Videonun Metni
Çok küçükken, ailem beni haftalık toplantılara götürmeye başladı. İlk başta öğretmenin söylediklerini anlamıyordum. Çok küçüktüm. Soradan öğretmenin kılavuzu okuduğunu farkettim. Bu size işleri nasıl düzenleyeceğinizi gösteren bir kılavuzdu. Ailemin işleri bu şekilde düzenlediğini farkettim ve benim de böyle yapmam gerektiğini düşündüm. Annem be babamm, kılavuzda yazanları öğrenmemden ve küçük dolabımı yapmaya başlamamdan memnundular.
Gittiğimiz her yere dolaplarımızı götürdük ve herkes dolaplarımızı görebiliyordu. Fakat bazı insanlar daha gizliydi. Örneğin okuldaki en iyi arkadaşım Sanjay gibileri. Fakat bir gün Sanjay'lara ilk kez gidişimde... Hey bekleyin 1 dakika!
- Anne! Baba! Bugün Sanjay'lardaydım.
- Bu harika canım.
- Dolabındaki çekmeceler farklı yerdeydi!
- Canım Sanjay'ın ailesi doğru kılavuzu kullanmıyor.
- Doğru kılavuzu kullanmamak mı?!
Sanjay'ın neden bu kadar kızgın olduğunu anlayamamıştım. Sadece ona yardım etmeye çalışıyordum.
- Bak, neden benim kılavuzumu ödünç almıyorsun? Böylece nerede hata yaptığını anlayabilirsin.
Fakat dinlemedi bile. Sonra artık arkadaşş değildik.
Bir gün dersten sonra amcam George'u ziyarete gittik. Dalgınlıktan banyonun yerini karıştırdım. 3 çekmece??? Sanjay da bile 2 tane vardı.
- Neden George amcamın mavi renkte çekmecesi var?
- Hayır, yok
- Ama...
- Yok dedim!!!
Nedenini bilmiyordum ama ailem George amcanın mavi çekmecesinden dolayı utanıyorlardı. Böylece ben de ondan utanmaya başladım.
- Hey! Futbol oynamaya gelir misin?
- Hmm... Hayır, teşekkürler.
Ama mavi çekmece hakkında sürekli düşünüyordum. Kılavuzun bu konu hakkında ne söylediğini merak ettim.
- Baba, baba! Kılavuzda birçok çekmece var.
- Ne??
- Dolaplarımızın daha fazla çekmeceye sahip olması gerekir. Bak bu yüzden bu kadar yer var.
- Oldukları gibi iyiler.
- Ama kılavuz diyor ki...
- Tartışma yok!
Ama okumaya devam ettim. Ve inşa etmeye. Ama bitirdiğimde bir şeyler yanlıştı. Ayakta bile duramıyordu, kitaplar ile desteklemek zorunda kalıyordum. Ve mavi çekmece yanlış değildi. Bir yerlerde yanlış yapmış olmalıydım. Fakat hayır, bu kılavuzun söylediklerinin aynısıydı.
- Bu kılavuzdaki dolabın tamamı.
- Saçmalama.
- Yanlış okumuşsundur.
- Hayır! Kontrol ettim!
- Tartışma!
- Ve şu iğrenç şeyi kaldır ortadan!
Birden her şey açığa kavuştu, onların hiçbir ilgisi yoktu. Bütün bitirdiğim arkadaşlıklarımı düşündüm. Ne kadar aptalmışım! İhanete uğramıştım ve bana yalan söylenmişti. Kendimi çok yalnız ve koca bir yalanın tuzağına düşmüş hissettim. Artık kendimi düşünmem gerektiğini anladım.
- Bu da neyin nesi?
- Bu benim yeni dolabım.
- Hmmm, beğenemdim.
Aslında yakında alışacaklarını düşünmüştüm.
- Artık bilgisayar yok.
- Artık televizyon yok.
- Artık bisiklet yok.
Çıldına dönmüş gibiydiler. Bütün cezalar benim zararsız dolabım yüzünden verilmişti. Sıklıkla biraz rahatlamak için yürüyüşlere giderdim. Her zaman işe yaramazdı.
- Hmm sanırım biraz yanlış bir dolabın var.
- Yanlış dedim!!!
- Söylediklerini duydum.
- O zaman git ve doğru düzgün yap gerizekalı.
- Aksi taktirde sonsuza kadar yanarsın!
O zamandan sonra ailemin tehditlerini anlamıştım. Güçlü değillerdi, korkutulmuşlardı! İtiraz etmekten, farklılıktan, değişimden korkmak... Onlara karşı büyük bir acı hissettim. Eve döndüğümde tehditler artık benim için bir şey ifade etmiyordu.
- Sizi seviyorum.
Benim bu hareketimden dolayı bütün kıvılcımlar söndü. Yıllar sonra, ailem biraz açıldı. Paslı eski kapılar gibi... Fakat her zaman farklılığa karşı mücadele ettiler. Bunu kutlayamamaları çok büyük ayıp, orada bir çok varken.
Hayatımı bir kitaba göre yönlendirmem gerektiği öğretildi. Ben ise kitapları doğru sıralarına koymak gerektiğini öğrendim.
Hayal meyal hatırımda, Allah kaç diye soruluyordu, ve sorduruluyordu.
YanıtlaSil7 yaşında elime Kur’an ve ilmihal verildi.
Çok iyi bir Kur’an öğrencisi idim.
Namazımda orucumda dikkatli, özenli, efendiydim.
Gerek okulda gerek kuran kursunda en çabuk ezberleyen, en çabuk anlayan, en çabuk çözen, kısaca çok çok başarılı bir öğrenci idim.
Hedeflerim olmadı, hedefe yönlendirildim. Hedef nedir bilmezdim.
Üniversiteyi iyi derecede bitirdim.
12 yaşında meslek edinilmeye başlandım.
Çok çalışıp çok kazandığımda, az çalışıp az kazandığımda, hiç çalışmayıp hiç kazanmadığımda oldu.
Çok iyi yemek yapardım, çok iyi bulaşık yıkardım, çok iyi siler süpürürdüm.
Ufak tefek tacizlere uğradım, ufak tefek tacizlerde bulundum.
Masturbasyonlarım genelde satın alma ve tecavüz üzerine kuruluydu.
Kırmızı noktalar, porno cd ler, yabancı kanallarda geceyi beklemeler çok oldu.
Elime elde aldım, sabunda aldım, bulduğum deliğede girdim, kadın resmini ruloda yaptım.
Taşada boşaldım, toprağada boşaldım, halıyada boşaldım.
Bir günde 5 defa masturbasyon yaptığımı hatırlıyorum.
Geneleve çok az gittim.
Oradan buradan bulduklarımla birlikteliklerde sıktı.
Kısa aşklar (çıkmalar) yaşadım. Daha o zamanlar aşkın anlamsızlığına dalıp duruyordum. Bir türlü o aşk tanımına uyamıyordum, o anlatılan aşka giremiyordum.
26 yaşımda evlendim.
Bir nişanlılık, bir evlilik, bir kısa beraberlik geçirdim. İkinci evlilikten dönüş yaptım.
Çocuklarımla görüşmüyorum.
Ailemlede eski tanıdıklarlada görüşmüyorum.
Bana gelip beni tanıyıp selam verenin selamını almıyorum, tanısamda tanımıyor davranıyorum, tanımak için geçmişe ait hafızamı yoklamıyorum, yeni insan tanımıyorum.
Eskiden Dünyayı çok severdim, kadınları, sazları, sözleri, çayları, kahveleri, kahvehaneleri, sohbetleri, yeşili doğayı hep düşler arada yaşardım.
İçki için kalkar Tekirdağa giderdim. İskender için Bursaya giderdim. Bir işkembe için 6 saatlik yola çıkardım.
Bütün kadınlarla yatmak isterdim.
Seks yaşadıkça, sekse baktıkça Din’den, aynı zamanda hayattan soğudum.
Samanlığın seks yuvası anılması beni hep düşündürmüştü. Diğer fanteziler bu kadar beni düşündürmemişti.
Cinsel sapkınlıkları incelemeye daldım. Ama onların eksik yazıldığını farkettim. Çünkü sapkınlığın alası çoğunluktaydı.
Sapkınlık sapkınlık derken, azgınlık azgınlık derken, ben baya azmış ve sapmışımda haberim yokmuş.
Devam edecek.
Dışarıda yemeklere çıkmak, aşkınla yemeğe gitmek, eşinle yemeğe gitmek, arkadaşla yemeğe gitmek, çok özel mutluluk gelirdi.
YanıtlaSilRakısız piknik olmazdı.
Aile pikniklerinin tadına doyulmaz derdim hep.
Sahiller, cafeler, barlar, meyhaneler, kerhaneler, camiler, düğünler, kına geceleri, mezarlıklar, göl kenarları, dereler, ağaçlar, yollar, gökdelenler, kuleler, binalar, herşeyiyle dünyayı düşünür ve gezmek görmek isterdim. Tüm Dünyayı gezmek isterdm.
Çocuk olması için seks yapıldığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Hatta peygamberde öylemi yaptı diye sordum galiba.
Küçük yaştakileri (6-10 arası gibi) açık açık ellerdik, yaşıtlarımızı gizli taciz ederdik. Büyüklere ise mahsus çarpardık.
Kur’an okurduk, arkasından tacizde bulunurduk. Abdestli tacizlerimiz çoktur belki.
Gerdek gecelerini düşünürdüm evlenenlerin, gelinin çok kötü durumda olduğunu, damadın acımasız biri gibi ilişkiye gireceğini düşünürdüm. Gelini mazlum damadı zalim görürdüm yani. Kadın köle konumunda olduğundan, kadını öyle öğrendiğimizden. (Gelin tecavüzleride fantezilerimdendi)
Abdestsiz namazlar kılar, elif ba okur, abdestliyim diye yalanlar söylerdim.
Cenabet iken namaz kılmak zorunda bile oldum. Gitmesen olmayacaktı, mecburen gittim.
Gerdek gecesi namaz sonrası sekse başlamak acayipti. Hele inanmayan birinin namaz kılması dahada acayip.
Gerdekte kadın göstermiyor, utanıyor, korkuyor, acayip sıkıntı. (Pornolarda gördüğünüz kızlık bozmada kadının ıhh demesi aynen olmuş, gerisi olmamış. Keşke gerdek gecesi pornoları yapsalar, yapsalarda insanlar kendilerini görebilse.)
Genelde insan rızası için namaz kıldım sanırım. Pek istekle namaz kıldığım ya 5 ya 10 keredir.
İmamıyla, hocasıyla, komşusuyla, akrabasıyla, her taraftan kişilerle beraber çok porno izledik. Millet çok fena azgın.
Nedense imam, hoca tiplerin sübyancılığı hep belli oluyor.
Porno film satıcılığıda yaptım azıcık. (Eğer insanlar fantezilerini açıkca söyleyip ona göre film isteyebilselerdi, rahatça cd isteyebilselerdi porno cd ciler şimdi holding olurdu. Çok iyi para kazanıldı ama ancak iki oda bir ev alınabildi.)
Kim bilir kaç kişiye tecavüz düşledim.
Marka giymeye çalışırdım. İç çamaşırımdan çoraba kadar kaliteye giderdim. Yemek yemeyip giyime para verdiğimde oldu.
Pek kitap okuyan biri olmadım. En çok okuduğum kitap kur’andı.
İhtiyarlamaktan korkardım. Daha ihtiyarlamadan (kendimi ihtiyarlaştırdım) ah gençlik demeye başlamıştım.
Az daha kadın satıcılığına girişiyordum. Çokta hayalini kurdum. İsmini bile belirledim hanın.
Bir türlü uyuşturucu kullanmadım. Kullanmak istemesemde tadına bakmayı düşündüm ama korktum.
Hafif dilencilik yaptım çocukken.
Siyasette sağcıydım. Solcularla çok tartıştım. Seçim zamanları iddilar, tartışmalar, liderler için savaş boldu. Partiye gider, toplantılara katılır, insanları yönlendirmek için çalışırdık.
Bir ara bir Din hocasının örgütlemesine (öyle olduğunu düşünüyorduk, öyle olduğundada baya iddia vardı) takılıyorduk ki korkup kaçtık. Diğer hocalara şikayet falan ettik, olayı kapattık.
Din hocası demişken, bu Din hocaları hep böylemidir, derste kızlara güzelsin filan diyordu.
Hoca olmak zor, en zor hayat hocaların belki, yükümlülüğün çok, seks bayağı engel tabi, heryere çıkıp gezemezsin, kadınlara bakamazsın, çoluk çocuk demeyip sulanmasında ne yapsın. Senin benim gibi kerhaneye oraya buraya gidemez. O da gelip bana 12 yaş porno soruyordu. 12 yaş niye sevişmesin ki, aişe 9 da sevişmiş. Niye engelliyor bunlar.
Devam edecek.
ee devamını da sonra okuruz artık;
Silbi ara bi kişisle görüşleriniz düşünceleriniz başlığı vardı,
onun gibi bu da;
siz yazın-yazın,
iyi gidiyor;
Arkadaş, sadece bir varsayımda bulunacağım.İsabetli olursa iyi olur, isabetsiz olursa da unut gitsin yazdıklarımı.Anladığım kadarıyla hayatta seni kalkındırabilecek sahih bir fikre hiçbir zaman sahip olmamışsın.Öyle olduğunu düşünmüşsün sadece.Hayatın keşmekeşine dalıp gitmişsin.İnandığın gibi yaşıyamamışsın (veya yaşatmamışlar).Ama gel gör ki 'yaşadığın gibi inanmaya başlamışsın'...Bir insan kalkınmak istiyorsa öncelikle kendi 'içsel devrimini' gerçekleştirmeli tezine yürekten inanıyorum.Denersen başarılı olma şansın az biliyorum.Ama hiç değilse denemiş olursun.Kavramları ve yaşamı yeniden ele almanı ve sahih bir ideolojiye bağlanmanı nacizane tavsiye ediyorum...Esen kal...
YanıtlaSilHocalarla Din konuşmak sıkıntı, zaten pek konuşmaktan yana olmuyorlardı, camilerde vaaz vermekten bıkıyorlar. Bizde nasıl yapalım nasıl ilmimizi artıralım deyip yollar arıyorduk. Yaşlı başlılarla oturup onlara soruyor cevap alıyorduk, kıssadan hisseler dinliyorduk, ama onlar hep, “hoca olsaydı daha iyi anlatırdı” diyordu. Dinimizi pek öğrenemedik sanırım. Sorular ya cevapsız kalıyor, yada sorulamıyordu.
YanıtlaSilBir ara Allah aşkına sardım. Öyle bir sardım ki, her mealde ayette duada Allah diyordum. Allah ile konuşuyor niyetiyle kuranı çok okudum. Mellerde cümleler benim kalbimi öyle bir attırırdı ki sormayın. Çok büyük aşktan kalbimin sıkıştığını, acıdığını bile hisseetim. E aşk acıdır, acıtır.
Şeytan yorma işleminide yaptım. Şu ıslık besmele hikayesi.
Cin büyü meselelerine çok taktık bir ara. Cin ruh çağırma seansları düşündük, korktuk, derken çağırdık. (Orada kesin biri bir film çevirdi)
Meyhanedeki müslüman/sarhoş müslüman ile ibadethanedeki müslüman/ayık müslüman muhabbetlerini çok yapardık. Sarhoşa ayık, ayıka sarhoş derdik. Akıllıya deli, deliye akıllı sonra sonra dedik. Sonra sonra hepten değiştik. Sadece Allah ve biz kaldık, arada görev yok, günah işleme yeter dedik, sevabında pek önemi yok.
Mevlevi, mevlana, ney. O dönüşü yapamadım. Ney çalmak ister, neyhaneler açmayı düşünürdüm.
Eve kelebek girdiğinde kuran, kuş girdiğinde kuran, bilmem ne girdiğinde kuran okurduk.
Çok zikir yaptım, tespihim sağ ön cebimde, takkem sağ arka cebimdeydi.
Askerde dayak yemedim, dayak yemedi demesinler diye dayak yedim. Sıra dayağı.
Durmadan organlarımıza küfreden bölük komutanımız, anamıza küfreden astsubay baş çavuşumuz, üstünden bunalmış şeker gibi bir bölük astsubayımız, acemi yeni bir havalı artist bir eğitim astsubayımız, her türlüsünden subayımız, her türlüsünden astsubayımız vardı.
Akşamdan sabaha 1000 sayfalık bilmem kaç kitabı bitiren astsubay vardı. Okuyandan zarar gelmiyor. Bu astsubayın sesini duymadık, adamın ses tonunu sorsanız söyleyemem.
Satanist, eşcinsel, asker kaçağı, psikopat, aptal köylü denilen tip, hristiyan, şamanist, komünist filan asker vardı.
Soğuk suyla banyo yapmaya mecbur bırakılınca, banyosuz cenabet yaşardık.
Komşu alayda az buçuk çatışma olurdu, bize hiç yansımadı, zaten kalkıp savaşacağımda yoktu. Orda ölsem savaşarak değil, pisi pisine ölmüş olurdum. Banada şehit derlerdi.
Devamlı bahanlerle eğitimden kaçmaya çalışırdım, hiç doğru düzgün şınav çekmedim, uzun atlamalar yapmadım, bilmem sürünmesini, koşmasını, atışını, vuruşunu yapmadım. Çok zulüm bu askerlik.
Askerlik maaşıyla cebe marlboro, mideye sucuk pastırma alır bitirirdik.
Namazı çoktan bırakmış, cumalara gidiyordum. Cumalarıda sonra bıraktım. Teravihe gidiyordum (ilk günlerde), çünkü senede bir kere olunca zevkli oluyordu, bayram namazınada güneşin doğuşu hoş olduğundan giderdim. Ben Allah rızası için ibadet yapmadım, ben ahiret için Dünya için ibadet yaptım.
Oruç tuttuğuma inanırdı ailem, böyleydi ramazanlar.
Sadece gençlerin değil, orta yaşlılar, ihtiyarların bile ahiret için ibadet ettiğini gözlerinde göremedim. Üzerinde cübbe sarık ile dolaşıp vaazlar verenlerin çıkarını merak ediyorum. Bir insan ahiret için ibadet yapamaz. Bende onlar gibi insansam ben yapamadıysam onlarda yapamaz. Bu bir nefis, irade bilmem ne işi değil, bu insanın doğasından gelmesi lazım, gelmiyor. Bir korku, bir çıkar, bir somut birşey olacakki ibadet yapılsın. Bütün hocalar (kuran kuslarındakiler, kuran yurtlarındakiler, camilerdekiler vs.) zaten maaş alıyor gelir sağlıyor ibadet yapıyor. Hacca giden orayı görmek için gidiyor. İbadet Dünya için olmadan olmaz. Bir insan ana babasının mezarında yasin okuyorsa, zamanında onu beslediği için. Bir borç görüyor.
Çocuğun olmuşmuş güzelmiş mutlulukmuş. Çocuğu sevmek öpmek için ona paralar harcamak (hemde boş şeylere) lazım. Çocuğa para vermezsen öpemezsin. Eşinlede sevişemezsin. Para vermeden, para almadan sevmek sevilmek öpmek sevişmek yok. Sevmek parayla, nefret parayla, ibadet parayla, herşey parayla. Eee, bu hayat.
Devam edecek.
Burası hatalı olmuş.
YanıtlaSilNamazı çoktan bırakmış, cumalara gidiyordum. Cumalarıda sonra bıraktım. Teravihe gidiyordum (ilk günlerde), çünkü senede bir kere olunca zevkli oluyordu, bayram namazınada güneşin doğuşu hoş olduğundan giderdim. Ben Allah rızası için ibadet yapmadım, ben ahiret için değil Dünya için ibadet yaptım. Ben içten gelerek ibadet yapamadım. Dıştan yaptım.
Fallar baktırdım. Doğumdan ölüme okuyor adam, hayatını okuyor yazıyor dersin. Adam geçmişini gelmişini geleceğini biliyor. (Bilemiyeceğim)
YanıtlaSilEn çok sevindiğim fal, çıkan fal değil çıkmayan fal oldu.
Şortla yada çıplak yatmazdık, melekler gelmezdi, zaten yatamazdıkta, ayıptı.
Kızkardeşim dışarıya çıktığında uzun eteği çıkarır, miniyi giyerdi. Dekolteyi severdi. Korkudan kapanmak, insan için kapanmak.
İnsanlar ahiret için kapanmıyor, dünya için kapanıyor.
Din’de o yok bu yok derler ve düşünür dururdum, nereden bildim bunu o zaman diye? Soruyorum bunu diyenlere, “nereden bildin” bunu o zaman? Cevap yok. Aslında Dünya’da Din’den başka adını koyamadığım (Cin diyesim var) bir sistem daha var. Adı konulmamış gizli bir sistem var. Esas insanı etkileyen bu. Bu sistem Din’i destekliyor, Din’de bunu desteklyor, hiçte birbirlerine laf etmiyorlar, ediyor gibi görünüyorlar.
Çoook paralar kazanmak istedim. Köşk saray hizmetçiler huriler istedim. Bir cennet hayatı istedim. Geniş bahçe, meyveler sebzeler çiçekler. Uzayan gölgeler, çağlayanlar, güneşlenmelikler. Şaraplar, çıtırlar. Sonra sonra dörde beşe indirdim hatunları. Beş farklı yaşta güzel hatun yeter dedim.
Doğada yaşamaya baktım. Birde bulunduğum yere baktım. Orası cennet burası cehennem dedim.
Daha sonra hayvan gibi yaşamayı düşünmeye başladım. Onlar cennette biz cehennemdeyiz dedim.
Doğada insanın hiç namaz kılası gelmiyor.
Astrolojiye taktım bir ara. Burçları okur insanları incelerdim. Hayvanları incelerdim. Doğayı incelerdim. Kendimce bir astroloji bile kurdum. Yılduzlara bakardım tek tek. Hem romantizm, hem astrolizm.
Teknolojiye taktım. Kafamda binbir projeler ürettim. Geleceğin e-devletini, siber sistemini, e-mesleğini, robotları, arabaları düşledim.
Hiçte küçümsenmeyecek icatlar, çok büyük icatlar döndü kafamda. Sadece kafamda bıraktım.
Fikir üretimim çok iyi, hala da yaparım kendi kendime.
Psikolojiye pek saramadım. O bana hep yanlış geldi. Bir türlü akılla ruh biraraya gelmezdi çünkü.
Parapsikoloji çok kafamı karıştırdı, çok düşündürdü.
Biyoloji zaten herşeydi. O iş zordu. Yada biyoloji demeden hareket etmeliydim. Herşeye biyoloji deyince çok yükleniliyor.
Antropoloji, Arkeoloji, Zooloji derken baktım sarhoş olmuşum.
Müzikte aslında profesyonel olabilirmişim. Piyano, saz, darbuka, gitar, tüm enstrümanları çalmak istiyordum. Senfoni orkestralarından daha farklı orkestralar dönüyordu kafamda. Tek bir cihazda nasıl tüm enstrümanları toplarız diyordum. Tek bir şarkı yapalım, hem caz, hem pop hem türkü hem sanat her tür olsun diyordum. Bardaktan kaşıktan halıdan kilimden pencereden tozdan taştan sesleri bende çok düşünmüştüm.
Küçükken sanatçı olmayı istiyordum ama sesim iyi olmadığı için sinirleniyordum. Notaların çizimini çok güzel yapıyordum.
Edebiyatta pek iyi sayılmam. İyi edebiyat yaparım ama iyi edebiyat yazamam. Tarihte de. Coğrafyanın kitabını yazabilirim. Matematik, fizik, geometri, kimya, öğretmeni olabilirdim. İyi resim yapardım, resim hocamız çok iyidi, hakikaten bu işin hocasıydı. Nü resimleri merak eder, fantezi kurardım.
Seksi (kendide giyimide) bir hocamız, güzel cazibeli alımlı hocamız, sinirli bir hocamız, sakin bir hocamız, komünist bir hocamız, ateist (tahmin) bir hocamız, okulda her tür hocamız oldu herhalde.
Sapanla kuş avlardık. Zevk için kurbağa ezerdik, hayvan dümdüz oluyordu. Ama bir kaç hayvanı da gömüp fatiha da okumuştum. Horozdan çok korkuyordum.
Arkadaşlarla gökte Allah arardık. Allah yukarda derlerdi, bizde arar dururduk.
Büyük baş, küçük baş hayvan güttüm. Ahıra girdim. Girmeyen bilmeyen varsa bir gidip mekanlarını görsün.
Bir çiftliğim olsun, her hayvan olsun istedim.
Tarla sürdüm, belledim, harman yaptım, buğday öğüttüm, biçtim kestim dizdim. Öküz arabası, at arabası, eşek arabası. Vay haline o hayvanların.
Aya çıkmayı hayal ederdim. Millet aya çıktı biz yayayız lafına çok takılmıştım, sanki maharet gibi. Halbuki hayat yayaydı, hayat yerdeydi, Daha bastığı yeri bilmeyen adam aya bassa ne olur? Bastığınız yeri biliyor musunuz?
Devam edecek.
4 kez kız isteme (4-5 tanede ilgilenilmiş var.) yaşadım. Eller önde bağlı, baş eğik, dizler birleşik, üzerimde ceket kravat, sessiz sakin uslu oturma, odaya geç 10 dk kızla kouş, haçaya kahveye yemeğe bol tuz.
YanıtlaSilBir kız çok kibir yaptı beğenmedi beni. O nun bölümü daha üstün bölümmüş. O Dünyayı yönetecek bir kariyere ulaşacakmış.
Eşim başka kadınlara birlikte olmama birşey demiyordu. Erkek nefsi meselesi.
Evlilik çok kötüydü. Her evlilik kötü aslında.
Evde reis olmak hoş gelirdi.
Çok kişinin dert (Dertlerde dert olsa) babasıydım. Bir psikoloğun veremediklerini verirdim herhalde. Sizde az yada çok dert dinlemişsinizdir, hiç seks derdi dinlediniz mi? İnsanlardaki seks acısını bilirmisiniz?
Çok dayakta yedim, çok dayakta attım. Dayak yiyerek ve atarak büyüdüm. Kavgada ettim.
Banka soyma muhabbeti çok geçti hayatımda.
Bankada para bırakmazdım. Banka kullanmasın.
Teyemmüm ile cenabetliğimi giderdiğim oldu.
Cuma geceleri sakin geçerdi. Kur’an gecesiydi. Şimdi yok herhalde, kalmadı pek.
Kur’anı kaç kere hatim ettiğimi bilmiyorum. Yasin tebareke amme ezberlemiştim. İmamlıkta yaptım biraz. Bir rekatta yasinin yarısını diğer rekatta diğer yarısını okumuştum. Tesbih namazını hayatımda galiba bir kez kıldım (Peygamberin hadisini okurlardı, ömrünüzde bir kez olsun kılın. Hiç unutmam). Tecvid dersi almadım sayılır.
Ölümü düşünürdüm, düşünüyorum. Nasıl öleceğim, nerede öleceğim?
Doğumumuda düşünürdüm. Nasıl doğdum?
Rüya tabirleri ansiklopedisi aldım. Neredeyse hatim ediyordum.
Sivilceye, kızamığa, yaraya bereye dualar kitabı okurduk, okunurdu.
Kovboyculuk, evcilik, misket, sek sek, yakartop, ip atlama, çatapat, kızkaçıran, tavla, dama, satranç, okey, 51, batak, poker, pişti falan.
Spor. Futbolu sevemedim. Voleybol, biraz basketbol. Yürüyüşe, koşuya spor denmezdi, sonra sonra herşeyede spor dediklerinde çok sinirlenmiştim.
Vücut geliştirmek istiyor, salonlarını merak ediyordum. Parası çok gelmişti galiba. Kendim bir kaç alet almıştım evde yaparım diye, olmadı.
Karete kursu düşünüyordum. O da olmadı.
Saçlarıma limon (doğal olduğundan) sürerdim. Zeytinyağmıydı ne yağıydı saçlara sürerdim. Kulak temizlemeden ağız spreyine kadar her türlü temizlik bakım malzemelerim vardı. Manikür pedikürüm de oldu biraz. Fondatensiz, parfümsüz gezmezdim. Saçlarımı boyardım arada. Enseyi uzun bırakırdım. Berbere değil kuaföre giderdim.
Zorla misvak aldırırlardı, kullanmaz atardım.
Tasarruf diye bol sulu yemek yerdik, yedirenler hiç olmazdı o sofrada.
Devam edecek.
Kabir meleklerini düşünürdüm korka korka. Cehennem penceresi açılacak, kitap soldan verilecek. Vah vah vah.
YanıtlaSilCehennemde sanatçıları düşünürdüm. Fahişeleri, Kötüleri, Zalimleri, Hristiyanları, Yahudileri, bizim bir komşuyu filan. Ben cennetteyim. Oh ne güzel.
Kerhaneye gidene, meyhaneye gidene nasıl gider derdim. Cehennemde çatır çatır yanacak.
Düşlerimde sırat köprüsünden geçiyorum kaç kere. Sürüne sürüne koşa koşa yürüye yürüye. Ellerimle yürüyorum, asılı gidiyorum. Arkama bakıyorum şefaatçiler varmı yardım edecek.
Zebaniler beni cehenneme atıyor, hepsi korkunç insanlar, Allah öfkeli öfkeli bana bakıyor. Meleklerden biri bana üzülüyor. Cehennemde yanma süremi hesaplıyorum, kaç var cennete.
Rüyalarımda kim bilir kaç kez ahirete gittim.
Peygamberi rüyamda görme duasını okumaktan dilimde tüy bitti.
Tuvalete bilmem hangi duayla sol ayakla girer, sağ ayakla duasız çıkardım.
Ayetel kursi okumadan evden çıkmamayı, besmelesiz beslenmemeyi, şükürsüz sofradan kalkmamayı, hatta uzun uzun sofra dularını öğrendim, yaptım.
Ekmeği yarım bırakma arkandan ağlar, tabağı sünnetle peygamber kızar, ekmeği yere çöpe atma cin çarpar, zeytin çekirdeği, soğan kabuğu falan filan.
İstiklal marşını ezberlediğimde vatan aşkının doruğuna çıkmıştım herhalde. O coşku, o heyacan, o övünç, o müthiş kahramanlık hayallerim, Türkiye yi bir tek ben kurtarabilirim. Ben zamanın Atatürküyüm. Herkes aptal bir tek akıllıyım sanki.
Başbakanlık hayalleri kurardım. Bu ülkeyi süper yapacağım, bu ülkeyi Dünyanın başı yapacağım, Yunanistanı bulgaristanı devireceğim, falan filan.
Türkiye için projeler üretirdim. Çılgın projede neymiş, ben ne projeler ürettim.
İleriyi berrak bir şekilde gören biriydim. Hemde çok çok ileriyi. Biri 50 seneyi yazarken ben 500 seneyi yazardım. Artık ilgilenmiyorum.
Sünnet oldum maalesef. Ağladığımı hatırlıyorum. Yastık altıma altın konduğunu, hediyeleri, paraları, sünnet elbisemi (mavi idi), babamın çüküme sarılan sargıyı çıkardığını, annemin kesilirken yanımda olmadığını, falan. Gitti parça. Ama takıcam.
Bir ara vücuda epilasyon yaptırıyordum, vazgeçtim. Onu kes bunu kes insanlıktan çıkacaz.
Atalarımız, osmanlımız, gazimiz, şehidimiz. Ne gaza gelirdim, türkiye bizim bölünmez derdim.
Şeriatçı gazı aldığımda oldu. Devlet dinsiz diye terör estirmek geçerdi aklımızdan.
Hiç polis gazı almadım. Joplama falan yaşamadım. Karakolluk olmak, herhangi bir ifade için çağırılmak falan olmadı. Belki polis gazı diğer gazlardan iyiydi. Şeriat, milliyet gazı insanı fena yapıyor.
Küçükken doktor mühendis olmak falan düşünmezdim.
Melek gibi olmak. İnsancıl, sevgi fışkıran, içi yardım aşkıyla dolu, yardıma koşan, sağ omuzdaki meleğin boş kalmasına engel olan biri olmak. Melek yorulsun sevap yazmaktan. Çok zengin olursam hep fakirlere yardım etmeyi hayal ettim. Evler yapayım, fakirlere bedava vereyim derdim.
Hürlük/Özgürlük denen şeyin ne olduğunu din den çıktığımda anladım. Özgürlükçülere çok kızardım. Dinsiz imansız Allahsızlar şerefsizler filan sayardım. Hep şu “özgür ol istediğin boku ye oh ne güzel öylemi” mantığıyla özgürlüğü anlayamadım.
Sağcılık solculuk meselesi. Solcular aynasızlardan başlarlardı, dağlar bağlar diye çağlar, dünyanın düzelmesi ümidiyle durulurlardı.
Evlilik. Eşle kolkola olup oturmaya gittim. Eşle onun bunun dedikodusunu kavgasını yaptım. Eşim başka kadınlarla birlikteliğime birşey demediği gibi, bende onun başka erkeklere birlikteliğine birşey demezdim. Ama hiçte olamadı.
Erkeğe kadın serbestliği, kadına erkek yasaklığını eşimle tartışmak isterken, eşim “ben çok düşündüm ama işin içinden çıkamadım” demişti.
Eş değiştirme, eş birleştirme, sanal seks, grup seks, anal seks, fetiş, sübyan, hayvan, homo, ne tür sınrısızlık varsa çoğu kafada pozitifti.
Seks esnasında deprem yaşama korkusu oldu bir ara. Kerhane üstüme çökerse dedim. O cinsel sapkınlıkları düşledikçe ardından Allah sesi geliyor kulağıma, “yakarım, yıkarım”.
Şeytan gibi olmak. Başlarım iyiliğe dedm. Kötü olacam. Sikicem, sokucam, koyacam, siken yaranır, anasını bellicem ortalığın. (gayet açık doğal yazıyorum yanlış anlaşılmasın). Açık olmayan şey kılavuz sayılmaz.
Allah gibi olamadım. Olamazdımda. Kendi gibi olmasını isteyip duruyo. Olmuyo, olmadıkça zorlatıyo.
YanıtlaSilİnsan gibi olmak değil, insan olmak lazımmış. Ama bunun nasıl olduğunu hala bilmiyorum.
Devam edecek.
ADSIZ ! ATLI' YA......
SilUzun olsa da okumaya çalıştım....
Hayattan kesitler..
Mutluluklar....bunalımlar....
Kabir ziyaretleri yaptım. Çok Fatiha okudum. Ayetel kursi filanda olabilir. Mezar başında yasin okuyup okumadığımı hatırlamıyorum. Ama evde ruha hediye mahiyetinde okudum. Mezarlıklarda çok isim okudum. Özalın mezarına bir kaç kez gittim. Anıtkabir zaten olmazsa olmazdı.
YanıtlaSilAlın yazısı, alında hayatın yazması, alında eleneceğin kişinin yazması. Bizzat alnımda yazı yazdığını düşünürdüm.
İslamın imanın şartlarını saya saya bir hal olurduk. Gelen geçen sorardı, allah kaç, islamın şartı kaç, guslün farzı kaç.
Bir kaç aşk teklifi aldım, bir kaç evlenme teklifi aldım.
Mehdi, deccal, yecüc mecüc, dabbe vaaz ve muhabbetleri hiç bitmezdi.
Demirelin, ecevitin, inönünün, daha bir çok ismin kafir yahudi filan olduğunu öğrendik. Atatürkün deccal/kafir olduğunu. Yazı tura demezdik, yazı - kefere derdik. Paradaki Atatürk resmine kızardık. Bakar bakar sinir olurduk. Müslüman müslümandı, gerisi kafirdi. Her müslümana da müslüman denmezdi. Kurtulan tek bizdik, diğerleri cehennemlikti. Atatürke beddua vaazları, konuşmaları dinlerdik. Ayasofyayı cami yapmak isterdik.
Gavurun malı, gavur icadı, gavur yemeği. Bunları almak günahtı, haramdı.
Gezmek, görmek deyince aklıma tarihi eserler, müzeler, anıtlar, çeşitli yapıtlar gelirdi. Bu ülkenin, dünyanın yeşili bir türlü aklıma gelmedi. Bu ülkenin kızılırmağı, van gölü, meyve-sebze bahçeleri tarlaları, dereleri, çayları, ovası, dağı, yaylası aklıma gelmezdi. Allahın yaratııkalrı yerine insanın yaratıklarına yönlendirildik. Doğa deyince, yeşil deyince de ya piknik ya seks akla gelirdi. Hep o yeşilliği doğayı öyle gördüm.
Üniversite hayatımda sağ-sol tartışmaları boldu. Ülkücülerin haraç aldığını, orayı burayı dağıttığını duyardık.
Kıyamet kopma tarihleri vardı, hala var. Kıyamet tarihi, günü, saati verilirdi. Çok korkardık.
Ölüm anını anlatırlardı. Azrailin görünüşünü, nefes alamama anlarını, çok büyük acı olduğunu filan öğrenirdik. Ölümden korkardık.
Yemek konusunda vaazlar alırdık. Sofraya çıplak oturulmaz, midye haram, ayakta su içmek haram, ayakta yeme, belden aşağı yeme, soğanı öyle soyma, ekmeği böyle kesme, zemzemde elini başa koy, su içerken elini başa koy, vs.
Cinsel vaazlar vermezlerdi, el altından kitap dağılırdı. Gerdek gecesi anlatılırdı, nasıl sevişileceği anlatılırdı. Şuran kapalı şuran açık olacak, şurana dönük olacan, önce burayı sonra burayı açacan vs.
Uyurken ayetel kürsimiydi, neydi. Sağa üfle, sola üfle, amin de yat. Yüzüstü yatmak günah. (Not: Şimdi bir hayvan gibiyim. yüzüstü yatıyor, ellerimi yastık yapıyorum.)
Adem elma yemiş, boğazında kalmış, elmacık olmuş. Ademe bilmem ne sürülmüş kıllar olmuş.
70.000 miydi 80.000 (dolar) miydi neydi cinsel ilişki teklifi aldım.
Masturbasyon için özel boşalma bezim vardı. Don batarsa annem çakardı.
Sabun del sabun del filan deyip duruyorlardı. Onu hiç yapmadım.
Seks muhabbeti demişken; am yaladınmı, çıktığın yeri gördünmü, ohhh şap şup, ıslak ıslak, sıcak sıcak, mala vurmak, bacak omza, vs. (Ben bu muhabbetleri hiç sevmedim.) Ben cinsel muhabbet deyince zevk aldığını anlatmak değil, zevk alma yolları üzerine geliştirmeler konuşurdum. İnsana cinsel problemlerini sorar, çözümler üretirdim. Evli kapalı kadınlarla seksi konuşabilirdim. Onların ne yapıp yapmadıklarını öğrenirdim. (Cinsel açıdan çok gelişmiş müslüman kadınlar var. Haydar Dümene sorulan soruları soranlara hiç rastlamadım. 16-50 arası bir çok kadınla cinselliği konuştum.)
Dünyaya erken geldim lafını çok söyledim. Zaten her ölüm olduğu gibi, her doğumda erkendir. Bunu sonra sonra anladım.
Hayatımda bir kaç kez düştüm kalktım. Vücudumda dört yara izi (dikiş), bir aşı izi var. Gripten başka hastalık görmedim. Umarım görmem. Allah doktora düşürmesin, başımızdan da eksik etmesin lafı çok ince bir laf. Bunu düşünün, ben çok düşündüm. Düşmek üzerine tüm deyimleri bir araya toplayın, diğer deyimlerle birlikte ve tek tek derin derin düşünün.
Bacaklardan ilk tahrik olduğum an 13-14 yaş gibiydim. Bazen tövbe tövbe çekiyor, bazen durumun ne olduğunu düşünüyordüm. Ben anamın karnından geldiğimide, nasıl geldiğimide bu yaşlarda öğrendim.
Devam edecek.
Sayın Hayyam,
YanıtlaSilBu arkadaşımızın "arkası yarın" gibi yazdıklarına bakılırsa, siz ve diğer yazarlar gibi, bu arkadaşımız için de blogda özel bir bölüm açmanız ve onu da blogun bir doğal yazarı gibi kabul etmeniz farz oldu gibi görünüyor. Ne dersiniz? :))
http://www.yuksekovahaber.com/yazdir/haber/haber/cemaat,-taciz-icin-ne-dedi-39622.htm
YanıtlaSilhttp://www.milliyetciler.com/haber/izmir-de-cemaate-bagli-ozel-yatili-okulda-taciz-skandali_1167.html
Ben zamanında bunların içinde yaşayan biri olarak söylüyorum. Buralar sapık yuvası, terörist yuvası.
Devlet bunlara maaş veriyor. Sağdan soldan yardım yağıyor. İyi giyimli, iyi yiyimli, iyi lüks denebilecek binalarda yaşam sürüyorlar. Mükemmel rahatlar. Devlet ve insanlık “sapık ve terörist” besliyor.
Bu konuda daha açık yazardım ama, kavga gürültü istemiyorum. Biraz kapalı yazıcam. (Aslında açık açık yazmak, konuşmak lazım.)
Bu taciz ve tecavüzler sadece Fethullahçıda yok. Bu cemaatlerin hepsi böyle.
Böyle şeyler pek duyurulmaz. Bir tane iki tane duyarsınız. Bilinmeyen kimbilir kaç taciz tecavüz var. Medya engellenir yada medya bazen susar. Dava açarsınız bir yere varamazsınız. En iyisi böyle olayları (gerçi her olayı) halka duyurup, halkı hakim yapmaktır. Utanmadan, çekinmeden açık açık konuşmak, anlatmak, söylemektir. O utandığınız halk size tahmin ettiğiniz gibi tepki göstermez. Rezil olmazsınız, rezil edersiniz.
Bir tane benim şahit olduğum, bir tane de duyduğum bir taciz yada tecavüz olmadan önlenme/kurtulma olayı var.
Bende ellendim, dokunuldum, okşandım. Elledim, dokundum, okşadım.
Kimse de kimseye tacizini yada taciz edildiğini söylemezdi. Kimide taciz filan bilmez, anlamazdı.
Göt olmazsa bacak, bacak olmazsa kol, kol olmazsa el elliyoduk.
Birbirimizin götüne baka baka yaşıyorduk. Elliyor, izliyor, seks muhabbetleri yapıyor, sonra geçip namaz kılıyor, Kur’an okuyorduk. Oralarda günler böyle geçiyordu. Bir Allah bir Şeytan.
Daha buraların çok konuşulacak konuları var. Herşeyi iyi hatırlamıyorum. Ama rezalet, berbat bir ortam oldğunu çok iyi biliyor ve anımsıyorum.
Devam edecek.
Evllilik “şiddetli!” geçimsizlikti. Ben laf anlatmak için hiç ağzımı yormazdım. Azarlamak falanda hiç uğraşmazdım. Direk kötek. Direk eller ayaklar çalışırdı. Ben küçüklüğümden iyi dövmeye alıştım. Çok serttim. Duvardan duvara, yerden yere filan derler ya öyleydim.
YanıtlaSilEvliliğin en sık kavgası, o şunu bu bunu demiş, birbirini koruma kollama konularıydı. Zıttık. Ben bana sen sana mantığıydı benimki. Senin sorunun senin benim sorunum benim. Sana yapılan beni bana yapılan seni ilgilendirmez. Olmadı.
Evliliğin en sık hoş yanı ise, ona birşeyler almak, biryerlere götürmekti. Bir yemek ısmarladığımda o gece yatak mükemmel geçerdi.
Çocuk olduğunda evlilik dahada kötüleşti. Halbuki iyileşmesi lazım. Kadınlık ile annelik birbirine girdi.
Çocuk doğduğunda aileler arasında çocuk bize benziyo lafları (havaları) geziyordu.
Hayat bayram olsa insanlar elele tutuşsa şarkısını hep dinler şarkının dediği olsun isterdim. Birde iç çekerdim. Oradan diğer şarkılara (Edip Akbayram dan Zülfi Livaneli den vs.) giderdim. Çok yoğun hümanizm (o zamanki anladığım hümanizm) yaşıyordum.
Şeker yada para almak için el öpmeye giderdim. Bayramlarda parayla kutlanır. Bir insanın diğer insana çıkarı olmasa bayramını kutlamaz.
Büyüdükçe (artık şeker para alamazdım) bayramlaştıklarım azaldı. Bazen beni bayramlaşmaya baklavanında ittiği oldu. Baklavayı yemek niyetine yiyen biriydim. Güzel bir türk kahvesi bazen.
Deliye her gün bayram, akıllıya her gün bayram. Hangisi doğru acaba? Aklıma geldi. Ne çok söylerdik bunu.
Bayramlıklarım için çok önceden mağazaya giderdim. Kravat vazgeçilmezimdi galiba.
Partiye (siyasi) bayramlaşmaya giderdim. Belediye başkanı gelcek diye en ön sıralara geçerdim. (Yalaka değildim, yanlış anlaşılmasın)
Birinin elini öpmek, birine karşı ayağa kalkmak, birine karşı el bağlamak, el pençe divan durmak vb. durumları eleştirirdim. Bir zaman Hakim karşısında ayağa kalktığım anı cehaletliğime verdim gitti. Bir zaman ise işyerine valimiydi kaymakammıydı neydi geldi. Ayağa kalkmadım diye fırça yedim.
Müdüre karşı elini bağlıyorsunda Allaha karşı elini bağlamıyorsun, ya da müdüre karşı kıyamdasında Allah a karşı yatarakmı duracaksın, ya da müdüre karşı kravat ceket çıkıyorsunda Allah a karşı pijamayla mı çıkacaksın vaazlarını çok dinlerdik.
Hırsızlık yaptım. Ne olduğunu söylemeyim.
Yalansız olmuyor. Yalan söylemediğim gün yok. Her gün yalanı kaldırmanın yollarını düşünüyorum. En sık yalanım müslüman gözükmem. Bazen öyle Dini bir muhabbete başlıyorum ki, adam beni Din alimi görebiliyor. Buradan çıkardığım sonuç şu ki, çok müslümanı kolayca kandırabilirim. Dini istediğim gibi anlatır, onu anlattıklarıma yönlendirebilirim. İstediğim gibi bir Din, İslam anlatabilirim. İmamlara bile anlattıklarımı vaaz ettirebilirim. Ama umurumda değil tabiki. Çok etkileyici bir ağzım, iyi bir duygulanımım var. Çıkar bir Elmalılıda olurum, Yaşar nuri de olurum, Fethullah ta olurum. Şeytanlığıda cinliğide melekliğide allahlığıda hocalığıda hacılığıda iyi yaparım.
Kaçak elektrik, su vs. kullanmayı düşünmüştüm. Tasarruf demelerine, laflarına çok gıcık oluyordum. Sonra gitgide durumlar şartlar fikirler değiştikçe olmadı. İşin tasarruf değilde kullanım yanlışlığı ve kullanım dışılığı olduğunu çözdüm.
Sosyalizme çok sarmıştım. Bazen kalbimin sıkıştığını (yada sıkışma gibi) hissettim. Sosyalizm insanı kalpten götürür dedim. Çoğu kalp krizi ölümlerine sosyalizm tanısı koydum.
Komünist olamadım. Yaşar nuri sayesinde. O bana ne kapitalizm ne komünizm dedi, bende tamam dedim. Eşit olmayan düzene eşitliği dayatmakla, eşit olmayan düzende eşitsizliği azıtmak (arttırmak) ne kadar acı sonuçlar doğurdu. Ve doğuruyor.
Yaşar hocayı okudum az çok. Tam bir Yaşarist oldum. Her yerde onu savundum. O tarikatları yazdıkça aklıma mazim geldi. Açık söylüyorum, saydım mazimdeki müesseye. Yalan yok. Yaşar hocayı göklere çıkarıp, tarikatları yerlere indirdim. Bu hoca tarikatları bitirir ümidindeydim ama, olmadı.
Cemaatten bir hoca buralara gelip beni sormuş bir ara. Benim bir şeyimi çalan hocaydı. Görüşemedik. Görseydim çaldığını soracaktım.
Devam edecek.
Sakalımın çıkmasını özledim. İlk sakal traşını hatırlıyorum. Tek tük çıkmıştı. Traştan sonra iyide makyaj yapıldı. Tanıyamamışlardı.
YanıtlaSilÇok küçükken bir arkadaşı kaybettim. Cesedinin paramparça olduğundan sözettiler Cesede vantilatör çalıştığını, ağlayanları hatırlıyorum. Ben ağladığımı hatırlamıyorum. Her gün beraber olduğum tek arkadaştı. Ondan sonra arkadaş çevrem bozuldu galiba.
Bir kez intihar ettim. Müslümanken. Nedeni yüksek banka borcu. Şimdiki aklım bana onlar senin borcun değildi, sen bankalardan devletten bazı büyük kurumlardan alacaklısın diyor. Hatta çok çok yüksek alacağın var diyor. Sana belkide ömür boyu yetecek alacağın var diyor.
Devlet demişken, müslümanken şeriat bazında Ankara’yı bombalamak istediğim gibi, ateistliğim acemiliğinde sömürge bazında da bombalamak istedim. Ankara’yla birlikte başka yerleride. Artık bunlara ihtiyacım olmadığımı öğrendiğimde çok mutlu oldum.
Maliye kuyruklarında az beklemedim. Devlet’e elimizle çalıştıklarımızı verecez, saatlerce oradan oraya koşuyoruz. O maliyeleri bile bombalamak istedim.
Maliyede her ödemede 10 20 30 kuruş memura. Bozuğu yok. Kim bilir kaç kuruş orada göl oldu. Orada kuruş burada kuruş kalmasa herhalde bir dairem daha olurdu.
Maliye derken anamaliyecilik diyesim geldi. Anamaliye devlet, babamaliye holdingler.
Cennet anaların ayakları altında. Bu sözle neler yaptım neler. Eşimi dövdüm, çocuk dövdüm, arkadaşımla kapıştım, kısaca maddi manevi kaybettim.
Anamdan babamdan duada aldım bedduada. Ama hiç bir şey olmadı. Şimdi hiç bir şey almıyorum.
Kime iyilik yaptıysam genelde “Allah sevdiğine kavuştursun” dediler ama olmadı. Çok sevdiğim bir kadın hiç sevmediğim birine gitti.
Bir kadın beni çok sevdi. Ben onu sevmedim. Sevmediğimle olmadı, hiç olmazsa sevenle olsaymışım.
Ben ne dua beddua ettiysem, ne dua beddua aldıysam olmadı, tutmadı, gerçekleşmedi. Ahiret zaten yok, onun için aldığım ve ettiğim dualar ve beddualarda olmayacak. Duasız yaşanmaz diyorlardı değilmi?
Ümit. Ne ümitlerim vardı. Ümitsiz yaşanmazmış. Ne ümitlerim yıkıldı. Öldüm öldüm dirildim ben.
Hayallerle yaşadım. Hayalsiz yaşanmaz dediler, kurdum.
Emri hiç sevmedim. Ricayıda sevmedim.
Lakaplar takılırdı, takardık.
Hayat zor, hayat monoton, hayat kumar, hayat bayat, hayat sıkıntı, hayat bunaltı, odun gibi hayat, ot gibi hayat, hayat mücadelesi, hayat sigortası, hayat garip, hayat yok, hayat okulu, hayat dersi, hayat sınav, lüks hayat, adi hayat, kaliteli hayat, şerefsiz hayat, siktimini hayat, amk hayat,.... vs. vs. dedik.
Kolumdaki iğne izine çok takmıştım bir ara. Şimdiki Tıpta artık o iz olmuyor. Onun dışında vücutta yara izleride var. Bakalım buna ne zaman dur diyecek tıp. Estetik düşündüm ama güvenemedim. Sonra sonra da bir izden ne olacak dedim. Sonra gene taktım. Penisteki eksikliği zaten takıyordum. Saçta dökülmeyi, bir şey yediğimde dokunmasını, parmakların bir acayip gelmesini, diş çürümelerini, terlemeyi, göz çapaklarını, tırnak kirini, kulak kirlenmelerini, burun kıllanmasını falan filanı da ekleyerek taka taka bir hal olmuştum.
Aids virüsü dabbetül arz mı? Böyle bir şeydi ismi galiba. Bu kitap aklıma geldi şimdi. İnanmıştım kitaba.
Galiba devam etmiyecek. SON.
Sayın Adsız,
SilSiz yazılarınızı gönderdikçe parça parça okuyordum, ama "devam edecek" dediğiniz için de bir yorumda bulunmam abes olur diye bir şey demiyordum; ama artık "son" dediğinize göre belki bir şeyler söylerim diye düşündüm, açtım yazdıklarınızı tekrar okudum, ama bir şeyler demenin yine de abes kaçacağını düşünüyorum.
Yazdıklarına bir yorum yapmam, eleştiri getirmem, onları bir yere vardırmam -sanıyorum ki- haddim değil; ancak blogun yazarlarından biri olarak, en azından okuduğumu, yazdıklarınızın oldukça ilginç şeyler olduğunu ve şaşırtıcı bir samimiyet içerdiğini belirtmek isterim.
Saygılarımla.
ben de tamamını okumadım ama böyle düşündüm;
Silve ilginç bi alan diye burası;
Teşekkür ederim. Bazen yaşadığımı yazıp ardından yorum yaptım, aslında yapmamalıydım. Samimi olmayan hiç bir şey kılavuz olmaz fayda getirmez, zarar getirir. Hayat anlatmaya eleştiri olmaz (Anlatımın yanına ek yazıları, yorumları diyorsanız onları saymayın).
SilGençler gidin namaz kılın. Vallahi tek yol islamdir.
YanıtlaSilGencler islami terorist dini diye bilmeyin. Kafa kesenler cia, fbi ve diger bati orgutleridir. Musluman yetisen biri vallahi kimseye zarar vermez. Islamin icine eden, somurenleri lanetle kiniyorum. Allah bunlar icin cehennemi dosedi. Yol yakinken donun bu yoldan, kimseye yarar gelmez bu yoldan. Samimi bi kalple donun kibleye Allahi cagirin...
YanıtlaSilAynaya bi bakin hic gordugunuz tesaduf eseri olabilirmi. Dogaya bakin, kanunlarina bakin, evrene bakin muthis bir denge var. Kuranda gecen zalimler kimlerdi. Insanlari olduren, kalp kiran, mazlumun ahini alanlardir. Musluman kimseye zarar vermez, hakka tecavuz etmez. Ama pkk ya hizmet eden bu sitenin sahipleri varya bunlardir zalim iste bunlar sizi kandiriyorlar, zihninizi bulandiriyorlar, iste kafa kesenler bunlar, korpe kuzulari besikte katleden zihniyet bu zihniyettir. Ah bunlar varya bunlar imralinin askerlerridir. Bunlar maxin kapitalistleridir. Maocular bunlar. Mussolinicidirler bu kafadakiler. Iste bunlar icindir cehennem. Biz iman etmisiz. Ha bu demek olmuyor. Sizleri oldurmek haktir. Biz nasil yasiyorsak sizde yasiyacaksiniz. Cunki bizim dinimizde aman dileyene el kalkmaz. Cunki bizim dinimiz sizi bile sevmemizi emreder. Amma Allahin vadettigi sure dolmak uzere, yarin Allah katinda nasil hesap vereceksiniz. Vallahi aciyorum size.
YanıtlaSilSelam.
SilM.Karasu, sana aşağıdaki hükmü hatırlatmak isterim:
"6:68 - Â yetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma."
Muhammet Karasu, bizim öyle olmadığımızı çok iyi bildiğine eminim.
YanıtlaSilGülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ’-i tesnîm içelim Çeşme-i nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa’dâbâd’a
Bir bûse-i can bahşına ver nakd-i hayâtı
Gel kaail olursa
Senden yanadır söz yine bâzâr senindir
Ey âşık-ı şeydâ
http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s11/com.pdf
Muhtesib kahvve-fürūşa ne ta‛addī eyler
Yoksa kāfir mi olur içse müsülmān kahve
Acaba önceleri kahve içmek küfre girmek miydi? Kalitesiz, zararlı maldan kazanç haramdır demişler sanki? Kötü olan mal elinde kalmasın diye fiyat düşürmek haram, açık artırma haram, talepe göre fiyat haram, zararı kara çevirmeye çalışmak haram, derde çözüm yerine dert yüklemek haram….
Çocuklar uyutuldu, çocuk tozu toprağı oyuncak yaptı, silahı oyuncak yaptı, çocuk bülbülün yuvasını yıktı.
Buradan hayyama sorularim var
YanıtlaSil1. Evren nasil olustu
2.canlilik nasil basladi
3.hic biyoloji egitimi aldinmi
4.fizigi ne derece biliyorsun
5.bir karinca bir ari nasil kendiliginden olustu
olustu.
Bunlara doyurucu bir cevap ver, en aksi ateist olacam
Sayın Muhammet,
Sil1. Evreni allah yarattı.
2. Canlılığı allah başlattı.
3. Allahın biyoloji ilmi hepimize yeter.
4. Allahın fizik ilmi hepimize yeter.
5. Bir karıncayı veya arıyı oluşturan allahtır.
Cevaplarım size karşı aynen bu şekilde Sayın Muhammet, lütfen -ve sakın- ateist olmaya kalkmayın, ateizmin sizi kaldıracak gücü olduğuna inanmıyorum zira.
Saygılarımla.
Hayyamcim guzel kardesim benim, evren kendiliginden olusmaz, protein kendiliginden varolmaz, ariya, alan tasarrufu saglasin diye altigen sekli asilanmaz, su buharlasip tekrardan donduye katilmasi tesaduf degildir, bir bakteriden bir insan varolmaz, simdi sen bir yere gidiyorsun, buyuk bir sarayla karsilasiyorsun, tesaduf eseri oldu bu saray diyebilirmisin diyemezsin, verdigim basit bir ornek biliyorum, eminim bla bla demissindir, okurken. Mesele ne biliyormusun benim guzel kardesim, ortada sofraya gelmiş guzel bir pilav var, siz diyorsunuz ki, bu pilav kendiliginden hazirlandi, kendiliginden sofraya geldi. Yani ortada tesaduf eseri olmayacak eserler var, siz felsefe oyunlariyla, bunlari koltuk altina supuruyorsunuz. Biliyorum sozlerimin senin yaninda hic degeri olmayacak, bari sana inanip, felsefi ozlu cumlelerine kananlara faydam olsun.
SilHayyamin cevaplari
YanıtlaSil1. Bigbang
2.rastgele dizilim
3. Almadim ama evrim agaci okuruyum
4. Fizikci degil ben bir hukukcuyum orasi ne kadar dogru
5. Evrim:):)
evrenin düzeni ve yasaları zekanın bilirliği yoktur demiyoruz biz üstadım;
YanıtlaSilama bunların hiç biri bu dine ve o tanrıya inanmaya sebep değil ve
bunların hiçbiri o dini ve inançları meşru kılmaz
neden bunu/bunları anlamayıp başka yerlere çekiyorsunuz,
bi tanrı bulmak o dine inanmayı mı gerektiyor
ya da bi tanrıya inanmak tüm onları benimsemeyi mi,
neden bunu böyle yapıyorsunuz ve algılatıyorsunuz?
o dini ve tanrıyı/tanrı anlayışını benimsemeyen herkes gidip bilim/evrim ve materyalizme de sarılıyor değil
ama size bi sır vereyim; evrime ya da materyalist bilime inanmak - insanları yakacak gaddar ve cezalandırıcı bi tanrıya inanmaktan daha makul; ve yine de bir adım;
Yalnis anlasilmasin hayyamdan herhangi bir sey ogrenecegimden degil zira hayyamin kapasitesi sordugum sorulari cevaplamaya yetmez. Kendini hukukcu diye tanitan biri ancak, okudugu kitaplardan ezbere birseyler sacmalar. Hayyaminda yaptigi bu, sadece agzi laf yapiyor.
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=TkxmRxxtJ_g
YanıtlaSillinki öneren can öze sevgiler...
Ekmek arası sosis/sucuk karıştırmıştım.Yolda gide gide yiyorum.Ekmek kırıntısı yere düştü.Köpek düştüğünü gördü, koştu yedi.Sonra bana baktı.Ekmeğin yarısından çoğunu yemiştim, köpek bana bakarken tam ekmeği devam etcem vazgeçtim, köpeğe verdim, bir anda hızlıca yuttu.Çok açıkmış belli.
YanıtlaSilBu sefer elimde bisküvi yürüyorum.Köpeğin biri yine bakıyor.Çağırdım bir bisküvi attım.Sonra diğer köpekler toplandı.Üç köpek bisküviye bakıyor.Yere attım.İçlerinden biri saldırdı.Diğer biri bana bakıyor, bir hareket yapıyor, bir şey söylüyor gibiydi.Zannediyorum direk bana ver yere atma demek istiyordu.Diğer köpek daha güçlümüydü ne artık, onlara yedirmiyordu herhalde.Bisüviler bittikten sonra diğer iki köpek kırıntı aradı ama bulamadı.
Tavuğu yedim kemikleri kaldı.Köpekler aklıma geldi.Yere bırakır bırakmaz dört beş köpek koşa koşa geldi.Yağmur kuvvetli yağıyor.Köpekler kırıntı döküntü saçıntı ne varsa arayarak yedi.
Yine bisküvi.İki tane aldım gerisini köpeğe bıraktım.İki üç yada dört tane yedi herhalde.Gerisini bıraktı.Tam göremediğim (kargaya benziyordu) bir kuş birini kaptı gitti.Gerisini çöpçü süpürdü.
Br sinek.Laptopun adaptöründe belki yarım saat gezindi silindi yıkandı yedi içti.Ne var orda bilemedim.Belki dökülen şeker çay kahve yemek kalıntıları.
Karafatma.Yere oturdum bir şeyler atıştırıyorum.Ayağımda çorap yok, ayağımın üstünden bir şey geçti.Durdu, yürüdü, kayboldu.Bence benden bir şey bekledi ama ben anlayamadım.
Kelebek üstüme üstüme geliyor.Belki az önce yemek yedim ondan.Ya da içtiğim kahve çay kokusuna mı?
Kertenkeleden korktum.Sakin hareketsiz durup birden zıplayan hayvan.Bana ürkünç geldi o an.Aslında bir şey yoktu belkide ama bir duyum aldığımdan kaçtım gittim.Yoksa yedirir içirirdim.
Elimde yine tavuk kemikleri var.Bu sefer kedi gördüm.Çağırdım çağırdım gelmedi.
Küçük bir köpek, nerden bulduysa bir kemiği yemeğe çalışıyor.Ama dişler kıramıyor.Minik minik prçalar halinde bir şeyler götürüyor.Ağzına alıp oradan oraya gidiyor.Bir köpek gelirse ona kaptırıyor.Bu sefer başka bulup geliyor, yine aynı durum.Kırmak için koca bir taş buldum.Kemiğe vurdum ama taş kırıldı.
Küçük köpek kemiği bulmuş yiyecek.Büyük köpek yaklaşınca kemiği bırakıp uzaklaşıyor.
Karton kutulara birşeyler koyup odanın köşesine koydum.Ertesi gün iki örümcek etrafında geziyor.Kartonları kaldırdım artık örümcek yok.Örümcek nasıl geldi, neden geldi? (Birde u karafatmalar nereden geliyor? Not: Kimisi pissin diyebilir, hayvan pisliğe gelmiyor, yemeğe filan geliyor.Belki rahat edecek, uyuyacak yer arıyor.Senin pis dediğin şey tertemiz yiyecek.Senin pis dediğin temiz, temiz dediğin pis.)
Köpek yeni geldi mahalleye.Bir şeyler vericem, çağırıyorum ama ama korkuyor, onun bulunduğu yere doğru attım bir parça.Yedikten sonra elimdekileri bulunduğum yere bıraktım.Bakıyor ama gelemiyor yanıma.Biraz uzaklaştım.Yemeğin yanına geldi, hem bana bakıyor hem yemeği yiyor, ürke ürke.
İki köpek (kardeş olmaları muhtemel) birbiriyle bir şeyler yapıyor.Sevişmeye benzer gibiydi.Yolda geçen biri bunları görüyor, kavga ettiklerini sanıp ayırmaya çalışıyor.(Kavga etmedikleri kesin)
Köpeğin biri güvercini yakalamış yiyor.Bir diğeride bana kalırmı diye bekliyor.
Köpek karnım aç diyor.Bendede bir şey yok.Çay içiyorum.Çayı uzattım, baktı kokladı gitti.
Kuru pasta aldırttım, yanlış alınmış.Birazı yendi, çoğu kaldı.Paketi olduğu gibi köpeğe verdim.Kırıntıları bile kalmadı.
Çocuklar kek almış.Çoğunu yediler, kalanını keki saran kağıtla köpeğe attılar.Köpek kekide kağıdıda yedi.
Yoldan iki genç kadın geçiyor.Köpeğin biri arkadan yaklaşıp kadının kalçasını kokluyor.
Köpek uyuyacak ama bir türlü yer bulamıyor.Bir oraya gidiyor bu buraya.Tam uyuyacak başka yerden köpekler rahat bırakmıyor, ya da girdiği araba altı hareket ediyor, yada kovuluyor.Bir yandan karnı aç, etraftan düşecek birşeyler arıyor.Köpeklerin yatacak yerleri yok.Bir tek gece rahatlar herhalde.Trafik ve insan yok.
Kuş yol üzerinde yiyecek birşeyler arıyor.Buluyor.Bir yiyor bir kaçıyor.Arabalardan bir türlü rahat yemek yiyemiyor.