Marquis de Sade: Aşkın Suçları

Yorum Yok
Madam Verquin artık genç değildi, elli iki yaşına gelmiş bulunuyordu; yaşına göre fazla çılgın sayılabilecek bir eğlenceden sonra serinlemek için suya atlamış ve hastalanmıştı; durumu ağırdı, hemen yatağa düşmüştü; hastalığının ertesi günü teşhis konuşmuştu: Zatürre. Hekim, altıncı gün kendisine ancak yirmi dört saat daha yaşayabileceğini bildirmişti; hiç korkmamıştı, geleceğimi biliyordu, beni karşılamaları için hizmetçilerine buyruklar vermişti. Ve ben geldim. Hekimin söylediğine göre o akşam komaya girmesi gerekiyordu; ince ve çok zevkli döşenmiş bir odada kendine yer yaptırmıştı; gelişigüzel süslenmişti, yatıyordu; leylak rengi yatağı zifaf yatağı gibiydi, eteklerinde demet demet çiçekler... Karanfiller, yaseminler, çuhaçiçekleri, güller her yanı dolduruyordu. Beni görür görmez elini uzattı.

"Yaklaş Florville, ne kadar serpilmişsin... Erdemler gelmiş üstüne... Durumu biliyorsun... Sana da söylediler, değil mi? Ben de biliyorum, çok az zamanım kaldı... İnanmazdım doğrusu seni doya doya göreceğime..." Gözlerimin dolduğunu gördü. "Hadi, hadi." dedi "Çocukluğu bırak şimdi... Beni çok şanssız mı buluyorsun yoksa? Ben kadınlığımın gerektirdiği ölçüde kâm almışım dünyadan. Şimdi ise yeterince zevk duyamayacağım yılları kaybediyorum.

Oysa o zevkler olmadan hayatın ne önemi var? Aslında iyice ihtiyarlık günlerimi göremeyeceğim için hiç de yakınmıyorum. Kaç zamandır erkekler beni istemiyor. Ben de zaten hiçbir zaman beğenilmeyeceğim bir hayatı istemem. Ölüm yalnız inançlı kimseler için korkutucudur yavrum: Cennetle cehennem arasındadır onlar, hangisine gideceklerini bilmezler ve bu onları kederli kılar. Bana gelince hiçbir umur beslemediğimden, ölümden sonra, hayatımda öncekine göre daha fazla bir mutsuzluk ummuyorum; doğanın koynunda rahatça uyuyacağımı sanıyorum; kederim de pişmanlığım da olmayacak, acım da kaygım da olmayacak. Yasemin beşiğimin altına gömecekler beni, orada uyuyacağım Florville ve çürüyen bedenimden dağılan zerreler bütün çiçekleri, en sevdiğim çiçekleri besleyecek; bak..." diye sürdürdü konuşmasını, bir demet çiçeği yanaklarına sürerek, "Gelecek yıl bunlarla eski dostunun ruhunu da koklayacaksınız; ruhum bu kokuyla birlikte beyninin kıvrımlarına, liflerine dolanarak sana güzel şeyler düşündürecek."

Gözyaşlarım yeniden akmaya başlamıştı... Bu mutsuz kadının elini sıktım avuçlarımla, korkunç materyalist düşüncelerden sıyrılmasını, dine daha az aykırı sistemlerin var olduğunu söyledim; ancak daha ben bu sözleri tamamlamamıştım ki o beni şöyle bir itti...

"Yapma, n'olur Florville, zehirleme beni; sen anlarsın yaşarken yalvarıyorum sana, bırak da rahatça öleyim; bütün hayatımca tiksindiğim şeyleri ölümümde mi kabul ettireceksin bana?"

Sustum; onun büyük kararlılığının yanında benim güçsüz sözlerimin ne önemi olabilirdi ki! Madam Veruain'i insanlığın benimsemediği fikirlerden caydırmamaktan dolayı üzgündüm; o sırada elini sallayarak bir buyruk verdi; bitişik odadan bir müzik duyulmaya başladı; güzel bir konser.

"İşte..." dedi epikürcü kadın, "Ölümü böyle istiyorum Florville'ciğim, ölürken bir ezgi istiyorum... Senin o papazların, o sahte yobazların bilsinler ki onlarsız daha rahat ölünebilir; bilsinler ki rahat bir ölüm için din değil, cesaret ve mantık gerekli."

Marquis de Sade
Aşkın Suçları, Florville ile Courval (sf. 52-54)
Say Yayınları, Çevirmen: Cemal Süreya

0 yorum:

Yorum Gönder