Bertrand Russell - Face to Face (BBC - 1959)

Yorum Yok
20. yüzyılın en önemli filozoflarından biri olan Bertrand Ruseell, analitik felsefenin kurucularından biri olmanın yanı sıra mantık, matematik, bilim felsefesi ve etik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Öte yandan kuşkuculuğun önde gelen isimlerinden olan Russell, her zaman özgürlükçü bir bakış açısıyla felsefesini işlemiş ve din ve ırkçılık başta olmak üzere fanatik tüm görüşlerin insanlık için çok tehlikeli olduğunu ifade etmiştir.

Sadece felsefi açıdan değil, politik açıdan da etkin olan Russell, özellikle savaş karşıtı ve nükleer silahsızlanma yanlısı tutumu, gösterileri ve yazılarıyla hem bir parça aktivist olmuştur hem de döneminin siyasetinde önemli bir yere sahip olmuştur.

İfade ettiği fikirler toplumun muhafazakar tabanında olumsuz karşılanmasına rağmen, insan haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunduğu yazıları dolayısıyla 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.

1959 yılında yayın hayatına başlayan Face to Face adlı röportaj serisi şeklinde olan dizinin 1. sezon 2. bölümünün konuğu olan Bertrand Russell, yaklaşık 30 dakikalık videoda kendi ağzından kendi hayatını anlatıyor. Özellikle "gelecek nesillere not" şeklinde ifade ettiği görüşleri ayrıca yazıya aktarmakta fayda var gibi görünüyor.
John Freeman: Son bir soru. Lord Russell, bu filmin Ölü Deniz Yazmaları gibi 1000 yıllık süreçte torunlarımız tarafından izleneceğini varsayın. O nesillere yaşadığınız hayat ve öğrendiğiniz şeyler hakkında ne söylemeyi uygun görürsünüz?

Bertrand Russell: İki şey söylemek isterim. Biri entelektüel, diğeri ahlaki. Entelektüel açıdan şunu söylemek istiyorum:

Herhangi bir konuyu öğrenirken veya herhangi bir felsefeyi incelerken kendinize sadece şunu sorun: Gerçekler nedir ve gerçeklerin ortaya koyduğu doğru nedir? Asla başka yola sapmayın, başka bir şeye inanmak isteseniz veya başka bir inancın sosyal etkisinin daha iyi olacağını düşünseniz bile. Sadece ve sadece gerçeklerin ne olduğuyla ilgilenin.

Entelektüel olarak demek istediğim budur. Ahlaki olarak söylemek istediğim ise çok basit. Şudur:

Sevgi bilgecedir, nefret ise aptalcadır. Gittikçe birbirine daha fazla bağlanan bu dünyada birbirimizi hoş görmeyi öğrenmek zorundayız. Bazı insanların dile getirdiği hoşlanmadığımız gerçeklere katlanmayı öğrenmek zorundayız. Yalnızca bu şekilde birlikte yaşayabiliriz. Burada birlikte ölmek için değil de birlikte yaşamak için varsak bu gezegendeki insan yaşamının devamında hayati öneme sahip olan iyilik ve hoşgörüyü öğrenmek zorundayız.

0 yorum:

Yorum Gönder