Beynimiz ve Biz: Bilgi ve Yalnızlaşma

Yorum Yok

EDİNDİĞİMİZ HER YENİ BİLGİ, BENLİK ALGISI DEDİĞİMİZ KAVRAMI VE BUNA BAĞLI OLARAK KİŞİLİK VE DÜŞÜNCE SİSTEMİMİZİ DEĞİŞTİRİR VE PEKİŞTİRİR.

Hamile kaldığı andan itibaren, annenin beslenme şekli, yaşam tarzı, bulunduğu coğrafya; doğduktan sonra yetişkinliğe kadar bebeğin beslenme biçimi, yetişme-yetiştirilme şekli, eğitim-öğretim şekli, bulunduğu coğrafya, çevre faktörleri, içinde bulunduğu kültür, deneyimleri ve atalarından gelen genetik kodlarla beraber beyindeki 100 milyar nöron ve nöronlar arası trilyonlarca bağlantıyı dikkate aldığımızda, iki kişinin beyin yapıları, bu kişiler tek yumurta ikizi bile olsalar asla aynı değildir.

Saydıklarımızı özetleyecek olursak, tek yumurta ikizi bile olsak (tek yumurta ikizleri, aynı genetik kodları taşırlar), ikiz kardeşimizle beyin devrelerinin bire bir aynı olması, ihtimaller hesabına göre mümkün değildir. Bunun anlamı; aynı şeye bakarak elde edilen algılar, bu algılara bağlı  zihinsel çıkarsamalar aynı olmayacağı gibi, aynı şeyden aynı duygusal etkilenimler,  hayata bakış açıları, edindikleri felsefe vb. kavramlar bire bir aynı olmayacaktır. Aynı felsefenin takipçileri bile olsalar, biraz detaya inildiğinde, fikirlerin, aynı felsefe içinde farklılaşması söz konusu olacaktır.

Çocuk, 10-12 yaşına gelene kadar, beynindeki nöronal bağlantıların neredeyse %99dan fazlası kurulmuş demektir. Zaman geçtikçe, yukarıda sayılan değişkenler, ya yeni nöronal bağlar kurulmasına ya da bazı bağların budanmasına (kopmasına) neden olacak ve değişiklikler beyinde giderek daha kalıcı olacaktır. Evvelce de ifade edildiği gibi, tek yumurta ikizleri bile giderek, birbirlerine, düşünce tarzı olarak benzemez kişiler olacaklardır.

Daha da ileri zamanlarda, kişi, daha önceki zamandaki kendisine göre bile zihinsel olarak farklılaşacaktır. Edindiği bilgi birikimine bağlı olarak farklı akıl yürütmelerine sahip olacak, farklı zihinsel çıkarsamalardan farklı sonuçlara varacaktır. Söz gelimi, birkaç yıl veya yıllar evvel izlenen bir film veya okunan bir kitap, ikinci sefer izlendiğinde veya okunduğunda biraz daha farklı algılanacak ve anlamlandırılacaktır. Farklı anlamlandırmalar, zaman içindeki nöronal bağlantıların farklılaşması ve bu ağlara yeni bilgilerin ilavesinden kaynaklanacaktır. Diğer bir deyişle, yıllar evvelki aynı şey, bugün için, yılların birikimi ile beraber değerlendirilecektir. Bu değerlendirme farkı, kişinin bilgiye bakış, inanma ve inanç sistemlerine kadar etki edecektir.

Belli bir kritik dönemden sonra, kişi, dünyayı algılayış parametrelerinin, karşısındakinde olmadığını; kendisinin çevreyi, olayları, evreni anlamlandırmasının, algıladıklarının başkalarından farklı olduğunu görmeye başlar. Böylece, kendisini (fikirlerini, düşüncelerini vb.) karşısındakine anlatamadığını, karşısındakilerin kendisini anlamadığını görecek, nihayetinde  bu da, yabancılaşmaya ve arkadaşlarının sayısının zaman içinde azalmasına neden olacak, kendisini daha yalnız hissetmeye başlayacaktır.



Erol

0 yorum:

Yorum Gönder