The Unbelievers

2 Yorum
The Unbelievers, Richard Dawkins ile Lawrence Krauss'un bir araya gelip, inançsızlık üzerine düzenlediği konferanslarının hem öncesinin hem sonrasının hem de konferanslardaki önemli konuşmaların bir araya getirilmiş halidir.

Belgeselin henüz başında, din ve bilimin "gerçek" veya "hakikat" olarak adlandırılan "şey"e ne denli yaklaşabildiğini tartışan ikili, kendi görüşlerini aktarabilmek için farklı program ve etkinliklere katılıp, orada iki taraflı konuşma ve tartışmalara katılmak üzere seyahate başlıyorlar.

Dawkins, bir tarafta inançsız birinin, diğer tarafta ise inançlı birinin oturduğu, tartışmayı yürüten sunucunun ise sürekli araya girerek iki tarafı da "eşitleştirdiği" konuşmaların, hiç de sağlıklı olmadığını düşünüyor. Bunun üzerine, sadece kendilerini ifade edebildikleri ve böylece dertlerini daha rahat anlatabilecekleri bir iş yapmaları gerektiğine karar veren Dawkins, Krauss ile birlikte bir dizi konferans düzenlemek için kolları sıvıyor.

Belgeselde de izlenebileceği gibi, onlarca konferansa ve programa katılan ikili, gerek beraber gerekse de tek tek, inançsızlığın savunucusu haline geliyorlar. Yorucu tempoya rağmen, buna değdiğini düşünmeleri, yükselen dini görüşün yanında böyle aktivitelerin yapılması gerektiğini söylemeleri, hiç kuşkusuz, haklılık payı içermekte.

Bununla birlikte, dünyanın en büyük ateizm etkinliğinden de bölümler içeren belgesel, kimi zaman ciddi bir şekilde inanca darbe indirirken, kimi zaman da esprili bir dille mizahi bir eleştiri getiriyor.

2013 yapımı olan bu belgesel, inançsızların sayısının hiç de az olmadığını görmek ve derli toplu biçimde tanrı ve din eleştirisini tekrar etmek adına önem taşımaktadır. Sam Harris, Daniel Dennett, Ayaan Hirsi Ali, Stephen Hawking, Michael Shermer, Werner Herzog, Eddie Izzard, Woody Allen, Ricky Gervais, Cameron Diaz gibi kişilerin inançsızlık üzerine düşünceleri ile tanrı ve din üzerine eleştirilerine yer veren belgesel, inancın farklı zihin ve düşüncelerce eleştirilmesini göstermesi açısından da gayet kayda değer bir iş yapmaktadır.

Aşağıdaki alıntılar Piktobet'ten yapılmıştır, çeviriyi ise GarajımdakiEjder gerçekleştirmiştir. Bize de yüklemeyi yapmak düştü.

Lawrence Krauss: Soru sormadan hakikate ve cevaplara ulaşmanın bizi hiçbir yere götürmediğinin farkına varmak bilimin sağladığı özgürleşmenin sonucudur. 
Richard Dawkins: Bilim harikulade bir şey. Bilim çok güzel bir şey. Din harikulade bir şey değil, güzel bir şey de. Din ayağımıza dolanıyor. Dinde yanlış olan daha pek çok şey var fakat ben en çok gerçekle, gerçeğin güzelliğiyle gerçeğin şiirselliği olan bilimle ve dinin bilimsel bir açıklama gibi görülmesiyle ilgileniyorum. Rakip bir bilimsel açıklama ama fazlasıyla ruhsuz, fazlasıyla sıkıcı ve fazlasıyla değersiz. Hatalı da. 
Lawrence Krauss: Bilimsel keşifler tarafından inancımızın tehdit edildiğini düşünmektense inançlarımızı gerçekliğin kanıtlarına uyarlamaya zorlamamız gerektiğinin farkına varmalıyız, tam aksini yapmak yerine. 
Richard Dawkins: Herkesin dini tartışmayacak kadar nazik olması gerektiği konusunda uzlaşıya varmayın. Din tartışma dışı bir konu değildir. Din, yasak bölge değildir. Din, evrene ilişkin, doğruluklarının ispat edilmesi gereken, meydan okunması gereken ve gerekirse küçümsenerek alay edilmesi gereken belirli iddialarda bulunur. 
Lawrence Krauss: Bana göre en güçlü ve hayat verici düşünce şu: Evrenin varlığına işaret ettiği için, bilim ondan hoşlansak da hoşlanmasak da daha fazla önem kazanırken bizler daha önemsiz hale geliyoruz.
İyi seyirler!

Hayyam

2 yorum:

  1. Bilim güzel bir şey demek ne demek ya. Bilim güzel bir şey dersen alet olur çıkar.

    YanıtlaSil
  2. Dünyada "Bilim" diye bir kelime var. Diğer taraftada "Cinayet" diye bir kelime. Nasıl oluyor?

    YanıtlaSil