E=mc²! Bu formülü herkes anlamıyor ama herkes biliyor. Dünyanın en ünlü formülünün ve onu tasarlayan deha Einstein'’ın öyküsü ...
Fizikte devrim yaratacak nitelikteki "İzafiyet Teorisi"’nin öngördüğü sonuçlarla boğuşan Albert Einstein, bundan yaklaşık yüz yıl önce heyecan verici bir sonuca ulaştı: Teoriye göre kitle ve enerji aslında birdi ve aralarındaki ilişki E=mc² denklemiyle açıklanabiliyordu.
E=mc² Einstein’ın 1905'’te yaptığı sıradışı buluşlardan sadece bir tanesiydi. Bunların arasında özel görelilik teorisinin tamamlanması, atomların var olduğunun ispatı ve ona Nobel ödülü kazandıracak çalışması olan ışığın doğasının açıklanması da vardı. Bu buluşların gerçekleşmesinin 100. yılını anmak ve onurlandırmak için 2005 yılı, uluslararası fizik camiası tarafından “Dünya Fizik Yılı” ilan edildi.
E=mc² Gerçekten Ne Anlama Geliyor?
Einstein’ın fikirleri içinde belki de en ünlüsü E=mc². Fakat acaba kaç kişi bu denklemin gerçekten ne anlama geldiğini biliyor? Bu çarpıcı belgesel, bu aldatıcı biçimde basit görünen formülün nasıl ortaya çıktığını gözler önüne seriyor.
Aynı zamanda Cambridge, Harvard, MIT ve New York Üniversiteleri gibi dünyanın önde gelen üniversitelerinden uzmanların konuyla ilgili görüşlerine de yer veren belgesel, Einstein'dan önce yaşamış bilimadamlarını ve onların Einstein’'ın ünlü denkleminin ortaya çıkmasını sağlayan fikir ve buluşlarını tek tek inceliyor veE=mc²'nin aslında ne demek olduğunu daha iyi anlamamızı sağlıyor.
"Einstein’ın Büyük Fikri" pekçok hayranlık uyandırıcı karakterin hikayesini ekranlara taşıyor. Bunların arasında:
Einstein: 1905’'de 26 yaşında bir aile babası olan Einstein hiçbir geleceği olmayan bir İsviçre patent bürosunda çalışıyordu. Arta kalan zamanını ise fiziğe alışılmışın dışında yaklaşımlar getiren kuramlarını geliştirmeye harcıyordu.
Mileva Maric: Hem bir bilimadamı hem de bir anne olan Einstein’ın ilk karısı Mileva, eşinin takıntısı yüzünden oldukça ağır bir bedel ödedi.
Michael Faraday: Hayata fakir bir ciltçi olarak başlayan Faraday 19.yüzyılın en önemli bilimadamlarından biri haline gelecekti. Farklı kuvvetlerin nasıl birbirine dönüştürülebileceği üzerine çalışarak modern bilimin enerji kavramının temellerini attı.
Antoine -Laurent Lavoisier: Fransız Devrimi sırasında giyotinle infaz edilen fransız bir aristokrat ve amatör bilimadamı olan Lavoisier, madde nasıl bir fiziksel değişim geçirirse geçirsin toplam kütlesinin asla değişmeyeceğini kanıtlamıştı.
James Clerk Maxwell: 19. yüzyılın sonlarında bu genç İskoçyalı, ışığın son derece tuhaf bir özelliği olan elektro-manyetik bir dalga olduğunu ispat etti; ne kadar hızla yolculuk edilirse edilsin, ışık da saatte 670 milyon mil hızla aynı şekilde senden uzaklaşıyordu.
Emilie du Chatelet: Bir matematik dehası ve aynı zamanda fransız filozof Voltaire’in sevgilisi olan Emilie bilim dünyasında çok uzun zamandır tartışılan bir konuya açıklık getirdi; bir nesnenin toplam enerjisi hesap edilirken hızının karesinin alınması gerekiyordu.
Lise Meitner: Einstein ünlü denklemini ortaya attıktan sonra çalışmalara başlayan Lise, uranyum atomunun parçalanabileceğini kanıtladı ve Einstein’ın denkleminin de öngördüğü üzere, bunun sonucunda ufacık bir kütleden olağanüstü bir enerji açığa çıktığını ortaya koydu. Bu buluş atom bombasının temellerini atacaktı.
çok güzeldi teşekkürler
YanıtlaSil