Kur'an'da Gökyüzü

51 Yorum
Aşağıda Kur'an'da gökyüzünün yedi kat olduğuna dair ayetler bulunmaktadır. Ayetlerle herhangi bir oynama yapılmadığı gibi, ayetlerin sûreler içindeki anlamı da bir fark yaratmamaktadır. Diğer bir deyişle, aşağıdaki ayetlerin 'cımbızlama' usulü ile bir ilgisi yoktur. Dileyen ayetlerin geniş anlamlarını ayrıca araştırıp inceleyebilir.

Talâk Sûresinin 12 . Ayetinde
Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz. 

Bakara Sûresinin 29 . Ayetinde
O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.

İsrâ Sûresinin 44 . Ayetinde
Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.

Mü’minûn Sûresinin 86 . Ayetinde
De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş’ın Rabbi kimdir?”

Fussilet Sûresinin 12 . Ayetinde
Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.

Mülk Sûresinin 3 . Ayetinde
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?

Nûh Sûresinin 15 . Ayetinde
‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

Nebe’ Sûresinin 12 . Ayetinde
Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.

İlk önce çokça (İslami içerikli) yerde dolaşan şu asılsız bilgiden bir kurtulalım;
Diğer bir ilginç nokta da Kuran’da 7 gök tabirinin tam 7 kez geçmesidir. Bu geçişler 2 Bakara Suresi 29, 17 İsra Suresi 44, 23 Muminun Suresi 86, 41 Fussilet Suresi 12, 65 Talak Suresi 12, 67 Mülk Suresi 3, 71 Nuh Suresi 15. ayetlerde gerçekleşmektedir.
Görüldüğü üzere ben bile 8 ayet buldum gözden kaçırdıklarım olabilir daha onları hiç saymıyorum.

Diğer ilgimi çeken noktaya gelelim:
Her durumda Atmosfer’in ayrı ve uyumlu tabakalardan oluştuğunu söylemek son yüzyıllarda mümkün oldu. Kuran’ın indiği dönemlerdeki bilimsel seviye ile Atmosfer’in katmanlarının incelenmesi ve katmanların var olduğunun söylenmesi mümkün değildir. Fussilet suresi 12. ayette söylenen “… Her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti” ifadesi de katmanların incelenmesiyle anlaşılmakta ve her tabakanın ayrı bir görevle donatıldığı anlaşılmaktadır. Her tabakanın üzerine düşen görevi yerine getirmesi sayesinde Dünya’mızda yaşayabiliyoruz.
İslam yerleşik bir din olarak kendine yer edinmeden çok önce bile atmosferin 7 katman olduğu bilinen bir durumdu ve daha da önemlisi, bu durum geçerli bir olgu değildir. Hemen örnekler ile açıklayayım;

Ptoleme'nin evreni (MS 150)

İnsanlar bu gökte yedi hareket eden 7 cismi tanrısallaştırmışlar, her gün birine tapmışlar. 7 günlük hafta buradan gelir. Her güne de tanrılarının ismini vermişler.

  • Pazar - SUNday - Dimanche (GÜNEŞ)
  • Pazartesi - MONday - LUNdi (AY)
  • Salı - TUEsday - MARdi (TWIA kuzey ülkelerinin SAVAŞ tanrısı, MARS akdenizin SAVAŞ tanrısı)
  • Çarşamba - WEDNEsday - MERCRedi (WODEN kuzey ülkelerinin tanrısı, MERKÜR Akdenizi'n tanrısı)
  • Perşembe - THURSday - JEUdi (THOR kuzey ülkelerinin yıldırım tanrısı, akdenizin ZEUSu) - JUPİTER
  • Cuma - FRiday - VENdredi (FRIA kuzey ülkelerinin güzellik/aşk tanrıçası, VENÜS akdenizin güzellik/aşk tanrıçası)
  • C.tesi - SATURday - SAmedi (SATÜRN)
Doğa kanunları hakkında bir şey bilinmediğinden (yerçekimi gibi), bu 7 cismin saydam kristal kürelerde dolaştıkları söylendi. Bu da, göğün 7 kat olduğu fikrinin kaynağı sayılabilir.

Bu kısma bakınca aslında bilinmeyen bir şeyin söylenmediği açıkça görülüyor sanırım. Bu bakımdan, Kur'an, halihazırda varolan bir bilgiyi tekrarlamaktan öteye gidemediği gibi, bu bilgi doğru da değildir. Çünkü gökyüzünün katmanları manevi bir alana işaret etmiyorsa, yani bilimsel verilere işaret ediyorsa (ki İslamî birçok kaynak bunların bilimsel verileri işaret ettiğini dolayısıyla bu ayetlerin mucize olduğunu ileri sürer) ortada geçerliliği olan bir çıkarım yok demektir. Çünkü gökyüzü 7 değil, 5 katmandır.

Gökyüzünün katmanlarına dair ek kaynağa ulaşmak için buraya tıklayın!

Hayyam
[PDF Formatında Oku / İndir]

51 yorum:

  1. İslamda gökyüzünün 7 kat olduğunu ilk defa biz söylüyoruz diye bir hadis ayet vs. var mıydı ki?

    YanıtlaSil
  2. Bildiğim kadarıyla yok. Bunun ilk defa Kur'an'da geçtiğini özellikle İslam Alimleri söylemiştir. Bunu söylemelerinin sebebi de Kur'an'ın mucizevi oluşunu göstermekti.

    Oysa 7 kat bilgisi hem eski zamanlardan kalma, hem de pek doğru olmayan bir bilgi.

    YanıtlaSil
  3. 1- TROPOSFER
    2- STRATOSFER
    3- OZONOSFER
    4- MEZOSFER
    5- TERMOSFER
    6- İYONOSFER
    7- EKZOSFER

    Ama bilim bugünde atmosferin katmanlarını bu şekilde kabul ediyor.O zaman kurandaki bilgide doğru olmuş olur.M.S 150 yılındaki olan bilgiyi ilk bulunan bilgi olarak kabul etsek.Allah daha öncede peygamber göndermiştir.Böylece bu bilginin sonradan öğrenilmediğini anlayabiliriz.Mesela Hz. Muhammed 571 yılında gelmiştir ve kurandaki bilgide bu tarihten sonra gelmiştir.Ama Kur'an Hz. Muhammedi tek peygamber olarak göstermez.Daha önceki peygamberler zamanında da aslında bu bilgi mevcuttu ama son peygamber döneminde ihtiyaç duyulmuş olabilir.Yani Allah bir bilgiyi sonradan öğrenmez o her şeyi ezelden beri bilendir.Sonradan getirilen bilgiler önceden bilinmediğinden değildir.Ayrıca Ptoleme'nin evreni bilgisini Hz. Muhammed in o dönemde Yunanlılardan öğrendiğinide söyleyemek mantıklı olmaz.Çünkü hem biri yunanistan bölgesi diğeri arap yarımadası hemde Hz. Muhammed okuma yazma bilmiyorken ona ilk vahiy geldi bu bilgileri o zamanlar bilmiyordu.O hep dürüstlüğüyle tanınıyordu.Ona en düşman olanlar onu tanıyınca dost olabildiler vs. vs.

    YanıtlaSil
  4. Öncelikle şu katman konusunda bir netlik sağlayalım. Günümüzde 5 katman kabul edilmiştir. Bunun için şu kaynakları inceleyin lütfen;

    - http://www.nasa.gov/audience/forstudents/9-12/features/912_liftoff_atm.html

    - http://www.windows2universe.org/earth/Atmosphere/layers.html

    Daha bir çok kaynak sunulabilir. Görüldüğü üzere 5 katmandan oluştuğu genel olarak kabul edilir. Yani 7 katman demek günümüzde oldukça yanlıştır. Kur'an'da da bu böyle geçtiği için Kur'an yanlış bilgi veriyor diyebiliriz.

    Eğer yanlış anlamadıysam daha önceden bilineni de allahın peygamberler aracılığıyla bildirebileceğini düşünüyorsunuz. Evet böyle bir seçenek de var ancak bunu destekleyen bir kanıt olmadan bu düşünceyi kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü eğer kanıtsız her düşünceyi kabul edersek benim allah yok dememi de kanıtsız kabul etmek gerekir (:

    Peygamber Muhammed'in okuma yazma bilmiyor olması şaibelidir. Çünkü hem Kureyş kabilesi gibi o döneme göre soylu bir kabileden gelmektedir hem de ticaretle uğraşmaktadır. Ayrıca Hatice ile evlendikten sonra da okuma öğrenmeye yetecek kadar zamanı olmuştur. Çünkü Hatice zengin bir dul idi.

    Dolayısıyla Muhammed böyle bir bilgiyi pekala öğrenmiş olabilir. Buradaki sorun şudur; Muhammed gerçekten peygamber mi değil mi? Çünkü peygamberse tabii ki vahiy olarak gelmiştir bu bilgi ama ya değilse? O zaman böyle bir bilgiyi öğrenmesini sağlayacak ortam var mı yok mu diye bakarız. Ve baktığımız zaman da böyle bir ortamın olduğunu görürüz.

    Bununla ilgili ilerde bir yazı yazmayı düşünüyorum zaten. Yani gerçekten Muhammed bir peygamber değilse böyle bilgileri öğrenebilir miydi? Öğrenebiliyorsa nerden ve nasıl?

    YanıtlaSil
  5. http://www.islamiyet.gen.tr/kuran/hatimler/kabe_imamlari/online_hatim_kabe_imamlari.php

    sizce imam neden ağlıyor?

    YanıtlaSil
  6. yoruma açık bir soru. siteye aldığı onca reklama rağmen bir türlü para kazanamadığı için olabilir.


    diğer yandan bakılınca üzerinde büyük bir yük varmış gibi geldi bana. baskıyı kaldıramıyor sanki. bu yüzden kişisel tavsiyem AS 250 yerine AS 900 gibi çekişi daha güçlü damperli araçları tercih etmesi yönünde.

    YanıtlaSil
  7. çok zekice bir cevap gerçekten ama dalga geçin diye sormadım ki. ben sizin sitenizde bir misafirim konuklarınızla her zaman böyle mi ilgilenir siniz?

    YanıtlaSil
  8. Dine çok inanıyordur ve okuduğu sözleri Allah'ın sözleri olduğunu sandığından -eğer samimiyse- okurken duygulanıp ağlıyordur. Siz bunu neden sorudnuz ki?

    YanıtlaSil
  9. o sadece bir örnekti. Allah aşkından ağlıyor başka hiçbir nedeni yok. Derler ya hani aşkın gözü kördür diye. burada yazılanlar, araştırmalar Müslüman olan hiçbir kimsenin Allah'a olan inancını ve güvenini zerre kadar bile azaltmaz. Bunları yazanlar hayatının hiç bir anında Allah'a karşı en ufak bir inancı olmamış, o huzuru yaşamayanlara ait yazılardır. Burada yazılanların hepsi Allah'a inanmamaya karşı yazılmış önyargılı yazılardır. Sizi bir damla sudan yaratan Allah'ın bir kerede varlığını ispat eden araştırmalar yapın.

    YanıtlaSil
  10. makalenin bir kısmında şöyle yazıyor;
    İlk önce çokça (İslami içerikli) yerde dolaşan şu asılsız bilgiden bir kurtulalım;
    Diğer bir ilginç nokta da Kuran’da 7 gök tabirinin tam 7 kez geçmesidir. Bu geçişler 2 Bakara Suresi 29, 17 İsra Suresi 44, 23 Muminun Suresi 86, 41 Fussilet Suresi 12, 65 Talak Suresi 12, 67 Mülk Suresi 3, 71 Nuh Suresi 15. ayetlerde gerçekleşmektedir.

    Görüldüğü üzere ben bile 8 ayet buldum gözden kaçırdıklarım olabilir daha onları hiç saymıyorum.
    (lütfen tekrar sayar mısınız :))

    bu arada makaleyihazırlayan kişi asılsız denilen bilgiyi asılsız bir yerden almış :) doğrusu şöyle;
    "Gök" anlamına gelen semâ kelimesi Kur'an'da tekil ve çoğul şekliyle yüzlerce defa geçer; ""yedi yerde"" göğün sayısı "yedi" olarak belirtilir.

    YanıtlaSil
  11. Adsız'dan

    yorum 1: ''çok zekice bir cevap gerçekten ama dalga geçin diye sormadım ki. ben sizin sitenizde bir misafirim konuklarınızla her zaman böyle mi ilgilenir siniz?''

    yorum 2: ''o sadece bir örnekti. Allah aşkından ağlıyor başka hiçbir nedeni yok. Derler ya hani aşkın gözü kördür diye. burada yazılanlar, araştırmalar Müslüman olan hiçbir kimsenin Allah'a olan inancını ve güvenini zerre kadar bile azaltmaz. Bunları yazanlar hayatının hiç bir anında Allah'a karşı en ufak bir inancı olmamış, o huzuru yaşamayanlara ait yazılardır. Burada yazılanların hepsi Allah'a inanmamaya karşı yazılmış önyargılı yazılardır. Sizi bir damla sudan yaratan Allah'ın bir kerede varlığını ispat eden araştırmalar yapın.''


    öncelikle en azından mesaj içinde bir takma isim kullanmanız, konunun takibi açısından daha kolay olur.

    en baştaki sorunuz için bir not:
    benzer bir soruyu matematik hocası tüm sınıfa ben orta okuldayken sormuştu (her hafta nur cemaatine mensup yazarların kitaplarından kesitler okurdu bize). soru şöyleydi: ''sonsuza kadar cehennem mi yoksa sonsuza kadar yok olmak mı?'' ben bu tür konuları okula gitmeden önce dahi düşünüyordum zaten. ve ilk ben cevap vermiştim: ''sonsuza kadar yok olmak.'' cevabın anlamının gerçekten farkındaydım. ancak badem bıyıklı hoca ''hayır, yok olmanın ne demek olduğunu, kavrayamıyorsunuz. yok olmak korkunçtur'' diye tüm sınıftaki insanları korkutmayı ve insanları azaba, işkenceye dahi ikna etmeyi başardı. bense hala aynı fikirdeydim. (unutmadan, bir düşünelim. böyle bir eğitim sistemiyle ve ahlak anlayışıyla yetiştirilen bir toplumda cinayet, tecavüz olmasın. çok iyimseriz)

    ilk yorumunuz için şunu söyleyebilirim ki, sorunuz yoruma açıktı. ciddi olarak sorup sormadığınızı bilemezdim. ve içimden geldiği gibi cevap verdim. diğer yandan, ben sitenin sahibi değilim, sizin gibi ben de misafirim.

    aşktan ağlıyor diye açıklamışsınız olayı. peki bizim ülkemizdeki 90lı yılların ingilizce bilmeyen nirvana dinleyicileri ''rape me'' (ırzıma geç) şarkısını dinlerken nasıl bir aşk ile ağlıyordular acaba. üstelik şarkıda iki sevgili arasındaki ıstıraplar değil, iki dost arasındaki riyakarlık anlatılır. ancak 90lı yıllardaki -en azından ülkemizdeki- dinleyiciler sevdikleri kişiyi düşleyerek kedere bulanırlardı.


    peki nedeni neydi bunun. nedeni: duygusal bir melodi ve acıklı bir ses. aynısı kuran okuyanlarda da geçerlidir. okuyucuların çoğunun olduğu gibi dinleyiciler de anlamını bilmezler ve okuyanın girdiği duygusal durumdan ve acıklı sesle okumasından ötürü - kişinin fantezisine kalmış bir şekilde olaylar şekillenir zihinlerde- ağlayabiliyor insanlar.


    her perşembe akşamı kuran okumayı aksatmayan dedemi dinlemeye gitsem ben de ağlarım heralde. onu dinleyen birçok insan da ağlayabiliyor. benim gibi ne anlattığını bilmediği halde. bunu kuran'ın türkçe mealini okuduğunuzda da ya da en azından arapça halini tecvidli okumamak şartıyla okuyup kendiniz test edebilirsiniz. eğer ağlamanın tesiri allah aşkında veya kuran'ın anlattıklarında saklıysa aynı etkiyi yine verecektir.

    devamı...

    YanıtlaSil
  12. ...devamı

    unutmadan, iddia ettiğinizin aksine ben henüz sonradan ateist olmuş bir insan göremedim. sizin böyle bir deneyimi nereden edindiğinizi de merak ediyorum. benim tanıdığım tüm ateistler (bu sitedeki insanları tenzih ediyorum, tanımadığımdan ötürü) hayatlarına müslüman veya hristiyan olarak başladılar. daha sonra kendi kararlarıyla ateist olduklar.


    üstelik benim ve diğer ateistlerin hayatlarında hiç ibadet etmediklerini, namaz kılmadıklarını, kuran okumadıklarını nasıl iddia ediyorsunuz. belki de sizden daha çok sevdiğim için onu daha çok keşfetmek için çıktığım yolda yokluğunu gördüm tanrının. ve keşfin en büyüğünü, kendini keşfetmeyi öğrendim ben. sizin kutsal metinlerinizde gerçek tanrı sevgisi yok. gerçek tanrı insanın kendisidir. sevginin tüm doyunulmazlılığı da orada yatmaktadır.



    -yazı biraz anlam olarak dağınık gelebilir. haliyle insan yazdığı yorumu silinip (benden kaynaklanan bir sorundan dolayı) aynı konu üzerine tekrar mesaj yazarsa pek şevkli olmuyor-

    YanıtlaSil
  13. JUFSERNOH'un açıklamasına ekleyecek pek bir şey bulamıyorum, çok güzel anlatmış zaten. Şu konuda ayrıca destek vereyim; ben de önceden müslüman olan biriydim. Tabii asla katı bir şekilde dinin içinde yoğrulmadım ama manevi olarak Allah'ın varolduğunu yoğun biçimde hissettiğim zamanlar vardı. Sonra anladım ki bu his bir teselli ürünü ve geçerli olmayan bir his imiş. Bununla birlikte Kur'an başta olmak üzere dinler tarihi ve felsefe ve bilim üzerine yoğunlaştıkça anladım ki islam dahil tüm dinler insanların oluşturduğu sistemli birer efsane niteliği taşımaktaymış.

    Bir de şu var; "burada yazılanlar, araştırmalar Müslüman olan hiçbir kimsenin Allah'a olan inancını ve güvenini zerre kadar bile azaltmaz." demişsiniz. Bu blogun amacını zaten sağ yukardaki açıklama bölümünde yazdım; amaç inananları inançsız kılmak değil, arada kalanlara, bir şeyler araştırıp öğrenmek isteyenlere hitap etmek ve yalnız olmadıkalrını göstermek.

    Bu bakımdan müslümanların gelip dinlerini savunmaları özellikle son dönemde arttığı için artık yorum kısmını bile kapatmayı düşünür oldum. Çünkü hem bir karışıklık oluyor, hem de müslümanların genelde klişe olan iddialarına cevap vermek zaman aldığından blogda bulunması gereken konulara eğilmekte güçlük çekiyorum.

    Bu vesileyle de okuyan olursa bunu diye bir şey belirteyim; lütfen blogun tek başlığını okuyarak veya adına bakar müslümanlığı savunmaya girişmeyin. Her konunun altında konuyla ilgisi olmayan genel tartışmalar dönüyor ve böylece kısır döngüye giriyoruz. Buna özen göstermek ve sistemli olmak daha yararlı olacaktır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  14. Yazdığım yazıyı eleştiren arkadaş; sanırım bir karışıklık oldu. Alıntıladığınız kısımdaki ayetler benim saydıklarım değil, islami sitelerde ileri sürülen ayetler ve sayısı 7'ye denk geliyor. Oysa ben o alıntıdan önceki üst kısımda 8 tane ayet saydım. Yani tekrar saymam gereken bir durum yok galiba. Tabii sizi yanlış anlamış da olabilirim, daha açık bir şekilde ifade ederseniz kendinizi sevinirim.

    < "Gök" anlamına gelen semâ kelimesi Kur'an'da tekil ve çoğul şekliyle yüzlerce defa geçer; ""yedi yerde"" göğün sayısı "yedi" olarak belirtilir > demişsiniz. Evet doğru gök kelimesi bir çok kere geçer. Ama benim de yukarda saydığım üzere yedi gök terimi en az 8 defa geçiyor. Onu bir kenara bırakalım, atmosfer zaten kesin bir biçimde 7 kat değil. Sanırım yazılanları dikkatle okuyamadınız. Lütfen tekrar gözden geçirin.

    YanıtlaSil
  15. hepiniz yaniliyorsunuz. kuranda kastedilen yedi gök ve yedi yer denilmesindeki maksat, gelecekte insanoglunun baska gezegenlerde yasayacagina dair isaretler verilmektedir. yani suanda dünyayla beraber 6 gezegen daha insanlarin yasamina amade edilmis,sadece insanlarin kesfini beklemektedir..Nasa bile suan yasanabilir tek bir gezegen buldular, oda 2 isikyili uzaktir. simdi ne kadar imkansizda görünse ilerde neler olacagini bilemeyiz, cünkü allahin ilmi bir okyanus gibidir ve kafamiz o okyanista sadece bir tas kadar ancak bilgi alir...

    YanıtlaSil
  16. Böylesi bir şekilde Kur'an'ı keyfi yorumlarsak işin içinden çıkamayız ki. Bence analitik felsefe bağlamında soruna yaklaşmamız gerekiyor. Yani verilen metni kendi içinde tutarlılığı ve genel olarak mecazi-gerçek anlamları çerçevesinde değerlendirmeliyiz. Böyle "fantastik" yorumlara yer vermek pek doğru görünmüyor bana.

    YanıtlaSil
  17. Ülkemizde meşhur, Aziz Nesin ölçeğinin gerçek konusu dindir. Bu oran Muhammed zamanında dahi muhtemelen aynıydı çünkü islamiyet elitlere, gücü elinde bulunduran yöneticilere hiç bir sorun çıkarmaz. Hatta onlara en fazla hizmet eden mucizevi bir köleleştirme sistemidir. Ülkemizdeki insanların %60'ı hayatlarını dini esas alarak yaşar. Geri kalanın yarısı yani %20 islamiyete göre yaşamaz, umursamaz ancak bu konuyla kendisiyle de hesaplaşmaya pek yanaşmaz. Geri kalan %20 (%60'ı elitlerden oluşur) hiç bir dine inanmaz. Dinlerin uydurma olduğuna adı gibi emindir. Bilgi babadan oğula aktarılmıştır. Ancak asla insanlara gerçeği göstermek gibi bir dertleri yoktur. Din dengeli bir biçimde desteklenir. Sadece bizler gibi kendi imkanlarıyla uyanmış varoş çocukları dine açıkça karşıdır. Yaşımız ilerledikçe dini eleştirmenin inanmaktan daha büyük bir aptallık olduğunu anlamaya başlar ve susarız. İzlemenin keyfi o an başlar. Yönetmenin ne demek olduğunu o sustuğumuz an farketmeye başlarız.

    YanıtlaSil
  18. saniyorum son yorum mükemmel ötesi olmus ,aklima birden sanayi devrimi öncesinde 12 saaat ve üzeri calistirildigi icin isyan etme noktasina gelen isciler konusunda toplanan isverenlerden birinin cözüm önerisi geliverdi : Her mahalleye bir kilise kuralim , sonuc bir müddet te olsa basariliydi , ve iscilere acliktan ölmedikleri icin bir kuru ekmege sükretmek gerektigi vaazlari verilip telkin yolu ile emekleri sömürülmeye devam edildi . Her mahallede bir cami gördükce aklima hep bu olay gelir

    YanıtlaSil
  19. Talak 12 ve İnfitar 1 :

    Biri semaun, biri semavati. Birininin mimindeki hareke ile diğerindeki farklı.

    Fussilet 12, Müminun 86 ve İsra 44 :

    Biri seb'e biri seb'i biri seb'ü. Üçüde yedi olarak çevrilmiş.

    Fussilet 12 ve Müminun 86 :

    Biri seb'e semavatin, biri Semavatis seb'i. Seb birinde önce birinde sonra. Biri semavatin, biri semavatis.

    Müminun 86 ve İsra 44 :

    Biri semavatis seb'i, biri semavatus seb'u.

    Kur'an'daki e-i-ü ilişkileri şu an görülmüyor. Buna dikkat.

    Seb' kelimesinin sayı olmaktan çıkması muhtemel.

    Orjinal Kur'an ve Latin Yazımları :

    Orjinal Kur'an ve latin yazımlarında da çok farklar var. Bunlara dikkat.

    Latin yazımın orjinalden alınırkende yüksek hataları var. Örneğin Kuran.gen.tr'de oldukça yüksek derecede latin yazım hatası var. Bunlara da dikkat.

    YanıtlaSil
  20. Bunu, buraya değil de, göğün yedi kat olduğu Kur'an'da yazıyor diyen İslamî sitelere yazmanız daha doğru olacaktır. Çünkü benim burada yaptığım şey, o iddianın yersiz olduğunu göstermektir.

    YanıtlaSil
  21. 7 kelimesinin arapçada mecaz manalarını da yorumlar mısınız? 7 gerçekte 7 sayısıda olabilir, çokluğu da ifade edebilir? Tüm bunlar yorumdur. Bunun dışında bir çok ayet var delil olarak. Buna takılmak yerine iyi düşünerek ve akıl yürüterek "yeryüzü ve gökyüzündeki tüm varlıkların olması" bir (tek ve yegane) yaratıcı fikrine ulaştırmaz mı? Bu yaratıcı sadece tek olabilir, iki ayrı yaratıcı olsaydı bu kadar mükemmel olabilir miydi? Ayrıca bu yaratıcının enerjisi (gücü) çok müthiş olmalı değil mi? Bu yaratıcı her şeyi en iyi bilen birisi olduğu yaratılanlara bakılarak nasıl bilinemez?

    YanıtlaSil
  22. Fussilet 12 : "Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir."


    Allah'ü teala (cc), bu ayette göğün en yakın katmanının yıldızların bulunduğu bölüm olduğunu söylüyor. Buradan yola çıkarak esasen atmosferin 7 katmanı değil, Exosfer'in en üst katmanından, yani uzayın başladığı noktadan itibaren 7 tane katman olduğunu anlayabiliriz. Bizim bildiğimiz, yıldızların döşeli olduğu bölümün 2. katman olduğunu ve 3. katmanın nereden başlayıp nerede bittiğini şu andaki teknoloji ile (bilmiyorum evrenin dibi bulundu mu ancak sanıyorum ki şu anda 14 milyon ışık yılı falan ötesi ancak görüntüleniyor, daha sonrası karanlık.) görüntüleyemiyoruz sanırım. Orayı da 3. katman kabul edelim hadi, üzerinde 4-5-6-7. katmanlar var daha. Teknoloji ne kadar hızlı gelişirse gelişsin biz bu günleri görebilir miyiz Allah bilir. Sen bunları göremeyeceğin için de büyük ihtimalle halen inanmıyor bir şekilde ömrünü tamamlayacaksın. Allah (cc) hidayet versin.


    Şahsi görüşümdür, en doğrusunu Allah(cc) bilir.

    YanıtlaSil
  23. Kur'an'da uzay kavramı varmı?
    Kur'an'da gökyüzü kavramı varmı?
    Kur'an'da evren kavramı varmı?
    Kur'an'da venüs, mars, vs. kavramı varmı?
    Kur'an'da yıldız kavramı varmı?

    Soruları bitiremeyiz.

    YanıtlaSil
  24. İNSAN

    Göbek (Tahmin) :

    İnsanın merkez noktası. Doğumdan kısa süre sonra ölümlerin sebebi. Doğuştan gelen engelliliğin (akli sorun, körlük, sağırlık, diğer sorunlar) sebebi. Hamilelik döneminde dikkat edilmesi gereken nokta. İnsanın en önemli noktası. Beyinden önce önemli nokta. Beyinle dikkat edilecek önemli ilişki noktası. İnsanın belki çözüm noktası. Belki hastalıkların çözümü. Belki can orada.

    YanıtlaSil
  25. yahu kardesim mucizeyi gormemek icin neden bu kadar taklalar atıyorsunuz. Kuran indirildigi donemde de, ondan oncesinde de (hatta son 80-90 yılı saymazsak butun donemlerde) gogun 7 katmandan olustugu bilgisi bilimsel olarak asla erisilemeeek bir bilgiydi. bunu anlayamayan var mı? fakat Kuran oncesinde de gogun 7 katman oldugu tabiki soylenebilr. cunku Kuranın da dedigi gibi ALlah nice nice pegamberler gonderdi Kuranın dedigi kendisinin son kitap Hz.Muhamemd in son peygamber olusudur zaten. bunların nesini anlayamıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  26. Şu an gökyüzüne baktım, gökyüzündeki bulutlarda ahenk yok, nerede bu mucize.
    Üşürken dengeli üşüyemiyorum. Isınırken dengeli. Nerede bu mucize.
    Ne aydınlığı yaşayabiliyorum dengeli, ne karanlığı. Nerede bu mucize.

    YanıtlaSil
  27. Gerçekten çok merak ediyorum...Ateistler nasıl oldu da birden gözleri açıldı ve tanrısızlığı tanrı gibi kabullendiler? İşin garibi, Allah'ın varlığına ve emirlerinin tamamen insanlararası iyi ilişkiler kurulmasına ve insanın iç huzura ermesine yönelik olduğunu görerek inanan insanları basit bir sistemli köleleştirme (din) kurbanı olarak göstermeyi vicdanları kabul edebiliyor? Kendi görüşüme göre, ateist insanların çoğunluğu, ya çevrelerine entel gözükmek adına, ya da küçüklüklerinde büyüklerinden dinsel bakımdan fazla baskı gösterilmesine tepki olarak bu fikri benimsiyorlar..kimseyi elşetirmeyi sevmem ama kimsenin de beni aptalmış gibi göstermesine de müsaade etmem... Siz tanrısızlıktan ne kadar eminseniz biz inananlar da ondan daha fazla eminiz...dünya üzerindeki milyonlarca canlı yaşam formunu, sadece insanlara verilen aklı ve tüm dünya üzerindeki kaynakları verimli kullanma becerisini, çok gelişmiş teknolojimizle yoktan tek hücreli bir amip bile yaratamadığımızı...vs gördüğü halde insanın sadece herşeyin basit bir tesadüfle oluştuğunu ve mutlak bir gücün ve kontrol mekanizmasının olamayacağını kabul etmesi insanın beynini ve vicdanını reddetmesinden başka birşey olamaz kanımca. Son olarak yine bir "klişe"yle bitirmek isiyorum. Ey ateist arkadaşlar, eğer dediğiniz gibi Allah yoksa, hepimiz sonsuza kadar yok oluruz ve biz inananlar da hayatlarını başkalarını hakir görmemek, ihtiyacı olana yardım elini uzatmak, ana-babaya hürmet edip yaşlılıklarında onlara öf bile demeden bakımlarını sağlamak, yalan söylememek, harama el uzatmamak.....vs gibi size göre yüzlerce boş(!) ve toplumsal ve bireysel yaşam için gereksiz(!) şeyle ömrümüz heba etmiş oluruz....eminim bu durumda bile biz inananlar inandığımız için asla pişman olmayız....ama ya bizim dediğimiz gibi Allah varsa??? İşte o zaman vay sizin halinize!

    YanıtlaSil
  28. ===> Kendi görüşüme göre, ateist insanların çoğunluğu, ya çevrelerine entel gözükmek adına, ya da küçüklüklerinde büyüklerinden dinsel bakımdan fazla baskı gösterilmesine tepki olarak bu fikri benimsiyorlar. <====

    Sayın Tuncer;
    Sizin bu düşünceniz genel bir yargıyı da ortaya çıkarıyor. İslam alemi içerisinde kendilerine ''müslüman'' diyen fakat islamın gereklerini yerine getirmeyen kişilerde, sizin ateistlere atfettiğiniz benzer bir durumla nitelendirilebilir. Bu tüm din, düşünce vs.. sistemlerini içine alan genel bir durumdur. Eğer bir kişi düşüncesi ya da inancı gereğine uygun yaşamıyorsa, bu o ''kişiye'' özgü bir durumdur. Bir ateist o şekilde davranıyorsa onun kişilik ve karakteri ile ilgili bi durumdur. Aynı şekilde müslüman olup islamın gereklerini yerine getiremeyenler gibi... Yani ''sizce'' olan bu durum sadece kişiye mal edilebilir...

    ==>Siz tanrısızlıktan ne kadar eminseniz biz inananlar da ondan daha fazla eminiz...<==

    Tanrısızlıktan emin değiliz. Sadece bir tanrının olup olamayacağının ispatlanamayacağını düşünüyoruz. ( Agnostikler)

    ==>Ey ateist arkadaşlar, eğer dediğiniz gibi Allah yoksa, hepimiz sonsuza kadar yok oluruz.<==

    Benim de temennim bu :) Güzel bir hayat yaşayıp, güzelliklerden faydalanıp ve nihayetinde ölmek...

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  29. http://www.yenimucizeler.com/7-kat-gok-ve-ustumuzdeki-7-yol/7-kat-gok-ve-ustumuzdeki-7-yol-t25.0.html
    YEDİ KAT GÖK

    1. GÖK = Dünya ve Ay'ın Oluşturduğu Küme

    Aralarında kütle çekimi ve bundan kaynaklanan hareket birlikteliği oluşturan gökcisimlerini birer küme olarak kabul edebiliriz. Bu nedenle Dünya, Ay ile birlikte bir küme oluşturur.

    2. GÖK = Güneş Sisteminin Oluşturduğu Küme

    3. GÖK = Samanyolu Galaksisi

    Dünya, Güneş Sistemi ile birlikte galaksimizin sarmal kollarından biri olan Orion (Avcı) sarmal koluna dahildir. Ancak Dünya, belirli bir sarmal kolun içinde kalıcı olarak bulunmaz. Çok uzun dönemlerde de olsa sürekli yer değiştirmektedir. Bu yüzden Orion (Avcı) kolu Dünya’nın dahil olduğu bir küme olarak sayılamayabilir. Bu nedenle 3. gök olarak Samanyolu galaksisini kabul edebiliriz.

    4.GÖK = Samanyolu ve Andromeda Galaksileri İle Diğer Yaklaşık 30-40 Galaksiden Oluşan ''Yerel Küme''

    Samanyolu, "Yerel Grup" diye adlandırılan küçük bir gökada kümesinin üyesi. Küme, Virgo (Başak) süper kümesinin dış sınırına yakın bir bölgede bulunan pek çok başka grup ya da kümeden yalnızca biri. Yerel Küme'nin merkezinden 450 000 parsek (1 parsek= 3.26 ışık yılı) uzaklıkta, kümenin bugün bilinen yaklaşık 40 üyesinin yarısını oluşturan grup, iki büyük sarmal gökadanın, Samanyolu ile Andromeda'nın çevresinde toplanmış bulunuyor.’’
    http://www.haberbilgi.com/bilim/astronomi/bir_gokada_portresi_samanyolu2.html

    5.GÖK: Samanyolu’nun Bulunduğu Yerel Kümeyi de İçine Alan ''Başak Süper Kümesi''

    6.GÖK: Büyük Çekim Merkezi (GREAT ATTRACTOR)

    Son zamanlarda bir Amerikan astronom grubu, dünyadan 150 milyon ışık yılı uzaklıkta yeni bir galaksi gruplaşmasının (çapı 250 milyon ışık yılı), çok büyük bir kütle çekimi uyguladığını buldu. Öyle ki, aralarında Samanyolu ve Andromeda'nın da bulunduğu binlerce galaksi bu merkeze doğru çekilmektedir. Bu merkez ve çevresindeki galaksiler sisteminin hepsine uzayın büyük çekim merkezi adı verilmiştir. Samanyolu, bu galaksi grubuyla birlikte en yakındaki galaksi kümesini meydana getiren Virgo kümesiyle aynı yönde, saniyede 600 km hızla, tahminen Güneş kütlesinin 30 milyon kere milyar kat bir kütlesi bulunan ve çapı 250 milyon ışık yılı olan dev bir çekim merkezine doğru ilerlemektedir. Şimdiye kadar kâinatta tespit edilmiş en büyük yapı olan bu merkez, sayısız galaksiden meydana gelmiştir
    http://ansiklopedi.bibilgi.com/SAMANYOLU

    Yabancı literatürde Great Attractor olarak bilinen bu oluşum hakkında bilgi için;
    http://www.solstation.com/x-objects/greatatt.htm

    7.GÖK: Bütün Gökcismi Kümelerini Kapsayan Tüm Evren




    YanıtlaSil
  30. JUFSERNOH 'a hitaben;

    Yorumlarınızda muhtelif defalar, ben sonradan ateist olmuş bir kişi görmedim ibaresini kullanıyorsunuz. Mecburen katılma ihtiyacı hissettim. Şu anda 29 yaşındayım ve 25 yaşıma kadar müslüman olarak yaşadım. Bir gün gerçek anlamda Kuran'ı merak edip elime almamla başladı, herşey. Okudukça hayır diyordum, hayır böyle olamaz bu şekilde olmamalı, hatta elimdeki çevirinin yanlış olduğunu düşünüp iki çeviri daha aldım, fakat nafile. Herkesi müslüman yapan sizin o kitabınız beni kendisinden uzaklaştırdı. Hele ki hadis olayına hiç girmiyorum. Ben müslüman olmamak istemedim, zorla çıkmak zorunda kaldım. Şu an ateistim demek de bana mantıklı gelmiyor, tanrının yokluğunu iddia etmek varlığını iddia etmekle aynı derecede bilinemez benim için. Agnostik düşünce yapısına daha yatkınım. Son olarak şunu söyleyebilirim ki, hiçbir insan müslüman olarak doğmaz, her insan önce ateist doğar, daha sonra ailesi onu müslüman yada hristiyan vs. yapar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bir gün gerçek anlamda Kuran'ı merak edip elime almamla başladı, herşey. Okudukça hayır diyordum, hayır böyle olamaz bu şekilde olmamalı, hatta elimdeki çevirinin yanlış olduğunu düşünüp iki çeviri daha aldım, fakat nafile. Herkesi müslüman yapan sizin o kitabınız beni kendisinden uzaklaştırdı." demişsiniz :

      Ben de bir ateist olarak Kuran'ı elime alıp okudum ve işte dedim gerçek bu !

      Bakara 272-Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir.
      Ali İmran 8-Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme.
      Enam (88- İşte bu, Allah'ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini buna iletip yöneltir.

      Allah yukarıdaki ayetlerde, dilediğini inandıracağını söylüyor.
      Peygamber dahi inandıramıyor, sadece gerçeği bildiriyor.

      Not: Amacım polemik yaratmak değil, karşılıklı fikir alışverişidir, kimse görüşüme parelel düşünmek zorunda değildir.

      Sil
    2. Sevgili Bilal, acaba Hz. Muhammed, en yakınındaki insanları bile inandıramadığını fark edince kendisine böyle ayetlerin inzal edildiğini iddia ederek hem kendini yatıştırmak hem de çevresindeki insanları teskin etmek amacına matuf hareket ediyor olamaz mıydı? Yani olaya hiç bu açıdan bakmayı denediniz mi?

      Kaldı ki bu bakış açısı, hakikate daha yakın ve doğrulara daha yatkın. Öyle ya, şimdi biri çıkıp benzer iddialar öne sürse, hemencecik inanmak yerine şüphe ve endişeyi önceler, gerekli tetkikleri yaparız.

      Bununla beraber, verdiğinizi ayetlerin tümü akıl dışı. Çünkü ortada kendi yarattığı varlığa hidayet bahşetmeyecek ve onu sersefil bir şekilde cehenneme odun kılacak merhametsiz bir tanrı tasavvuru var. Allah'ın dilediğini hidayete erdirmesi hangi selim akılla açıklanabilir?

      Bu bağlamda bana, Kur'an'da geçen şu ayetleri açıklar mısınız lütfen:

      Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat: "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım." diye benden kesin söz çıkmıştır.

      Bu ayetin gramer yapısındaki aksaklık bir tarafa (biz kişi zamiri ile başlayıp ben kişi zamiri ile biten problem) ayetin anlamsal boyutu, kendi kendine zamanın bir döneminde söz veren (dolayısıyla zamandan münezzeh olmayan) ve sırf kendine verdiği sözü ikame etmek için insanları ve cinleri merhametsizce tamuya sürükleyen bir zalim hükümdar portresi çizmez mi?

      Lütfen eliniz değmişken Enfal 65-66'yı da objektif bir şekilde izah eder misiniz?

      Ben şunu bilir, şunu söylerim: İnanma eğilimi içinde olan bir insana, dünyanın en hırpani metnini verin, size binlerce mucize ihraç etsin.

      Sonuçta inanç, tek başına ayakta kalamaz ve akla sirayet ederek kendini rasyonalize etmeye çalışır; inancın gereği budur. Umarım, günün birinde nazarlarımızı dinlerin yalnızca güzel taraflarına teksif etmekten vazgeçer, insan ürünü her varlığın lazım-ı gayr-i müfarığı olan hatalı söylemlerini de görmeye başlarız. Umarım.

      Sil
    3. muhammet karasu12 Ocak 2015 21:16

      Sayin eski dindar
      Oncelikle olumu aciklarmisiniz, yada evrenin yoktan varolusunu, arinin petek petek dolasmasini, gunesi bana aciklayin, bitmeyen gucunu, notron yildizlarini aciklayin bir kup seker kadarki agirliginin milyarlarca ton oldugunu anlatin, fotosentez dongusunu aciklayin, annelik duygusunu aciklayin, karanlik bir evrende ne kadar caresiz oldugunuzu anlatin...

      Sil
    4. Sevgili Muhammet Karasu, mükemmel tasavvur ettiğiniz tanrının muhteşem sanat eseri olarak gördüğünüz evrende her saniye lüzumsuz yere trilyonlarca yıldızın birbirine çarpışmasını; sonsuz merhametli addettiğiniz tanrının, aciz ve çaresiz bir arıyı binlerce kez cama çarptırıp merhametsizce ölüme terk etmesini; sınırsız bir hikmete sahip olduğunu zu'm ettiğiniz tanrının, Güneş gibi bir yıldızdan yansıyan zararlı ışınlarla insan evladını kansere maruz bırakmasını; bir annenin çocuğunu katledip öldürmesine izin veren şefkatli bir yaratcının bu olayı sakin ve samit bir duyarsızlıkla izlemesini; mükemmel bir tasarıma sahip olduğu iddia edilen Musavvir'in, canlıların beslenebilmesi için birbirlerini öldürmekten başka bir plan yapamayacak kadar tasarım kabızı olmasını; Kuddüs ve Akdes olduğunu düşündüğünüz tanrının insanın içinden bir kanalizasyon borusu geçirmesini... ve görmek istemediğiniz binlerce eksiği nasıl izah edebilirsiniz?

      Ne yani; bu kadar kusurlu olan bir evren bile kendi kendine oluşamıyorsa, mükemmel tasavvur edilen tanrı nasıl kendi kendine oluşmuş olabilir? Siz binlerce eksiği olan bir portakalın bile kendiliğinden oluşamayacağını düşünüyorsunuz da muhteşem bir yaratıcının kendi kendine oluşmuş olmasını nasıl akla yakın ve mantığa yatkın görüyorsunuz?

      Şunu bilin ki ben inanmak yerine bilmek istiyorum ve şimdi anlam veremediğim bazı şeylerin yerini Sonsuz Bir Meçhul'le doldurma mantık hatasına düşmek istemiyorum.

      Ve şunu bilin ki siz, Hıristiyan kültürün egemen olduğu bir coğrafyada hayata gözlerinizi açmış olsa idiniz şimdi hummalı ve hararetli bir şekilde teslisi savunuyor olacaktınız!

      Dinlerin birer gelenek olduğunu anladığımız an, yukarıda bana sorduğunuz soruları akl-ı selim ile düşünmeye başladığımız an olacaktır.

      Sil
    5. muhammet karasu13 Ocak 2015 00:24

      Sizinkisi sadece birer baskaldiri, bir isyan, bir tesbit, kuru felsefe sadece. Ayanaya bakmaniz yeterli olacaktir sanirim.

      Sil
    6. Sayın Muhammet Karasu, Sayın Eski Dindar'a neredeyse birden fazla branşta ve üniversitelerin farklı bölümlerinde 4 yıl okuyup, doktora yapsanız da tüm bilgiye ulaşılamayacak çeşitte sorular sormuşsunuz. Kaldı ki bunları siz bile bilemezsiniz. Sayın Eski Dindar da sorunuzu önemsemiş ve size, bilimsel temelli cevaplar vermiş. Söz gelimi, yıldızların çarpışarak, evrende boş yere enerji tüketimi olması gibi. Siz bile evden çıkarken, elektrik düğmesini kapatıyor olmalısınız. Siz, isyan, kuru felsefe, aynaya bak gibi kelimeler kullanmak yerine yine bilimsel temele dayanan cevaplar verseniz de biz de sizin sorduğunuz sorunun arkasında olduğunuzu görsek daha iyi olmaz mı? Eğer, Sayın Eski Dİndar'ın verdiği cevaplar uygun gelmedi ise, bilimsel temele dayanan cevap üretseniz, biz de sizin cevaplarınıza bakarak Eski Dindar'ın nerelerde yanıldığını görsek daha iyi olmaz mı? Bu blogda, Tanrının varlığına inanan ama yine de bilimsel temelde açıklama getirmeye çalışan onlarca kişinin açıklamalarını okuduk. Onlar sizin gibi, kestirip atmadılar. Siz, inanan bir kişi olarak, sayın Eski Dindar'ın söylediklerine yine bilimsel temelde cevaplar verseniz de hem sizin bilimsel bilginizi görsek hem de sizden bir şeyler öğrensek sizce de daha iyi olmaz mı? Bence burada aynaya bakmak gibi bir anlam katmayan cümleler yerine bilime dayalı bir şeyler söyleyin ve Sayın Eski Dindar'ın nerede yanıldığını gösteriniz. Daha evvel açıklama getirenler sabırlı çıktılar ve kuru felsefe, isyan, aynaya bak gibi kızgınlık cümleleri kurmadılar. Kızgın olanlar zaten bir şey bilmiyorlardı. Siz de bilimsel olarak açıklama getirin. Evvelce burada yazan ve inanan kişilerin yazdıklarından daha az bilimsel olmasın ama. Sizden daha doğrusunu öğrenelim.

      Sil
    7. aynaya bakarsam kendimi görürüm, ama kendimi bilemem.
      bük başın ağrısından başkaldırıya geçiş, ne var bunda.
      şükür ede ede gel gör ki zehirlenme var, e çare isyan tabi.
      bir tespit mir tespit. tespitmi, tespit.
      felsefenin ıslağı kurusumu olur.

      Sil
    8. Sayın Adsız, yorumlama biçimleriniz ile bu bloga başka bir tat veriyorsunuz:)

      Sil
    9. muhammet karasu13 Ocak 2015 19:49

      Yav arkadas bunun zirt pirtla ne alakasi var, bin sayfa yazsan ne, akli basinda olan her insan bunca seyin kendiligindem olmadigi fikrine ulasir. Ben kestirip atmiyorumki, aksine siz kestirip atiyonuz. O kadar mukemmel yaratilmis bir dunya var, siz inkar edip, bunlarin herbirinin sacma sapan tesaduflere dayatiyorsunuz. Bence siz hepinizde ruh hastasisiniz. Egonuzu bu yolla tatmin etmeye calisiyorsunuz. Sizin zihniyetlerinizdekiler dunyayi kan golune cevirmis durumda. Bizim mucadelemiz masum insanlari sizin tuzaklarinizdan kurtarmaktir. Sizi gidi kapitalizme hizmer eden usaklar sizi.

      Sil
    10. Muhammet, kendi adaşının kendi dönemindeki insanlara yaptıklarını tarafsız bir bakış açısıyla okursan, o dönemdeki insanlara (mesela Beni Kureyza Yahudileri'ne) ne zulümler yaptığını fark edip "kan gölü"nün ne manaya geldiğini kavramış olursun. Fakat maalesef ben, sende bu potansiyeli göremiyorum. Örneğin bir Taberi veya Buhari okumadığın, yazdığın her satırdan anlaşılıyor.

      Yok, müslümanların kendi kaynaklarına bile neden bu kadar bigane ve uzak kaldığını anlamlandıramıyorum bir türlü. Oysaki ufak bir "asr- saadet (!)" okuması, Hanyayı Konya'yı anlamaya yeter de artar bile. Fakat insanın kalbi (pardon aklı) mühürlenince böyle oluyor.

      Muhammet, ne güzel seviyeli bir tartışma yürütüyorduk, içine ettin gördün mü? Mekkeliler de böyle rahat ve güzel yaşarken adaşın onları birbirine düşürüp kardeşi kardeşe kırdırmıştı. Cehaletin zifiri karanlık olduğunu biliyorsun değil mi? Lütfen biraz İslam tarihi okuyup gerçekleri kendin gör.

      Bir öneri daha: Tamam müslümanların genelde okuma yazma bilmediğini (peygamber sünneti ya) biliyoruz; ama ne olur yazarken imla ve noktalamaya biraz dikkat etsen? Bu sürecin sonunda düşüncelerinin de nizama girip berraklaşacağını fark edeceksin. Kim bilir belki de bu sürecin sonunda karanlık düşüncelerinden kurtulduğun için bana dua edeceksindir. So olarak, "fey" kavramını biraz araştır da kapitalizm neymiş anla. İyi şanslar...

      Sil
    11. muhammet karasu13 Ocak 2015 21:17

      Senin o begenmedigin muhammed(sav) varya topragin altindan kiz cocuklarini cikarip, bas taci etti. Sen yanli tarih okumussun yavrum, tarafsiz ol biraz, senin o mubarek akla erismen icin 40 degil milyar firin ekmek yemen lazim. Sen git aga babalarinin yanina seni azcik pompalasinlar. So olarak:) palavraci dindar, akilli tlfonda yazi yazdigim icin senin anlaman cok zor, kapasite meselesi, so:) olarak sen okuma yazma bildinde ne oldu yavrum, ben once aynadaki yansimama bakarim sonra senin gibilere ha siktir derim...

      Sil
    12. Muhammed, eski Araplar kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı safsatasına inanıyor musun gerçekten? Böyle olsaydı hayat devam eder miydi sence? Bir tane vahşinin (bilinen tek kişi Ömer zaten, başka da isim veremiyorlar; o da İslam olduktan sonra bir kız çocuğu yerine binlercesini öldürdü.) kendi kız çocuğunu diri diri gömmesi, genel bir kaide hükmüne geçer mi hiç?

      Evet Muhammet, 8-9 yaşlarındaki çocukları kendi haremine alarak baş tacı etti, bu konuda haklısın. Lütfen Muhammed'in hanımlarını ve cariyelerini biraz araştır da yaşlarını ve evlenme biçimlerini öğren.

      Yanlı kaynak dediğin kaynaklar (ki yukarıda sadece iki tanesini yazdım) İslam alimleri tarafından en muteber kaynaklar olarak addediliyor. Örneğin, Taberi, Buhari, Müslim, Siyer-i İbn-i Hişam, İbn-i İshak... Sen kendi kaynaklarına yanlı tarih diyorsan o başka? Her zaman derim: Müslümanlar cahil maalesef; ha cehalet bataklığından kurtulanlar da zaten İslam'dan çıkıyor.

      Ağa baba dediklerin yalnızca cemaat ve tarikatlerde var; benim de o taraklarda bezim yok. Yani ağa baba dediğin özellikle dini yapılanmalarda var.

      Muhammet, öfke kusan ve palavracı diye yazan akıllı telefonuna sözüm yok; çünkü ben de akıllı telefonla yazıyorum, her halde benimki biraz daha akıllı olmalı ki imlaya da dikkat ediyor. Biri kapasite mi dedi?

      Aynaya baktığında cehaletini göremiyorsan eğer ve hala sunturlu küfürler edecek kadar echelsen şayet sana yalnızca şu ayeti söylemem gerekir: "Onların Allah’tan başka yalvardıkları tanrılarına hakaret etmeyin ki, onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah’a hakaret etmesinler! (En'am/ 108)

      Bari İslam'ın en iyi yönü olan tasavvuf kültürünün etkisiyle "Edeb Yahu!" adabını öğren. Bu tür tartışma platformlarına şöyle bir göz gezdirecek olsan şu genel tablo ile karşılaşacağından emin oabilirsin: "Müslümanlar sadece küfrediyor ve saldırıyor; çünkü makul cevaplar verecek bilgiden yoksunlar."

      Ne olursun, küfrü ve hakareti bir tarafa bırak da adam gibi tartışalım. Seviyeyi sen düşürdüğün için ben de senin ayarınla konuşmak zorunda kaldım; ama daha aşağı inemem.

      Boşuna uğraştığımdan emin olduğum ve "Gafile kelam nafile kelam!" atasözünün hükmünü yine icra edeceğini bildiğim halde ne olur ne olmaz diyerek birkaç kelam yazayım dedim. Belli mi olur?

      Not: Sahi şu "ağababa" meselesine gerçekten inanıyor musun? Ayıptır kardeşim, gerçekten ayıptır yahu!

      Sil
    13. muhammet karasu14 Ocak 2015 00:18

      Iste bunu istiyordum, gercekten bunu, evet evet tam olarak bu, valla bak, yav hayyam kardes sitene boyle pitbullari yazar olarak alip adam yerine koyuyonya sanada cok kiziyorum varya, erol bey gibi daha gercekci yazilar yayinlayan yazarlarla irtibat kurar isen bizleri cok sevindirirsin, so olarak eski dindar, muslumanlari bu denli cahil gormen ve pesin hukumlu genellemeler yapman narsist kisilik bozuklugun olduguna delalettir. Haksizmiyim erol bey?

      Sil
    14. bazı kimselerin ayrı ayrı tat verişi, bazı kimselerin ise ayrı ayrı acı verişi var.
      tat verenlerden olmak ne tatlı, acı verenlerden olmak ne acı.

      yeni yeni tatlar lazım, yeni yeni kokular lazım, yeni nefes lazım, yeni bi felsefe lazım, yeni bi edebiyat lazım, yeni bi akış yeni bi bakış lazım, yeni hava lazım, yeni rüzgar lazım, yeni yağmur lazım, yeni tebessüm lazım, yeni öpücük lazım, yeni seviş lazım, tatlı seviş lazım, yeni bilim lazım, …..

      acıya tat değil acıya set olmak lazım, yaraya derman değil yaraların devamını engellemek lazım, sofralara barikat değil bereket getirmek lazım, safralara taş değil aş getirmek lazım, şifaya/panzehire zehirden ihtiyaç duyulduğunu bildirmek lazım, şifa diye verilen zehri bildirmek lazım, sefa sanılan cefayı bildirmek lazım, cefa sürmekle sefa sürdürürsün demek lazım, sana secde etmeyen şeytana/yılana/insana sen secde ediyosun demek lazım, sana kafa diken şeytana/insana sen kafa büküyosun demek lazım, ayna başka ayma başka demek lazım,

      bu tatlı dili yılanın çıkıp soktuğunu/sokacağını/sokmak istediğini bilmek ve bildirmek lazım, bu tadı kaldırıp acı katmak isteyenleri bilmek ve bildirmek lazım, gülen yüzleri ağlatmak isteyenler var, …….

      bu kadar acının içinde tattan bahseden dilsizlerin, acilen tedavi olmaları hakkında bilgilendirmek lazım.

      bi değişim lazım, bi toparlanma silkelenme lazım, teizm dışındakilerin bi hava değişimine girmesi lazım, soğuktan ve sıcaktan kaçmak lazım, ılıman serin püfür püfür bi hava lazım, baştan aşağı bi yenilenme lazım, …...

      Sil
    15. Sayın Muhammet,

      Takındığım tavrı muhtemelen taraflı bulacaksınız, ancak hiç de öyle olmadığını tüm samimiyetimle ifade edebilirim.

      Sizin yaklaşımınızın oldukça sert, ateşleyici ve kırıcı olduğunu, kendi cümlelerinizi size sunarak göstermek isterim.

      Daha konuşmanın başında, "Bence siz hepinizde ruh hastasisiniz." demişsiniz. Hangi sağlıklı tartışma, karşındaki fikri "ruh hastası" olarak tanımlamayla başlayabilir? Bir tartışmaya, "Bence siz tüm müslümanlar ruh hastasısınız." diyerek başlasam, benim iyi niyetimden şüphe etmeye hakkınız yok mudur? Amaç, makul bir tartışma yaratmak mı, yoksa karşındaki her kim veya kimlerse onları yaralamak mı?

      Hemen sonraki yazdıklarınızı yine aynen aktarıyorum: "Sizin zihniyetlerinizdekiler dunyayi kan golune cevirmis durumda. Bizim mucadelemiz masum insanlari sizin tuzaklarinizdan kurtarmaktir. Sizi gidi kapitalizme hizmer eden usaklar sizi."

      Bizim zihniyetimizdekiler kan gölüne çevirmiş. Bizim tuzaklarımız var. Kapitalizme hizmet eden uşaklarız.

      Bu söylediklerinizin zaten geçerli hiçbir tarafı yok, ancak açık bir kin ve nefret ve hatta düşmanlık ile hareket ettiğinizi söylemem güç değil. Muhtemelen, İslamofobi dediğiniz şeyden rahatsızsınızdır, ancak tam da aynı yaklaşımı, siz, karşınızdaki düşüncede olanlara gösteriyorsunuz.

      Buna karşılık, Eski Dindar, olabilecek en doğal tepkiyle size karşılık vermiş. Zaten kendisinden de böyle bir yaklaşımı beklediğimi, elbette sinirlenme hakkının olduğunu, ama buna rağmen saygısından ödün vermediğini görmek, sizin daha sonraki suçlamalarınıza da aslında cevap olacak nitelikte.

      Sonra ise, "yavrum" demişsiniz siz, "Ağa babaların seni pompalasın." demişsiniz, "Palavracı Dindar" diyerek kullanıcı adıyla dalga geçmişsiniz, "Kapasite meselesi." gibi uygunsuz bir yaklaşım kullanarak "Ha siktir." diyerek paragrafı tamamlamışsınız.

      Şimdi buna rağmen kalkıp da Eski Dindar'ın üslubunu sorgulamaya hakkınız olduğunu mu düşünüyorsunuz? Size göre kendinizin kabalıkları gayet doğal görünebilir, ama şu anki durumunuz tam da "Kendi gözündeki merteği görmez de elin gözündeki çöpü görür." atasözüne uygun.

      Eski Dindar'ın sizin bu tavrınıza sinirlenmesi de gayet doğal. Ben de sinirlenirdim, Erol Bey de sinirlenirdi, ancak Eski Dindar, iyi niyetiyle birlikte hala da bir tartışma sürdürebileceğine duyduğu inançla, size aralarda bilgiler vererek bir şeyler aktarmaya çalışmış. Şahsen, artık böylesi bir yaklaşımdan sonra, bir tartışma yürütülemeyeceğini, olsa olsa son sözler söylenip çekilineceğini biliyorum. Ancak yine de, sizin buna karşı, "İşte busun." dercesine Eski Dindar'a yüklenmeye çalışmanız, Erol Bey'i ve bir anlamda beni de yanınıza çağırmanız gerçekten ilginç bir yaklaşım.

      Eski Dindar, bu blogun yazarı olmasaydı dahi, dışarıdan bakan biri olarak gene aynı yorumları yapardım. Kaldı ki, kendisi aramızda İslam literatürüne en hakim olan yazarlarımızdan biri, ki özellikle bizlerin aksine ya da bizlerden fazla olarak din ile haşır neşir olması, kendisine şu an daha tarafsız ve objektif bakabilme yetisini de kazandırıyor. Şahsen, bu tartışmayla birlikte, Eski Dindar'ın bloga yazar olmasını istemekle ne kadar da uygun bir iş yaptığımızı düşünüyorum.

      Saygılarımla.

      Sil
    16. Ömer Seyfettin, bir hikayesinin başında şu ibret dolu beyti aktarır:

      "Nadan ile konuşmak güçtür bilene.
      Nadan ne gelirse söyler diline!"

      Faydasız ve vakit israfı olduğu için bu tartışmayı daha fazla uzatmak istemiyorum; zira bu tartışmayı okuyacak olanlar, problemin ve kişilik bozukluğunun hangi tarafta olduğunu kavrayacak basiret ve duyarlılığa sahip olacaktır muhtemelen.

      Keşke zihnin hakaret ve karalamaya programlanmış olmasa idi de daha seviyeli bir tartışma yürütebilse idik...

      Ufak bir not: Bu tür tahkirler ve küfürler, "emr-i bi'l maruf" iddiasında olan ve bunu yapmadığı takdirde günaha gireceğini bilen bir Müslüman için kabul edilemez bir tahribata yol açıyor. Zira inanma eğiliminde olan kişiler, eğer hak bu ise ben feragat ediyorum, şeklinde düşünüyorlar. Oysa elleri öpülesi ne güzel Müslümanlar'la ne kadar güzel fikir alışverişimiz oldu vakt u zamanında.

      Bu yüzden, bilgisiz Müslümanların tartışmaya girmemesi lazım bence; çünkü İslam peygamberi, ya hayır söyle ya da sus, der.

      İkinci not: İslam'ın her yönüyle kerih olduğunu aklı başında olan hiç kimse iddia edemez; dolayısıyla benim de böyle bir iddiaya hakkım yok ve bunu muhtelif vesilelerle dile getirdim. Biz, İslam'ın insanlıktan götürüsünün, insanlığa getirisinden daha fazla olduğunu dinlendiriyoruz; yani İslam, serapa kötüdür demiyoruz. Nitekim bütün insani sistemler benzer bir özelliğe sahiptir.

      Sil
    17. muhammet karasu14 Ocak 2015 20:26

      Bla bla bla, hep ayni tantana, inancli insan kimseye zarar vermez, inancli insan merhametlidir, inancli insan Allahtan korkar, inancli insan kul hakkina girmez, inancli insan iyidir iyi, sizin gibi inancsizlar, Allaha inanmayanlardan korkmali insanlik, ki kapitalizm ve komunizm belasini dunyaya yayan sizler ve sizlerin patronlaridir, eskici hic dusundunmu gazzede, havadan atilan gaz bombalarinin altinda nefessizlikten olen cocuklari siz hic dusundunuzmu, suriyede, afrikada eli kanli teror orgutleri altinda can veren masum sabileri tabiya sizde merhamet ne arar, sizde insanlik ne arar, sizde bir yetimi doyurayim duygusu ne arar, komsum ac bir corba gotureyim yaklasimi ne arar, cunki sizin korkacak kimseniz cekinecek kimseniz yok, ben Allahima sonsuz derecede inaniyorum bir gun elbet bir gun sizde tekrar islam sancagi altinda cokmus insanliginizi tekrardan insa edeceksiniz, nizam ve duzen islamdadir.

      Sil
  31. Yüce Allah mutlak doğruyu söylemiştir.

    O' na karşı gelen herkes yalancıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Din de yalan olmasa dünya da yalan olmazdı.

      din yalan dil/ağız yalan
      çünkü yalandan yalan

      Sil
  32. Hayyam yorumlarınızın üsttekileri okudum fırsatim olursa diğerlerinide okurum

    YanıtlaSil
  33. Hayyam selam sana ,ben secret_key kardeş,face book gibi bir siteden tartışmak daha mantıklı değilmi ,buralardan yorum yapmak zor oluyor,anahtar tv ,yi takip ediyordum,faceden bi sayfa açında tartışalım
    Yanlış saymışsın hayyam kardeş,sonrada etkilendiğim kaynaklar öyle diye yoruma devam etmişsin,etkilenmek değil kendi araştırman ve düşünce süzgecinden geçirmen önemli olan...
    19Sistemi diye bir şey var belki duymuşsundur,lakin bu 19farklı sana serhat ahmet tanın kitabı kayıp besmeleyi tavsiye edebilirim
    Yalnız tavsiyem,önce kendine bi güzelik yap tamamen yargısız olarak yaklaş bu incelemeye,eğer içindeki konuşanı usturmayı başaramadan nötr konumda incelemelerini yapmadan yorumlamalarina devam edersen sağlıklı kararlar alamazsın
    Ateist olmak kolaydır
    İman sahibi olmak zordur
    Adı üstünde içerdeki ruh denilen enerji belli aşamalarda düsunsel olarak tekamül etmesi beklenmese idi inanmak veya inanmamanında bir anlamı olmayacaktı
    Çok şey yazarım da sizi yormak istemem ,
    Eğer bi sayfa açarsanız faceden buraya yazarsanız sevinirim
    Ordan tartışabiliriz

    YanıtlaSil