Nuit et Brouillard

3 Yorum
İnsanın insana yaptığı zalimliğin belgelenmesi, tarihin kendisi kadar eskiye dayanır. Yine de tüm bu belgeler dünyayı, Holocaust'un (Yahudi soykırımı) zalimliklerine, insana hâlâ ürküntü veren o korkunç olaylar dizisine hazırlayamamıştır. Zamanın, hatıraları ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bir şekilde sildiğinin bilincinde olan sinemacı Alain Resnais (daha sonra Hiroshima, mon amour-Hiroşima Sevgilim ve L'Année dernière Marienbad-Geçen yıl Marienbad'da gibi filmlerle yönetmen olarak daha da büyük bir ün kazanır), Nazi zulmünü filme almaya karar verdi; hem bu zulüm gelecek kuşaklara aktarılabilsin hem de birbirimize neler yapabildiğimizi hatırlatan kalıcı bir yapıt olsun diye. 2. Dünya Savaşı'nın izleri, özellikle Avrupa'da, hâlâ tazeyken soykırımı tam anlamıyla ifade edebilen ilk film olan Gece ve Sis, toplama kamplarının ve bu kampların kurbanlarının siyah-beyaz arşiv görüntülerini, binaların ve mekanların on yıl sonraki hallerini gösteren pastoral renklerdeki görüntülerle arka arkaya sıralar. Üçüncü Reich'in çöküşünden on yıl sonra bile varlığını sürdüren kuşkuculuk ve yadsımanın altında yatanları açığa çıkaran Resnais, Fransa, Belçika ve Polonya'dan görüntüler kullanmasına karşın dikkat çekici bir biçimde Almanya'dan görüntü kullanmaz. İzleyiciye, ölüm kamplarıyla bağlantısı olan insanların kendi işledikleri suçlarla nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerini ya da bilmek istemediklerini gösterir.

Yadsıma, Gece ve Sis'in itici gücüdür. Resnais, buldozerlerle toplu mezarlara taşınan ölülerin, dikenli tellere asılı cesetlerin, korkuyla donup kalmış bir deri bir kemik suratların, aşağılanmak amacıyla geçit yaptırılan iskelet gibi çıplak bedenlerin; ve kim bilir neleri, kim bilir nereye taşıyan meçhul tren ve kamyonların görüntülerini filme dâhil eder. Gaz odalarının ve krematoryumların yanı sıra Nazilerin, eşyaları, kemikleri, derileri ve kurbanlarının vücutlarını işlevsel hale getirmek yönündeki tüyler ürpertici girişimlerini de belgeler.

Resnais, kendi çektiği görüntülerde bu ölüm kamplarının ırak ve ücra bölgelerde değil, büyük şehirlerin yakınlarında bulunduğunu belirterek, olup biten her şeyin en azından belirli bir ölçüde sivillerin bir kısmının suç ortaklığıyla gerçekleştiğini ima eder. Bununla beraber kamplardan sorumlu olan Naziler bile suçlanmayı reddederler. Hepsi de ardı ardına "Ben sorumlu değilim," diye iddia eder. Peki onlar değilse, diye sorar film, kim sorumlu o zaman?

Gece ve Sis, belirli kişileri suçlu olarak öne çıkarmak yerine ortak bir suçun varlığını ortaya koymaya çalışır. Resnais, hafızanın kolay unutan doğasının savaştan bu kadar kısa süre sonra bile, Nazi dehşetini silme riski taşıdığını fark eder. Anlatıcı, "Bir krematoryum, kartpostal kadar sevimli görünebilir," yorumunda bulunur. "Bugün turistler bu binaların önünde fotoğraf çektiriyor." Soykırımdan canlı kurtulmayı başaran Jean Cayrol'un yazdığı metinlerden yola çıkan ve Hanns Eisler'ın (Hollywood'un komünistleri tasfiyesi sırasında Amerika'dan sınır dışı edilen bir Marksist ve Alman sığınmacı) garip, inişli çıkışlı müziğinden faydalanan Resnais, arka arkaya yığılmış ölüm ve dehşet görüntülerinin, bir daha böylesi zulümlere sırt çevirmeye yeltenebilecek herkese, hata yapacaklarını gösteren canlı birer kanıt olarak işlev görmesini sağlar. Eğer kısa ama etkili Gece ve Sis, sonuçta bir kartpostalın özlü üslubuyla benzerlik taşıyorsa, bunun sonsuza dek geçerli bir mesaj taşıyan bir kartpostal olduğu; kötülüğün daima yeniden su yüzüne çıkabileceği unutulmamalı.

3 yorum:

  1. 31 ağustos adsız, dünyada senin gibi onu bunu yakmayı inançlarından dolayı hak gören tipler yakılmadıkça barış sağlanmayacaktır.
    link çalışmıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyarı için teşekkürler, link yenilendi.

      Sil
  2. 31 ağustos adsız, dünyada senin gibi onu bunu yakmayı inançlarından dolayı hak gören tipler yakılmadıkça İSLAM sağlanmayacaktır.

    YanıtlaSil