Ömer Hayyam ile ilgili bu başlığı aslında çok daha evvelden açmam gerekirdi. Çünkü Ömer Hayyam'ın benim hayatımdaki yeri ve önemi çok başkadır. Ömer Hayyam'ın dörtlüklerini ilk okuduğumda hayatın sorgulanabilineceğini ve bu sorgu sonucunda öznel dahi olsa kimi gerçekliklere ulaşılabileceğini gördüm.
Ömer Hayyam'ın kim olduğunu ve neler yaptığını bilmeyenler buraya tıklayarak yeterli bilgiye ulaşabilirler. Ama yine de kısaca bir alıntı yapmak gerekirse; "Ömer Hayyam rubailerinde yaşadığı zamanda olan haksızlıkları, saçmalıkları alaylı, ince bir dille anlatmıştır. Dörtlüklerinde dünya, şarap, aşk, insan hayatı, yaşama sevinci ve bulunduğumuz dünyanın tadını çıkarmaktan bahseder." diyebilirim.
Bununla birlikte Ömer Hayyam'ın din hakkında aklıma takılan ama sormaya cesaret edemediğim soruları büyük bir ustalıkla dile getirmesi beni derinden etkilemiştir. Ve tüm sorgulamalardaki samimiyeti bana "olması gereken bir insanî bakış"ın ne olduğu hakkında ciddi ipuçları vermiştir.
Ömer Hayyam'ın az sözle çok şey anlatması -benim hala da beceremediğim bu özellik- büyüleyici gelmektedir bana. Çünkü aklınızı vererek yazdıklarını okuduğunuz zaman size kendi düşüncelerini anlatmaktan çok sizin kendi düşüncelerinizi bulmaya yardım ettiğini anlarsınız. Bir dörtlükle -rubai ile- bir insanı etkilemek herkesin başaramayacağı bir iş olsa gerek.
Ayrıca sade dili ve üslubuyla da elitist tarzın çok uzağında insancıl bir yön çizdiği görülmektedir. Yine de belirtmek isterim ki, bazı dörtlüklerini anlamak için biraz bilgi birikimi de gerekmektedir. Çünkü kimi dörtlüklerinde önemli olay veya kahramanlara ya da felsefî terimlere gönderme yapılabilmektedir.
Bu bilgilere bir de tüm Hayyam dörtlüklerinin O'na ait olmadığını eklemekte fayda görüyorum. Hayyam döneminde ve sonrasında ondan etkilenen veya düşündüğünü söylemekten çekinen şairler yazdıkları -Hayyam usulü- rubaileri Hayyam yazmış gibi kullanmışlardır. Günümüzde kesin bir ayrım yapılamasa bile Hayyam'a ait olanlar az çok bellidir ve bence zaten O'ndan etkilenen ve O'nun gibi yazan şairlerin rubailerinin de Hayyam mahlasını taşıması büyük bir sorun teşkil etmemektedir.
Ömer Hayyam aşırı dindarlar hariç çoğu kesimce sevilir ve saygı duyulur. Ancak ne yazık ki çoğu zaman Hayyam'ın "şarap aşkı" kısmıyla sınırlı kalır bu sevgi. Şarap içip, hayatı biraz eşelemek Hayyam taraftarı olmak değildir. Elbette bu da güzel bir şeydir, ama bence çok daha derinde anlaşılması gereken düşünceler vardır Hayyam hakkında.
Şimdi ise derlediğim dörtlüklere geçebiliriz. Bu arada Ömer Hayyam rubaileri için Sebahattin Eyüpoğlu çevirilerini okumanızı da ayrıca önemle tavsiye ederim.
İndirmek için tıklayınız
PDF formatında okumak için tıklayınız
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
_____________________________
Yüce Allah'dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.
_____________________________
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.
_____________________________
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.
Derde gama yatkın yüreğime acı;
Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
Kızıl kadehi tutan elime acı.
Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.
_____________________________
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
_____________________________
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
_____________________________
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmıyan adama ekmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!
Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.
_____________________________
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.
_____________________________
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.
_____________________________
Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
Hırka, tekke, post most olasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize.
_____________________________
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
_____________________________
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
_____________________________
Cehennem ateşleri onlar içindir.
Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
_____________________________
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
_____________________________
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!
_____________________________
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
_____________________________
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
_____________________________
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!
_____________________________
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
_____________________________
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
_____________________________
Neden hep onlara benzetilir hür insan?
Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,
Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!
_____________________________
Bir çift sözüm var sana, yürekten:
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan.
_____________________________
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
_____________________________
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
_____________________________
Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
Acı olmasına acıdır şarap:
Ama gerçek acıdır demezler mi?
_____________________________
Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun:
İçsen de öleceksin, içmesen de!
_____________________________
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
Kimi dinde imanda buldu yolu
Kimi akıl, bilim yolunu tuttu.
Derken ses geldi karanlıklardan:
Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!
_____________________________
Ağlarım, inciler dolar eteğime.
Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:
Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!
Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
Güzel canın da bir gün elbet.
Toprağında yeşillikler bitmeden
Uzan yeşilliğe, gününü gün et.
Şarap sen benim günüm güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim.
Bir bildik görünce beni sokakta:
Ne o şarap nereye böyle? desin.
Ben ne camiye yararım, ne havraya!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,
Keykavus'un kafa tası pençesinde.
Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?
Adamların, davun dümbeleğin nerde?
_____________________________
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.
_____________________________
Varı yoğu dosta verip dalacak.
Canı avucunda, nefesi göğsünde:
Ayağı baş olacak, başı ayak!
Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
_____________________________
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.
_____________________________
Güneş attı göğe sabah kemendini:
Aydınlık padişahı atına bindi.
İçin! için! diye bağırdı dört yana
Canım sabah şarabının müezzini.
_____________________________
Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!
_____________________________
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
_____________________________
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
_____________________________
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
_____________________________
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun.
_____________________________
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.
_____________________________
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana "kötü" demelerinde.
_____________________________
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok.
_____________________________
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
_____________________________
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
_____________________________
Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil.
_____________________________
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
_____________________________
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
_____________________________
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.
_____________________________
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
_____________________________
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını, minberini.
Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
_____________________________
Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada.
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala.
_____________________________
Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!
_____________________________
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle özü doğruluk olaydı?
Evrenin özü doğruluk olaydı?
_____________________________
Duman değil mi dünya mutfağında payın?
Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın.
Senin zorunsa sermayeden yememek:
Bekle, bekle de başkası yesin yarın.
_____________________________
Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;
Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık.
Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:
Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!
_____________________________
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
_____________________________
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin.
_____________________________
Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.
_____________________________
Tanrı, "cennette şarap içeceksin" der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber.
_____________________________
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
_____________________________
Kim için bu yerler gökler? Bizim için.
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
_____________________________
Yüce varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti her şeyden önce
Sonra şu delik deşik yüreğimize
Mana incileri sakladı binlerce.
_____________________________
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
_____________________________
Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek;
Ağaçlara Musa'nın eli değecek,
Kuru tohumlara İsa'nın nefesi;
Gözler açıp buluta çevrilecek.
_____________________________
Gerçek eren içinde kir tutmayandır;
Varlığını korkusuzca hiçe sayandır;
Bu topraklar üstünde en temiz kişi
Sağlığında toprak kesilmiş olandır.
_____________________________
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?
Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden.
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,
Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken?
_____________________________
Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;
Horoz gibi tepemde testere olsa
Aklımın kafasını keser atarım ben.
_____________________________
Bir yanarım Tanrı özlemiye Musa gibi;
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi.
_____________________________
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini, özgür ol da yaşa.
_____________________________
Ramazan ayı bu yıl da geldi yine;
Vurdu bukağıyı aklın bileğine;
Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari
Ramazanı Şevval sansınlar bu sene.
_____________________________
Ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma;
Çıkma kendinden dışarı, serseri olma;
Kendi içine sefer et erenler gibi:
Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma.
_____________________________
Duru sudan daha temizdir benim sevgim;
Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim;
Halden hale girer başkalarında sevgi:
Neyse hep odur benim sevgim ve sevgilim.
_____________________________
Dünya padişahın, kayserin, hakanın olsun;
Cehennem kötünün, cennet iyinin olsun;
Tesbih meleklerin olsun, temizlik Rızvan'ın:
Sevgili bizim olsun, canı canımız olsun.
_____________________________
Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin;
Şimdi: "Çekil önümden" diye ferman edersin;
Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez;
Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?
_____________________________
Şarap iç adın silinip gitmeden dünyadan;
Şarap kasveti, karanlığı giderir candan;
Güzellerin saçını çözüp dağıtmaya bak
Neylesin, netsin bu can, kıble mi değiştirsin?
_____________________________
Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden,
Ne dine, edebe aykırı gitmemizden;
Bir an geçmek istiyoruz kendimizden:
İçip içip sarhoş olmamız bu yüzden.
_____________________________
Biliyorum varlığın, yokluğun dış yüzünü;
Yükselmenin de alçalmanın da içyüzünü;
Ne çıkar öte yanını da bilsem feleğin:
Bezmişim bilgiden, atmışım her türlüsünü
_____________________________
Baharlar yazlar gider, kara kış gelir;
Varlığın yaprakları dürülür bir bir;
Şarap iç, gam yeme; bak ne demiş bilge:
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.
_____________________________
Gülün yüzünde çiy tanesi nevruzun ne hoş;
Yeşillikte canı aydınlatan yüzün ne hoş;
Geçmiş gitmiş gün üstüne ne söylesen boş:
Bırak dünü, hoş et gönlünü, bak bugün ne hoş.
_____________________________
Bilgisizliğimi sundum durdum aleme;
Bir yoksulluk karanlığı çöktü gönlüme;
Utandım günahımdam, müslümanlığımdan:
Bundan böyle zünnar takacağım belime.
_____________________________
Bir su, bir damla suymuşuz, bele düşmüşüz;
Şehvet ateşiyle dışarı savrulmuşuz;
Yarın yel savuracak toprağımızı:
İçelim, hoş geçsin üç nefeslik ömrümüz.
_____________________________
Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse
Eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise;
Mıhlar gevşek bir gölgeliktir beden çadır,
Pek dayanma sakın ne kadar sağlam da görünse.
_____________________________
Ben de geçtim gittim bu zulüm yurdundan,
Elimde yelden başka bir şey kalmadan;
Ama var mı, ölümüme sevinip de
Ecelin şaşmaz tuzağından kurtulan?
_____________________________
Orucumu yiyorsam ramazanda
Mübarek aydan habersizim sanma:
Çileden gece oluyor da gündüzüm
Sahura kalkıyorum gün ortasında.
_____________________________
Yılan gibi taşa girsen de, Saki,
Sızar ecelin suyu bulur seni;
Bu dünya toprak, Saki, türkü söyle;
Bu soluk bir yel, şarap ver, Saki.
_____________________________
Gönül Bijen'i kuyu gibi gam zindanında;
Akıl Sührab'ı ölmüş derdinin sayvanında;
Dünya Siyavuş'unun öcünü almak için
Gam, Rüstem'in Turan gibi gönlünü talanda.
_____________________________
Ey yanağı ağustos gülünü bastıran;
Ey yüzü Çin güzellerini kıskandıran;
Bakışı Babilşahını büyüde yenip
Elinde at, fil, ruh, ferz, baydak bırakmayan.
_____________________________
Elimde olsa dünyayı küçümserdim;
İyisine de kötüsüne de yuh çekerdim;
Daha doğrusu bu aşağılık yere
Ne gelirdim, ne yaşardım, ne ölürdüm.
_____________________________
Şarap iç, bire birdir derde tasaya;
Ne bu dünya kalır, ne öteki dünya.
Ne serin ateştir o, ne can dolu su:
Çabuk ol, bulup içemezsin mezarda.
_____________________________
Felek, delik deşik ediyorsun yüreğimi;
Yırtıyorsun ikide bir sevinç gömleğimi,
Esen yelleri ateş ediyorsun bana;
Çamura çeviriyorsun içeceğimi.
_____________________________
Haram, acı, kötü derler canım şaraba:
Oysa ne hoş şey, hele bir güzel sunarsa;
İçin bakın; hem doğrusunu isterseniz,
Haram dedikleri her şey hoş galiba!
_____________________________
Dedim ben artık kızıl şarabı içmem;
Üzümün kanıymış bu, ben kan dökmek istemem.
Gün görmüş aklım şaşırdı: Sahi mi? dedi;
Yok canım, şaka, ben nasıl içmem!
_____________________________
Sen bu dünyanın sırlarına eremezsin;
Erenlerin dilini de söktüremezsin;
İyisi mi iç şarabı, cennet et bu dünyayı:
Öbür cennette ya girer, ya giremezsin.
_____________________________
Bulut geldi; lalede bir renk bir renk!
Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek.
Şu seyrettiğin serin yeşillikler
Yarın senin toprağında bitecek.
_____________________________
İki batman şarap, bir buğday ekmeği;
Bir koyun budu, bir de ay yüzlü sevgili;
Daha ne istenir bilmem şu dünyada:
Padişah daha iyisini bulabilir mi?
_____________________________
Dünyaları değişmem kızıl şaraba;
ay da ondan sönük; çoban yıldızı da.
Şarap satanların aklına şaşarım:
Ondan iyi ne var alınacak dünyada?
_____________________________
İnsan son nefese hazır gerekmiş:
Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş.
Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz:
Böylece dirilirsek işimiz iş.
_____________________________
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
_____________________________
Hayyam bilgelik çadırları dokudu;
Sonra dert potasında yandı kül oldu.
Bir pula satıldı kader çarşısında,
Ölüm celladı geldi, boynunu vurdu.
_____________________________
Dostum, gel yarına kanmayalım biz;
Günümüzü gün edelim ikimiz.
Yarın çekip gettik mi şu konaktan
Yedi bin yıl önce gidenlerleyiz.
_____________________________
Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti;
Derede akan su, ovada esen yel gibi.
İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok:
Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki.
_____________________________
Tanrı, ışığıyla doldu can gözüme;
Bu dünyadan o dünyadan bana ne!
Gönlüm ter gibi çıkıp bedenimden
Karıştı varlığın denizlerine.
_____________________________
Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol;
Her istediğini onda ara, onda bul.
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe:
Koy canını ortaya, soyulursan soyul.
_____________________________
Sarhoş oldum mu aklım azalır;
Ayıldım mı sevincim dağılır.
Ne sarhoş, ne ayık bir hal var ya?
En güzeli öyle yaşamaktır.
_____________________________
Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun,
Cennet-i âlâ meyhane midir?
Her kuluna iki huri vereceğim diyorsun,
Cennet-i âlâ kerhane midir?
_____________________________
Sevgili, sırlarına eren gönül nerde?
Sözlerinin tekini duyan kulak nerde?
Gece gündüz serilirsin de karşımıza:
Yüzünü bir kez gören mutlu göz nerde?
_____________________________
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.
_____________________________
Açılmaz kapıları açmanız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırak öyleyse iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
_____________________________
Dün özledim de seni coştum birden bire;
Çıktım senin yerin dedikleri göklere.
Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan:
Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende!
_____________________________
Bir testici gördüm, çamur içindeydi:
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı
Kulpunda bir padişahın kellesi.
_____________________________
Bir testi aldım çarşıdan ucuza;
Gizli gizli neler anlattı bana;
Bir şahdım, dedi; altın kupam vardı;
Şimdi neyim? Testi oldum şaraba.
_____________________________
Bilmem, ne sayar durursun bir, iki;
Ha bir olmuş, ha yüz bin fark etmez ki
Çal sazını, sonun bir avuç toprak,
Şarap ver, bir esip gitmedir bizimki.
_____________________________
Kambur Felek, sen ne konaklar yıka geldin;
Kin beslersin bize, zulüm eski adetin.
Şu kara toprağın göğsünü bir yarsalar,
Ne inciler yatar içinde bilir misin?
_____________________________
Yoksul, dertli gönlüm arar sevgilisini;
Aklı gelmez başına, yer kendi kendini.
Bana sevgi şarabını sundukları gün
Kana boyamışlar varlık kadehimi.
_____________________________
Ha Belh'te ölmüşsün, ha Bağdat'ta hepsi bir;
Kadeh doldu mu, acı da olsa içilir.
Keyfine bak; çok aylar doğmuş batmış sensiz;
Sensiz daha çok ayların ondördü gelir.
_____________________________
Gönlümün dilediği gül yüzüne bakmak;
Elimin özlediği kadehi kavramak.
Her zerrem nasibini almalı dünyadan
Yarın güle kavuşturmadan beni toprak.
_____________________________
Behram'ın şarap içtiği orman köşkünde
Bir tilki yavrulamış, bir ceylan keyfinde.
Ömrünce yaban eşeği avlamış Behram:
Mezar da Behram'ı avlamış günün birinde.
_____________________________
Ben bıyıkları süpürge etmişim meyhanede:
Hayırmış, şermiş bırakmışım ikisini de.
İki dünyayı karpuz gibi önüme koysalar
Ne birine metelik veririm, ne ötekine.
_____________________________
Padişah ol, yokluk halkasına gir de;
Yıkan, kirin pasın kalmasın gönülde.
Meyhaneye ermeğe gelince biri
Kendini bil de ne yaparsan yap de.
_____________________________
Toprakla karışıp bulanmamış bir can
Sana konuk geldi bir temiz dünyadan.
Otur, bir kadeh şarap iç kendisiyle,
Sana iyi geceler deyip kaçmadan.
_____________________________
Ne yazık, pişmiş ekmek çiğlerin elinde;
Ne yazık, çeşmeler cimrilerin elinde.
O canım Türk güzeli kömür gözleriyle,
Çaylakların, uğruların, eğrilerin elinde.
_____________________________
Dünyaya geldiler, coşup taştılar;
Güldüler, eğlendiler, anlaştılar;
Bir kadehte sızıverdiler bir gün
Ölüm uykusunda kucaklaştılar.
_____________________________
Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı,
Şarap ne zaman çoşturur içenleri?
Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
Bir de cuma, cumartesi günleri.
_____________________________
Yaşamak elindeyken bugüne bugün,
Ne diye bırakır, yarını düşünürsün?
Geçmiş, gelecek, kuru sevda bütün bunlar;
Kadrini bilmeğe bak avucundaki ömrün.
_____________________________
Toprak olup gitmişlere sorarsan
Ha gavur olmuşsun ha müslüman.
Kimler bu dünyada eğlenmemişse
Ötekinde yalnız onlar pişman
_____________________________
Ey garip kuş! Bu yıldızlar darı sana;
Elest günü canı sen verdin insana.
Dünyayı gören büyülü bir kadeh varmış:
O kadeh sende, başka yerde arama.
_____________________________
Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi.
Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli.
Can gözünü açınca görüyor ki insan
En büyük düşmanıymış en çok güvendiği.
_____________________________
Feleği döndürebilir misin muradınca?
Ne çıkar gök yedi kat değil sekiz katsa?
Er geç toprağa karışıp gidecek gövdeni
Ha ovada kurt yemiş, ha mezarda karınca.
_____________________________
Bak, gül yeşiller, sevinçler içinde;
Arar bulamazsın gelecek perşembe.
İç şarabını, gül kokla, yeşil topla:
Toprak oluvermeden gül de yeşil de.
_____________________________
İnsan çeker çeker de sonra hür olur;
İnci sedef zindanlarda yuğrulur.
Paran pulun yoksa bugün, sağlık olsun:
Bugün boş duran kadeh yarın doludur.
_____________________________
Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti;
Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi.
Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş?
Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti?
_____________________________
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeğe,
Altınları gümüşleriyle övünmeğe.
Tam işleri dilediği düzene girer:
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
_____________________________
Can verinceye dek bu çorak yerde
Dertten başka ne geçer ki eline?
Ne mutlu çabuk gidene dünyadan;
Hele bu dünyaya hiç gelmeyene!
_____________________________
Yerleri yapmış, gökleri kurmuşsun ama,
Sensin bunca gönülleri yakıp yıkan da.
Ne kızıl dudakları, ne altın saçları
Altmışın süprüntüler gibi kara toprağa.
_____________________________
Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna;
Dünyayı kara zindan etme başına.
Yaşamana bak, elinden tek gelen bu:
Olacakları danışan var mı sana?
_____________________________
Sevgilim, ömrü derdim gibi bitmeyesi,
Bu sabah bütün cömertliği üstündeydi.
Bir göz atıverdi bana geçip giderken:
İyilik et denize at mı demek istedi?
_____________________________
Gül de şarab da bilene güzel gelir;
Sarhoş olmayan için sarhoşluk nedir?
Cebi boş gönlü dolu olmayan kişi
Her şeyden geçmenin tadını ne bilir?
_____________________________
Yapma diyorsun; yapmamak elimde mi?
Sen al demişin; nasıl çekerim elimi?
Hem yap hem yapma demek seninki bana
İnsaf: Kadeh devrilir de dolu kalır mı?
_____________________________
Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.
_____________________________
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
_____________________________
Ne mutlu adı sanı bilinmeyene;
İpeklere, kürklere bürünmeyene;
Anka gibi iki dünyadan da geçip
Bu viranede baykuşa dönmeyene.
_____________________________
Yok olmamış varlık var mı bir tek?
Herşey bir gün, dağılıp gidecek.
Öyleyse vara yoğa ne bakarsın?
En iyisi yoku var, varı yok bilmek.
_____________________________
Sevgili, bir başka güzelsin bugün;
Ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün.
Güzeller bayram günleri süslenir:
Seninse bayramları süsler yüzün.
_____________________________
Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik;
Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.
Sersemliği yüzünden bilgisizlerin
Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.
_____________________________
Kendimden geçtikçe gelirim kendime,
Alçalırım çıktıkça yüksek yerlere.
En garibi, içmeden sarhoşum da ben,
Ayılırım her kadehi devirdikçe.
_____________________________
Ben içerim, ama sarhoşluk etmem:
Kadehten başka şeye el uzatmam.
Şaraba taparmışım, evet, taparım:
Ama senin gibi kendime tapmam.
_____________________________
Şeyh fahişeye demiş ki: - Utanmaz kadın;
Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.
Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?
_____________________________
Dün gece usul boylu sevgilim ve ben,
Bir kıyıda gül rengi şarap içerken;
Sedefli bir kabuk açıldı karşımızda;
Sabah müjdecisi çıkıverdi içinden.
_____________________________
Dinle dinsizliğin arası bir tek soluk;
Düşle gerçeğin arası bir tek soluk.
Aldığın her soluğun değerini bil
Bütün yaşamak macerası bir tek soluk.
_____________________________
Bir put demiş ki kendine tapana:
Bilir misin niçin taparsın bana?
Sen kendi güzelliğine vurgunsun:
Ben ayna tutar gibiyim sana.
_____________________________
Biz aşka tapanlarız, müslüman değil;
Cılız karıncalarız, Süleyman değil;
Biz eskiler giyen benzi soluklarız:
Pazarda sırma satan bezirgan değil.
_____________________________
Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte;
Karanlık içindeyim, ışığın nerde?
Cenneti ibadetle kazanacaksam
Senin ne cömertliğin kalır bu işde?
_____________________________
Gerçek erenlere güzel çirkin, hepsi bir;
Sevenler için cennet, cehennem, hepsi bir;
Kendini veren ha ipekli giymiş, ha çul;
Yastığı ha pamuk olmuş ha diken, hepsi bir.
_____________________________
Yıllar günler gibi geçti gider;
Nerde o eski dertler, sevinçler?
Belaya aldırmaz aklı olan:
Be da her şey gibi geçer, der.
_____________________________
Dünyayı allar pullar boyarlar gözünü;
Aklı olan hor görür süsünü püsünü.
Kimler geldi gitti, kimler gelip gidecek:
Al gitmeden alacağını, doyur gönlünü.
_____________________________
Şarap mimarıdır yıkık gönüllerin
Süzülmüş, tertemiz canı üzümlerin.
Neden şer demişler bu hayırlı suya?
Siz bana bu şerden üç dört kase verin.
_____________________________
Aşk bir beladır, ama Tanrıdan gelme;
Halk neden karşı kor Tanrı emrine?
Bize herşeyi yaptıran kendi madem,
Kulu sorguya çekmenin alemi ne?
_____________________________
Dert de neymiş? O mu bizi ağlatacak?
O mu sevinç bayrağımızı yırtacak?
Gelin, atalım şunu gönül yurdundan:
Yoksa içimizde fitne çıkartacak.
_____________________________
Sensiz camide, namazda işim ne?
Seninle buluşma yerim meyhane.
Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı:
İstersen kaldır at cehennemine.
_____________________________
Hep bir çember, dolanıp durduğumuz!
Ne önümüz belli, ne sonumuz.
Kim varsa bilen, çıksın söylesin:
Nerden geldik? Nereye gidiyoruz?
_____________________________
Bizi bizden alan şaraba gönül verdik;
Coşup taştık; yerden kopup göklere erdik.
Tenden bedenden soyunuverdik sonunda
Topraktan gelmiştik, yine toprağa girdik.
_____________________________
Tepemizde dönüp duran gökler
Büyücünün fanusu gibidirler:
Güneş bu fanus içinde lamba,
Biz de gelip geçen görüntüler.
_____________________________
Bir rint gördüm, binmiş dünya denen kır ata;
Aldırmıyor dine, islama, şeriata;
Ne hak dinliyor, ne hakikat, ne marifet:
Gelmiş mi böylesi kahraman kainata?
_____________________________
Kimi gizlenir, kimselere görünmezsin;
Kimi renk renk dünyalarda görünür yüzün
Kendi kendinle sevişmek bu seninki:
Çünkü seyreden sen, seyredilen de sensin.
_____________________________
Yüzümde pırıl pırıl sevinç gördüğün gün,
Nice konakları yıkılmıştır gönlümün.
Dalgıçsan dal gözlerimin denizine, bak:
Dibinde mahzun bir deniz kızı görürsün.
_____________________________
Seni kuru sofraların softası seni!
Seni cehenneme kömür olası seni!
Sen mi Hak' tan rahmet dileyeceksin bana?
Hakka akıl öğretmek senin haddine mi?
_____________________________
Önce kendine gel, sonra meyhaneye;
Kalender ol da gir kalenderhaneye.
Bu yol kendini yenmişlerin yoludur:
Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye.
_____________________________
Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
İki yüzlü softaları dinlemek mi?
Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse,
Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
_____________________________
En büyük söz Kuran bile
Arada bir okunur besmeleyle.
Kadehteyse öyle bir ayet var ki
Okur insan her zaman, her yerde.
_____________________________
Neylesem bu benim iç kavgalarımla?
Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?
Sen bağışlasan da ben yerim kendimi:
Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla?
_____________________________
Kalk sevinç dolduralım garip gönüle
İçelim doğan güne karşı bülbülle
Yırtalım biz de gömleği aşık gülle
Verelim çiçekler gibi ömrü yele.
_____________________________
Aklı olan paraya değer vermez,
Ama parasız dünya da çekilmez;
Eli boş menekşe boynunu büker,
Gül altın kasede gülmezlik etmez.
_____________________________
Bir damla şarap Tus saraylarına bedel,
Keykubad'ın Keykavus'un tahtından güzel
Sabaha karşı aşıkların iniltisi
İki yüzlü softanın ezanından güzel.
_____________________________
Bedenindeki et, kemik, sinir kaldıkça,
Dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma.
Düşman Zaloğlu Rüstem olsa ger göğsünü,
Dostun Karun olsa iyilik altında kalma.
_____________________________
Yerin dibinden yıldızlara dek
Ermediğimiz sır kalmadı pek,
Her düğümü çözmüş insanoğlu;
Ecel düğümünü var mı çözecek?
_____________________________
Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.
_____________________________
Bu evren her gece ne gömlekler diker!
Kimini gelen, kimini giden giyer.
Her gün nice sevinçlerle dolar dünya,
Nice dertler toprağa karışır gider.
_____________________________
Şarap benlik kaygusu bırakmaz sende
Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
Secdeye yatardı Adem'in önünde
_____________________________
Biz hırkadan sonra küpe gelmişiz;
Kıpkızıl şarapla abdest almışız.
Medresede kaybettiğimiz ömrü
Meyhanede aramaktır işimiz.
_____________________________
Şarabı götürüp döksen bir dağa
Dağ sarhoş olur başlar oynamağa.
Ben ne diye tövbe edecekmişim
İçimi tertemiz eden şaraba?
_____________________________
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
Halden anlar bir dost gelip falı görünce:
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.
_____________________________
Bu gecenin son gece olması da var:
Emret, gül rengi şarabı getirsinler.
Gafil, bir gittin mi bir daha gelmek yok:
Altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar.
_____________________________
Medreseden hayır yok, dinle beni;
Vakıf lokması karartır içini.
Git, bir yıkık yerde yoksulca yaşa:
Orası bir padişah eder seni.
_____________________________
Şarap iç, yıkansın, aydınlansın için;
Bu dünya, öbür dünya silinip gitsin!
Gel ömrün yele gitmeden tadına bak
Cana can katan suyun, ıslak ateşisin.
_____________________________
Kendiliğinden var olmuş sanma beni;
Bu kanlı yola ben sokmadım kendimi;
Bir gerçek varlık beni var etmiş olan;
Yoksa kimdim ben, neredeydim, neydim ki.
_____________________________
Dileğin Tanrı dileği değil ki senin;
Muradına ermeyi nasıl beklersin?
Doğru olan Tanrı' nın dilekleriyse
Yanlış demek senin bütün dileklerin.
_____________________________
Ehil insana canım feda olsun;
Ayağı öpülse öperim onun.
Bir de git ehil olmayanla konuş:
Cehennem ne imiş görmüş olursun.
_____________________________
Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar
Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar;
Göklerin eteğinde, toprağın koynunda
Doğdukça doğacak daha neler neler var.
_____________________________
Bir nakıştır varlığımız senin çizdiğin,
Şaşılası neler nelerle bezediğin;
Kendimi düzeltmek benim ne haddime:
Beni potadan böyle döken sensin.
_____________________________
Her gün kalkıp meyhaneye gitmedeyim;
Kalenderlerle boş sözler etmedeyim;
Senden bir şey gizlenemez nasıl olsa:
hoş gör de sana gönülden sesleneyim.
_____________________________
Gökleri yarıp darma dağın ettiğin gün,
Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün,
Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana:
Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün?
_____________________________
Canların canı dost, gel etme, dinle beni.
Küsme Feleğe, değmez, yeme kendini;
Çekil, otur gürültüsüz bir köşeye,
Seyret bu hengamede olan biteni.
_____________________________
Ne güzel gün! Hava ne sıcak, ne serin;
Bir bulut, tozunu siliyor bahçenin;
Bülbül coşmuş, sesleniyor sarı güle:
Şarap iç şarap da yüzüne renk gelsin!
_____________________________
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik;
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik:
O umut da yok bu umut da;
hiç değilse Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik.
_____________________________
Vefasız dünya diye yakınıp durma;
Dünya elindeyken tadını çıkarsana!
Herkese vefalı olsaydı dünya
Sıra mı gelirdi senin yaşamana?
_____________________________
Dostlar, bir gün, sözleşip bir yerde birleşin;
Oturup sofrasına dünya cennetinin;
Saki doldururken kadehleri cömertçe,
İçin bir kadeh de zavallı Hayyam için!
_____________________________
Daha nice büyük göreceksin kendini?
Hep varlık yokluk mu düşündürecek seni?
Şarap için şarap: Bu ölüm yolculuğunda
Bulamazsın sarhoş uykulardan iyisini.
_____________________________
Hayyam, günahım var diye tasalanma,
Bunun için dertlere düşmek boşuna.
Günah olacak ki Tanrı bağışlasın:
Rahmet neye yarar günah olmayınca.
_____________________________
Gün doğarken sabah horozları niçin
Acı acı bağrışırlar, bilir misin?
Tan yerini gösterip derler ki sana:
Bir gecen geçti gidiyor; sen nerdesin?
_____________________________
Ay yırttı kara giysilerini;
Kalk, tam zamanıdır, doldur şarap kaseni.
Keyfine bak, çünkü bu ay, sonsuz yıllarca,
Mezarda upuzun yatar görecek seni.
_____________________________
Saki yüzün Cemşid'in kadehinden güzel;
Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel;
Işık saçıyor ayağını bastığın toprak,
Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel.
_____________________________
Tertemiz geldik yokluktan kirlendik;
Sevinçle geldik dünyaya, dertlenik.
Ağladık, sızladık, yandık, yakındık:
Yele verdik ömrü, toz olup gittik.
_____________________________
Dostunu erkekçe seven kişi
Pervane gibi özler ateşi:
Sevip de yanmaktan kaçanların
Masal anlatmaktır bütün işi.
_____________________________
Bahar geldi mi başka şey dinler miyim;
Hele aklın defterini hemen dürerim.
Şarap, sığınağım sensin bahar günü,
Söğüt ağacı, senin de gölgendeyim.
_____________________________
Seni aramaktan dünyanın başı dertte;
Zengine de göründüğün yok, fakire de;
Sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa,
Hep kör müyüz, sen varsın da görünürde.
_____________________________
Ey dörtle yedinin doğurduğu insan,
Dörtle yedidir seni dertlere salan.
Boşuna mı şarap iç diyorum sana:
Bir gittin mi bir gelme yok, inan.
_____________________________
Tanrım, hayır şer kaygısndan kurtar beni;
Kendimden geçir, seninle doldur içimi
Aklım ayıramıyor iyiy kötüden
Sarhoş et bari ne kötü kalsın, ne iyi.
_____________________________
Medresenin sözü vardır, tekkenin hali,
Sözden, halden öteye gider aşkın yolu.
Müftünün, vaizin en iyisini getirsen
Aşkın mahkemesinde tutulur dili.
_____________________________
Gerçek aydınlığa erince can gözüm,
İki dünyayı birden silinmiş gördüm.
Eriyip gittim sanki engin denizlerde:
Ter olup çıktı, denize döndü gönlüm.
_____________________________
Gönül dedi: Ben neyim ki, bir damla sadece;
Ben nerde, görmediğim koca deniz nerde!
Böyle diyen gönül denize kavuşunca
Baktı kendinden başka şey yok görünürde.
_____________________________
Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim;
Gönül tatlı diline tutkun, neyleyim;
Can da, gönül de sır incileriyle dolu:
Ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim.
_____________________________
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:
Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen.
_____________________________
O kızıl yakutun madeni, başka maden;
O eşsiz incinin sedefi, başka sedef;
Aklın buldukları kuruntu, dedi kodu:
Bizim aşk efsanemizin dili, başka dil.
_____________________________
Meyhanede abdest şarapla alınır ancak;
Mümkün mü kara yazıyı aka çevirmek?
Perdemiz öyleysine yırtılmış ki bizim,
Onarılmaz artık ne kadar yamasak.
_____________________________
Hem sana el değdirmeğe elim varmaz,
Hem sensiz aldığım nefes, nefes olmaz:
Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz:
Bir zehir zakkum ki tadına da doyulmaz.
_____________________________
Sır saklamasını bilirsen Hayyam söyler
İnsanoğlu nedir, ne yapar, ne eder:
Dert çamuruyla yuğrulup gelir dünyaya
Yer içer, karın doyurur ve çeker gider.
_____________________________
Putların, Kabenin istediği: Kölelik;
Çanların, ezanın dilediği: Kölelik;
Mihraptı, kiliseydi, tespihti, salipti
Nedir hepsinin özlediği? Kölelik.
_____________________________
Benim canım hep şarabın izindedir,
Kulağım ney ve rubap sesindedir.
Toprağımdan desti yaparlarsa benim
O desti şarap doldurulmak içindir.
_____________________________
Sen nesin, varlık nedir, nerden bileceksin?
Dünyan esen yel üstüne kurulmuş senin.
İki yokluk arasında bir varlık seninki:
Hiçlik ne varsa çevrende, sen de bir hiçsin.
_____________________________
Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan
Yüreğine diken batmadan, vurulmadan.
Kim bir güzelin saçına dokunabilmiş
Tarak gibi diş diş, didik didik olmadan?
_____________________________
Kadeh bir bedendir, içinde can var can;
Candır kadehin bedeninde camlaşan.
Donmuş sudan ateş süzülür sanki:
Erimiş yakut, gönül sırçasından
_____________________________
Kul olup o güzele birden,
Koptuk her bağdan, her tövbeden:
Herkes koyu müslüman döner
Biz putperest döndük Kabeden.
_____________________________
Meyhanede kendini bilenler bulunur;
Bilmeyeni ayırmak da kolay olur.
Yıkılsın bilgisizlik yuvası medrese:
Ordan kendini bilip de çıkan hiç yoktur.
_____________________________
Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
Bir başkasına tutulmuş, o da dertli;
Derdimin dermanı kendi derdinde:
Hekim hasta olunca kime gitmeli?
_____________________________
Gece, gül bahçesinde, araken seni,
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni;
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.
_____________________________
Güçlü olduğuna inandırdın beni;
Bol bol da verdin bana vereceklerini.
Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim:
Günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi?
_____________________________
Hem aklın mutluluk peşinde senin,
Hem söylerim, söylerim dinlemezsin;
Aldığın her nefesin kadrini bil
Ot değilsin ki kesildikçe bitesin.
_____________________________
Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?
_____________________________
Ben bugün beden kafesinde mahpusum;
Yol olma özlemiyle sarhoş olmuşum;
Varlığın ayıbından kurtarırsa beni
Yoksulluğun kulu, kölesi olurum.
_____________________________
Benim yasam artık şarap, çalgı, eğlenti;
Dinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti;
Nişanlım dünyaya: Ne çeyiz istersin, dedim:
Çeyizim, senin gamsız yüreğindir, dedi.
_____________________________
Benden Muhammet Mustafa' ya saygı ve selam:
Deyin ki, hoş görünürse, bir şey soracak Hayyam:
Neden Yüce Efendimizin buyruklarında
Ekşi ayran helal da güzelim şarap haram?
_____________________________
Benden Hayyam' a selam söyleyin demiş peygamber;
Sözlerimi yanlış anlamışsa çiylik eder:
Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki
Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer.
_____________________________
Yanlız bilgili olmak değil adam olmak;
Vefalı mı değil mi insan, ona bak.
Yücelerin yücesine yükselirsin
Halka verdiğin sözün eri olarak.
_____________________________
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
Ben haramı helalı karıştırmam:
Seninle içilen şarap helaldir,
Sensiz içtiğimiz su bile haram.
_____________________________
Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan;
Ölümden de korkmam, er geç ölür insan.
Ölmemek elimizde değil ki bizim:
İyi yaşamamak beni korkutan.
_____________________________
Yerin üstüne baktım, uykuya dalmışlar;
Altına baktım, çürüyüp toprak olmuşlar.
Yokluk ovasında başka ne var ki zaten:
Daha gelmemişler var, gelip gitmişler var.
_____________________________
Bilge, yüce varlığın seyrine dalar;
Gafil ise onda dostluk düşmanlık arar.
Deniz, deniz olduğu için dalgalanır,
Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar.
_____________________________
Ben kendimden geçtikçe kendime gelirim;
Yücelere çıkar, alçalmayı bilirim.
Daha da garibi, varlığın şarabıyla
Ne kadar ayık da olsam, sarhoş gibiyim.
_____________________________
Yüreğinde sıkıntı varsa esrar iç,
Ya da birkaç kadeh gül renkli şarap iç.
Onu içmem, bunu içmem der durursun:
Ahmak herif, git zıkkımın pekini iç.
_____________________________
Adım kötüye çıkarsa çıksın, ben böyleyim;
Bir kerpiçim de olsa, satar şarap içerim.
O da gidince ne yaparsın diyecekler:
Cübbemle sarığım ne güne duruyor, derim.
_____________________________
Kalk, kalk, çalgılara çalgı katalım gitsin;
Adımızı kötüye çıkartalım gitsin.
Sofuluk şişesini çalalım taşa,
Seccadeyi bir kadehe satalım gitsin.
_____________________________
Şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş,
Hele bir güzelle içersen daha bir hoş;
Harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş:
Hem, bana sorarsan, haram olan herşey hoş.
_____________________________
Zaman büktü belimi, ne el tutar ne ayak;
Oysa ne güzel işlerim var yapılacak.
Can kalktı gitmeye; aman dur, diyorum:
Ne yapayım diyor, evin yıkıldı yıkılacak.
_____________________________
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten
Daha güzeldir bir insanı sevindirmen.
Bin kulu azat edenden daha büyüktür
Bir hür insanı iyilikle kul edebilen.
_____________________________
Can bir şaraptır, insan onun destisi;
Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi.
Hayyam, bilir misin nedir bu ölümlü varlık:
Hayal fenerinde bir ışık pırıltısı.
_____________________________
Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.
_____________________________
Uyumuşum; rüyamda akıllı bir insan
Dedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan;
Ne işin var bu ölüme benzer ülkede?
Kalk, şarap iç, sonsuz uykulara dalmadan.
_____________________________
Tekkede, medresede, maastırda, kilisede,
Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede.
Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi
Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine
_____________________________
Zaman başımıza bir çorap örmeden,
Gelin dostlar, içelim içebilirken.
O ecel çavuşu dikildi mi tepene
Bir yudum su iç bakalım, içebilirsen.
_____________________________
Ben şarap içiyorum, doğrudur;
Aklı olan da beni haklı bulur:
İçeceğimi biliyordu Tanrı,
İçmezsem Tanrı yanılmış olur.
_____________________________
Dünya hangi gülü bitirdiyse yerden
Kırıp atmış, toprağa gömmüş yeniden.
Su yerine toprağı çekseydi bulut
Sevgili kanları yağardı göklerden.
_____________________________
Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş;
Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş?
Aklın varsa kadehi bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.
_____________________________
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez:
Bunlar için didinmene bir şey denmez.
Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış:
Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.
_____________________________
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna;
O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna;
Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü:
Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna.
_____________________________
Saki, gökler, denizlerce dolgunum;
İçime sığmaz oldu coşkunluğum;
Ak saçlarımla sarhoş ettin beni,
Kış ortasında bahar bulutuyum!
_____________________________
Dün gece şarap arıyordum şehirde;
Soluk bir gül gördüm bir ocak önünde;
Dedim: Ne yaptın da yakıyorlar seni?
Dedi: Bir kez güleyim dedim çimende.
_____________________________
Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona?
Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana.
Bir gününü sevgisiz geçirdinse, yazık:
En boş geçen günün o gündür, inan bana.
_____________________________
Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi;
Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi;
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar,
Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi.
_____________________________
Barış istemiyorsa Felek, işte savaş;
İster serseri deyin bana, ister ayyaş;
İşte şarap, duruyor ortada, kıpkızıl;
İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş!
_____________________________
Şarabım, kasem, sevgilim, bir de çimen;
Bırak bana bunları, al cenneti sen.
Cehennemmiş, kuru laf bunlar:
Kim gitmiş cehenneme, kim dönmüş cennetten?
_____________________________
Çekmeyiz aşağılık dünyanın gamını;
Özleriz gül rengi şarabın canını;
Şarap dünyanın kanı, dünya ise kanlımız:
Niçin içmeyelim kanlımızın kanını?
_____________________________
Seccadeye tapanlar eşek değil de nedirler?
Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler.
İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar,
Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler.
_____________________________
Bu çürük temelli kubbede neyiz ki biz?
Tasta delik arayan karıncalar gibiyiz.
Ne korku, ne umut kapılarını bilen
Şaşkın, gözü bağlı, avanak öküzleriz.
_____________________________
Yıkık bir saray bu dünya dedikleri;
Gece ve gündüz atlarının durak yeri;
Yüz Cemşit' den arda kalmış bir dünya bu:
Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri.
_____________________________
Gelip de eskiyenler, yeni gelenler,
Hepsi gider bugün yarın, birer birer;
Kimselere kalmamış bu eski dünya:
Kimi gitti gider, kimi geldi gider.
_____________________________
Ölüp yok olma korkuların saçma
Yoktan vara yükselen dalda oldukça;
Sevgiye İsa gibi dirilmişsin sen;
Ölüm yok artık sana dünya durdukça.
_____________________________
Ben kendiliğimden var değilim bu varlığımla;
Kendim çıkmış değilim elbet bu karanlık yola;
Bir başka varlıktan gelmiş bendeki varlık:
Ben dediğin kim ola, nerde, ne zaman var ola?
_____________________________
Haksızlık etmekten sakın, hak yoluna gir;
Yediğin ekmeği başkasına da yedir;
Cana kıyma, kimsenin sırtından geçinme,
Seni cennete sokmak benden: Şarap getir!
_____________________________
Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum,
Ateşe, puta, neye taparsam taparım;
Herkes bir türlü görmek istiyor beni
Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım.
_____________________________
Şarap küpü önüne serdik seccademizi;
Şarap yakutuyla adam ettik kendimizi;
Umudumuz, meyhanede yeniden bulmak
Camide, medresede yiten günlerimizi.
_____________________________
Ben çimen Mısrının Yusufuyum, dedi gül;
Dilimden altın, yakut saçılır, dedi gül;
Dedim: Senin Yusuf olduğun nerden belli?
Kana boyanmış gömleğime bak, dedi gül
_____________________________
Ne gündüz oturduk, ne gece uyuduk;
Dünyada Cem'in kadehini aradık durduk.
Öğrenince dünyaları yansıttığını,
Cem'in kadehini yüreğimizde bulduk.
_____________________________
Rintlerin yolunda kendini unut;
Namazın, orucun kökünü kurut;
Öğütlerin iyisini Hayyam'dan işit:
Şarap iç,yol kesme, yoksulları tut.
_____________________________
Bu ucsuz bucaksız dünya içinde, bil ki,
Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi:
Biri iyinin kötünün aslını bilir,
Öteki ne dünyayı bilir ne kendini.
_____________________________
Şarap güllere çevirsin sabahımızı;
Çalalım yere şan şeref külahımızı;
Nemize gerek bizim uzun dilekler,
Uzun saçlar, çalgılar sarsın havamızı.
_____________________________
Hayyam, şarap iç, sarhoş olmak ne hoş,
Sevgilin de varsa, sarılmak ne hoş;
Er geç sonu yokluk madem bu dünyanın,
Yok say kendini, bak var olmak ne hoş!
_____________________________
Hayyam, bak şu mavi gök nasıl durulmuş;
Açmış çadırı, kesmiş dedikoduyu, susmuş.
Varlığın kadehinde, çünkü, ezel sakisi
Bin Hayyam kabarcığı belirtip yok etmiş.
_____________________________
Bu dünya kimseye kalmaz, bilesin;
Er geç kuyusunu kazar herkesin.
Tut ki Nuh kadar yaşadın zor bela
Sonunda yok olacak değil misin?
_____________________________
Güneşi balçıkla sıvamak elimde değil;
Erdiğim sırları söylemek elimde değil;
Aklım düşüncenin derin denizlerinden
Bir inci çıkardı ki delmek elimde değil.
_____________________________
Canım şarap, ne güzelsin billur kasende;
Aklı köstekleyen bir büyü var sende.
Biraz içti mi insan açılır yüreği
Döker ortaya nesi varsa içinde.
_____________________________
Bu sarayın başı göklerdeydi bir zaman;
Padişahlar girer çıkardı kapısından.
Şimdi duvarında bir kumru: Guguk, diyor.
Guguk, guguk, o şanlı günlerin ardından.
_____________________________
Hayyam bu zamanda vahlanıp durmak boşuna;
Kendi derdine düşmek utanç verir insana.
İyisi mi şarap iç, çalgı dinleyerek
Nerdeyse bir taş düşer senin de sofrana.
_____________________________
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir;
Aşıklara cennet, cehennem, hepsi bir;
Ermiş ha çul giymiş, ha atlas;
Yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir.
_____________________________
Kaderin elinde boynum kıldan ince:
Tüysüz kuşa dönerim ecel gelince,
Yine de toprağımdan testi yapın siz:
Dirilirim içine şarap dökünce.
_____________________________
Yakınırım aynalar gibi felekten;
Bıkmaz alçakları yükseltmekten.
Gözyaşı dolu bir kadeh oldu yüzüm,
Yüreğim kan dolu bir desdi gerçekten.
_____________________________
Yüreğim, kimselerden ihsan dileme;
Bu amansız felekten aman dileme;
Bil ki, derman aradıkça artar derdin:
Derdinle haldaş ol, derman dileme.
_____________________________
Tanrı gülüşünle öfkeni almış senin,
Birinden cennet yapmış, birinden cehennem.
Sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun:
Açılsın kapıları bana cennetimin!
_____________________________
Ey canlar, şarapla buldurun bana beni;
Yakutlara çevirin kehruba çehremi;
Şarapla yıkayın beni öldüğüm zaman
Asmadan bir tabut içinde gömün beni.
_____________________________
Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.
_____________________________
Hayyam, olsa olsa bir çadır senin bedenin,
Can sultanımızın bir süre oturması için;
Ecel hancısı bir başka konak döşeyince
Sultan göçer gider, viran olur çadırın senin.
_____________________________
Şarap içti mi, dilenci sultanlaşır;
Tilki çıkar deliğinden, aslanlaşır;
Yaşlı başlı adam delikanlaşır;
Delikanlı yaşca başca olgunlaşır.
_____________________________
Günahlarım çok olmasına çoktur benim,
Ama dinsizler gibi umutsuz değilim:
Cennet cehennem umrumda değilse de
Ötede hem şarap olacak, hem de sevgilim.
_____________________________
Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece;
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar Yaradanın sanatı peşindeler:
Senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde
_____________________________
Her gün tövbe eder bozarız biz;
Şanı şerefi de boşarız biz;
Kusur işlersek ayıplamayın:
Sarhoş doğduk, sarhoş yaşarız biz.
_____________________________
Şu sonsuz sayvanı donatan yıldızlar
Akılların aklını durdururlar;
Sen aklından şaşmamaya bak ve bil ki
O tedbirli yıldızlar da yoldan çıkarlar.
_____________________________
Derdin avucundan şarap içmedikçe
Bir yudum su içmiş değilim gönlümce;
Kimsenin tuzuna da ekmek banmadım
Ciğerimi kebap edip yemedikçe.
_____________________________
Daha nice sürsün yalan dolanı ömrün;
Daha nice dert sunsun sakisi ömrün;
Uzatma; kadehindeki son yudum gibi
Bırak dökülsün yere kalanı ömrün.
_____________________________
Her gün şarap cümbüşüne dalanların da
Her gece mihrap önünde kalanların da
Islanmayanı yok, yağmur altında hepsi:
Bir uyanık var, ötekiler hep uykuda.
_____________________________
Unutma, amansız feleğin çarkındasın;
Şarap iç, çünkü ateşten bir dünyadasın;
Madem ki yerin önünde sonunda toprak
Farzet ki üstünde değil altındasın.
_____________________________
Sevgiliyle sabah içmedeyiz, saki;
Biz Nasuh tövbesi bilmeyiz, saki;
Yeter okuduğun Nuh hikayesi
Hemen dolsun huzur kasemiz, saki.
_____________________________
Madem aman vermiyor ecel, saki,
Kadeh boş kalmasın, aman gel, saki;
Şu üç beş günlük dünyada gam yemek
Bizim gönlümüzce iş değil, saki.
_____________________________
Her sabah çiğle bezenir yüzü lalenin;
Yeşillikte bükülür boynu menekşenin;
Ama daha gönlümcedir hali goncenin
Çeker eteğini, derlenir için için.
_____________________________
Şarap sonsuz hayat kaynağıdır, iç;
Gençlik sevincinin pınarıdır, iç;
Gamı yakar eritir ateş gibi,
Sağlık sularından şifalıdır, iç.
_____________________________
Açılmışken nasılsa mutluluk gülün
Niçin elinde kadeh yok böyle bir gün?
Şarap iç, can düşmanındır geçen zaman:
Bir daha bu fırsatı bulman ne mümkün?
_____________________________
Gönül, bir düş madem dünya gerçeği
Ne dertlenir, alçaltırsın kendini?
Hoşgör kaderini, gününü gün et:
Yazılan senin için bozulmaz ki.
_____________________________
Sevenlerinden yer yok ben garibe;
Derdine düşenlerle başım dertte;
Sarmışlar seni kum bulutu gibi
Gül yüzünden ışık mı düşer bize.
_____________________________
Yoksula, yoksulluğa yakın ettin beni;
Dertlere, gurbetlere alıştırdın beni;
Yakınların ancak ere bu mertebeye;
Tanrım, ne hizmet gördüm de kayırdın beni?
_____________________________
İnsanlık yaratılalı olgun kişiler
Bulduklarıyla yetinip dert çekmediler
Birbirine girdi gözü doymayanlarsa:
Çok isteme kaderden başın derde girer.
_____________________________
Kim yüreğini uydurduysa aklına
Bir anını yitirmedi bu dünyada;
Ya Tanrı uğruna emek verdi candan
Ya rahatını aradı buldu şarapta.
_____________________________
Ben şarabı eskimiş acı acı severim;
En çok da ramazanda cumaları içerim;
Helal üzümünü ezdim doldurdum küpe:
Ne olur,içinceyedek ekşitme Tanrım.
_____________________________
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
_____________________________
Aşk o yüce mimar, beden evimi kurunca
Aşk dersini yazdırdı bana her dersten önce
Sonra bir parça altın koparıp yüreğimden
Air anahtar yaptı mana hazinelerine.
_____________________________
Gök yaban gülleri döküyor eteğinden
Bir çiçek yağmuruna tutuldu sanki çimen
Gül şarap dolsun kadehimin lalesine
Mor buluttan yere yaseminler düşerken.
_____________________________
Şarap iç, azlık çokluk silinsin kafandan
Kurtul yetmiş iki milletin kaygusundan
Perhize kalkma sakın dokunur diye şarap.
Şarap ki bir dirhemi bin bir derde derman.
_____________________________
Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler
Ecel çiğnedi hepsini birer birer
Yan yana oturmuştuk hayat sofrasına
Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler.
_____________________________
Yokluk suyuyla ekilmiş tohumum benim
Gam ateşiyle tutuşmuş yanar yüreğim
Alındığım toprağa verilmeden önce
dünyanın serseri yelleri önündeyim.
_____________________________
Bu masmavi kubbenin kurulduğu gün
Bu nur Cevza burcuna verildiği gün
Mumun başına bağlanan alev gibi
Bağlandı yüreğime senin aşk gülün.
_____________________________
Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
Kopup dallarından toprak olmadalar her gün.
_____________________________
Mezarda yatanların toz toprak her biri
Zerre zerre dağılıp gitmiş bedenleri
Ne şarap ki bir içen sızmış mahşeredek
İşten güçten habersizler yıllardan beri.
_____________________________
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?
Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe?
Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen
Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işde.
_____________________________
Bin bir tuzak kurarsın yolum üstüne
Adım atma yakalarım dersin bir de
Bir zerre var mı dünyada yönetmediğin
Neden asi dersin kendi yürüttüğüne?
_____________________________
Bu dünya sırrını söylemez kimseye;
Bİn Mahmud' u bin Ayaz' ı serdi yere;
Şarap iç, dünyaya gelinmez iki kez:
Bir kez giden bir daha gelmez geriye.
_____________________________
Bu dünyaya gelip gitmemizin kazancı nerde?
Ömrümüzün umut ipliği ne oldu, nerde?
Bu feleğin çemberinde nice temiz canlar
Yandı kül oldular, hani dumanları, nerde?
_____________________________
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
_____________________________
Feleğin atı eğerlenip dizginlediği gün
Göklerin yıldızlarla donatıldığı gün
Bize bu nasibi verdi kader divanı
Biz yoktuk kusur paylarımız dağıldığı gün.
_____________________________
Oruç tutup namaz kılmağa kalktım geçende
Dedim belki öyle ererim dileklerime
Yazık ki bir kuru yelle bozuldu abdestim
Bir damla şarapla da orucum gitti güme.
_____________________________
Bak, Saki, yüreğim arındı bütün kaygılardan
Gitti o kükreyen aslanlar, bomboş şimdi orman
Gece yıldız saçarken göklerin şarap kasesi
Benim kadeh boş günümü gün edeceğim zaman.
_____________________________
Senden benden önce kadın erkek niceleri
Şenlendirip süslediler dünya denen yeri
Senin tenin de toprağa karışacak yarın
Senden beslenecek nice insan bedenleri.
_____________________________
Gönlünü hoş tut, sonu gelmez kaygıların
Gök kubbede çatışması bitmez yıldızların
Senin toprağa karışacak bedenlerinse
Tuğla olacak sarayına başkalarının.
_____________________________
Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden
Melekler bu bedenin duyuları hep birden
Yerde gökte canlı, cansız ne varsa birer uzuv:
Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen
_____________________________
Kader defterimi yeniden yazabilseydim
Kendime gönlümce bir hayat seçerdim;
Bütün dertleri siler atardım dünyamızdan
Sevinçten göklere uçardı düşüncelerim.
_____________________________
Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir
Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir
Bugün su içtiğin şu testi toprak olunca
Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.
_____________________________
İki günde bir somun geçiyorsa eline
Soğuk suyu da olursa bir kırık testide
Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan,
Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
_____________________________
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;
Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok;
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,
İşin kaynağına giden yolu bulan yok.
_____________________________
Oğul, dünyamızı aydınlatan şarabı sun;
Sevinç gülümüze ay ışığı gibi vursun;
Sular gibi akar gider gençliğin ateşi,
Bir uykudur o senin uyanık mutluluğun.
_____________________________
Dilerim ölünce şarapla yıkanayım
Şarap şiirleriyle talkınlanayım
Mahşer günü arayan olursa beni
Meyhanenin önündeki topraktayım.
_____________________________
Senden benden önce de vardı bu gün bu gece
Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce
Usulca bas toptağa, çünkü bastığın yer
Bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce.
_____________________________
Yaşamanı akla uydurman gerekir,
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
Bereket eli çabuktur Zaman Usta'nın,
Başına vura vura sana da öğretir.
_____________________________
Gül mevsimi çimendeyiz su kıyısında
Birkaç nur yüzlü güzel de var aramızda
Şarap sun çünkü sabah erken içenlere
Ne mescit gerekir ne kilise dünyada.
_____________________________
Tanrı gönlünce yaratır da her şeyi
Neden ölüme mahkum eder hepsini?
Yaptığı güzelse neden kırar atar
Çirkinse suçu kim kime yüklemeli?
_____________________________
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına
Bir canlı avladı Adem dedi adına
İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken
Tutar suçu yükler kendinden başkasına.
_____________________________
Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç
Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç
Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim
Bir kadehim kırılsam ne kalır benden hiç.
_____________________________
O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?
O güzelim kokusu cana can katan nerde?
Müslümanlara şarap haram edilmiştir derler
İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?
_____________________________
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
_____________________________
Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin
Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin
Ecel şarabın sunulunca da ah etme:
Sıran gelince içmezlik edemezsin.
_____________________________
İç, şarap iç, Mahmut olmak budur;
Çalgı dinle, Davut olmak budur;
Geçmişi, geleceği düşünme
Gününü gün et, yaşamak budur.
_____________________________
Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider
Kazancın, yaşamasını bildiğin günler;
Saki, bırak şu yarını düşünenleri
Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.
_____________________________
Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;
Kimi güzel ardında koşturmuş;
Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,
Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.
_____________________________
Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne?
Okunup bitse de ömür destanının, sonu ne?
Yüz yıl dilediğince yaşadın diyelim,
Bir yüz yıl daha yaşasaydın, donu ne?
_____________________________
Bulut geçti, göz yaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
Gezecek bizim toprağın yeşilliğinde.
Böyle şeylere kanmayın mümin kardeşlerim
YanıtlaSilM.F.GÜLEN ORDUSU
Noldu lan yarram 8 yıl önce yazmışsın fetönün göt yalayıcısı seni??
SilSenin kırık hocandan da bahsetmiş zamanında hayyam ama boşa okumuşsun dizeleri
Silhttp://video.google.com/videoplay?docid=-9005104054652071821#
YanıtlaSilOoo klişe videolardan biri. Ateizm felsefi bir seçimdir ve çökmesi pek mümkün dğeildir. Gelgelelim bu blog zaten ateizmi savunmuyor, agnostisizm temelli bir blog. Lütfen din felsefesini ve bu blogu biraz daha inceleyip öyle link yollayın.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilYukarıdaki iki hakareti de siliyorum. Biri ateistin teiste, diğeri teistin ateiste yönelik, tartışma ahlakına hiçbir katkısı olmayacak söylemlerdir bunlar. Bu, sakın sansür vb. şekilde değerlendirilmesin; blogun yıllardır sürdürmeye çalıştığı çizgisine uygun üsluplar değildir.
Silsadece insan, haklısın.
YanıtlaSilAteistin müslümandan ne kadar çektiğini bizden başkası bilmez.
Bilseydi gönül lâyıkıyla yaşam sırrını,
YanıtlaSilAnlardı ölümde de Tanrı’nın sırrını.
Kendindeyken bugün anlamadın hiçbir şey;
Yarın çekip gidince, nasıl anlarsın sırrını?
Ömer Hayyam güzel söylemiş be Hayyam.
http://farisii.wordpress.com/category/hayyam-sozlugu/
Ya o çeviri ya bu çeviri yanlış. Ya da ikiside yanlış. Bence ikiside yanlış.
YanıtlaSilYaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
birileri geldi birileri gidecek
YanıtlaSilKimi su içti kimi şarap içecek
Ama herkes bir gün hesap verecek
o zaman ömer hayyam ne halt edecek
http://www.alipolat.net/omer-hayyam-tr.pdf
YanıtlaSilhttp://m.friendfeed-media.com/c3de066aa5a5832b725ef91a08eb700c1f1dfe26
http://www.egesozluk.net/nedir/1265
http://www.irankulturevi.com/turkce/name/17-18/(05).pdf
YanıtlaSilhttp://pdfcast.org/pdf/mer-hayyam-uyan
YanıtlaSilYaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Nef'i Dinsiz mi?
YanıtlaSilNef’i. Osmanlı zamanı şari. Boğularak idam edilmiş. Nef’i övgü ve sövgüde iyi imiş.
Müftü efendi bize kâfir demiş
Tutalım ben O’na diyem Müslüman
Lâkin varıldıkta ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orada yalan..
Bu dörtlük hayyamın şu dörtlüğüne benziyor mu?
bir elde kadeh bir elde kuran
bir helaldir işimiz bir haram
şu yarım yamalak dünyada
ne tam kafiriz ne tam müslüman
Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem
Arz-ı rumu ede teshir Abaza hem a köpek
Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı
Kimseyietmedünüz bu işe mahrem a köpek
Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet
noldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek
Hak ******ürdü arabı gitti hele dünyadan
Kim ******ürse akabince seni bilmem a köpek
Hem kadeh hem bâde hem bir şûh sâkîdir gönül
Ehl-i aşkın hâsılı sâhib-mezâkıdır gönül
Nef’î vefâdır şi’riyle nâdir
Ol puşt-kâfir anlar da bundan
Bize pend ile vâ’izler kesel verdikleri yetmez
Kesel def’ini ko câm-ı sâfadan hem kes el derler.
43/2- 3
“Vaizlerin bize öğütle tembellik, uyuşukluk verdikleri yetmezmiş gibi hem tembellik etmeyi
bırak hem zevk ve eğlence kadehinden elini çek derler.”
(Kesel, tembellik gevşeklik ve el çekmek olmak üzere iki farklı anlamda kullanılmasından
dolayı cinas oluşturmuştur.)
şıka bir tâze dilber de gerekdir mâhasal
Köhne mey aşk-ı Đlâhî hemdem-i dîrînesi
Felekde misli yok bir mâh-ı mihr-efrûzumuz vardır
Güzel sevmekde elhak tâli’-i fîrûzumuz vardır
http://varcharian.files.wordpress.com/2013/04/semerkant.pdf
YanıtlaSilKulak misafiri oldum. Biri Amin Maalouf’un “semerkant” kitabını okumuş. Ömer Hayyam’ı anlayamamış.
Bu kişinin kurduğu cümleyi aynen yazıyorum. “Bir bakıyorsun Allah dostu, evliya, bir bakıyorsun kafir dinsiz. Bir şey anlamadım.”
İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar. (Amin Maalouf)
Herkes kendi Tanrısına, diğerlerinin dualarını susturması için yakarıyordu. (Amin Maalouf)
Ey şiir! Sen evrenin yaralrından
Akan kasın!
Ey hala yaşayan insanlar!
Ey doğmamış gelecek!
Bu düyanızın aklı, idraki zayıf ve şaşkın
Sınırsız bir karanlıkta…
Bu yaşam Tanrı’nın gitarı
İnsanlarda nağmeleri gibi….
Sevgi, bir şarap arkıdır
Onu tadan, cehenneme dalar ve yanmaktan korkmaz.
Niyaz düzeltir işini, namaz değil
Oyuncaktır sıtk u niyazsız bir namaz
Dedi:Ey kovulmuş meyhanelere koş
Kalk, kadehleri içki dolduralım
Ömür boyu feleğe oldum çırak
Hala dünya işinde değilim profesör
Zavallı, yüce, yetkin, eksiğiz
Pas tutmuş ayna ve Cem’in kadehiyiz
Ne mahkum orada bellü ne hakim
Dügündür ki çalan kim oynayan kim
Ey fuzuli alemün gördüm kamu nimetlerin
Hiç nimet görmedüm dildar-ı dilber tek leziz
Ey harir içre tenün mutlak billür içre gülab
Göğsün ab-ı rüşen ol ab üzre dügmendür habab
Ol vasıtasıyşa la'i leb-i dil-beri öper
Camun yüzine gülse n'ola Baki'ya kabak
Bir saf kız oturdı bir saf oğlan
Cem oldı behişte hur u gılman
Oğlanlarla kızlar olsalar yar
Aşkda bulunur revac-ı bazar
Bence şair deyince dinsiz, inançsız akla gelecek. İnançlıdan pek şair yada iyi şair çıkmaz. Zaten gelmiş geçmiş bir çok şair inançlımı inançsızmı diye tartışılıyor dimi? Ben bir çok şairin inançsız olduğunu tahmin ediyorum. O Divan şairlrinde çok inançsız var bence. Kaynakları belki zamanında engellendi değiştirildi.
YanıtlaSilSanat, sanatçı deyince inançsızlık akla gelecek.
Bence gelmiş geçmiş çok bilinmeyen inançsız var. Çok, daha çok.
Arz-ı Hal
Ben de günahkâr kullarındanım Allahım...
Bir ‘Kulhuvallahi’ bilirim dualardan,
Bir de ‘Yarabbi şükür’ demeyi doyunca.
Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca,
Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan.
Ben de günahkâr kullarındanım Allahım!...
Benim gibi kulun çok dünyada, Allahım!...
Eğer bilmiyorsan işte, haberin olsun.
Ekmek derdi, aşk derdi unutturdu seni.
İnsan hatırlamıyor dün ne yediğini.
Zaten yediğimiz ne ki hatırda dursun.
Benim gibi kulun çok dünyada, Allahım!...
Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!...
Meleklerin sana bunları söylemezler.
Artık, pek yarattığın gibi değil dünya
İnsanlar hem sabuna karıştı, hem suya:
Ne olursun, hoşuna gitmedi ise eğer,
Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!...
Sana birşey soracağım, affet, Allahım!...
Beş vakit kızlar doluyor camilerine,
Beyaz yaşmaklı, beyaz tenli, masum kızlar...
Benim bir defa görüşte yüreğim sızlar;
Sen tutulmadın mı, içlerinden birine?
Sana birşey soracağım, affet, Allahım!...
İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!...
Kıt kanaat sere serpe yollar boyunca...
Sen, bizim için hâlâ o ezeli sırsın.
Sen de bizi bilmiş olsan, başkalaşırsın...
Herkesin kederi, gailesi boyunca.
İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!...
Paylaşanın belirttiği gibi kimi dörtlükler Şaire ait değil. Bu nedenle dörtlüklerin içinde çelişkiler var.
YanıtlaSilİçki ve şarap konusunda ilgili ayetleri paylaşmak istiyorum.
Ayrıca Dünya Bilim ve Sağlık örgütlerinin içki konusundaki araştırmalarının sonuçlarına bakmak lazım...
Kuranda içki ile alakalı ayetler
YanıtlaSil2:219 - Ey Muhammed! Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları, menfaatlerinden daha büyüktür. Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infak edin. İşte böylece Allah, size âyetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz.
5:90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
5:91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?
10:4 - Dönüşünüz hep O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Herşeyi ilk baştan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel işleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap vardır.
16:67 - Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvalarından da hem içki, hem de güzel gıdalar edinirsiniz. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.
18:29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
37:67 - Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.
Alkol kullanım düzeyi
YanıtlaSilAlkol kullanım düzeyi bir seferde içilen alkol miktarı, bir hafta ve bir ayda içilen alkol miktarı olarak belirlenir. Bunun için standart içki terimi kullanılmaktadır. Bir küçük kutu biranın içerdiği alkol miktarı, bir tek rakı, cin ya da viskiye ve bir kadeh şaraba eşittir. Bunların tümü “bir standart içki” olarak adlandırılmaktadır. Bir standart içkide 8-13 gram (ortalama 10 gram) alkol vardır.
Belli bir düzeyin üstünde alkol tüketimi kişide bedensel ve ruhsal zararların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü alkol tüketimi için sınırı şu şekilde bildirmiştir. Kadınlar için bir haftada 14 standart içki tüketimi, erkekler için ise 21 standart içki tüketimi riskli kullanım olarak belirtilmektedir. Günlük tüketimde ise erkeklerin dört standart içki, kadınların ise iki standart içkinin üstünde tüketmemesi gerekmektedir. Bir başka önemli ölçüt haftada en az iki gün alkol alınmamasıdır. Hergün alkol tüketimi bir yaşam tarsi halini almakta ve çeşitli sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.
Bağımlılar, gebeler, ilaç kullananlar, tıbbi bir hastalığı olanlar ve 18 yaş altı gençler hiç alkol kullanmamalıdır.
Alkol kullanımınızın ne düzeyde olduğunu, sorunlu bir kullanım olup olmadığını tespit etmek için alkol kullanım bozuklukları saptama ölçeğini (AUDIT) uygulayabilirsiniz.
Doç.Dr.Defne Tamar Gürol
Bir sakiden içtim şarap, Arştan yüca meyhanesi
YanıtlaSilOl sakinin mestleriyiz, canlar anın peymanesi
Bir hastaya vardın ise bir içim su verdin ise
Yarın orda karşı gele Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise bir eskice verdin ise
Yarın orda Sana gele Hak şarabın içmiş gibi
Bildik gelenler geçtiler, gördük konanlar göçtüler
Aşk şarabın içen canlar, uymaz göçmeğe, konmağa
Bildik gelen geçer imiş, bildik konan göçer imiş
Aşk şarabın içer imiş, bu manadan her kim duyar
Aşkın şarabın içeli kandalığım bilmezem
Şöyle yavu kıldım beni, isteyuben bulumazam
İkilikten usandım, birlik hanına kandım
Derd-i şarabın içtim, dermanım yağma olsun
Bir kuş olup uçmak gerek
Bir kenara geçmek gerek
Bir şaraptan içmek gerek
İçenler de aymaz ola
https://www.google.com.tr/search?q=divan+edebiyatı+şarap
YanıtlaSilParvin E'tesami
YanıtlaSilhttps://tr-tr.facebook.com/notes/fars%C3%A7a-%C5%9Fark%C4%B1lar/pervin-itisamiden-bir-%C5%9Fiir/484834368235086
http://tr.wikipedia.org/wiki/Parvin_E'tesami
Füruğ 32, Parvin 35 yaşında ölüyor. Biri kaza, biri hastalık görünüyor. Ama ben öyle olduğunu sanmıyorum.
Gönül kitabından okur, eline kalem almadı. Bundan dahı virdün bize, ol huriyi çüft ü halâl (Okur ama yazmaz. Okur ama bilmez. Gönül kitabı! Akıl kitabı! Arapça ibadet!. Adamın Dinden haberi yok iki huri veriyorsun diyor sanki. Şu Yunusu çözmek gerek.)
YanıtlaSilhttp://www.farukdilaver.com/siirler/YUNUS3.swf
YanıtlaSilCahil adam Dünyada belli bilin ki yoktur (İlimsiz insaa yaşıyor denmez)
ben yürürüm… ışk neyledi….. dertli ciğerim dağlardım….…. neyledi Gah eserdim yeller gibi gah tozardım … “gah eserüm = kah eserdim” (Önceden şöyle ederdim, gel gör beni ilim neyledi)
İlmi olan soru sormaz.
İlmi olanda tevbe olmaz.
İlmi olan ne deli ne akıllıdır. İlmi olan ne şudur ne budur.
İlmi/Aklı olan ücrete amel etmez, hurilere aldanmaz (Cennet almak için amel etmez, Cennet Allah’ın verdiği bedel/ücret)
Alim/Aydın olunca önceden güldüklerime şimdi ağladım.
Söylesem savaş çıkaracaklar, söylemesem ben duramıyorum, Dünyada çok kalleş beni taşlıyor.
İlmi inkar eden yolumuzda yoktur.
Sen alırsın sen verirsin öyleyse bu hesap nedir (Yunus Emre = Ömer Hayyam)
Bize bizden yakınsın görünmezsin,
Göz allahı görmez görenler haaber vermez bu hayal nedir
mülki ezeldir ilim (İlim mükün temelidir
İlim hiç bir şeyle kıyaslanamaz
Gönül gözü görmeyenin baş gözü görürmü.
http://www.farukdilaver.com/siirler/YUNUS1.swf
bu dünya bir gelindir yeşil kızıl donanmış
kişi yeni geline bakmaya doyamaz (Bu Dünya Alevi Sunni donanmış. Gelin kelimeside ciddi önemli gibi. Dişiliği/Kadınlığı/Karılığı temsil ediyor. Erkeğin yeni geline doymaması, müslümanın/Dindarın ilk çağlarındaki hevesinimi ifade ediyor acaba. Yani Din insan ömründe bu kadar kısamı diyor. Kelime “bakma” diyor “ilişki” demiyor. Dünyayı yaşamamak sadece bakmak.)
Bir suret gördü gözüm, secdeye vardı yüzüm, yıkıldı düzenim (Din düzenimi yıktı.)
Ezeli biliş idük birliğe bitmiş idük
Mevcudat düştü ırak vücut can yatağıdır (Ezeli bildik, birliği bitirdik, varoluşçuluktan uzaklaştık, canı vücutta bulduk gibi birşeyler mi?)
İlim ilim bilmektir…… (ilim gerçeği bilmektir. Bir elif harfi dört kitabın ne olduğunu anlatıyor, bir harf dört kitabın ne olduğunu gösteriyor, ben bir harfle dört kitabı sana okumuş olurum, bir harfi hoca olarak bilmiyorsun birde hocayım/alimim diyorsun, Yunus elifi ne tanımladıysa dört kitapta o. Yunus boş bir elif harfi tanımladıysa dört kitap boş demiş olur.)
Çağırayım mevlam seni. (Dağ, taş, çöl, ahu, yahu, isa, musa, asa… ) (Elim kolum bağlı iken, bana hiç bir şey vermez iken, sana dua etmek. Yaşadığım çölde su dilemek için, eyüp derdinde yakup gözyaşında üstümde başımda birşey yok iken, fakirim garibim. Yani aptalken sana yalvarırım ancak.)
Çıktım erik dalına onda yedim üzümü. Kerpiç poyraz kaynattım verdim özümü… Ve sonunda
Yunus bir söz söylemiş
Hiç bir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mana yüzünü (Hiç bir söze benzemezmiş. O na göre.)
Bana ilim gerek ilim.
Dermanım ilim.
Gerçeği bilen söylemez yalan, riya ile gelen doğru yol (sıratı müstakim) bulmuş değil. (Hoca dediğini yapmıyorsa (riya) o ilim/yol/doğruluk değil)
İlim yokluktan doğar, çileli olan ilme ulaşır, çileden ermişliğe gidilir, kötülük probleminden aydınlığa.
Bu duruma göre bugünlere gelerek yazarsak,
SilÇıktım aya suyu gördüm
Baktım suya beni gördüm
Ab-ı ayda hayat buldum
Sen bunları bilirmisin
İlim ile ölümü bildim
Ölüm bilmek ilim dedim
Eğer bir gün ölür isem
Ne şehidim ne niyazi
Güneş doğar batar durur
Yeryüzünü sarar durur
Hem od hem ışk ile
Ne bahçeleri doldurur
Bahçende güller bitmesin
Biterse diken batıvesin
Gülün ilmini bilmeyenin
Bülbül gözünü gagalasın
Karpuz yata yata büyür
Demeyle ilim olmaz
Karpuzun kızılını
Bilmeden yeme olmaz
Sarı çiçeğe sordunmu hiç
Neden ortası beyazdır
Çiçeğe konan arının
Balı nasıl tatlıdır
Dünya uydusu aydır
Gerçek insan ayandır
Aysız güneşsiz dünya olmaz
İlimsiz insan olmaz
Karpuzun dışı yeşildir
Kes bak içi kızıldır
Çekirdeği karadır
Bu işin sırrı erendedir
Erenlerden olmak için
Tez işe koyulasın
Eğer eren olmaz isen
Dünya odundur bilesin
İlim bilmeyen can alır
Yaş dinlemez baş dinlemez
Bir gün sana sıra gelir
Cahilin sözü cahile geçmez
Bir gün 24 saat
Geçer gider boş taat
Bırak taatı saatı
Şu toprakta bitene bak
Irmaklardan su için
Ahirete gerek yok
Bir bekara değmek için
Hurilere gerek yok
Topraktan insan olurmu
Sudan kan oluşurmu
Bir nutfe yazmakla
Yaradan bilir olur mu
Zar dediğin ufak tefek
Ettin onu çok mübarek
Cümle kula iman oldu
Bir kana mallar vermek
Ab-ı venüsü içtinmi
İçip ayık oldunmu
Onda kendini gördünmü
Ol eren sensin şimdi
Deprem beni depretir
O evrene savurur/daldırır
Tutar yıldıza yaprağa
Deprem sorar aratır
Deprem yerde olur
Kim bilir gökten olur
O semaya sordunmu
Söyle deprem niye olur
Yerde olanı yerden sanma
Gökte olanı gökten sanma
Bu Dünya Tanrı’dan sanma
O Tanrı olsa söyler
Aya çıktım aydım
Güneşe çöktüm aydım
Ağaç dalında eriği
Ayna yaptım aydım
Eli bilmeyen elsizdir
Kolu bilmeyen kolsuzdur
Beyni bilmeyen beyinsizdir
Deyip kafa yordunmu
Dinliye günahtandır
Dinsize kusurdandır
Gökten yağan şu taşlar
Kim bilir ne iştendir
Fosil okudunmu hiç
Gözünle gördünmü hiç
O fosili ayna yapıp
Evrene baktınmı hiç
Gözümle gözümü gördüm
Vardım özümü bildim
Verdim kulağıma sesi
İlmin yolunu buldum
Gökten yağmur yağar
Şimşeğini bilirmisin
Şimşek sendede var
Yağmurunu bilir misin
Armut dalda yeşil doğar
Büyür büyür kızıla döner
Kızıl elma duydun ama
Kızıl armut gafletin var
Maymun deyip horlarlar
Sinir olursun
Halbuki ilim derler
Bilmez söversin
Yağdı yağmur çaktı şimşek
Nasıl olur bilirmisin eşşoleşşek
Gibi bir edebiyat/şiir olur mu, Yunus aşağı yukarı bu mu? Bence Yunus az çok böyle olabilir, böyle edebiyatta uygun olmayabilir.
Arkadaşlar ömer hayyam bana baya agnostikmiş gibi geliyor hatta bu bilinemez durumunun
YanıtlaSilverdiği hüzün ve çaresizlik baya yansımış sanki yazdıklarına ?
http://e-dergi.atauni.edu.tr/atauniilah/article/view/1020008470/1020007144
YanıtlaSilYüzün metn-i kelamullah sözün ayat-ı rabbani
Cemalinde ayan olmuş kemal-i sun-ı yezdani
Allah kelamıyla ayetiyle yaşıyorsun, bu yüzden yüksek derecede sahtekarlık ayan beyan yüzüne vuruyor.
Vücud cud-ı ilahi.....
...........
............
Bu kar-hanede bilsem neyüm benüm nem var
Allah şöyle böyle imiş, şöyle böyle vermiş, ama benim neyim var bilmiyorum. Allah öyle diyor ama bende bir şey yok.
Adem…. nurunu
…. iblis-i lain
Adem’de Allah nuru olsaydı, İblis secde ederdi. Demek yok ki etmemiş.
Suret……
…….başını
Kul madem senin eserini görmüyor, gözsüz yaratmışsın başını.
Ey yüzün…………
………. hayvan budur
İnsan değil hayvansınız.
Zahirim…
Batınım…………
Ben zahirim, ben batınım.
!Emri, Ömer, Emre, Rumi!
YanıtlaSilhttp://www.ahbinelask.com/tasavvuf/mevlanadan-inciler.html
YanıtlaSilhttp://www.pinterest.com/nebosch/%C5%9Fems-mevlana-a%C5%9Fk/
http://www.mevlana.com/tr/seb-i-arus/
Neler kaybetti insan 'Kul'a kulluk ugruna.Ah bir varabilseydik 'Kul' olmanın şuuruna.(Kul olmak yanlıştır.)
Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır..Her peygamberin verdiği öğüt aynıdır: Sana ayna olacak insanı bul...!
Ey geceleri uykumu alıp götüren 'Sevgili '..Gel,tedbirim kar etmedi! (Takdir,Tedbir)
Aklım her gün tövbe eder.Nefsim her an tövbemi bozar.Arada kalmış bîçareyim iyiki Senin kapın var.
Hayvan hayvanlığıyla kurtuldu melek melekliğiyle.İnsan ikisi arasında yalpalayıp durdu.
Aslında farkındayım hayatımdaki sahte varlıkların,istesem bir anda temizlemesini de bilirim...Ama bunca sahteliğin benim samimiyetime ihtiyacı var.
Mevla'ya Has Olmayan Gönül,Leyla'ya Paspas Olur.Önce Mevla İçin,Secdelere Gömül....Sonrası Şad Olacaktır İnan,Aşk ile Gönül.(Mevlla demenin Allah demek olduğu açık değil.Mevlana isim,gerçek isim değil.O zaman mevla derken başka bir şey diyor.“İlme has olmayan insan,imana paspas olur.İlmi olan has,imanı olan pas olur.”)
Ey sevgili,ilacım da sensin,çarem de sensin.Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin.Çaresiz gönlüm de,senden başka ne varsa hepsi yok oldu.Beni kimsesiz bırakma! Gel! (Allah değil,tüm çare sevgili.Şifa verende,çare verende,nur verende.)
Ey gönül.Ne tuhaf değil mi? Bir ömür,şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor.(Allah arama olmayacağına göre,cana yakın bir sevgili aramak,candan birini arama,canan aramak.)
Hiçbir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin.Sevdim işte !.Ötesi de yok gerisi de.(Tek Gerçek.)
Gönül ne tarafı işaret ederse,beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
Ölüm günü düğün günüdür.(Doğum günü ne günü? Cenaze günü mü?)
http://www.antoloji.com/dunya-bir-av-evi-siiri/
Her yanda yükler var,denkler var,her yanda biz beyiz,uluyuz diyenler var; fakat asıl beyin konağında ne yük var,ne denk.(Halkta yük var,Devlet’te yük yok)
Nerde toz koparsa orda bir ordu vardır.Çünkü izsiz,dumansız ateş olmaz.(Cinler dumansız ateşten.O zaman Cin diye bir şey olmaz.)
Sen eri tozdan anla,ne biçim erdir,tozundan anla; toz içinde insanı aramaya bak,tozda iş yok.(Toz ve iş)
http://www.antoloji.com/tas-yurekli-o-degil-benim-siiri/
Beden,gebe bir zenci kadın,gönül onun karnındaki beyaz saçlı çocuk.Şu halde benim yarım miskten,yarım kafurdan.(Ahiret cenneti,Dünya cenneti,ben zaten cennetteyim,Ömer Hayyam benzerliği)
Bu dertten ağlamadayım………..(Politikayı çözmenin ağlaması)
http://www.antoloji.com/bahar-7-siiri/
Sevgili=Allah.Allah canımı çiğnedi,bedenimi çiğnedi,….
http://www.antoloji.com/bir-gececik-siiri/
Allah’a; Bir gececik uyuma,bir gece bari güzel koku alalım,karnımız doysun,neşemiz olsun,rahatımız olsun,şeytan kör olsun,soyunalım dökülelim bir gececik,………..bir gececik hayat yaşayalım şu Dünya’da.
http://www.antoloji.com/agit-6-siiri/
http://www.antoloji.com/ay-ile-gunesim-geldi-siiri/
http://www.antoloji.com/dun-gece-6-siiri/
http://www.antoloji.com/ey-balcik-dunya-siiri/
http://demle.net/y/mevlana-celaleddin-i-rumi_680_1.htm
üzdüğün kadar üzülürsün,sevdiğin kadar sevilirsin,korkuttuğun kadar korkarsın,kazandırdığın kadar kazanırsın,kaybettirdiğin kadar kaybedersin,aldığın kadar verir verdiğin kadar alırsın,…..
Herkesin bakmadığı yönden…..(Herkesten başka ol.Müslüman olma,hristiyan olma o olma bu olma)
İnsan….. gerisi ettir.(İnsan Bilimi)
Felsefeye sarılan kişinin aklı,akılla anlaşılabilen….(Mevlana Felsefe ile Bilimimi karıştırmış.)
http://dosyalar.semazen.net/DivaniKebirdenSecmelercilt_1.pdf
Delilik zincirini sakın ayağımdan çözme.(Çılgınlık zinciri, çılgın mevlana)
Tatlı teranelerle,parlak bahanelerle... (Yalancı sahtekar Mevlana)
Sevgilinin bedenini yüzünü incele…
Aşık olmayan kafirdir.
Sensiz şarabın tadı tuzu eyfi mesti yok.(Mey kadınsız,kadın meysiz olmaz.Her mey sofrasında kadın ya vardır ya da konuşmada vardır.İçkiye nasıl baılıyrsa,kadınada/seksede öyle bakılıyor)
Mevlana da Yunus gibi her şeyden yazmış.
Çalışmak modern köleliktir. (Mandra filozofu)
YanıtlaSilÇalışmak ibadettir. (İslam)
Sen hiç emekli olan kuş gördün mü? (Mandra filozofu)
İslam’da sigorta.
Mandra Felsefesi - İslam Felsefesi karşılaştırma.
http://www.turkcebilgi.com/sozluk/abd
İbadet kölelik olduğuna göre, İslam çalışmak köleliktir, mandra filozofuda “çalışmak ibadettir” demiş oluyor.
Çalışmak sadece berber, kasap gibi meslekler değil, namaz, oruç hac vb. de çalışmaktır. O zaman Din işçisi Dünya işçisi diye bir şey çıkıyor. İş veren, işçi, sermaye, … Din işçiliği kapitalizmden çıkamaz. O zaman Din ve Kapitalizm beraberdir. Din ve komünizm olmaz. Her kul Din işçisidir, Allah hem patron/iş veren hem müşteri, hem de işçidir. O zaman Allah komünist, kul kapitalisttir.
Divan edebiyatında çalışmak, dünya, düğün, evlilik, din, devlet, millet…. araştırmaya devam.
Şuara süresini tekrar incelemek, şairliğe/şiire İslam neden takmış bundan huylanmak, şiir neden bu kadar etkili bunu düşünmek, bu kadar Divan var neden Türkçeleştirilmiyor bilinmiyor konuşulmuyor bunu düşünmek, edebiyatın felsefeden bilimden dinden farkı, edebiyatın farkı farkındalığı gücü ilhamı öğretimi, Allah’ın/Muhammed’in şairliği, Muhammed’in eserine Divan-ı Kur’an/Edeb-i Kur’an/Adab-ı Kur’an.. diyebilmek, …..
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/11478,huseyinmazlumpdf.pdf?0
YanıtlaSilgüzel allah. Ben müslüman olsam sinir olurum böyle şeylere. Sinir oluyordumda o zamanlar. Güzel Allah ne demek.
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10870,sururipdf.pdf?0
Hayatın lale cennetlerine itibarı yoktur
Gül rengi şarabla güzel yüzlere bak
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10855,destaniahmedharamipdf.pdf?0
Onun birliğini anınca dil
Hatırda kalmıyor onca müşkil (Dünya unutuluyor, işler asıyor.)
http://dinicevaplar.com/cahiliye-siiri-ve-kuran/
YanıtlaSilPeygambere “deli şair” dedikleri Kur’an’da açık değil. Hatta kime dedikleri açık değil. Ayerler zaten açık değil. Orada “deli şair” diye Allah’a diyorlar olması daha yüksek ihtimal.
Kur’an şiir için iyi bir malzeme. Bu Kur’an üzerinden çok şiir yazıldı ve Allah’a karşı “telif hakkı” meselesi hiç düşünülmedi. Bu resmen hırsızlık. Allah bu konuda ne yapacak? Allah’a çok borcu var bu şairlerin. Nasıl ödenecek?
derd ü gam kıldı gönül mülkin harab
YanıtlaSilhayra gir saki sunup cam-ı şarab (camda şarap sunarak hayra girmek)
döne döne ateş-i hicran-ıla
göğüs ortanda dil oldu kebap (tahmini çeviri)
mani olmaz haktan feyz almaya camda içki
billur afetler için olmaz hicab
.......... hadis
....... bais (Dehşet içinde yaşanan durumlarda hadis var, oyun var, karanlık var gibi birşey herhalde.)
......ışk olmaya hal
....... olursa bahis (Aydınlık yok çünkü ilimciler bahis oynuyor, ilim bahis olmuş)
ben dilime uzay ilmi tohumunu ekmişim
.... bahçesinde daha toprak yokken
Bilim diye bir şey var dersin
YanıtlaSilBilmediğim şeyler var dersin
Ama nedense müslüman
Bilirmiş gibi cinayet işlersin
(Rumuz : Cahili/Ben)
Bu şaraba, rakıya ……. şöyle bir şeyler yazsak, şöyle bir edebiyat yapsak, (Neyzen Tevfik’ten esti)
YanıtlaSilRakıyı nimet saymak
Rakıya şükretmek
Rakıyı zikretmek
Rakıya hamd etmek
Rakıya dua etmek
Rakıyı belden aşağı tutmamak
Rakıyı el baş üstünde içmek
Rakıyı üç yudumda içmek
Rakıyı zemzeme değişmemek
Rakıyı övmek
Rakıyı yüceltmek
Rakıyı büyüklemek
Rakı ezanı okumak (Rakıya davet)
Rakı etrafında yedi dönmek / Rakı tavaf etmek
Orucu rakıyla açmak
Oruca rakıyla niyetlenmek
Rakı şişesi resimli seccadede namaz kılmak
Şehadet ederim ki rakı tektir
Buğdayı Allah yarattıda, arpayı şeytanmı yarattı
Sıcak ekmekle buz gibi bira ikilisinin keyfi
Piknikte rakı ve hurma (sadece rakı ve hurma) (mangalda hurma olurmu acaba)
Rakı sonrası huşu içinde kılınan namaz
Rakıhane
Rakı kitabı yazmak
Rakı elçisi olmak
Rakı yağdırmak
Rakı psikolojisi
Rakısız Din olmaz, Dinsiz rakı olmaz
Rakının ülke kalkınmasındaki rolü
Rakı ve seks
Rakılı dudağı öpmek
Rakı ve kadın, rakı ve erkek
Rakı şişesi şeklinde minare yapmak
Taze aslan sütü - Bayat inek sütü arasındaki helal haram meselesi
Seccadeye rakı dökülmesi
Rakı rengi rakke, şarap rengi tespih, bira rengi seccade
http://busehir.tumblr.com/post/31519055963/neyzen-tevfik
YanıtlaSilBu şiirin orjinali ne bilmiyorum.
Ben bundan ilhamla;
müminmiyim……
mümin…………
gibi bir şeyler aklıma geldi.
Küfür eden biri değilim. Aklım fikrim aşağıda da değil. Ama seks ve islamı çok kurcalarım. Yukarıdakini ben yazdım saymayın. Neyzen olduğunu varsayın. Neyzen sağ olsa (IŞİD için mesela) bunu yazardı deyin.
Acaba tüm bu islami vecibeler/uygulamalar ahirette bir .. için mi?
Müslümanken hatırlıyorumda huri dediklerinde salyam akardı. Biz huriler içinmi namaz kıldık, oruç tuttuk ya.
Bu arada; İslamiyet ve Fuhşiyat/Fahşiyat her neyse. IŞİD fuhşiyat/fahşiyat tan söz ediyor. Fuhşiyat islamiyetin kendisinde, tüm dünyada (şeri ülkeler dahil) ve hatta ahirette de vardır. Neyin kafası bu IŞİD.
IŞİD mevzusuna baya kızdım. İslam fuhuşken, fuhuşa kızıp örgüt olmak ne büyük bir körlük. IŞİD de bu kibir oldukça kibri körlük tabiki olur. Orospu istemeyen müslüman ile isteyen müslüman savaşı bu manzara. Başka bir şey değil.
SilBir kadın ile yatan erkeğe aferin diyen, bir erkeğe verdi diye kadın öldüren, fuhşiyat var diye örgüt olan müslüman dünyası.
SilAynı zamanda bu üçlü, ateiste sapık, orospu çocuğu, şerefsiz, seks manyağı vb. karalaması yapar.
Mevlanaya göre herşey (insanda) ateşte pişerek oluşuyor.
YanıtlaSilHamdım => Yandım => Piştim (Hamdım piştim yandım değil. Pişme ateşle/yanmayla olur. Piştikten sonraki yanma kullanılmaz/yenilmez/bozulmuş olur.) : Olmamak/Olmamış/Olgunlaşmamış > Yanmak/Ateş/Güneş => Olmak/Olmuş(Olgunlaşmış
Mevlana : Kalp-Can-El-Ayak-Gül-Lale-Diken-Yumurta-Güneş…. vs. = İnsan-Hayvan-Bitki-Gök-Yer-Uzay-Evren
Yumurta (ham) => kuluçka (ateş) => civciv
Sevgide güneş…. sözünde ne kastetmiş(anlatmış olabilir? Bu sözlerde mecaz olamaz. Yada bu sözler tam olarak böyle değil.
Sevgide/Sevişte güneş gibi ol => Ateş
Dostlukta akarsu gibi ol => Su
Tevazuda toprak gibi ol => Toprak
Hataları örtmede gece gibi ol => ?
Öfkede ölü gibi ol => ??
Böyle bir zeka (yada zeka) mecaz yapmaz. Mecaz yapmayanında Din ile işi olmaz.
SilBu isimler (inançlısı/inançsızı) bence piyasaya itildi. Gaz verildi, övüldü, paralandırıldı vs. oldu adamları Din için kullandılar/kullanıyorlar/kullanacaklar. Tarih ilerledikçe bunlar da ilerleyecek. Yarın başka Mevlana/Hayyam/Yunus vs. görülecek/okunacak.
SilDin zaten bizi bile kullanıyorken, bunlar nye kullanılan olmasın.
Müftü efendi bize kâfir demiş
YanıtlaSilTutalım ben O'na diyem müselman
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orda yalan
Nef’i böyle demiş. Bende buradan yola çıkarak;
http://www.sozce.com/nedir/150407-hatip
Hatip : açık, etkili, düzgün konuşan. (Mecaz, çelişki barındırmayan konuşma)
http://www.sozce.com/nedir/236958-nihat
Nihat : Huy
Hatip oğlu bize şeytan oğlu demiş
Ademi havvayı inkar etmiş
Nihatı şeytan oldu bu zatın
Ebedi cehennemi hak etmiş
Hatip çocuğu bize şeytan çocuğu demiş
Bu söze müslüman iman etmemiş
Zira hatipler mecaz yapmaz
Bu zata babadan nihat geçmemiş
Hatip kulu bize şeytan kulu demiş
Allah ayette yarattığım kul demiş
Yine nihat hatipsiz laf edip
Şeytanı yaradan kabul etmiş
Nihat, şeytan ilk inkarcı demiş
Sonra kıvırıp değil demiş
Bir daha kıvırıp kibirli demiş
Şeytan oltasına nihat gelmiş
Nihat bize şeytan demiş
Nihatta hatiplik ne arar
İman/Allah bizde olmaz iken
Şeytan bizde ne arar
Ateist kul değilim desede, herkes allah katında kuldur ya hani, allahın yarattığına kul denirse, ve başka bir kulluktan sözedilirse bu allahı inkar olur.
Babası şeytan demek, ademden havvadan gelmeyi inkar demek.
Kur’an a/İslam a göre şeytan sadece mümine gelir.
Hatipsiz nihat bize kibirli demiş
SilNihat çok aşırı kibretmş
diyede bir şey olabilir.
Sözün kısası şudur ki; Nihat saçmalamış, islami bilgisisizliğini yada sapkınlığını açık etmiş, “ateist dine nasıl döner” sorusunu “ateist allaha inanıyor” diye cevaplamak kaçmak değilde denir. Hatipoğlundaki kibri yazsak bloğu doldururuz.
Türkiyede ve dünyada % 100 dürüst ilahiyatçı yoktur/olamaz.
Puta tapmak mesela. Bu cümle inkardır küfürdür. Burada gizli küfür varda denebilir. Gizli şirk diye bir şey çıktı ama, gizli küfürden kimse haberdar değil.
SilBuna göre kur’an’da puta tapmak, şeytana tapmak diye bir ifade olamaz. Puta uymak, Şeytana uymak gibi bir şey denebilir. Tapmak denemez.
Doğru dürüst tanım ve çeviri yapmaz, başka anlamlara kayılırsa zaten bu konuda hiç bir şey söylenemez.
Mecaz her zaman inkara kayar. Yada mecazın özü inkardır. Bunu az çok bir çok (% 40) ateist bilir. Bilmeyende mecaza kapılıp dava açar.
Kula kulluk mesela. Bu ifadede küfürdür. Başka anlamlarda kastedilir gibidir ama tek/iki anlamla Allahla ilişkilendiriliyor. Çatışıyor. Bana pek uygun gelmedi. Eğer haklıysam, yukarıdaki ifadelerin ışığında Hatipoğlu kafirdir. Mecaz yapmak zaten küfrün belirtisi ise, hatipoğlu “mecaz yaptım” dediğine göre kafirdir. Mecaz, gerçeği gizlemenin gerekçesidir. Hatipoğlu gerçek anlamda dedim de dese mecaz yaptım da dese o ifadesi küfürdür.
SilDin de yalan dil de yalan
YanıtlaSilGel biraz da sen oyalan
Para yalan karı yalan
Banka ev han yalan
Dün yalan gün yalan
Yarın yine yalan
Dünya yalan ahret yalan
Aradaki mahşer yalan
Verme yalan alma yalan
Duyduğun azrail yalan
Can yalan kan yalan
Can kan yapan nutfe yalan
Tanrı söyler yalan kul söyler yalan
Yaşadığın kader yalan
Yapma yalan etme yalan
Kader deme sen ettin yalan
Ateşsiz ten yalan canansız can yalan
Bir odunla cehennem bir ırmakla cennet yalan
Ah yalan vah yalan
Vahşetsin yalan
Rahman yalan şeytan yalan
SilYalana sarılan insan yalan
Hatim yalan matem yalan
Gidene ağlayan yalan
Yasin yalan neşe yalan
Doğana gülen yalan
Neşe yalan keder yalan
Gülen ağlayan yalan
Yapma yalan etme yalan
Yapıp ettikçe gider yalan
Yapma yalan etme yalan
Yapıp ettikçe gelir yalan
Harcanan zaman yalan
Yanan sönen mum yalan
Yalan da yalan
Herşey yalan
yalnızlık yalanlardan kaçmak
YanıtlaSilyalnızlık yalanlardan kopmak
yalnızlık yalanlardan dolayı
yalnızlık yalanlardan sıkılmamak
yalnızlık yalanlardan sıkmamak
yalnızlık sıkılmamak
yalnızlık yalan duymamak
yalnızlık yalan duyurmamak
yalnızlık yalansızlık
yalnızlığı severim yalansızlığından ötürü
yalandım, yalnız kaldım, gerçek oldum
senle olursam yalanım
yalnız kalırsam gerçeğim/hakanım
ben seninle yalanım
ben seninle yabanım
seninle sevişimiz yalan
seninle savaşımız yalan
senlede yabanım yalnızda yabanım
ben her iki şekildede yabanım
kurtulamadım yalanlardan
dürüstüm kendime ama, başkasına yalan
yalnızlık yanlış değil
yanlış olan yaşadığımız yalan
yalnızsam yalansız ve suçsuzum
senleysem yalanlı ve suçluyum
ben yayanım yana yana
gel gör beni yalan neyledi
sende allahtan korkmayarak yalan
bende insandan korkarak yalan
yalnızlık allahtan kaçmak
yalnızlık şeytandan kaçmak
yalnızlık iki düşmandan kaçmak
Şu müslimin dilleri
yalan allah deyu deyu
sende allahlı yalanlar
bende allahsız yalanlar
seni verdiler yalana
beni vurdular
orada bir yalan var yakında
o yalan bunların yalanı
sen pembe köşklü kerhanede yalan
ben kara toprak üstünde yavan
senin üstüne akan şaraplar yalan
benim yanımda akan sular yavan
yalnızlık yalnızlık
en iyisi
dünyadada ahrettede yalnızlık
yalnızlık duadan kurtulmak
yalnızlık bedduadan kurtulmak
yalnız yalan sevişlerden kaçmak
yalnızlık yalan savaşlardan kaçmak
yalnızlık başına dert almamak
yalnızlık başına fert almamak
yalnızlık sorumsuzluk
yalnızlık sorunsuzluk
yalnızlık kampanyadan uzaklık
yalnızlık kumpanyadan uzaklık
yalnızlık bonus yalanlarından kurtulmak
yalnızlık puan yalanlarından kurtulmak
yalnızlık tasmalardan kurtulmak
yalnızlık tusmalardan kurtulmak
yalnızlık dergahı acı dergahı değildir
yalnızlık dert değildir
yalnızlık hazar beklemez
yalnızlık huzur beklemez
yalnızlık hızırda beklemez
yalnızlık beklemez
yalnızlık hastalık değil
yalnızlık engellik değil
yalnızlık sıhhat aramaz
yalnıza doktor olmaz
yalnıza hakim olmaz
yalnıza tanrı olmaz
yalnıza şeytan olmaz
yalnıza yol olmaz
yalnıza sırat olmaz
yalnıza köprü olmaz
yalnıza hüküm olmaz
yalnıza yük olmaz
yalnıza hürlük olmaz
yalnıza güçlük olmaz
yalnıza geçlik olmaz
yalnıza iman olmaz
yalnıza küfür olmaz
yalnız kurban olmaz
yalnız sapan olmaz
yalnız kapan olmaz
yalnızın saati olmaz
yalnızın yeri olmaz
yalnızın yurdu olmaz
yalnızın dili dini ırkı olmaz
yalnızlık satın alınamaz
yalnızlık satılmaz
yalnızlık bırakılmaz
yalnızlık, yalnızca yalnızlık
yalnızlık hu yalnızlık
yalnızlık ha yalnızlık
yalnızlık he yalnızlık
yalnızlığın ateşine gel bir yanalım
allah demeden yalnız kalalım
yalnızlık demi erler demi
yalnızlık mumu erler mumu
yalnızlık nur
yalnızlık kur
yalnızlık tur
bir dakika yalnızlık doldu taştı gönlümden
bir dakika bir ömrü kurtarmıştı ölümden
http://kemalselanikibelgeleri.blogspot.com.tr/2013/02/cankaya-kosku-adeta-meshur-ve-muteber.html
YanıtlaSilHazar yalan huzur yalan
YanıtlaSilSana koşan hızır yalan
Roma yalan paris yalan
İstanbulda hayat yalan
O köy yalan bu köy yalan
Şu köydede hayat yalan
Dünyada da yalan ahrette de yalan
Bir yerlerde cennet yalan
Leyla yalan mecnun yalan
Yaşadığın aşk yalan
Dert yalan derman yalan
Dert derman vermek yalan
Dert yalan derman yalan
Dert derman almak yalan
Gürleme yalan yağma yalan
Gökten helva bıldırcın yalan
Büyük yalan patlama yalan
Üflemeyle kıyamet yalan
Şarap yalan huri yalan
Cennette huzur yalan
Hizmet yalan hürmet yalan
Satınla cennet yalan
Pahalı yalan ucuz yalan
Hayatın değeri yalan
Ucuz yalan pahalı yalan
Canın değeri yalan
O yalan bu yalan
Sen yalan ben yalan
Ömer yalan yunus yalan
Nazım yalan yusuf yalan
Bonus yalan puan yalan
İkram hediye kıyak yalan
As yalan üs yalan
Sayılmayan o da yalan
Ordu yalan polis yalan
Dört taraf güven yalan
Hüküm yalan hakim yalan
Adalet mülk temel yalan
Devlet yalan millet yalan
Yazılan kanun yalan
Koy yalan kay yalan
Ettiğin küfür yalan
Şeker yalan tuz yalan
Yaraya konan buz yalan
Küçük yalan büyük yalan
Yalanın değeri yalan
Pembe yalan kırmızı yalan
Yalanın rengi yalan
Saz yalan söz yalan
Nakaratlar çifte yalan
Yağ yalan bal yalan
Aldığın lezzet yalan
Yedin yalan içtin yalan
işedin yalan sıçtın yalan
Hatim yalan matem yalan
Okuyan ağlayan yalan
Mevlit yalan evlat yalan
Okuyan gülen yalan
Anan yalan baban yalan
Sana olan sevgi yalan
Analık yalan babalık yalan
Senin buna saygı yalan
Tanrı yalan kul yalan
Ettiğin iman yalan
Tanrı yalan kul yalan
Ettiğin küfür yalan
İki sözün biri yalan
Doğuran doğru öldüren yalan
Tattım yalan duydum yalan
Desede gördüm o da yalan
Aldın yalan sattın yalan
Açlığın tokluğun yalan
Şan yalan şeref yalan
Her yerde namus yalan
Tadım yalan doyum yalan
Ettiğin şükür yalan
Yatma yalan kalkma yalan
Erken öten horoz yalan
Çoban yalan koyun yalan
Kaval ot ahır yalan
İman yalan ilim yalan
Satınla kitap yalan
Din yalan bilim yalan
Satınla bilgi yalan
Sabah yalan akşam yalan
Yatsı geldi söndü yalan
Sönsede yatsıda yalan
Yarın sabah yine yalan
Soğuk nurla iman yalan
Isıtmayan güneş yalan
Saç yalan sakal yalan
Kese gele kıllar yalan
Okumayla bilgi yalan
Yaşanmayan bilgi yalan
Meme yalan mama yalan
Haram edilen süt yalan
Ele yalan ağza yalan
Aldığın zevk yalan
Öne yalan arda yalan
Girmeyle mutluluk yalan
Veriş yalan varış yalan
Dolup boşalman yalan
Azman yalan sapman yalan
Arada olsan o da yalan
Koku yalan doku yalan
Olduğun tahrik yalan
İman yalan küfür yalan
Mümin yalan kafir yalan
Ana yalan ata yalan
Cezaevi ada yalan
Orak yalan dirgen yalan
Bağ bahçe tarla yalan
Dar yalan geniş yalan
Ettiğin dua yalan
Düştüğün dar yalan vardığın geniş yalan
Ettiğin duan şükrün yalan
Düşmen yalan kalkman yalan
Düşmez kalkmaz o da yalan
Selam yalan selim yalan
Çifte secde “namaz nakaratı” çifte yalan
Tayyip yalan ahmet yalan
Bunlardan nimet yalan
Var yalan yok yalan
Aradaki yine yalan
Teizm yalan ateizm yalan
Bunlar arası yine yalan
Savaş yalan barış yalan
Olmasa bunlar o da yalan
Dünya yalan hayat yalan
Böyle gitmez o da yalan
Dost yalan düşman yalan
Düşeni vuran kaldıran yalan
Naber yalan nasılsın yalan
Hatır vefa sohbet yalan
Dert yalan derman yalan
Zehir şifa sorman yalan
Gelecek azrail yalan
Üfleyecek israfil yalan
Yıldız yalan ay yalan
Bunlara bakan o da yalan
Fal yalan Fel yalan
Falsız felsiz kalma yalan
Felsefe yalan edebiyat yalan
Bu şiir de elbet yalan
Domuz yalan inek yalan
Balık tavuk hepsi yalan
Kalbur yalan basan yalan
Boğaz, kazan diben yalan
Oturtan yalan yaran yalan
İmam bayıltan hep yalan
Kürt yalan türk yalan
Hepimiz insan o da yalan
O yalan bu yalan
Bu şiirin biteceği yalan
İlham kaynağı = mandra filozofu, horoz, sincap, inek, yunus emre, islam, müslim, bağ, bahçe, dağ, tepe.
Pek edebi değilim Yazayım gitsin dedim yazdım. Mandra filozofu beni bozdu herhalde.
Silözgürlük özlük
YanıtlaSilözgürlük özellik
özgürlük özne
özgürlük özün
özgürlük özen
özgürlük özgü
özgürlük özge
özgürlük hafiflemek
özgürlük yumuşamak
özgürlük hızlanmak
özgürlük ısınmak
özgürlük görmek
özgürlük aydınlanmak
özgürlük namaz kılmaz
özgürlük oruç tutmaz
özgürlük kerhaneye gtmez
özgürlük meyhaneye gitmez
özgürlük fitne çıkarmaz
özgürlük kuyu kazmaz
özgürlük kumar oynamaz
özgürlük savaşa koşmaz
özgürlükte rüşvet olmaz
özgürlükte faiz olmaz
özgürlükt emanet olmaz
özgürlükte hıyanet olmaz
özgürlük gösterişe bakmaz
özgürlük gösteriş yapmaz
özgürlük aşık olmaz
özgürlük evlenmez
özgürlük nikah yapmaz
özgürlük kola girmez
özgürlük kula girmez
özgürlük kıskanmaz
özgürlük çalmaz
özgürlük gasp etmez
özgürlük dövmez
özgürlük öldürmez
özgürlükte bela yok
özgürlükte sela yok
özgürlükte mela yok
özgürlükte fela yok
özgürlük bilmek
özgürlük gökyüzünü bilmek
özgürlük yeryüzünü bilmek
özgürlük kendini bilmek
özgürlük seni bilmek
özgürlük onu bilmek
özgürlük bulmak
özgürlük aradığını bulmak
özgürlük yolunu bulmak
özgürlük mutluluk
özgürlük duadan ayrı
özgürlük bedduadan ayrı
özgürlük huriden ayrı
özgürlük şaraptan ayrı
özgürlük ahirette bile olmayan
özgürlük uyku
özgürlük konuşmaz
özgürlük susmaz
özgürlük bağırmaz
özgürlük çağırmaz
özgürlük söylenmez
özgürlük yenilmez
özgürlük içilmez
özgürlük aykı
özgürlük alkı
özgürlük azkı
özgürlük kibirlenmez
özgürlük secde etmez
özgürlük yalvarmaz
özgürlük kinlenmez
özgürlük dinlenmez
özgürlük dunlanmaz
özgürlük rüyadan ayrı
özgürlük riyadan ayrı
özgürlük reyadan ayrı
özgürlük seviş
özgürlük öpücük
özgürlük sarılmak
özgürlük serilmek
özgürlük fışkırmak
özgürlük soruksuzluk
özgürlük sorulsuzluk
özgürlük sorumsuzluk
özgürlük sorunsuzluk
özgürlük sorgulanmamak
özgürlük sorgulamak
özgürlük anlam
özgürlük ünlem
özgürlük önlem
özgürlük sıcacık olmak
özgürlük yekten kurtulmak
özgürlük yükten kurtulmak
özgürlük yoktan kurtulmak
Ömer hayyamın bu dörtlüğü ile
YanıtlaSilIrmaklarından şaraplar akacak diyorsun,
Cennet-i âlâ meyhane midir?
Her kuluna iki huri vereceğim diyorsun,
Cennet-i âlâ kerhane midir?
Yunus emrenin bu dörtlükle başlayan şiirinden
Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
eserek bi şiir çıkıyo ama yazmıycam. Özet vericem.
Meyhanenin ırmakları
akar alllah diye diye
“secde eden futbol”
,,,,,,,,,,,, golleri
atar all…….
………..secde
eder al…..
……….içki
içer all…..
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
YanıtlaSilKimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin
Putların, Kabenin istediği: Kölelik;
Çanların, ezanın dilediği: Kölelik;
Mihraptı, kiliseydi, tespihti, salipti
Nedir hepsinin özlediği? Kölelik.
muhammedin istediği kölelik
süleymanın istediği kölelik
tayyibin istediği kölelik
benim istediğim. herhalde buda kölelik
özgür ateist - köle ateist
hür ateist/hüre hür ateist/ - kul ateist/kula kul ateist/puta put ateist/kullanılan ateist/hor ateist/hır ateist/har ateist
ateist bile kul/köle. teistin kulu.
hayvan insanın kulu
bu dünyada ya kulun olacak yada kul olacan. hür olmak diye birşey yok galiba.
tanrı girdi içeri
YanıtlaSilkitap verdi ve çıktı
okudular
inandılar
sonra şeytan girdi içeri
kitabı atmalarını istiyordu
onları ikna etmeye çalışıyodu
inanmadılar
kitaba sımsıkı sarıldılar
şeytanı kovdular
tanrı ve şaytanın devamlı gözleri üstlerindeydi
tanrı kaybetmemeye şeytan kazanmaya bakıyordu
hayatları değişti
günleri daha yoğun geçmeye başladı
artık hayatlarına bi iş daha eklediler
daha çok kazanacaklarını zannettikleri bi iş
çocuklarınada okuttular
cinler melekler tanrı şeytan aileyi gözlüyodu
melekler herşeylerini not edip tanrıya bildiriyodu
şeytan bu kulluk karşısında kuduruyor, bi şeyler planlıyodu
şeytan yavaş yavaş sabırla azimle ilerleyecekti
işe koyuldu
zorlama din üzerinden yaklaştı çocuğa
öyle ya, çocuk baskı altında kılıyor, okuyor, tutuyordu
baskı altında işler yaptırılıyor, eziliyodu
ve önce çocuğu kitaptan ayırdı
kardeşleride bu baskıyı duyunca onlarıda koparmış oldu
ama anne baba kopmadı
çocuklar uzaklaştıkça onlar yaklaşıyodu
anne baba tanrıya yaklaşırken, çocuklar ise şeytana yaklaşıyordu
içlerinden kendine bir adım yaklaşan çocuğa şeytan on adım yaklaştı
şeytan ona bilmediklerini öğretti
şeytan ona tanrının öğretmediklerini öğretti
bunları öğrendikçe çocuğun kafası karıştı
ve son bir gösteri ile
bu çocuğun imanını aldı
ama şuda vardı
çocuk şeytanın kendinden uzaklaşmasını istemiyodu
o da biraz arada uydurdu
tanrı seslendi
şeytan senin aklını çeliyor
şöyle olmanı istiyor böyle olmanı istiyor
bana inan bana sığın
ama nafile, gerçek ortadaydı, tanrı oyun oynamıştı
yıllarca tanrıdan kazık yiyen çocuğun psikolojisi bozuldu
çocuk durumunu anlatsada kimseye inandıramadı
sen tanrıya inanmadığın için bozuldun dediler
şeytana kandığın için bozuldun dediler
deli dediler, şeytan girmiş dediler
çocuk şeytana kapılmış gidiyordu
sohbetler gelişmiş, çaylar kahveler artmış
mutluluğa yolculuk hayallari kuruluyodu
şeytan huzur vaadlerini bin bin sıralıyodu
dünyada cennetin yolunu gösteriyodu çocuğa
bir imansız bin imansız demekti
tanrıda ölüm var da şeytanda yok mu
şeytan tanrıya imansız, kendine imanlı göndermeliydi çocuğu
bunun için acele etmeliydi
tanrı kendine imanlı göndermek için hızlı davranırken
şeytanda kendine imanlı göndermek için hızlıydı
nne baba tanrının oyununu farkederse durum kritikti
çocuk şeytanında oyunu farkettiğinde ise bu ikisi “tanrı ve şeytan” içinde hiç iyi olmazdı
tanrısız ve şeytansız olanı kimse kullanamazdı
bir an önce uyanmadan anne babayı, çocuğu öldürmeli
ikisininde planı buydu
ümit girdi içeri
bi türlü çıkmıyordu
anne baba sayıklıyordu
çocuğumuz tanrıyı bulacak. doğruyu bulacak
hemde bizden iyi olacak
tertemiz günahsız olacak
namazlarında tanrıya yakarıyorlardı
tanrım sen çocuğumuza doğru yolu göster
şeytanla çocuğun birlikteliği sürüyodu
bir gün bişey oldu
çocuk bişeylerin ters gittiğinin farkına vardı
yine bi oyunun içinde olduğunu düşündü
ve çocuk şeytanın da yalanını buldu
eğer çocuk farketmeseydi
bu oyunun sonunda
tanrı anne babayı, şeytan çocuğu öldürecekti
tanrı ifade alıyor
YanıtlaSilama baskı var
baskı altında ifade alınıyosa
bu işte bi iş var
tanrı kapıyı açtı
girmedim
girmem
niye gireyim ki
kim bilir ne çakallık peşindedir yine
tanrının kapısı herkese açıkmış
işim olmaz
herkese kapı açandan hayır gelmez
tevbe kapısı
günaha girme kapısı
cehennem
dünyada mutlu olmanın cezası
cennet
dünyada işlenemeyen günahların bolca işlenebilme yeri
beni köpek sorgulasın
sen değil
şarap içsem
cennete girme korkusu yaşıyorum
tanrı selam vermemiş
sen niye veriyon
tanrıslam vermiş ama
selam vermemiş
köpek seni dinlemiyo
var bi bildiği
köpek bakışımla anladı
ben sana bin cümle kurdum anlamadın
“tanrı islam vermiş ama
Silselam vermemiş”
allahının ettiğini havalandıran mümin
YanıtlaSilsözlerini büyük büyük dalgalandıran mümin
gir içeri usul usul
beni bu dertten kurtar
yabancısın buralara nerelerden geliyorsun
otur dinlen baş ucuma belliki çok yorulmuşsun
bana kesmeyi anlat bana sövmeyi anlat
bana kesmeyi anlat kesip biçmeyi anlat
anlat ki çözülsün dilim/düğüm
ben müminim demeliyim
müminliği anlat bana
senin gibi kesmeliyim
bana kesmeyi anlat bana sövmeyi anlat
bana kesmeyi anlat kesip biçmeyi anlat
tanrı şiir okur, ama dinlemez
YanıtlaSiltanrı konuşur, ama konuşturmaz
tanrı kızar, ama kızdırmaz
böyle bi tanrı
tanrı saz çalar
ariff sağ ı beğenmez
arif sağ saz çalar
tanrı sazı dinlenmez
atasözü olur rabsözü
rep olur dillerde gezer
tanrı ölür insan yaşar
insan ölür tanrı yaşar
arif sağ sazı leyla eder
tanrı sazı mecnun eder
arif sağ sazı leyla eder
kahhar bari sazı mecnun eder
tanrı için öl
şeytan için yaşa
tanrı çok nankör, ibadetini beğenmiyor
tanrıya secde yerde, insana secde ayakta olur
tanrıya secde de baş yere değer, insana secde de baş yere eğer
ben söylerim bela okurlar
sen söylersin sela okurlar
bende senin gibiydim bi zamanlar
ölüme bi teğet geçti kaçtım
bende mümindim zamanlar
seni anlıyorum
dünyaya da ahirete de yatırım hayatını elinden alır
bende bi zamanlar senin gibiydim
bi huri için deli gibiydim
huri gelir mecnun olursun
şarap gelir leyla olursun
başkası için öl
kendin için yaşa
dünyaya da ahirete de çalışsan, bi hayat kazanamazsın
ahirete yatırım dünyanı batırım
dünyaya yatırım ahiretini batırım
siz bir kaç tane iyi adamsınız
biz bin kaç tane ayı adamız “ayı=bilgiyi bulan, bilgi gören, inanma hatasından dönen, bilgisel, bilgi yolunda, aydın, bilen, ….”
sahurda zehir iftarda panzehir
siz sarhoşsunuz biz ayık
tanrı öldürmedik, tanrı öldü
ben tanrıdan daha değerliyim, yok olmadı, ben değerliyim tanrı değersiz
kaç paraya bu tanrıya iman
tanrı sağına yılanı, soluna yalanı verdi
tanrı sağına yılanı, soluna aslanı verdi
tanrı başına derdi, ayağına çeki verdi
tanrı başını ağrıttı, ama ayağına ilaç yazdı
zehiride panzehiride veren tanrı, ancak kendini sıhhatte sanma, vücut fazla dayanamaz buna
seni tanrı hasta etti, tedavi için bide para istiyor, bi umutla veriyosun, ama tedavi etmiyor, sabretmen ona zevk veriyor
dik kafalılar olmasa, bük/eğik kafalılar olur mu
muhammedin gülü solunca görürüm seni
teist ayağını yorganına, ateist yorganı ayağına göre uzatır
teist olur başına dert, ateist olur boşuna dert alırsın
senin huri ile şarapta gözün, benim huri ile şarapta elim
tanrı halis kul olma rüyasına gir diye sana gaz veriyor
oruç tutar aştan olursun
namaz kılar oştan olursun
takkeyi makkeyi çöpe attım
parayı marayı cebe attım
bana güneşi anlat
YanıtlaSildoğumunu izlemeni anlat
tepende durmasını anlat
bana ayı yıldızı anlat
hilale bakmanı anlat
bakıpta anladığını anlat
bana burucu anlat
bana maideyi anlat
fatiha dan başla nas a kadar anlat
venüsü uranüsü anlat
satürnle alakayı anlat
marstaki gördüğünü anlat
bana sarı ineği anlat
bayramınızı anlat
kavurmalarınızı çevirmelerinizi anlat
yumurtalarını almak için kovaladığın tavuğu anlat
tüyünü yolduğun kazı anlat
gagasını kestiğin kuşu anlat
bana, insan öldüren ayıyı anlat
mezar kazıp insan yiyen ayıyı anlat
bana ayıyı anlat
bana hayvanları anlat
hayvanla ilişkini anlat
yada çelişkini anlat
her ne varsa herşeyi anlat
bide insana sarılan ayıyı anlat
insanı yalayan ayıyı
oynayan ayıyıda
bana pornoları anlat
oyuncakları anlat
bana ayıcıklı pornoları anlat
bana açlığı anlat
bana susuzluğu anlat
uykusuz gecelerini anlat
püsküllü seccadeni anlat
takkenin desenini anlat
tespihteki taşları anlat
anlatacak çok şeyin var
çay koyayım kahve koyayım
ne koyayım, sen anlat
antat diyom bak
anlatabiliyomuyum
anlat diyom anlat
bana işçiyi anlat
bana aşçıyı anlat
aşçının işçiye etttiğini/yaptığını/menüsünü anlat
bana helal ülker i
haram eti yi anlat
tanrısız coca colayı anlat
bana ekşi ayranı anlat
doğradığın bayat ekmeği anlat
güzelim taze şarabı anlat
bana cenneti anlat
bana cehennemi anlat
mahşeri köprüyü herşeyiyle anlat
anlamak diyon anlamak
ama anlatmıyon
anlatacaksan anlat
anlat ki, anlayalım
anlatmayacaksan gelmiyom
anlat
inletme anlat
şu insanlığı anlat
inleyenleri anlat
aslanın çakalı öldürmesini anlat
bizim köydeki tilkiyi anlat
köyümdeki leşleri anlat
bana yetimhaneyi anlat
bana yitimhaneyi anlat
yetimi yitimi baştan sona anlat
anlat ki çözülsün düğüm
anlat ki kurtulalım
anlat ki mutlanalım
bana deryayı anlat
herkesin gözü olan deryayı
bunun için yapılan kavgaları/katliamları anlat
bana lozanı anlat
bana bozanı anlat
azanı üzeni anlat
taşaktaki seni anlat
sendeki taşağı anlat
sen bana başağı da anlat
nutfeyi kanı canı anlat
üflemeyi anlat
suyu toprağı anlat
düşen tansiyonunu
ağrıyan başını anlat
ölüme giden yolu anlat
feleha çağırmanı anlat
selaha çağırmanı anlat
icabet edenin yolda ölmesini anlat
bana kusursuzluğu anlat
bana kusurlarını anlat
kusurları örtmeyi anlat
bana süslenmeni anlat
bana süslemeyi anlat
bana gösterişi anlat
allah yolunu anlat
şeytan yolunu anlat
bide devlet yolunu anlat
bana elmayı anlat
sararıp solmasını anlat
kızılını yeşilini anlat
bana dökülen saçları anlat
dökülen dişleri anlat
karıştırdığın burnunu anlat
tadın tuzun yok anlat
etrafta tozun çok anlat
üstün başın kir anlat
marmarayı anlat
mermer oyu anlat
oymayı uymayı anlat
yardığın istanbulu anlat
yaracağın türkiyeyi anlat
yardığını yaracaklarını anlat
kara bulutları anlat
akan suyu anlat
içtiğin suyu anlat
bana üşümeyi anlat
üşümemek için yaptıklarını
yaptıklarının ettiğini anlat
kerhane bombalamamanı anlat
meyhane bombalamamanı anlat
ibadethane bombalamanı anlat
haramı helali anlat
ikisi arasını anlat
şu konudaki düğümü çözelim, anlat
imansız iyiyi cehenneme koymayı
imanlı kötüyü cennete koymayı anlat
bana insanlık dışı islamı anlat
imansıza edilenleri
imanlıya edilenleri anlat
imansızın etmediğini imanlının etmesini anlat
korunamamış kuranını anlat
düzülememiş dinini anlat
sen bana anlayamadığım şu imanını anlat
gözünü anlat
kulağını anlat
dil ne için, anlat
doğru düzgün olmayan giyimini anlat
şalvarı çarşafı gömleği eteği
pantolunu kıravatı donu anlat
görünmeyene imanı anlat
görünene imanı anlat
bana imanın şart/zorunlu oluşunu anlat
güneşe iman etmeni
yıldıza iman etmeni
taşa toprağa suya ağaca iman etmeni anlat
bana eksiksizliği anlat
bana eksiklerini anlat
bana eksikleri görmezden gelmeyi anlat
allah diyerek oynamayı
allah diyerek eğlenmeyi
allah diyerek sarhoş olmayı, sürtmeyi dürtmeyi anlat
namaz kılan kuş gördünmü anlat
YanıtlaSiloruç tutan ayı gördünmü anlat
yiyip içip yatmaktan başka bişey yapan hayvan gördünmü, anlat
vergi alan aslan
vurgu yapan ceylan
veren vuran sırtlan gördünmü, anlat
sen hiç taciz/tecavüz eden kedi
domalan tavuk gördünmü, anlat
içip içip biyerde sızan eşek
sana tecavüz eden kaplan
sen hiç orospu yılan gördünmü, anlat
içi boş karpuzu anlat
kelek kavunu anlat
şişmiş hıyarı anlat
içine ettiğin dünyayı anlat
dışına ettiğin dünyayı anlat
ettikçe etmeni anlat
gökyüzünü anlat
yeryüzünü anlat
renk anlatma
bana işi anlat
bana kerhaneyi anlat
bana meyhaneyi anlat
huriyi şarabı anlat
bana savaşı anlat
bana sevişi anlat
bana iki islamı anlat
selam verip almayanı
selam verip almamanı
selam vermeyeni anlat
muhammedin gülünü anlat
gülü anlat
gülme, gülü anlat
bana hayrı anlat
bana şerri anlat
hayırdaki şerri, şerdeki hayrı anlat
papatyaların ölüşünü
menekşenin bozuluşunu anlat
karanfilin büzülüşünü anlat
muhammedi anlat
tükürdüğü yemeği anlat
senin tükürüğünle muhammedin tükürüğünü anlat
sen bana yaladığın tükürüklerini anlat
konuştuğun büyükleri anlat
ettiğin küfürleri anlat
bana yalanlarını anlat
eline geçenleri anlat
sen bana şu halini baştan anlat
kocanla/karınla sevişmelerini anlat
savaşmalarını anlat
yemeklerini konuşmalarını gezmelerini tozmalarını anlat
cevizlerin kırılışını
fındıkların ezilişini
yarılan fıstığı anlat
çaldıklarını anlat
çeldiklerini anlat
çattıklarını çettiklerini anlat
bilmeyip biliyomuş gibi olduğunu anlat
ukalalığını anlat
akıl değil kalp deyipte bilmenin nasıllığını anlat
ağlanacak haline gülmeni anlat
gülünecek haline ağlamanı anlat
gülsemmi ağlasammı demeni anlat
bana intiharı anlat
bana cinayeti anlat
bana ölmeyi anlat
yatakta bükülüşünü
ayakta bükülüşünü anlat
bükülüşlerini anlat
anlatacam diyon anlatmıyon
bide beni anla diyon
nası olcak bu, bunu anlat
sakladığın samanları anlat
yürüttüğün suları anlat
avladığını evlediğini anlat
anneni babanı yedi ceddini
soyunu sopunu sülaleni anlat
çocukluğunu anlat
geçmişini gelmişini anlat
atı avradı silahı
değiştiğin külahı
olamayan ıslahı anlat
anlatsana
hadi anlat
susma anlat
yumurtanın sarısı ne demek, anlat
yumurtanın beyazı ne demek, anlat
renkten başka neyin var, anlat
haksızlığı anlat
haklılığı anlat
haksızlığa susmayı, haklılığa kusmayı anlat
faizi caizi anlat
caizdeki faizi
faizdeki caizi anlat
bana hukuku anlat
bana hakiki anlat
bana payımı sayımı haddimi hududumu suçumu seçimi anlat
anlatılmazı anlat
anlatılırı anlat
bana bu ayrımı anlat
bana dönekliği anlat
bana dönmelerini anlat
gidipte dönmeyenleri anlat
bana ihlası anlat
ihlastaki ihlassızlığı anlat
sen bana ihlaslılığı ıhlassızlılığı ihlasları ihlassızları ihlaslarını ihlassızlarını anlat
akçeni ökçeni anlat
aldığın komşuları anlat
bir türlü uyduramadığın ayağını yorganını anlat
anlatacakların bitmez
ama başlamıyon bile
o zaman bana anlatmamanın yada anlatamamanın sebebini anlat
not=edebiyat yaptım, ama yapmak istemiyom, yapayım bakayım dedim yaptım, yayınlamayacaktım yayınladım, bu şiir bu kadarla kalmaz, daha giderde yeter bu kadar...
bana dişi kuşu anlat
YanıtlaSilbana er kuşu anlat
sen bana yapanı yıkanı anlat
bana anlatmayı anlat
anlamadan anlamış gibi olmayı anlat
sen bana anlaşılmaz deyip anlamaktan bahsetmeyi anlat
bana türkçeyi anlat
bana kürtçeyi anlat
arap arapça bilmezken bana çevirmeyi anlat
bana isayı anlat
bana musayı anlat
musanın annesizliğini, isanın babasızlığını anlat
bana yarmayı anlat
bana yermeyi anlat
yarma anlatırken yermeyi anlat
bana dostluğu anlat
bana düşmanlığı anlat
dosta düşmanlığı düşmana dostluğu anlat
bana iftiralarını anlat
bana iftiharlarını anlat
iftiralarla iftihar olmayı anlat
bana fitne sokmamayı anlat
bana fitil sokmamayı anlat
bana ne sokacağımı anlat
sen taşa sıçan hayvan gördün mü anlat
sen töşe işeyen hayvan gördün mü anlat
bana işeme sıçmayı anlat
bana yanılgıyı anlat
bana yenilgiyi anlat
bana yanıldıkça yenilmemeyi anlat
sen hiç yalan söyleyen hayvan gördün mü, anlat
sen hiç yanlış yapan hayvan gördünmü, anlat
bana yalanlarını yanlışlarını anlat
bana anneyi anlat
bana babayı anlat
amca dayı hala yenge soy sop sülaleyi
bana hapishaneyi anlat
bana hapsedeni anlat
bana hapsedenin hapishanesini anlat
bana sırları anlat
bana surları anlat
ne sır vardı surlar oldu, anlat
bana ferhadı anlat
bana şirini anlar
bana şirinleri delen/ezen/üzen ferhatları anlat
bana salıncağı anlat
bana soluncağı anlat
salıncakta soluncağı alınanları anlat
bana tüşlerini anlat
bana tuşlarını anlat
bana tuşlarken tüş olmayı anlat
bana tüşlerini anlat
bana tuşlarını anlat
bana tuşlanırken tüş etmeyi anlat
ne zamandır ömer hayyam ın şarap mısralarına bi anlam bulmaya çalışıyorum.
YanıtlaSilşöyle bişey aklıma geldi. ömer hayyam şarapta çok önemli/yararlı bişey buldu. bunun bilinmesi engellendi. hayyam tehdit aldı. hayyam da şiirlerle imalı anlatmaya çalıştı.
hayyam ayyaş biri filan değildi/olamaz. hayyam şarabın önemiyle girdiği duygulanımı yansıttı.
bana ölümü anlat
YanıtlaSilyaşamadan ölmeyi anlat
yaşayıpta ölmeyi de anlat
atlamadan zıplamadan anlat
sallamadan sallanmadan anlat
bana herşeyi doğru düzgün anlat
patlamış mısırın can almasını
patlamış dünyanın can vermesini anlat
bana patlamalı günleri anlat
bana doğumu anlat
patlayarak doğmayı anlat
alttan çıkacağım yerde üstten çıkmayı/fırlamayı anlat
bana yaşamı anlat
patlamalarla yaşamayı
patlamalara rağmen yaşama sarılmayı, patlamalara rağmen yaşayabilmeyi anlat
bana patlamayı anlat
patır patır patlayarak anlat
bana patlamanın büyüğünü küçüğünü kısasını uzununu ağırını hafifini herşeyini anlat
patlayarak doğmayı
patlayarak yaşamayı
patlayarak ölmeyi anlat
patlayarak/fırlayarak doğum anlaşılmamış olabilir. sezaryen doğum, patlayarak/fırlayarak doğum.
Silçalan toksullar, alan yoksullar. toksul güler yoksul ağlar. toksul vurur yoksul verir. toksul sert, yoksul dert, mert, kert, pert. toksul efe yoksul köle. toksul anlatır fıkrayı yoksul güler, yoksul alır fıkrayı yoksulu güldürür. toksul yapar hırkayı yoksul giyer, yoksul alır hırkayı yoksul giydirir. toksul fırkayı anlatmaz toksula, hırkayıda satmaz. yoksul açken geçmez boğazından yemek yoksulun, toksul tokken geçmez boğazından yemek toksulun. toksul sıçar yoksul temizler, yoksul sıçar yoksul temizler. toksul ölse yoksul yıkılır, yoksul ölse yoksul yıkılır. kaybeder yoksul yokluğunda, kazanır toksul tokluğunda. yoksul toksul için,, toksul toksul için. kara yoksul ak toksul için. yoksulunu toksuluna göre, toksulunu toksuluna göre belirle. az yoksul toksulun başını ağrıtır, çok yoksul yoksulun başını ağrıtır. toksula yeşil ışık, yoksula kırmızı ışık. yoksul sayar toksulu, toksul savar yoksulu. ölüm toksula gecinden yoksula erinden. çok yoksul can alır, az yoksul can verir. yoksulun sonu yoksul, toksulun sonu toksul. toksul aka konar, yoksul boka konar. yoksul olup dünyanın kahrını çekeceğine, toksul ol dünya senin kahrını çeksin. yoksula kız yok, toksula kız çok. toksul erkek yoksul kadını, toksul kadın yoksul erkeği …..
YanıtlaSilhttp://tasdan.blogspot.com.tr/2011/04/oldurulesi-cocuk-ergendim-yuzumdeki.html
YanıtlaSilyaratmadan önce yalnızdın
YanıtlaSilcanın mı sıkıldıda
dertsiz başına dert aldın
yaratmadan önce yalnızdın
yalnızlığın nesini sevmedinde
bu kalabalığa giriştin
yaratmadan önce yalnızdın
yokluk sana dertmiydi de
bu kadar çoklukla meşgulsun
yaratmadan önce yalnızdın
bizi yalnız bırakmadında
bu çoklukla iyi oluruz mu sandın
yaratmadan önce yalnızdın
keşke hep öyle kalaydında
bizi bu duruma sokmayaydın
yalnız olmayı istersin
YanıtlaSilbırakmazlar
yine istersin
bırakmazlar
iki laf eder yalnızlığa çekilmek istersin
bırakmazlar
seni bırakmadılar
o dostlar senin bugün katilin oldular
yalnızlğa karşıydılar
şimdi yalnız kaldılar
işte şimdi seni anladılar
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aaron_Swartz
YanıtlaSilyıl 2013. para yoksa bilgi yok, bilgi çalmaya idam cezası.
bilmek istersin bildirmezler
bildirmek istersin bildirmezler
sözde tanrı ilmi isteyene verir
hani nerde
o ilim isteyene ölüm verir
onlarda ilim isteyene ölüm verir
bunlarda, şunlarda
bu kaynakları alsan alamazsın
satsan satamazsın
ömür boyu anan kendini satsa bilemez
hem anan hem bacın hem sen hem halan teyzen yengen……... 7 ceddin satsa yine bilemez
dünyanın 1 numaralı zengini olsa, o da bilemez
ne kadar değerli bak bilgi
bilgi candan daha değerli
ilim istersin ölüm öğretirler
ilim istersin elem öğretirler
ilim istersin alım öğretirler
ölüm istersin ılım eğretirler
kendini bilmek istersin
sana tavlayı anlatırlar
hayvanı bilmek istersin
eline yumak verirler
çiçeği bilmek istersin
çelengi öğretirler
güneşi bilmek istersin
batmayı öğretirler
ateşi bilmek istersin
gözlemeyi öğretirler
baklavayı bilmek istersin
antebi öğretirler
tarih istersin din öğretirler
matematik istersin din öğretirler
türkçe istersin din öğretirler
din istersin arapça eğretirler
aç karna bilemezsin
aç karnı doyuramazsın
yemeğe bilgiye doymadan
alemden göçüp gidersin
öpmeden bilemezsin
öpemezsin
nikah olana kadar
öpmeyi bilemezsin
kalbi bilmek istersin
gül çizerler
mide bilmek istersin
baklava çizerler
gözünü bilmek istersin
göz rengini çizerler
kaşını bilmek istersin
cımbızı çizerler
alırsın rakıyı eline
cahilliğin şerefine
bide cahil kadın varsa
değme cahilliğin keyfine
değme ölümün dibine
ölene kadar ölmeyi bilemezsin
anama kızdım
YanıtlaSilatama kızdım
öldüm
komşuya gittim
çarşıya gittim
öldüm
saate baktım
işe gittim
öldüm
işte içtim
çişe gittim
öldüm
işten geldim
boka gittim
öldüm
su içtim
süt içtim
öldüm
çamaşır yıkadım
bulaşık yıkadım
öldüm
kocamı yıkadım
bebemi yıkadım
öldüm
spor yaptım
rapor yaptım
öldüm
şeytana uydum
tanrıya uydum
öldüm
tecavüz ettim
hayatımı yaktım
öldüm
rakı içtim
bakı açtım
öldüm
takı çaldım
yakı çektim
öldüm
teke kaldım
taş çaldım
öldüm
dua ettim
beddua ettim
öldüm
aradım bulamadım
urudum bülemedim
öldüm
okudum balamadım
otudum bolamadım
öldüm
ocağı söndürdüm
ikindiyi kıldım
öldüm
çakmağı çaktım
tokmağı toktum
öldüm
yağ döküldü
sağ kırıldı
öldüm
solumdan vuruldum
sağımdan yarıldım
öldüm
önümden tapıldım
arkamdan tepildim
öldüm
siktim öldü
şok oldum
öldüm
kestim öldü
tok oldum
öldüm
çok okudum
çok gezdim
öldüm
az yedim
az uyudum
öldüm
bir varmış
bir yokmuş
öldüm
bana ilişti
sana alıştı
öldüm
9 doğurdum
9 öldürdüm
öldüm
çok çalıştım
az kazandım
öldüm
az çalıştım
çok kazandım
öldüm
kocam bağırdı
yanına gittim
öldüm
hocam bağırdı
yanına gittim
öldüm
gitarın telini kopardım
komşunun tülünü yırttım
öldüm
abdest aldım
osurdum
öldüm
karımın memesini dişledim
hurimin memesini düşledim
öldüm
çocuğumu ısırdım
kardeşimi kucakladım
öldüm
pırasa yedim
yarasa yedim
öldüm
pazara gittim
kazık yedim
öldüm
mutlu oldum
mutsuz oldum
öldüm
mutlu doğum görmedim
kutlu doğum görmedim
öldüm
az mutlu oldum
az kutlu oldum
öldüm
makbul dua görmedim
makbule geçen görmedim
öldüm
dua aldım tutmadı
beddua aldım tuttu
öldüm
iman ettim
küfür ettim
öldüm
askere gittim
polise gittim
öldüm
askerim geldi
polisim geldi
öldüm
adını andım
adımı indim
öldüm
gömüldüm
melek rabbin kim dedi
öldüm
anadan oldum
babadan ildim
öldüm
ak merkeze gittim
ak saraya gittim
öldüm
ölüm var
ilim yok
öldüm
ölüm var
ilim var
öldüm
ona koydum
buna koydum
öldüm
ona verdim
buna verdim
öldüm
bana koydular
bana kıydılar
öldüm
düştüm
kalktım
öldüm
fahişe soydum
fahişe beni suydu
öldüm
soyuldum
süyüldüm
öldüm
hamdım
yandım
öldüm
maldım
mülktüm
öldüm
dönen döndü
ben dönmedim
öldüm
uzun ince yoldayım
gündüz gece gittim
öldüm
bende şu dünyaya geldim
giderim
öldüm
nem kaldı
dem kaldı
öldüm
kırmızı donumu karaya bandım
yürü yalan dünya senden usandım
öldüm
din ile örülmedi fevkal’i beşer halin
madde ile manayı ayıramadı o cehil
öldüm
yüreğim gövdeme sığmıyor
gövdem odama
öldüm
günde elli kuruşu tutabilmek için
yapyalnız
öldüm
döndüm kıbleye
açtım ellerimi
öldüm
dindim
dondum
öldüm
burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
öldüm
ölçü fahşi
tartı fahşi
öldüm
zaman fahşi
güzel fahşi
öldüm
vadide kurt
sokak arka
öldüm
dayı kara
ekmek kara
öldüm
oldum
eldim
öldüm
dilek tuttuk
YanıtlaSildilek bizi tutmadı
bizde dileği öldürdük
dileği tutmadık
dilekte bizi tutmadı
biz yine dileği öldürdük
dilek başkalarını tuttu
biz başkalarını da dileği de tutmadık
biz yine dileği öldürdük
felek bize yanlış yaptı
dileğimize dilek tuttuk
dileği öldürdük
dilek üstüne dilek tuttuk
hiç bi dilek bizi tutmadı
bizde tüm dilekleri öldürdük
umutluyduk dilekten
umutsuz olduk
dileği öldürdük
bi daha dilek tutmak yok dedik
biz yine tuttuk
yine öldürdük
yine tuttuk yine tuttuk
yine tutmadık yine tutmadık
yine öldürdük yine öldürdük
bi kez dilek bizi tuttu
kesin bizi öldürecekti
dileği öldürdük
dilekler öle öle dilek kalmadı
biz tutup/tutmayıp öldürecek dilek bulamayınca
canımız sıkıldı kendimizi öldürdük
yatsı namazı kılıyom
YanıtlaSilsağlığa dua ediyom
olmuyo ölüyom
şerri hayra yoruyom
umut dolu gidiyom
umutluca ölüyom
sabah çayı içiyom
peyniri azcık yiyom
son lokmada ölüyom
kendime bi soru soruyom
yalan yanlış cevaplıyom
kana kana ölüyom
birine bi soru soruyom
yalan yanlış cevap alıyom
yana yana ölüyom
rüyamda ateşte yanıyom
kalkıp teheccüd kılıyom
secdede ölüyom
bazen yalan söylüyom
bazen yalan söylemiyom
sıkışıp ölüyom
sabah akşam çalışıyom
ben kime, ne ediyom
işyerinde ölüyom
evde piyano çalıyom
işte piyano çalıyom
piyano başında ölüyom
bi evlat istiyom
iki evlat alıyom
oracıkta ölüyom
kadın kısmını anlamıyom
kahrediyo beni diyom
işte geldi ölüyom
ben ediyom ediyom
balk sana da diyom
diyom diyom ölüyom
çepeçerve sarıyom
çepeçevre sarılıyom
öyle kalıp ölüyom
olacağımı bilmiyom
öleceğimi bilmiyom
oluyom ölüyom
bazı durumda ürüyom
bazı durumda uluyom
hiç anırmasamda ölüyom
ben seni seviyom
hemde sayıyom
seve saya ölüyom
ben tabi ki üzülüyom
herkes gibi de seviniyom
herkes gibi ölüyom
dilek önce filizdi
YanıtlaSilbüyüdü çiçek açmadı
meyve vermez dediler taşladılar
dilek öldü
dileği kim öldürdü
kim oldurduysa o öldürdü
dileği kim oldurdu
kim ektirdiyse o oldurdu
dileği kim ektirdi
kim biçtirdiyse o ektirdi
dileği kim biçtirdi
dileği kim öldürdü
dileği gizem öldürdü
dileği kader öldürdü
dileği sevgi öldürdü
dileği barış öldürdü
dileği arzu öldürdü
dileği sema öldürdü
dileği kamil öldürdü
dileği hamit öldürdü
dileği hulusi öldürdü
dileği veli öldürdü
dileği baki öldürdü
dileği mücahit öldürdü
dileği hicran öldürdü
dileği hayriye öldürdü
dileği fasulye öldürdü
dileği biberiye öldürdü
dileği yoncagiller öldürdü
dileği goncagüller öldürdü
dileği alim öldürdü
dileği zalim öldürdü
dileği mesut öldürdü
dileği hacı öldürdü
dileği hoca öldürdü
dileği koca öldürdü
dileği baba öldürdü
dileği ana öldürdü
dileği felek öldürdü
dileği şule öldürdü
dileği gebre otu öldürdü
dileği tarhana öldürdü
dileği marlboro öldürdü
dileği efes öldürdü
dileği ülker öldürdü
dileği deve dikeni öldürdü
…….
dileği kim öldürdü
neden öldürenler öldürülmüyoda, öldürmeyenler öldürülüyo
ölmek mi kötü, öldürülmek mi kötü
ölmek mi kader, öldürülmek mi kader
ölmekten mi korkmalı, öldürülmekten mi korkmalı
ilmekten mi korkmalı, ildirilmekten mi korkmalı
ölümede ilimede engel yok, öldürülmeye ildirilmeyede mi yok
ilmi kim öldürdü de iman oldurdu, iman oldurduda evren öldürdü
ölümü hatırlamak mı, öldürülmeyi hatırlamak mı
Silnasıl öldürüleceğim
YanıtlaSilbi ağacın altında işerken mi
yoksa ağacın üstünde sıçarken mi
ne maksatla öldürecek
ağaç etrafına işedim sıçtım diye mi
tuzlayarak mı tuzlamayarak mı
şeker mi şeker bayram şekerinden mi
kim beni zehirleyecek
hayat acısıyla tatlısıyla hayat değil mi
hüsnünün öldüğü gibimi
mahsunun öldüğü gibi mi
zehra gibi belki
zühre de olabilir
iyiliğimden mi yoksa kötülüğümden mi
hangi karakterden öleceğim
iyi olsamda ölecem kötü olsamda
hiç birini olmasamda
katilim kim olacak
bi şereflinin biri mi yoksa şerefsizin biri mi
ölüm şerefsiz
katilim şerefli olsa ne olur
bi yürüyüş esnasında mı
yoksa bişeye yetişmek için koşarken mi
göklerde katil çok
taş mı düşecek kafama yıldırım mı
ak biberle mi kara biberle mi
bibersizde rakı içilmiyor ki
sahi rakıyla mı yoksa
sarhoş olmasam nahoş olurum
yalandan doğdum
yalandan yaşıyorum
yalandanda ölecem
hangi yalandan
koynumda hüsna biri ile mi
yoksa müstesna biri ile mi
koynumda diye mi ölecem
yoksa bu bi bahane mi
idam cezasıyla mı
vatana ihanetten mi
başkana ihanetten mi
yoksa ihanete ihanetten mi
buz gibi bir sokakta mı
yoksa sıcacık bi lağım çukurunda mı
kim beni atacak yada itecek
nankör değilim ki kahrolayım
doğum sıcak ölüm soğuk
yaşam ılık bile değil
neyse sonumuz çamlık
eninde sonunda çamlık
bişey unuttum
ben kimleri öldürdüm, nasıl öldürdüm
ve kimleri öldüreceğim
ben kimleri öldürdüğümü bulursam
beni kimin öldüreceğinide bulurum
düzeltme
Silbi yürüyüş esnasında mı
yoksa bişeye yetişmek için koşarken mi
göklerde “silah” çok
taş mı düşecek kafama yıldırım mı
bi boncuk kadar değerim
YanıtlaSilbi kancık kadar değerim = varlığım/malım/mülküm
yoktur
bi kızcığa/a.cığa değerim = dokunurum/koyarım
kancığınki artarken, azalır benim değerim
akşam oldu sevinlendim ben yine
YanıtlaSilhasret kaldım edebine adabına
gecemi gün eden güneşine
gel ilmim gel sevgilim gel yine
+
ölümsüz insanlığın
ölümsüz aydınlığın
ölüp dirilip tükenmezliğin
o oluşun o ilişin sonsuzluğundayım
+
bazen intihar ederim
bazen cinayet işlerim
bazen kurban giderim
ben hayatın gerçeklerini düşlerim
+
şapka giyer secdeye varmam
takke giyer secdeye varırım
sarığı alır kemer yaparım
müslümana kendini ancak böyle anlatırım
+
bi şapkada belli herşey
düzünden şeytana gidersin
tersinden/ters çevirir allaha
bu medcezir arasında şapkasız bi çukura düşersin
+
ilim para edermi imanın yanında
ilim kar eder mi imanın yanında
bu rekabet yarar mı insana hayvana
yoksa rehavet mi insana hayvana
+
bi göz atarsın
niye attın demezler
bi göz koyarsın
sana koymadan gitmezler
sabah olur şer olur
YanıtlaSilakşam olur şer olur
yatsı şerrinden sonra gece
rüya gelir şer olur
ezanı bülbül okusun
YanıtlaSilimam düldül olsun
ben her zaman bilmediklerimi söyledim
YanıtlaSilbildiklerim zaten kendi kendini söylüyo
bilmediklerimin altını çizdim
bildiklerim zaten kendi kendinin altını çiziyo
bilmediklerimden eminim
bildiklerim zaten kendi emin
bilmediklerimden muafım
bildiklerim kendi muaf
bilmediklerim bildiklerimin yanında
bildiklerim bilmediklerimin yarında
bilmediklerim bildiklerime soruyor
bildiklerim bilmediklerimi cevaplıyor
bilmedikçe bilmeye koşuyorum
bildikçe bilmemeye yürüyorum
bildikçe bilmediklerim sağrıyor/hasta oluyor
bilmedikçe bildiklerim sağlıyor/tedavi oluyor
bildiklerine sevinme
bilmediklerine üzülme
ağzımın tüdünü bildim
ağzımın tadını bilmedim
bildiklerim görerek
bilmediklerim görmeyerek
dumanlanmayı bildim
dumansızlanmayı bilmedim
gittim gördüm bildim
dövdüler kovdular bilmedim
bildik halimi yüceltmezken
bilmedik halimi aşağılayamazsın
bildiklerimi yüzüne vurmuyorken
bilmediklerimi yüzüme vuramazsın
bildiklerimi ibret almasanda
bilmediklerimi ibret al
bildiklerime bakmasanda
bilmediklerime bak
bildiklerim imanını
bilmediklerim imansızlığını alır
bildiklerimi sormuyorken
bilmediklerimi soramazsın
bildiklerimi cevaplamıyorken
bilmediklerimi soramazsın
bildiklerim bilmediklerin
bilmediklerim bilmediklerin
bildiğim var bildiğim içinde
bilmediğim var bilmediğim içinde
bildikler övülmez
bilmedikler sövülmez
ayıpları aştım bildim
engelleri aştım bilmedim
hadd yolunda bilirsin
hakk yolunda bilmezsin
bildiklerime şapka çıkardılar
bilmediklerime takke giydiler
çeliştim aydım bildim
çalıştım uyudum bilmedim
bildiklerim gizlenir
bilmediklerim gözlenir
gözüm bilir
gizim bilmez
kendim bilir
ben bilmem
kendi bilir
o bilmez
kendin bilir
sen bilmezsin
bildkler imame ve nişane ve püskül
bilmedkler habbe
bildkler süslü
bilmedikler püslü/sisli
bildikler bir
bilmedikler bin
besmeleli bilirler
besmelesiz bilmezler
bilmeye besmeleyle başlarlar
bilmemeyi elhamdülillahla bitirirler
lah/allah bilir
kul bilmez
bu dünyada bilmemenin sonu var
öbür dünyada bilmenin sonsuzluğu var
öfkeyle kalktım bilmedim
sakiyle düştüm bildim
nefretle gördüm bilmedim
sevgiyle kördüm bildim
bilmedikken düştüm
bildikken kalktım
bilmeden düştüm
bilden kalktım
bilmedim aşım eşim ışım işim oldu
bildim uşum üşüm oşum öşüm oldu
bilmedim kalbim çarptı
bildim aklım çıktı
bildiklerim bayatladı
bilmediklerim tazeleniyor
haddini bildirirler
hakkını bildirmezler
sınırını bildirirler
sinirini bildirmezler
fare çıktığı deliği bilir
insan çıktığı deliği bilmez
isim bilinir
cisim bilinmez
bildiklerim bana
bilmediklerim bana
kişilik nasıl bilmezsin
kişiyi nasıl bilirsin
hayvan işer bilerek
insan işer bilmeyerek
hayvan bokunu örtmeyi bilir
insan bokunu örtmeyi bilmez
kendine borç bilirsin
kendine alacak bilmezsin
iman kimde bilinmez
bilgi kimde bilinir
keyfi bilmez
kendi bilir
herkesi kendin gibi bilirsin
herkesi keyfin gibi bilmezsin
ya bilirsin
ya bilmezsin
bilen bir
bilmeyen sıfır
bilen lah, şah
bilmeyen kul, köle
her şey bilmek
hiç şey bilmemek
erkek bilen
kadın bilmeyen
bilen iblis
bilmeyen adem
ismin/adın gibi bilirsin
cismin gibi bilmezsin
hiçim ben hiç
YanıtlaSilhiç oldum hiç ölecem
niye diye sorma
hiç
hiç yoktan iyi midir
yok hepten kötü müdür
hep sonunda hiç midir
hiçtir hiç
hiç bi şey bilmiyom
niye bilmiyom
bunuda hiç bilmiyom
hiç bilmiyom hiç
hiç bildim hiç ettim
hiç inandım hiç ettim
hiç ettiğimi hiç ettim
hiç ettim hiç buldum hiç
hep sandığım yerde hiçim
hiç sandığım yerde hep
hepten hiçim hiçten hep
hepimiz hiçiz, hiç
içine mi ediyom
hiçine mi ediyom
hiçime hiçine hiçe ediyom
ne görüyom/ne görüyon, hiç
ne ettiysem hiç ettim
niye ettim
hiçi sevdiğimden ettim
ben hep hiçi sevdim
hiç mi sevmedin hiçimi
hep başka hiçlere gittin
niye hiç ettin beni
bi hiç uğruna, hiç
kendi hiçine baktınmı
benim hiçime ederken
senin hiçine ediyim
olalım beraber hiç
hiç edindim hiç ettim
hiç ettim hiç edindim
attım bi hiçe gittim
geldim baktım hiçliyim
hayatın anlamı yok mu
hayatın anlamı çok mu
hayatın anlamı bok mu
hiç biri, hiç
hiç olmak mı yok olmak mı
hep olmak mı tok olmak mı
hiçten var olmak mı
olur mu öyle şey hiç
hiçlikten hepliğe için hiç olmak
heplikten hiçliğe için hep olmak
neredeyiz biz şimdi
dünyada mı ahirette mi
yedi adem elmayı
hepten kovuldu
oldu hiç
hiç geldik, gidiyoruz hiç
cennete hiç olan
cehenneme piç olan girer
hiç bi şeye girmeyen ne olur
cennete giren piç
cehenneme giren hiç olur
hiç bi şeye girmeyen ne olur
cehennemde hep yanarsın
cennette hep kanarsın
ne var elde ayakta
hiç
hiçine hiç kattın
hepine hep katılsın diye
bi hiç uğruna öldün
hiç haberin olmadı, hiç
piçim ben piç
Silyok yok
hem hiçim hem piçim
buda değil
hep hiçim hep piçim
ota konar otlarım
boka konar boklarım
ne var elde ayakta
piç
zenginim piçim
fakirim hiçim
ikiside değilsem çiçim
neyim ben cicim
kimim ben cicim
piç edindim piç ettim
piç ettim piç edindim
attım bi piçe gittim
geldim baktım piçliym
ben piçken sen hiçsin
sen piçken ben hiçim
ya hiçiz ya piç
yok ya hep ya hiç
piç bildim piç ettim
piç inandım piç ettim
piç ettiğimi piç ettim
piç ettim piç buldum piç
piç sandığım yerde hiçim
hiç sandığım yerde piç
piçten hiçim hiçten piç
dön dolaş hiç/piç
içine mi ediyom
piçine mi ediyom
piçime piçine piçe ediyom
ne görüyom/ne görüyon, piç
ne ettiysem piç ettim
niye ettim
piçi sevdiğimden ettim
hiçi sevdiğimden ettim
seni sevdiğimden ettim
ben hep hiçe piçliği sevdim
ben piç olma ihtimalimi sevdim
kendi piçine baktınmı
benim piçime ederken
senin piçine ediyim
olalım beraber piç
evet hayat hiçlik/hiçler ve piçlik/piçler
ama ben bu şiirleri beceremedim
argo/küfür vs diye bi şey yok
Silifadeler yanlış anlaşılmasın
hatta malumunuz tanrıya küfür/kafir/inkar diye de bişey yok, olamazda
argo/küfür/hakaret vs. dediğiniz şey kelimenin başka bi ifadesidir, başka şekilde ifadesidir
ya da kelimeler aşağılanmış bişeylerin ürünüdür, e zaten doğalda aşağılama yüceltme diye bişey yoktur, öyleyse yine argo küfür vs. diye bişey yoktur
yanlış konuşma vardır, bu da ilmin dışında konuşmalardır, yukarda benim bu türde bi kastım yoktur, yani bizzat küfür diye tanımlanan anlam kastım yoktur
hızla girdiğim dinli yoldan
YanıtlaSilsaptım ki o kadar olur
seve seve ben çıktım
sike sike çekiyom
bu kafayla ne gider
YanıtlaSilşarap gider huri gider
ama herşey zamanında
bunlar ahrette gide
bi erkeğe zamanımı verdim
YanıtlaSiltarlamı verdim
buğday bitti buğdayı verdim
öğüttü ekmek getirdi
ekmeği o na verdim
samanı ben yedim
ben bi erkekle
zaman yedim saman yedim
mezarlık
YanıtlaSilsessiz
yarı bahçe
taş
kefen
tahta
çukur
gölge
ot
çiçek
böcek
duvar
kemik
cinayet
intihar
erken ölüm
tarih
edebiyat
matematik
felsefe
sanat
din
dil
bilim
siyaset
alet
siyah
beyaz
pembe
yeşil
granit
mermer
beton
tuğla
seks
aşk
millet
devlet
trafik
trajik
kritik
vahşi
fahşi
hüzün
sevin
öfke
beddua
dua
karaca
zinci
ekmek davası
seks davası
küçük
orta
büyük
hepsi ayrı kurban
hepsi ayrı dertten
hepsi ayrı yalandan
hepsi aynı katilden
olumun tarifi
YanıtlaSilbi ekmek
bi kilo patates
bi kaşık yağ
bi kaşık salça
bi kaşık tuz
ölümün tarifi
alamadıkların
https://www.google.com.tr/search?&q=abisini%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=ablasını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=annesini%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=babasını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=amcasını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=dayısını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=damadını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=gelinini%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=kızını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=oğlunu%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=halasını%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=teyzesini%20öldürdü
https://www.google.com.tr/search?&q=kendini%20öldürdü
…………
……...
hadis uydurma
YanıtlaSilayet uydurma
belli ki uyduranda uydurma
söz uydurma
laf uydurma
kaldı ki sebebide uydurma
olum uydurma
ölüm uydurma
şöyle ki yaşam uydurma
atatürk uydurma
anatürk uydurma
tabii ki evlatta uydurma
muhammed uydurma
isa uydurma
elbette ki mucize uydurma
pantolon uydurma
gömlek uydurma
illa ki donda uydurma
minare uydurma
kılıf uydurma
şuda var ki hırsız uydurma
haber uydurma
görüntü uydurma
bak ki sunan güzele o da uydurma
hasta uydurma
ilaç uydurma
dediler ki çok var uydurma
hikaye uydurma
masal uydurma
san ki doğrular uydurma
kürsi uydurma
kürsü uydurma
mutlak ki halefi olcak, o da uydurma
sünnet uydurma
kılıf uydurma
bil ki kılıfsıza kılıf uydurma
sanal uydurma
doğal uydurma
yok ki gerçek hep uydurma
…………….
…………….
…………….
+
ölüm
seni hiç unutmuyom
sana olan nefretimden unutmuyom seni
zaten unutulmuyon
her gün her an habersin
ama seni unutanlar var
ve unutup sana gelen
ölüm
sen ne biçim/piçim/hiçim ölümsün
alime zalim demişler
zalime alim demişler
zalim öldürmüş
ölene şehit demişler
alim oldurmuş
olana meret demişler
ölüm
geçmiş ölüm
gelmiş ölüm
gelecek ölüm
hiç hiçmeyecek bu ölüm
ölüm
bugün yine zulüm
gitti yine bi gülüm
kopardılar
tanrılarına verdiler
tanrı bıraktı kurumaya
ölüm
ben senin gibi ölümün
ilime zulüm demişler
zulüme ilim demişler
adını iman koymuşlar
ölünce ecel demişler
ölüm
hiçine ediyim ölüm
sermayesi hiç ölüm
zahmeti hiç ölüm
rahmeti hiç ölüm
ölüm
hepten hiçsin
fail hiç kurban hiç
sebep hiç sonuç hiç
ölüm
senden korkmuyolar
allahtan korkuyolar
şeytandan korkuyolar
sonra bu korkular içinde hiç ölüyolar
ölüm
hep aynısın ölüm
ak dedikleri pozitif oldu
ak diyen cahil pozitif diyen blgin oldu
yüz çevirdiler ak diyenlerden
bahtları onlar gibi kara oldu
ölüm
boş ve hoşsun ölüm
her şey boş
her şer hoş
bu ne hiçim ölüm
ya karanlık ya loş
ölüm
saçma sapansın ölüm
başa felah uğruna ele silah aldıran iman
ahrette ilim dünyada ölüm diyen iman
bu ne kötü zaman
en kötüsüde
bu zaman yaşanacak her zaman
ölüm
hiçte doğal değilsin
ve hiçte olmayacaksın
gereksize “uyumlu kelime bulamadım şimdilik” geçim demişler
ölene rahmet dilemişler
ölüm
nedenlerin belli ölüm
ölüm imandan zulüm imandan
zalimden alim doğmuş
alimden zalim doğar demişler
sıfatlarınıda meret, nalet, lanet... saymışlar
not:beceremedim, olmuyo
ama edebiyat insana öğretim yaptığı gibi, insanlar arasında sıcak ilişkilere neden oluyo, dinli dinsiz arasındaki düşmanlık kalkıyoda olabilir
edebiyat mesajı daha iyi veriyo olabilir
edebiyat anlatıyı daha iyi sağlıyo olabilir
edebiyat daha kısa ve öz anlatıyo olabilir
edebiyatta çok çok maharetler olabilir
edebiyattan ilime gidiş olabilir
kuranın/dinin edebiyat yapıp, edebiyat düşmanlığı yapması, evet bu yüzden olabilir
şairlerin katledilmesi bu yüzden olabilir
eğer şiire ve şaire karşı müdahale varsa, bu müdahale edeni pek iyi bi insan görmemekte hak var
gerçekten edebiyatta hikmet/bilim/bilgi var
şiir saçmalasada mantığa gidiş var
şiir küfür etse seviyeye gidiş var
şiir her mısrada düşmanım dese inandırmamaya meyil var
ne kadar usta edebiyat, o kadar çok hikmet
şairlerin hapse mezara sürgüne gönderilmesi
Silbi bahaneyle raporlanması
vs vs
bunlar pek şüphesiz iş görülmüyo
şiiri eleştirende aynı işlemlere tabii oluyo galiba
şiir dostuda düşmanıda pek rahat olmuyo dünyada
gerçek dışı/mecaz dolu aşk şiirlerine kimse bişey demiyo
ama diğerleri takibe incelemeye alınıyo
milliyetçilikle aşkı ayırırsan kötüsün, ayınırsan iyisin, yani savaşma seviş dersen kötüsün, hem savaş hem seviş dersen iyisin
tayyip şiirle saltanatı kurdu
Silincil/kuran/din.. edebiyatla kuruldu, edebiyatla yürüyo, ve böyle yürüyecek
Silvaazlar edebiyat, fetvalar edebiyat, eyetler edebyat, hadisler edebiyat..….
dinde, felsefe yok bilim yok, sadece edebiyat.
doğal ölüm
YanıtlaSilnasılsın
iyimisin
ne zamansın
neredesin
seni çok özledim
çok aradım
bak herkes seni arıyor soruyor
sanki gelmeyecekmişsin gibi bi fikrim var
nasıl gelesin ki
yollar bozuk
hava bozuk
biz bozuk
doğal ölüm
bizleri buraları soracak olursan
çok kötü
biliyomusun kötüye hamdediyolar
yasal ölüme hamdediyolar
seni seviyorum
hoşçakal
biz boşçakalmaya devam
çok öldüm dirildim
YanıtlaSilsen benim kadar gidip gelmemişsindir
zaten bu yüzden ölümü öldürmeyi anlamıyosun
hiçlikten gelip hiçliğe gidişi
hiçi piç ettiğini
hiçe piç dediğini
anlamıyosun
sen canı anlamıyosun
sen canı sevmiyosun
sen malı seviyosun
sen mala tapıp can alındığını bilmiyosun
dört duvar bi kabe uğruna
iki minare uğruna
malcısın malcı
mal ve malcı
vahşi ve fahşi malsın
vahşi ve fahşi malcısın
mal olduğundan habersiz başka mallarla takas oluyosun
malın yalan mülkün yalan olduğunu
ilk sahibinin olmadığını
ilmin malsız olacağını
ölümüm mallı olacağını
can olmadan ilmin olmayacğını
mal olmadan ölümün olmayacağını
yaradandan ötrü yaradılanı sevmeyi
anlamıyosun
sen ne candan ne maldan
anlıyosun
anlasan aynı kefeye koymazdın
sen bu ikisini teraziye koymazdın
maldan tapıyon candan değil
korkudan tapıyon cesaretten değil
cennette mal kaybın olacak diye
can kaybın uğruna mallığa gidiyon kulluğa değil
sen bu din malını dünyaya yaydın
bilmem ne şekilmiş diye büyüklendin
kubbe yıkılıp can gitti
şeklin değişti
sen kubbeye ağladın
cana ağlamadın çünkü
şekilcisin şekilci
şekil ve şekilcisin
vahşi ve fahşi şekilci
sen ne süleymanı
ne karunu anladın
ne altınları ne incileri
ne mercanları anladın
seni bu malından ansızın men ederler
canın gider malın kalır
malınla onu bunu zen ederler
cesedinle kendilerini zen ederler
malla davarla geçim olmaz
canla başla geçim olmaz
mala canın pahasına
sahip çıkmakla geçim olmaz
dünyaya aşık olanın
ne mülkü ne malı olur
ahirete aşık olanın
ne canı ne cananı olur
ilim can verir iman mal verir
ilim maldan eder can verir
iman candan eder mal verir
hem dünya için hem ahiret için
mal uğruna çalışılır
mal üstünde namaza duran
mal altında kalır gider
zekat dediğin maldan
verip durduğun hamaldan
sevap dediğin yalandan
eder bir gün seni candan
muhammedin serveti yedi senenni doyurur
kadınlarının incileri yedi ceddini doyurur
sakalı kılıcı elbisesi yedi sülaleni doyurur
hemde bilmem kaç yedi milyar ölümü durdurur
topkapısı akı beyazı
boştur dünyanın sarayı
ne malı ne parası
hayat vermez alası
kula can değil mal veren
rızık değil borç veren
bu dünyanın bağı varken
mesken diye dağı veren
sen tanrının canı değil malısın
abdi değil zapdisin
ya benimsin/canımsın ya toprağın mı
ya malımsın ya toprağın mı
not:yine olmadı, olmuyo
bunu yazayım şunu yazayım dedim, baktım toparlamak zor, bıraktım
yunus emre mal geçen bölümlere dikkat
Silbu mısraları malın tanımına göre derince genişçe analiz edin
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10663,metinpdf.pdf
mal canın yongası değil, olmamalı
Silmal olmuşuz bz mal
hepimiz malız
http://www.atasozlerianlamlari.com/Harf/M-14/Atasozu/mal-canin-yongasidir/
Silgerçek hayat, malsız hayat
yalandan dünyada hayat bi zarar
YanıtlaSilfarkındaysan bu beden kendini arar
iman ne hormuş nasıl inandım anne
artık ilmi/doğruyu kalbim/gizim değil gözüm arar
+
bak desem gösterdiğimi göremezsin ki
seslensem sesimi duyamazsın ki
soruma cevap istesem konuşamazsın ki
sence iman denen şey böylemi baba
+
aç kalmana saygımız var
sağlıktan yana kaygımız var
ne olur anla babaanne
imandan ayrı yolumuz var
+
emmi sen sende değil
akıl aklında değil
ben bende bunu gördüm
artık iman bende değil
+
o ağrıları sızıları
saçındaki beyazları
şişikleri kırışıkları
imandan bil anneanne
+
dede dede bak dede
tespihi oltu dede
oltuyla adam ölmüş
kalkta bi bak dede
+
böyle olmaz dedim tanrıyı yaktım
ömür törpüsüymüş çok geç ayıktım
çıkardım imanı çöpe attım
bu hayat/memat öyle olmuyor dayı/insanlar doğrudan ölmüyor dayı
+
allah olmak efendilik değildir
gökten yere ayet atmak değildir
şeytanla kavga etmek değildir
imanı kökünden silmeli bacı
+
tapsız alanda tap oynuyosun
dönüp bana yancan diyosun
dakikada bir iman soruyosun
seninki tap değil kızma birader
+
tanrıya imana kafayı taktın
anladık abi aklı şaşırdın
laga lugalarla treni kaçırdın
hop abi sende ne manyak çıktın
+
upuzun kıvırcık saçların vardı
tenin buğday, kiraz dudağın vardı
erkekler sana bakar kalırdı
bu iman güzelliğini aldı be abla
+
teyze sarkmışsın memeyi
iman yazmış ammeyi
hadi bebe tamamda
koca yapar mı emmeyi
+
ilim yok isim var
ölüm yok cinayet var
elem yok zulüm var
emmoğlu imandan şikayetim var
+
ilim yok ildirme var
elem yok eldirme var
ölüm yok öldürme var
enişte imanda yok imandırma/inandırma var
+
doğal yok yasal/legal var
misal yok masal var
yenge bu iman içinde
gerçek yok yalan var
+
din içinde tarih olmaz
edebiyat felsefe olmaz
matematik lisan olmaz
hala böyle iman olmaz
+
nedir bu giden can
nedir bu giden kan
bana iman deme
hele sen başbakan
+
ilme zulüm demişler
zulme ilim demişler
adını iman koymuşlar
sana hakim demişler
+
beline silah tıkıycan
başına külah tıkıycan
iman beni kollamadı
polis senmi kollıycan
daha halaoğlu, dayıoğlu, teyzeoğlu, doktor, müdür, mühendis, avukat……...…….. giderdi
not:bunları yazdım ama edebiyat yapma taraftarı değilim
öyle bi yazayım dedim
edebiyatta felsefe de bilimsel değildir/olamaz malum
çoğunu şarkılardan değiştirerek yazdım
bambudan sofrayı kurdu
YanıtlaSilbi kuru soğan
bi ıslak fasulye
bi ekşi ayran
bi bayat beyaz ekmek
bi de kara pilav
çekti besmeleyi
bi ekmekten bi yemekten başladı
bi hıçkırık tuttu
bi su içti
devam
arada şapırdattı
dudaklarına yemeğin suyu aktı
ekmek kırıntıları döküldü
polyester çiçekli sofra bezi kirlendi
hanım kızdı
kızdı ama o da döktü bi kaç dakka sonra
bi ara midesini tuttu
devam etti yemeğe
hanımda ciğerlerine getirdi elini
öyle böyle yemek bitti
elhamdülillah deyip kalktılar
klorlu suyla abdestlerini alıp
polyester havluyla kuruttular kendilerini
biri kırmızı polyester seccadesini
diğer yeşili serdi
namazlarını kıldılar
berekete huzura dua ettiler
kalkıp çay demledi hanım
beraber içtiler lafladılar
böyleydler aşağı yukarı
böyle geçe geçe
hanım kanserden öldü
kendide üç ay sonra şekerden
not : olmadı
a-teizme girişin ilk zamanlarından “biraz arada kendimin dışında yazdım” “ta doğuştan bu zamana yazacaktım da baya uğraştıracak, bu kadarlık yazdım”
YanıtlaSil1-
ben allaha inanmadım, babama inandım, anneme inadım
babam anne babasına, annem anne babasına inandı
o ona buna bu ona buna bu böyle byle taaa blmem hangi dibe kadar gidiyo
dibine gelince işi çakıyon
bi de kendine çakıyon
o diptekine çakmak istiyon ama o yok
amk diye başlıyon
ana avrat düz gidiyon
sonra bi da çakıyon kendine
çaka çaka bi şeyler çakıyon
bi bakıyon aynaya yüzün değişmiş şeklin değişmiş
nerde bebek gibilik
nerede o süt gibilik
vay amk şu hale, şu insanlığa, şu duruma bak
bundan sonra inanırsam, bi şeye birine inanırsam siksinler beni
oğlum küfür etme lan
oğlum deme lan deme
kızım deme şşt deme
başka
hmmmmmmm hey hay
hooop aloooo
hmm evet bakarız rısası geldikçe
şimdi oturalım bi düşünelim
ne diyoduk
allah dyoduk
şimdi demiyoz
niye demiyoz
çünkü yalan çünkü ölüm çünkü vahşet
çünkü sefalet
felaket, şiddet, nefret
pis kokular, çöpler, leşler, keşler
kediler, köpekler, tavşanlar, kuşlar, böcekler, ayılar, öküzler
çiçekler, ağaçlar, otlar, toprak, deniz, hava, güneş
nerede rahmet nerede bereket nerede lezzet
hani hayat hani huzur
devlet, millet, ayet, şarkı, oy, saray
cin şeytan iblis melek
haram helal
günah sevap
biz sana kevseri verdik
o halde rabbin için namaz kıl, kurban kes
kıl ve kes
kevser için kıl ve kes
senden nefret eden beter olsun
beter oldum ben ya
tiksine tiksine beter oldum
ayetin dediği oldu beter oldum
beterin beteri varmış
hiçte şükredemem
ayıp ya kendine
betere şükredilir mi
allaha ayıp etmicem diye kendime ayıp etcem
olcak işmi ya
kılmak ve kesmek
öldürmek ve zikretmek
öldürmek ve şükretmek
kıl ve kes
spor ve yemek
yemek ve spor
önce spor sonra yemek
su/şarap/kevser içmek için
önce spor sonra yemek
şaeap/su içmek için
spor yapmak ve öldürmek
kim lan bu yalancılar
kim bu kitabı yazanlar
neci lan bunlar
ne ayak lan
ne el ne ayak ne mide ne kalp ne bağırsak kaldı lan
ne lan bu yük, bu zehir, bu mehir, nehir, sihir……
siniiiiirrrrr
uffffffffffffffffffffffffffffffffff uf uf
vay vay vay, tezgaha bak
yazık , çok yazık
çok yazık çoook
çok
anasını satıyım çok
ne sikim iş lan bu
ne sikim bi insan bunu yapan
hiç mi vicdan yok
nası bi dümen bu ya
öyle her yerde de allah yok diyemicez
desek kim bilir neler yaparlar
neyse yalansız olmayacak bu hayat
yalana kızdık ama yalan söylüyoz
sakin
sakiiiiiiiiiin
sakin ol
çıkıp bi hava al
iyice sinirlendim
insanları görünce daha da sinirlendim
hava mava almayalım
napalım napalım napalııım
alalım alalım
yalnız ve sessiz olacağın bi yere gidelim
alalım bi kola çay may gidelim
şöyle yeşil, temiz bi yere oturup düşünelim
bismillahirrahmanirrahim
elhamdülillahi rabbil alemiiin
errahmanirrahiiiim
heh
ne dediğimi bilmeyenmişim he
ruhuna fatiha
hangi ruha
fatiha ne
mezarlık
kim bilir kimler yatıyo
kim bilir neyin kurbanı
şehitlik
ne şehidi
bok yoluna gitti niyazi
şuraya bak ya
rezalet
rezalet rezalet rezalet
bu mu la hayat
la dünyada hayat yoksa
ya herşey bom boksa
dünya bom bok
o bom bok bu bom bok
aldığın nefes bom boksa
ya ölmek en iyisiyse
amk
bu dünyanın gelmişini geçmişini
ah yalan dünya
ah ulan yalan dünya
senin yalanına doğruna dünya
senin herşeyine dünya
senin altınına gümüşüne
otuna yaprağına
+
cahildim dünyanın rengine kandım
aldırma gönül
gide gide bi söğüde dayandım
yangın olur biz yangına gideriz
üsküdara gideriken
başkaldırıyorum
sende iç, piç
penceresiz kaldım
…
…
+
şu gökteki güneşe yazık
şu kadar insana çalışmasına yazık
şu rezalete yanmasına yazık
boka güneş yarar mı ya
güneş bok için mi var ya
bu amk çöplüğünü aydınlatmak için mi var
+
neydim ne oldum
ebenin amıydım şimdi götü oldum
şu küfürü etmeyelim
iman bitti küfür geldi, iyi mi geldi
hayır
iman rahatlatmıyoda küfür rahatlatıyomu
ne bu rahatlık ya
rahatlamak ne
ra hat la mak
rahatlamak diye bi şey var mı ya
sıkılmak
sevmek
mutluluk
rahatlamak
sevinç
neşe
ruh var mı ruh
yok
hiç bi şey yok
+
2-
Silsevgiymiş huzurmuş mutlulukmuş
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bi şey vardı
sevmek diye bişey yokmuş
islam diye bi şey vardı
islam diye bi şey yokmuş
+
beynimi sikeyim
kafama sıçayım
oğlum küfür etme lan
küfür etme
etme
etme
efendi ol
olacak olacak
zamanla olcak
imandan çıktık küfürdende çıkarız
bunca yol katetmişisz
bunuda aşarız
oğlum da deme
lan da deme
topla kafayı
kendine gel
gelcen gelcen
sen tamamen kendine gelcen
akışa bırak
acele etme
çokta ağır gitme
olcak
+
niye rahatlamak istiyon
sıkılıyon
niye sıkılıyon
niye sıkılıyom ben ya
iman sıkıyo
niye sıkılıcam başka
imana girsem sıkıntı çıksam sıkıntı
+
öhö öhöö
evet toprarlıyoruz şimdi
allah
peygamber
ahiret
kader
kitap
melek
namaz
oruç
zekat
hac
şehadet
bu mudur
bu din
pekiiii tart bakalım
bakalım denge var mı
adalet var mı
birbirine benziyomu
birbirini tutuyomu
oruç ve zekat mesela
biri yedirmek biri yememek
hayatta yemekte var yememekte var
iyide var kötüde var gibi mi
+
yok yok
böylesi yok
bu bambaşka bi şiey
bu çorba bambaşka çorba
böyle çorba yok hiç bi şeyde yok
çorba bi din
+
gidecem arapça öğrenicem
kuranın gerçek yzünü çarpıcam müslümana
ohohohhhh oooooo
yavaş
kafayı yemek denir buna
ayrıca çok gereksiz
kafa sikmeye hiç gerek yok
+
gördüğünüz yerde öldürün
dövün
sövün
boğazlayın
kesin
taşlayın
lanetleyin
+
allah bilir siz bilmezsiniz
onlar kördür sağırdır
bilenle bilmeyen bir olur mu
kalpleri mühürlü
beyinsiz bunlar
bunlardan bi halt olmaz
onlar sizin kötülüğünüzü ister
onlar ne şeytandır onlar var ya
+
iyi allahtan
kötü allahtan
hayır allahtan
şer allahtan
kaza allahtan
hastalık allahtan
tedavi allahtan
cinayet allahtan
şiddet allahtan
küfür allahtan
iman allahtan
hakaret allahtan
aşk allahtan
meşk allahtan
zehir allahtan
şifa allahtan
sabır allahtan
şükür allahtan
isyan allahtan
bela allahtan
sela allahtan
savaş allahtan
seviş allahtan
dert allahtan
derman allahtan
düşmek allahtan
kalkmak allahtan
ceza allahtan
ödül allahtan
herşey allahtan
eee cennet allahtan cehennem allahtan
+
gribim
burnum akıyo
allahtan
sümüklerimi gördüler rezil oldum
bu da allahtan
gittim doktora ilaç iğne off
hastalıkta acı tedavide acı
bu ne yaaa
bazen tedavide yok
niye yok
allahın işine karışma
karışma
sorma
niyeleme
nasıllama
dipleme
derinleme
uğraşma
çakallar siziiiiiiiiiiiiiii
hem bana çay kahve içir
bu sümük grip olarak çıksın
kalkıp buna/hastalığa yararlıdır diye hadis yaz
ulan ben böyle işin
+
cinler
cinler adamı fena sokar
allah cinlere cinslik yapmış
onlarda allaha kıl olmuş
gelmiş kullara cinslik yapmaya
bulduğu kulları sokup duruyolar
kullarda gariban
işinde gücünde
gençler genelde
hayatlarının baharında
onlar bile kötülere zengine bişey yapamıyolar
vay
ulan kötü ve zengin olmak varmış
+
cinci büyücümü olsak napsak
bi bardak okunmuş su 20-200 lira arası
iyi iş
bi üflüyon 200 lira
üff diyon o kadar
200 lira
bi tonluk dolu tankere üflediğini düşün
bi üfleme 800000 lira
yapsak mı
hasta olmak
sınava girmek
cinslik
kıllık
kulluk
dua
şifa
üflemek
su
üçgen
tasma
kafam sikildi amk
karışmadı ya
daha iyi
kim bu kafa sikenler ya
+
azrail deyince ne korkardım
dişleri keskin bi canavar
israfil desen daha dehşet
mikail kar yağdırıyo
ayy canım benim
sevimli o
cebrail pek muhatap değil bizimle
+
muhammed
hazretiiiii muhammed
efendiler efendisi
hazreti muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
of
yoruldum
bu ne horucu, yorucu ve sıkıcı kelime
aişe validemiz
amine nenemiz
abdullah dedemiz
muhammed babamız
oofff bu ne ya
herşey onun için
biz onun için
o olmasa ne dünya ne ahiret vardı
çok lazımdı amk
batsın gitsin dünya
ahiretmiş
dünyadan beter
burda az orospu vardı
orası full orospu
full keş
+
5 asker öldü
3 korucu öldü
2 polis öldü
15 bilmem ne öldü
200 bilmem ne öldü
kim bu öldürenler
not: imandan çıktıktan sonra yoğun bi küfür dönemi, küfürden çıktıktan sonra bi durgunluk, bi bioşluk, yeni bi şeyler arama, kuranda din de bişeyler bulmak için gel gitlet, sık sık sinirlene sinirlene din yıkacak malzeme arayışı, sonra bananecilik, hiçlik, falan diye diye,
tek bildiğim, hiç bişey bilmediğim deyip bilmeye koşmak
kravatla muskanın ilişkisine dalmıştım bi zamanlar,
Silikiside aynı şekil, ikiside boyunda, ikiside şişkin filan. ne iş acaba demiştim, kravat medeniyette bu da medeniyet hissi verin diyemidir nedir filan demiştim
ben ölcem
YanıtlaSilsenin gibi onun gibi
bi şerefsizin
bi şereflinin gibi
bi teröristin
bi orospunun
bi hırsızın
bi hakimin
bi başbakanın
bi futbolcunun
….
….
gibi
ama şu farkım var ki
onlar öldüğünde çok ve boş konuşulurken
ben öldüğümde az ve öz konuşulcam
doğada namaz diye bi şey yoktur
YanıtlaSilnamaz şehir hayatının insanı için uydurulmuş bişey
siz hiç doğada namaz kılan kaplan gördünüzmü
doğada oruç diye bişey yoktur
oruç insanları açlığa alıştırmak için uydurulmuş bişey
siz hiç doğada oruç tutan bi aslan gördünüzmü
doğada zekat/para diye bişey yoktur
zekat üzerinde atatürk resmi bulunan kağıtın basımı/atatürkçülüğün varlığı için uydurulmuş bişeydir
siz hiç doğada ağaç/rızık kesip üzerinde aslan resmi olan kağıtla zekat veren bi ceylan gördünüzmü
……
……
……
……
……
……
dünya cennetinde/doğada din/iman diye bişey yoktur
din cehennem hayatının insanı için uydurulmuş bişey
siz hiç iman eden bi ayı gördünüzmü
sert seks diye bişey yoktur
sert seks kudurmuş insanlar için uydurulan bişeydir
siz hiç pompalamak gibi git gel yapan bi fil gördünüzmü
siz hiç kabeye doğa diyebilirmisiniz
siz camiye doğa diyebilirmisiniz
siz meclise doğa diyebilirmisiniz
siz eve doğa diyebilirmisiniz
diyemezsiniz
siz hiç ev cami kabe yapan karınca gördünüzmü
siz hiç oturduğu yattığı yediği içtiği yere işeyen sıçan köpek gördünüzmü
siz hiç dua eden kedi gördünüzmü
siz hiç mevlit okuyan bülbül gördünüzmü
siz hiç ilahi okuyan leylek gördünüzmü
siz hiç kuran okuyan karga gördünüzmü
siz hiç günah/suç/yasak işleyen güvercin gördünüzmü
siz hiç meyve sıkan fare gördünüzmü
siz hiç nane kurutan bi tavşan gördünüzmü
siz hiç meme sıkan inek gördünüzmü
siz hiç parmak sokan bi gergedan gördünüzmü
siz hiç sıkan siken sokan bi zebra gördünüzmü
siz hiç orospu jigolo bi yılan gördünüzmü
siz hiç hakim sırtlan gördünüzmü
siz hiç polis böcek gördünüzmü
siz hiç kasap maymun gördünüzmü
siz hiç oyuncağı olan malak gördünüzmü
siz hiç tecavüz eden bi bukalemun gördünüzmü
siz aşık olan bi istakoz gördünüzmü
siz hiç ayakkabısı olan bi zürafa gördünüzmü
…….
……..
……….
………….
siz hiç size benzeyen bi hayvan gördünüzmü
doğada yalan diye bişey yoktur
Silyalan, bu kadar binanın arasında/içinde gizli saklı yaşayan insan için uydurulmuş bişeydir
siz hiç yalan söyleyen tavuk gördünüzmü
kabak çekirdeği
YanıtlaSilkuran meali
ay çekirdeği
kuran meali
çay
cips
kuran meali
koyu kahve
kuran tefsiri
yatağa uzan
çay
kablosuz klavye
pdf kuran meali
soyun
şort giy
online kuran meali ve tefsiri
bütün gün stres
eve gel
eşle din iman kavgası et
turandursun.com/forumlar
o olmadı
ateistforum.org
evde yemek yok
sinir
gt dışarı lahmacun filan ye
yerken boşanmayı düşün
eve gel foruma gir
evlilik rezillik yaz
canım şu pozisyonda yapmak istiyo
eş hayır diyo
porno sitesine gir
o pozisyonu bul
31 çek
ertesi günü
foruma gir
din ve sekssizlik yazmaya çalış
ama yazama
yani tam istediği gibi herşeyi yazama
acayip gıcık saçma bi rüya gör
eşe anlat
o kalksın din iman tabir başlasın
kafayı ye
anlattığına bin pişman ol
rüyaları foruma yaz
hiç bi cevap alama
geç bi köşeye yalnız başına düşün
düşün düşün
boktur işin
işyerinde dindar biri her gün bi hadis söylesin
sen de he he de geç
bi kere geç
iki kere geç
o na patlayama
git akşam foruma patla
dizinin biri ateiste laf soksun
sen de sinir ol
git foruma ters ters yaz
başbakan kalksın sanki iyi bi dindar gibi ateiste bi laf etsin
sinirden başla siyaset yapmaya
başbakana ver veriştir
ama ne fayda
.............
.............
.............
teistken
YanıtlaSilgözüm yoktu
şimdi var
kulağım yoktu
şimdi var
dilim damağım
midem böbreğim
kalbim ciğerim
aklım zihnim
elim kolum
bağırsağım
kendim
benim
ayağım
tırnağım
kılım
tüyüm
dişim
......
bedenim
yoktu
şimdi var
teistken
bilgim yoktu
şimdi var
görgüm yoktu
şimdi var
terbiyem
adabım
usülüm
muaşaretim
insaniyetim
sağlığım
huzurum
rahatım
.....
yoktu
şimdi var
teistken
rengarenk gardrobum vardı
şimdi gardrobum bile yok
ceketimde gül vardı
şimdi ceketim bile yok
pantolonumun cebimde ne ararsan vardı
şimdi pantolunum bile yok
gömleğimin cebinde kalem vardı
şimdi gömleğim bile yok
.....
benim şimdi cebim bile yok
teistken
ana avrat düz giderdim
benim şimdi ne kutsal bi anam ne de avradım var
teistken
parfüm sıkar pis kokardım
bu kokularla kız t-avlardım
hacılar pis esans getirirdi
elime yüzüme sürer şifa derdim
şimdi bok kokusundan başka koku koklamıyorum
teistken
kedere kadere şikayetim vardı
sonuç alamayınca meyhanem vardı
şimdi ne kederim ne kaderim ne şikayetim ne memnuniyetim ne meyhanem var
teistken
bi hiçtim
şimdi her şey hiç
teistken
o güç ben hiçtim
şimdi o da hiç
teistken
bir şey bilmezdim
şimdi hir şey bilmeyeyim
teistken
dört çocuğum olsun isterdim
sofrada, eşim karşımda onlar iki yanımızda derdim
iki kız iki erkek
şimdi bu kadar çokluğa/bokluğa bide bende mi bok katayım
teistken
malım mülküm vardı
maldımda ayrıca
şimdi dikili ağacım bile yok
teistken
seiko 5 saatim vardı
ammada ağırdı
kolumu çevire çevire kolum evrim geçirdi
şimdi doğal saatim bile yok
teistken
vuslat yolunda trafiğe takılınca
oy verdiğim başbakana söverdim
şimdi başbakan bana sövüyo
teistken
pis pas pus pes… tim
şimdi
teistken
kafamda bin bir tilki dönerdi
döner dolaşır kürkçü dükkanına girerdi
döneklik kısır döngüde işlemekteydi
şmdi sadece dünya dönüyor
teistken
dövülme tehditleri alırdım
öldürmede alırdım
gene alıyom
şimdi daha elit tehditler alıyom ama
teistken
ak akçe kara gün içindi
şimdi ak akçem ne kara günüm var
teistken
bi çiftliğim olsun derdim
ali baba olmak isterdim
içinde köpeklerim ineklerim öküzlerim
şimdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başka olmasa
teistken
deveye diken insana siken
şimdi
teistken
taştan su çıkarma hedefim vardı
şimdi
teistken
depresyonlara girer arabesk açardım
şimdi arabeski depresyona sokuyom
teistken
annemin kollarında yaşardım
babamın da ayaklarında
şimdi ne kolum ne ayak
Bir yerine kadar desteğimi veririm.
SilBaşına sonuna dokunmam, dilimi keserim.
Her var olan kıskanılır diye bilirim.
Olanları okudum hala birleştiremedim.
Beceremedim, ben yemeğe gideyim.
İnşallah sonra devam bile ederim.
gözüne kulağına
YanıtlaSileline ayağına
midene bağırsağına
saçından tırnağına
sahip çık
çık ki kendini bilesin
çık ki kendini bulasın
çık ki ne olacam demeyesin
gözünü kulağını
YanıtlaSilelini ayağını
mideni bağırsağını
saçından tırnağına
tüm bedenini
ona buna verme
verme ki kendini bilesin
verme ki kendini bulasın
verme ki ne oldum demeyesin
Sayın Adsız,
SilHemen hemen diğer tüm konulara da parça parça, konuyla ilintili veya çağrışımsal olarak ilintisiz yazılar yazanın da siz olduğunuzu varsayarak, sizden bir ricada bulunmayı uygun gördüm.
Lütfen, bu şekilde kısa parçalar halinde, sanki bir kısa mesajlaşmaymış gibi, blogun yorum formunu kullanmayınız. Bunun yerine, görüşlerinizi bir bütün halinde ve tek seferde yazarsanız, takip etmesi ve bir anlam çıkarılması daha kolay olacaktır.
Muhtemelen siz de farkındasınızdır ki, yazdıklarınızı belli başlı mantıksal çerçeveye tek seferde oturtmak kolay değil, zira çağrışım yöntemine dayalı ve alışıldığın dışında bir üslubunuz var. Bir de bunları bu şekilde azar azar ve parça parça yayınlayınca, iyice işin içinden çıkılmaz hale geliyor durum.
Bu sebeple, ricamı tekrarlayacak olursam, konuyla hiç olmazsa az-çok ilintisi olacak biçimde ve tek parça halinde görüşlerinizi yazarsanız memnun olacağım. Aksi durumda, okuyucular açısından sıkıntı oluyor ve yorum kısmı amiyane tabirle çöp haline geliyor. Faydalı ve sürekli bir tartışma yürütmek imkansız oluyor. Her yerde sizin ilgili ilgisiz kısacık beyin fırtınalarınız baş gösteriyor.
Umarım anlayışla karşılarsınız bunu.
Saygılarımla.
Bence omer hayyama mal edilmis ama ona ait olmayan rubailerin sayisi ona ait olandan cok fazladir. Kitap fuarinda bir ilahiyat profosoru bu konu uzerinde arastima yapan birilerinin oldugunu ve yakinda yayinlanacagini soyledi. Peki mumkunmudur ? Bence evet. Kaynak seciminin yani sira rubailerde farsca kafiye uyumu dikkate alinirsa turkce sahtelerden kurtulmus oluruz.
SilBence omer hayyama mal edilmis ama ona ait olmayan rubailerin sayisi ona ait olandan cok fazladir. Kitap fuarinda bir ilahiyat profosoru bu konu uzerinde arastima yapan birilerinin oldugunu ve yakinda yayinlanacagini soyledi. Peki mumkunmudur ? Bence evet. Kaynak seciminin yani sira rubailerde farsca kafiye uyumu dikkate alinirsa turkce sahtelerden kurtulmus oluruz.
SilHangisi daha güzel söylüyor.
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=L0mGK9sh3IE
https://www.youtube.com/watch?v=jPFlXQn4O3Y