Kur'an'ın Tanrı'sı, Allah, nerede?

80 Yorum
Mülk suresinin 16. ve 17. ayetlerinin, Diyanet'in resmi çevirisindeki anlamı şöyle:

"Gökte olanın, sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz? O zaman, yer sarsıldıkça sarsılır. Gökte olanın, başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz."

Ayetlerin başında, 'men fi's-Sema' yer alıyor. 'Gökte olan' anlamında. Bu gökte olan kim? Kuşkusuz, anlatılmak istenen, 'Tanrı'. Demek ki bu ayetlerde, 'Tanrı'nın gökte olduğu, çok açık biçimde anlatılmakta. 'Tanrı' için 'gökte olan' denmesi, müslüman yorumcular arasında bir çok konuda olduğu gibi şaşkınlığa ve bocalamalara yol açmıştır. Bir kesimi, buna da dayanarak şöyle demişlerdir:

"Tanrı'nın yeri yurdu vardır." (Bkz. F. Razi, e't -Tefsiru'l-Kebir, 30/69)

Ne var ki buna karşılık şu sorular sorulmuş:

"Tanrı gökte olsa, tanrının gökten daha küçük olması gerekir. Böyle bir şey nasıl düşünebilir?"

"Tanrının gökte olduğu düşünülürse, varlığının ve varlığını sürdürebilmesinin, bir başka şeye bağlı olduğunu da düşünmek gerekir. Bu nasıl olabilir?" (Bkz. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 7/5233)

Kuran yorumcularından, 'gökte olma'yı, 'yerinin yurdunun olması'nı, 'Tanrı'ya, 'Tanrı' kavramına yakıştırmayanlar pek çok. Ne var ki Kur'an'ın kendisinin, bunu 'Tanrı'ya yakıştırdığı ve öyle anlattığı da bir gerçek. Yorumcular, zorlamalı yorumlara sapsalar da bu gerçeği değiştirememekte. İlkel insanlar da, 'Tanrı'yı gökte görmezler miydi ve 'çağdaş ilkeller' de öyle görmüyorlar mı? Ebu Müslim de, ayetlerde Tanrı için "gökte olan" denmesini, Arapların, Tanrı'yı gökte görmelerine bağlıyor. (Bkz. F. Razi, 30/70)

Bakara Suresinin 210. ayetinde de şöyle denir:

"Onlar, Tanrı'nın ve meleklerin, gölgeli bulutlar (ya da buluttan gölgeler) içinde gelmesini beklerler yalnızca. Ve işin bitirilivermesini... İşler, Tanrı'ya döner."

Diyanet çevirisinde "Allah'ın azbının ve meleklerin tepelerine binip." biçiminde bir anlam veriliyor. Ayetin sözleri, böyle bir anlama elverişli değil. Ayette, Allah'ın azabının gelmesinden değil; kendisinin bulutlar içinde gelmesinden söz ediliyor. Ayette açıkça yer aldığı halde, Tanrı'nın bulutlar içinde gelmesi Tanrı'ya yakıştırılmadığı için, çeviriye yorum katılıyor ve "Allah'ın azabının..." deniliyor. Bu yorum, kimi Kuran yorumlarında da var. (Örneğin bkz. Tefsiru'n -Nesefi, 1/105; Tefsiru'l-Celaleyn, 1/31;Taberi, Camiu'l-Beyan,2/191-192; F.Razi, 5/215)

Tanrı"nın bulutlar içinde gelmesi Tevrat'ta da var. Kaynak da zaten orası. Şunları okuyoruz Tevrat'ta:

"Ey Efendi Tanrım, çok büyüksün! (...) Sensin bulutları kendine araba edinen..." (Tevrat, Mezmurlar, 104:1-2)

"İşte Efendi Tanrı, hızlı bir buluta binmiş olarak Mısır'a gidiyor. Onun bulunmasından Mısır'ın putları titreyecek..." (Tevrat, İşaya, 19:1)

Bununla birlikte Kuran'ın Tanrı'sının da, Tevrat'ın Tanrı'sının da asıl yeri, 'tahtı-sarayı' demek olan 'arş'ı, 'göklerin üstünde'dir. Kuran'da, yeri ve gökleri yarattıktan sonra 'arşa dayandığı' bildirilir. Hadislerde de 'arş'ın, göklerin üstünde bulunduğu bildirilir. Arş'a ve Tanrı'nın üzerinde bulunduğu bildirilen 'sekiz dağ keçisi'ne ilişkin ayet ve hadisler sunulduğunda ayrıntılar görülecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, Muhammed'in de, Tanrı'yla görüşüp konuşmak için göklerin ötesine, O'nun 'arş'ına gittiği bildirilir (Mirac olayı). Tevrat'ta da şu tür anlatımlar göze çarpar:

"Göklerin göğü üstüne binmiş olana ezgiler söyleyin!" (Tevrat, Mezmurlar, 68:33)

"Efendi Tanrı, kutsal tapınağındadır. O'nun tahtı göklerdedir." (Mezmurlar, 11:4) "Efendi Tanrı, tahtını göklerde kurdu."

İlk çağların ilkellerinin de, çağdaş ilkellerin de 'tanrı'larının yeri göklerdir. Tanrı'nın asıl yerinin göklerde olduğu bildiriliyor. Ama bu, Tanrı'nın o yerden, zaman zaman inmesine engel değil. Kuran'da Tanrı'nın 'kıyamet günü, meleklerle birlikte geleceği' (Fecr:22), 'Tahtı'nı taşıyan 8 melekle geleceği' (el Hakke: 17) bildirilir. Hadisçilerce tartışmasız sağlamlıktaki bir hadiste de Muhammed, şöyle der:

"Efendi Tanrımız, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında, dünya göğüne iner..." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, Kitabu'tanrı-Tehacüd/14;Tecrid, hadis no:590)

Tanrı'nın dünya göğüne inmesini Tanrı'ya yakıştıramayan Müslüman yorumcular, 'te'vil' yoluna sapıp yorumlarla durumu kurtarmaya çabalarlar. Ama İbn Teymiyye gibi bu yola karşı çıkanlar, sözlerden ne anlaşılıyorsa öyle anlamak gerektiğini savunurlar. (Bkz. İbn Teymiyye, Der'u Tearuzi'l-Akli ve'n -Nakl Arapça,1971, 1/15)

Turan Dursun

80 yorum:

  1. Gök ne anlama geliyor?Eğer uzaysa her yer denmektir.

    YanıtlaSil
  2. Güneş ışığı evimize vurduğunda ısısıyla ve ışığıyla güneş vuruyor deriz,ama varlığıyla Güneş evimizde midir değildir.Allah c.c. da sıfatlarıyla ve isimleriyle yeryüzüne tecelli etmiş.Allah c.c. nun zatı için bir mekan ile sınırlamak mümkün değildir.Göz Güneşe uzun süre bakmaya dayanamazken Güneş'i yaratan Allah c.c. yu şu dünyada görmeye nasıl takat getirsin ki Allah cc şuradadır denilebilsin.

    YanıtlaSil
  3. ışık bir tür sıvı maddedir. saniyede 299.792.458 metre hızına ulaştığı için biz onu göremez ve onunla iletişime geçemeyiz. şayet siz de aynı hıza ulaşsanız sizinle de iletişime geçemeyiz ve sizi duyumsayamayız. bu arada merak ettim. öyle bir yetiye ulaşsanız siz de bize tanrı numarası çeker misiniz. her neyse... allah c(ounty) c(hoppers) da görünmediğine göre acaba bir sıvı madde midir. öyleyse teknisyenler motosiklet olayının çivisini çıkardı demektir. tam da şu sıralar chopper motor almak istiyordum. ya da sizin mantığınızda da bi düzensizlik olabilir.

    YanıtlaSil
  4. Tanrı gökte olsa, tanrının gökten daha küçük olması gerekir. Böyle bir şey nasıl düşünebilir?

    sizin gökten kastınız nedir.insanoğlunun akıl ve mantığının dısında birçok olay vardır.madem herşeyi bilmle açıklıyorsunuz.ölümü vede ondan sonrasınıda lütfen açıklayın.yada bilim adamları ölümsüzlüğü bulsun.bi yaradanın varlına inanmamanız kendinizi büyük görmenizdendir.acıyorum size ne diyim...:S

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten bılım adamları DNA saati adında bir buluşla ınsanların bıyolojık ve fızyolojık yaşını bulup ne kadar ömrü kaldıgını buluyor.Buda şöyle oluyor Insanın bıyolojık yaşı fızyolojık yasından buyukse fazla omru kalmamıştır dıye okudum .Bu arada daha 14 yaşındayım .. KAYNAK: FİZİKİST.COM

      Sil
    2. ölümün olmasının ahirete belge olmadığını elli kere dedik
      +
      yaradanın varlığına inanmanın büyüklükle alakasını biz bulamadık, sizde açıklayamadınız
      +
      büyüklük derken ne kastediyon, kibirse, yaradanın kibirli biz değil
      +
      merhametten sana yarar gelmez, zarar gelir
      bu merhamet senin imanını bozar

      Sil
  5. Bizim değil de müslümanların gökten kastı nedir? Şöyle açıklayayım isterseniz; Muhammed Kur'an ayetlerini insanlara duyururken o dönem için mantıklı olan şu fikri de pekala belirtebilmiştir, allah göktedir. Tanrının gökte olduğu fikri yaygın ve geçerli bir fikirdi çünkü kimse gidip göğe bakamazdı. Günümüzde artık tanrının gökte de olmadığını bildiğimizden, yorum fantazileri devreye girmiş ve bu gök kavramını anlam kaymasına uğratmaya çalışmışlardır.

    "insanoğlunun akıl ve mantığının dısında birçok olay vardır." demişsiniz. BUnu örnek vererek söyleyebilir misiniz? Ayrıca böyle bir örnek verseniz dahi açıklayamadığımız bir şey var diye, o şeyi açıklayan bir iddiayı ciddiye almamız gerekir mi?

    "madem herşeyi bilmle açıklıyorsunuz.ölümü vede ondan sonrasınıda lütfen açıklayın." demişsiniz. Ölüm ve sonrasında açıklanamayan şey nedir ki? Ölüm ile hayati fonksiyonlar biter, bilinçlilik hali sona erer. Sonrasında da bir şey olmaz. Her şey biter.

    "bilim adamları ölümsüzlüğü bulsun." demişsiniz. Bu başlıkta ( http://ulumalar.blogspot.com/2011/02/olumsuz-yasam-bu-canlda-m.html ) buna yaklaşılabileceğinin ipucuları var. Ayrıca günümüzde ölümsüzlüğün bulunamaması ilerde bulunamayacağı anlamına gelmez. Bilimi sadece bugünkü gelişmesiyle değil, gelecekteki kestirilebilir gelişmesiyle de birlikte ele almak gerekir.

    "bi yaradanın varlına inanmamanız kendinizi büyük görmenizdendir." demişsiniz. Aslında yaradana inananlar kendilerini daha büyük görür, çünkü onlar kendilerinin tanrının bir parçası olduğunu düşünür. Oysa bizlerin böyle bir iddiası yoktur. Bizler organizmalarız, o kadar.

    "acıyorum size ne diyim." demişsiniz. Lütfen acımayın. Gerçekten ne anlatmak istediğimizi anlamaya çalışın. Eğer anlayamazsanız, o zaman acıyın; ne diyeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. “ Yoksa siz, gökte olanın sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz. O zaman yer birden sallanmaya başlar. “
      Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgâr gönder-meyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman tehdidim sanılmış göre-ceksiniz. “
      MÜLK: 16 – 17. AY.

      Şüphesiz ki insanları yere batıracak olan Allah’u Azze ve Celle’dir... Birilerinin zannettiği gibi burada bahsi edilen melekler değildir… Bu Ayeti celilelerde gökte olanın kendisinin olduğunu anlatılıyor Rabbimiz…

      Ebetteki Melekler de göktedirler, ama Allah’u Teâlâ’nın burada haber verdiği şey; kendisinin meleklerinde üstünde olduğudur…

      REDDİYE:
      Bu ayet kesinlikle “Allâh” lafzı diye geçmiyor. Niçin Allâh ile tefsir ediyorsun ki?
      Burada ayeti zahirine göre aldın ki, Allâh’ın göklerde olduğunu söylemen daha açık olsun diye. Hâlbuki müfessirlerin bir kısmı “Gökte olanın” yani “meleklerin” olduğunu, bazılarının da “Mülkü ve kudreti göklerdedir” ve bazılarının da “Şanı yüksek veya Şanı en yüksek olan yerdedir”, yani göklerde olduğunu söylemişlerdir. Hiçbir Ehlisünnet Vel Cemaat âlimi, Allâh’ın zatıyla göklerde olduğunu söylememiştir.









      1) Ayetin takdiri, "Göktekinden, yani Allâh'ın azabından emin mi oldunuz?" şeklinde niçin olmasın? Çünkü âdet, hep belaları, inkârcı ve isyankârlara gökten indirme şeklinde cereyan etmiştir. Dolayısıyla gök, Allâh'ın rahmet ve nimetinin iniş yeri olduğu gibi, azabının da iniş yeridir.

      2) Ebu Müslim şöyle demiştir: "Araplar bir tanrının varlığını kabul ediyorlardı, fakat bu tanrının, tıpkı Müşebbihe'nin inandığı gibi, gökte olduğuna inanıyorlardı.
      Buna göre Hak Teâlâ sanki onlara, "Gökte olduğuna inandığınız ve dilediği şeyi yapabileceğini kabul ettiğiniz o Zâtın, sizi yere batırmasından emin mi oldunuz?" demiştir."

      3) Ayetin takdiri, "Gökteki olandan, yani Allâh'ın saltanatından, mülkünden ve kudretinden emin mi oldunuz?" şeklindedir. Fakat ayette "gök" sözünün yer alışı, Allah'ın saltanatını ululamak ve O'nun kudretini yüceltmek içindir. Bu tıpkı,
      وَهُوَ الله فِى السموات وَفِى الأرض "O, yerde de, gökte de gerçek ilâhtır" (En'am, 3) ayeti gibidir. Çünkü tek bir şeyin aynı anda iki ayrı yerde olması mümkün değildir. Binaenaleyh Allâh'ın yerde ve gökte oluşundan maksat, O'nun emrinin, kudretinin ve iradesinin göklerde de, yerde de geçerli olduğunu anlatmaktır. (Veya semalarda ve yerde hakkıyla ibadet edilen Allâh’tır) İşte bu ayette de böyledir.

      4) "Gökteki" ifadesi ile "azapla görevli meleğin" kastedilmiş olması niçin caiz olmasın. Bu melek de Cebrail'dır a.s. . Buna göre mana, "Cebrail'in, Allah'ın emri ve müsaadesi ile sizi yere batırmasından emin mi oldunuz?" şeklinde olur. İmam Razi (Tefsiri Kebir)

      Sil
    2. Yrumlar yarisini okudum bıraktım hakikaten ne enteresan insanlar düşünceler var.Allah sevdiğin kızı alamadın diyemi seni şüpheye düşürdü yada başına gelen bütün olumsuz hayatmi? şuanda bedeninde milyarlarca noron ve hücreler ile bunlari yaratan i sorgular oldun? dünyada başını cikarda bu bak kaç trilyon yıldız gezegen galaksi hiç şu soruyu sordunmu acaba biz çok zeki bir varlığın sadece düşüncesinde yaşıyoruz onun düşünceler inin enerji sinin maddelesmış formlariyiz.20 yaşında birisi 21 sene önce nerdeydi? şimdiki ailesimi onu planladi a dan z ye? Allah düşünmek sevgiliyi düşünmek gibi o gorunmesede hissedilir ben size hikâyemi anlatsam hepiniz hayret ler içinde kalır bütün şüpheleri nzi yok edersiniz

      Sil
  6. tanrı : insanın beyninde oluşan elektriksel bir olaydan başka bişey değildir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah: İnsanın beyninde oluşan elektriksel bir olay ise İnsana O düşünme beynini veren kim?

      Sil
    2. veren kim sorusu verene veren kim sorusuna gebedir?

      ya da

      yanıt vermekte, (yaratımı-olumu-)oluşu bi özneyle/kimle(kimlik ve kişiyle-kişilikle) yanıtlamak ve sınırlamaktan öte değildir;

      bu tanrıyı ya da özneyi ya da yapıcıyı;
      sebep olarak atamak ya da neden ve yanıt olarak atamaktır;

      tanrı olarak açıklansa/(tanıtlansa) bile-(yanıtlansa bile) bu bir açıklama değildir-sınırlamadır;
      kim ? tanrı
      ne? tanrı
      kim yaptı ? tanrı; ne yaptı? tanrı
      tüm bunları demek her şeyi yapan-yapabilen bi yapıcı bunu yaptı deyip kenara çekilmektir; (Her şey ibilinmeyen-çözülmeyen bi öznenin üstüen atmaktır-yüklemektir; (varoluşun sorumluluğunda kaçmaktır-çekilmektir) çözümsüzlüktür; Yanıt aramamaktır asıl;
      yanıt vermemektir asıl;

      kim sorusu sormuyorsunuz?
      kim sorusu mu soruyorsunuz?

      Sil
  7. beni iyi bir müslüman olarak yetiştirmek isteyen babamın bana yaptığı en büyük iyilik kuranı getirip okuyup öğrenmem için ders çalıştığım masama bırakması oldu.. fakat sonuç babamın alyhine gerçekleşti..niyemi : çünki ateist oldum :)).. bu yüzden babama sonsuz teşekürler

    YanıtlaSil
  8. Allah ın varlığının en büyük kanıtı sizin şu an düşünebiliyor olmanızdır. bunun üzerine biraz kafa yormanızı tavsiye ederim.

    birde şu var tanrı tüm evreni kendi iradesiyle yaratmışsa onu uzayda yer kaplayan herhangi bir nesne gibi tasarlamanız ve yerini aramanız büyük bir çelişki.

    YanıtlaSil
  9. hal bu devirde Allah a inanmayanmı var tuhaf bir şey. demekki hala ilkeller

    YanıtlaSil
  10. gökte olan denince neden hemen tanrı aklınıza gelir ben anlamakta zorlanıyorum.insan aklının idrak edebileceği şeydir gökte olan bir gezegen olamazmı!...geniş zamanlarda ALLAH varmı yokmu diye tartışırsınız ama bir felaketle yüz yüze geldiğinizde ALLAHIM BENİ KORU DERSİNİZ.Birileri inandığını söyler sapıtır Birileride sapıtanı eleştiriyorum diye sapıtır ALLAH(C.C)ISLAH ETSİN

    YanıtlaSil
  11. Beyler siz neyi tartışıyorsunuz.Açmıssınız bir blog adresi.Bir şekilde tartışma kurmuşsunuz o küçük beyinlerinizle.Din felsefesini konuşmak için Evrenin oluşumuna gitmek lazım bilimsel olarak Yaradılış teorisi ve sabit durum teorisini incelemek gerekir.uzaya çıkmak gerekir sonsuz kainatı incelemek gerekir.Matematiğin dibine inip oradaki sanatı görmek gerekir.Ben kendim bir felsefeciyim Felsefeciler ile gerçekler arasındaki fark şudur ki..felsefeciler yapbozun bir parcasını görerek onu yorumlarlar ama gerçek bir bütündür ve o parcayıda cogu yanlıs yorumlarlar..Yani insanlar inançları dogrultusunda insandır sadece din olarak kastedmiyorum bunu..Kainattaki herseyın bir açıklaması vardır çoğu bilimsel bu bilimselliklerinde cogu yaratıcının varlıgını kanıtlar..bilgisayar programcısı olanlar bunları braz anlar.ve dunyada varlıgın tecellisi olduguda sabıttır ve kesındır bunu bir felsefeci göremiyorsa felsefecılık yapmasın zaten..Benim bu site sakınlerıne tek bir sorum olacak ispatlayarak cevabını istiyorum..Bana GERÇEK NEDİR AÇIKLARMISINIZ ????

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de "gerçeğin" ne olduğu kavramı aciklanabilmis bir kavram degildir. Dolayısıyla, Sayın Hasan Üyenin dediği "GERÇEK NEDİR AÇIKLAR MİSİNİZ????" düşüncesi icinden bakıldığında Tanrı kavraminin da benzer dusunceyi guderek, Aciklayamadigimiz icin Tanrının da gerçek olmadığını mi veya Tanrının açıklanamaz bir gerçek olarak mi yorumlamaliyim. Eğer bir şeyi aciklayamiyorsam, o bilginin Tanrıya ait olduğunu bilemeyeceğim icin Tanrının gerçek olduğuna dair bilgiyi nereden alacagim?

      Sil
  12. Burada sadece bey yok. Lütfen. Değerli hanımları unutmayın.

    YanıtlaSil
  13. ''ama bir felaketle yüz yüze geldiğinizde ALLAHIM BENİ KORU DERSİNİZ.Birileri inandığını söyler sapıtır Birileride sapıtanı eleştiriyorum diye sapıtır ALLAH(C.C)ISLAH ETSİN''

    Peki şunu sormalıyım nerden biliyorsunuz felaketle yüz yüze geldiklerinde Allahım beni koru dediklerini ?

    YanıtlaSil
  14. Ben 15 yaşındayım.Şu ana kadar bana sadece müslümanlık gösterildi.3 yıl önce araştırmaya başladım.Başladığım yerdeydim.Ancak şu an bir kaç şey öğrendim.Önceden Ateist de oldum..Ancak hala bir karara varamamıştım.Dinimi sorduklarında ''Kararsızım'' diyordum.

    Artık şüpheliyim.Araştırmalarım boşa çıkıyordu.Çünkü güvenilir bir kaynak yoktu.Hepsi yanlıydı.Ve hepsi de İslamı yanlış bilenlerdi..

    Bu blog tartışma için açılmamış.Bunu göremiyorsanız,hiç yorum yapmayın.Blog sahibi blogu neden açtığını bile düşünüp yazmış.Azcık zahmet edin bakın lütfen...

    Blogun kurulma amacı sadece kaynak ve kişinin görüşlerini yazması için...

    YanıtlaSil
  15. İncil,Tevrat,Kur'an
    İnsanlar farklı şeyler düşünür farklı yorumlar..
    Mesela ben gökte sözcüğünden yukarda anlamı çıkarıyorum.
    Ama çoğu kişi burda ''gökte o zaman gökden küçük'' yargısı çıkarır.Ben saçma buluyorum.Ama saygı duyuyorum.

    YanıtlaSil
  16. Allah işlerini genellikle melekleri aracılığıyla yapar tıpkı bir padişahın vezirlerine buyurduğu gibi çünkü izzet ve azamet bunu gerektirir. Çünkü düşünsenize bir padişahın bizzat vergi topladığını vesaire tabi burada padişahta bir acizlik var çünkü vezirin görevi yerine getirememe riski vardır. ama haşa Allah için böyle bir acziyet söz konusu değildir. Çünkü meleklerin bir iradesi yoktur . Melekler bu işleri Allahın iradesi ile yapmaktadırlar. Allahın gök ve yer olaylarında(doğa olayları) görevli meleği Mikail dir. gökte bulunan odur. Gökten kasıt ta bildiğimiz uzay değildir. Uzay dediğimiz 7 kat semadan sadece en alt kattaki semadır.

    YanıtlaSil
  17. anlamıyorum ne yapsam din mi inançsızlık mı.....(urfalı genç)

    YanıtlaSil
  18. "Onlar, Tanrı'nın ve meleklerin, gölgeli bulutlar (ya da buluttan gölgeler) içinde gelmesini beklerler yalnızca. Ve işin bitirilivermesini... İşler, Tanrı'ya döner."

    Sen bir kere orada söyleneni anlayamıyorsun ki yorum yapmaya kalkışıyorsun. Ey gafil, Allah orada insanların beyanlarından yada düşündükleri şeylerden bahsediyor. Allah diyor ki: aklını kullanmayanın üzerine pislik atarım

    YanıtlaSil
  19. insanlık tarihi yüz yıllardır çok tanrılı dinlere inanmaktaydı doğayı yöneten tanrı (mikail) ölüm tanrısı (azrail) gibi. Tek tantılı dine geciş zerduşluk ile başladı sonra hepsi musevi hristiyan ve islam aynı yolu izledi insanları yönetmek için elinizde bir güç olması lazım sizi bu dünyada sınavdan geçtiğinizi söylerler ama söylenlerparanın ve gücün peşindedir.kimse dinini seçmiyor vatikanda doğsan hristiyansın mekkede müslüman size doğmadan önce sınavdan bahsedilmediyse öldükten sonrada sınav sonucunu isteyecek kimse olmıcak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanrı evreni ve ille de evrimsel canlılığı yaratmıştır.
      Sonra çoğalmak üzere iki insan yaratmıştır.
      Bu iki insanın dini yoktur, ancak yaradana şükür ve duaları vardır.
      Buna din denemez.
      Çoğalmışız, binlerce yıl geçmiş.
      Zamanla yaratana şükür ve dualarda farklılıklar ortaya çıkmış.
      İşte o zaman çeşitli dini ritüeller ve farklı yaratıcı tanımları oluşmuş.
      İlk insandan belirli bir süre sonra, çok tanrılı, çok mezhepli dinler türemiş.
      Böyle olunca tanrı kendine bir uyarıcı seçmiş. (NUH)
      Sizi yaratan benim, bana eş / benzer / denk / yer / mekan atfetmeye çalışmayın.
      Dünyada geçici olarak bulunuyorsunuz.
      Verdiğim nimetlerden yararlanın, kötülük yapmayın, iyi olun, dünyadaki hal ve tavırlarınızdan sorumlu olacaksınız demiş.
      Yeniden tek tanrılı yaşama dönülmüş.
      Yine yıllar yıllar geçmiş, yeni kuşaklarda yine yaşam tarzlarında bozulma ve farklılaşmalar görülmüş.
      Tanrı içimizden yeniden bir temsilci / resul seçmiş. (İBRAHİM)
      Yine dünyadaki amacımızı ve hesap gününü işaret etmiş.
      Yeniden tek tanrılı yaşam başlamış.
      Ancak yıllar yıllar geçmiş , insanlar yine farklı ilahlar edinmiş...
      Bu masal böyle binlerce yıldır devam ede gelmiş.
      Son uyarıcı peygamber de aynı mesajı vermiştir.
      Gelmiş geçmiş tüm elçilerin mesajı ayndır : Yaratıcı tek ALLAH'tır ve hesap günü vardır.
      Velhasılı kelam, tek tanrılı dine geçiş diye bir şey yok.
      Çok tanrılı dinler, Allah'ın mesajının bozulmuş halleridir.
      İlk insandan beri değişmeyen tek gerçek Allahtır.
      Gerisi lafı güzaftır, her koyun kendi bacağından asılacaktır.
      (Bu yazı, ilk insan topluluklarının, çok tanrılı dinler yaşadıkları iddiasına reddiyedir.)

      Sil
    2. mişli geçmiş zaman ya da şöyle diyelim; kulakta kulağa;
      çünkü bi başkasından nakledilen mişlenir; çünkü o görmüş duymuş, ben değil ama şunlarda var;
      " yaratmıştır" "vardır" "vermiştir" "asılacaktır" kesin yargılı ve ben bilişli ifadeler, galiba bunları söyleyen sizsiniz;
      yaratmıştır biliyorsunuz
      vardır biliyorsunuz
      asılacaktır biliyorsunuz değil mi? ya da inanıyorsunuz, ya da öyle kabul ediyorsunuz, ya da öyle varsayıyorsunuz;

      şimdi mişlilier geçmiş zaman ise;
      ve vurgulu ifadeler açık ifadeler ve geniş zaman- genişleyen zaman ifadeleri; Bazıları gelecek ifadeleri olsada bazıları dikkat ederseniz geniş zaman-genişleyen-gelişen zaman ifadeleri, Olmaya devam eden ya da olacak olan, bi de olmuş olan;
      SAdece şu aklıma geldi, Dİl ve anlam aslında bize zamanın yapısı ile ipuçları veriyor galiba;

      Sil
    3. Evet burada geçmişi ve geleceği konuşuyoruz.
      Geleceği, geçmişe bakarak tahmin etmeye çalışıyoruz.
      Geçmiş için uzlaşabilsek, gelecek tahminlerimiz de çakışacak.
      Geçmişte olan bir olayı bugün göremem, emin olamam.
      Umarım bir gün geçmişe yolculuk mümkün olur.
      Geçmişe yolculuk mümkün olursa, bazı olaylara müdahale edilebilir.
      Bu durumda da gelecek değişir.
      Yok, yok, zamanda yolculuk mantıklı değil.
      Yarın ne olacağını bilmemek daha doğru.
      Yarın ne olacağını bilmediğim için umudum var.
      Biz bir kabul yapıyoruz.
      Tanrı var, hesap günü var. (Kanıtımız kutsal kitaplar)
      Siz diyorsunuz ki, tanrı yok, haliyle hesap verme diye bir şey de yok.
      Kanıt bulmanız gerekmiyor.
      Çatışmamız burada.
      Yaşam tarzlarımız bu kabule göre şekilleniyor.
      Siz bizim kanıtlarımızı çürütmeye çalışıyorsunuz.
      Biz ise bu kabullerimizle yaşarsak, hem bugün , hem yarın, hem de ölümden sonra mutlu olacağımızı savunuyoruz.
      Yaratıldık ve hesap günü var.
      Bu kabulden sonrası, tüm varsayımlar ve kavramlar tartışılabilir.
      Yaratılmadık ve hesap günü de yok.
      O halde tartışacak bir şey de yok.
      Bir kabulde bulunamazsan, fikren savrulusun.
      Taa Orion'a bile gidersin, gerçeğin peşinde.
      "Bir yanımız her durumu müsait, ne kadar verirsen o kadar ister."
      Sezen Aksu'nun bir şarkısından.
      Nasıl frenliyeceksin o bir yanını.
      Ne kadar verirsen , bir o kadar daha istiyor, doymuyor.
      SüperEgoNefis

      Sil
    4. Sezen Aksu şunu da diyor;

      Ne kadar az yol almışız, ne kadar az;
      yolun başındaymışız
      elimde yalandan, kocaman, oyuncak zaferler;
      küçüğüm daha çoook küçüğüm bu yüzden bütün saçmalamam

      Sil
  20. bence biraz beklersek her şeyi öğrenicez :)

    YanıtlaSil
  21. Ateist'lere sormak istiyorum madem Allah yok neden olmayan biri için mücadele veriyorsunuz insanlığı kurtarmak sizemi kaldı yaşayın gitsin o zaman..Ha inananların inançları ilede dalga geçmeyin ihtimaller biz insanlar için vardır.Allahın varlığını siz bile kabul ediyorsunuz ki yokmuş gibi davranıp insanların inançlarını zedelemeye çalışıyorsunuz yemhur'un uşakları sizi.

    YanıtlaSil
  22. Adsıza soruyorum madem allah inanıyorsunuz neden Müslüman olmayan insanlara kafir deme cüretini kendinizde buluyorsunuz, neden biz inanmayanların yaşam alanlarında bas bas bağırıp haydi namaza diyerek naralar atıyorsunuz, neden okullarda zorunlu din dersi veriyorsunuz, neden şii çocuklarının kafasını kesiyorsunuz, neden Müslümanlıktan çıkanları öldürüyorsunuz, neden zina yapanları recm ediyorsunuz, neden inanmayanları cehennemlik diye adlandırıyorsunuz, neden benim allahım tüm tanrılardan büyüktür yücedir; benim dinim hak dindir gibi kesin hükümler veriyorsunuz, neden banklarda oturan sevgililere ahlak dersi verecek kadar çirkinleşiyorsunuz, neden kızlı erkekli evlere operasyon düzenliyorsunuz, neden bizleri sizin 1400 yıl önceki saçma sapan hikayelerle dolu kuranınıza göre şekillendiriliyoruz? Madem inanansanız bunu içinizde yaşayın, devletleri, halkları dini hükümlere göre yöneltmeye kalkmayın, inanmayanları aşağılamayın, inanmış olduğunuz allahı kalkan olarak kullanmaktan vazgeçin, insanlara fetvalar vermekten vazgeçin, beynini huri masallarıyla uyuşturduğunuz insanları, canlı bomba olarak kullanmaktan vazgeçin… evet dünyayı bizler değiştireceğiz; din afyonuyla hayaller içinde yaşayan insanları bizler uyandıracağız, bütün ibadethaneleri, yozlaşmış fikirleri yıkıcağız; din adamları yerine bizlere başka yaşam alanları bulabilecek, kanseri yenecek bilim adamları yetiştireceğiz; tanrı adına cinayet işlemeyecek nesiller yetiştireceğiz; cennet vaat eden insanların, bu dünyayı cehenneme çevirenler olduğunu öğreteceğiz; insanlara dünyanın ülkeleri, sevginin ise dinleri olduğunu öğreteceğiz; uğruna ölünecek hiçbir dinin, inanışın, tanrının olmadığını öğreteceğiz, insanın yüce bir varlık olmadığını, yaşadığı evrenin küçük bir pazılı olduğunu vurgulamak için mücadele vereceğiz; ama bu mücadelede, bizlerden olmayanları öldürmeyeceğiz, dışlamayacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Uğurcan,

      Bu kadar samimi, sağlam, sert ve doğru bir biçimde, dinlerden ziyade dinleri -bilinçli ya da bilinçsiz- baskı aracı olarak gören ve kullanan insanlara karşı ifade ettiğiniz bu derli toplu görüşlere katılmamak elde değil.

      Saygılarımla.

      Sil
    2. Aman efendim, sizinle paralel düşüncelerde buluşuyor olmak beni mutlu etti. Malumunuz bizimle aynı hissiyata sahip olanların çok sık muzdarip olduğu bu hassas konularda, susmak veyahut sineye çekmek olmuyor. Ayrıca, iyi hisler uyandıran yorumunuz için teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

      Sil
    3. "Kafir", "gerçeğin üzerini örten" anlamında kullanılmakta olup, sözcüğe bir hakaret yada aşağılama anlamı yüklenmemektedir.
      Allah'ın yarattığı bir varlıksın.
      Bunu inkar edene kafir deniyor.
      Konunun inanıp inanmamakla ilgisi yok.
      Haydi namaza diyerek, bir gerçeği dile getiriyoruz.
      Okullarda artık din dersi zorunlu değil.
      Ben çocuğumun din dersi görmesini istiyorum ve aldırıyorum, isteyen muaf olabiliyor.
      Değil şii, hiçbir çocuğun kafasını kesmiyoruz, bu konuda CIA+MOSSAD or KGB üretimi Esat ve Sisi gibi katilleri izlemenizi öneririm.
      İnanmayanların cehennemlik olduğunu Allah söylüyor, biz de ona inanıyoruz.
      Zaniyi recm etmiyoruz ancak çok büyük günah olduğunu söylüyoruz.
      Biraz demokratikleştik tabi zamanla :)
      Herkes için dini, hak dindir.
      Gerçek ölünce ortaya çıkacak.
      İnanmayana bu dünyada herhangibir ceza yok.
      Kızlı erkekli evler hiç hoş değil.
      Ailesi itiraz etmeyene ya da ihbarda bulunmayana baskın yapılmıyor.
      İnanmayanları asla aşağılamıyoruz.
      Herkes yaratılmıştır ve öte dünyada kendi bacağından asılacaktır.
      Bize güneşin doğup battığı her yer vatan ve ülke.
      Bu dünyayı seviyoruz ama sevgi dininden değiliz, o başka bir şey.
      Hiç kimse, hiç kimseye cennet vaat edemez.
      Yaratan hariç.
      İnsan yüce bir varlıktır, özgür iradeye sahip tek yaratık olması açısından.
      Sonsuz bir hayata sahibiz, öldük, doğacağız, sonsuzlukta yolumuza devam edeceğiz.
      Siz bir gerçeği inkar ettiğiniz için, bizimle sürekli çatışma durumundasınız.
      Sakin ve rahat olmanızı öneriyorum, hepimiz öleceğiz ve gerçeği göreceğiz.

      Sil
    4. Kafir: islam inancına göre, öldürülmesi meşrulaştırılmış, namaz kılmadığı için, pis kokuşmuş
      kişiye verilmiş bir addır.
      ‘Allahın yarattığı bir varlıksın’ demek; zeus, wotan,ra ve horos gibi tanrıları görmezden gelmektir.
      Haydi namaza diyerek bir gerçeği dile getirmiyorsunuz; şayet öyle olsaydı, çan seslerinin de bir gerçeği yansıttığına inanırdınız.
      Yıllarca zorunlu din dersi almış milyonlarca insandan biri olarak; dayatılan dinin bu saatten sonra zorunlu yada isteğe bağlı olup olması bizleri alakadar etmez. Eğitim kurumlarında dini eğitimin yeri yoktur olamazda; ve alan kişilere de hiçbir getirisi olmaz. Ha ben çocuğumun islam ahlakıyla büyümesini istiyorum, derseniz onun yeri okullar değil, bizzat gözlerden ırak kendi evinizdir.
      ‘Değil şii, hiçbir çocuğun kafasını kesmiyoruz, bu konuda CIA+MOSSAD or KGB üretimi Esat ve Sisi gibi katilleri izlemenizi öneririm’ gibi bir yaklaşımla, yapılan her eylemi esata, sisiye yada başka birine yıkmak; olayları, taraflı haber yapan kuruluşlardan takip ettiğinizin gösterir. İnternette tarafsız yayın yapan sitelerde, biraz daha araştırma yapmanızı tavsiye ederim.
      Her şeye gücü yeten ve sırf inanmadığı için yarattığı kulları, cehennemde sonsuz azaba tabi tutacak bir tanrıya inanmak akla mantığa vurulmuş en büyük kelepçedir.
      Zina size göre sadece büyük günahtan ibaret olabilir; lakin Afganistan da yaşayan ve şuan da kontrolü elinde tutan paştunlere göre zina, kişinin öldürülmesini gerektirecek bir günahtır.
      ‘Herkes için dini, hak dindir. Gerçek ölünce ortaya çıkacak’ o zaman bizlerin, sizin tanrınızın, cehennemine de, cennetine de ihtiyacı yok. Şayet bize göre de sevgi dini hak dindir. Ölünce allahınızın isteği doğrultusunda ya sonsuz azap göreceğiniz cehennemi boylarsınız; yada sonsuza kadar size verilmiş yüzlerce huriyle beraber , tanrınızın gözetimi altında sex yaparsınız. Bizler değil!
      ‘Kızlı erkekli evler hiç hoş değil’ size soruyorum bir erkeğin dört veya daha fazla kadın alması veya bir peygamberin dokuz yaşındaki bir kızla ilişkiye girmesi ne kadar hoş ve ahlaklı?
      ‘Hiç kimse, hiç kimseye cennet vaat edemez. Yaratan hariç’ milyonlarca insanı tanrı yolunda huri masallarıyla savaştıranlar kadar kimse kimseye cennet yalanını yutturamaz doğru. Bunu yaratıcı dahi beceremez!
      Bizler yüce bir varlık olduğumuzu düşünmüyoruz; hepimiz diğer canlılar gibi yaşamaya çalışan sıradan insanlarız. Eğer sizde, adnan oktar gibi ‘ankaranın bağları’ türküsünü son seste dinleyerek; ellerinizi her iki yana açıp, uçtuğunuzu düşünüyorsanız o zaman yüce bir varlıksınız!!!
      Sonsuz bir hayata sahip değiliz; günümüzde insan ömrü ortalama 60-70 yıldır. Ama ileride bu ortalamanın değişebileceği; hatta ölümsüzlüğün dahi bulunabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü bilim hızla ilerliyor. Dinler ise hala yerlerinde saymakla yetiniyorlar.
      Bizler, sadece sizin gerçeğiniz olan islamla çatışma halinde değiliz. Diğer bütün kutsal sayılan dinler, inanışlar ve tanrılarla çatışma halindeyiz. Bunu kişileştirmeyin.
      Bizler, ne yazık ki sizler kadar sakin ve duyarsız kalamıyoruz. Çünkü bizim, ezilmiş halkları sömürgeleştiren kutsal kitaplarımız yok, insanları susturabileceğimiz, sindirebileceğimiz, öldürebileceğimiz tanrı kılıcımız yok, sığınabileceğimiz bir cennetimiz dahi yok. İşte bu cenneti yaratabilmenin azim ve kararlılığındayız. Bizim mücadelemiz, dini çatılar altında kümeleştirilen insanları, kapatıldıkları kümeslerden kurtarmaktır. Daha özgür düşünmelerini sağlamaktır. Gerçeğin öldükten sonra çıkacağını değil; asıl gerçeğin yaşadıkları evren olduğunu gösterebilmektir.

      Sil
    5. Bir yaratıcı olduğuna inanmayana "kafir" denir.
      Diğer tanımları kendin uyduruyorsun.
      zeus, wotan,ra ve diğer tümü, insanların yarattığı, gözlemlenebilen varlıklardır.
      Zeus'un çocukları bile var. Ne tanrı ama...
      Çan sesleri de "yaratan" gerçeğini haykırıyor, anlayana...
      Ben de yıllarca zorunlu din dersi aldım.
      "Ders" almış olmalıyım ki, akıl dışı tanrı kral kavramlarından uzağım.
      Çocuk kafası kesen katillerin arkasındaki gücü göremiyorsan, benim yapabileceğim bir şey yok.
      Tanrı'ya inanarak aklına ve mantığına kelepçe vuracaksan, hiç inanma zaten.
      Zina konusunda başka ülkelerin uygulamaları bizi bağlamaz.
      Zina insanı iğrençleştirir.
      "Tanrının gözetiminde hurilerle sex...." , yerine daha gerçekçi fanteziler bulmanı öneririm.
      Bir kadınla başa çıkabildik sanki de, dört kadın kaldı...
      Peygamber ve kadınlar hakkında söylenenler tamamen gerçek dışı iftiralardır.
      (Kaset var mı, kaset ?)
      Adnan oktar kim ya, kimleri referans aldığınıza dikkat edin.
      Bilimin ölümsüzlüğü bulacağı inancı ise çok başka bir din.
      Tanrı hiçbir zaman din göndermemiştir, dini ve ritüellerini insanlar oluşturmuşlardır.
      Ezilmiş halkların sömürgeleştirilmesinin sebebi, kutsal kitaplar değil, akıllarını kullanmamalarıdır.
      Bizim gerçeğimiz islam değil, yaratıcı ve tek olan Allah'tır.
      Bu gerçeğe inanan ve sabredenlerdeniz...

      Sil
    6. Sayın bilal
      Zeus,wotan,ra…gibi tanrıların gözlemlendiği için onlara inanmadığınızı belirtiyorsunuz; gözlemlenemeyen allaha inanarak yan yatıyorsunuz. Zeusun çocukları var ondan tanrı olmaz diyorsunuz; kutsal bakireden çocuk peydahlayan allahı ilah kabul ediyorsunuz. Çan seslerinin bir gerçeği haykırdığını söylüyorsunuz; varıp da kiliselerde, Pazar ayinlerine katılmıyorsunuz. Zinanın iğrenç olduğunu söylüyorsunuz; recm uygulayan insanların iğrençliklerini görmezlikden geliyorsunuz. İslamı yok sayıyorsunuz; bu dini gönderdiğine inanılan allaha inanıyorsunuz. Onca saçmaladıklarınız yetmezmiş gibi, bilim ile dinin ayrımını kapamayacak kadar kıtlaşıyorsunuz. Eğer beyniniz bu şekilde çalışıyorsa, durumunuz çok vahim.

      Sil
    7. Bi beğen butonu olmasını diledim;
      "bizler yapacağız;" anlayışı ve sorumluluğu için özellikle;

      Sil
    8. Sn. B.Bilal;

      alıntınız;
      "İnanmayanların cehennemlik olduğunu Allah söylüyor, biz de ona inanıyoruz."

      Hayır, allah ya da bi Tanrı söylemiyor, Siz bi Tamrının bunları söylediğini söylüyorsunuz, Hatta aslında siz bi Tanrının bunları söylediğini bile söylemiyorsunuz, Çünkü size söylemedi, Siz bi Tanrının bunu başka bi insana söylediğini söylüyorsunuz; Yani aslında bunu başka bi insan söylüyor ya da siz ve ya sizler başka bi insanın Tanrı ile konuştuğunu ve ona bunları söylediğini söylüyorsunuz; Bunun bakın altını çiziyorum; Siz söylüyorsunuz; Ve bu olgusal ve gözlemsel bi gerçek ve doğru; Apaçık;

      Sil
    9. Doğru söylüyorsunuz.
      Birisi tanrının öyle dediğini söylüyor.
      Biz de tanrının öyle dediğine inanıyoruz.
      Siz neye inanıyorsunuz ?
      Sizin de vardır ölümden sonra ne olacağına dair bir inancınız ?
      Tanrı gerçeği birine söylemiş.
      Tanrı gerçeği aynı anda yüz kişiye söylese, acaba daha inandırıcı mı olurdu ?
      Tanrı, gerçeği tek tek hepimize mi söylemeliydi ?
      İnanmayan kalırmıydı ki o zaman ?
      Tanrı demiş ki, yok yok ben bunlardan birini seçip konuşayım.
      İnananı ödüllendiririm, diğerlerini cezalandıracağım.
      Neden acaba ?
      Yoksa, ben tanrı A, bu da tanrı B.
      Seçin birini inanın mı demeliydi ?
      Bir tanrıya inanmak zorunda mıyım ?
      Evet zorundayım.
      Neden ?
      Ölümü ve doğumu izah edemem başka türlü ?
      Etmesen ne olur ki ?
      Belirsizlik, kaos ve mutsuzluk olur.
      Sonra Orion'lulara bile umut bağlarım.
      Kimbilir, himalayalarda nirvanayı ararım.
      Çünkü öldükten sonra ne olacağımı BİLMEK ZORUNDAYIM.
      Çünkü ben düşünen hayvanım.
      Keşke bir serçe olsaydım.
      Umurumda olmazdı.
      Tek derdim yenmemek olurdu.
      Apaçık bir gerçek gelmiş bize 1.400 yıl önce.
      Tanrı daha ne yapsın, tek gerçeği söylemiş, daha başka ne olabilir ki ?

      Sil
  23. O kadar da temelsiz idia ki ?
    Tanri gokte nasil durur nasil sigar ....?
    En basit bir ev ustasi bile kendisine cok buyuk bir saray yapabiliyorsa.
    Allah da kendisine diledigi yerde ve büyüklükte bir mekan yapar.

    YanıtlaSil
  24. Sevgili ateist arkadaşlar,

    ne olur biraz derinlemesine inceleme yaptıktan sonra böyle şeyler yazın.

    kendisini zamandan ve mekandan bağımsız olduğunu ifade eden bir yazar, kitabının bir yerinde "gökte olan" ifadesini kullandı ise; burada ben şunu düşünürüm:

    "o zaman bu gökte olan nedir, burada kastedilen nedir? "

    yani bu yaptığınızın ne kadar basit bir düşünce olduğunu anlatmakta cümle kuramıyorum.

    kafanızda bir önyargı var "tanrı göktedir" . Bu önyargı bilinçaltınızda olduğu için ayeti böyle anlıyorsunuz.

    "Ayetlerin başında, 'men fi's-Sema' yer alıyor. 'Gökte olan' anlamında. Bu gökte olan kim? Kuşkusuz, anlatılmak istenen, 'Tanrı'. " ...... işte bu bilinçaltında tanrıyı göklerde arayanların yorumu...

    neyse yine anlatamadım :)

    hakaret etmedikleri sürece; sorgulayan ateistleri seviyorum....

    YanıtlaSil
  25. Allah gökte Şeytan yerde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lütfen açıklamalarımızı takip etmeye başlayınız...Sorularınızın cevaplarını bulacaksınız...

      Öncelikle şeytan nedir, kimdir cin nedir ne kadar yaşarlar nasıl yaratıldılar konularını bilirseniz böyle bir soruyu öğrenip çözmüş olursunuz.

      Sil
    2. Biz sizin dediklerinizi, diyeceklerinizi biliyoruz. Aynı şeyleri tekrarlamayın.

      Ayrıca burada Kur'an'ı onlar yanlış anlamış ben doğruyum falan demeyin.

      Sil
    3. Biliyorsan neden soru soruyorsun ?
      Aklınca kafamı buluyorsun ?
      Sen şimdi nerede duruyorsun ?
      Yani şeytana yakın mı uzak mısın ?

      Sil
    4. Ben ne sordum ki. Ben bir şey sormadım. Yukarıda soru yada soru işareti var mı?

      Sil
    5. Soruyu kendine sormuşsun,
      Bizi de bilmeze koymuşsun..
      Her şeyi biliyorum deyip
      Şeytanı yere koymuşsun.

      Bilmez misin Allah' a mekan yoktur,
      Bilmez misin şeytanlar çoktur...
      Bir zaman secde etmediği yer yoktur
      Mekanlara sığmaz gönül.

      Sil
    6. Edebiyat mı yapacaz. Edeiyatta da inançsızlarla yarışamazsın. Uyarıyorum.

      Sil
    7. Zengine bal vermişsin
      Fakire yal vermişsin
      Fakiri zengin öldürmüş
      Zengin mağdur demişsin

      Kendin gökte kalmışsın
      Şeytanı yere salmışsın
      Kulun başında olmayınca
      Şeytana azap koymuşsun

      :)

      Sil
    8. Varlığına şahit nasıl olunur
      Yolunda şehit nasıl olunur
      Elimi yıkayacak vaktim yok
      Söyle abdestli nasıl olunur

      Namaz nasıl kılınır
      Oruç nasıl tutulur
      Bu kadar işin gücün arasında
      Sana kulluk nasıl yapılır

      Şunu yapsam cehennem
      Bunu yapsam cehennem
      Bunca günah dolusunda
      Söyle cennetlik nasıl olunur

      Ruhu gökte bedeni yerde
      Ben anlamadım Ali nerde
      Kabri başında Soma’lı Ali’nin
      Ruhuna fatiha nasıl okunur

      Ayıp üstüne ayıp bişey
      Niyaziye şehit küfür bişey
      Anaya etsen bu kadar kızmam
      Böyle müslim nasıl olunur

      Sil
  26. Biz sayın Yazar' ın hiç bir inceleme ve bilimselliğe uymayan paylaşımlarını kendi fikrinden caydırmak için değil, ilmi ve dini konulara meraklı olan kardeşlerimizi bilgilendirmek için cevaplıyoruz.

    Sonsuz sevgi ve saygılarla...

    Abdullah Kaya Amasyalı
    (E) Dz.İkmal Assubay
    Şair, Mutasavvıf

    YanıtlaSil
  27. Allah gökte.
    İsa gökte.
    Hızır her yerde.
    Şeytan gökteydi yere indi.
    Melekler görevlerine göre konumunda. Kimi gökte kim yerde kimi sağımızda solumuzda kimi kuran okunan odada.
    Cinler istediği an istediği yerde. Cinlere tüm evren açık. Nereye isterlerse oraya. İnsanın içinde dışında üstünde altında yanında midesinde kalbinde. Allah’tan bile yakınlar insana.

    YanıtlaSil
  28. Aydın;
    Tam da burada Müslüman arkadaşlara bir ikazda bulunmak istiyorum.Unutmayalım ki Kur’an da ki bazı ayetler müteşabih bazı ayetler ise muhkemdir.
    Muhkem ayetler: Açık, kesin, manası herkes tarafından aynı şekilde anlaşılan ayetlerdir.
    Müteşabih ayetler: Birden çok anlama gelebilen, manası herkes tarafından kolayca anlaşılamayan, açıklanması için başka delillere ihtiyaç duyulan ayetlerdir.
    “Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan Kitabın anası (temeli) olan bir kısım âyetler muhkemdir; diğerleri ise müteşabihtir/benzeşenlerdir. Kalplerinde bir eğrilik/kayma olanlar fitne çıkarmak ve olmadık te’vilini/yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun te’vilini Allah'tan başkası bilemez. İlimde derinleşenler ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır’ derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşün(e)mez.” (3/Âl-i İmrân, 7).
    Sizce bu ayet, ateistlerin şu konu başlığı altında ki yersiz tartışmalarına ışık tutmuyor mu ?
    ‘’Müteşabih ayetler, manası kolaylıkla anlaşılmayan, bir çok manaya ihtimali olup bunlardan birini tayin edebilmek için haricî bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılmayan, manası açık ve net olmayan, niteliği (seçikliği) belli olsa da içeriği (açıklığı) belli olmayan, şaban ayında değil de ramazan ayında oruç tutulması ve namazların sayısı gibi manası akılla kavranamayan lafızlara ve âyetlere denir.
    İlimde derinleşenlerin de müteşabih âyetlerin tevilini bilebileceğini söyleyenler olmuşsa da İslâm bilginlerinin çoğunluğu bu âyete dayanarak müteşâbihi ancak Allah'ın bilebileceğinde ittifak etmişlerdir. İbn Abbas'tan bu konuda yapılan rivâyetlerin en sahihi de bu istikamettedir (Süyûtî, el-İtkan, I/ 642). ‘’
    ‘’Hangi âyetler muhkem, hangi âyetler müteşâbihtir? Bu husus Kur'ân'da belirtilmemiştir. İbn Abbas, İkrime ve Katade gibi Kur'ân yorumcuları âyetlerin, îmân edilip amel edilenleri muhkem; sadece îmân edilen, ancak amel edilme imkânı olmayanları ise müteşabihtir demişlerdir (İtkan, I/640). Bu görüş, "ilimde derinleşenler, müteşâbihe îmân ederiz derler." (Âl-i İmrân, 3/7) âyeti ile uyuşmaktadır. ‘’

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayetin (cümlenin) muhkemi müteşabihi olmaz. Kelimenin olur. Cümlenin anlamı olmaz, kelimenin anlamı olur.

      Sil
    2. Aydın ;
      ''Ayetin (cümlenin) muhkemi müteşabihi olmaz. Kelimenin olur. Cümlenin anlamı olmaz, kelimenin anlamı olur.''
      Ayetin : ?
      (cümlenin) : ?
      muhkemi : ?
      müteşabihi : ?
      olmaz : ?
      Kelimenin : ?
      Olur : ?
      Cümlenin : ?
      anlamı : ?
      olmaz : ?
      kelimenin : ?
      anlamı : ?
      olur : ?
      Cümlenin anlamı olmaz demenden yola çıkarak, söylemek istediklerini kelime kelime ele aldım.Eee sonuç ?
      ''Cümlenin anlamı olmaz'' mış.
      Resmi Türkçe Sözlük'e göre cümlenin tanımı :
      ''1. isim, dil bilgisi Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
      "Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." - B. R. Eyuboğlu''

      Örnek ise çok manidar olmuş hakikaten.Bende senin cümleni kaç defa okudum ama hiçbir şey anlamadım !
      Cümleyi baz almadığın için meramımı sana nasıl anlatırım bilemedim.Fakat tek kelimeyle söylemek gerekirse;
      Selametle...

      Sil
    3. Tek kelimeyle söylemek gerekirse ;
      Anlamsız...

      Sil
  29. Aydın;
    Ve ayrıca :
    Peygamberimiz (a.s.) de müteşâbihe tabi olanlara uymaktan sakınılmasını emretmiştir (Buharî,VI, 42).
    ‘’Rağıb el-İsfehânî (ö. 502/664), anlamına vakıf olup olmama bakımında müteşâbih âyetleri üç kısma ayırmıştır; a) kıyametin ne zaman kopacağı gibi ancak Allah'ın bilebileceği müteşâbihler, b) garîb kelimeler gibi anlamı ancak bir araştırma ve inceleme sonucunda bilinebilen müteşâbihler, c) ilimde derinleşenlerin bilebileceği müteşâbihler. Fıkıh usulü bilginleri Ku'ân lafızlarını konulduğu manaya delaletlerinin açıklığı ve kapalılığı bakımından iki kısma ayırmışlardır. Manaya delaleti açık olanlar (zâhir, nass, müfesser ve muhkem). Manaya delaleti kapalı olanlar (hafî, müşkil, mücmel ve müteşâbih). Fıkıh usulü ilminde muhkem; manası / hükme delaleti açık olan lafızdır. Bu lafzın, tevil, tahsîs ve neshe ihtimali yoktur. Müteşâbih ise manası / hükme delaleti kapalı olan, ne anlama geldiği ancak Allah tarafından bilinebilen lafızdır. Müteşâbih genel olarak üç kısımdır: a) Lafızda olur. Bu da ya tek kelimede veya cümlede olur. Kelimenin müteşâbih olması; kelimenin ilk anda anlaşılması zor olmasından kaynaklanır. Sâffât sûresinin 94. âyetindeki "yeziffûn" kelimesi gibi. Veya kelimenin çok anlamlı olmasından kaynaklanır. Sâffât sûresinin 93. âyetindeki "yemîn" kelimesi gibi. Cümlenin müteşâbih olması ise, sözün muhtasar olmasından kaynaklanır. Enfâl sûresinin 24. âyetindeki "yehûlü beyne'l-mer'i ve kalbihî" (Allah, kişi ile kalbi arasına girer) âyeti gibi. Veya sözün dizilişinden kaynaklanır. Kehf sûresinin 1-2. âyetleri gibi. b) Manada olur. Allah'ın eli (Fetih, 48/10), yüzü (Kasas, 28/88), gözü (Tâ-hâ, 20/39) gibi sıfatların ve "elif lam mim" gibi kesik harflerin anlamlarının kapalı olması gibi. c) Hem lafız hem manada olur. "Müşrikleri öldürün" (Tevbe, 9/5) âyetinde olduğu gibi emrin genel veya özel olup olmayışı veya "evlenin" (Nisâ, 4/3) âyetinde olduğu gibi emrin vücup veya nedb ifade edip etmemesi gibi.’’
    Yani demek istediğim sırf ateistlere cevap olsun diye (yani iyilik edelim derken) büyük bir hataya düşmeyelim.Ateistlerin düşüncelerinin çoğu zandan ibarettir.
    ‘’Yunus / 36. Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.’’
    ‘’Necm / 28. Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.’’
    Yani bu tür konulara mümkünse ya girmeyelim ya da görüş belirtirken, ilimde derinleşmiş büyük ehli sünnet alimlerinin görüşlerinden istifade etmeye çalışalım.Çünkü İslam’ın ortaya koyduğu usul budur.Bunun dışına çıkan farkında olmadan zararlı bir amel işlemiş olur.Devamla şunu ifade etmek isterim ki : Bu tür konularda müslümana düşen sünnete uymaktır.
    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Kur’anda yedi şey bildirilir: Yasak, emir, helal, haram, muhkem, müteşabih ve misaller. Helali helal, haramı haram bilin, emredilenleri yapın! Yasak edilenlerden sakının! Misal ve hikaye olanlardan ibret alın! Muhkem olanlara uyun! Müteşabih olanlara inanın!) [Hakim]
    Hadiste ki ifade çok açık ve nettir.Ve üzerine söylenecek çok fazla sözde yok sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuran dan ayetle bize yorum yapma. Bu senin yorumun hak mı? Doğru ol, dürüst ol. Hakka bak, bize bak. Ayetten mana çıkarma. Ayet kkuyupta, anlamadan etmeden hakkımızda konuşma.

      Ateistlerin düşünceleri zandan ibarettir. Seninki ne? Senin hakk’ın hak mı ki, haktan bahsediyorsun? Bu dünyada haktan bahseden sadece biziz. Zan olanın zaten zan olduğunu söylüyoruz. Bu dünyada zannediyorum diyende bitek biziz.

      Senin ilahiyatçıların bizden beter. Sen git onlara laf söyle. Ayrıca biz ilahiyatçıların dışına çıkmadan konuşuyoruz sayılır. Biz o kadarda zorlama ayet çıkarmıyoruz. Biz ayet yaratmıyoruz, anlam yaratıyoruz. Buna dikkat et. Bunuda sizden, ilahiyatçılarınızdan çok iyi yapıyoruz. Bugün bu Kur’an az çok düzelmişse bizim sayemizde.

      Kuran da sağcılık solculuk konuşuluyordu. Bunları biliyor musun?

      Sil
    2. Kuranda hata bulan bitek biziz.
      Kuranı Dini iyiye götürmeye çalışan bitek biziz.
      Biz sizin yapmadıklarınızı yapıyoruz.

      İnsanlara faydalı olan hayırlı insanlar bizleriz.

      Sil
    3. Biz sizin gibi insan karalamıyoruz. Dürüst olan bitek biziz.
      Efendice konuşan, saygılı olan bitek biziz.

      Sil
    4. Geçmişten gelmişe kur’an desek kim bilir kaç cilt yazılır.

      Sil
    5. Geçmişten gelmişe geleceğe kur’an desek kim bilir kaç bin cilt yazılır.

      Sil
    6. Aydın;
      Burada bir tartışma yürütüyoruz, saldırmaya gerek yok.
      ''Efendice konuşan, saygılı olan bitek biziz.'' demişsin.Çok belli oluyor efendice konuştuğun ! Efendiliğe boğdun bizi çok sağol ya.
      Selamtle..

      Sil
  30. Aydın;
    İSRA SURESİ 23 :Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.

    İSRA SURESİ 24 :Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”

    İSRA SURESİ 25 :Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.

    İSRA SURESİ 26 :Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

    İSRA SURESİ 27 :Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.

    İSRA SURESİ 28 :Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.

    İSRA SURESİ 29 : Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

    İSRA SURESİ 30 :Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.

    İSRA SURESİ 31 :Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

    İSRA SURESİ 32 :Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

    İSRA SURESİ 33 :Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

    İSRA SURESİ 34 :Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.

    İSRA SURESİ 35 :Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.

    İSRA SURESİ 36 :Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

    İSRA SURESİ 37 :Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

    İSRA SURESİ 38 :Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.

    İSRA SURESİ 39 :Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir.Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

    Ateist yorumculara hitaben şunu söylemek istiyorum; neden anlamı bu kadar açık ve net olan emirleri dikkate almıyorsunuz da illa oradan buradan eğip büküyorsunuz ki ? Eleştirirken lütfen biraz insaflı olun.Ben söyledim oldu şeklinde ki şu jakoben tavırlarınızı biraz yumuşatın.Ve eğer İslam'a alternatif bir akideniz ve ideolojiniz varsa da açıklayın bilelim.
    Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır... * Blaise PASCAL.

    YanıtlaSil
  31. Aydın;
    Kendi hayatımla ilgili değinmek istediğim bir nokta var.Uzun bir süre babamla çatışma yaşadım durdum.Genel anlamda aram hiç iyi değildi babamla.Ölene kadar aramız hiç düzelmeyecek sanıyordum.Bir gece (evden ayrı olduğum bir vakit) Kur'an okurken şu surelere denk geldim :

    42- Hani babasına dedi ki; "Ey babacığım, niye işitemeyen, göremeyen ve sana hiçbir yararı olmayan putlara tapıyorsun."

    43-Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim, geldi bana, ne olur bana tabi ol da seni dümdüz bir yola çıkarayım.

    44- "Ey babacığım, sakın şeytana kul olma; çünkü o, rahmeti bol olan Allah'a baş kaldırmıştın"

    45- "Ey babacığım, senin Allah'dan gelecek bir azaba çarptırılarak şeytanın dostu olacağından korkuyorum."

    Öylece donup kaldım.İfadede ki kibarlığı ve inceliği görünce kendimden utandım.''Ey Babacığım''. Ve bu baba bir putperest !
    Ve o günden kısa bir süre eve döndüm.Babamla olan ilişkimizi yeniden ele aldım.Şimdi Allah'a hamd olsun aramız çok iyi.Birbirimizi daha iyi anlıyoruz.Oysa bir daha eskisi gibi olacağımızı hiç ummuyordum.Umarım anlaşılmıştır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni düzeltmiş ama, nedense bu ayetler benim babamla annemle diğer aile ve akraba ile aramı bozdu. Aramı bozan ayetleri sayıyım mı burada. Kim bilir kaç tane. Ayet vur diyo bunlar vuruyo, ayet öldür diyo bunlar öldürüyo, ayet beyinsiz diyo bunlar beyinsiz diyo.

      Not:Putperest de ne var ki, terörist değil ya. Senin baban putperest olsa babacığım demez misin? Sinirli öfkeli yaklaşmak yerine, aksine böyle tatlı dille yaklaşırsın değil mi? Siz zaten bunu öğrenmediniz mi? Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

      Sil
    2. Not:Sorumlu yalnız ayetler değil.

      Sil
    3. Aydın;
      Sayın Adsız,
      ''Seni düzeltmiş ama, nedense bu ayetler benim babamla annemle diğer aile ve akraba ile aramı bozdu. Aramı bozan ayetleri sayıyım mı burada. Kim bilir kaç tane. Ayet vur diyo bunlar vuruyo, ayet öldür diyo bunlar öldürüyo, ayet beyinsiz diyo bunlar beyinsiz diyo.''
      Birincisi, Kur an'da oğlunuzu-kızınızı vurun, onları beyinsizlikle suçlayın, onları öldürün şeklinde bir ayet yok.Bu tür tavırları sünnette de görmek mümkün değil.
      Enes İbn-i Malik (Allah ondan razı olsun) Hz.Muhammed (s.a.s) hakkında şöyle buyuruyor :
      “On yıl hizmet-i alîlerinde bulundum. Bu müddet içerisinde beni ne dövdü, ne azarladı. Bir defa olsun bunu niye yaptın veya neden yapmadın? diye yüzünü ekşitmedi. O, insanların en güzel huylusu ve en çok merhametlisiydi.”
      Hem bu tür uygulamalar İslam'ın genel anlayışına ters.Sayın Adsız, ailenin tavırlarında bir jakobenlik varsa bunun suçlusu İslam mı yani ? Yolda bir karıncayı araç ezse, bunu da İslam'a mal edeceksiniz neredeyse.Biraz insaflı olun ve mantıklı düşünün lütfen.Pireye kızıp yorgan yakmaya gerek var mı ?

      ''Not:Putperest de ne var ki, terörist değil ya. Senin baban putperest olsa babacığım demez misin? Sinirli öfkeli yaklaşmak yerine, aksine böyle tatlı dille yaklaşırsın değil mi? Siz zaten bunu öğrenmediniz mi? Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.''

      Sayın Adsız;
      Babamla aramda ki sorunların neler olduğunu ve neler yaşadığımızı bilmeden kafana göre yorum yapmışsın.Ne babam ne de ben savunduğumuz doğrulardan vazgeçemezken şükür ki İslamın emrettiği ortak noktada buluşabildik.Burada asıl söylemek istediğimse, bana nasihat ederken kendinizi unutuyorsunuz gibi.Üst paragrafı okuyunca ailenizle aranızın bozuk olduğunu, hatta onlara çok kızgın olduğunuzu anlayabiliyorum.Buna rağmen onlara '' Sinirli öfkeli yaklaşmak yerine, aksine böyle tatlı dille yaklaşırsın değil mi? '' Hem tatlı dil yılanı deliğinden çıkarmaz mıydı !?
      Ve son olarak, Sayın Adsız ''Aramı bozan ayetleri sayıyım mı burada. Kim bilir kaç tane. Ayet vur diyo bunlar vuruyo, ayet öldür diyo bunlar öldürüyo, ayet beyinsiz diyo bunlar beyinsiz diyo.'' Bana bu ayetlerin hangileri olduğunu sayabilir misin ? Senin iddiana göre ''kim bilir kaç tane'' var bu ayetlerden.Bizimle bunları paylaşırsan sevinirim ve konumunu ve durumunu daha iyi anlamış olurum.
      Selametle...

      Sil
    4. Aydın;
      Ve Sayın Adsız;
      Yukarıda ki onca açıklamaya, onca güzel nasihat ve tavsiyeye rağmen gidip de babamla geçmişte yaşadığım bir olumsuzluğu alıp karşıma getiriyorsun.Ve bunun üzerinden bir İslam eleştirisi yapmaya çalışıyorsun.Bence eleştirilerin babamla aramızda ki özel durumumla ilgili değil, yukarıda paylaştığım fikirler ile ilgili olmalıydı.
      Selametle...

      Sil
  32. Her şeyin kaynağı olduğu gibi mutlak enerjinin kaynağı da vardır. Onun bir unvana veya isme ihtiyacı da yoktur. Biz insanlar var ile yok arasında seçim yaparız. Onun bu tip seçimlerle de alakası yoktur. Kuvvet, kudret ve varlık kaynağından bahsediyoruz. İnsanca yaklaşımlardan sonuç elde edemeyiz. Sadece sevgiye inanmanız bile ona temas etmeniz demektir. Sadece var olmanız, nefes almanız bile ondan aldığınız enerjinin varlığının kanıtıdır. Büyümsemek veya küçümsemek söz konusu bile olamaz. Varlığıyla yokluğu birdir onun. Hiçbir dine yaklaşmadan sadece sevgiyle hasbıhal edebilir onunla insan. Ayrıca ölüm ötesi deneyim yaşayan onca kişi dururken de vardan var bir kâinatı azımsayarak ikincil bir bilinci yok saymak anlamsız. Beden dışı bir var oluşa da sahipken organizmadan ibaret olduğunuzu düşünmeniz gereksiz bir mütevazılık.

    YanıtlaSil
  33. Allah çok büyük diyorsunuz kafam karışıyor!
    1) madem herşeyi yaratacak güçte neden insanları rakip ediniyor, onlara kızıyor, kendisine ibadete baskı yapıyor, kurallar koruyor , onları seviyor sonra mahkeme yapıyor daha sonra günahı olanları felaket bir cehennem Ateş'ine koyuyor sevabı çok olana karılar huri kızları şaraplar içiriyor , yani O kadar büyük dediğiniz Tanrı küçücük bir çocuk gibi sanki içinde çocuk ruhu var ! Evet evet sanki muhammedin kendi ruhu var içinde, çünkü Tanrı'nın konuşma şekli insan gibi cezaları insan cezası hediyeleri insan hediyesi , yaw sen tanrısın biraz daha ağır ol!
    Ateist miyim değil miyim hiç düşünmedim çok da önemli değil ama Nasıl olurda o kadar Müslüman hrıstıyan yahudü şu benim yukarıda sıraladıklarımı hiç düşünmez, kayıtsız şartsız anadan babadan duyduğu gibi inanmak zorundadır ??? İçlerinden birisi düşür yani biz deriz ki şu bu saçma değilmi yooo hemen bizi kafir ateist yaparlar hemen bir difens yapıp uydurma cevaplar verirler!
    Hep demişimdir ateist Allah'a inanmayan değil inanamayan kişidir, Kuran'ı da okumuştur uzun uzun düşünmüştür ama inanamamıştır, eğer inanandılar zaten enayimi ateist okadar azap varken cennet cehennem tabiki enayi değil hemen inanmayı seçer ve kurtulmuş olur!
    İnanmayan değil inanamayan kişi ateisttir!
    Nedense en saçma cevapsa Allah'ın onların kalbine mühür vurup onları duyamaz göremez düşünemez ahmaklar yapması;)) yaaa koca Tanrı ırkçılık yapıyorya
    Yani tek Tanrı dinlerinin hakkında soru sorarken bence Tanrı'nın nerede olduğu önemli değil ama bekaslar büyük olduğu bana sorarsanız boyunu bilmem ama ruhu pek büyük değil bir insan kadar hatta küçük bir insan!

    YanıtlaSil
  34. konu hortlicak ama yazasım geldi :D çok dogru demişsin dostum bi insan mantıgına göre hareket etmesi lazım sınırsız güçte tanrıysa bizimle niye ugraşıyor meleklerde irade olmadıgı için karşı gelemez olayı var bizede aynısını yapabilirmiş burada tanrı mantıgı çöker zati.
    tanrı nihai seviyedeyse maksimum güç ve bilgelik varsa onda zaten bi insanın ne yapıp ne yapmicagını ne olacagını biliyordur ve bunu bile bile onu seçimlere zorlaması ve sonunda kötü yolu seçmesi onu cezalandırması tamamen mantık dışı saçma bir olaydır.
    2 yazılımcı insan düşünün birisi tamamen profesyonel olmuş yazılım hakkında herşeyi biliyor digeri ise yarım yamalak biliyor ikiside program yazdıgını varsayalım profesyonel yazılımcının yazdıgı program kusursuz bir şekilde görevini yerine getiriyor ama diger kişinin yazdıgı yazılım ise sürekli sorunlar yaratıyor hatalar veriyor kendini kapatıyor.

    YANİ UZUN LAFIN KISASI TANRI NİHAİ SEVİYE BİLGE BİRİYSE NEDEN BİZİ KUSURLU YARATTI ???????? WHERE GOD

    YanıtlaSil
  35. Sana biat edenler Allah'a biat etmiştir. "ALLAH'IN ELİ" onların eli üzerindedir....(Fetih 10)


    Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi; Kafanızda bir önyargı var:"Tanrı göktedir". Bu önyargı bilinçaltınızda olduğu için ayeti böyle anlıyorsunuz ve MECAZ kapısını tamamiyle kapatmışsınız.

    Kuran, Allah'ın "elinden" bahseder.(Fetih-10.ayete bakın) Kimse çıkıp burada Allah'ın insan eli gibi bir ele sahip olduğunu düşünmemiştir. "Allah'ın elinden" diye bahsedilen şeyin mecaz olduğunu herkes çok rahatlıkla anlar.
    Kuran'daki Allah/Tanrı ile alakalı mecazlar çoğaltılabilir. Tanrının eli,Tanrının ipi,Tanrı'nın yüzü...


    Ayette 'men fi's-Sema' diye belirtilen varlığın Allah/Tanrı olduğu tamamiyle sizin önkabülünüzdür. Argümanınızı bir varsayım üzerine bina etmişsiniz.("Gökte olan"="Tanrı" varsayımı)
    Diyelim ki buradaki kelime -sizin anladığınız gibi- Allah yerine kullanılmış olsun .Burada Allah'ın "mekani" değil "makami" yüceliğine "mecazi bir atıf" yapılmış olabilir.

    Emin olun çoğu müfessir de mecaz olarak anlamıştır fakat sizler mecaz kapısını tamamiyle kapattığınız için ayetleri gerçek/temel anlamıyla anlıyorsunuz.Muhtemelen sizler "Allah'ın eli" kelimesini gerçek anlamıyla anlayacaksınız ve Allah'ı insan gibi cismani bir varlık gibi düşünecek ve Allah'ın -beş parmağa sahip olan - bir eli olduğunu düşüneceksiniz!(Fetih 10 bknz)


    "Gökte olan"dan maksat cezayı infaz edecek olan meleğe de bir atıf olabilir.(Ankebut 33-34.ayetler ile karşılaştırabilirsiniz)

    ...Göklerin ve yerin orduları Allah'a aittir...(Fetih 4)


    Son olarak bu ayette kesinlikle “Allah” lafzı geçmiyor. Ben bir teist açısından argümanlarımı öne sürdüm.Kuran'daki mecazları iyi anlamak gerekir yoksa Tanrı'yı cismanileştirecek/insanileştirecek yorumlara girersiniz.("Tanrı'nın eli" <48:10> mecazı gibi )
    Benim görüşlerime katılabilir veya katılmayabilirsiniz/eleştirebilirsiniz.
    Ben mevcut durumu ortaya koydum.

    YanıtlaSil
  36. O,Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.23.O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah'tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.24.O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir

    YanıtlaSil
  37. Gökden yere inen tanrı acaba hangi uzay gemisiylen iniyor ,sistemin yapı taşlarını oluşturan tanrının böyle araçlara ihtiyacı varmı vs...bilimde ilerlememizi din engelliyor,öyleya ilk insanların tapındıklarından bize ne,zaten onun yüzünden Evreni hala fet edilmesi geri plana atıldı,üstelik çoğu devletler bilimde ilerleme çabası sarf ederken,biz ortaçağ karanlığına hızlan gitmek için çaba sarf ediyoruz dinsel unsurları ön plana çıkarıp bilim adamlarımızı dışarıya göçe zorluyoruz,önceleri Teisttim,şimdi Deist oldum,Deist olmamın sebebi ana enerjinin kaynağı hala ortaya çıkmadı,Atomun sırrı ve kuantum hala gizeminikoruyor,Evrende herşey atomun yapı taşı gibi merkez kaç kuvveti ile bağlantılıdır,zaten maddenin özüdür,yani ana enerji,nasıl oluyorda sistemsel hareketleri oluşturuyor,doğal seleksiyonmu,evrimleşmemi kesin kanıtı hala ortada yok,en acı tarafıda din bütün bu sürece engel olarak gözüküyor+maddi çıkarsal sömürü geliyor arkasından,bütün bunlar Dünyada bilime ters dinsel unsurlar ön plana çıktığı için...Zaten Dünyada hızlan aklı selim insanlar dinden soğuyup daha mantıklı düşünmeye başladı,ülkemizde bie bu akım başladı hükümetin tutumu yüzünden,sanırım 50-100 sene içinde insanlık daha farklı konumda olacağı kesin...Antik ve kadim medeniyetlerine saygım var,esasında din unsuru ve Tanrıya inanma sebeplerinden biriside bize öğretici ve formlayan ileri derecede uzaysal varlıklardan kaynaklanıyor olabilir,örneğin DOGON kabilesi,bu kabile bilimden uzak ilkel bir halk,ama binlerce yıl önce Astronomi bilgisine sahip,tohumların Sirius yıldız ssteminden geldiğine inanır,yani onlar tarafından formlanmışlar,Kurandada geçer Şira yıldızı olarak,bu yıldız çoğu kadim ve antik kentlerinde kültlerindede mevcuttur,insan soruyor,acaba sakın onların özleminden onlara Tanrı,Allah ismi takmış olmazmıyız,zaten matematiksel Evrende veya Evrenlerde bizden başkı varlıklarında olma ihtimalı mevcut,ister bizden çok gelişmiş,ister ilkel doğal seleksiyonunu veya evrimleşmesini tamamlamamış olma ihtimalide var,soru çok ama cevabı henüz yok bilimde yeterli derecede ilerleyiş olmadığından...yaşım 62,1967 senesinden beri okur ve araştırırım devamlı,işin iiginç olanlardan biriside beynimiz ve gözlerimiz,ne malum bizi yanıltmadıkları,çünkü sistem öyle olmasını istiyorda olabilir,zaten son günlerde araştırmalar bu yönde,yani herşeyin Hologramdan oluşu vs,birde uzay yolculukları ışık hızıylan başarıya ulaşma ihtimali çok zor,bize en yakın yıldız 4.5 ışık yılı uzaklıkta,yani ışık hıylan gitsek 4.5yılda gidiyoruz,henüz o hız imkanımız yok,gitsek bile vücut sistemimiz uygun değil,mutlaka mutasyon geçirmemiz lazım,yani yeniden primat olmamız lazım,tabikinasıl olacaksa bu,çünkü çok emek isyen bir bilimsel olay,bu blog sitesini açana teşekkürler.saygılar.

    YanıtlaSil
  38. AMK kısadan yanıt verseniz ya!tanrı var veya yok!şuna yanıt verin! tanrıyı kim yarattı?herşeyin açıklamasını yapan tanrı,bunu neden açıklamıyor?

    YanıtlaSil