Jiddu Krishnamurti: İnsan Neden Zalim Oldu?

3 Yorum
Yalnızca insan evrenin düzenini bozar. İnsan, acımasız ve son derece şiddet yüklüdür. Nerede olursa olsun kendisinde, dünyada sefalete ve karışıklığa neden olur. Yakıp yıkar, yok eder, şefkati yoktur. Kendi içinde düzeni yoktur, dokunduğu şey kirlenir ve karmaşıklaşır... İktidara, hileye dayanan, kişisel ve milliyetçi, grupları birbirine düşüren, çetelere özgü bir politikası vardır. Ekonomisi sınırlıdır, dolayısıyla evrensel değildir. Toplumu özgür de olsa, zulüm altında da olsa ahlaksızdır. İnanmasına, tapınmasına ve bitmek tükenmek bilmeyen anlamsız ritüeller gerçekleştirmesine rağmen dindar değildir.

Neden böylesine zalim, sorumsuz ve bütünüyle ben merkezli bir hale gelmiştir? Neden? Bunun yüzlerce açıklaması vardır, kitaplardan ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden elde edilen bilgilerle kurnazca açıklama yapanlar, beşeri kedere, tutkuya, gurura ve ihtirasa kapılırlar. Tanım tanımlanan değildir; söz şey değildir. Dış nedenler aradığı için mi, çevre insanı biçimlendirdiği için mi, dış dünyada yaşadığı değişimlerin kendi içindeki insanı dönüştüreceğini umduğu için mi? Duygularına bağımlı olduğu, anlık gereksinimlerine yenik düştüğü için mi? Bütünüyle düşünce ve bilgi aktarımı içinde yaşadığı için mi? Yoksa çok romantik, duygusal olduğu için mi idealleri, düşleri, büyüklenmeleri söz konusu olduğunda bu derece zalimleşebilir? Birileri ona sürekli önderlik ettiği için, kendisi bir takipçi olduğu için mi yoksa bir lidere, bir guruya dönüştüğü için mi?

Bu iç ve dış ayrımı, çatışmalarının ve sefilliğinin başlangıcıdır. Bu çelişkiye, bir ezeli gelenek ağına yakalanır. İnsan, bu anlamsız ayrıma yakalanınca, yiter ve başkalarının esiri haline gelir. Dış ve iç, düşüncenin imgelemi ve uydurmasıdır; düşünce bölük pörçük olduğu için düzensizlik ve çatışma yaratır, bu bölünmedir. Düşünce, düzeni, erdemin zahmetsiz bir biçimde akışını sağlayamaz. Erdem bellekteki şeylerin, tapınımın sürekli yinelenmesi değildir. Düşüncenin bilgisi zamanı bağlar. Düşünce doğası ve yapısı gereği yaşamın tüm akışını tam bir hareket olarak yakalayamaz. Düşüncenin bilgisinin bu bütünlük karşısında içgörüsü yoktur; algılayan konumunda, dışarıdan içeri bakan konumunda olduğu sürece, seçim yapmadan bu bütünlüğün farkında olamaz. Düşüncenin bilgisinin algılamada bir yeri yoktur. Düşünen düşüncedir; algılayan algılanandır. Ancak böyle olduğunda günlük yaşamımızda çabasız bir hareket söz konusu olabilir...

Doğayla bağınızı kaybederseniz, insanlıkla da bağınızı kaybedersiniz. Doğayla hiçbir ilişkiniz yoksa, zamanla katile dönüşürsünüz; yavru fokları, balinaları, yunusları, insanları çıkar için, "spor" olsun diye, yiyecek için ya da bilgi için öldürürsünüz. O zaman doğa sizden korkar, güzelliklerini geri çeker. Ağaçlar arasında uzun yürüyüşlere çıkabilir, hoş mekanlarda kamp yapabilirsiniz, ama yine de bir katilsinizdir, dolayısıyla o güzelliklerle dostluğunuzu kaybedersiniz. Büyük bir olasılıkla hiçbir şeyle, karınızla ya da kocanızla ilişkide değilsiniz; hep kendi özel düşüncelerinizle, zevklerinizle, acılarınızla uğraşırsınız. Kendi karanlık, soyut dünyanızda yaşarsınız, buradan kaçış yolunuz daha da koyu karanlıktır. İlgi alanınız umursamaz, kolaycı ya da şiddet dolu kısa bir yaşam sürmektir.

Sizin sorumsuzluğunuz nedeniyle binlerce insan açlıktan ölür ya da kıyıma uğrar. Dünyanın düzenini yalancı, ahlaktan yoksun siyasetçilere, entelektüellere, uzmanlara bırakırsınız. Kendi içinizde bütünlüğünüz olmadığı için ahlaktan ve dürüstlükten yoksun, yalnızca bencillik üzerine temellenen bir toplum kurarsınız. Sonra da yalnızca sizin sorumlu olduğunuz bütün bu şeylerden deniz kıyısına ya da ormana kaçar ya da "spor" yapmak için silah taşırsınız. Bütün bunları biliyor olabilirsiniz, ama bilgi dönüşüm yaşamamızı sağlamaz. Ancak bütünlük duygusuna sahip olduğunuzda evrenle ilişkide olabilirsiniz

3 yorum:

  1. İşin ilginç yanı, Zeitgeist serisinin, sanırım ilkinde ama emin değilim, insanın aslında içinde kötülük olmadığı, ekonomik, sosyal etkenlerden dolayı zarar veren bireylere dönüştüğü iddia ediliyordu. Belgeselin bir yerinde Jiddu Krishnamurti'nin de bir konuşması kullanılmıştı. Oysa Krishnamurti bu yazıda aksini söylüyor. Bu arada Khrisnamurti, yanılmıyorsam Krişna'nın Yüzü, Krişna'nın -yani bir bakıma Tanrı'nın- Aksi, Yansıması anlamına geliyor. Neyse, çok etkileyici bir yazıydı. Paylaştığın için teşekkür ederim Hayyam.

    YanıtlaSil
  2. Farklı insanları birbirinden ayırmamak sıkıntı kavga şiddet sorun dert keder hüzün terördür.

    Alevi, sunni, hanefi, şafi, türk, kürt, laz, çerkez, alman, fransız, kafir, mümin, hristiyan, yahudi, hindu, budist vb. ayırmamak, herkesi bir çatı altında toplamak terördür.

    Yaradılanı severiz yaradandan ötürü. Bu söz terör. Farklı olanlar birbirine sevgi duyamıyor.

    Saygı, hoşgörü falan. Bu sözler terör. Farklı olanlar birbirine saygı duyamıyor.

    Fikirler farklıysa sorun var demektir.

    Bir karadenizli ile bir akdenizli evlense geçinemiyor. Bir ateist ile bir mümin kardeş geçinemiyor. Bir türk ile kürt anlaşamıyor. Gamsız biri ile gamlı biri anlaşamıyor.

    Bir ateist ile bir mümin bırak anlaşamamayı zaten nikahlanamaz (nikah kabul olmaz), bu ikisi için duygusal davranıp nikah caiz diyen teröristtir.

    Devlet’te muhalefet ve çene olması için herhalde böyle karışık insanlara ihtiyaç var. Yoksa Devlet çene çalacak malzeme bulamazdı. Bahaneler bulamazdı. Uydurma senaryolar kuramazdı. Ergenekonmuş, balyozmuş olmazdı, uydurulmazdı.

    Bir bölgede böyle karışık insanlık olmasa bir “off” bile duyulmazdı. Kafalar birse mesele yoktur.

    Sadece fikir değil bedenlerde bir olmalı. Bir uzun boylu ile kısa boylu bile anlaşamaz, uyuşamaz. Şişman ile zayıf anlaşamaz, uyuşamaz.

    Hem bedenen, hem fikren bir olan insanlar bir arada olmalı.

    Alevi ile sünniyi, türk ile kürdü birbirinden ayıran her çalışma doğrudur. Akp li chp li bölgeler diye ayıracaksın türkiyeyi. AKP li ile CHP li bir yerde olmuyor, olmaz. Herkesin sevdiği yemek farklı, farklı yiyenler birarada olmaz. Herkesin sevişmesi farklı, farklı sevişenler birarada olmaz.

    Farklı huy/fikir biraraya gelirse can çıkar/sıkar, huy çıkmaz/sıkmaz.

    Farklı huy/fikir biraraya gelirse iş çıkar (çalışılır), aş çıkmaz.

    Not:Bir müslüman (bilimsiz/fikir) ateist (bilimli) olabilir ama, hristiyan olmaz. Bir müslüman ile bir hristiyan evliliğinden iki ateist çıkabilir.

    YanıtlaSil
  3. Saat 00:00 da silahlar patladı. 10-15 el ateş duymuşumdur herhalde. Az duydum, Herhalde havanın çok kötü olmasından.

    YanıtlaSil