Cihan Türkoğlu: İnsan Merkezli Dünya Görüşü

3 Yorum
Evrim Kuramı'nın açıklanması kitlelerde hazımsızlık yaratmış olsa da bilimle dinin bir yerde kavuşması gerektiğini savunanlar, biraz da takiyyeye kaçan uzlaşmacı yorumlarla Darwin'in yanında yer almışlardır. 20. yüzyıla girildiğinde Darwin'in söylediği biraz daha net anlaşılır hale gelmişti. "Tanrı tarafından yaratılmış değilsiniz. Maymun, şempanze vb. türlerin de bağlı olduğu canlılardan evrimleşerek ortaya çıktınız ama bu çok uzun bir süreçtir ve dinin sözünü ettiği 6000 yıllık geçmişle ilgisi yoktur. Bu, çok küçük bir zaman dilimidir."

İnsanlık, bu yaratılmışlık veya evrimle meydana çıkma meselelerinden başka kendisinin en ayrıcalıklı ve zeki varlık olduğu savından da vazgeçmeye başlamış, kendini ve Dünya'yı Evren'in merkezi saymaktan kurtulmuştur. Doğanın ve toplumun nasıl işlediği ve değiştiğini sorgulamaya başlamıştır.

Evren, Tanrı ve insanın yeri hakkında şu yorumlarda bulunulmuştur: Bir zamanlar insanoğlu, tıpkı Dünya'yı Evren'in merkezi saydığı gibi tüm yaşamı da 'benmerkezli' saymıştır. Kopernik ve Newton, Dünya'yı merkez olmaktan çıkarmak istedikçe Hristiyanlık buna karşı çıktı. Darwin kuramlarından önce de insan kendisini 'lütufkâr bir Tanrı'nın' yarattığını sanıyordu. Ama maymundan evrimleşmiş olduğunu görünce şaşırdı. Freud'a göre "Büyük bilimsel buluşlarımız, türümüzün Evren'in merkezinden çekilişini yansıtmaktadır." Bu düşünceden hareketle insan kendini tanrı soyundan üstün bir varlık olarak görmezse, yakın akrabaları maymunlara, hayvanlara daha bir insafla, sevgi ile bakmasını öğrenecektir. Gould'a göre bu düşünce "Hayvanlara hükmetme düşüncesinden onlara saygı ve onlarla birlik bilincine yönelmemize hizmet edebilir."

İçinden çıkılmaz bir paradoks haline gelen maymundan evrimleşme konusunun çıkmazları vardır. Herhalde Darwin'e karşı duyulan öfkenin açık nedeni, kendilerini tanrı soyundan gelmiş sayan üstün zekalı (!) soylularla, gerizekalılıklarını sisli bir perdenin arkasına gizlemek isteyen aristokratlar ve onların işbirlikçisi sözümona bilim adamlarıydı. Melek soyundan gelmiş ya da Tanrı tarafından yaratılmış olmanın keyfini çıkarmaya doyamayan efendilerin inatlarıydı. Ama kapitalizmin azdığı yüzyılda ezilenler, işçiler, köylüler ve gariban takımı maymun soyundan gelmiş olduklarına belki mutlu bile olmuşlardır. Çünkü hem yitirilecek bir şeyleri yoktu, hem de aristokratların maymun soyundan gelmiş oldukları böylece anlaşılmış oluyordu. Lordlar, maymun şöyle dursun kölelerle, zencilerle, çingenelerle aynı soydan gelmiş olma düşüncesini bile kabul etmemişlerdir. Hem semavi dinlerden kopamayanlar hem de bilimin gelişmesine ve söylemine kulak tıkayamayanlar popüler Batı medyasının 'Mitokondrial Havva' söylemini görünce "Sahte evrimciler, bakın bilim dünyası da insanlığın bir anadan doğup geliştiğine inanıyor" diye homurdanmaya başladılar. Ama ileride ayrıntısına gireceğimiz Mitokondrial Havva konusu da tutucuları kurtarmaya yetmemiştir.

1996'da Papa II. Jean Paul, üç büyük dinin evrim kuramına karşı çıktığını bile bile Darvinci oldu ve insanın yaradılışıyla ilgili görüşün din açısından kabul edilebilir olduğunu açıkladı. Son bilimsel bulguların Darwin kuramını desteklediğini kabullenerek 'ne şiş yansın ne kebap' kabilinden şöyle dedi: "Her şeyin Tanrı tarafından yaratıldığı inkar edilmezse Darwin'e katılıyorum." Din, Güneş'in Dünya çevresinde dönmeyip, Dünya'nın Güneş çevresinde döndüğünü söyleyen Gaileo'dan nasıl üç yüz yıl sonra özür dilediyse ve Gaileo'yu mahkum ettiğine nasıl pişman olduysa, 130 yıl sonra Darwinden özür dileme nezaketini de böylece göstermiş oluyordu.

Darwin'in kendisini eleştirenlere karşı yanıtının özeti şudur: "Şu veya bu sorunun bilim tarafından hiçbir zaman çözülemeyeceğini sananlar pozitif düşünceli olanlar değil, her zaman bilgisizler olmuştur." Bu, bir duygu ve inanç sistemi olan dine karşı bir eleştiri niteliğindedir. Bir inanç sistemi olsa bile bu, dine bilgisiz olma, bilime karşı olma özgürlüğünü vermemektedir. Üstelik inanç, hele fanatik inanç, yansız bilimsel araştırma kimliğini ve gerçek bilgiyi hep gölgelemiş, yok etmiş veya karşısına almıştır. Prof. Demirsoy'un dediği gibi köklü inanç, hep kuşkucu olması gereken bilim adamına yakışmaz.

Kapitalist felsefe güçlü bireyi, bireyciliği, bireyselliği toplumculuğun önüne koymuştur. Her şey insan için, her şey birey için derken güçsüz birey güçlü bireye teslim edilmiş, benmerkezli dünya görüşü kişileri egoizmin pençesine itmiştir. Ama unutmamak gerekiyor ki, yeryüzü tüm insanlığındır. Ormanlar, denizler, hayvanlar, bitkiler herkesindir. Doğa insanların olduğu kadar hayvanların ve bitkilerin vatanıdır. Geçmiş uygarlıklar, tarih hazineleri, insanlığın toplu anıları, şatolar, surlar, müzeler, tapınaklar herkesindir. Doğaya, dünyaya, yaşama ve topluma artık benmerkezli bakış açısından bakmak olanaksız hale gelmiştir. Bu noktada bencillik göstermek densizlik ve dengesizlik olmuştur. Ne yazık ki, egemen çevre bunu kabul etmemekte hala büyük bir direnç göstermektedir.

Cihan Türkoğlu
Evren ve Evrim
Kaynak

3 yorum:

  1. Biraz da gülelim :

    Bilimciler, Tanrıya babalanmış: "Kusura bakma ama senin sırrını çözdük..." demişler: "Cansız maddeyi alıp, onu nasıl canlı maddeye dönüştürdüğünü bulduk. Artık biz de senin gibi yeni canlılar yaratabiliyoruz."
    Tanrı, "Ya öyle mi" demiş; "Hadi, yapın da görelim..."
    Bilimciler hazırlığa girişmişler. Toprak, su, hava ve ateşi almışlar. Bunlara elektrik verecek, belli bir işlemden sonra bir canlı yaratacaklar...
    Tam operasyona başlamışlar ki... Tanrı müdahale etmiş: "Bir dakika... Bir dakika..." demiş, "Herkes kendi hammaddesini kullansın..."

    Not:Emre Aköz'den alıntıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben gülemedim. Ne güldürdü ne de düşündürdü beni bu fıkra.

      Toprak, su, hava, ateşin hammmadde olduğu nereden çıktı? Hammadde ne demek, detaylı şekilde yazınız? Sır ne demektir, nasıl olur? Cansız madde canlı madde ne demek? Cansızdan canlıya dönüşüm ne demek?

      Dip not: Ama yasaların fıkraları güldürüyor bak. Şu madde şu bend şu fıkrası diyor ya, Kaliteli fıkra, esas fıkra bunlar.

      Sil
    2. Bunu okuyan bir müslüman Bilimciler böyle düşünüyor demekki diyecek büyük ihtimal. Böyle böyle kavga çıkıyor zaten. Bu uyduruk şeyler ciddiye alınıyor, forumlarda bloglarda medyada gördüğünüz uyduruk kavgalar çıkıyor. Camide imamlar bu fıkrayı vaazlarına koyuyor belki.

      Güldürelim derken öldürüyorlar.

      Sil