10 Ayette Kur'an

95 Yorum
Nisa (4) / 34
Erkekler, kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun için iyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri, kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün.

Maide (5) / 38
Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nisa (4) / 3
Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

Talak (65) / 4
Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

Ahzab (33) / 50
Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir.

Bakara (Bakara) / 65
Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, "Aşağılık maymunlar olun" demiştik.

Ahzab (33) / 37-38
Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir. Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu.

Bakara (2) / 282
Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun.

Nisa (4) / 11
Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir.

Tevbe (9) / 28-29
Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.

Kaynak
[PDF Formatında Oku / İndir]

95 yorum:

  1. Bunlarda abartılacak yada tuhaf olan ne var??? sizin gibi ateistlerin swinger partilerini düşündükçe insanların kendilerini nasıl iğrenç bir duruma düşürdüklerini daha iyi anlıyorum. Maymunlar bile yapmaz bunu...

    YanıtlaSil
  2. Bunlarda abartılacak bir şey yok mu? Eğer gerçekten abartılacak bir şey görmüyorsanız, Kur'an'ın deyimiyle, Alah gözünüze perde indirmiş demektir.

    Ayrıca kimi ateistlerin ne yaptığının ateizm ile ilgisi nedir? Eğer böyle bir kıyaslama yapacaksak ahlaksız müslümanların yaptığı namussuzlukları ön plana çıkarıp bunu İslamiyet'e mâl edelim.

    Son olarak şunu ekleyeyim; eğer amacınız hakaret etmek ise, ciddi bir fikir ileri sürmeyecekseniz, bu bloga bir yazı bırakmanızın hiçbir anlamı yok. Bu yaptığınız müslümanlığı, her ne kadar lekeli olsa da, daha fazla lekelemekten başka bir işe yaramıyor.

    YanıtlaSil
  3. Bir müslümanın kendini savunmaya çalışması dahi kabul edilemez. Edilmemelidir. Kaldı ki, mantıklı bir şey söyleyemez :)

    YanıtlaSil
  4. islam açısından da çok yararlı bir site kurmuşsunuz muslümanlara bazı ayetleri hatırlatmanız iyi olmuş.

    YanıtlaSil
  5. Yahu nasıl bir mantık! Nasıl bir inançtır akıl almıyor! Kıt olmak gerekir tepkisiz kalmak için 1 erkek = 2 kadın!!!! nasıl bir mantıktır ve bunu onaylayan sıkı swinger parti takipçisi arkadaş senin annen, kız kardeşin, sevgilin , karın , çocuğun belkide sen yahu etrafında hiçmi değerli bir kadın yok! burada apaçık ben 2 adamın şahitliğine inanırım 1 adam varsa elinde diğer adamın yerine 2 kadın getir malum kadınlar dininizce aşağılık hor görülen evde oturup 4 kadın alan kocasını ayaklarını yıkayan ama lafa gelince cenneti ayaklarının altında saklayan varlıklar değil mi? Çok yazık! Çok hiç mi çalışmaz insanın aklı tamam birşeye innan istediğin şeye inan ama sen nasıl başka insanları hor gören bir inanca körü körüne bağlanabiliyorsun! İnsaf biraz insaf!!! Bu arada eğer şuanda kötü kelimeler kullanmadıysam bu sağolsun HAYYAM arkadaşımın soğuk kanlı yazısı sayesindedir. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  6. allah razi olsun

    YanıtlaSil
  7. sadece nisa suresi 34 islam dinini reddetmem icin yeterli, yetmeyen arkadaslara sayin erdogan aydinin islamiyette ahlak ve kadin adli kitabini okumalarini tavsiye ederim. Ilhan Arsel'in "seriat ve kadin" adli kitabi da oldukca aydinlatici

    YanıtlaSil
  8. Nisa 34. ayetin öncesini ve sonrasını dikkatlice okumanı öneririm o zaman :)

    YanıtlaSil
  9. ateist olduğumuzda ve o yolda mücadele ettiğimizde, bu mücadelenin getirilerini kendi ömrümüz sınırları içinde göremeyeceğiz.büyük bir ihtimalle yüzlerce yıl sonra bu sürekli mücadele meyvelerini verecek.böyle bir durumda bilinçaltı basit bir muhasebe yapıp bu uğurda öbür dünyayı da kaybetmeyi göze alamayacağı için din ne diyorsa inanmak zorundadır."kertenkele öldürmek sünnettir" i aklamak için saatlerce tartışanları görünce sadece "waste of time" demek geliyor insanın içinden ama rahatça diyemiyor.
    --gerçek cennetler yitirdiğimiz cennetlerdir--

    YanıtlaSil
  10. Bloğunuz güzelmiş. Başarılar dilerim. Kur'an konusunda uzun yıllar hep araştırdık, konuştuk, tartıştık, kapıştık vs. Çok eksikmişiz, çok köksüzmüşüz. Bugünlerde yeni farkettiğim konuyu burada paylaşmak isterim. Orjinal Kur'an incelemesi yapmadan meal okumak büyük hata imiş. En önemlisi orjinal Kur'an'ı A'dan Z'ye incelememek hata imiş. Hele hele Dünya hep böyle gidecek demek daha berbat hata imiş. Kur'an'ı ve herşeyi kökten tartışmak, incelemek gerektiğini yeni anladım. Onca meali tefsiri hadis kaynaklarını boşa okuduğumu anladım. Bir şeyin geçmişini, şimdikini ve geleceğini ortaya iyi bilmek lazım. Geçmişi bilmek lazımsa geleceğide bilmek lazım. Dünya'nın ve Kur'an'ın geleceğini tanımak insana daha rahat nefesler aldırır. Kısacık hayatta kısa sürede aydınlanmaya gider. Kur'an'da farkettiğim bir çok hususla Kur'an'ın prjinalinin değişime uğrayacağını farkettim. Alfabesinden diline, öğelerinden harekelerine kadar herşey değişebilir. Eğer Kur'an'da bilimsel bir yol, mantıksal bir yol ararsanız yeni bir Kur'an bulursunuz. Milyonlarca insanın şaşıp kalacağı bir Kur'an. Kiminin aşık olacağı, kiminin İslamiyet'e geçeceği, kimi az nüfusun Din'den çıkacağı bir Kur'an. Kur'an bugün aydınlanamayan, tartışılan, bir türlü sonuca ulaşılamayan, dağılmış konularla, dağılmış anlamlarla, dağılmış fikirlerle dolu bir Kur'an. İlerleyen zamanlarda (uzun asırlar sürebilir) Kur'an bu durumu ortadan kaldıracak hale gelebilir. Mantıklı, tam bilimsel, görsel, simgesel, somut verilerle, aydınlanmış, düzenli, düzeyli, Dünyanın merkez kaynağı, Dünya'nın tek iletişim (Dil) kaynağı, Bilime ışık kaynağı, yeni keşiflerin kaynağı, devletin, çeşitli yönetimlerin, şeriatın vb. yerine bilimsel bir organize kaynağı, ....... olabilir. Kısaca Kur'an özlenen ve düzenli bir hayatı, Dünya cenneti gibi yada ona yakın hayatı sağlayabilir. Ama bu hayatın aksi hayattan kısa süreli olacağı kesin.
    Kur'an terörizmi bitirebilir. (Ben terörlerin Kur'an'ın değişimiyle bitirilebileceği kanaatindeyim) Adem-İblis ayetleri (Adem-İblis düşmanlığı) bitmeli.

    Neler Değişecek?

    Örneğin :

    Be-Te-Se harfi başka harf adını alacak.
    Çift harf (erkek-dişi harf) düzeni oluşacak.
    Eşseslendirilen (dal-zel, he-te gibi) harfler ayrı harf adını alacak.
    Eşanlam, mecaz, uzatma gibi mantıksız dil kalkacak.
    Surelerdeki konu dağılımı (Başından sonuna sure ismini, o Konuyu anlatan bir Kur'an haline gelecek) kalkacak.
    Arapça olmadığı ortaya çıkacak.
    Kelime ilişkileri yeni boyut kazanacak.
    Soyut varlık Kur'an'da kalmayacak.
    Bugün öbür Dünya'yı anlatan ayetler yarın bu Dünya'ya geçecek.
    Mucize kalkacak.
    Dostluk, düşmanlık, öfke, nefret ayetleri kalkacak.
    Kurban ve diğer beslenme ayetleri kalkacak.
    Peygamber, şahıs, kişi ayetleri kalkacak.
    İbadet, emir, yasak vs. dahi kalkabilir.
    Takılar değişebilir, kalkabilir. (örneğin Arapçadaki el insan, es saat gibi)
    Kısaca herşey olabilir.

    Bir kaç şey daha :

    İkili harekeler (iki esre,üstün,ötre) okunuşları şüpheli. Niçin en-in-ün okunuyor. Neden önceki harf üstün-esre-ötre alıp sonraki cezmli nun ile bitmiyor?
    Kur'an'da o-ö yok. Örneğin, eğri çizgi gibi uzatma kabul edilen hareke o-ö olabilir mi?
    Şeddeyi ayırıp ayrı kelime çıkarmakta şüpheli. Örneğin, Veşşemsü (Ve eşşemsü gibi).

    Bu kadar kaosu farkederek, artık Kur'an'ı eleştirmek, tartışmak yerine ona tamamen nokta koyma durumuna geldim.

    YanıtlaSil
  11. Çıkarımlarınız ve öngörüleriniz önemsenmemesi gereken şeyler değil. Ancak bakış açınızdaki ufak bir eksikliği dile getirmeliyim: Dünyada varolmuş yüzlerce dinden sadece birisini baz alıp, onun üzerine yoğunlaşıyorsunuz. Elbetteki bu kadar emeğin sonucunda bir çok farklı varsayıma varabilirsiniz.

    Bu nokta da neden kutsal kitap olarak Avesta'yı, Talmud'u, Arzhang'ı veya Kitab-ı Akdes'i seçmediğinizi açıklamanız gerekir. Oysa o metinler de Kur'an kadar kutsal olma iddiasındadır ve kendi dillerinde, sizin şu an Kur'an üzerine yoğunlaştığınız derecede yoğunlaşmayı hak eder.

    Varmak istediğim noktayı anlatabildim sanırım; Kur'an'ın popüler olması sebebiyle üzerine derin araştırmalar yapılması gerektiği fikri hakimdir. Oysa Kur'an'ın derin araştırılmasını gerektiren bir sebep yoktur; ya da en azından Kur'an kadar diğer tüm kutsal metinler de araştırılmalıdır. Zira kutsal metinlerin tamamen birbirlerini onaylamadığı ve birbiriyle kimi noktalarda çeliştiği aşikardır.

    Bunun dışında, hiçbir birey tüm dinleri bu denli araştıracak zamana sahip değildir. Ayrıca kutsal metinlerin kutsallığı da tartışmalı olduğu için tüm kitapları araştırmak doğru değildir; yaşamı boşa harcamak anlamına da gelebilir. Gelgegelim, kutsal kitapların çok derin araştırmalar gerektirdiğini de sanmam. Zira her birey bahsettiğiniz denli derin araştırmaları yapabilecek şansa ve imkana sahip değildir; bu da apaçık adaletsizlik doğurabilir.

    YanıtlaSil
  12. Ben anlamadım varmak istediğiniz yeri.

    Bloğunuza bir tavsiyede bulunmak isterim bu arada. Dünya dilleri hakkında bir bölüm ve arap alfabesi analizini koyarsanız faydalı olacaktır. Kur'an'daki kelime analizleri ve kelime ilişki analizleride mutlaka faydalı olacaktır. Biraz orjinal Kur'an'a yönelmenizi tavsiye ederim. Bilmiyorsanız öğrenmeye bakın bence. Gözden kaçan ya da kaçırılan çok şey farkedeceksiniz. Diğer kutsal kitaplarında orjinaline yönelmenizi tavsiye ederim. Kutsal kitaplar hakkındaki fikriniz değişecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Adsız, kusura bakmayın ama yazdıklarınızdan edindiğim izlenim şu: Bu adam (veya kadı; ama muhtemelen adam) inancını rasyonalize edebilmek adına kafasındaki bütün bilgi birikimini tek bir noktaya (Kur'an'a) teksif etme ve onu mantığa bürüme derdinde.

      Bu işin, karanlığa kurşun sıkmak anlamına geldiğini, Kur'an üzerine derin analizler yaptığım (muhtemelen) 15. yılımda anladım.

      Aslında derin olanın kuyu değil, kısa olanın ip olduğunu fark ettiğimde derin ve kesif bir pişmanlık yalımı ihata etmişti bedenimi; ama neylersin ki iş işten geçmişti ve elimde kalan tek şey duygularıma tercüman olan şu dizeler olmuştu: "Olan oldu Veysel boşuna yanma. Sana kim dedi ki uyu, uyanma!?"

      Gerçeği görmeye başladığınızda bana hak vereceksiniz; ancak bunun zamanını kestirmek imkansız.

      Sil
  13. Meramımı anlatamamış olmak şaşırttı beni. Daha açık konuşmam gerekirse; dünyada yüzlerce din var, ve sizin öneriniz bu dinleri kendi dillerinde ve olabildiğince derinlemesine incelememiz. Ben bunu mantıklı bulmuyorum, çünkü tüm dinleri ve kitapları dediğiniz şekilde incelemek mümkün değil, bir insanın tüm hayatını buna adaması gerekir ve bu bile yeterli olmaz.

    Bunun dışında, siz Kur'an'a önem veriyorsunuz ve bence bu da mantıksız, çünkü yüzlerce din olduğunu biliyoruz; bu koşullarda siz neden Kur'an'a önem veriyorsunuz? Örneğin, zerdüştlük dininin kitabını neden Kur'an'ı incelediğiniz gibi incelemiyorsunuz? Her din farklı bir şey söyler, bu sebeple rastgele yaygın olan bir dini alıp incelemek yersizdir.

    Ayrıca, zaten herhangi bir metni harf harf irdelerseniz, bir kaç somut varsayıma ulaşmanız mümkün olur. Bu yaptığınız işleri de doğru bulmuyorum, çünkü siz resmin milim milim ayrıntısına inerek genel çerçeveyi ve resmi göremiyorsunuz. Ben size Kur'an'dan cümle olarak bir ayet sunduğumda, siz harf harf tahlil ediyor ve kelimelerden sonuca varmaya çalışıyorsunuz. Böyle bir yöntem, özellikle topluma hitap etmesi gereken, ve herkesçe anlaşılabilir olduğu iddiası taşıyan bir kitap için gereksiz bir işlemdir.

    Yine derdimi anlatamadıysam kusuruma bakmayın, benim dilimin dönme özelliği anca bu kadar. Anlatabildiysem de arap alfabesine yersiz bir şekilde önem vererek, zorlama anlamalar çıkarma yoluna gitmeyeceğimi tahmin etmeniz gerekmektedir.

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  14. Orjinal Kur'an'ı incelemeden, kendi gözünüzle görmeden yorum yapıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  15. İki temel sorun var:

    İlki, Kur'an'ın orijinaline, sizin dediğiniz gibi ayrıntılı bakılması gerektiğini düşünmüyorum. Bunun neden olduğunu ise anlatıyorum ama sanırım "anlatamıyorum" değil de "anlamıyorsunuz" demeye hakkım var artık.

    İkincisi, Kur'an'ın orijinali olduğu hemen hemen yanlış bir varsayımdır; zira Kur'an'ın değiştiğine dair çeşitli veriler vardır. Bu durumda, Kur'an'ın sadece değiştikten sonra elimizde kaynak Kur'an'a sadık ve benzer olduğunu söyleyebiliriz.

    Haddime düşmemekle birlikte, Kur'an'ı içinde gizli mesajlar olan bir metin gibi almak yerine, bir bütün olarak, orta zekalı bir bireye ve toplumlara gönderilmiş yazın dizisi olarak okumanızı öneriyorum. Kur'an'da öldürme ayetleri varken, veya eşitsizliğe dair ayetler varken, sizin onu görmezden gelip ayrıntıya inmeniz gerçekten yersiz bir inceleme biçimi. Bu başlıktaki ayetler bile hiç mi ilginizi çekmiyor, ve "Acaba kutsal bir metin olmayabilir mi?" demiyorsunuz? Kur'an'ı bir bütün olarak ele aldığımızda vasat bir kitap olduğu bu kadar aşikarken, sizin bu şekilde ayrıntıda boğulmanız oldukça kötü bir durum bence.

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  16. Siz benim mümin olduğumu düşünmüşsünüz herhalde. Nereden çıkardınız onu?

    YanıtlaSil
  17. Hayır, hayır mümin olduğunuzu düşünmüyorum; sadece Kur'an'a gereğinden fazla değer atfederek yapmış olduğunuz derin araştırmanın çok da yerinde olmadığını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  18. Bloğunuzun xml yedeğini alabilir miyim?

    YanıtlaSil
  19. Arşivime alacağım. İnceleme araştırmalarda kolaylık ve ne olur ne olmaz bloğunuzu silerseniz diye. Dosyayı vermekte bir sakınca görmemeniz lazım. Neden sebep sordunuz ki?

    YanıtlaSil
  20. Şöyle bir sakıncası var; blogun kopyasını oluşturmada çok kolaylık sağlar. Blogu şu an için silme gibi bir niyetim yok zaten.

    YanıtlaSil
  21. Benim herhangi bir bloğum yok. Blog çalışmamda olmayacak. Ben sadece kendi çapımda araştırmalarım için kullanacağım.
    Ayrıca kopyalanırsa kopyalansın, bu sizi niye rahatsız ediyor ki?
    Bloğu şu an silme niyetiniz yok ama, ilerde olabilir?

    YanıtlaSil
  22. Aslına bakılırsa blogu kopyalamak isteyen zaten kopyalar. Ancak buradakiler kişisel görüşlerim veya beğenime ait alıntılardan oluşmaktadır. Diğer bir deyişle, bu blog şahsıma ait hayata bakış açısını yansıtmaktadır. Derin manevi duygularım olmasa da, xml dosyasını vererek tek tıkla istenildiği kadar kopyalanmasını sağlamaya yardımcı olmak istemiyorum. Kişisel olarak algılamayın bunu.

    YanıtlaSil
  23. Çoğu ayet birbiri ile çeli$iyor..Ve alimler yorumlamaya gidiyor zeten ap açık yazılmamı$ mıydı? Artık kuantum çagındayız ve çoğu$ey artık açıklıga kavu$mu$tur..

    YanıtlaSil
  24. aylar sonra konuyu hortlatalım... öncelikle bu ayetlerin rahatsızlık veren ve yanlış bulduğunuz yönlerini yazarsanız daha açıklayıcı olur. böylelikle siz ateist arkadaşlarımıza bazı açıklamalar getirebilme imkanı buluruz. ivedilikle dikkate alınması dileğiyle...

    YanıtlaSil
  25. Ayetlerin ne olduğu belli değil ki açıklayıcı davranasın. 100 yıl önceki mealler (Kur'an Yorumu) şu anda yok. Onu bırak dünkü meal şimdi yok. İlahiyatçı her yıl başka çeviri yapıyor. Sen gelecen bana o ilahiyatçıyı değil bu ilahyatçıyı alalım dersen bir anlamı olmaz. Burada onu demiyor bunu diyorla iş olmaz. Ayrıca bu tartışma Kur'an tartışması olmaz. meal tartışması olur. Buna dikkat etmek lazım. Ben artık tartışırken Kur'an tartışıyorum demiyorum, meal (ilahiyatçı) tartışıyorum diyorum.

    Hiç bir ayet tartışmasını Kur'an tartışması görmüyorum.

    YanıtlaSil
  26. Bu ayetlerde rahatsızlık veren şeyi ilk bakışta görmüyorsanız eğer, zaten tartışmayı uzatıp da gereksiz yere kendimizi yormanın bir anlamı yok.

    YanıtlaSil
  27. kendinizi yormanın bir anlamı yoksa bu site niye var? ayrıca sizin gördüüğünüz her şeyi aynı göremeyebilirim sonuçta ben bir müslümanım. muhakkak bazı bilgiler var anlayışınız ile ilgili ama açıklayıcı olsun istedim. kendi anladığım ile değil de sizin anlatmak istediğiniz ile ilgilenmek isterim.

    YanıtlaSil
  28. Blog Hakkında adlı başlıkta bu konuya ilişkin düşüncemi açıklamıştım, tekrarlayayım:

    "Bu blog her ne kadar din karşıtı gibi görünse de amacım dindar (özellikle müslüman) insanlar ile birebir söz düellosuna girmek değildir. Nihayetinde inancına sımsıkı sarılmış hiçbir bireyi dininden koparamayacağımın farkındayım, bu yüzden dindar insanlarla blogda sanki bir savaş halindeymişiz gibi ithamlarda bulunup sonu gelmeyen tartışmalar yaşamak pek de hayal ettiğim bir durum değildir.

    Blogda yorum kısmı açık bırakılmıştır, bunun sebebi ifade özgürlüğüne duyduğum saygıdandır. Yazdıklarımı beğenen veya beğenmeyen herkes olumlu ya da olumsuz görüşünü belirtebilsin istedim."

    Yani amacım müslümanlara gerçeği gösterip, uzun tartışmalarla ikna etmek değil. Din hakkında düşüncelerimi belirtiyorum, sizlerin de ekleme yapma hakkınız olduğunu düşündüğümden yorum bölümünü açık bırakıyorum. Ha, yine de arada tartışmalara giriyorum ancak bunu yapmak benim görevimmiş gibi görmemeniz daha doğru olur zannımca.

    Ayetlerde kadın-erkek eşitsizliği, peygambere eş bakımından sunulan esneklik, din karşıtlarına karşı edilen hakaretler, hırsızın elini-bacağını kesmek gibi iptidai uygulamalar söz konusudur. Bunlar zaten ayetlerden açıkça görülebilen durumlardır; ancak bunda sorun görmüyor, "Ne var canım, o dönem için normal." gibi bir şey düşünüyorsanız tartışma anlamsız olacak. Nitekim başta da dediğim gibi, amacım burada ortak bir din görüşü çıkarmak değil. Veya tartışmadan galip çıkanı duyurup, varılan nihai bir sonucu istisnasız kabul etmek değil. Daha da açık söylemem gerekirse, ben burada müslümanların gelip de beni aydınlatması için değil; kendi vardığım sonuçları benim gibi düşünenlere sunmak için varım. Yani bana kendinizce doğru olanı sunmak gibi bir misyon edinmiş gibi hissetmeyin. Eğer inançsızlığa dair merak ettiğiniz bir şey varsa elbet yardımcı olurum; ama benim nerede yanlış yaptığım, neyi yanlış anladığım gibi bir önkabulunüz varsa ve beni düzeltmek niyetindeyseniz teşekkür ederim ancak kendinizi yormayın.

    YanıtlaSil
  29. ilgili ayetler için söylenecek söz çok ama tavrınız bunu gereksiz kılıyor... başka konulara göz gezdireyim bari :)

    YanıtlaSil
  30. Sakın yanlış anlamayın, ayetleri kendinize göre yorumlayarak başlığa cevap mahiyetinde yorum bırakabilirsiniz.

    İlk mesajınız direkt beni hedef aldığı için, yani karşılıklı tartışma teklifi içerdiği için o uzun açıklamayı yazma gereği duydum; sizin üzerinizden genel olarak da meramımı dile getirme fırsatını yakalamışken geri durmayayım dedim.

    YanıtlaSil
  31. Nisa Suresi 34: الرِّجَالُ erkekler قَوَّامُونَ kavvemunne عَلَى üzerine النِّسَاءِ kadınlar بِمَا فَضَّلَ üstün kılması اللَّهُ Allah’ın بَعْضَهُمْ kimisini عَلَى بَعْضٍ kimisine وَبِمَا أَنفَقُوا ve harcamaları sebebiyle مِنْ أَمْوَالِهِمْ mallarından فَالصَّالِحَاتُ saliha kadınlar قَانِتَاتٌ gönülden itaat edicidirler حَافِظَاتٌ koruyandırlar لِلْغَيْبِ gizli olanı بِمَا حَفِظَ koruması sebebiyle اللَّهُ Allah’ın وَاللَّاتِي تَخَافُونَ korktuğunuz نُشُوزَهُنَّ nüşuzehunne فَعِظُوهُنَّ öğüt verin وَاهْجُرُوهُنَّ ve onları yalnız bırakın فِي الْمَضَاجِعِ yataklarda وَاضْرِبُوهُنَّ vedribuhunne فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ size itaat ederlerse فَلَا تَبْغُوا aramayın عَلَيْهِنَّ onların aleyhine سَبِيلًا bir yol إِنَّ muhakkak ki اللَّهَ Allah كَانَ olandır عَلِيًّا Aliyy كَبِيرًا Kebir…

    Yukarıda ayetin kelime kelime anlamı verilmiştir. Öncelikle ayetin mealini verirken hangi kaynağı kullandınız bilmiyorum ama arapçasında yaratma fiili geçmiyor. Yaratma fiilini ekleyenler islam ilim geleneğinde maalesef var olan erkeğin kadından üstün yaratıldığı hakim düşüncesinden etkilenmektedirler. burada ontolojik bir üstünlükten ziyâde, fonksiyonel bir yetki farklılığının sözkonusu olduğunu söylemek gerekir. Bunu açıklığa kavuşturduktan sonra ayette geçen üç kavramdan bahsetmek gerekecek.

    Bunlar;
    قَوَّامُونَ : kavvemunne
    نُشُوزَهُنَّ : nüşuzehunne
    وَاضْرِبُوهُنَّ : vedribuhunne

    Kavramlarıdır ve itiraz noktasını oluşturmaktadırlar.

    1. Kaim’in mübalağa formu olan kavvam Kur’an da başka yerlerde de gelir ve koruyup gözetmek anlamına gelir. Daha doğrusu “Kaim alel Mer’e” ifadesi Arap dilinde kadını gözeten, kadını koruyan, kadının geçimini temin eden, onun geçimini üstlenen anlamına gelir. Ki ayette de erkeklerin kadınlar üzerine gözetici ve koruyucu olmalarının sebebi; “Bi ma faddalAllahu ba'dahüm alâ ba'din Yani, bazılarına diğerlerinden daha fazla bağışladığı nimetler sebebiyle” Cümlesidir. Sonuç olarak kavvam kelimesine verilecek mana “koruyan, gözeten, işlerini üstlenen” şeklindedir. Bu anlamlar da bizi, erkeğin aile işlerinde alınacak kararlar hususunda daha yetkin bir duruma getirmektedir. Lakin islamda aslolan istişaredir ve Hz. Peygamber de bunu tavsiye etmiştir. Ezcümle; erkek, aile reisidir, ailenin geçimini sağlamak, korumak ve gözetmekle mükelleftir. Bu ontolojik bir üstünlükten değil, allahın vermiş olduğu görevlerden kaynaklanmaktadır. Zira hucurat suresi 13. Ayette üstünlüğün takva ile olacağı açıkça belirtilmektedir. Kimin daha takvalı olduğunu ise ancak allah bilir…

    YanıtlaSil
  32. 2. Verdiğiniz mealde “serkeşlik” olarak çevrilen kelime nüşuzdur. Serkeş kelimesi Kafa tutan, başkaldıran anlamlarına gelir. Lakin bu anlamlar nüşus kavramını karşılamakta yeterli değildir. Zira nüşuz erkekeler için de kullanılmıştır. Nisa suresi 128. Ayette “Eğer bir kadın kocasının nüşuzundan endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur…” denmektedir. Kadın ve erkek için müşterek olan bu kelimenin iki cinse de bakan bir anlamı olmalıdır. İşte o da iffetsizlik, başkasına meyletme, şiddetli geçimsizliktir. Bütün bu anlamlar arapça lügat ve kavram çalışmalarında bulunmaktadır.

    3. Vedribu kavramı dövün anlamına gelir. Bir çok insanın kabullenemediği şey de budur. Aslında mekke dönemi erkek aklının nasıl çalıştığını biraz anlayabilsek kuranın bir devrim yaptığını görürüz. En ufak bir problemde bile aklına karısını kızını dövmekten başka bir şey gelmeyen mekke dönemi erkeğine başka yolların da olduğu tavsiye dilmiştir. Aslında bu konuda ne kadar açıklama getirilirse getirilsin seküler ve modernist akıl anlamak istemeyecektir. Her ne kadar dövme izni bu ayette bulunuyor ise de Hz. Peygamberin eşlerinden herhangi birini dövdüğüne dair bir rivayet yoktur. Aksine dövmeyi zemmedici ifadeleri bulunmaktadır.

    Bütün bu açıklamalardan sonra ayetin arapça metne sadık meali şöyle olmalıdır;

    “Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Çünkü, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar itaatkardırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet dövün! Bunun üzerine size itaat ederlerse artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.”

    Ben bu ayette bir problem görmüyorum ve peygamberime uyarak eşimi dövmüyorum. Dövmek zorunda kalana da allah yardım etsin diyorum… :)

    YanıtlaSil
  33. Ben bu ayette problem görüyorum. Anlamıyorum. Tek problem bu.

    YanıtlaSil
  34. Kur'an'ın bu ayeti ata-erkil düşünce yapısının bir ürünüdür. Oysa biz bugün biliyoruz ki, ata-erkil yapılanma o kadar da güzel değildir; ilkel bazı durumların yansımalarıdır.

    Ayetteki sorun şu: Erkek, kadının gözeticisi oldukça kadın kendi özgürlüğünü kazanamaz. Zaten İslam'ı uygulayan devletlere bakarsak temel sorunun da bu olduğunu görürüz. Bu, o devletlerin İslam'ı yanlış anlamasının sonucu değildir; Kur'an'ı tam da doğru anlamalarının sonucudur. Çünkü Kur'an ata-erkil bir kitaptır ve emirleri ona göredir.

    Mesela ayetin sonunda kadınları dövmekle ilgili bir kısım var. Siz her ne kadar o zamanlar direkt dövüyorlardı, en azından şimdi alternatifleri var gibi bir açıklama sunsanız da bunu kabul edemem. Söz konusu olan ilahi bir kitap. Eğer kökten-yenilikçi bir tavır benimsemiyor, sırf o dönemdeki insanlara makul görünme kaygısı sürdürüyorsa aklıma şu gelir: Acaba kutsal bir kitap değil de, Muhammed'in kendi uydurduğu dini insanlara kabul ettirme stratejisi mi bu?

    Kur'an'ı incelerken bunun gibi bir çok duruma iltimas geçiliyor, o dönem için böyleydi deniyor. Ancak bu açıklamayı tatmin edici bulmuyorum. Elbette sizler için yeterli bir açıklama olabilir; ama bu ayet baştan aşağıya sorunlarla dolu.

    YanıtlaSil
  35. Nisa 34'ün dil yönünden problemine biraz değinmek istiyorum. Anlamsızlıklar, fazlalıklar, sıfatlar, zamirler, çoğul eki, vs.

    Çok fazla incelemeden, kabaca bir düzeltme;

    “Erkek; kadını gözetip kollayıcıdır. Çünkü, Allah, insanın bazısını (Bazı diye kelime olmaz aslında) bazısından üstün kılmıştır ve erkek malından bol bol harcamıştır. İyi ve temiz kadın itaatkardır; Allah'ın kendisini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korur. Sadakatsizlik ve iffetsizliğinden korktuğunuz kadına önce öğüt verin, sonra yatağında yalnız bırakın ve nihayet dövün! Bunun üzerine size itaat ederse artık aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.”

    YanıtlaSil
  36. ata erkil aile yapısı insan doğasına gayet uygundur. ister kabullenin ister kabullenmeyin ama dünyayı erkekler yönetmektedirler. bu dün böyleydi bu gün böyle ve yarın da böyle olacak. durumdan kendi anlayışlarına uygun vaziyet çıkaranların anladığı gibi bu durum erkeğin kadından üstün olduğu anlamına gelmez. zaten allah bunu söylemiyor. yalnızca erkeğe ve kadına fıtratları itibariyle farklı görevler yüklenmiştir o kadar. kadınların özgürlüğünden bahsediyor ve bu ayetleri kadın özgürlüğüne aykırı buluyorsunuz. sonuçta da Hz. Muhammedin kuranı uydurduğunu söylüyorsunuz. sizleri insafa davet ediyorum. bana bir tek rivayet gösterin bakalım peygamber eşlerini dövmüş ya da onlara sövmüş mü? ayrıca mal sahibi olma, mirastan pay alma hakkı olmayan kadınlara kuranda varis olma hakkı tanınmışken deistinden ateistine, hıristiyanından yahudisine, o çağın hangi toplumunda kadınlara böyle bir hak tanınmış? kadın ve erkek insan olma ve inanç açısından eşit, görev ve sorumluluk bakımından farklıdırlar vesselam...

    YanıtlaSil
  37. Tevbe 71: Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.

    YanıtlaSil
  38. İşte en başta kastettiğim şey buydu: Bakış açılarımız farklı.

    Ate-erkili bir sorun olarak görüyorum, siz ise normal karşılıyorsunuz. Bugün ve dün ata-erkilin olması, ata-erkilliğin olağan olduğu anlamına gelmez. Cinayetler de var ama bu da cinayetin doğru olduğu anlamına gelmez. Kur'an'ın temel işlevi bu uçurumu yok etmekti. Oysa yapmamıştır.

    Ata-erkilliği normal karşılamanızın sebebi gerçekten böyle düşünmeniz de olabilir, Kur'an'ı aklamak için böyle düşününüyor da olabilirsiniz. Her durumda da kadın dövmeye bir yerde izin veren, erkekleri kadınların koruyucusu gören bir ayette sorun görmüyorsunuz. Hatta ayeti hiçe sayıp hadise sığınıyorsunuz. Muhammed'in 9 yaşında Aişe ile gerdeğe girdiği de söylenmekte, eğer hadislere sığınacaksak.

    Başlığa ilişkin gerekli dipnotu düştüğünüzü düşünüyorsanız ben tartışmayı sonlandırma taraftarıyım.

    YanıtlaSil
  39. ayeti hiçe saysam sizin tarafınızda olurdum :) bu bir usul meselesidir. ayet bir emir değil ki günde beş vakit uygulayayım. bu bir tercih meselesi. ayrıca hadislere sığınmıyorum. benimde uydurma olduğunu düşündüğüm yığınla hadis var. ben peygamberin eşlerini dövdüğüne dair uydurma hadis bile olmadığını söylüyorum. ayrıca darabe fiilini, yani dövme anlamına gelen bu sözcüğün diğer anlamlarından birini, mesela uzaklaştırın, çıkarın anlamlarından birini kabul eden ve ayeti böyle anlayan bir müslümana karşı ne diyeceksiniz? bu anlamlardan birinin allahın muradı olduğunu söyleyen bir müslümana nasıl cevap vereceksiniz? -ki çok ta uzak gelmiyor bana- hayır efendim bu kelime illa da dövmek anlamına gelir mi diyeceksiniz? peki arapça sözlüklerden, kavram ansiklopedilerinden bu kelimenin başka anlamlara da geldiğini gösterseler hala aynı tavrı mı sergileyeceksiniz? böyle bir anlama problemi sizin için çözecek mi? hiç sanmam :)çünkü kuranı anlamak yerine eleştirmek için okuyorsunuz. bu usul cidden problemlidir. ayrıca biraz araştırırsanız Hz. Peygamberin aişe ile evlendiğinde, aişenin en az 17 yaşında olduğunu kanıtlamaya yönelik ciddi tarihi vesikaların olduğunu görürdünüz. diyelim ki gördünüz. hala 9 veya 17 sayılarıyla ilgili tarihi verilerden illaki 9'u tercih etmenizdeki maksat ne ola ki? bence kuranı ve geleneksel kuran anlayışını birbirinden ayırarak konuya yaklaşmalısınız. böylelikle kurandaki var olduğuna inandığınız bir çok yanlışın, aslında müslümanların yanlış anlamalarının bir tezahürü olduğunu görürsünüz...

    YanıtlaSil
  40. Amacım her müslümanı cevaplarımla tatmin etmek değil; sadece samimi olarak görüşümü merak edenlere mantığımı anlatmaya çalışıyorum. Yoksa bu dünyaya tüm müslümanları aydınlatmak için gelmedim; görüşlerimin kendim için yeterli olması kafidir. Bu blogu da benim mantığımı doğru bulup da benimle aynı düzlemde düşünenlerin hislerine tercüman olmak için açtım.

    Bunun dışında, Kur'an onlarca ayette Kur'an'ın apaçık olduğunu söylüyor. Bir kelimeyi eşeleyip eşeleyip iki anlam ortaya çıkartıyorsak hangi anlamın doğru olduğuna karar verecek bir kıstasımız olmadığı gibi, bu, apaçıklığa da aykırı olur. Bence genel olarak Kur'an'a bakmalıyız. Vasat bir kitaptır Kur'an ve söz konusu ayet de o vasatlığı tamamlıyor.

    YanıtlaSil
  41. birincisi eşelemek deşelemek diye bişey yok bunlar sözlüklerde mevcut. ikincisi kuran apaçık, kapalılık bakanda vesselam...

    YanıtlaSil
  42. Kur'an'da elif lam mim (Bakara 1) gibi ayetler kapalı değilde nedir?
    Bakara 1'i çevirmemek nasıl açıklanabilir?

    YanıtlaSil
  43. bakara 1'i çevirmemek şöyle açıklanabilir;

    ali imran 7: Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.

    YanıtlaSil
  44. Maide (5) / 38
    Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    gayet etkili bir ceza. ama çok merhametli sayın ateist arkadaşlar muhtemelen bu hükmü acımasızca bir hüküm olarak nitelendiriyorlar. bu vahşettir onlara göre. ama islam fıkhını biraz araştırırlarsa el kesme hükmü hangi şartlarda uygulanır, kimlere uygulanır görürler. eğer isterlerse sayfalarca yazabilirim. lakin gerek yok. şu muhakkak ki islamda baklava çaldı diye hiç bir gencin eli kesilmez, bırakın elinin kesilmesini, muhtaç olduğu için çalmışsa ceza dahi verilmez... ama modern hukuk bu genci yıllarca hapis cezasıyla mahkum edebilir, etmiştir de...

    YanıtlaSil
  45. Adsız, Hırsız niye hırsızlık yapar?

    YanıtlaSil
  46. "Adsız, Hırsız niye hırsızlık yapar?"

    ne demek şimdi bu. bütün olasılıkları yazmalımıyım? kimi başka çare bulamaz, kimi aç gözlüdür, kimi çalışmak işine gelmediği için çalar, kiminde bu bir hastalıktır tedaviye alınır, kiminin canı sıkılıyordur, kimi mal sahibine gıcık olmuştur, kimisinin yaşam biçimidir vaz geçemez... daha yazayım mı?

    YanıtlaSil
  47. Hırsızlık suç olmamalı. Sen hırsızlar hakkında araştırma yap. Birşeyler öğreneceğini umuyorum. Hırsız sana hayatı anlatır, tersine okutur seni. Git araştır.

    Fahişede öyledir. Git fahişelerdn hayat dersi al. Zinaya cehennem veren Allah'ı unutma ihtimalin var.

    YanıtlaSil
  48. Arkadaşlar, şu an tartışma çok can alıcı bir noktaya geldi: Günah denilen şeylerin aslında insanlık için zararlı olup olmadığı, evrensel ahlakın ne kadar mantıklı ve geçerli olduğu?

    Bu başlık bu tartışmaya uygun olmasa da faydalı bir tartışma olabilir; en nihayetinde burası bir forum değil ve konular için başlık açılamıyor. Ancak diyeceğim o ki, böyle yararlı tartışmalara girecek olanlar kendilerine bir mahlas/nick mi belirleseler? Blgoun çoğu 'adsız' oldu. Bir yerden sonra karıştırılmaya başlanıyor.

    Hazır araya girmişken bloga yorumuyla katılan diğer arkadaşlara da sesimi duyurmuş olayım: Blog içerisinde yorum olarak aktif olacaklar da birer mahlas/nick seçerlerse daha rahat hepimiz için.

    YanıtlaSil
  49. Evet. "karun" oldum.

    Aslında günah/sevap konusu mutlak surette genişçe ele alınmalı. Sağlık yönünden, tüm sonuçları yönünden herşeyi ele alınmalı.

    Günahın yada suçun (suç denilen şeyin) insana ne öğrettiği, suçun neden işlendiği, suçun cezası vs. bunlar hep önemli.

    Günahların belki iki türlü özelliği (doğru/yanlış, yararlı/zararlı) varda denebilir.

    Konu uzun aslında hayyam. Böyle hemen iki dakikada anlatılacak bir mesele değil.

    Hırsıza ceza vermek yerine, başka hırsızlar var hırsız denmeyen. O hırsız denmeyenler yüzünden hırsız dediğiniz insanlar doğuyor. Bunları düünmek lazım.

    Hırsızlığın tanımını yeniden yapmak lazım.

    YanıtlaSil
  50. o halde şu yeni tanımı yapınız da onun üzerinden konuşalım...

    YanıtlaSil
  51. Hayyam dedi ki :"Arkadaşlar, şu an tartışma çok can alıcı bir noktaya geldi: Günah denilen şeylerin aslında insanlık için zararlı olup olmadığı, evrensel ahlakın ne kadar mantıklı ve geçerli olduğu?"

    Özelde islam'ın (zira ben bir müslümanım) kitabı olan Kur'an'da günah olduğu açıklanıp ta yasaklanan ve fakat insanlık için faydalı olan, ya da nötr kalan bir örnek sunabilirmisiniz? emin olunuz ki sayacağınız bütün günahların elle tutulur zararlarını, ya da islam yaşam biçimi içerisindeki tutarlılığını ortaya koyabiliriz...

    YanıtlaSil
  52. Ben şimdi burada binlerce sevabı, günahı anlatacağım. Tanımlarını, sağlığa-cebe zararlarını, herşeyini dökeceğim. Siz bana Din'de o yok diyeceksiniz, bende tansiyonumu yükselteceğim. O yüzden tartışmaya başlama taraftarı değilim.

    YanıtlaSil
  53. Karun Dedi ki; "Ben şimdi burada binlerce sevabı, günahı anlatacağım. Tanımlarını, sağlığa-cebe zararlarını, herşeyini dökeceğim. Siz bana Din'de o yok diyeceksiniz, bende tansiyonumu yükselteceğim. O yüzden tartışmaya başlama taraftarı değilim."

    başlamayın efendim...

    YanıtlaSil
  54. hayyam diyor ki:
    "Amacım her müslümanı cevaplarımla tatmin etmek değil; sadece samimi olarak görüşümü merak edenlere mantığımı anlatmaya çalışıyorum. Yoksa bu dünyaya tüm müslümanları aydınlatmak için gelmedim; görüşlerimin kendim için yeterli olması kafidir. Bu blogu da benim mantığımı doğru bulup da benimle aynı düzlemde düşünenlerin hislerine tercüman olmak için açtım."

    bu nasıl ifadedir böyle. sen çıkıyorsun, arapçaya hakim olmadan sadece "çeviri"sine bakarak ahkam kesiyorsun. ve bunu cımbızlama yöntemiyle, bir de 10 ayet başlığıyla yapıyorsun. kur!an okumak ibadettir. anlamak ayrıcalık. agnostik tavırların faydası kime? sizin yaptığınız sorgulama mıdır, ilahi olduğunu iddia eden bir kitabı karalama mıdır? kitabdaki mantıklı ve her devre hitab eden ayetlerle ilgili olmadığınızı nasıl açıklarsınız? var oluşunuzu nasıl açıklıyorsunuz? yoksa siz de rastgele bir dünya düzeninden mi bahsedeceksiniz? bırakınız bunları. fahişelerle konuşup, Allah'ı tanımama noktasına gelebilecek kadar kör olabiliyorsunuz? yahu kaç fahişeyle konuştunuz?

    dostum, sana herhangi bir şey telkin ve seni tenkid edecek kadar hafif değilim. merak ediyorum. bunca güzelliğine rağmen, cımbızla tek başına kadın ve erkeklerin eşit olduğuna inandırılan bir toplumda sadece bu ayetleri paylaşıp neyi iddia etmeye çalışıyorsunuz? kadın ve erkek eşit değildir hanımefendi. bunu annenize sorunuz lütfen.
    daha da bayağılaşmak niyetinde değilim. Rabb ihtida etsin size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslinda Bakara suresi ile basliyor saçmalığın daniskası.tabi türkçe mealine göre söylüyorum.1 erkeğin şahitliği 2 kadına eşit ne demek ? Arapçasında yazmıyor mu bubundan onceki musluman devletlerde okuma- yazma orani %5-%10 arasindaydi.sen benden su anda bizim de okumadan kabul etmemizi soyluyorsun.Farkettisysen bakara suresi bizlerden bahsediyor.onlar sagirdirlar kordurlar.Ben sorgulamadan nasil kabul ederim.Bo kere bu imsanin akil yapisina ters.Bu ulkenin basbakani chp yi kotulerken bakara suresinin turkce mealinden konusuyorsa eger.kimse turkce meallere o kadar laf atmasin.Benim Allaha inancim var.Ne zaman zor durumda kalsam bana manavi olarak guc sagladi.ama kurabi kerimin insan eli ile yazildigi bariz ortada.bakara suresi de insanlari korku icinde tutmanin en guzel yolu.Madem biz Allahin evlatlariyiz beni sorguladim die nasil siler.nyse durmak yok narkoza devam

      Sil
    2. Aslinda Bakara suresi ile basliyor saçmalığın daniskası.tabi türkçe mealine göre söylüyorum.1 erkeğin şahitliği 2 kadına eşit ne demek ? Arapçasında yazmıyor mu bubundan onceki musluman devletlerde okuma- yazma orani %5-%10 arasindaydi.sen benden su anda bizim de okumadan kabul etmemizi soyluyorsun.Farkettisysen bakara suresi bizlerden bahsediyor.onlar sagirdirlar kordurlar.Ben sorgulamadan nasil kabul ederim.Bo kere bu imsanin akil yapisina ters.Bu ulkenin basbakani chp yi kotulerken bakara suresinin turkce mealinden konusuyorsa eger.kimse turkce meallere o kadar laf atmasin.Benim Allaha inancim var.Ne zaman zor durumda kalsam bana manavi olarak guc sagladi.ama kurabi kerimin insan eli ile yazildigi bariz ortada.bakara suresi de insanlari korku icinde tutmanin en guzel yolu.Madem biz Allahin evlatlariyiz beni sorguladim die nasil siler.nyse durmak yok narkoza devam

      Sil
  55. hacı hayyam devam aynen ismet özel demşki küfre inat küfre yaklaştıkça inancım artıyor .....hade bakalım tam gaz devammmm....karun un da hakkını teslim edeyim....ve şunuda söyleyeyim kadınları tanımıyorsun hacı hayyam

    YanıtlaSil
  56. Cahillik ne kötü birşey değil mi? Bir Dostoevsky romanını saçma biri çevirip çeviri kötü deseniz hemen çeviriden hüküm verilmez diyen zevat burda kimin çeviri olduğunu bile gösteremedikleri mealler üzerine ahkam kesiyorlar. Birkaç örnek verelim de mantıklı konuşamaz diyenler görsün. Bakara (Bakara) / 65. Aşağılık Maymunlar olun ayeti kerimesi aynı sizin maymun iştahlı kavramı gibidir hiçbir maymun iştahlı denen kişi maymun değildir. Burada da murat kişiliksiz aşağılık maymunlar olundur. Nisa (4) / 11 Miras konusunda erkeğe iki kadına bir pay verilmesi olayını zaten sizin beyniniz alamaz. Erkek kadına ve alilesine bakmak ile yükümlüdür aynı sizin babalarınız gibi mirastan kalan payı ailesinin geçimini sağlamak için kullanmalıdır kadının payı ise sadece ve sadece kendisinedir bu miktardan eşine ve çocuklarına verme zorunluluğu yoktur bu sebeple oran 1/2 dir. Yani sizin mantığınızdaki gibi iki kadın bir erkek eder değildir kadın erkekden daha değerlidir. Şahitlik sonusunda ise hormona bir durum söz konusudur anne olmasa bile anne olabilme yeteneği olduğundan ve hormonlarının farklı salglanmasından dolayı kadınların af etmesi ve duygusal davranıp duygusal kararlar vermesi doğaldır kendi anne kardeş kız arkadaşınızdan bilmeniz gerekli idi. Ahzab (33) / 50 ayetini anlamayıp bunu küçümseyen zevat günümüzde parti liderlerinin müzik gruplarının kurucularının v.s. lerin istediği kadınla yatmasını modernlik olarak görmektedir ki nedenini açıklasak anlamazlar. Ahzab (33) / 37-38 ayetlerde ise o zamanın arap kavminin saçma geleneklerini bilmeyenler için söylenecek bir söz yoktur. sadece sırtın annemin sırtı gibi olsun deyip kadını boşayan ama toplum tarafından evli kabul edilip başkası ile evlendirilmeyen ve dışlanan kadınların olduğu bir toplumda evlenme ve boşanmanın normal bir kurum olduğu ve kimin kimin ile evlenebileceği anlatılmıştır.Bakara (2) / 282 borçlu olanın borcunu vermesini öğütleyen bir ayeti nasıl kötü örnek olarak aldığınız nasıl bir beyne sahip olduğunuza delalet eder. Talak (65) / 4 burada ise her zaman yaptığınız gibi işinize gelen kısmını almışsınız. Burda Alemlerin Rabbi olan Allah evli olup boşanmış ya da kocası ölmüş kadınlar için evlilik durumunu anlatmaktadır. Şimdiki tıbbi olanaklar orada olmadığı için daha önce evli olan kadının hamile olup olmadığını kesinleşmesi ve doğacak çocuğun kimden olduğunun belli olması için böyle bir yol izlenmiştir Rab bunu murad etmiştir lakin sizin gibi dar beyinliler ancak nefslerine köle olduklarından göremez ve duyamazlar. İnsan vücudu dışarıdan giren herhangi bir nesneyi yok edip dışarı atmak üzerine kurulu iken yine dışarıdan gelip insan vücudunda şekil bulan ve orada gelişen Hz. İnsanı neden yok etmeye çalışmadığını bile açıklayamayacak kadar bilginiz yokken burda Allah var mıdır sorusunu tartışıyorsunuz. Öyle ise Kumarbaz Argümanını okuyun! Rab yoksa sizin dediğiniz gibi biz ancak ahlaklı düzeyli bir yaşam geçirmiş vücuda ve ruhsal yapıya zarar veren içki uyuşturucu gibi maddelerden beri olmuş. Tek bir kadınla ya da kadın ise tek bir erkekle birlikte olup kendini aşağılık olmaktan kurtarmış oluruz tek kaybımız sizin gibi aşağılık bir yaşam yaşamamış olmamız olur. Fakat Rab varsa ki var sizin kayıplarınız neler olur yazma ile denizler mürekkep olsa yetmez. Neyse siz bunu da anlamayacak kadar körsünüz kalbiniz körelmiş aklınız bacak aranıza kaçmış. ordan devam edin dünyaya bakmaya

    YanıtlaSil
  57. Görünen Dünya ve görünmeyen Allah üzerine zırvalamalar. Ali Şahin'den başka bişey beklenemezdi zaten. Ne de olsa görünmeyen Allah'ın görünen kulu. Görünen kalpte görünmeyen göz arayan bir kul zırvaları.

    YanıtlaSil
  58. Ali Şahin, ne oldu hoşgörü dininize ve anlayışınıza? Bu yaptığınız aşağılamalar ve söylediğiniz sözler doğru mu görünüyor size? Eğer amacınız islamiyeti temsilen açıklamalarda bulunup, bizlerle akıl yürüterek bir sonuca varmak ise çok yanlış yoldasınız. Zira senelerdir bu bloga onlarca müslüman geldi, yorum yazdı, tartıştık. Sizin gibi kaba, saldırgan, karşısındakini aşağılayan, terbiye sınırları içerisinde kalamayan müslümanlar da oldu; ama bu blogun genel havası itibariyle her zaman ılımlı tartışmalar yapıldı; en sert tartışmalarda da bilimsel ve felsefi argümanlar yine akıl ve edep içerisinde ileri sürüldü.

    Şimdi hiç "Benim manevi değerlerime saldırıyor bu blog, inciniyorum." diye duygusallıkla üstte çıkmaya çalışmayın. Ben başta olmak üzere, bu blogdaki inançsızların hiçbiri alenen, "İnanan insanlar kördür, akılları yoktur, beyinsizdirler, düşünemiyorlar, ahlaksız ve hayata bakış açıları bacak arasındandır" gibi sözler sarf etmedi. Sizin her ne kadar akla, mantığa, bilime uygun düşmeyen bir şeye inandığınızı; hatta bu inandığınız şey uğruna inançsızları sizin gibi saldırgan tavırlarla sindirmeye çalıştığınızı düşünsek de birebir iletişimde makul olmaya, her ne kadar farklı fikir ve inançlar barındırsak da en nihayetinde bir insan olduğunuzu ve bu fikir ve inanç ayrımları neticesinde sizleri aşağılama ve sizlere hakaret etme hakkımızın olmadığını düşünüyoruz.

    Uzun lafın kısası, siz bu anlayışla ve yaklaşımla "Güzel ahlaklı olmayı öğütleyen" bir dine inandığınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Yok eğer, dininiz sizinle aynı fikirde olmayanlara ağzınıza geleni söylemeyi uygun görüyorsa son derece iyi bir yoldasınız.

    YanıtlaSil
  59. 21.yy.'da hala 7.yy'dan kalma bir kitabi tartisiyor olmak ne hazin. Dinlerin olmadigi bi dunya neden korkutur insanlari bu kadar?

    YanıtlaSil
  60. leküm diniküm veliyedin

    YanıtlaSil
  61. Maalesef ki Kur'an her bakımdan böyle uyumlu ayetlere sahip değildir. Söylediğinizin -yani senin dinin sana, benim dinim bana'nın- karşıtı olan üç örnek sunayım:

    * http://www.kuranmeali.org/9/tevbe_suresi/5.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    * http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    * http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/61.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

    YanıtlaSil
  62. Sayın Hayyam;

    Blogunuzu yeni yeni okumaya başlıyorum. Aynı düşünceleri paylaştığımı belirteyim. Fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim. Ayrıca verdiğiniz emekler için teşekkürler ediyorum...

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın SpeedyDNA,

      Hem teşekkür hem rica ederim. Uygun gördüğünüz noktalarda katılımınızı beklerim.

      Saygılarımla.

      Sil
  63. Evet,
    orjinal gibi görünen ama aslında hep oryantalistlerin yüzlerce yıldır sıraladıkları şeylerin aynısı.

    neyse, uzatmaya gerek yok,

    bilimden korkmayanlar, buyrun cevaplara:

    www.islamicevaplar.com

    :)


    YanıtlaSil
  64. Şöyle bir şey var biz kuranı sadece günümüz şartlarına göre değerlendiriyoruz. Oysa indirildiği dönem insanlığın adeta hayvani tarafıyla boğuştuğu ,çalkantılı zor süreçlerden geçildiği zaman dilimiydi.
    Düşünsenize kendi ellerinizle kız çocuğunuzu mezara diri diri gömdüğünüzü… bu nasıl duygu yaşamadan kimse bilmez. O coğrafyayı okudukça bile tüylerim diken diken olur. Oysa ki kuran o dönemden tutun ta bizim dönemimize kadar ki büyük katliamları engellemiştir. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum kuran çok büyük yol göstericidir aslında. Kim ister karısının kızının kötü yollara düşmesini kim ister emanete ihanet edilmesini kim ister hakkının yenilmesini… kuran belki de insanı insan yapan en büyük ahlak kitabıdır. Mantıklı şeyler bulabiliriz kuran da. Bize göre mantıksız ama o dönemde ki insanlar için mantıklı şeylerde bulabiliriz. Ama mesele günümüzle alakalı değil. Mesele insanın ahlaki evrimiyle alakalı. Kuran bunu büyük ölçüde başarmıştır. Ben şuan ki Müslümanları anlamıyorum sen cihatla kafa keseceğine git insanlık için yararlı bir uğraş bul. 4 kadın alacağına 1 taneyle yetin. Neticede senin de kız çocuğun o 4kadın arasında olabilir. Kim ister bunu. Yani kuranı yanlış değerlendiriyoruz. Kuran şuan en ince ayrıntısına kadar incelenmiştir daha fazla irdelenmesine gerek yok. Sen insan olduktan sonra kim karışır sana. Kimse seni namaz kılmadığın için yargılayamaz. Kimin haddine. İnanırsın inanmazsın… o sana kalmış. Ben açıkçası Müslümanın Müslümanı katletmesinden sonra dinden soğudum. Niye yalan söyleyeyim. Resmen tüm inancım yerle bir oldu. Şuan Araf ta kalmış gibiyim. Neye inanacağımı şaşırdım. Bir yandan kutsal kitaplar öldürme diyor bir yandan masum sabiler katlediliyor. Bu işte başkalarının parmağı da var o apayrı konu zaten. Ama parmağı olanların kitaplarında da öldürmeyin yazıyor. Bu nasıl iş. Acilen yeni bir kutsal kitaba ihtiyaç var. Ve bu konuda çok ciddiyim. Artık yazılacak mı tanrı mı gönderecek onu bilmem. Yüzlerce çocuğun ölmesinden iyidir.
    .

    YanıtlaSil
  65. Herkese merhaba. Son yazan adsız arkadaşım gibi bir çok insan yanlış uygulamalar yüzünden dini sorgular hale geldi özellikle son dönemlerde.Bence bu kötü bir şey değil çünkü herşeyden evvel 'sorgulayan akıl' olmadıktan sonra insanın gerçeğe veya daha doğruya varması imkansız.Tabi ki 'akıl' şunu da net bir şekilde ortaya koyar ki hangi düşünceye veya inanışa sahip olursa olsun yanlış uygulama sahipleri o inanışın gerçek örnekleri olamazlar.
    Hayyam arkadaşımın olgunluğu için tüm arkadaşlar adına teşekkür ederim çünkü
    akılla başlayan sorgulama ancak erdem sahibi insanların saygı ortamında paylaştıklarıyla gelişme şansına sahiptir.Bu yüzden Adsız arkadaşımın yazdığı gibi yeni bir dine değil veya kitaba değil var olan insani değerlerimizi saygı çerçevesinde geliştirecek bir akıla ihtiyacımız var.Yoksa o sübyan sabiyi öldürenlerin eksiğinin veya yanlışının müslüman veya ateist olması değil insani saygı ve akıldan uzaklaşmış olmalarının belirlediğini anlamak o kadar da zor olmasa gerek.Kötünün her zaman bir bahanesi vardır , onun için inanmak veya inanmıyor olmak veya başka bir şey sadece yaptıklarına veya yapacaklarına bir bahane olarak kullanılabilir. Aksi takdirde bunu yapanlar makul bir müslümanı (veya yüzbinlercesini) kendi inanışını sorgulatacak değil de yapılanlara alkış tutacak bir ruh haline sokmaları lazımdı.. Kısa kelam "bu düzen senin hangi inanışa sahip olduğunla değil ne yaptığınla ilgileniyor" .Herkese saygılar ve sevgiler..

    YanıtlaSil
  66. BORDO BERELİ8 Kasım 2013 21:56

    Gençler hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bu ve buna benzer siteler gibi… aman diyeyim bu sitelere fazla merak salmayın. Çünkü kimin ne olduğu ne yaptığı ne işlerle uğraştığı belli değil! Bu bloglar da yada sitelerde hoşunuza giden hayata farklı bir gözle bakmanıza yardımcı olduğuna inandığınız düşünceler siteyi kuran yada işleten kişi ve kuruluşlara ait olmayabilir. Ülkemizde ve dünyada buna benzer bir çok siteler kurulup nice nice gençlerin beyinlerinin yıkandığına bizzat şahit oldum. Yalan yanlış bilgileri kendilerince doğru olduğuna kanaat getirip sizlere empoze edebilirler. Sizlere tavsiyem eğer bir şeyleri sorgulayacaksanız bizzat kendiniz araştırın!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Bordo Bereli,

      Açık konuşayım: Bu site dahil, Türkçe yayın yapan ve belli bir etki alanına sahip din karşıtı çoğu site, bireylerin kendi doğrularını insanlara aktarmak için ve topluma bir katkı sağlama amacıyla kurulmuştur. Yıllardır internet üzerinde sorgulama sayfa ve sitelerini okur ve incelerim, şimdiye dek bireysel amaçlar dışında ülke gençlerini kandırmaya yönelik hiçbir amaçları olduğunu görmedim.

      Şayet, amacınız ülke gençlerini korumak ise, dini kullanarak insanların zihinlerini sömürmeye ve onları düşünmeden itaat eden kimseler haline getirmeye çalışan dini cemaatlere veya yapılanmalara odaklanmanızı tavsiye ederim.

      Saygılarımla.

      Sil
  67. Sayın Hayyam,
    İki gündür site içerisindeki "güzel" bulduğum makaleleri okuyorum. Bu siteye uzaylı tanrılar, sümer tanrıları vs.. araştırmaları yaparken tesadüfen ulaştım.
    Sümer tanrıları olayları çok ilginç konular, tabi biraz abartılıp senaryolaştırılmış çoğu yerde ama orjinal metinleri bile okursanız çok çok ilginç şaşırtan bilgilere ulaşabilirsiniz.
    Gelelim ateistlik mevzularına. Ben bir müslümanım ancak islamı da iyiden iyiye sorguluyorum. Şimdi sizin tarif ettiğiniz gibi gökyüzünde yaşayan elinde bir şimşek sağa sola çaktıran bizi gözetleyip denetleyen cezalandıran ödüllendiren bir tanrı zaten olamaz, akla mantığa bilime aykırıdır.
    Biz müslümanlar olarak her yerde olan, her şeye gücü yeten (ihal suresinde anlatılan) yerde ve gökte olanların yaratıcısı olan bir tek şuurlu yaratıcıya inanıyoruz. Olay şu ki yukardaki ayetler ve islamdaki birçok konu (sonsuza kadar cehennem) bilime akla mantığa terstir. Buna rağmen nasıl hala inanmaya devam edebiliyoruz.
    Birincisi ateizminde kurucu fikirlerinden biri olan korku yüzünden bir yaratıcıya sığınarak akıl sağlığını koruma, tabi ki çok mantıklı. Çevremde bir tanrı olmadığı net delillerle ispatlandığı taktirde inhitar edebilecek onlarca insan tanıyorum. Ben bu fikri kaldırabiliyorum ama herkes bizim gibi araştırmacı akıl ve mantıkcı değil, dünyaları din üzerine kurulmuş insanların. Peki bu insanların elinden, tabi ki eğitim seviyeleri okudukları itibariyle cevap verebilecek seviyede de değiller, inançlarını alıp boşluğa atmak ne kadar doğrudur, akılcı gözüyle olaya bakıldığında.
    İkincisi de tanrı değil ama mutlak şuurlu bir yaratıcının olup olmadığı konusu -ki bakın dinler demiyorum bu farklı bir olay- o kadar çetrefillidir ki bunu yani olduğunu veya olmadığını şu anki bilimin cevaplaması yerçekimini ispatlar gibi ispatlaması mümkün değildir. Benim görüşüm böyle bir şuurlu bingbangı oluşturarak evreni yaratan yaratıcının olsa bile insan aleminin onun için çok da önemli olmadığıdır. Yani öyle peygamber gönderme falan insanları inandırma gibi bir derdinin olmayacağıdır. Hatta bence yeni bingbanglarla sonsuz sayıda bingbanglarla yeni evrenler yaratmaktadır. Buda, konfüçyus, muhammed gibi bazı büyük insanlar da (isayı saymıyorum o dönemde yaşadığı bile tartışmalı) bir melek yoluyla irtibat değilde belki sürekli yayınlanan radyo frekansına erişim gibi bir şekilde bazı bilgilere ulaşıp bunları insanlara öğretme gayretine düşmüş olabilirler. Tabi bu da bir görüştür.
    Ancak bu ikinci görüşü bilimin çürütme imkanı bulunmamaktadır şu haliyle. Bakın ateistliği kaldırabilirim hatta sonsuz hayat yerine ölümlü olmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bir bahane arayışında da değilim. Ama string teorilerinin, 11. boyutun, paralel evrenlerin, kuantum dünya, holografik evren, karanlık madde, kara enerji gibi inanılmaz bilgilerin havada uçuştuğu, bildiğimiz anlamda bilimin ters köşe olduğu şu günlerde kalkıp da bingbangı başlatan bir şuurlu yaratıcı yoktur diyebilmek vardır diyebilmek kadar imkansızdır.
    Bir de şöyle teoriler var, bir bilgisayar programı içindeyiz etrafımızdaki herşey elektrik sinyallarinden ibaret. Doğru mu doğru. Beyin beş duyuyu elektrik sinyalleri aracılığıyla yorumluyor. Bunun gib bir sürü teori var, bunların bile gerçek olup olmadığı kesin olarak ispatlanamıyor. Bir de geçenlerde bilimsel bir dergide yayımlanan makale var, insanda bulunan 223 gen doğal evrim sürecinde yok nerden geldiği belli değil. İnsan fiziksel olarak doğaya tam uyumsuz, insanın gelişmesi 15-20 yılını alıyor ancak en yakın akrabamız şempanze doğar doğmaz yürüyor 5-6 ay içinde birey oluyor. Bizim yürümemiz bile 2-3 yılı buluyor. Şempanze bizden fizik olarak 15-20 kat güçlü. Bunlar nasıl oluyor. bunların cevabı bile bilimde şu anda yok. Yani kesin konuşmamak gerekli, islam içinde kesin konuşmuyorum ateizm ve birbaşka görüş içinde. Yalnız şunu kavradım, ateizmi de bir din haline getirmiş bizim batılılar.
    Saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (("Buda, konfüçyus, muhammed gibi bazı büyük insanlar da (isayı saymıyorum o dönemde yaşadığı bile tartışmalı) bir melek yoluyla irtibat değilde belki sürekli yayınlanan radyo frekansına erişim gibi bir şekilde bazı bilgilere ulaşıp bunları insanlara öğretme gayretine düşmüş olabilirler.

      akıl sağlığını koruma,, tabi ki çok mantıklı. Çevremde bir tanrı olmadığı net delillerle ispatlandığı taktirde inhitar edebilecek onlarca insan tanıyorum."))

      Aşağıda alıntıladığım metin, yeryüzündeki dinlerin,öğretilerin,ezoterik bilgilerin,vb. nin bilgi edinim metodlarının benzerini kullanarak (kanallık, tarans kanallık, ouja aracılı kanallık gibi) bilgi edinmeyi deneyen bi toplulukça, geliştirilen bir iletişimdendir, Yani sizi ntabirinizle bir radyo frekansına erişim; Ve cevaplayan kaynak, aslında tanrının varolan her şey olduğunu ve, iletişim kurulan varlıklarında kendimizden başkası olmadığını belirterek, bizi malgımızla bizim geleceğimiz gelecek evrmimiz olduklarını söyleyrek yukarıdaki örneklemenize benzer bi durum için aşağıdaki yanıtı veriyorlar,

      ""
      bilgi güçtür,
      bilgi korur;
      S: (L) (...) İnsanlara bu gibi şeyler söylemek istemiyorum; kendilerinin sadece (bilinç) olduklarını görmeleri gerektiğini ve fiziksel bedenlerinin yalnızca giyilip, bir kenara atılacak giysiler (gibi )oldukları gibi şeyleri. Olası kaçınılmaz (acılarla) yüzleştiklerinde bunu kaldıramazlar. Histeriye kapılırlar!
      C: Belki kapılırlar. Ve belki de kapılmaları gerekiyor. Belki de bir şey öğrenmeleri gerekiyordur. Hiç bir şey sonsuza değin sürmez, ve de şükürler olsun ki sürmez!

      yanlış bilgi bilgisizlikten kötüdür
      ""
      burası benim yorumum ve eksik ya da yanlış anlatıyor olabilirm;

      tanrının varolan her şey olduğunu
      (bir fiziksel tasarımcı olarak ya da varlık bütünü-varolan bütünü- tasarımcısı ve aynı zamanda deneyimleyeni ve tüm deneyimleyeni, sen ben biz olarak)
      ki bu da kaynağın kendinini öz doğasının yaratıcısı değildir o zaten yaratımsız ve özgünce-tasarımsız öncesiz ve sonrasız vardıra yakın anlamda

      bu kaynakta yine;
      "bir" tanımlaması yapılıyor ya da yedinci yoğunluk, ışık(kaynak)
      bu tüm varolan ve yok olanı içeren bi yoğunluk

      yani Tanrı bu evrimsel algınızda fiziksel tasarımcınızdır ama gelecekteki sizsiniz;
      Ama o da sizde yoktan varlık yaratmadınız, Algı içinde gerçeklik tasarlasınız ya da biçimlediniz ve böyle deneyimliyorsunuz;

      Pinokyo nun tanrısı gepetto olabilir belki_;

      Sil
    2. Yine aynı kaynaktan demeden edemeyeceğim, kusuruma bakmazsanız, selamlarım ve saygılarımla, duygusal coşkunluğumu ve stabilitesizliğimi bağışlayın, tüm bu gerçeklik-her şeyimi, kafamı, ifadelerimi allak bullak etti,

      ""
      Bilgi korur, Bilgisizlik ihmal tehlike yaratır,
      ""

      bilgi nasıl korur ve bilgisizlik nasıl ihmal ve tehlike yaratır?
      Yani kişi biliyor olsa çıldırmaz ya da intihar etmez değil mi?
      Kişiyi intihar ettiren şey tanrının oluşu ya da olmayışı değildir, bilgiziliktir;

      başka bi alıntı

      "
      bilgi neye karşı (nasıl) korur, Örneğin değişim sonrası travma ve kafa bulanıklığına karşı sizi korur,
      "

      ve buradaki değişim ifadesini (özellikle greçekleri) öğrenmenin getirdiği evrimsel-ilerleme gibi yorumlamak istiyorum,

      Yani tanrının varlığı yokluğu nasıllığı bi ayan gerçek her ne ise öğrenmek, gerçeğe yakın donanımlı olmak-yaklaşmak değişimin, gelişimin, evrimin, ilerlemenin kendisidir,


      bilgi nasıl korur ve bilgisizlik nasıl ihmal ve tehlike yaratır?

      yani yeryüzünde yarın herhangi nedenle Tanrının olmayışı ya da algıladığımız gibi olmayışı bilgisi ya da gerçeğin ifşası (açığa çıkması-her neyse) arkeolojik-mitolojik-tarihi buluntular ya da farazi bi örnekte uzaydan gelceklerle temas gibi bi şey olsa, gerçekleşse, bi kitle histerisi çıldırtısı ve yıkım olabilir değil mi?

      Bunu sizin dediğinizi bende çok düşündüm, bilim verse sunsa kanıt bulsa ne olur, din açıklasa ane olur nasıl açıklansa ne olur, zuzaylılar varsa çıksa gelse ne olur, çok şey; açık zihinle kabusumsu-hayalimsi sahneler canlandı gözümde yakımlar-yıkımlar, o zaman korktum bende

      ama şimdi diyorum ki; Başımıza her ne gelirse yalanszılıktan (gerçeği bilmekten) gelsindi, bilgiden gelsindi

      Sil
    3. Sayın isiklidusler,
      Şimdi 2.000 yılından beri bu new age vs. toplulukların birşeylerle iletişime geçip yazdırdıklarını falan okuduk hep. Ha geldiler ha gelecekler, yeni çağ başladı başlayacak vs.. ama hiçbirşey olmadı sonuç sıfır. Bir de yazdırdıklarının tamamını okursanız kendi içinde mantıksal bütünlükten yoksun olduklarını görürsünüz. bazı yerde melek bazı yerde uzaylı bazı yerde ışık falan oluyorlar, hep bizim tarif edemediğimiz kavramlar. Tabi bu olaylar da bir rant kaynağı. Konferanslar yapılıyor kitaplar basılıyor vs..
      Bunların tamamının nedeni, ateistlerin bilinç hakkındaki kavramlarına rağmen, insan bilincinin kendini amaçsız görmesi bir amacının olması gerektiğine inanması. Daha açık ifadeyle ölümün bir son olması insan bilincini zorlamaktadır. Bunun olmaması gerektiğini, bir yaratıcı veya evren için daha değerli olması gerektiğini düşünen ve bir amacının olması gerektiğini düşünen bilinç (her insandaki bilinç) mevcut dinlerdede kendini tanımlayamayınca bu new age vs.. toplulukları ortaya çıkıyor ister istemez.
      Tabi şu noktada hem fikirim. Doğal seleksiyon yoluyla yani evrimin araçlarıyla bilinç gibi bir olgunun (tamamında insanın) tasarlanmış olması hem doğanın kendi iç sistemi açısından gereksizdir (doğanın işleyen sistemini bozmaktadır) hem de bana göre imkansızdır. Ayrıca insan doğa üzerinde resmen sırıtmaktadır, doğaya uyumsuzdur. Fiziksel anlamda çok güçsüzdür, doğaya uyumu yoktur. Bilinç anlamında uyumsuzdur, hiçbir hayvan varoluşunu sorgulamazken insan ben neden burdayım diyerek işleyen doğal sistemi bozmaktadır. Yani bence doğal seçilimle bilincin tasarlanması mümkün değil gibi düşünüyorum.
      Yalnız şu da var. Ömrü uzatmanın veya belki ölümsüzlüğün yolları bulununca, ışık hızında yolculuk, solucan delikleri bulunup insanlık başka galaksilere yayıldığında din konusunu insanlar çok da fazla düşünmeyecektir. Bilimde asla imkansız tabirleri yoktur, yukarıda bahsettiğim gelişmeler muhakkak olacaktır. İşte o zaman insan varolması ile ilgili büyük sorularını cevaplayacaktır.
      Bence aynı zamanda en değerli an yaşadığımız andır. Ölümden sonrasını düşünüp varoluşumuza anlam kazandırmak yerine, ne olacaksa olur milyarlarca insan oraya gitti ben de gideceğim diye düşünerek, şu an yaşadığımız anı en mutlu şekilde yaşamak en mantıklısıdır.
      Saygılar..

      Sil
    4. Sayın adsız;

      (((Şimdi 2.000 yılından beri bu new age vs. toplulukların birşeylerle iletişime geçip yazdırdıklarını falan okuduk hep. Ha geldiler ha gelecekler, yeni çağ başladı başlayacak vs.. )))

      savunucusu ya da benimseyicisi gibi davranmak yazmak ya da yorumlamak istemiyorum, ama bunu yapsam tek diyebileceğim dilerseniz inceleyin olacak, o zaman ben neden buradayım ve iletişim kurmayı paylaşmayı deniyoruz olurdu; kendi adıma ve ben kendi adıma bunları bulmadım, tam aksine söylediklerinizin büyük bi kısmını reddeden, açan, genişleten ve açıklayan bi yaklaşım buldum olurdu, Kendi subjektif yorumumu sunardım;

      Her neden ve nasılsa o belirtilen kaynaklara (bu blogda yorumlarımda da belirttiğim 3 kaynak dışında) da verilere de hiç bi zaman itibar etmedim edemedim, çekim duymadım nerdeyse göz ucuyla bile bakmadım ve tüm bu benzer düşünüşleri olanlarla da elimimden geldiğince iletiştim yine de ki aksi perspektiflerle, belirttiğim kaynakları ısrarla bu literatürden ayrı tuttum, Yine bu blogda yazımlarım üzerine ola ki; Konuya aşina olmayan biri incelemek isterse belirttiğim kaynaklardan başka bi kaynağa yönelmemesini ben naçizane tavsiyem olarak özellikle hatırlattım; ma susmak en iyisi galiba, ben susmaya gidiyorum

      (((Bir de yazdırdıklarının tamamını okursanız kendi içinde mantıksal bütünlükten yoksun olduklarını görürsünüz. bazı yerde melek bazı yerde uzaylı bazı yerde ışık falan oluyorlar, hep bizim tarif edemediğimiz kavramlar.)))

      Yine ve ısrarla söylüyorum, savunucusu ya da benimseyicisi gibi davranmak yazmak ya da yorumlamak istemiyorum, ama bu benim subjektif yorumum o halde (ve aslında Hepimiz subjektifiz ve diyor ki bu kaynak gerçekliğnizde subjektivite geçerlidir,) Gökten objektivite mi bulalım; Kasyopya Deneyi verilerinden bahsediyorum, Ve belki RA ve pleiades olarak bahsedilen veriden diğer tüm içeriği dışlayarak ama özellikle Kasyopya Deneyi, Grup dünya da ve forum vb. ile iletişime de açık oldsuklarını da düşünüyorum; Bütünüyle incelendiğinde kendi mantıksal bütünlükleri yüksek, bence;

      (...mevcut dinlerdede kendini tanımlayamayınca bu new age vs.. toplulukları ortaya çıkıyor ister istemez.)

      Öldüm ben ya, bu kadar,
      bulantılar içinde öldüm
      öldüm yokum o halde şimdide yokum
      bildiğiniz gibi inanın ve düşünün sevgili ve değerli kardeşlerim dostlarım siz bilirsiniz,

      ben şimdi hangi bi tarafını yazayım ya da anlatayım, Bu paragrafınıza kendi perspektifimi ve algı bütünlüğümü ifade etmek için bin sayfa yazmam gerekir belki, yorumunuz banaysa lütfen belirttiğim içeriği tarayınız gerçekten rica edeceğim;

      İçimden sadece bunla rgeldi, bağışlayın;

      Düşüncemin kılığını değiştirmektense, susmak, benim için daha kolay olacak.
      Diderot

      Diderot ve diğerlerinin emin olabileceği tek bir şey var: Kişi soru sormaya cesaret etmeli, bir başkasının düşünme gücüne güvenmemli ve her şeyi baştan düşünmeye hazır olmalıdır. --Michel Foucault

      Adaletin aklını kaybettiği yerde felsefe susar...

      Son hükümdar, son din görevlisinin bağırsaklarıyla boğulana kadar insanlar asla özgür olmayacak. Diderot

      İnsanı taş ya da kırık kalpli yapan bu dünyadan gidiyorum. Beni nereye gömerlerse gömsünler. - Diderot

      Sil
    5. Kusura bakmayın,
      (Bu deneysel yazımlarla ve eksik dille tüm buraları kirlettiğim için)

      (Tüm sözlerim sadece kendime, kendi içimden-kendi kendime olarak değerlendirilirse sevinirim)

      Kendi perspektifimi içeren kesin yargılı hükümler içeren ifadeler kullansam evet bu perspektifimdir, subjektivitemdir ama muhtemelen okunmuyor ya da değerlendirilmiyor bile; bunu görüyorum;
      anlatamayacağım bi şeyi susmak en iyisi;
      anlatamayacağım bi şeyi, sorulmadan susmak/konuşmamak en iyisi;
      Ama denemeliyim de, çünkü, (kişisel burası)
      Cevap sorgunun içinde doğar,
      Cevap sorunun tanrısıdır mı diyeceğiz,
      Sorun,
      Sorgulayın;
      Kabullenmeyin, yargılamayın, koşullanmayın?
      Neden bi şeyi kabulleniyorsunuz ya da kabullenmek zorunda hissediyorsunuz?
      Neden bilmediğiniz, incelemediğiniz şeyler hakkında ön kabulsel-varsayımsal sonuçlar üretiyorsunuz ve bunları genelliyorsunuz;
      Subjektif yargıların bile (bi ölçüde) objektivitesi olabilir
      Sorular aklı, zihni bombalamak gibidir,
      Patlatır gerekirse sonucunu cevabını üretir,
      Neden sormadan yeterince sorgu üretmeden, araştırıp inceleyip keşfetmeden sonuçlar üretiyorsunuz/cevaplar üretiyorsunuz,
      Ve bu cevap sorunun içinde doğmuş olabilir,
      Problem olmaksızın çözümümden, çözümün varlığından söz edebilir miyiz, Ve eksik bir anlatımla çözüm problemin içinden çıkacaktır,
      Evet bozuk ve karmaşık kanal iletişim literatürü ve New age bilmem ne, kanallık bilmem ne, kendi cevaplarını ve doğrularını ve açıklamalarını da üretmiş olabilirler; (subjektif yorum-ben gördüm)
      Dünya da milyar tane kanal kaynağı, içerik verisi olabilir,
      Ben kendi subjektif yorumumla değerli bulduğum ve gerçekliğe dair çözümler düşünceler sunduğunu düşündüğüm üç kaynağı, birini özellikle vurgulayarak ve baskılayarak ve yukarıda ondan alıntı yaparak burada hatırlattım, En azından kişi milyar kaynak içinden genel kabul görmüş iki veritabanının argümanlarıyla savaşarak ömür yitirmekten (belki içinde) se diye,
      Bir dogmaysa çağınızda doğan bi dogma, o zaman,
      Yeni çağ saçmalığıysa geleceğin dini belki ,geleceği kurtarın-şimdiden 1500 yıl beklemeyin,
      Evrime inanan geleceğini evrimine sahip çıksın dilerse, dine inana dinini ondan korusun o zaman, ama aslında bu benim sözüm ya da sözlerim ve deyişim değil, bi ironi ya da alegori sadece bende biliyorum; böyle deniyorum sadece
      Gerçekliği açıp inceleyip içine bakmıyorsunuz, yüzeyinden niteliyorsunuz, grupluyor-sınıflıyor-etiketleyip atıyorsunuz;
      Gidin onlarla savaşın; o zaman, din kuruyorlar millet uyanın ya da gelecekte din olur bu kesin diye de, ya da bilgi var millet inceleyin; benim böyle bi algılamam yok ki, ama böyle;
      Evet bu kaynak verisi (yukarıdaki yorum) dinsel-metafizik-ezoterik bilginin edinimi benzeri yollarla edinilmiştir,
      Yeryüzünde en azından bi dinsel/öğretisel bilgiye dayanak oluşturan kanallık verisine itimat edecekseniz/inanç geliştirecekseniz gidin en azından bu içerik eşdeğerde bi şeye inanın; derdim ama bana ne ve bana düşmez kim neye isterse ona inanır, neye isterseniz ona inanın ama
      Gerçeği aramayı, varsa nasılını, benzer dökümanın verinin hepsini gözden geçirmeyi taramayı en iyisini en niteliklisini bulmayı, en azından aramayı neden denemiyorsunuz,

      Sil
    6. Kitabınızı ve kutsalınızı dünyanın teki en niteliklisi en güçlüsü olarak ilan ederken yedi – sekiz milyar insanın ona neden ulaşamadığını ya da sizi neden ulaştırmadığınızı eğer öyleyse onu sunacak iletecek onu kuşatacak, yüceltecek yükseltecek bilimsel inançsal çabayı neden geliştirmediğinizi sorgulamıyorsunuz da; diyorsunuz ki en nitelikli din ve bilgi bu, dünyadaydı açıktı herkes bulsunsu-okusundu-ulaşsındı, din vardı? Kitap vardı ulaşsaydı? Ben de diyorum ki bu bilgi de/veri de/kaynakta bu algınız özdeşi ile bu gerçeklikte vardı ve var, bul o zaman ulaş; Oku işte, oku oku, oku; gözüne soksam görmezsin; ama ben demiyorum, bi tür kinayede böyle de anlatmayı deniyorum; Çünkü ben insanın kendine sorması, kendi içinden yanıtlar alması, bunun dışında her şeyi sorgulaması okuması, inceleyip-araştırması gibi bi algıdayım, bana ne, kim ne okursa okusun ama içime dışarıdan esen fırtınalar var ve beni yıkıyor artık, susmaktan yıkıldık-büküldük,
      Yeryüzünde eğer bi dogmayla, kanallık verisiyle, dinle savaşacaksınız, karşıtlık ve tutarsızlık sınamaları geliştirecekseniz, bunun üzerine geliştirin, en azından zihniniz (genişler) açılır; en azından düşüncenizin karşıtlık dayanakları güçlü ve erdemlidir; ya da daha güçlü ve büyük bi diyalektiğiniz olur; bilimle dinsel dogma çürüteceğinize tutun da bunu çürütün o zaman; olanaksızlık karşıtlıkları geliştiriyorsanız buna geliştirin madem;
      Ya da (inanıyorsunuz ve dininizi savunuyorsunuz) karşıt bi din, öğreti ya da inançla savaşacaksanız da tutun bununla savaşın;
      Ya da (inanıyorsunuz ve dininizi seviyor ve benide kurtarmak bana da tanıtmak istiyorsunuz) beni inandırmak için düşünsel aksi yönde bilimsel, kavramsal düşünsel uyaranlar geliştirmeye hazırsınız, buna geliştirin, bana yardım edin; neden diyorsanız bunu okuyuncaya kadar hiç bi şey tanrı inancımı ta anlamıyla söküp atamamıştı, o halde bu veri yeryüzündeki en güçlü tanrı inancı yıkıcı-bozucu verilerden de biridir benim subjektif yorumumda,
      Savaştığınız düşman ne kadar güçlüyse o kadar güçlü olursunuz, güç geliştirme ihtiyacı duyarsınız ve geliştirirsiniz; hani düşmanınızın silahıyla silahlanıyordunuz? İşte silah isteyene de silah o zaman
      En azından bütünsel (kendi içinde) bilimsel (kendi içinde), tutarlı (kendi içinde)
      (Kendi içinde = kendi tanımlamaları içinde)
      ----
      Bu oyun benimde oyunum, bu dünya benimde dünyam
      Bu evren benimde evrenim (mi?)
      Bu gerçeklik benim gerçekliğim (ama)
      Bunu biliyorum ve farkındayım
      İzleyici olmayacağım, oyuncu olacağım;
      Birileri bozuyorsa bende (kendimce) (kendi ayarlarımla) bozacağım;
      Merak etmeyin, varlıkta meydan okumadığım tanrı kalmadı, çarpabilen olsa beni çarpardı/çarpmış olurdu, çarptılarsa; çarpıla çarpıla (çekişe çekişe) büyüdüm/büyürüm ben; toplana toplana büyürüm ben, birleşe birleşir, büyürüm/eşitlenirim ben;
      (onlar çarpmıyor, sen çarpılıyorsun, aşkla, ilk görüşte, karşılıksız aşkın ama çarpılmışsın)
      Çarpık bi adam olarak çarpık sözlerimi bağışlayın, hem deliye düşmez; biliminiz beni apaçık deli olarak sınıflamaya da hazır;
      Sen oku öğüdünü tuttun mu? O halde oku, ben tuttumda oldu bunlar;
      Bunlarda (bi kısmı) benim dogmasal (içsel sessel-tanrısal vicdanlı) öğütlerim; içimden geldi;
      bu oyunda
      Ama kendimin peygamberi ve tanrısı olduğuma göre size ve hiçbirinize seslenmedim ya da söylemedim, Hepsini kendime söyledim, Yalnızlıktan buraya yazdım;
      Kimse yazamazlı ayetlerimden burada da bulabilirsiniz;
      Tanrı inancınızı söküp atmamışsınız, (bi çoğunuz) bükmüşsünüz; büküp büküp durmuşsunuz,

      Sil
    7. Sayın isiklidusler,

      Sizin yazdıklarınızı şahsınızda eleştirmek için yazmadım, sonuçta düşüne düşüne bir sonuca ulaşmaya çalışıyor ulaşamasak da düşüncelerimizi paylaşmış oluyoruz. Kırdıysam affola. Yalnız, ben hiçbir fikir ve düşünceye önyargılı değilim, yeni çağ, altın çağ, kaynak vs.. ne bulursam okurum. Hiçbir sabit fikrim yoktur, her türlü düşünceyi değerlendirmeye alır aklımda sentezini oluştururum. Sanırım sizin fikirlerinize saldırdığımı düşündünüz, sadece o fikirler hakkındaki düşüncelerimi açıklamak istemiştim.
      Bir de şu var. Eğer bir doğruyu bulduysak kendi fikrimizce bunu diğerlerine kabul ettirme gibi görev üstlenmemize de gerek yoktur. Hiçbir fikrin savunucusu ve eleştiricisi değilim, bugün doğru bildiklerim yarın yanlış olur. Evren durağan diyorlardı genişlediği anlaşıldı. Işık hızı geçilemez deniyor, büyük ihtimal geçilecektir. Dünün doğruları bugünün yanlışları, bugünün doğruları yarının yanlışları olabilir.

      Sil
    8. Ben kırdıysam ya da kendimi analtamadıysam ya da eksik analttıysam affola;

      Şu kimseye bi şey kabullendirmeye çalışmaksızın birilerine bi şey anlatmaya çalışmanın, ya da sadece iletişmeye-paylaşmaya çalışmanın ama yanlış anlaşılmamanın formülünü bilen varsa bana da versin,

      Ama sunduğum veri greçeklikte farklı kategorize edilmiş ya da etiketlenmiş, ön yargılanmış bi veri biliyorum; Tüm gerçeklik ve algı perspektifim oraya dayanıyor gibi, Kendimi bu veriyi sunmaksızın anltamıyorum gibi, Çünkü örneğin bi dinin temel söylemleeri bilinir, evrimin bilinir, bilimin bilinir; Bunun ki bilinmiyor

      Ve inanın ben sadece cevaplar peşindeyim, paylaşmak ve iletişim kurak peşindeyim ve bunun gib işeyler;

      Bunu açmak uzun ve sizi yormak istemem, özür dilerim;

      Sil
  68. Merhaba,
    Ateizm de bir inanış biçimidir, yaşam tarzıdır, yani dindir.
    İnanmayan insan olmaz, mutlaka ve mutlaka bir şeye inanıyordur.
    Klasik tanrının olmadığına inanan, örneğin dünyanın üstün varlıklar tarafından kullanılan bir deney tüpü olabileceğine inanıyor.
    İnanma , ve hatta tapınma eğilimli yaratıklarız.
    Tanrıya tapmayan mutlaka başka bir varlığa tapıyordur.
    Örneğin Atatürk'e.
    İnanmazsanız bir Atatürkçünün karşısına geçip Atatürk'ü kötüleyin.
    Selam ve saygılar...

    YanıtlaSil
  69. Sayın Selçuk,

    Söylediklerinizin genelinde haklısınız. Yalnız şu ayrımı yapma gereği duydum daha iyi anlaşılabilmek adına: Ben agnostiğim. Yani, dinlerin insan ürünü olduğunu düşünüyor, bir tanrının var olup olmadığının ise şimdilik bilenemeyeceğini savunuyorum. Şahsi kanaatimi sorarsanız, bence bir tanrı yok; ama bu kanaatimi materyalist ve bilimsel metotla kanıtlayamam; sadece doğaya baktığımızda aynı sonuçları görüyorsak, bu tanrısızlık düşüncem size de mantıklı gelebilir.

    Öte yandan, Sayın Bilal,

    Ateizm inanış biçimi değildir, içinde belli kuralları veya ritüelleri yoktur. Ateizmi din saymanız sizin hatanızdır. İnsanın dünyevi birtakım değerlere inanması, ya da bir şeyleri değerli bulması, onda "iman" olduğunu anlamına gelmez; zira dindeki inanış biçimi ile insanın günlük hayatındaki inanış biçimi kimi bakımlardan farklılık gösterir. Hem, Mustafa Kemal, Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen ya da Adnan Oktar gibi kimselere tapan kimseleri de haklı bulmam; birilerinin kalkıp da bu kişileri çok da doğru olmayan bir biçimde kutsallaştırması, insanların genel olarak bir varlığa tapınma ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. Mesela benim, tapındığım, varlığına inandığım ve o olmazsa yaşayamayacağım dünyevi veya uhrevi kimse veya bir değer yoktur. Belli düşünce sistemlerini mantıklı bulmam, o düşünce sistemlerine inançlı birinin dine ve tanrıya taptığı gibi taptığım ve iman gösterdiğim anlamına gelmez. Elbette, şu an insanların çoğu bir şeylere inanır, ama bu, istisnasız bir durum değildir.

    YanıtlaSil
  70. Gezegen üzerinde kitle histerisinin oluştuğunu görecek, bununla birlikte yaşayamayacaksınız. Kitlelerin budalalıktan ibaret sahte bir tanrıya doğru gittiğini göreceksiniz.
    Bringers Of Dawn - Şafağı Getirenler;

    YanıtlaSil
  71. Merhaba,
    Tanrı inancımızı söküp attık.
    Yıllar, yıllar geçti.
    Baktık ki inançsız olmuyor.
    Bu dünyadan gidiciysem, neden geldim ki ?
    Neden doğuyorum, buna kim karar veriyor ?
    Ölmek zorunda mıyım, öldükten sonra birşey olmuyor mu ?
    Tesadüfen, doğanın kendi iç dinamikleri sebebiyle mi oldum ?
    Yaratılmış olmak, diğer tüm inançlardan daha rahatlatıcı, mantıklı ve bir GERÇEK.
    Ölümün ardında ne var arkadaşım, koca bir HİÇ mi ?
    Yoksa "sorgu" var mı ?
    Senin bu uzaylıların, bu soruların cevaplarını verebiliyorlar mı ?
    Verebiliyor ve mantıklıysa, inancımı değiştirmeye hazırım.
    ... Bana bir GERÇEK söyleyeceksin ve ben o GERÇEK ile yaşayacağım / inanacağım.
    Var mı söyleyebilecek ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ((Senin bu uzaylıların, bu soruların cevaplarını verebiliyorlar mı ?))

      Birincisi benim değiller, ben bu kaynağı okumuş ve bu metodolojiyi ve kavramı ve içeriği kaldırıp atmamış biriyim, açıkım, açık olarak bakıyorum, tıpkı kuantum fikri gibi, ve kendimce kendi cevaplarımı kendi sorularım ve düşünüşümlede yoğurup ama buradada görmüş hissetmiş biriyim, Peki açık konuşayım, içerik ben şahsında, öznemde , öznel ifademde-subjektivitemde değerlidir, Herhangi din inanıcısının kitabına verebileceği yükleyebileceği anlamaların da çok çok ötesinde değerlidir, Ama inanç, din, tapınç vb. çağrışımlarımız yok, bunu ifade etmem gerekiyor;

      ikincisi kendilerini uzaylılar olarak tanımalmıyorlar ve yukarıdaki kavramasallaştırmalarla birlikte tüm bu algı benim algımla uyuşmuyor, Ben bu iletişimi tıpkı o kaynağın ya da grubun tanımladığı gibi olabilir mi sorgusundayım;

      Şöyle ki
      C: Bilinçdışı zihin aynı zamanda yüksek benlikle, diğer benliklerle ve evrensel zihinle bağlantı kurmak bir kanaldır.
      Kasyopya Deney Transkriptleri - 10 Ocak 1995

      C: Kanallama olmadığını kim söyledi ki ? Bazıları bunun farkında olmadan kanallama yaparlar.
      Kasyopya Deney Transkriptleri - 10 Temmuz 1999

      Bunun yerine bu “iletişimlere” “süperlümünal [ç.n. ışıktan hızlı] düşünce aktarımı” konusunda kontrollü bir deney olarak devam etmeye karar verdik;
      Grubun açıklaması-takdimi, http://tr.cassiopaea.org/
      --
      ((Verebiliyor ve mantıklıysa, inancımı değiştirmeye hazırım.))
      ben kimim ki size bi şey söyleyebilirim ya da inancınızı değiştirmeyi deneyebilirim, Lüfen beni yanlış anlamayın, kimse anlamasın, Herkes düşüncesi inançları ve algısıyla bütündür,
      Ben susuyorum ve belki benim gibiler susuyor , bi tür düşünsel saygıdan ya da edinilmiş bi tepkisizlikten belki, cevap ne bilmiyorum ama öyleydi,öyle; bu kaynakları okuyan bi çok kimse de o kaynaklarda bi özgür irade söylemi ve herkesin yanıtlarını kendi bulması benzeri söylemler olması ve başkalarının algılarını değiştirmeyi denemenin özgür iradeye müdahale olacağını düşündükleri için daha çok susuyor ve bu kaynakları aktarmak, bi çoğu belki (ama az okuyan var muhtemelen de) iletmek çabasında değiller ama bugünlerde b işeylerle patlama noktasına geldik, Ya da bu yanlış bi ifade ben geldim ama öyle hissediyorum ve gözlemliyorum ki başkaları da geldi, B işey olsun ay da bi şey yapmalı gibi duygu durumlarda çıldırıyoruz gibi hissediyorum,

      ((Bana bir GERÇEK söyleyeceksin ve ben o GERÇEK ile yaşayacağım / inanacağım.
      Var mı söyleyebilecek ?))

      Size gerçeği kendinizden başkası söyleyebilir mi? Bu benim düşünsel çabama ve geliştirdiğim algıya ters, Ki Maharaj alıntıları da bi yorumumda diyorki örneğin "Gerçeği ise bilmek değil, olmak zorundasınız."
      Kimse sizin yerinize öğrenebilir mi ya da bi problemi çözebilir mi? ola ki bende cevap olsa şöyle düşünelim, matematik hocasında bütün soruların cevabı vardır , o zaman öğrenmeyelim cevapları alalım,
      Ben buralarda kendi adıma alternatif yanıtlar bulduğumu ve özgün içeriğin örneklerini sundum ki dileyen incelesin,
      Evet belki ileri gittim; mi?
      evet
      Benim subjektif yorumumda açık fikirle veri bütünün inceleyen beni mazur görecek gibi düşündüm,
      Yanlış ve eksik anlattı isem kusuram bakmayın, mutlaka düzeltmeler ya da eklemeler yapacağım gerekirse, oldukça dağınık aklım,

      Sil
    2. Tanrı evren içinde varolan bir varlıktır, evren içinde olduğundan dolayı evreni yaratacamayacağından, bir tanrının olması imkansızdır. O tarz bir varlık olsa olsa ya teknolojik ya da başka doğal yollarca çok değişik güçler kazanmıştır ve tanrı değildir.
      Ancak, bingbangı başlatan başlatabilen şuurlu bir yaratıcının olup olmadığı mantıksal açıdan da muallaktır. Bu nedenle bu şekilde bir yaratıcı yoktur diyebilmek benim mantığımca mümkün değildir. Ha biz onun çok da umurunda değilizdir, ödüllendirme cezalandırma yoktur falan, onlar ayrı konular.
      Eğer inanmak istediğiniz bir din varsa buna inanın ve islama da devam edin bence. Şu anki islam diğer dinlerde olduğu gibi yobazlarca sömürge düzenine uydurulmak için defalarca bozulmuştur kanımca. Mantığa aykırı hükümler içerisine sokulmuştur.
      Ateist felsefeyi de defalarca okumuş ve şu anki islama veya bir başka dine inanmayan biri olarak söylüyorum, bingbangı başlatan bir yaratıcı olmaması için herhangi bir mantıki gerekçe yoktur.

      Sil
    3. Bana bi film repliğini hatırlattı buna kim karar veriyor demeniz;

      "Bir şeyin mantıklı olduğuna kim karar veriyor? Bu arayışım sonucu, çeşitli safhalardan geçtim: fiziksel, metafiziksel, hayali ve başa döndüm."
      http://www.filmreplikleri.net/2012/07/akl-oyunlar-beautiful-mind-replikleri.html

      benim buradaki metafizik kavramı nedeniyle aklımda kalmıştı bu replik; Bilmiyorum Nash bunu dedi mi ama yaşadık, yaşıyoruz benzerlerini;
      Aklıma gelmişti düşünürken ve bu repliği bulunca oradan şu da gözüme ilişmişti paylaşmak istedim, sevdiğim başka bi filmden başka bi replik;

      Einstein mı, Newton mu? Her ikisi birden haklı olamaz.

      Bazı durumlarda bilimi daha çok seviyorum. Tüm zihin karışıklığını, aptallıkları ve korkuları aklından bir anda söküp atar ve duygusal sonuçlarına dair hiçbir iz bırakmaz. (Albert Einstein)

      - Ya Tanrı sana, yanıldığını söyleseydi. "Uğraşma. Newton haklı." deseydi?
      - O zaman Tanrı'ya bu bakış açısından dolayı teşekkür ederdim, birbirimizle ters düştüğümüzü kabul ederdik ve kendimi Tanrı için daha çok üzülür bir durumda hissederdim.

      - Peki Tanrı'ya inanıyor musun?
      - Kendi hayatlarımıza yaptığımız şeyin iradesine sahip olan bir Tanrı tasavvur edemiyorum.

      http://www.filmreplikleri.net/2012/07/einstein-and-eddington-replikleri.html

      Ve bu arada söküp attıysanız yeniden diktiniz o zaman;
      Tohumu yeryüzüne bolca saçılmış bi düşünce bu;
      İyi ama aynısı mı büyüdü, yeniden?

      Sil
  72. 1)

    Taş:

    Taş deyince her türlü sert madde, sertlik, sertleşme diyelim.

    Gökten taş yağması, yerden taş yağması. Taşla yaşamak. Taş olmak. Taş sevdası. Taş korkusu.

    Büyük şehirlerde, dünyanın bir çok yerinde toprak kalmadı. Her taraf taş doldu.

    Vücuttada taşlar oluşuyor.

    Tarihi eserler, kaleler, kuleler, takılar, mezarlar, mezar taşları, yollar, konutlar, yapılar, böbrek taşı, değirmen taşı, dokuztaş, fal taşı, göbek taşı, taş bebek, taş gibi hatun, denktaş, taş kömürü, şeytan taşlama………

    Kur’an’da taş (öylesine yorum)

    *De ki: “Taş veya demir olun (olsanız bile)!”

    (Taş gibi vücutlu olmak, çelik gibi olmak, demir gibi olmak, demir için ıspanak yemek, taş gibi olmak için spor yapmak)

    *Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.

    (Taş kalpli olmak.)

    *Böylece onun (o beldenin) altını üstüne getirdik. Onların üzerine siccîl'den (öldürücü) taşlar yağdırdık.

    (Yeraltından çıkarılan maddelerin yerüstünde kullanılması.)

    *Pişmiş sert tuğladan taşları, onların üzerine atıyorlardı (öyle ki).

    (Tuğla)

    *Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun üzerinde çok güçlü ve çok sert (acımasız) melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiği şeyde, Allah'a asi olmazlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.

    (Kömür)

    *Artık emrimiz geldiği zaman onu (o şehri) alt üst ettik (onu yükseltip alçalttık). Onların üzerine, istif edilmiş (dizilip hazırlanmış) siccilden (pişirilip sertleştirilmiş kerpiçten yapılmış) taşlar yağdırdık.

    (Tuğla, beton vs. ile yapılaşma)

    *Ey âmenû olanlar! Ancak şarap, kumar, (tapınmak için konulan) dikili taşlar (putlar) ve fal okları, şeytanın işlerinden pis şeylerdir. Artık bunlardan kaçının. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

    (Heykel, yeryüzünde herhangi dikili taş)

    *Ve gaybı taşlayarak (bilmeden tahminde bulunarak) diyecekler ki: “(Onların sayısı) üçtür, dördüncü onların köpeğidir.” “Beştir, altıncı onların köpeğidir.” diyecekler. Ve “Yedidir, sekizinci onların köpeğidir.” diyecekler. De ki: “Onların adedini en iyi Allah bilir. Pek azı hariç, onlar bilmezler.” Onlar hakkında, zahir olandan (bilinenden) başka tartışma (mücâdele etme)! Onlar hakkında, onlardan birisine soru sorma (açıklama isteme)!

    (?)

    *Ve onları ümmet olarak on iki sıbt'a ayırdık. Kavmi ondan su istediği zaman, Musa (A.S)'a asasını taşa vurmasını vahyettik. Hemen ondan on iki pınar fışkırdı. Her grup insan, içeceği yeri bildi. Ve onların üzerini bulutla gölgeledik. Ve onlara, kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Sizi rızıklandırdığımız helâl şeylerden yeyin! Ve (onlar), bize zulmetmediler, fakat kendi nefslerine zulmettiler.

    (Bazı sulak bölgelerdeki taşlar)

    (İbrâhîm (A.S)'ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen, (bundan) vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden uzaklaş.”

    (?)

    YanıtlaSil
  73. 2)

    Toprak:

    Toprakla yaşamak. Toprak olmak.

    Kur’an’da toprak (öylesine yorum)

    *Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: “Keşke ben toprak olsaydım.” diyecek.

    (Azap ve Toprak. Azaptan kurtulmak için toprak)

    *Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltileceğiz)?” İşte bu, uzak (gerçekleşmesi mümkün olmayan) bir dönüştür.

    (Toprak)

    *Ve ölü toprak onlara bir âyettir (mucizedir). Onu dirilttik ve ondan habbeler (taneler) çıkarttık. Böylece ondan yerler.

    (ölü toprak)

    *Ey âmenû olanlar! Allah'a ve yevm'il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi, sadakalarınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). ışte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete erdirmez.

    (Toprakla yapılmış sert malzemeler)

    Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır.

    (Toprağa bulanmak.)

    Ve güzel belde (toprağı verimli ülke), Rabbinin izniyle nebatı çıkarır. Ve kötü (verimsiz, çorak) olan ise, faydasız, kıt bitkilerden başka bir şey çıkarmaz. İşte böylece şükreden bir kavme âyetlerimizi açıklıyoruz.

    (Toprağı verimli güzel belde)

    Yahut toprağa uzanıp kalmış yoksula yedirip doyurmaktır.

    (Toprağa uzanmak.)

    Ey âmenû olanlar (Allah'a yaşarken ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinize ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın ve başlarınıza meshedin ve ayaklarınızı da topuklarınıza kadar yıkayın. Eğer cünüp iseniz o taktirde iyice yıkanıp temizlenin (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlara dokunmuş (temas etmiş) ise, eğer su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa teyemmüm edin. Ve de ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh edin, (sürün). Allah size güçlük çıkarmak istemez, sizi temizlemek…..

    (Toprağa teyemmüm.)

    Ve diri olarak toprağa gömülen kız çocuğuna sorulduğu zaman.

    (?)

    Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.

    (Toprak ve insan.)

    *(Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah), buyuruyor ki, o mutlaka boyunduruk altına alınmamış bir inektir. Toprağı sürmez, ekin sulamaz, salmadır, onda alaca (leke) yoktur.” Dediler ki: “İşte şimdi hakikati getirdin (tam tarifini yaptın).” Bunun üzerine onu (o vasıfta olan ineği bulup) kestiler. Ve az kalsın bunu yapmayacaklardı.

    (?)

    (İblis): "Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten, onu tînden (nemli topraktan, balçıktan) yarattın." dedi.

    (Ateş ve toprak)

    Ve firavun: "Ey ileri gelenler! Ben, sizin için benden başka bir ilâh bilmiyorum. Benim için ıslak toprak üzerine ateş yak (tuğla pişir). Böylece bana (yüksek) bir kule yap. Belki ben Musa'nın ilâhına muttali olurum. Ve ben, onun mutlaka yalancılardan olduğunu zannediyorum." dedi.

    (Islak toprak ve ateş.)

    Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.

    (Çamur.)

    Suyu semadan bir kader ile (taktir edilmiş bir ölçü ile) indiren O'dur. Böylece onunla ölü beldeyi dirilttik (kuru topraktan bitkiler çıkardık). İşte bunun gibi (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.

    (Kuru toprak ve su)

    Ve onu (Meryem oğlu Îsâ Mesih'i ), "Benî İsrâîl'e (İsrailoğulları'na)" resûl olarak gönderecek. (Onlara şöyle diyecek): "Muhakkak ki ben size Rabbiniz'den âyet (mucizeler) getirdim. Ben gerçekten size nemli topraktan kuş heykeli yaparım, sonra onun içine üflerim. O zaman o, Allah'ın izniyle kuş olur. Doğuştan kör olanı ve abraş hastalığını iyileştiririm. Ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim. Yediğiniz şeyleri ve evlerinizde biriktirdiğiniz şeyleri size haber veririm. Eğer siz mü'minler iseniz muhakkak ki bunlarda sizin için elbette âyetler (deliller) vardır.”

    (Nemli toprak)

    YanıtlaSil
  74. Ben bunu burada paylaşmışmıydım.
    http://pdfcast.org/pdf/kur-an-arap-a-latin-harf-mealler
    kuranmeali.org (tümü)
    Hata olup olmadığını bilmiyorum. Kontrol etmedim.

    YanıtlaSil
  75. http://www.haberler.com/2-milyonu-askin-musluman-haci-oldu-8772926-haberi

    "2 milyonu aşkın Müslüman, hac farizasını yerine getirdi." olmaz.

    Müslüman olmanın şartlarından biri hac etmek.

    YanıtlaSil
  76. İbn-i Kavvami
    ( 584/1188 - 658/1259 )
    Evliyâ, seni huzûruna getiren, ondan ayrı olduğunda seni koruyan, ahlakıyla senin ahlakını, edebiyle de senin edebini güzelleştirendir.

    Nisâ Sûresi 34. Âyeti Kerîme "Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır." (yönetici ve koruyucudur) diye başlıyor.

    "Kavvam" kelimesi "Kayyum" kelimesinin çoğulu. Hem yönetici hem de koruyucu anlamına geliyor.

    "Erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar."

    Ailede bir yöneticiye ihtiyaç var mıdır? Kesinlikle vardır. Aile toplumun en küçük kurumudur ve her kurumda bir idareci olmak zorundadır. Bu idareci ya kadın ya erkek olacaktır. Allah (c.c) ailede yöneticilik görevini erkeğe vermiş. Elbette Rabbimiz her şeyi en iyi bilendir.
    Âyetin devamında Rabbimiz erkeklerin ailede neden "kavvami" olduklarını ..... "Biz bir iş murat ettik, Allahu Tealâ ise başka bir iş murat etti. kaima kavvam kavvami

    YanıtlaSil
  77. Ailede bir yöneticiye ihtiyaç var mıdır? Kesinlikle vardır. Aile toplumun en küçük kurumudur ve her kurumda bir idareci olmak zorundadır. Bu idareci ya kadın ya erkek olacaktır. Allah (c.c) ailede yöneticilik görevini erkeğe vermiş. Elbette Rabbimiz her şeyi en iyi bilendir.
    Âyetin devamında Rabbimiz erkeklerin ailede neden "kavvami" olduklarını ..... "Biz bir iş murat ettik, Allahu Tealâ ise başka bir iş murat etti. kaima kavvam kavvami

    YanıtlaSil