Beynimiz ve Biz: Murphy Kanunları ve Algıda Seçicilik

Yorum Yok
Yazımıza geçmeden önce, Dünyalılar.org isimli siteden aldığımız alıntı ile bu kanunların çıkışı ve sahibi ile, söz konusu kanunlardan bazılarını sizlerle paylaşalım.

NEDİR BU MURPHY KANUNLARI?
Birkaç tane kuyruk olan gişelerde ya da kasalarda gözünüze kestirdiğiniz bir tanesine girdiğiniz anda diğerleri daha hızlı ilerlemeye başlar. Arabayı yıkattığınızın ertesi günü berbat çamurlu bir yağmur yağar. Banyoya girip musluğu açtığınızda telefon çalar… Böyle örnekler uzatılabilir. Bunları yaşıyorsanız, yalnız değilsiniz. Evrensel Murphy kanunlarından biri daha çalıştı demektir. Bu kanunlardan en bilineni “Bir şey ters gidebiliyorsa gider” sözüdür. Bu sözün üzerine çeşitlemeler yapılmış, her türlü durum için Murphy kuralları uydurulmuştur.

Bir nevi başarısızlıklar veya şanssızlıklar üzerine yoğunlaşmış olan mühendis Edward A. Murphy Jr tarafından ortaya atılan Murphy kanunları için kaynak araştırması yapıldığında pek çok değişik hikaye ile karşılaşılıyor. Konu hakkında yazılmış pek çok kitap da bulunuyor.

Hikayenin başlangıcı Kaliforniya’daki Edwards Hava Üssü’nde 1949 yılına kadar gidiyor. Murphy’nin, Amerikan Hava Kuvvetlerinin MX981 kod adlı, çarpışma testi araştırma projesi sırasında John Stapp tarafından meşhur edilmesine dayanıyor.

Kanunun isim babası, o sırada mühendis bir yüzbaşı olan Ed Murphy. Gerginlik ölçen algılayıcılarda kablolamadan doğan sürekli hatalardan bıkan Murphy, kablolamayı yapan teknisyene kızgınlığını “bir işi yanlış yapmanın bir yolu varsa, bu adam onu mutlaka bulur” diyerek dile getiriliyor. Buradaki komedi potansiyelini gören iş arkadaşları, Murphy’nin bu cümlesi ve çeşitli varyasyonlarına “Murphy’nin Kanunları” adını veriyorlar ve aralarında esprili bir şekilde yaymaya başlıyorlar.

Bu kanunların kapalı bir çalışma ortamı olan bu hava üssünden, halka ve dünyaya yayılmasının sebebi de yine John Strapp. Proje ile ilgili yaptığı basın toplantısında gazetecilere şöyle diyor: “Yıllardır yaptığımız çarpışma testlerinin güvenle devam etmesi; Murphy Kanunları’na kalpten inanmamız ve kaçınılmaz olan sonuçları sürekli görmezden gelmemizden kaynaklanmaktadır!”.

Bu basın toplantısı ve ardından Murphy Kanunu’nun bazı reklamlarda kullanılması, bir anda kamuoyunda bir ilgi patlamasına yol açmış ve “Murphy Kanunları” önce Amerikan toplumunda, sonra dünyada bir anda büyük bir ilgi ile karşılaşmıştır.

Bir kaç ay içinde “Murphy’nin Kanunları”, mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958′de de nihayet Webster’in sözlüğüne girdi.

Bir proje üzerinde çalışırken işlerin sürekli ters gitmesini eleştirmek üzere bir dizi kuramlar geliştiren Murhpy, aynı yıllarda New York menşeli ‘Harvey Hutter’ yayınevi tarafından derlenerek bir kitap haline getirilince bir anda kendi adıyla anılan kuramları ile birlikte dünya çapında ün kazandı. Teknoloji, aşk, askerlik ve hukuk ile ilgili günlük hayatta yaşanan sorunları gözler önüne seren ve zaman zaman da pratik çözümler sunan ‘Murhpy Kanunları’, 1949 yılından sonra başkaları tarafından da geliştirildi.

Murphy’nin altın kuralı: Parası olan, kanunu koyar!
Murphy Felsefesi: Gülümse… Yarın, daha kötü olacak.
Murphy değişmezi: Dünyadaki nüfus, sürekli artar; ama toplam zeka, sabit kalır.
Murphy Kanunları’nın temeli, şu söze dayanır: “Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri, istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu olasılık, gerçekleşecektir.”

Murphy Kanunları’nın tersi, murphy kanununun tersten yazılışı olan “Yhprum Kanunu” olarak tanımlanır. Bu kanuna göre; ” bir şeyin çalışma ihtimali varsa mutlaka çalışır, bir işin oluru varsa mutlaka olur.”

Ancak İnsanlar, daha çok karamsar düşündükleri için bu olumlu düşünmeye odaklanan kanunlar Murhpy kanunları kadar ilgi görmemiştir.

ALGIDA SEÇİCİLİK VE MURPHY KANUNLARI
Evet, bu alıntıdan sonra esas yazımıza geçebiliriz.

Murphy kanunları olarak karşılaştığımız olay veya davranış biçimleri, yakından bakıldığında ALGIDA SEÇİCİLİK veya kişiliğimizin parçası olan davranışlarımızın sonucu olarak ortaya çıkarlar. Söz gelimi, A marka veya model bir araba aldığımızda, o güne kadar dikkat etmediğimiz bu marka ve modeller, sokakta gezinirken gözümüze daha fazla çarpar. Çünkü zihnimiz, bilinçli düzeyde değil, bilinçaltı dediğimiz alt sistemlerde, yeni aldığımız arabanın özelliklerini beynimde var olan diğer bilgilerimizle eşleştirmekte, anılarımıza katmaya çalışmaktadır. 

Keza, yeni aldığımız arabanın özelliklerinin, hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığını ortaya koymak adına haz mekanizmamızı da harekete geçirerek rasyonalize (akla uygun hale getirmek) etmektedir. Diğer bir deyişle, o arabayı satın almamızla ilgili olarak, zihnimizde var olan ve beğenmediğimiz özellikleri varsa veya iyi bir yatırım yapıp yapmadığımız konusu kafamızı karıştırıyorsa, beğenmediğimiz özellikler veya olumsuz durumlar, beğendiğimiz özellikler vasıtasıyla ya baskılanır ya da başka telafi ve savunma mekanizmaları ile hafifletilmeye çalışılır. Çünkü beynimizin, bilincimiz dışında çalışan kısmı bu karşılaştırmayı yapmaz veya başaramaz ise DEPRESYONA gireriz. 

Bu gözle baktığımızda, satın aldığımız araba, o an için farkındalığımızda olmasa da, bir dış uyaran (aynı model ve markanın, sokakta yürürken yanımızdan geçmesi), zihnimizdeki araba ile ilgili bilgileri harekete geçirir. Bunu, yolda yürürken, onca gürültü arasından, ismimizin geçtiği bir cümle söylendiğinde dikkatimizi çekmesine, o anki farkındalığımıza benzetebiliriz. Başkaları da aynı marka veya modelden almışsa, bunun anlamı, kendimizin de iyi bir seçim yaptığımıza bağlı olarak, düşüncelerimizi akla uygun hale getirir, kötü taraflarını görmezden geliriz. Daha doğrusu, böyle bir muhakemenin bir kısmını bilincimiz dahilinde yaparken, büyük kısmı bilinçaltı dediğimiz kısımlarda yapılır. Böylece, başka zaman yanımızdan gelip geçen herhangi bir araba iken, şimdiki durumda aynı araba, seçicilik alanımıza girmiştir. İşte, Murphy Kanunu olarak baktığımız olayların temelinde yatan bu kavramdır. 

Açıklamamızı biraz daha genişletelim. Bunun için, bu kanunlardan birini "Bir eliniz doluyken kapıyı açmanız gerekirse, anahtarınız mutlaka dolu elinizin tarafındaki ceptedir" ifadesini ele alalım. Söz gelimi, anahtarımızı eşit ihtimal dâhilinde olmak üzere sağ veya sol cebimize koyan bir kişi isek, evin kapısına geldiğimizde anahtar, elimizin, alışveriş torbaları ile dolu olduğu taraftaki cebimizde ise, bu zor durum dikkatimizi çeker. Çünkü, zihinsel plan, kapıyı açıp içeri girmek iken, kapıda çıkan ve planlanmamış bu durum için, beyin yeni işlemler yapmak durumunda kalır. Beynimiz, öngörmediği durumlardan rahatsız olur. (Elimizdeki torbaları yere bırakmak, torbaları diğer elimize almak vb.). Bunun altında yatan neden, beynimizin, öngörmediği durumları bir tehdit olarak algılamasıdır. Kapıya geldiğimizde, anahtar, boş elimizin olduğu taraftaki cebimizde olsaydı, bu zaten beklenen bir durum olduğu için dikkatimizi çekmez, anahtarı cebimizden rahatlıkla çıkartır ve kapıyı açar içeri girerdik. Dolayısıyla zihnimiz, kapı açma davranışını, öngörmediği gibi zorlanarak değil (ekstra plan yapmak) kolaylıkla yapmak ister.

Bunun nedenini, beynimizin evrimsel oluşumunda aramak gerekir. Yapılan birçok deneyde, sahip olduğumuz bir şeyi kaybetmenin bize verdiği ACININ karşılanması için, kaybedilenin iki-üç misli değere sahip bir nesne veya olay ile telafi edildiği görülmüştür. (Beynimiz ve Biz: Nucleus Accumbens/Ödül Merkezimiz). Daha açık söylemek gerekirse varlığımız, bizim için, zaten tehdit oluşturmayan İYİ veya NÖTR şeylerden değil, tehdit ve tehlikelerden zarar görebileceği için,  sonucu kötü olabilecek tehdit alanlarına daha fazla dikkat çekecek şekilde görev üstlenmiştir. Sadece insanlarda değil, hayvanlarda da bulunan beynin koruyucu mekanizması (bunlardan biri AMİGDALA), kaygı ve korku ile ortamdan kaçmamızı ve önlem almamızı veya yerine göre de saldırmamızı sağlayarak, bizi tehlikelerden koruyacak şekilde, evrim sürecinde önemli bir yer almıştır. Böyle bir durum, milyonlarca yıl evvel, vadideki bir çalılığın sallanma sebebinin, rüzgar değil, arkasından çıkabilecek ve bizim için tehlike oluşturabilecek yırtıcı bir hayvanın olabilirliği üzerine kurgulamıştır. Bu durumu sadece fiziksel bir tehdit değil, benlik algımıza yönelik bir tehdit olarak da düşünebiliriz. Birisinin bizi aşağılaması veya imalı sözlerle rencide etmesi gibi. 

Söz gelimi, yolda, ayağımıza bir taş takılsa, bu taştan dolayı duyduğumuz rahatsızlık ile, kendi dikkatsizliğimizden dolayı kendimizi değil, taşa tekme atarak (veya masaya çarpmışsak, masaya vurarak) taşı cezalandırırız. Böylece, benlik algımıza yönelik saldırıyı savuşturmuş oluruz. Bütün bunlar ve benzer davranışlarımızın nedeni, kötü veya uygunsuz bir durumu bizzat kendimiz bile yapmış olsak, evrimsel süreç, bunu dış bir kaynağa bağlayarak, kendi kendimizi cezalandırmaktan korumuş olur. (Bununla ilgili birçok savunma mekanizmaları oluşmuştur). Aksi halde, bu tür savunma mekanizmaları olmasaydı depresyona girerdik. Bunun içindir ki, on tane iyilik yapan bir kişinin bilerek veya bilmeyerek kötü bir davranışta bulunması durumunda, yaptığı tek bir kötü davranışa bakarak diğer iyilikleri göz ardı etmemizin altında yatan mekanizma budur. Bu mekanizma, yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere doğuştan gelir ve çoğu zaman da düşünen beynimizi, irademiz dışında yönlendirir.

Özetle, Murphy Kanunları olarak zaman zaman günümüzde de kullandığımız bu ifadelerin temeli, olaylar olumlu olduğunda dikkat etmediğimiz durumlara karşılık öngörülmeyen kötü/zor/olumsuz durumlarda zihnimizin ALGIDA SEÇİCİLİK olarak isimlendirilen mekanizmasını çalıştırmasıdır. Son bir örnek olarak, varsayalım ki, yarı ders döneminde on dersiniz varsa ve bunlardan sınava girdiğinizde, sekiz dersi geçip ikisinden kalırsanız, geçtikleriniz değil, kaldığınız dersler kafamıza takılır. Eğer, zorlanarak geçtiğimiz bir ders varsa, anılarımızda, kolaylıkla geçtiğimiz derslerden daha fazla, zorlandığımız ders zihnimizi daha fazla meşgul eder. Çünkü, ders geçmek zaten olması istenilen yani beklenendir. Ancak, kaldığımız dersler, beklenmeyendir, hedefe ulaşmayı engellemektedir, beynimizi meşgul eder.

Hayat, tehlikeler ve tehditlerle dolu olup, gerek bilincimizle, gerek edimsel olarak koşullanmalarımız, otomatik öğrenimlerimiz, bilinçaltımız, hatta genlerimizle gelen reflekslerimiz ile  bizi korumaya programlanmıştır. Söz gelimi, gözümüze doğru gelen bir taş nedeniyle, göz kapaklarımızın kapanmasını sağlayan mekanizmanın, irademiz yani bilincimiz dahilinde değil, beklenmedik kadar ilkel olan beyin sapımızın dahi, milyonlarca yıl evvel bu görevi üstlenmiş görünmektedir. Çünkü, düşünen beynimizin henüz olmadığı bir zamanda, gözlerimizin korumak adına evrim, bu mekanizmayı beyin sapına programlamıştır.

Şimdi, isterseniz, Murphy'nin diğer kanunlarını okumaya devam edebilirsiniz.

İŞTE BELLİ BAŞLI MURPHY KANUNLARI:
  • Bir işin ters gitme olasılığı varsa o iş mutlaka ters gider.
  • Birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa bunların arasında en kötü sonuçlar doğuracak olanı ters gider.
  • Bir şeyin ters gitmesi için dört yol olduğunu düşünüp hepsi için önlem alabilirsiniz ama bir beşinci yol mutlaka vardır.
  • Bir şeylerin ters gitmesi bir doğa kanunudur. Bu yüzden her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa dikkat edin; mutlaka ters giden bir şeyler vardır!
  • Bir şey arıyorsanız o daima son bakmanız gereken yerdedir.
  • İlk baktığınız yerde olma ihtimali ile oraya baktığınızda görmeden geçme ihtimaliniz eşittir.
  • Kaybettiğiniz bir şey ancak onun yerine yenisini aldığınızda ortaya çıkar.
  • Yeni aldığınız şeyin ucuzunu bulmak için ne kadar aranırsanız aranın, en ucuz seçeneği ancak alışveriş bittikten sonra bulursunuz.
  • Hiçbir şey göründüğü kadar kısa sürmez.
  • Bir eliniz doluyken kapıyı açmanız gerekirse, anahtarınız mutlaka dolu elinizin tarafındaki ceptedir.
  • Bir şey doğru olamayacak kadar iyiyse muhtemelen doğru değildir.
  • Birine gökyüzünde 300 trilyon yıldız olduğunu söylerseniz inanır ama o masa boyalı derseniz gidip önce bir eller.
  • Sınav sırasında öğretmeniniz sadece aptalca bir şey yazdığınız sırada başınıza gelip yazdıklarınızı okur.
  • Bilgisayarda ne kadar ders çalışırsanız çalışın, anneniz içeri siz oyun oynarken girer.
  • Geç kaldığınız süre ile trafiğin sıkışıklığının miktarı doğru orantılıdır.
  • Tamirciye bozulan bir şeyin neyinin bozuk olduğunu göstermeye çalıştığınız an, o şeyin çalışması için en uygun andır.
  • Diğer şeritte trafik hep daha açıktır. Ta ki içinde olduğunuz araç o şeride geçene kadar.
  • En hassas şey, düşüp kırılacak olandır.
  • Bir işi yapmanın en kolay yolu, ancak o iş bittikten sonra aklınıza gelir.
  • Banyoda düşecek bir şey varsa mutlaka tuvaletin içine düşer.
  • Çok etkileyici bir şey yaptığınızda mutlaka yalnız olursunuz.
  • Rüzgârın yönü daima saçınızı en kötü bozacak yöndür.
  • Kıymetli bir şeyin düştüğü yer daima parmak ucunuzun bir santim ilerisidir.
  • Tırnaklarınızı kestiğiniz gün, karşınıza kazıması eğlenceli bir şey çıkması için en uygun gündür.
  • Kameranızda yer kalıp kalmadığından emin değilseniz kalmamıştır.
  • Düşürdüğün ekmeğin yağlı yüzünün halıya gelme olasılığı, halının yeniliğiyle doğru orantılıdır.
  • Otomobil tamir ederken düşürdüğünüz alet, daima aracın en ulaşılmaz yerine kaçar.
  • Bozuk bir alet tamire geldiğinde çalışır.
  • Her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa, senin dünyadan haberin yok.
  • Murphy’nin altın kaidesi: Altını olan kuralı belirler.
  • Hayattaki en güzel şeyler: Ya kanun dışı, ya ahlak dışı ya da şişmanlatıcıdır.
  • Herkesin zengin olmak için yürümeyen bir planı vardır.
  • Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.
  • İnsanlar gerçekleri arar, fakat hep kendi görüşleri doğrultusunda ilerler.
  • Yeni kravat, çorba çeker.
  • Dükkânda ayağa uyan ayakkabı, en çirkin olan ayakkabıdır.
  • Seyahate çıkarken, ihtiyacınız olan elbiselerin yarısını ve ihtiyacınız olan paranın iki mislini yanınıza alınız.
  • Radyoyu ne zaman açarsanız açın, en sevdiğiniz şarkının son melodilerini duyarsınız.
  • Tereyağının sertliği ile üzerine sürülecek ekmeğin yumuşaklığı doğru orantılıdır.
  • Yanlış numara hiç meşgul çalmaz.
  • Yeni alet almadan, kaybettiğiniz eski aleti bulmanız mümkün değildir.
  • Eğer bilgisayarınızda bitirilmesi ölüm kalım meselesi olan bir iş varsa yemeğe çıkmanın tam vaktidir, çünkü elektrik kesilecektir.
  • Kendinizi iyi hissediyorsanız kaygılanmayın, geçer.
  • Konuşmanızda bir yanlış yapana kadar kimse dinlemiyordur.
  • Birine bir makinenin çalışmadığını kanıtlamaya kalkarsanız, makine çalışır.
  • Gizli evraklar fotokopi makinesinde unutulur.
  • Bir berbere asla saç kesimine ihtiyacınız olup olmadığını, bir satıcıya fiyatlarının iyi olup olmadığını sormayın.
  • Bir proje üzerinde çalışırken işi bittiğine inandığınız bir aleti yerine kaldırırsanız ona derhal ihtiyacınız olacaktır.
  • Araba kullanmayı öğrenene kadar gerçekten küfretmeyi öğrenemezsiniz.
  • Beklenmedik bir anda ele geçen boş vakit, mutlaka boşa harcanır.
  • Cuma günleri bir şirkette hasta adam bulamazsınız.
  • Şirkette birinin unvanı ne kadar uzunsa yaptığı iş o kadar önemsizdir.
  • Şirkette bozulan bir makine, tamirci kapıdan içeri girdiği sırada aniden çalışıverir.
  • Sakın para için evlenmeyin. Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz.
  • Evli bir çiftin aynı konuda “evet” dediği son yer nikâh masasıdır.
  • Eşlerden ilk uyuyan her zaman en yüksek sesle horlayandır.
  • Bir kişinin fikirlerini çalmaya ‘alıntı’, birçok kişinin fikirlerini çalmaya ‘araştırma’ derler.
  • Yere düşürdüğünüz pazar çantası, daima içinde yumurta olan çantadır.
  • Asla paranızın yeteceği şeyi istemezsiniz.
  • Bir tarafınız ne kadar çok kaşınıyorsa elinizin ulaşacağı yerden o kadar uzaktadır.
  • Hayat geriye doğru anlaşılabilir, ancak ileri doğru yaşanır.
  • Sınava girmeden önce notlarına bakarsan en önemli yerlerin en okunaksız yerler olduğunu görürsün.
  • En acemi balıkçı daima en büyük balığı yakalar.
  • Telefon sen daima dış kapının önünde anahtarlarla boğuşurken çalar.
  • Eğer bir şeyi, hiç kimsenin yanlış anlayamayacağı kadar açık anlatıyorsan, birileri mutlaka yanlış anlayacaktır.
  • Herkesin uygun bulacağından emin olduğun bir iş yapıyorsan, birileri mutlaka bundan hoşlanmayacaktır.
  • Ne zaman işler iyi gidiyor gözükse, mutlaka bir şeyleri gözden kaçırıyorsunuzdur.
  • İşin uzmanını seçmek istiyorsan o iş için en uzun süreyi ve en çok parayı isteyeni bulun.
  • Murphy kanunlarından haberiniz olması ile işinizin ters gitmesi arasında hiçbir bağlantı yoktur.

Not: İtalikler Alıntıdır. 

Erol

0 yorum:

Yorum Gönder