Emma Goldman: Ateizmin Felsefesi

13 Yorum
Ateizm Felsefesi'nin yeterli bir açıklamasını yapmak için, İlahi Varlık [ing. Deity] inancındaki, ilk günlerinden bugüne gelinceye kadar yaşanan, tarihsel değişimleri ele almak gerekli olacaktır. Ancak bu, bu makalenin kapsamı dahilinde değildir. Ancak Tanrı, Doğaüstü Güç, Ruh, İlahi Varlık veya Teizm'in [Tanrı'ya inanma] özünün ifadesini bulduğu diğer terimlerin zamanla ve ilerlemeyle birlikte giderek daha fazla belirsizleştiği ve muğlaklaştığından geçerken bahsetmek yerinde olur. Diğer bir deyişle, insan aklının doğal olayları anlamayı öğrenmesiyle orantılı olarak, ve bilimin insani ve toplumsal olayları giderek ilişkilendirmesi derecesine [bağlı olarak], Tanrı düşüncesi giderek daha fazla kişisel olmayan ve karmaşık bir hale gelmiştir.

Tanrı bugün, O'nun varlığının başlangıcındaki güçleri aynen temsil etmemektedir; ne de O artık insan kaderini eski zamanlardaki gibi Demir bir yumrukla yönlendirmektedir. [Bugün], Tanrı düşüncesi daha ziyade her insan zayıflığının karanlığında bulunan merak ve kuruntularını tatmin edecek, bir tür ruhani itkiyi [ing. stimulus, uyarı] ifade etmektedir. İnsanın gelişimi boyunca, Tanrı düşüncesi, [Tanrı] düşüncesinin kaynağı ile tamamıyla tutarlı bir şekilde kendini insan ilişkilerinin her bir aşamasına uyarlamaya zorlanmıştır.

Tanrılar kavramı, korku ve meraktan kaynaklanmıştır. Doğanın fenomenlerini [ing. phenomena, görüngü] anlamaktan aciz olan ve onlardan tedirgin olan ilkel insan, her korkutucu olayı kesinlikle kendisine karşı yöneltilmiş uğursuz bir güç olarak gördü; ihmal ve korku her tür batıl inancın ebeveynleri olduğu için, ilkel adamın tedirgin imgesi de Tanrı düşüncesini icat etti.

Dünyaca bilinen bir ateist ve anarşist olan Mihail Bakunin, önemli çalışması Tanrı ve Devlet'te zekice şöyle diyordu: "Tanrılarıyla, yarı-tanrılarıyla ve peygamberleriyle, mesihleriyle ve azizleriyle tüm dinler, fakültelerinin [anlama yetenekleri] tam gelişimini ve kontrolünü sağlamamış olan insanların önyargılı imgeleri tarafından yaratılmışlardır. Sonuçta, dinsel cennet, insan tarafından cehalet ve itikatla yüceltilmiş, ancak yalnızca büyütülmüş ve tersine çevrilmiş -yani kutsallaştırılmış- kendi [yarattığı] bir hayalden başka bir şey olmayan bir seraptır. Dinlerin tarihi, insan inancında birbiri ardına ortaya çıkan tanrıların doğuşunun, ihtişamının ve düşüşünün tarihi, insanoğlunun kolektif akıl ve bilincinin gelişiminden başka bir şey değildir. Bir çocuk edasıyla, -kendilerindeki veya dışsal doğadaki- niteliği ve hatta herhangi büyük bir kusuru, tarihsel olarak ilerici gelişmeleri sırasında hızlı bir şekilde keşfettikçe, [insan] bunları tasavvurun ötesinde abartması ve büyütmesinin ardından tanrılara atfetti. (...) O zaman metafiziğe ve dini düşüncelere, felsefecilere, siyasetçilere ve şairlere karşı tüm saygımla: Tanrı düşüncesi insan mantığından ve adaletinden vazgeçmek demektir; bu insan özgürlüğünün en belirgin olumsuzlanmasıdır, ve hem kuramsal hem de pratik olarak mecburen insanoğlunun köleleştirilmesiyle sonuçlanır."

Böylece zamanın gereksinimlerine göre tekrar canlandırılan, tekrar düzenlenen, genişletilen veya daraltılan Tanrı düşüncesi insanlığa hakim oldu; ve insan korkusuzca ve aydınlanmış iradesiyle başını korkusuzca güneş ışığına çevirene kadar da hakim olmaya devam edecektir. İnsanın kendini anlaması ve kendi kaderini şekillendirmesi ile orantılı olarak, teizm lüzumsuz hale gelir. İnsanın arkadaşları ile ilişkilerini ne kadar belirleyebileceği, Tanrı'ya olan bağımlılığından ne ölçüde kurtulabileceğine dayanır.

Şimdiden bir spekülasyon kuramı olan teizmin yerini ispatın bilimi olan Ateizmin aldığının belirtileri vardır; birisi Öteki Dünya'nın metafizik bulutlarına asılı dururken, öteki köklerini sağlamca toprağa salıyor. Eğer insan gerçekten de kurtulacaksa, insanın kurtarması gereken şey cennet değil, dünyadır.

Teizmin gerileyişi, bilhassa -hangi markaya sahip olurlarsa olsunlar- teistlerin endişelerinde gözlendiği üzere en ilginç manzaradır. Onlara sıkıntı veren bir şekilde, kitlelerin her gün daha fazla ateist, daha fazla din karşıtı olduğunun, yani Ulu Öte Dünya'yı ve onun cennetvari alanını meleklere ve serçelere terk etmeye fazlasıyla istekli olduklarının, çünkü kitlelerin acil yaşamsal sorunlarıyla giderek daha fazla meşgul olduğunun farkına varıyorlar.

Kitlelerin Tanrı düşüncesine, ruha ve Cenab-ı Hakka nasıl geri döndürüleceği, tüm ateistler için en acil sorundur. Bu sorular metafizik gözüktüğü kadar, aslında oldukça belirgin bir fiziksel arka plana sahiptir. Dinin, "Kutsal Hakikat"ın ödül ve cezaları, dünyadaki en büyük, en bozuk ve tehlikeli, dünyadaki en güçlü ve kârlı sanayinin -silah ve savaş gereçleri imalatı sanayisi de bundan muaf olmamak üzere- alameti farikasıdır. Bu insan aklını karartan ve insan kalbini soluksuz bırakan bir sanayidir. Gereklilik kural tanımaz; bu nedenle de tanrıya veya vahiye veya Ulu Öte Dünyaya dayanmasa bile teistlerin büyük kısmı her konuyu ele almak zorunda kalmıştır. Belki de onlar, insanlığın binbir Tanrı markasından giderek usandığını hissediyorlar.

Bu ölü teistik inanç düzeyinin nasıl canlandırılacağı tüm mezhepler için bir ölüm kalım meselesidir. Bu nedenle onların gösterdikleri hoşgörü, anlamanın değil zayıflığın hoşgörüsüdür. Belki bu, tüm dini yayınlarda gözlenen çeşitli dini felsefeleri ve çatışan teistik kuramları tek bir mezhepsel itimatta birleştirmeyi teşvik eden çabaları açıklar. Giderek çeşitli "tek doğru Tanrı, tek saf ruh, tek gerçek din" görüşleri, kitleleri ateist düşüncelerin "zararlı" etkilerinden kurtarmak için çılgınca bir çabayla müsamahakar bir şekilde gizleniyor.

Hiç kimsenin insanların neye inandığıyla -ister inanıyor olsun isterse inanıyor gözükür olsunlar- gerçekten ilgilenmemesi, teistik hoşgörünün bir karakteridir. Bu amaca ulaşmak için, en kaba ve bayağı yöntemler kullanılır. Her eğilimli zihin için hakaret anlamına gelmesi gereken, dini gayret toplantıları ve Billy Sunday'li uyanışlarıyla, bunların cahil ve meraklılar üzerindeki etkisi -pek nadiren olmamak üzere cinsel düşkünlükle bulanmış- bir hafif delilik durumu ortaya çıkarma eğilimindedir. Tüm bu çılgınca çabalar Rus despotundan Amerikan Başkanına kadar, Rockefeller ve Wanamaker'dan en küçük burjuvaya kadar bütün dünyevi güçlerden onay ve destek bulmaktadır. Billy Sunday, Y.M.C.A., Hristiyan Bilim ve çeşitli diğer dini kuramlara saçılan sermaye, boyun eğen, uysallaştırılan ve vurdumduymazlaşan kitlelerden [elde edilecek] devasa kârlar olarak geri döner.

Teistlerin çoğu, bilinçli veya bilinçsiz olarak, tanrı ve şeytanlarda, cennet ve cehennemde, ödül ve cezada; boyun eğmeleri, uysallaşmaları ve kanaatkar olmaları için insanları kamçılayan bir kamçı görür. Gerçek ise teizmin tabanını bundan çok daha önce kaybettiğidir, ancak Servet Tanrısı ve iktidarın birleşik desteği ile [yaşatılmaya çalışılıyor]. Onun gerçekte ne ölçüde iflas etmiş olduğu, bugün Avrupa'daki siperlerde ve savaş alanlarında görülmektedir.

Bütün bu teistler İlahlarını sevgi ve iyiliğin tanrısı olarak resmetmediler mi? Yine de binlerce yıllık bu tip vaizlerin ardından, tanrılar insan ırkının can çekişmesine sağır kalıyorlar. Konfiçyus Çin halkının yoksulluğu, bakımsızlığı ve sefaletiyle ilgilenmez. Buddha, Hinduları kavuran kıtlık ve açlıktan rahatsız olmadan felsefi kayıtsızlığı içinde yaşar; Jahve, İsraillilerin acı haykırışlarına sağırdır; İsa ise birbirlerini boğazlayan Hristiyanlar karşısında ölümden dirilmeyi reddeder.

"En Yükseklere kadar giden" tüm şarkı ve şükranların yükü, adalet ve merhamet sunan o Tanrı içindir. Ama hala insanlar arasındaki adaletsizlik devamlı çoğalmakta; Sadece bu ülkedeki kitlelere yapılan zulümler cennetlerin hepsini taşırmaya yeter gözüküyor. Ama tüm bu dehşetleri, bu hataları, insana karşı bu insafsızlığı sona erdirecek tanrılar neredeler? Hayır, büyük öfkesiyle ayaklanması gereken tanrılar değildir, İNSAN'dır. O, tüm ilahi varlıklarca kandırılmış, onların memurlarının ihanetine uğramış o, onun kendisi, dünya üstüne adalet getirme işini üstlenmelidir.

Ateizm felsefesi, insan zihninin genişlemesini ve büyümesini ifade eder. Teizm felsefesi, eğer felsefe olarak adlandırabilirsek onu, statik ve sabittir. Bu gizemlerin içyüzünü anlamak için, teistik bakış açısından üstünkörü bir girişim bile, her şeye kadir olmaktaki inanmazlığı ve hatta insanın dışındaki ilahi güçlerin hikmetinin reddini gösterir. Ne şans ki, insan zihni asla sabitliklerle [katılıklarla] sınırlanmamıştır, ve sınırlandırılamaz da. [İnsan zihni] bilgiye ve hayata doğru olan ağır ilerleyişine durmaksızın devam etmektedir. İnsan zihni, "evrenin, boşlukta varolan bir tür ilahi aklın yaratıcı emirlerinin sonucu, mükemmel işleyen şaheser bir karmaşadan üretilmediğinin" farkına varıyor; [evrenin], zamanın, çatışma ve afetlerin, geriletmelerin; teistlerin "düzen ve güzelliğe yönlendirilen bir evren" dediklerine [yol açan] seçme ilkesi sayesindeki kristalleşen çekimin çağlar boyunca işleyen kaotik kuvvetlerin bir ürünüdür. Joseph McCabe'nin Tanrının Varlığı'nda oldukça iyi bir şekilde ifade ettiği üzere: "doğanın yasası bir kanun yapıcı tarafından hazırlanan bir formül değil, gözlenen olguların basit bir özetidir -bir 'olgular yığını'dır. Şeyler ortada bir yasa olduğu için belli bir şekilde hareket etmezler, bizim onların o şekilde davranmalarını 'yasa' diye ifade etmemiz yüzünden belli bir şekilde davranırlar".

Ateizm felsefesi, hiçbir metafiziksel Öteki Dünya veya İlahi Düzenleyici'nin olmadığı bir yaşam anlayışını temsil eder. Ruhları, kahinleri ve ortalama kanaatkarlığıyla insanlığı çaresiz bir alçalışa mahkum eden gerçekdışı dünyanın aksine, [ateizm felsefesi] özgürleştirici, genişletici ve güzelleştirici imkanlarıyla güncel, gerçek bir dünya anlayışıdır.

Bu gerçek, görünür dünyanın ve bizlerin yaşamlarının, fiziksel olarak gösterilebilir kuvvetler yerine, çok uzun bir süreden beri metafiziksel spekülasyonların etkisi altında kalması çılgınca bir paradoks olarak gözükebilir; ancak bu acıklı bir gerçektir. Teistik düşüncenin kamçı darbeleri altında, bu dünya insanın Tanrı'nın iradesi doğrultusunda kendinden fedakarlık etme kapasitesinin sınandığı geçici bir durak olmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmez. Ancak o iradenin doğasını anlamaya giriştiği anda, her şeye gücü yeten sonsuz bir iradenin ötesine geçme çabasının "sonlu insan aklı" için boş bir şey olduğu söylenir insana. Bu her şeye kadir olmanın müthiş ağırlığı altında, insan toza dönüştürülür -karanlıkta kalmış ve terden sırılsıklam iradesiz bir yaratık. Ateizm felsefesinin zaferi, insanın tanrılar karabasanından kurtulması demektir; ulaşılamaz olan hayallerin dağılıp kaybolması demektir. Mantığın aydınlığı tekrar tekrar teistik karabasanı defetmiştir, ancak yoksulluk, sefalet ve korku -eski ya da yeni olsunlar, dışsal [görünürdeki] biçimleri ne olursa olsun, özlerinde çok az farklı olmalarına rağmen- bu hayalleri yeniden yaratmıştır. Ateizm ise, öte yandan, felsefi yönüyle yalnızca belirli bir Tanrı algısına bağlılığı reddetmekle kalmaz, Tanrı düşüncesine hizmetkarlığı reddeder ve bu şekildeki teistik ilkelere karşı çıkar. Kendi başlarınaki işlevleri bağlamında Tanrılar [düşüncesi], dünyayı ve dünya üstündeki insanları doğaüstü ve hatta her şeye kadir bir gücün yönetmesini ifade eden teizm ilkesinin yarısı kadar bile zararlı değildir. Ateizmin bütün gücüyle savaştığı şey teizmin mutlakçılığıdır, onun insanlık üzerindeki mahvedici etkisidir, onun düşünce ve eylem üzerindeki felç edici etkisidir.

Ateizm felsefesinin kökleri bu dünyadadır, bu yaşamdadır; amacı, Yahudacı, İsacı, Muhammedçi, Budistik, Brahmanistik olsun veya başka herhangi bir şey olsun, insan ırkının tüm bu Tanrı-başlarından kurtulmasıdır. İnsanoğlu tanrılarını yarattığı için uzun zamandır ve ağır bir şekilde cezalandırıldı; tanrılar başladığından beri insanın payına acı ve zulümden başka bir şey düşmedi. Bu aptalca hatadan kurtulmanın tek bir yolu var: İnsan kendisini cennet ve cehennemin kapılarına zincirleyen bu prangaları kırmalıdır, böylece yeniden uyanmış ve aydınlanmış bilinciyle yeryüzü üzerinde yeni bir dünya kurmaya başlayabilir.

Ateistik felsefenin insan aklı ve zihninde zafer kazanmasından sonra ancak, özgürlük ve güzellik gerçekleşebilir. Cennetten hediye edilmiş bir güzelliğin işe yaramaz olduğu ispatlanmıştır. İnsan kendisi için uygun olan tek cennetin dünya üzerinde olduğunu görmeyi öğrendiği zaman ancak, [güzellik] yaşamın özü ve itkisi haline gelecektir. Ateizm halihazırda, insanın -ruhsal olarak yoksul olanlar için [hazırlanmış] bir tezgah olan- cennete ilişkin pazarlığı [demek] olan ceza ve ödüle olan bağlılığından kurtulmasına yardım etmektedir.

Bütün teistler, İlahi Güce inanç olmaksızın ahlakın, adaletin, dürüstlüğün ve sadakatın olamayacağında ısrar etmiyorlar mı? Korku ve umuda dayanan böylesi bir ahlak, kısmen kendine karşı dürüst olmakla, kısmense ikiyüzlülükle dolu olan iğrenç bir ürün olagelmiştir. Doğruluk, adalet ve sadakate gelince, onların cesur temsilcileri ve yürekli açıklayıcıları kimler olmuştur? Neredeyse her zaman tanrısız olanlar: Ateistler; onlar bunlar için yaşamış, savaşmış ve ölmüşlerdir. Adaletin, doğruluğun ve sadakatın cennetle ilgili olmadığını, insan ırkının toplumsal ve maddi yaşamında sürmekte olan devasa değişikliklerle ilişkili olduğunu ve bunlarla birlikte örüldüğünü [ing. interwoven] ; sabit ve ebedi değil, bizzat hayatın kendisi gibi değişmekte olduğunu biliyorlardı. Ateizm felsefesinin ulaşabileceği nihai yer hakkında hiç kimse bir kehanette bulunamaz. Ancak şu kadarı şimdiden tahmin edilebilir: insan ilişkileri ancak onun yeniden yaratıcı ateşi sayesinde geçmişin dehşetlerinden arınabilir.

Düşünceli insanlar, insanlığa dini terör tarafından dayatılan ahlaki kuralların basmakalıplaştığını ve bu nedenle de bütün canlılığını kaybettiğinin anlamaya başlıyorlar. Bugüne, onun parçalayıcı niteliğine, düşmanlıklarıyla birbirleriyle çatışan çıkarlarına, suçlarına ve hırsına genel bir bakış, teistik ahlakın kısırlığını kanıtlanmaya yeterlidir.

İnsan, kendi arkadaşlarıyla [toplumdaki diğer bireylerle] olan ilişkilerini öğrenebilmeden önce kendine gelmelidir. İsa'ya zincirli Prometheus, karanlıkların akbabalarının avı olarak kalmaya mahkumdur. Zincirlerinden kurtulmuş Prometheus ve siz, geceyi ve onun dehşetlerini defedeceksiniz.

Tanrıları olumsuzlamasıyla Ateizm aynı zamanda insanın en kuvvetli onanmasıdır; ve insan sayesinde de yaşamın, amacın ve güzelliğin ebedi bir onaylamadır.

Emma Goldman
Ateizmin Felsefesi

İlk defa Şubat 1916'da Mother Earth adlı dergide The Philosophy of Atheism başlığıyla yayınlanan bu makalenin orijinal haline buradan ulaşabilirsiniz. Bloga aktardığım çevirinin kaynağı ise şurasıdır.

13 yorum:

  1. eskiden kendi yazılarını daha çok koyar, kendi fikirlerini ünlü yazarların fikirleriyle çok güzel yedirirdin(iyi anlamda tabi ki) bu aralar alıntıya bağladın, seni daha çok yorumunlarını katarken görmek isteriz.

    YanıtlaSil
  2. Böyle bir değişimin fark edilmesi bir anlamda hoşuma gitti diyebilirim.

    Durum şundan ibaret: Blog yorumlarında birçok görüşümü yazdığım için zaten kendimi ifade ettiğimi düşünüyorum. Diğer bir deyişle, buraya ayrı bir konu olarak yazacağım şeyi, blog yorumlarında yazarak tüketiyorum.

    Ama bakarız, olmazsa yine eski usule geri dönerim.

    YanıtlaSil
  3. Adsız'a katılıyorum

    YanıtlaSil
  4. vay deli gönülll.

    YanıtlaSil
  5. Biz allah tanımayız.
    Biz kanun tanımayız.
    Biz din tanımayız.
    Biz iman tanımayız.
    Biz elçi tanımayız.
    Biz inanç tanımayız.
    Biz devlet tanımayız.
    Biz kural tanımayız.
    Biz ahlak tanımayız.
    Biz çalışma tanımayız.
    Biz az yeme tanımayız.
    Biz çok yeme tanımayız.
    Biz zemzem tanımayız.
    Biz şurup tanımayız.
    Biz para tanımayız.
    Biz akıl tanımayız.

    Biz allaha karşıyız.
    Biz kanuna karşıyız.
    Biz dine karşıyız.
    Biz imana karşıyız.
    Biz elçiye karşıyız.
    Biz inanca karşıyız.
    Biz devlete karşıyız.
    Biz kurala karşıyız.
    Biz ahlaka karşıyız.
    Biz çalışmaya karşıyız.
    Biz az yemeye karşıyız.
    Biz çok yemeye karşıyız.
    Biz zemzeme karşıyız.
    Biz şuruba karşıyız.
    Biz paraya karşıyız.
    Biz akıla karşıyız.

    Biz allahsızız.
    Biz kanunsuzuz.
    Biz dinsiziz.
    Biz imansızız.
    Biz elçisiziz.
    Biz inançsızız.
    Biz devletsiziz.
    Biz kuralsızız.
    Biz ahlaksızız.
    Biz işsiziz.
    Biz az yemesiziz.
    Biz çok yemesiziz.
    Biz zemzemsiziz.
    Biz şurupsuzuz.
    Biz parasızız.
    Biz akılsızız.

    Biz kimsesiziz, Biz komşusuzuz, Biz evsiziz, Biz barksızız, Biz yurtsuzuz, Biz çorapsızız, biz donsuzuz, biz yalansızız, biz şeytansızız, biz kalpsiziz, BİZ HİÇ SİZİN GİBİ DEĞİLİZ.

    YanıtlaSil
  6. Divan edebiyatında kafir.

    http://www.turkishstudies.net/Makaleler/1674996853_027Demir%20Recep-431-445.pdf

    Birşey anlamıyorum ama, buradaki şiirler kafiri daha çok islamsız (müslüman olmayan, hristiyan, musevi) anlamında alıyor sanki.

    Bu şiirler kafiri inançsız (ateist, agnostik vb.) anlamında alıyor olabilir mi? Yada şöyle sorayım, divan edebiyatı inançsızı ele almışmıdır?

    Şiirlerin bazısı sövgü değil övgü gibi.

    Zinhar eline ayine vermen o kafirin

    Zira görünce suretini büt-perest olur

    (Sakın o kafirin –aşığın aşkını görmemezlikten gelip inkar eden o kafirin- eline ayna vermeyin. Çünkü kendi suretini görünce kesinlikle kendi güzelliğine tapan bir putperest olur)

    Neden bakarsın sık sık böyle mir'at-ı mücellaya
    Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir

    Sevgilinin aşkı Nedim’in aklını başından almıştır. Nedim’in gözlerini aşk u şevkten kör eden sevgili kendi güzelliğinin farkındadır ve bir an olsun ayna karşısında güzelliğini seyretmekten kendini alamaz. Nedim’den sakladığı güzelliğini ayna ile paylaşır ve Nedim’e zulmeder. Bu nedenle Nedim sevgilisine kâfir diye seslenir.

    O kâfir-beççe bir peymâne sahbâ sundu kim alıp
    Derûn-i lâleden âteş fürûzân olduğun gördük

    Kız oğlan nazı nazın şehlevend avazı avazın
    Belasın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir

    Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
    Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kafir

    Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
    Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafir

    Şarab-ı ateşinin keyfi rüyun şul´elendirmiş
    Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir

    YanıtlaSil
  7. kuran/dinciler ateistler hakkında doğru yazıyor/söylüyor. -1-

    *şeytan/ateist allahı inkar etmiyor, büyükleniyor.

    ateizm zaten inkarcılık değil. bu bakımdan “allahı inkar etmediği” doğru.

    inkar:Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma. 2. Kabul etmeme, tanımama.

    ateist kibirli mi. kibrin anlam çeşitlerine göre bu da doğru.

    büyüklenme:Kendi değer ve yetenekleri üzerinde aşırı inanç ve beğenisi bulunma. - Kendini büyük gösterme - kibir - Övünme - heyheylenme - Kendini beğenme - başkalarından üstün tutma - benlik - gurur - Kendi kişiliğine önem verme - kişiliğini üstün görme - Sinir bozukluğu - sinirlilik

    *şeytan/ateist sizin düşmanınızdır.

    ateist düşman mı. anlam çeşidine göre düşman. doğru.

    düşman:Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse -yağı - hasım - antagonist - dost karşıtı - Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar - Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.) - Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse: -. Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse:

    *şeytan/ateist allahı inkar etmiyor, karşı geliyor.

    doğru.

    karşı gelme: itaatsizlik, karşıtlık, zıtlık

    şeytan/ateist ateş üstün, allah/teist toprak üstün diyor.

    şeytan/ateist allahı inkar etmiyor, ayetlere/kurana/yazanlara/denenlere/din bilgisine karşı geliyor.

    *ateist ateizmi bilmiyor.

    evet doğru. ateizm bu değil. ateizm tanrıyla ilgili, dinle değil.

    YanıtlaSil
  8. kuran/dinciler ateistler hakkında doğru yazıyor/söylüyor. -2-

    Onlar muhakkak ki ateisttirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü’min olmazlar.

    Allah ateistlerin kalplerinin üzerini ve işitme (sem’î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

    Ve insanlardan/ateistlerden bir kısmı derler ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe (hayatta iken ruhun Allah’a ulaşacağı güne) îmân ettik.” Ve onlar mü’min değillerdir.

    Allah’ı ve âmenû olanları aldatırlar. Ve ateistler, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farkında da olmazlar.

    ateistlere (Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için, kalpleri engelli ve başkalarını hidayetten men ettikleri için Allah’ın hastalıklarını artırdığı insanlara): “Yeryüzünde fesat çıkarmayın (başkalarını Allah'ın yolundan men etmeyin)!” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler.

    Gerçekten ateistler, fesat çıkaranlar, ateistler değil mi? Ve lâkin farkında değiller.

    Ve ateistlere: “İnsanların inandıkları gibi siz de âmenû olun (Allah’a ulaşmayı dileyin).” denildiği zaman: “O sefihlerin (akılsızların) îmân ettiği gibi mi âmenû olalım?” dediler. Gerçekten onlar, kendileri sefih değiller mi? Ve lâkin bilmiyorlar.

    Ve âmenû olanlarla buluştukları zaman: “Biz îmân ettik.” dediler. Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Muhakkak ki biz sizinle beraberiz. Biz (onlarla) sadece alay eden kimseleriz.” dediler.

    Allah da onlarla istihza (alay) eder ve onlara mühlet verir. ateistler, kendi azgınlıkları (isyanları) içinde bocalarlar.

    İşte ateistler, o kimselerdir ki, hidayet ile dalâleti satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi.

    ateistlerin durumu, ateş yakıp böylece çevresindeki şeyleri aydınlattığı zaman Allah’ın nurlarını giderdiği ve onları karanlıklar içinde bıraktığı kimselerin durumu gibidir. (Artık) onlar göremezler.

    ateistler sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar dönemezler.

    Veya (onlar), gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşek bulunan bir yağmura (tutulmuş) gibidirler. Yıldırımların (dehşetinden) ölüm korkusuyla kulaklarını parmaklarıyla tıkarlar. Ve Allah, ateistleri kuşatandır.

    Şimşek neredeyse ateistlerin gözlerini kamaştırır. ateistleri her aydınlatmasında onun (ışığında) yürürler. Ve ateistlerin üzerlerine karanlık çökünce de dikilip kalırlar. Ve eğer Allah dileseydi, ateistlerin duymalarını da görmelerini de elbette giderirdi. Muhakkak ki Allah, herşeye kâdirdir (herşeye gücü yeter).

    ateist/şeytan zamanında yıllarca allaha ibadet etti, kuranı okudu imam oldu hoca oldu şu oldu bu oldu, gün geldi inkar etti

    ateist/şeytan allaha kızıyor ve teistleri/kulları senden uzaklaştıracağım, o na yanlışı süslü göstereceğim filan diyo.

    zaten a-teizm bugün allahın varlığını eleştiren/inkar eden değil, ayetlerini/bilgilerini/sözlerini inkar eden durumda.

    Sizi yeryüzünde halifeler kılan O’dur. Artık kim inkâr ederse, o zaman onun küfrü kendi aleyhinedir. ateistlere küfürleri, Rab’lerinin huzurunda, gazaptan başka bir şey artırmaz ve ateistere küfürleri, hasardan (ziyandan) başka bir şey artırmaz.

    YanıtlaSil
  9. satın almak. ateistler hidayet ile dalaleti satın aldılar. doğru ile yanlışı satın aldılar. doğruyu ve yanlışı satın aldılar. bilgiyi, ilmi satın aldılar.

    ateş nur aydınlık karanlık. ateistler bi şeyin aydınlığıyla diğer aydınlıkları göremezler/karartırlar. ateistler yeryüzünde fesat ve bozgun çıkarırlar, fakat farkında değiller. çünkü kör sağır ve dilsizler. ateistler allahın varlığına karşı değil, yaratılanlara karşı kördür, sağırdır dilsizdir. bi bilişe takıldıklarında diğerlerini görmezler. bu halleri azap verir. azap dünyada azap, ruhsal azap, bedensel azap vb. allahın varlığına karşı körlük zaten olmaz, çünkü allah görünmezdir.

    gerçekte fesat çıkaran ateisttir, teist değil. olabilir, tartışılmalı.

    hatta neredeye ışid bile ateistin işi diyolar. ateistler böyle olduklarından böyle oluyor, şöyle olsalardı şöyle/ışid olmazdı denebilir mi, denebilir.

    ateist teisti, teist ateisti düzelticem diye uğraşınca ortalık ışid/kan gölü oluyor mu, olabilir. ateistler istese ışidi btirir mi, bitirir.

    hatta hatta her şey ateistlerin işi deniyosa, doğru sayılabilir. çünkü birinin/bişeyin değişmemesi hiç bişeyin değişmemesidir. bişeyin yanlış olması her şeyin yanlış olmasıdır. birinin ölümünde herkesin katil olmasıdır.

    bilinmeyenler ile bilinenler birbrine girince bi gelişme olmuyor.

    ateist islam terör diyeceğine, sadece terörle ilgilenseydi ne olurdu.terörün köküne inseydi terörün kökünü kazıyamazmıydı, kazırdı. bilim terörizmin köklerine iniyomuş, ondan hayır gelmez, o gider kök diye toprağı kazar, terörizmde çöker altında kalır ölür, bizde bişey öğrenemeyiz, çöken terörizmde delillerde çöker/gider. çöken terörizm böylece yeniden inşa edilebilir/dikilebilir. bilim ne yaparsa yapsın, ateist bozuksa bozgun hep vardır/olacaktır, denebilir. şuursuz fesat şuurlu fesatçıları doğurur.

    şimşek ve göz. ateistler bi ışık/ilim görürler ve gözlerini oradan ayırmazlar, o ilmin yolunda/aydınında yürürler. şimşek sönüp/ilim gidip yerini karanlık alınca ateistler oldukları yerde kalır hareket edemez donup/durup kalırlar, yürüyemezler.

    gürleme, şimşek, karanlık, yıldırım. aydınlık ve karanlık karışımı içinde kalmanın azabı, üstüne gelen/yağan saldırılar gürültüler tepkiler gürlemeler, ölme/öldürülme korkusu

    ateistte yalan/riya var, korku var, yanlış kanı var, azgınlığın/isyanlığın verdiği bocalama var, bilgisizliği var, hataları var, farkındasızlığı var, varda var.

    kuranda ateiste bi kin düşmanlık nefret yok, ateistin tarifi var. ateisti yalan/yablış yazma yok, doğru sanki. ateistin durumu hemen hemen bu.

    teisti allah yolundan men etmiycen, allahtan men ediicen. bozgunculuk allah yolundan men etmeye çalışmak, allahtan men etmeye çalışmak değil.

    namaz ağrı, oruç sızı demişin bunlar boş. esas sorun allah. ateizm, antiteizm deyip, artıteizm yaşıyor. antizarar değil artızararlık. zaten dünyada anti ne varsa aslında artı.

    kuranda bi sorun yok,.ifadeleri kine çeviren ateist/teist diyelim biz. allah ateiste bi şey demiyo, kızmıyo etmyo, çünkü ateisti biliyo, kul ateisti bilmiyo yanlış anlıyo kin duyuyo, ateist kuranı yanlış anlıyo öfke duyuyo.

    kurana iyi çalışılırsa, ateizm-teizm sertliği/dertliği biter, mertliği gelir. hiç bi sorun yok kuranda ateizme karşı. din ateizmi katletmedi, katletmezde belki. ateizmin iyi niyeti biliniyo.iyi niyetli ister dinli olsun ister dinsiz bişey olmaz. din, din içindeki kasti bozguncuları katletti. kötü niyetli dinliler yada dinsizler katletildi. dini kendi çıkarına kullananlar katletildi. ayet değiştirenler katledildi. vs.

    hidayeti/dalaletisatın almak başka satın vermek başka. din alana değil verene kızar.

    bilinçli olarak zarar vermek başka, bilinçsiz olarak zarar vermek başka. din bilinçli olana kızar.

    zaten dini din bozar/karar, din dışılık değil. bk. deccal.

    zaten her mümin ateisti gözü önünde görüyor. ateist iyi adam, iyi niyetli. müminin kızdığı başkaları.

    iyi niyetli ateisti katlederse, kötü niyetli dinciler katleder. kötü niyetli ateisti her dinci katleder.

    her ihtimale karşıda tedbirli olmakta fayda var.

    bu yorum daha mantıklı hale gelebilir. ben şimdi çok üzerinde durmadım.

    YanıtlaSil
  10. adına teizm/ateizm dendi ama uygulanmadı, yaşanmadı.

    kitaplar/kuran yada anlatılan kuran, teistlerle ateistlerin kafasını karıştırdı, kafasını sıktı bulandırdı dondurdu, söyleyeceklerini tartışacaklarını değiştirdi/kapattı/engelledi, işin esası olan “allah varlığı ve birliği” mevzusundan çıkardı, esas olan temel olan meseleyi kapattı, kapalı/karanlık kuranla meşgul olmasını sağladı, kitabıda açıkmış/aydınmış gibi tartıştırmayı başardı, yetmedi iki grubu birbirine farklı anlattı, iki grubu kopardı, iki grubun arasını bozdu, iki grubu birbirinden ayırdı. ne olursa olsun az çok bişeyleri yine değiştirirdi ateist çünkü. ateiste korku verdi, ateist riyakar/çekingen oldu.

    falan oldu filan oldu insanlar birbirinden bi şey anlamaz oldu.

    e zaten dinin amacıda buydu, anlama, hiç bi şey anlama, putperestide anlama ateistide anlama müşrikleride anlama imanıda anlama imansızlığıda anlama kuranıda anlama allahıda anlama dininide anlama, …. kendini anlama ağacı anlama kediyi anlama mideni anlama bağırsağını anlama güneşi anlama ayı anlama marsı anlama….. hiç bi şey anlama.

    allahı/kuranı vs. yüzde yüz anlayan var mı, yok.

    hiç kimse imanlıyla imansızı anlayamaz. doğru anlayamaz.
    kimin cennete kimin cehenneme gideceğini anlayamaz. doğru anlayamaz.
    kimse kimseyi anlayamaz. doğru anlayamaz.

    yıl 2015
    ateist olup “inşallah” desen senin içinde iman olduğuna inanılıyor.
    teist olup “dilerim” desen senin içinde imansızlık olduğu şüphesi doğuyo.

    teizm-ateizm dün yoktu, bugünde yok. bu iki gurubun adı melekizm-şeytanizm gibi bişey.

    melek ve şeytan allah için ne yapıyosa, imanlı ve imansızda onu yapıyor.

    allahın varlığı ve birliği değil, melek ve şeytan konuşuluyor.

    şeytanın varlığı ve birliği ve gücü daha çok konuşuluyor.

    aşağı yukarı üç tanrı/hakim var. tanrının biri alt tanrıları piyasaya sürmüş kullarıyla uğraştırıyor, piyasayı yönetiyor.

    onlar oynuyor o da yukardan seyrediyor.

    melek/teist ve şeytan/ateist farkında olmadan allahın/dinin istediğini yapıyor.

    allahın kulu yada karşısında olanı yok, din köleleri/kulları “test ve ateist” var.

    YanıtlaSil
  11. http://www.melikgazimuftulugu.gov.tr/ekitap/ateizmelestirisi/ATEIZM-html5.html
    http://kitap.ihya.org/ateizm-elestirisi/konu-247.htm
    http://dergi.ilahiyat.omu.edu.tr/Makaleler/409308724_200519120110.pdf
    https://turandursunkutuphanesi.files.wordpress.com/2013/03/teizm-yada-ateizm-tanri-tanimazligin-felsefi-boyutlari_aydin-topaloglu_decreased2.pdf
    http://www.aktuelpsikoloji.com/psikanalitik-ateizm-69h.htm

    freud din bi yanılsama….. kendi görüşüyle çürütülebilir, ateizm bi yanılsama
    yanılsama senin ifade anlayışında,
    bu ifadeler hem dinte/izm hem ateizm yanılsama olarak anlaşılamaz mi, din ve ateizm bi yanılsama diye cümle olamaz mı yani. iyilik ve kötülük bi yanılsama, komünizm ve kapitalizm bi yanılsama, beyaz ve siyah bi yanılsama…… diye cümle olamaz mı, gerçi yanılsama derken ne kastediyo orasıda meçhul

    aynı yada ayrı zamanda söylenmiş bi cümle de olsa kişiyi düşünce farklılığı yada akıl sorunlusu gibi görenin aklını kontrol etmek lazım

    ayrıca

    psikanalitik ateizm büyük bi yanılsama “psikanaliz zaten yanılsama tabi orası malum”

    biyolojik, antropolojik….... ateizm olmaz. olduruluyosa zararlı sonuçlar doğurur.

    psikolojik, biyolojik, antropolojik… teizm de olmaz.

    problemli bi çocukluk, kendi yaşamından izlenim vs. ve ateizm. ne alaka. her olayda böyle bi konuyu ortaya atmanın amacı ne. o sounluyduda ben sen o sorunsuzmuyduk. bu sorunluda, kafayı kırmışta, bilmem ne de sapıtmış/yanlış mı oluyo yani.

    ayrıca her yerde bu ölümsüzlük saçmalığını ateizme yamamanın amacı ne. iki çakma ateist sanalda iki bin rumuzla ölümsüzlüğü savunmuş, iki çakma/sahte/özsüz bilim adamı da buna yol/dal vermiş. ateist ölümsüzlüğün olacağını düşünüyo olmuş.

    yanılsamadan ölümsüzlüğe gelmeyi nasıl bağladın, nası yanılsamasız bi insansın ben anlayamadım, bende ne yanılganım dimi.

    bu yazı”lar” baştan sona yanılsama

    duyu yanılması diye de bişey olmaz, duyu yanılsaması demekte bi yanılsama

    pis bi gömlek kokusunu yanık kokusu zannetmek burun yanılsaması mı

    yanılsama olur mu/var mı orasıda meçhul

    yanılsama deyip tanımını açıklamasını iyice yapmamanız ayrıca düşündürücü.

    yanılsama hakkında bol bol resim değil çizim/photoshop olmasıda düşündürücü.

    bilmeden biliyorum havasına giren bilimi ve adamını anlamak lazım.

    http://www.sozce.com/nedir/42772-beyinsiz

    hepimiz salağız/manyağız/ahmağız….

    bunlarda ek olsun,
    http://www.sozce.com/nedir/207040-kotek

    hepimiz dayıyız/dayılız/kötiliz…..

    http://www.sozce.com/nedir/186402-katil

    hepimiz katiliz

    YanıtlaSil
  12. sahte teist
    https://www.youtube.com/watch?v=upKWBD4fL3c

    bu blogda, bu programdaki kişinin iyice analiz edilmesinin, mantık hatalarının, yanlışlarının yalanlarının ortaya çıkarılmasının, söylmlerinin toplumu nereye getirdiğinin, şiddar tavırlarının belirlenmesinin, ses tonu vücut dili incelemesinin, vs vs faydalı olacağını düşünüyom

    sahte ateist için örnek kişi şu an bulamadım. bulunursa o nuda almak faydalı olur.

    YanıtlaSil