Bir mum yaktığında, bir süreç başlatırsın – ama yürüyüşü senin elinde olmayan bir süreçtir bu; artık, kendi oluşma biçimini izleyecek, senin elinde olmadan da, zaman içinde, varması gereken noktaya varacaktır:
mum, önce, bir noktaya kadar, kendi doluluğu içinde, güçlü güçlü yanar; ama yanışında belirli dengesizlikler oluşunca ( ki, kaçınılmazca oluşur bunlar ), çeperini delip, eriyik maddesini dışarı akıtıp, fitilini yakıp küçülterek, söneyazar.. Önlem düşünürsün: alır, kenarlarını düzeltir, bir madeni kutunun kabını ters çevirip, içine koyarsın – ama, boşunadır bu da : çünkü kendi süreci içinde oluşturduğu dengesizler sürmektedir – çeperleri tam düz değildir; içine koyduğun kabın belirli bir eğimi vardır – gene, arar dışarı eriyik madde: kabın içinde yayılır, kap ısınır; dibine varmış fitil, artık, her türlü biçimi yitirmiş maddenin son kalıntıları içinde, ucu ucuna, yanıyordur – sönmesi yakın ve kaçınılmazdır.
şimdi yapabileceğin tek şey, kap içinde kalmış eriyik maddeyi bir kenarında biraraya getirip, muma benzer bir biçime sokarak, dibine dayanmış fitile biraz daha süre tanımaktır – ama artık bilerek : mumun, sönecektir.
Elinden birşey gelmez – hep müdahale edersin; dersin, şöyle, şuraya toplasam – şöyle, şu biçime soksam; şöyle, bir köşede, sürebileceği bir konum bulsam – şöyle… boşunadır : madde tükenmeye yüztutmuş; güdük fitil de dibine dayanmıştır.
Ama sönmez bir türlü : fitili yok denecek kadar kısa; maddesi de, dikkatle belirli bir açıda tuttuğun kabın köşesinde, ancak küçük bir oyuk olarak kalmış; oysa alevi, eski canlılığında – sanki – hiçbirşey yitirmemiştir.
Sönmez bir türlü – sen de, sonunda, gücünü toplayabildiğin bir anda, kendin üfleyip söndürürsün onu.
mumun söner.
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
0 yorum:
Yorum Gönder