Gelmiş Geçmiş En Zor Mantık Bulmacası

38 Yorum
Mantıkçı Raymond Smullyan'ın çalışmalarından üretilen ve John McCarthy'nin eklemeleriyle zorlaştırılan Gelmiş Geçmiş En Zor Mantık Bulmacası, en nihayetinde Amerikalı felsefeci ve mantıkçı George Boolos tarafından 1996 yılında The Harvard Review of Philosophy'de yayınlanarak literatüre geçmiştir.


Soru şu şekildedir:

A, B ve C denilen üç tanrının adları Doğru, Yanlış ve Rastgele'dir. Doğru her zaman doğruyu söyler, Yanlış her zaman yanlış olanı söyler, Rastgele ise tamamen rastgele olarak doğruyu ya da yanlış olanı söyler. Göreviniz, A, B ve C'nin kimliğini, her biri doğrudan tanrılardan birine yöneltilecek üç evet-hayır sorusuyla ortaya çıkarmaktır. Tanrılar Türkçe bilir, ancak tüm sorulara kendi dillerinde yanıt verirler. Evet ve hayır yerine, kendi dillerinde karşılık verir, 'da' ya da 'ja' derler. Siz hangi sözcüğün hangisine karşılık geldiğini bilmiyorsunuzdur.

Ek olarak, Boolos şu açıklamaları da yapmıştır:
  • Bir tanrıya birden fazla soru sorulabilir. (Dolayısıyla bir tanrıya hiç soru sorulmayabilir.)
  • İkinci soru ve hangi tanrıya yöneltileceği, birinci soruya verilecek yanıta göre değişebilir. (Elbette aynı durum üçüncü soru için de geçerlidir.)
  • Rastgele'nin doğruyu söyleyip söylememesi beynindeki gizli paranın yazı ya da tura gelmesine bağlıymış gibi düşünülmelidir: Yazı gelirse doğru, tura gelirse yanlış yanıt verecektir.
  • Rastgele kendisine sorulan bir evet-hayır sorusuna 'da' ya da 'ja' diyerek yanıt verecektir.
Mantık sorusunun farklı analiz ve çözümlerine hali hazırda internette ulaşmak mümkündür. Ancak maksat bir beyin fırtınası yapmak olduğu için, mantık sorusunu çözüme kavuşturacak yola ilişkin düşüncelerinizi bu gönderinin altına yazarsanız ve bu yollar üzerine tartışırsak, çok daha faydalı ve keyifli olacaktır muhakkak.

38 yorum:

  1. Merhabalar,
    Keyifli bir soru, teşekkürler.
    Sorular yanıtlar! şeklinde http://bit.ly/1cxwSFQ linkinde bir çalışma yaptım. İnternetteki mevcut çözümlere henüz bakmadım.
    iyi günler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhbalar A.Şükran Demiralp,

      Gönderdiğiniz linki inceledim. Ben de henüz çözümüne bakmadım. Hatta geçen gün, birkaç tanıdıkla bu soru üzrine konuştuk ve pek bir sonuca varamadık. Şimdi, o konuşmayı değil de, sizin çözüm öneriniz üzerine bir şeyler söyleyeyim:

      Öncelikle, A, B veya C tanrılarından üçüne ayrı ayrı 'sen doğrucu musun?' diye sorarsak şayet, hem soru hakkımız biter (toplam 3 soru sorabiliriz onlara) ve dolayısıyla yeni sorular soramayız hem de sizin tablonuzdaki gibi bir veriyi elde edememiş oluruz. Şöyle ki, sizin tablonuza göre Rastgeleci bir sefer 'da' bir sefer 'ja' diyerek kendini belli ediyor, oysa, rastgele bir biçimde 10 defa 'da' veya 'ja' diyerek tıpkı Doğrucu veya Yanlışçı gibi davranabilir. Rastgeleci'yi diğerkilerden 'şans eseri' olmayacak bir biçimde ayırt etmemiz gerekiyor gibi geliyor bana. Dolayısıyla, ya çözüm yolunuzu tam kavrayamadım ya da ortada bazı ufak hesaplamalar söz konusu.

      Saygılarımla.

      Sil
  2. Hayyam bey merhabalar,

    Özgün soruya göre biraz basitleştirme yaptığımı sanıyorum. Eğer uygun görürseniz bu soruya göre irdeleyelim. Burada uzlaşabilirsek, özgün soru üzerinde düşünelim. Ne dersiniz?
    Benim düzenlediğim soru:
    "Varsayalım ki, üç robot var: A,B ve C; bunlardan herhangi birisi hep DOĞRU, diğeri hep YANLIŞ, ötekisi ise, hayalinde attığı paranın yazı / tura gelmesine göre, bazan DOĞRU, bazan YANLIŞ söyler. Bu özelliklerine gör, DOĞRUCU, YALNIŞÇI ve RASTGELE olarak isimlendirilirler.

    “da” ve “ja” dan birisi EVET diğeri HAYIR demektir. Ancak hangisi EVET / HAYIR bilinmemektedir! Robotlar soruları “da” ve “ja” olarak yanıtlarlar. Ayrıca Türkçe de bilirler.

    Bizden robotların hangisinin DOĞRUCU, hangisinin YALNIŞÇI ve hangisinin RASTGELECİ olduğunu bulmamız için “EVET” ve “HAYIR” ile yanıtlanabilecek sorular sormamız istenmekte." şeklinde; ( http://asukrandemiralp1.blogspot.com/ )"

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın A. Şükran Demiralp,

      Sizin düzenleme biçiminizde -yanılmıyorsam- tanrı yerine robot denmiş ve 3 soru yerine daha fazla soru eklenmiş durumda, değil mi? Başka bir değişiklik varsa, lütfen aydınlatın beni.

      Saygılarımla.

      Sil
  3. Hayyam bey merhaba,
    Ben kısıtları hafiflettim. Özgün soruda "A, B ve C'nin kimliğini, her biri doğrudan tanrılardan birine yöneltilecek üç evet-hayır sorusuyla ortaya çıkarmaktır." şeklindeyken, benim düzenlememde biri değil üçüne soru yönelterek başlamama engel yok.
    Saygılarımla,
    A.Şükran Demiralp

    YanıtlaSil
  4. Her birine 3 soru sorarım:
    1-Diğer Tanrılara sorsam bana doğruyu söylerler mi?
    2-Sen RASGELE misin?
    3-Doğrucu yalan söyler mi?
    a)Her üç soruya hayır (JA) diyen DOĞRUDUR
    b)Her üç soruya evet (DA) diyen YANLIŞTIR
    c)Yanıtları farklı olan RASTGELEDİR
    d)Rastgele her soruya evet (DA) demiş olabilir;

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diğer tanrılara sorsam baba doğruyu söylerlermi sorusu aslında gerçekten güzel bir soru ama şöyle ki ne doğru tanrı nede yanlış tanrı bu soruya yanıt vermezler sadece rastgele bu soruyu yanıtlar.öte yandan senin yönteminle 9 soru sormus oluyoruz oysa sadece 3 hakkımız var zaten siz bunu yazalı epey bi olmuş bu soruyu soran kişi makalesinde cevabına da yer vermiş ordan bakabilirsiniz birden fazla çözüm yöntemi mevcut

      Sil
  5. Üçüncü soruyu iki jez hayır (JA) diyene sormam.

    YanıtlaSil
  6. ilk soruya tek evet diyen YANLIŞÇIDIR
    İkinci soruya tek evet diyen de YANLIŞÇIDIR

    YanıtlaSil
  7. Önce "Tanrı" kelimesinden ne kastettiğini bilmeliyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Osman,

      Burada 'tanrı' kelimesi bir anlam ifade etmiyor. Onun yerine 'bilgisayar' veya 'robot' şeklinde de düşünebilirsiniz.

      Sil
  8. Sayın Osman, alakaya maydanoz bir soru olmadı mı bu? ADSIZ

    YanıtlaSil
  9. Soru 4)

    A) Düşüncenini matematiksel bi yapısı ve ifadesi var ve düşünmek-zıt ve ztılık düşünmek zihni geliştiriyor önermesinde, (zihni zorlayacak zorluklar-zıtlıklar-karşıtlıklar-denksizlikler zihni daha daha da ço kgeliştiriyor önermesinde);

    gerçekten zihni geliştirecek bi zorluk, çarpıklık, gerçeklik parametresi ya da bi kavram ya da kelime yaratsanız, tasarlasanız, onun yaratıcısı ve tasarlayıcısı siz olsanız ne tasarlardınız?

    B) (Yine bi miktar A önermesi katalım) Dünyaya dışarıdan Existenz filmindeki bi sanal gerçekliğe bağlanır gibi girecek olsanız ve içeride ne olursa olsun dışarı çıktığınızda bu acısız bi oyun olacak olsa daha çok eğlenmek-gelişmek-öğrenmek için cehennem parametresine gerçekliğe tasarlar mıydınız ya da girer miydiniz?

    Soru 5)

    Dünya özgür iradeli bi deneyim alanı önermesinde;

    Herkes özgür ve istediği parametreyi yaratmak ve geliştirmek konusunda gerçekliğin sınırları kadar özgür olsun,

    Geçeklik dışında bilinmeyen (özgür) parametreler olsun;

    Sizce bu gerçeklik/alternatif-sanal gerçeklik yapısında cehennem fikrinin bile gerçeklikte gerçekleşme-oluşma yüzdesi/oranı/olasılığı nedir? ne olurdu?

    (Bu yazımda cehennem fikri boş bırakılmamak için sadece bi alternatif olarak düşünülmüştür, geniştir ve geniş alandır, yenilenebilir ve değiştirilebilir, farklılanabilir ve bükülebilir;)
    Felsefe sınavı var arkadaşlar desem inanmayın,
    Gerçeklik büküyorum; dersem, işte, saçmalık, ben böyle sevdim;

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. Kabir sınavının sorularını çaldım arkadaşlar,
    (bu alanı silip hayal gücüne bırakılmış boş alan olark tanımlaıştık;)
    Sorular bilindiği için çok çalışırlar diye hoca soruları değiştirmiş;
    Çalışmasığınız yerlerden çıkmasın sonra,
    Bunlarada çalışın

    YanıtlaSil
  12. Sayın isiklidusler,

    Kabir sınavı Arapça imiş.
    Ateistlere tercüman sağlanıyormuş.
    Sorular hep bilindik sorularmış.
    Ancak cevap kağıdı dünyada iken dolduruluyormuş.
    Kimse, kağıdını ölmeden önce görevliye teslim edemiyormuş. (intihar eden hariç)
    Sınavda herkese başarılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır şunu dedim, her şeyi kaldırıp atıyoruz,

      tasavvuf mistisizmimiz var, şunları der,

      ölür ise tenler ölür canlar ölesi değil,
      ölen hayvan olur aşıklar ölmez,

      burada şu analtır, bir ölüm yoktur, ölen bedendir, ölüp yeniden dirilecekse yeniden dirilecek olan bedendir, o halde sorguaya çekilecke olanda cehennemde yanacak olanda bedendir, o halde sorgu yoktur-sual yoktur hesap günü yoktur ama bunu bu kavrayışı bakışı arayışı olan görsün; sembolizmalar

      Yani ölüp yok oalcağına inana sorgulanamaz,
      Ölmeyceğine bedenini bırakıp ölümsüzce yaşanacağına inana sorgulanamaz,
      Şimdi diyebilrsiniz gerçekten tasavvufta halk aşıklarında bunu anlatan bu anlamı vurgulayrak nalatna deyişler var mı?
      Bana sorarsanız bu ve fazlası var,

      İnsanlar ane anlatıranzı anlatın ianamzlar, ne kadar kanıt gösterirseniz gösterin inanazlar, İnsanlar bi ebedi yaşama inanıyor olsa, iş igücü nırakır ebedi hayata yatırı myapoarı, bunlar akimse inanmıyor,
      Tüm bunlar bilinç içinde bi oyun ve tüm kavramlar düşünce denkelmeleri anlıyor musunuz?
      Neden bakmıyorsunuz?
      göremecdiğiniz farklı şeyler var?

      Sil
    2. Bakıyorum, bakmaya çalışıyorum, ama sizin gördüğünüzü göremiyorum.
      Nedir o sizin görüp de , benim göremediğim farklı şeyler ?
      Yardımcı olun diye soruyorum, sizi sorgulama amacında değilim.
      Bilinç içinde bir oyun olan ne ?
      Ruh yok mu mesela ?
      Ruh bilimsel değil.
      Bilimsel nedir ?
      Bilimsel olmayan bir şey, yok hükmünde midir ?
      Tüm kavramlar, düşünce denklemleri ...
      Dediklerinizi somutlaştırın.
      Ruhsuz beden olur mu ? Ya bedensiz ruh ?
      Varsa cehennem, yanacak olan beden ise, beden de çürüyecekse, yırttık mı yani ?
      İnsanlar ebedi yaşama inanmasalar, herkes ateist olurdu.
      Tanrı diye bir deli gömleği giydirmişler, çıkartabilene aşk olsun.
      Ama ben çıkarttım.
      O zaman yaşam daha da anlamsızlaşıyor.
      Ölümün anlamı kalmıyor.
      HİÇLİK çok olumsuz bir duygu.
      HİÇLİK beni çok mutsuz ediyor.
      İşte o zaman Kaskopyalılara köle olmak istiyorum.
      Tanrı mı, Kaskopya mı ?
      Hiçbiri demeyin bana, birini seçmek zorundayım.
      Siz seçtiniz mi ?

      Sil
    3. Tüm açıklığımla, bi şey anlatıyortmuş, bi şey biliyomuş-görüyomuş tavrından arınmak istiyorum ve böyle algılanmak istemiyorum, Biliyorum ki kendimi yanlış ifade ediyorum ama bilgisizliğime, az düşünmeme, aceleciliğime her şeye hemen çözüm üretmeme vb. insani kusurlarıma verin lütfen, bunu yaparsam yaıyorsam lütfen ağzımın ayını verin, hakkınızdır, kusura bakmayın;
      Sadece algımı sunuyorum ama yanlış kavramsallaştırma, metodoloji dil ya da ifade kullanıyor olabilirim, bazen darmadağınım ve anlayış bekliyorum ve kendimi toarlayacağıma inanıyorum;

      Benim algım, yorumum ve subjektivitemdir, lütfen siz cevaplarımı kaale almayın;
      Cümleleri 1 ve 2 gibi yorumluyorum,

      5-Ruh kavramı kirletilmiş anlamı bozulmuş bi kavram olsun, bozlumuş kötü eski bi oyuncak gibi ve kaldırı atalım yerine bilinç kavramını koyalım ve bu bilinci şöyle tarif edelim bi alıntıyla;

      "Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur."
      Şafağı Getirenler

      2- Yeryüzündeki dinlerin 1,5-2 milyarlık inancısı olduğu varsayımı, bu varsayımda cennete kusursuzca yatırım 3,5ya da ha fazla milyar insan (aslında yatırımcı) olur yeryüzü güllük gülistan olurdu,

      4- Bunu farklı bi yolla başka bi yorumda anlatacağım ama deneyelim, Gerçek bir ölçme noktası matematiksel olarak insanların inanç değer yoğunluklarını, ölçebilsin, Kitaplarına ve bilgilerine değer verme oranlarını sayısal vb. değersel olarak ölçebilsin, Her hangi başka bi kitaba ya da şeye verilen ya da Sadece Sekse verilen değer tüm kitaplardan dinlerden bilgilerden yüksek olur muydu olmaz mıydı? İsterseniz başka bi yorumda açayım, ama şunu söyleyeyeim ben kendimin inanırkende kitaba yüklediğim duygusal ve değer ve anlamı hatırlayan biri olarak daha fazla değer verdiğim kitaplarda sözlerde vardı, ma benim bunu anlatmam birinin gözüne gerçeği sokmak olacağı için yanlış bi tavır çünkü kişi kendi aramalı ve bulmalı ve neden bunu yaptığımı bilmiyorum, umarım ben haklı çıkmam ve bunu yamam hata değildir;
      6-ruh sizi nalgınızla bilimsel değil, genel bilim algısıyla bilimsel değil, benim algımla biliminiz bilimsel değil-metasal, bunu da bi yorumumla ya da size ya da bize özel başka bi yazımda anlatayım, temel hatamız şu, Dinin-siyasetn, genel değerlerin her şeyin kirlendiği bir yerde ve tolumda bilimin temiz olmasını nasıl bekliyoruz? tüm idealistlerin gerçeğin peşinde olanların bilm yaptığını mı düşünüyorsunuz? bilimle ve bilim adamlarıyla ilgil gerçek duygunuz ve hissedişiniz ne içinize sorun bakın, onları yabancılar ve diğerleri gibi mi hissediyorsunuz yoksa size mi benziyorlar, bilimi finanse eden kim? sistem kötüde bilim iyi mi? 500 yıl geleceğe gitsek bugünün bilimi geçmişin engizisyonu gibi yargılanacak,
      7-bilimsel bilme işine önem değer vermektir, ilgi ve merakla öğrenmek ve bilmek istemenin sonucu yapılan düşünme, deney, gözlem ve her şey bilim olabilir
      Kasyopya deneyinden bi alıntı,
      "Gerçek bilim son derece ruhsaldır;"
      Ve ben size gerçek bilimi naslında düşünsel ya da içsezisel yerlerden ve şeyleren doğduğunu, dünya biliminin gelşim sürecine felsefeye eski çağ ya da orta çağ aydınlanmasına giderek 1000 sayfa anlatabilirim ama önemli olan bu değil, bence böyle;
      8- banane ama ben bilimle ilgili düşüncelerimi yukarıda kabaca anlattım
      9 - hangisini ve neyi yukarısı szin için yeterli mi?
      10 - Bence bi ölçüde olamaz ama Kasyopya kaynağı aramızda yarımızın ruhsuz psikopatlar olduğunu söylüyor, düşünüyorum olabilir mi?
      11-- yırtma dye de bi şey yok, yırtma olması için bi cehennem varken iptal edilmesi ya da bu seçeneğin radtan kaldırılması gerekir, ben cehennem üzerne düşünüleblen ve zihni geliştiren bi parametre olarak düşünüldüğünde gerçeklik nasılda başkalaşıyor başkalaşacak diyorum, izniniz olursa ben bu akşam bi yazı hazırlayacağım ve buradan ya da kendi blogumdan yayınlayıp paylaşacağım mutlaka;
      devamını cevaplayacağım, en kısa zamanda ve yukarıdaki cevalarımı da genişleteceğim izninizle ve tavrımı lütfen affedin ve kusura bakmayın;

      Sil
    4. Ya abi burası mantık bulmacasıydı ve dağıttık mahvettik burayı ya, eğer o yorum yazar tarafından silindi yazmayıta koca bi boşluk olsa, iz bırakmasa son iki yorumumu da sileceğim gerçekten, cevaplamadığım kalılarda çok soru içeriyor gb değil izninizle ve yukarıdada mizahın arkasına aslında izahı sürdürmem ya da konu bütünlüğüne dönmem uymam gerekirken ciddi ve olumsuz başka bi yorum yapmışım sanıyorum, mizah iyidir, mantık iyidir; o zaman bence mantık bulmacasına dönelim ve konuya ya da soruya açıklama gernişletme getirmeyecekse burayı kullanmayalım,

      1 - topla oynama süresi, mantıksal ikilemler;
      Kasyopyamı Tanrı mı anlamsız gözüken bi soru ama yinede mantıksal tutarlılıklı bi cevap üretmeyi deneyeceğim,

      Cevap şudur,
      tam kesinlikli matematiksel ölçüm yapan bi zekanın-zeka btünlüğünün buna sizin soruş noktanızda oluşturduğunuz sorgusal bütünlüğüm tüm anlamsal değerlerini ve anlamsal imgeyi inceleyerek/gözlemleyerek ve aslında ne soruyor ve ifade ediyor olduğunuzu içermesi bulması ve cevap arayış ve cevap isteyiş şiddetiniz yanında cevapsızlığın oluşturabileceği belirsizlikleri vb. de hesaplayıp, duygusal vb. imgelemlerinizi bu cevaba gereksinim duyup duymadığınız vb. faktörleride inceleyerek ve isteme yoğunluğunuz/gereklilik yoğunluğu ve aslında benim burada ifade etmem bile mümkün olmayan içiçe sonsuz gözlemle sorguyu gözleyip bana dönüp benim düşünsel sürecimi de gözlemleyerek sizin oluşturduğunuz sorgu karşılığını buradan ölçümlemesi/gözlemlemesi ve size uygun yanıtı vermesi gerekiyor, anlatabiliyor muyum? Bu da bu yanıta aslında benden daha yakınsınız ya da benim kadar yakınsınız anlamına gelir,

      Ama kaba bi öngörü de ve gözlemde şu yapılabilir örneğin;
      Tanrı fikrinin, düşüncesinin, imgesinin tüm yaşamıma kattığı, düşünme ve öğrenme zhin/bilinç evrimi ölçümlenerek, Kasyopya okumalarının bende yarattığı aynı belirlenmiş parametre ölçümleriyle kıyaslanır; ve tutarlı bir cevap oluşturulur;

      Ben düşüncemden bunun yanıtını alamıyorum, tanrı kasyopya bölemiyorum, seçemiyorum ve sorgu parametreleriniz ceva için yetersiz ve tutarsız gözüküyor anlıyor musunuz?

      Cevaplarım sorularınıza uymuyor gibi, gerçekten merak ediyorsanız, spesifik açıklamaları olan ya da tam hedefine isabet eden sorular sormayı deneyiniz ama gerçekten merak ediyorsanız ya da beni anlamak sitiyorsanız ya da paylaşmak ve iletişmek istiyorsanız, bunalrdan en az bir lütfen;

      isteyen istediği yerde yansın-yaksın ama ben düşünsel emeğimi ve çabamı yakmayacağım, az olması olası olan zamanımı yakmayacağım, doğru yerde doğru zamanda doğru kişi ve kişilere ve kişilerle doğru iletişimi arayacağım ve arıyorum, ve burası şimdiye kadar bulduğu men güzel yer, burada geçirdiğim az da olsa o zaman bin cennete feda, tek istediğim gelişmek ve öğrenmek size ya da bi başkasına bi şey dayatmak, cevap sunmak anlatmak vb.derdinde değilim, kusura bakmayın ve kabalığımı mazur görün çok okuyuculu b ortamda ne kadar bireysel gibi gözüksede bazen genel ifadelerim olmalı,

      bu arada kabir sınavı yorumunuz çok hoştu ve eğlenceliydi, içimi ısıttı inanın;
      mizah bizi coşturur; ve aslında evet ben mizahla devam etmeliydim ya da mantıkla ben bozdum kusura bakmayın;

      hiç üzerine bir yazım-deneme;
      http://isiklidusler.blogspot.com/2013/07/hic-hiclik.html

      Sil
    5. Sayın isiklidusler,

      Elbette ki gönül, her konunun altında konuyla ilgili yorumlar yapılsın ister; ancak şimdiye dek bunu çok az başlık altında becerebildik, her seferinde ister istemez konu dağıldı. Dolayısıyla siz de pek endişe etmeyin bu dağınıklık konusunda.

      Saygılarımla.

      Sil
    6. Ben diyorum ki, birbirine inana güç ve emek ve enerji birliği yapmış grupalaşan ve büyüyen bi grup belki günler belki aylar belki yıllar içinde bunu kesinlikli olarak yapabilir,
      İste denklem, işte önerme, ister çürütün, ister ispatlayaın, ister yıkın, Gerçeklikle oynayın, kavramlarla oynayın, düşünün, düşünüşünüzü genişletin, çeşitlendirin, atıp tutun, mış gibi yapın, küçük dağları ben yarattım deyin, ne var bunda; böyle gelişecekseniz neden olmasın,

      Şimdi yukarıdaki önermedeki zekanın düşünen bir modül olduğunu ve sadece cehennem kavramsallaştırması üzerine yürütebileceği tümlüklü düşünce süreçlerini müzik yapıp içinde yüzebildiğini düşünün;
      gerisi size kalmış;

      Sil
    7. Bu yazım açılım gerektiriyor önermesinde;

      (Düşgücüm ve hayal gücüm, kurgumsu yani hayalimsi, ben bilmem, böyle yazdım oldu yaptım)

      Öncelikle yukarıdaki yorumum

      birincisi başarma süzgeci, neden ve nasıl, vb. (grup için)

      mümkün olsaydı yapılırdı diyorsunuz, diyebilirsiniz,
      odaklanmamış güneş (ışığı, ışık) yakmaz,
      insanlığın ne düşünce ne inanç birliği var, ne de odaklanılmış bütünlenmiş idealleri, büyüyen bi odakla genişleyen ve yakan idealler, buna inanıyorum, inanç (lar) bile bireyselleşmiş ve ışıkları dağılmış toplamamış, saçık saçık, yoksa ben inancında dininde gerçek ne olursa olsun insanlar inanç birliği ettiğinde iyi bi şey olabileceğini düşünürdüm; Herkes aynı yoldan gider herkes aynı köprüden geçer, kader birliği ederse gibi, ayrılık fikri nasıl girdi sizi nbeyninize diyor Akif, Ben ölüp yokolmak fikri nasıl girdi sizin beyninize demek isterdim, sizden ayrı ve gayrı bi yaratıcı düşünmek fikri nasıl girdi beyninize demek isterdim, bu kör saçmalı kbaktığım ve düşündüğüm yerden, bu beni insanlığın içinde bu çağda Galileo gibi hissettiren şey ama tek ben bu fikre sahip değilim ama tek benmişimcesine bi yalnızlık-birleşemezlik-

      mercek çapı (uygun mercekle) ne kadar büyürse yakım o kadar yüksek olur mu?
      odaklanmış grup ideali ve inancı buna benzer ve buna yakındır, yakıcıdır;

      ikincisi, müzikte yüzmek, ben buna ve bilmediğim nicesine inanıyorum sadece, bu varlık, bu zeka boş değildir-sürprizleri vardır, sadece bu dünyadaki olup bitenlerden bu çocuksu zihnimle modelleyebildiğim büyüklük içinde düşünüyorum ki, içime dolan coşkunluklar; o kadar çok bilmek-anlamak ve hissetmek-gelişmek istiyorum ki, bu halimi Galileo yalnızlığı ile kıyaslayacak bi matematiksel modül olsa bana ne derdi çok merak ediyorum,

      Üçüncüsü, düşünce denklemi ifadesinin anlatımının yeterliliği ve tutarlılığının eksik olabileceği hissi verebileceği izlenimi;şöyle diyeceğim ve alakaya maydonoz olacak;

      Halalc-ı Mansur geçti bu yeryüzünden, Mısri, Nesimi, ve belki de tam deli-zır deli Maşuki gibi nicesi, Hayyam geçti; Neyzen geçti, adı sayılmamışlar,nicesi, Özgür düşünceli özgür insanlardı, Hiç mi yolk aramızda bi aydınlanma çağı gibi başka bi şey mi var, ve yeniden mi doğuyor-doğacak mı? Nasıl doğdu-oldu; Çağlarındaki düşünce kalıplarını, kırdılar ya da aşındırdılar, denediler, Onlarda düşünmüştür bunları, denklemler çözmüşlerdir kavramlardan yama-kurma modellemelerle,

      Gerçeklikte kaya gibi yıkılmaz duran bi inanç sistemini sadece çözülmesi ve çözümünün sunulması, anlaşılması gereken bi denklem gibi düşünelim ve iki yol olsun,

      birincisi kayayı aşındırmak yıkmak, ya da mantıklı karşıt açıklamalar getirip sunmak;
      ikincisi apaçık gerçeğin herkese ve her şeye bir şekilde, kendiliğinden açık ve ifşa olması, emeksiz yemek yani bi türlü, nasıl olursa olsunlu bi şekilde; ama böyle olursa biz yamış olacağız mı kim yapmış olacak bilmiyorum, bu bi oyun olsaydı bunu ben ya da biz yapmak isterdim, Yani bu yeryüzü bi oyun=gerçek se ve bu oyundan böyle bi şeyle çıkmak isterdim,

      bizim yaptığımız rüzgar aşındırmasıysa Mansur ve saydıklarım gibilerinki muhtemelen balyoz darbesi, çağının onca karanlığına rağmen belki acı ve sıkıntılar, ölümler içinde; bilmiyoruz

      “Seninle benim aramda İlahlık ve Rablik yoktur. Ey ben olan O, ve ben O’ yum. Zamandaşlık ve ezelilik bir yana, benim benliğim ve senin O’ luğun arasında hiç bir fark yoktur.”

      sözleri bugüne gelmiş; internette buldum şimdi, Mansur’un

      Sil
    8. Ben anlamak istiyorum bunu, o gün o zaman daha özgür olsa, ölüm gelmez başına özgürce söylerdi, ne oldu, ne değişti; bunun sonucu nedr, Mansur için-biz için, ben evrimci ya da yokçu değilim, nereye gitti bu olanlar-sonuçlar;

      İşte yukarıdaki mantıkla ve o matematiksel zekayala yapılacak ölçümlerden örneğin Mansurla aramdaki düşünce yoğunluğu farkı, korku ve korkusuzluk farkı, inanç ve cesaret farkı, gerçeklik algılama farkı ya da yakınlığı ama bu değil,

      ben tüm sorularıma anlamlı ve bilir şekilde ama tıpkı düşündüğüm gibi, düşündüğüm ne içeriyorsa; gerçek yanıtlar almak istiyorum gibi; zihnim matematik aksın istiyorum;

      Sil
    9. İnsanların, yorumlarının silinmediği bi yer buldum,
      İnanabiliyor musun, bu dünyada;
      Ve hatta ziyaretçi diyor ki sunucuya neden siliyorsun kardeşim,
      Siz bu dünyadamı yaşıyorsunuz,
      Ben ne önyargılarla geldim buraya,

      Ne forumlardan kovuldum,
      Kovulmadımlarda da yazamadım yağarlar üstüme diye,
      Burda neden ,
      Ne oluyor, ne var burda,tılsım ne;
      Ne kaale alınmadım,
      yorumlarım yayımlanmadı bile onay bekledi durdu,
      Ben inanamadım şaka sandım,
      başka bi evren olmalı burası,
      Başka bi dünya,
      Uzayda bi boşluk, bi delik mi açtınız,
      Bunu nasıl yaptınız, nasıl başardınız,
      Yorumlarınıza saldıran hiç kimse yok,
      Özgürce yazabiliyorsun,
      Nasıl oldu bu,
      biri beni buna inandırsın;
      İnandırsın ki, önyargıların biçimlemediği iki satır yazmayı başarabileyim, kimseye aldırmadan;
      Siz nereden çıktınız,
      Nerdeydiniz,
      Vardınız da neden buluşmadık,
      Telif yok,
      Düşünce özgürlüğü;
      Paylaşılmış alan;
      Var mı böyle insanlar, kaldı mı ya;
      Bildiğiniz gerçekten böyle bi şey bi benzeri var mı?
      Ben hayatı yanlış yerlerde mi yaşadım;
      (su dökülmüş klavyem nedeniyle zaman zaman çıkmayan harfler ve zaman zamanda kend kendime yazdığım yanlış yazımalr için özür dilerim,)

      Bi edebiyat alanıda değildi burası,
      Dünyada cesurca iç dökücek bi yer açmışlar hey millet desem burası orası olurdu,
      Yukarıda dünyanın en zor mantık bulmacası ama bunu umursamak zorunda değilsin;
      Sokağa çıkmış bağırmış kadar özgür hissettim bi an;
      Nesimi kadar, Arabi kadar, her kim bağırdıysa, her nasıl yaptıysa;
      Bu değil mesele;

      Işk, hiç bir nesneye mesel bağlasam olmaz - Yunus

      Aman! Sözün aydın olsun, öz olsun, ışık saçsın, bakan köre göz olsun. (Kutadgu Bilig)

      Kendi hayatımın eksiklerini gediklerini onarmaya çalışıyorum yazarken. 'Kendi derdim söylerem/gayrı hikayet etmezem' - Mısri...

      Ben ışk dinini vaz ediyorum, Arabi;

      Sevgi bizim dinimizdir - hüdai

      Işk derdinden olur aşkın mizacı müstakim” - Fuzuli

      Işk (Aşk) imiş her ne var âlemde. İlm bir kıyl ü kâl imiş ancak. - Fuzuli
      (Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; ilim ise koca bir dedikodu.)
      (Işık kaynak imiş. Bilgi hayal)

      Sussam gönül râzı değil, söylesem kâr eylemez.) – Fuzuli
      Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur. (Kutadgu Bilig)
      Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın. (Kutadgu Bilig)
      Doğan ölür, ondan eser olarak söz kalır. Sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.(Kutadgu Bilig)
      Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.
      İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur. (Kutadgu Bilig)
      İnsan gönlü dibi olmayan bir deniz gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.İnsan inciyi denizden çıkarmadıkça, o ister inci olsun, ister çakıl taşı, fark etmez. Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur. (Kutadgu Bilig)
      Bilgili bilgisini dili ile meydana çıkarmazsa, yıllarca yatsa bile, onun bilgisi muhitini aydınlatmaz. Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık. (Kutadgu Bilig)

      Sil
    10. KÜFÜR VE İSYAN IŞKTIR;

      “Aşk veya Yunus’un kullandığı şekliyle ışk, tanımlanamayan bir sözcük olarak karşımıza çıkmaktadır. Yunus’un bütün felsefesini özetleyen bu anahtar sözcüğün tek bir cümleyle veya cümleciklerle tanımı imkansızdır.
      Yunus’a göre, ışk herşeydir:
      Tanrı ışktır;
      yaratılış ışktır;
      doğa veya doğa olayları ışktır;
      insan ışktır;
      insanın bütün duyguları aşktır;
      din ve iman ışktır;
      küfür ve isyan ışktır;
      yaşam ve ölüm aşktır;
      cennet ve cehennem ışktır;
      yokluk ve varlık ışktır.
      Kısacası her şey(in özü) ışktır
      ---
      Işk, hiç bir nesneye mesel bağlasam olmaz
      Dünyede ahiretde ne dutısar ışk yirin
      ----

      ...Yunus’a göre aşk tanımlanan değil, tanımlayandır, anlam değil, anlamlandırandır. Işk, asıl ve öz olması nedeniyle varlık ve duygu planında var olan her şeye, “şey” olma anlamını kazandırmaktadır....herşey olmakla ışk, Yunus’a göre ontolojik planda prensip ve öz oluyor; yani ışk, başka bir deyişle varlığın niteliği (mahiyetidir)... Yunus’ta ışk, hem yaşanan duygusal, yani varoluşsal (egzistansiyel) gerçekliği hem de varlıksal, yani ontolojik gerçekliği olan bir kavramdır. İşte bu nedenle Yunus, aşk sözcüğü yerine ışk sözcüğünü tercih etmiştir.

      http://www.terapistim.com/kitap/YunusEmre.html

      ---

      Bütün varlık felsefemi bu özetlerdi ama şu var,
      Bana seni gerek seni

      Bu dünyada gülmeyen senilikten olmasın;

      Bu başka bi hikaye;

      Ben iken, beni iken sen ve seni çağrışımı;
      Beni iken seni duymak-hissetmek ister;

      bunu iki bedende iki kişde olmayı aynı anda duymak istemek mi diyelim,
      Ya da hepimiz birsek ve aynı şeysek ay ada ynı şeyden aynılarsak bunu ngerçek bir görüşünü istemek çağrışımı benzeri bi şey bu;
      Bu matematiksel olark, geleceksel oalrka, evrimsel ya da üst boyutsal oalrka mümkün mü? mümkünse nasıl mümkün bilmiyorum; Yan iben bileşik bi yapıda hem ben, hem biz duymak mı, aynı anda ikide ya d açokta ben hissetmek mi? Özgürlük paylaşımı nasıl ,duyumsama nasıl bilmiyorum;

      "Bir garibim budur derdim tüm dünyayı bende gördüm,"
      Neşet Ertaş;

      Bi tür seniliktir aradığımız;
      Bilmiyorum var mı?
      Varsa birlikte bulalım,
      Çünkü her şey yapılabilyor ya da oluyorda bu mümkün değil;
      tuttummu sarıldığım içime girsin istiyorum gibi idi belki yunuzun ki neşetin ki kimbilir;

      Sil
    11. Hayal gücü güç verir: "Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir."
      Albert Einstein

      Ben aslında ilk taslağım buydu ve bunu yayoımlayamadım, kararsızlıktan;
      Be naslında bu kaynaklar şiddetle tavsiyemdir, bilgi, öğrenme ya da onun gbi şeyler için değil;

      Aynştayn ı dünyanın en zeki adamı olarka kavramsallaştırmış bi ortak irademiz var,
      Yan izeka deyince adam akla geliyor,
      oda hayal gücü demiş,
      Hayal gücü arıyorsanız,
      Alternatif hayalgücü geliştirmek istiyorsanız,
      şiddetle tavsiyemdir;
      ben hayalgücümü paylaşmak istedim;
      gerçi gökyüzü yeryüzü her yer hayalcümüz bakıp görüyoruz ama
      olmuyor bi şeyler;
      ---
      taslağım;

      Bi şey yazmak istiyorum,

      IŞIK BİZİ COŞTURUR;
      IŞK YAKMAZ COŞTURUR;

      Onca delinin adını andık burda,
      Bilmiyorum, ben gerçekten bilmiyorum,

      Sadece, ben bi şey okurken, bi yazım okurken, kelimelerin anlattığından çok, aslında ne anlatmak istedi ya da duygu durumu neydi diye imgeliyorum ve roman kahramanları yaratır gibi düşüncemde okuduğumun bi duygusal profilini yaratıyorum ve imgeliyorum ve okuduğumdan çok onu okuyorum, Nice insan okuyan geldi geçti bilirim; diyemem ki insan okudum, ben kimim ama, çağımda deli aradım bulamadım, veli arasam hiç yok, masallar var, masallara inandım ben;

      masallara inandım; hayalgücüne inandım;

      "akıl eğiterek zeka elde edilemez. daha doğrusu, kişi zihinsel ve duygusal olarak uyum içinde davranırsa zeka ortaya çıkar.
      jiddu krishnamurti

      sadece bu linki paylaşmak istiyorum;
      belki bi deli yazmıştır, belkide masallara inanan bi deliler bütünlüğünü bi günlere ışık-düş-inanç hayal odaklamıştırda gerçekliğimize böyle girmiştir bu yolla sızmıştır; Ben bunu okurkende, kelimeler, ifadeler içerik itici ve sıkıcı gelse ve yanlış kavramsallaştırmalar olsa bile aslında içimden onu düzelten bi anlam süzgeci varmış gibi okudum ve okurken ben kendi hayalimi yazdım;
      Sadece paylaşmak istedim,

      IŞIK BİZİ COŞTURUR;

      Şafağı Getirenler link;
      http://kasyopyadeneyi.tr.gg/Pleyades--Oe-%26%23287%3Bretileri-1.htm

      buna nanıyormuyum, ben açıkça neredeyse inanamadım, tüm çabamı zihnimi zorladı mama cehennem ya da tanrı inancı ya da din gibi beni zorladı ve bunun gerçek olabileceğine inan çgeliştiremedim;

      ama bi de masallar kitabı var bunun kincisi,
      Buradaki masallara inandım mı; İnandım derken öyle olsun isteyerek öykünmesi tadında belki okurken ; neden olmasın, böyle bir gerçeklik olmasındı dedim, Hiç yoksa ve olmayacaksa bile, daha önce hiç bilmediğim hayallerim-düşüncelerim oldu

      ki,tabın devamını 23 ve 34 aralığını da bu linkte bulabildim;

      http://www.kosulsuz-sevgi.com/kategori/kanal-mesajlari/pleiades-mesajlari/barbara-marciniak/

      Sil
    12. Cehennemde yakmayan bir tanrım olsun isterdim.
      Benim küçük dünyama burnunu sokmayan,
      Hatta varlığını bile belli etmeden beni gözeten.
      Şimdiki tanrıma bakıyorum, bana sunduğu seçeneklere,
      Şu dünyanın haline bakıyorum.
      Ah be tanrım, iki yüzlüsün.
      İyilikleri hep kendine kötülükleri hep bize mal ediyorsun.

      Sil
    13. Cehennemde yakan yakacak bi Tanrınız mı var? Asla yok, Bunu siz söylüyorsunuz ya da başkaları bunu varsayıyor, anlıyor musunuz? Cehennem tutarsız ve mantıksız bi denklem, Düşünürseniz bu işin içinden çıkarsınız, Olamayacağını, onun bi kavram, sözcük ya da benzetme olabileceğini, yanlış yorumlandığını ya da birilerini bunu kullanarka bi akıl travması biliznç/zihin travması yaratarak insanları korku ve caydırmayla kontrol altında tutmayı denediğini görürsünüz, Nasıl bi cehennem olabilir, Tanrı bilinene anlmda bi varlık oalrak varolamaz ama olsa bile kusursuz olmalı, eksiksiz olmalı, bilge olmalı, öğretmen olmalı, ihtiyaçsız olmalı, Kusursuzluk kimseyi yakmaz, yıkmaz, incitmez, bunları uydurmayın, giderin, düzeltin, iyiye yorumlayın o zaman en azından, Işıkları yakmak iyidir ortalık aydınlanır, Tasavvufta yanmak iyidir gelişimdir, O zaman sizde bunu pozitif yorumlayın bari inanıyorsanızda bilge Tanrımın bi bildiği va rhatalarımı yakıp beni iyileştirecek deyin, İlle de inanıyorsanız buna/bunlara bari pozitif yorumlayın,Örneğin bütün aşıklık geleneği insana ölür amma ruhu ölmez, Ölür ise bedne ölür der, Ruh ölmezse nasıl doğar doğmazda, :Nasıl yanar yanmazda, Nasıl sorgulanır sorgulanmazda, bunalr sadece sözlerdir, misallerdir-temsillersir, Şnsanlığın tüm mitleri mitolojisi ve diğer şeyleri gibidir, İlle de bi anlam ve sembolizma arıyorsanız bile tutunda doğru, engi nve pozitif yorumlayın;
      Şimdiki Tanrınız ve size sunduğu seçenekler, Siz de kabul etmeyin o Tanrıyı reddedin,

      Sil
  13. Peki bi denklem daha yazmak istiyorum;

    Yazdığınız tüm kurallarını bildiğiniz bi oyun düşünün ,

    A) Bütün açıklarını ve hilerlerini biliyorsunuz, O oyunu oynamak ve geliştirme (ve aslında öğrenmek) keyfiniz bu kuralları ve oyunu bilmeyen biriyle eşit olur mu?

    B) Bu oyunu kurallarını bilmeyen biri kadar özgürce oynayabilir misiniz? Bütün hedefleri ve sonuçları biliyorsunuz,

    C) Bu oyunda oyunun kurallarını bilmeyen biri kadar düşgücü-hayal gücü tanımsızlık-belirsizlik ve özgür irade geliştirebilir misiniz?

    Seçim altında yaşıyorsanız ve tüm yaşamınızı belli bir noktada (gelecek belirsizlikler içerse de) (meydan okumalarla hatta) seçmişseniz, (daha fazla öğrenmek-gelişmek) unutmayı seçmişseniz, burada bi eşitsizlik sözkonusu olur mu?

    Ve lütfen bir kez olsun dünya da böyle bulunduğunuz olasılığını ve gerçekliği, verileri ve bilgileri incelemeyerek dah fazla öğrenmeyrek ve gelişmeyerek, gerçeklik algı çıtalarınızı yükseltmeyerk aslında (bi şeylere) takıntılanıp durarak neler kaybedebileceğinizi bir an düşünün;

    elinizde potansiyel, ham zeka var, Ve laboratuvarda çalışır gibi onunal çalışabiliyorsunuz, Onu en hızlı geliştiren formülü ve alternatifleri arıyorsunuz, Onun öğrenmesi ve gelişmesi ve evrimleşmesi için ortam ya da gerçeklik tasarlayacaksınız, gözlem yapacaksınız, Tanımlanmış-belirlenmiş denemelerde (gerçekliklerde) özgür irade olmaksızın ya da sınırlanara gelişim hızlarının ya da gelişme parametrelerini sizi tatmin etmediğini görüyorsunuz,

    Zıtlık-zorluk-belirsizlik ve aşılamazlık vb. parametreleri yükseltme oranınız zekanın gelişimin artırıyor ancak belirli eşikler aşılırsa gerçeklik çökmesi, algı yitimi zorlukları gibi alanlar var tüm bunları hesaplamak ya da öngörmek olanaksızlık sınırlarında çünklü neredeyse sonsuz bi özgür irade tanımlanmış bi evrende yaşıyorsunuz; gibi düşünün, lütfen,

    Gerçeklik olasılıkları sonsuzdur;

    Özgür irade yaratan geliştiren alternatif sanal gerçeklikler, düşünce tanımalamaları geliştirmeye ne dersiniz,

    Gerçeklik bir oyun ve bitip gittiğinde her şey geçmiş olacak varsa çocuğunuzu, kendi çocukluğunuzu düşünün;

    düşünsel orgamzm diye bi tanımalmanız var mı?

    fazla ötesi acı ya da fazla ötesi açı diye bi kavram düşünür müsünüz?

    Örneğin şunu bir matematik, mantık, felsefe, ne olursa düşünme sunusu olarak düşünelim, Gerçeklik olası koşullar-koşullamalar, atanmış sınırlar içinde belirgenmiş bi özgürlük içersin ancak nihai olarak bunu belirleyen zekanın parameterleri olsun bunlar ve bu belirlenmiş sınırlar, Bunu oluşturan zekanın oluştruduğu yoğunluk-bilgelik bilgi vb. üst sınırlar aşıldığında bu parametrelerde yani gerçeklik hatta evren parametreleride değiştirebilir olsun, Ama bunu gerçeklik içinden yapmak matematiksel ölçümlerle imkansız eşdeğeri yakınlıklarda olsun,

    Ve tutun buna benzer bi algı ve sezgi geliştirin ve gerçekliğinize bunu ne getireceğini dahi düşünmeksizin, tümden kendinize inanrak imaknsızlıklara inanarak bunu denemeyi göze alan bi meydan okuma gelişme bilinci inancı geliştirin, sizce olur mu? ama bu gerçekliğnize fizik ötesi acılar, yüksek sanrılar, zihin acıları ve ağrıları, gerçeklik ve algı yitimleri, delice sesler ve daha neler neler getirebilir olsun, dener miydiniz?

    DÜŞÜNCE VE BİLME ORGAZMI DOYGUNLUĞU/MUTLULUĞU DENİLEN Bİ ŞEY VAR, BENİM İÇİN;

    YAŞADIĞIM 30 - 40 SENEYİ TEK BİR ANINA KALDIRIP ATACAĞIM ANLAR BİLİYORUM;

    Ve hepsi bir-iki yıl içinde oldu

    Ama, anlatamıyorum;

    Bilmemek, hissetmemek üzerine kurulu bilim olur mu?

    İsterseniz deli deyin, ama ben deli değilim;

    YanıtlaSil
  14. Öncelikle konuyu dağıttığım için özür dilerim. Ancak bir ayrıntıyı belirtmek isterim. Arap toplumunu hafife almayınız. Araplar bizden tarihte olduğu gibi bugün de birçok sanat dalında, felsefede hatta bazı bilim dallarında açık ara öndedir. Kullandığınız kelimelerin dahi bir çoğu Arapça ve Farsça dır.
    Kaldı ki bin yıldır hepimizi kendilerine doğru secde ettirir, Günde 5 vakit kendi dillerinde herkesin duyacağı şekilde vaaz verirler, artık siz buna istediğiniz ismi verin.

    YanıtlaSil
  15. Benim yorumuma ise ben farklı bi şey anlatmak istemiştim ya da anlatmayı denemiştim galiba;
    Hayır, Bi dünya vatandaşı olun ve ortak olarak gelişmez ülkülenmez iseniz bi şeylerin yanlış gideceğini farkedin örneğin ve onlarıda (araplar yada başka halklar) kalkındıracak, geliştirecek, akıl birliği içinde makul dünya anlayışı içinde tutacak bi şey bulun;
    Hindistanı örnek verelim, Çok farklı bi insanı, çok dinli, çok Tanrılı karmakarışık bi ruhu var, İnsanlar açlık, sefalet ve başka karmaşalar içinde, Emek yine değersiz,
    Afrikaya gidelim, Belki hiç dini anlayış yok ya da geleneksel şeyler, Belki misyonerlikin götürdüğü dinler var ama yine savaşlar, kargaşalar, farklı bakış açılarına ihtiyacımız var diyorum ben;
    Zekanında bi matematiği olmalı, ben bi kusursuzluk ya da mantık arayarak düşünüyorum, İslamın karanlık ve kötü yorumlarını reddeden, hiç bi dine ve inanca mensup olmayan ve hissetmeyen biri oalrak, bilinene anlamda bi Tanrı benimsemeyen biri olarak söylüyorum bunu, tutup bi zeka bize modelleyebilir mi, İslamla hiç tanışmamış bi Arap uygarlığının bugününe, Belki daha karanlık, bölünmüş ve çatışmalı bi toplum olurdu kimbilir, Bilmiyorum ve bilemem, İslam ya da bugünkü islam anlayışı iyidir asla demiyorum, Elimde olsa ilk giderecek savaşacak olanlardan biri benim karanlığıyla ama başka bi şeyler olmalı; DErin düşünmek, farklı düşünmek;

    YanıtlaSil
  16. Selamlar.
    "Size islam = karanlık diye bir mantık gazlamışlar, o gazla uzaylılara bile sığınmaya hazırsınız" derim ve umarım sizi darıltmam, çünkü buradan bakınca bende öyle bir algı oluşturuyorsunuz. Keşke kaskopya ile ilgilendiğiniz kadar islama da ilgi gösterebilseydiniz.

    YanıtlaSil
  17. Üstadım ben buna ne cevap verebilirim ki,
    Ne diyebilirim ki,
    Siz bilirsiniz o zaman,
    Siz iyisiniz bilirsiniz o zaman,

    Kırgınmısınız? Dargın mı?
    Benim burada yazdıklarımın ya da ola ki olası bi kafa karşıklığına sebep olmuşluğumun izleri ve tohumları varsa bu serzenişte, ben özür dilerim,

    Ne kadar kelime arasam;

    Ben böyle yazmalıyım, kusura bakmayın ve gücenmeyin;

    Bakınız, sözde Tanrınız,
    Bu kelimenin adı ölüm sonrası birilerini bi yere doldurup yakmakla anılıyor;
    bu kelime ölüm sonrası birilerini sorgulamak ve cezalandırmakla anılıyor,
    Bu kelime ölmüşün kabirde kıvrandırılmasıyla yan yana anılıyor;
    bu kelime bi mahşer mahkemesi kurmakla ve adalet dağıtmakla adaletle yan yana anılıyor,
    Bu durumda ya adaletle adaletli bi betimleme olmalı ya da birileri çıkıp bunları söylemeli bu nasıl adalet, Kusurlu Tanrı inancı ve düşüncesi, Toplum zihnini zehirliyor, Bütün akılları zehirliyor,

    İnsanlara böyle bi travma ya da saçmalıklar bütünü dayatılmasına nasıl sessiz kalınabilir, bunlara birilerinin inanıyor olmasına karşı nasıl bi şeyler yapılmaz, Ben çıldırıyorum, Bi şey yapamamak, gidermemek ve anlatamamaktan; Toplum sağlığı, birey sağlığı benimde sağlığımdır, Aynı toplumu ve yapıyı paylaşıyoruz, Bi barış ve sevgi uygarlığı ile birlikte yaşamak ve mutlu olmak istiyorum, bunlar beni nasıl rahatsız etmesin, Ve tüm bunların kök nedenlerine ilişkin subjektifte gözükse kişisel-güçlü bulgularım varsa neden sunmayayaım? Sunmalıyım, Kişi gerçeğini ve doğrusunu susmamalı, Toplum karşısında konuşamıyoruz ve bu nedenle sanal özgürlüğü sonuna kadar kullanmalıyız, Bi şey görüyorsam söylemeliyim, İnsanlığın bozuk Tanrı düşüncesinini kökenini dışsal bi uzay uygarlığı olarak bulugulamışsam ve kendimce bunu güçlü şekilde görmüşsem bunu savlamalıyım ve sunmalıyım, Ve bu savı karşı insanlık çürütmeli, ben susmalı değilim; Yİne de özür dileriM;

    YanıtlaSil
  18. Kızgın ya da dargın değilim, olmaya da gerek yok, burası sanal ortam.
    Özür dilenecek bir şey de yok.

    "İnsanlara böyle bi travma ya da saçmalıklar bütünü ...." diye başlayan son paragrafınız çok önemli :

    1- Travma ya da saçmalıklar bütünü olduğuna nasıl karar verdiniz ?
    (Kaskopya celseleri bence daha saçma)
    2- İnsanlara dayatıldığına nasıl karar verdiniz ?
    (Ben kendi özgür irademle tanrının olduğuna karar verdim)
    Tanrıya inanan hiç bir insana, zorla bir dayatma yapılmamış, kafasına silah dayanmamıştır.
    Bir insan ikna olursa inanır, olmazsa onu kim, nasıl inandırabilir ?
    İnsan-tanrı ilişkisi bir gönül ilişkisidir, gönülden ve kendi irademizle inanırız.
    Bu konuda sizin yapabileceğiniz bir şey yok.
    Barış ve sevgi uygarlığı ile birlikte yaşamak, mutlu olmak istiyorsanız, yaşadığınız toplumla barışmalısınız, inandığı için onları aşağılamamalı, aksine saygı duymalısınız.
    Diye düşünüyorum, selamlar...

    YanıtlaSil
  19. Tanrının varlığıan karar vermek başka bi şey, saçmasapanlıklarla dolu bi dini benimsemek ve olduğu gibi kabullenip savlamak ayrı bi şey, Bari dininizi ayrıştırın temizleyin, insana yaraşır, geliştirci bi yol yapın o zaman, Tanrının varlığına karar vermek başka bi şey, O zaman bi din arıyorsanız yeryüzündeki bütün dinleri incelemeniz gerekir, Siz yakıcı ve yıkıcı insanları cezalandırıcı bi Tanrı olduğuna mı karar verdiniz, Sizin karar verdiğiniz bulduğunuz, bulguladığınız Tanrı varlığı bu bulguları içeriyor muydu?
    Siz çoğunluğun gittiği köprüden gitmeye karar vermişsiniz,
    Bireysel irade güçlüğü ile çıkamamışsınız işin içinden en azından çoğunlukla birlikte boğuluruz demişsiniz gibi ya da doğumdan itiabren benimsenmiş vb. inancınız olması bulgulamasını bunun bi seçim anlayış vb. kadersel karmasal bi yakınlığı olduğunu düşünmüşsünüz size, tesadüfsüzlükler evreninde, olabilir de; Ama ben açıkça görüyorum ki sizin yalın temiz ve güçlü bi Tanrı inancınız var ve bi gazap Tanrısına konuyor değil bu düşünce ama bu dinde bi hikmet görüyorsunuz ve bi çekim hissediyorsunuz, Kadersel-karmasal bağlarınız ve çözümlemeleriniz olmalı belki bilmiyorum, Buradan bakınca böyle algılanıyor, Belki insanalığa güzel ve barışçıl bi yol ve öğreti idide bozuldu, Belki karanlık bozdu ama bu bozgunu göremiyorsunuz, Resmin hiç basılmaış negatifine inanıyorsunuz, Karalamışlar üstadım, bozmuşlar;
    Gönül işi, mistisizm, barışçıl Tanrı düşünceleri bunları yorumlamıyorum, bunların ne demek olduğunu ne anlama geldiğini, içsel arayışları ve soruyuşları bilen biriyim ve tüm bunalra kendi adıma saygılıyım; ama birilerine yakıp yıkan ya da yakıp yıkacağından söz eden bi Tanrı düşüncesi sunan bi din dayatılıyosa konuşurum, İslam bu değilse o zaman pozitif yorumlayın, giderin, temizleyin, düzeltin;
    ama banane sizin inancınızdan ben sizi ninancınızın düşmanı değilim, muhalifi değilim, ama bu karanlık anlatının yeryüzünden temizlenmesi giderilmesi gerektiğini de görüyorum,
    Selamlar benden, esen kalın, sağlıcakla-mutlucakla,umutlucakla kalın;

    Mevlayı seversen söyletme beni gamım var
    takrir eylemem derdü derunum elemim var
    http://www.youtube.com/watch?v=5ZglyZX-lOE

    YanıtlaSil
  20. Sayın ışıklıdüşler;
    Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz, ateist mi, teist mi ?
    Teist iseniz dinleri konuşacağız.
    Ateist iseniz tanrıyı / yaratılışı / evrimi konuşmalıyız.
    Agnostik iseniz işimiz zor, siz BİLEMİYORSUNUZ :)
    Soru çok basit :
    Evet-yaratıldık mı ?
    Hayır-yaratılmadık mı ?
    İçinizden ne geliyorsa, kıvırmadan cevap verin lütfen :)

    YanıtlaSil
  21. Sayon B.Bilal;
    ben kendimi herhangi tanımla tanımlamıyorum işte;
    Maharaj örneğini verdim,
    Maharaj'ın Ben oyumu beni tanımlıyor örneğin;
    Maharaj'ın cevap noktasındaki ben tanımı beni tanımlıyor örneğin;
    Bu ben, hem ateist hem değil;
    Hem tesit hem değil;
    Nasıl olur demeyin kendini bizden ve senden ayırmıyor,
    Ben senim ya da ben oyum diyor,
    Ben sen ve oysam benim ben olan bi ben aramama gerek yok, Ben aramıyorum kendimde; Kişilik olan bi şeye ben demiyorum, diyemem;
    Tanrı düşüncesini soruyorsanız, Açıkça yazdım bi Tanrı düşüncem ve inancım yok bi varlık olarak; Ya varolan her şey ya da hiç bi şey benim ve yeryüzünde bi kelime; Örneğin Maharaj Tanrı kusurluktur kusursuz olma çabası değil diyor, Ben de diyorum ki kusursuzluk, yücelik imgesinin niceliğinni kendisi Tanrı o bir varlık ve kim ve kimlik değil, Yeryüzünde bu kelime varken onu atamam ve yok diyemem, bende onu gerçek anlamına taşıyorum ve düzeltip gideriyorum bu hatayı;
    Tanrı;
    Ya (herşey-tümvarolan) benim ya da hiç kimse, Benim için bu ikisi arasında bi fark yok ve olmayacak;
    Neden evrimi konuşmalıyım canım, Benim kendi düşünce örgülerim yok mu?
    Yaratıldık içinde kendimiz yarattıysak, biz yarattıysak yaratıldık;
    Tasarladık içinde biz kendimiz tasarladıysak tasarladık;
    Yaratılmasık içinde yaratılmadık, Bunalr sadece ddüşünce ve mantık örgüleri, Bu anlatımalr gerçeği tanımlamaz, Düşünce geliştirir sadece; Anlamak ve kavramak başka bi şeydir, Kelimeler başka bi şey,
    Örneğin bi ruh var, Ruh gibi bi de anlam var,
    Anlam ruhsa kelime ona beden;
    Beden ruhu anlatmaz o halde kelimede anlamı ve gerçeği anlatmaz,
    anlamlar kelimelerle sınırlı bedenlere ve yetiler esahip olurlar,
    Gerçekler anlamlardadır;
    Varız işte heps ibu;
    Biz gelecek olarak algılıyoruz, Bizi yaratan ve yapan kendi geleceğimiz, Kendimizin geçmişiyiz biz; Ya da kendimizin düşüncesi ve hayalleri içindeki yankıları yansımalarıyız biz, Her birimizi diğerimiziz aslında, birbirimizin yansıması, yansımalarıyız biz, Bölünemez ve ayrışamayız, Biz varız ve biz gerçeğiz;
    ama burada çokça savladım ve anlattım,
    Evet belki duygu durumum düşünce durumum karmaşıktı, Biraz manikliydi analtamasım belki, Ve vbelki delilik yazdım, delilikte yazdım, Oluyor bana böyle bazen;

    YanıtlaSil