmuş ve bugüne kadar doğruluğu ispatlanarak gelmiş, hele hele Lise ve Üniversitelerde okutulan Öklit geometrisi gibi kavramlar günümüze kadar doğruluğu ile tüm Dünya alemi tarafından kabul edilmiş matematik kavramlar bilinip, günümüze kadar doğru olarak anlaşılmış ve doğru olarak gelmiş de, ondan çok daha basit olan ve makalede geçen “bayağı kesir” kavramı mı, Müslümanlığın çıkışı zamanında, insanlar tarafından anlaşılmayacak? Hiç öyle şey olur mu? Yukarıda da dediğim gibi, bırakın bayağı kesri, MÖ tarihte bile bir tablette ikinci derece denklemi anlayıp çözmüşlerse, Kuran’daki bayağı kesir işlemini anlamamak hiç olmaz. Onun için, siz,
    “…. Her türden insanın anlayabileceği şekilde yazılmıştır.”
    şeklindeki ifadenizi tekrar gözden geçiriniz. Çünkü, yine sizin “… Ve Kuran insana ve aklına değer verir.” İfadenizdeki gibi, insan aklına değer verdiğini düşünüyorsanız, bu durumda “değer verilmiş” bir insan aklının, taş tablette ikinci derece denklemi çoktan çözmüş olan bir aklın, “bayağı kesir”leri çok daha da iyi anlayacak kadar değerli olması lazım. Aksi halde, ifadeleriniz çelişir ve insan aklı gerçekten değersiz olur.

    YanıtlaSil
  25. T.Taşpınar20 Ekim 2013 16:42

    http://www.yenimucizeler.com/bunlari-biliyor-muydunuz/kurandaki-matematik-hatasi-iddiasi-ve-bu-iddianin-gecersizligi-t74.0.html

    HATA İDDİASININ GEÇERSİZLİĞİ VE KANITLARI
    Yukarıda bahsedilen iddianın temel noktası,ayetlerde sözü geçen oranların her halükarda ve hangi mirasçılarla beraber olurlarsa olsunlar mirasçılara verilmesi gereken minimum miras payları olarak kabul edilmesidir. Peki, Kuran-ı Kerim’in lafzından ve biraz derinlemesine incelemeyle çıkarılan anlamından bu kabulü destekleyen veriler çıkarılabilir mi? Yoksa tam tersi bir durum mu söz konusudur?
    Ayetlerde geçen bir oranın, o mirasçıya verilmesi gereken minimum miktar olarak kabul edilebilmesi için, sadece, o oranın geçtiği ifadedeki mirasçıların bulunması ve bunlar dışında başka bir mirasçının bulunmaması gerekir. Örneğin; Nisa:12 deki sağ kalan hanım eşin mirasçılığıyla ilgili olarak, “Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır” ifadesinde belirtilen mirasçılar, miras bırakan erkek eşin çocukları ve hanım eştir. Bunlar dışında başka bir mirasçı ya da mirasçıların da bunlarla birlikte bulunması halinde, verilen oranlar artık o mirasçılara verilmesi gereken minimum miktar olmayacaktır ve doğal olarak mirastan daha düşük bir oranın sahibi olabileceklerdir. Dolayısıyla da örnekte verilen 1/8 den daha düşük bir oranın hanım eşin payı olması mümkündür. ...

    YanıtlaSil
  26. Hayyam bey
    Siz neye inanıyorsunuz ? kutsal saydığınız ne var hayatta?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Fatih,

      Herhangi bir teistin tanrıdan geldiğini düşünerek bir kişi, kurum, kuruluş, oluş, kitap vs.'ye atfettiği cinsten bir kutsiyeti dünyevi hiçbir şeye atfetmiyorum. Elbette ki hayatta değerli bulduğum kişiler veya yapılanmalar mevcuttur; ancak bunlar için 'değerli' demek kafi geliyor benim için; kalkıp da bunları 'kutsal' sınıfına sokma gereksinimi duymuyorum.

      Sil
  27. Sayın hayyam
    Bu kadar basit cevaplar verebilmenize hayret ediyorum doğrusu! Mesela ölüme de mi aynı yaklaşımı sergiliyorsunuz? Ya da bir hiçken var olmamıza?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Fatih,

      Varlığımızı açıklamaya çalışırken araya 'tanrı' kavramını koymak hiçbir sorunu çözmez. Tanrı, tanım gereği akıl-ötesi bir kavramdır ve akıllarımızla irdelememiz gereken yaşamda pek bir anlam ifade etmez. Dolayısıyla, ölümde ve varoluşun ta kendisini hakkında vereceğim cevapları da -yine işin içine tanrıyı katmadığım için- basit bulacaksınızdır. Benim bu konuda yapabileceğim bir şey -maalesef ki- yok.

      Sil
  28. Sayın hayyam
    Tanrıyı bir tarafa koyarsak eğer ölüm ve yaşam size göre ne ifade ediyor?

    YanıtlaSil
  29. Var oluşun da yok oluşun da bir anlam taşıması mı gerekiyor?

    YanıtlaSil
  30. Evet islamın matematiği ultra zayıf.

    baksanıza;
    https://www.beymen.com/p_dsquared2-ceket_68766_22

    Bunun bu fiyata olması, acaba nasıl bir hesaba dayanıyo..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet astar'ı kürklü ise yüzdeyüz deri olamaz; kıl içerir; tüy içerir;

      Sil
  31. avliyye falan yok nisa 11,12,176 ayrı durumlar için.3 kız ana,baba,eş bırakılıyosa nisa 12'ye göre taksim edilir.yani ana-baba'ya hak yok.miras eksik çıkarsa da nisa 8'e göre kalanı adaletli biçimde dağıtılır.

    YanıtlaSil
  32. Sn.Hayyam, diyorsunuz ki,

    Üç kız evlata mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.
    Bu durumda:

    (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur.

    Oysa ki sonucun 1 çıkması gerekirdi. Bu açık bir şekilde hatadır.’’(sizden alıntı)

    Kur’an’ın öngördüğü miras paylaşımında bir hata söz konusu değildir,belki paylaşma yönteminiz yanlıştır.Çünkü paylar avl yöntemiyle değil, aşağıdaki yöntemle yapılır.
    Önce (1/8), Kalanın ( 1/6 ), (1/6 ), ( 2/3 ) = 000
    Örneğin, ölen kişi bir eş, anne, baba ve üç kız bırakıyor, arkasında da bıraktığı tereke de 120.000 lira olsun.

    Bu durumda miras paylaşımı şöyle yapılır.

    120.000 liradan ilk önce en az pay alan, asil mirasçı ve akraba olmayan olmayanın (eşin) payı verilecek,daha sonra arta KALAN ne ise,asil varisler olan çocuklar ile,anne,babaya oranları verilir.Çünkü varisler iki gurupta değerlendirilir, birinci gurup akraba ve asil varis olanlar,ikinci ise,akraba ve asil varis olmayan eştir.
    (çünkü eş boşanmışsa varis olamaz).Bu nedenle önce asil varis olmayan ve daha az alan eşin payı verildikten sonra,bu defa arta kalan tereke ne ise,terekenin asil varis ve sahipleri olanlara payları verilir.

    İşte buna göre miras paylaşımı şöyle yapılır.

    1-Eş,( 120.000 liranın 1/8,i) olan 15.000 lirayı alıyor.(120.000-15.00 = 105.000 lira kalır.)

    2-Kalan terekeden (105.000) liradan annesi (1/6) olan 17.500 lirayı,Babası, (1/6) olan 17.500. lirayı, alır. Buna göre: ( 105.00-35.00 = 70.000 lira kalır..




    3-Çocuklar da kalan (105.000) liranın (2/3,si olan 70.000 lirayı alıyorlar.
    Böylece herkes kendi payına düşeni aldıktan sonra elde = 000 kalır.

    İşte paylaşma yöntemi bu şekildedir.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,

      Açıklamanızda kullandığınız önce eşin payının verilip sonra "arta kalan" miktarın geri kalan varislere paylaştırılması verisini tam olarak ayetin hangi kısmından çıkardığınızı sorabilir miyim?

      Öte yandan, önce eşin payının verilmesi gerektiği varsayımıyla hareket etmenize rağmen neden daha sonra bu "arta kalan" yöntemini terk ettiğinizi de sormak zorundayım. Şöyle ki, bizim miras hukukumuzda zümreler vardır ve belli bir öncelik sıralaması vardır ve bu keyfi bir biçimde bozulamaz. Siz ise önce eşi bir zümre olarak kabul etmiş, daha sonra çocuklar ve anne-babayı ortak bir zümre olarak varsayarak dağıtımı yapmışsınız.

      Böyle bir dağıtım yapılması gerektiğine mantığınızla mı vardınız, yoksa ayette böyle uygulanmasını gerektiren bir emir mi var?

      Saygılarımla.

      Sil
  33. https://www.youtube.com/watch?v=XHGRr6iC51k



    Bu işi içinden çıkılmaz bir duruma sokan fahiş bir hatadır. Mezhepler bunu kur'an'ı daha dikkatli okuyup çözmek yerine kendi kafalarına göre yeni kat sayılar belirleyince, bu problem günümüze kadar gelmiştir.

    Oysa ki Allah, Kur'an'da hatasız bir sistem belirlemiştir. Evli bir çiftten kadının öldüğünü düşünün, bu kadının akrabaları, annesi, babası ve çocuklarıdır. Kocası akrabası değil, evlilik sözleşmesinden ötürü mirastan payı vardır. Allah bu konuyla ilgili şu hesaba katılmayan ayeti indirmiştir.

    " Herkes için ebeveynlerini ve yakınlarını mirastan pay alacak mirasçılar olarak belirledik. Aranızda sözleşme olanlara da nasiplerini verip gönderin. İyi bilin ki Allah herşeye hakkıyla şahittir" (4/33)

    Ayette belirtilen yakınların çocuklar ve kardeşler olduğu pay dağlımı yapılan ayetlerden anlaşılıyor. Sözleşmeden kasıt evlilik sözleşmesidir. Dolayısı ile açıkça görüldüğü üzere ebeynler ve yakınlar ile eş ayrı sınıflar olarak zikredilmiştir. Ve Allah sözleşmeniz olanlara da nasini verin demiştir.Şimdi yukarıdaki soruyu tekrar yapalım:

    Kadın öldü, geriye; anne, baba, üç kız ve koca kaldı.

    Mirastan hakları şu şekildedir: Anne =1/6 Baba= 1/6 Çocuklar= 2/3 Koca= 1/4

    Nisa 33. ayette belirtildiği üzere kocaya hakkı verilip gönderilir. Yani kalan mirasin 1/4'ünü alıp ayrılır.Geriye kalan Nisa otuz 33'te de belirtildiği gibi merhumun asıl akrabaları arasında söylenen oranlarda dağıtılır:

    1/6 + 1/6 + 2/3 = 6/6 = 1 Görüldüğü gibi hiç bir hata yoktur.

    Ölen kişi erkek olursa sanouç yine değişmez, herkes problemsiz şekilde tam olarak payını alır. Kur'an'da tüm çelişki iddiaları benzer şekilde ayetlerin birbiriyleriyle olan ilişkileri koparılarak meydana getirilmeye çalışılmaktadır.

    YanıtlaSil