“Namaz Kılmayan Hayvandır!”

3 Yorum
Geçtiğimiz günlerde, TRT'de yayınlanan "Ramazan Sevinci" adlı programa katılan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mustafa Aşkar'ın, "Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır." şeklindeki ifadesi, yazılı basında ve sosyal medyada pek çok kez yer aldı. Bunun üzerine, önce Akşar'ın bağlı olduğu üniversitenin dekanından tepki geldi, ardından Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Tacettin Bayır tarafından bu sözler Meclis'e taşındı ve bu gelişmelerin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı Twitter'dan bir duyuru yayınlayarak bu ifadelerin yanlış olduğunu ifade etti ve en nihayet RTÜK söz konusu ifadeler için inceleme başlattı. Elbette ki Aşkar da yayında sarf ettiği sözler için özür diledi.

Adım adım hangi kurum ve kişinin nasıl bir açıklama yaptığını, doğrudan kendi cümleleriyle aktarmak önem arz etmektedir. Nitekim "namaz kılmayan hayvandır" gibi bir söylem, tüm ötekileştirici ve nefret dolu niteliğinin yanında, aynı zamanda tehlikelidir. Zira, maksadını fazlasıyla aşan bu ve benzeri söylemler, artık sadece inançsızları değil, inançlıları bile hedef almakta ve aslına bakılırsa topluma belli başlı direktifleri yayın organları gibi güçlü kanallar tarafından aktararak bireyleri "üst akıl"dan gelen "doğrular" ile hareket etmeye yöneltmektedir.

Elbette ki, burada tek bir kişinin kendiliğinden doğan bir "hayvan" benzetmesi olmadığının da altı çizilmelidir. Kur'an, içerisinde ister "yumuşak" ister "sert" ifadeler bulabileceğiniz bir metindir ve insanların, ki özellikle tepeden inme şekilde kitleleri kontrol etmek ve yönlendirmek isteyenlerin, yer yer "sert" ifadelere sırt dayaması hiç de şaşılacak bir şey değildir. Diğer bir deyişle, Aşkar'ın "namaz kılmayan hayvandır" diyecek cesareti kendisinde bulması, Kur'an'da buna benzer pek çok söylemin yer almasıyla yakından ilintilidir. Nitekim Aşkar, kendince "kutsal metni" tekrar ediyor ve her ne kadar özür dilemiş olsa da, sözlerinin temelinde bir yanlış olmadığını düşünmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Peki nedir Kur'an'dan aldığı cesaret? Birkaç ayet ile örnekleyelim durumu. Daha fazlasını görmek isteyenler, Kur'an'dan Küfürler adlı yazıyı inceleyebilirler.
BAKARA (171) : İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

FURKÂN (44) : Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.

MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

MÜDDESSİR (51) : Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

MÂİDE (60) : De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

MERYEM (86) : Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!
Burada sadece "hayvan" şeklinde hitap içeren ayetlere yer verdik. Ancak hiç kuşkusuz, inançsızların sapık, azgın, yalancı, akılsız vs. olduğuna dair pek çok ayet de vardır. Elbette bir ilahtan değil de, bir insanın aklından çıkan sözler olduğu için bunlar, yer yer böyle nefret dolu söylemlerin, tehditlerin, aşağılamaların ve hakaretlerin olması oldukça normal bir durumdur. Oysa Aşkar özelinde tüm inançlılar, bunları tanrının isteği, öfkesi ve gazabı olarak görmekte ve aslında din ve toplum vasıtasıyla kendilerinde oluşturdukları ötekilere karşı duyulan nefreti, ilahi bir temele dayandırdıklarını düşünerek başka insanları yargılama hakkını kendilerinde bulabilmektedir. Yine geçtiğimiz günlerde IŞİD'in üstlendiği Orlando saldırısında da buna benzer bir şey ile karşı karşıya kaldık. LGBTİ bireylerin ahlaksız ve utanç verici kimseler olduğunu düşünen oldukça fazla sayıda inançlı insan, onlara karşı duyduğu nefretin tanrının isteğiyle paralel olduğunu düşündüğü için kendi his ve düşüncelerini "mutlak doğru" şeklinde kabul edebilmekte ve bu bağlamda LGBTİ bir bireyi -IŞİD gibi öldürme yoluna gitmese bile- kınamakta ve dışlamakta bir beis görmemektedir. 

İşte bu veriler ışığında, Aşkar'ın sözlerine yer vererek, kronolojik olarak gelişmeleri irdeleyelim. Aşkar, şu sözleri sarf etti:
"Alnı secdeye gelen bir varlık var mı insanın dışında? Yok. İnsan, namaz ergonomik yaratılmış. Secde eden tek varlık insan. O zaman, ben düz söyleyeyim. Ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin. Yani, namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır." [1]
Daha sonra, Ankara Üniversitesi'nin internet sitesinin ana sayfasında, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal imzasıyla paylaşılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Fakültemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Aşkar, TRT de yayınlanan bir iftar programında, 'namaz kılmayanların hayvan olduğunu' ifade eden talihsiz bir açıklama yaparak, İlahiyatçı akademisyenler bir yana, sağduyu sahibi hiçbir Müslümanın kabul etmeyeceği bir konuşma yapmıştır.

Bu konuşmayı Fakülte Dekanı olarak başta şahsım ve diğer öğretim üyelerimizin asla tasvip etmediğini belirtmek isterim. Muhtemelen maksadını aşan bir ifade de bulunan adı geçen öğretim üyemizin de yanlış anlamalara meydan vermemek için, bu beyanıyla ilgili bir düzeltme ve açıklama yapması uygun olacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal

A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekanı" [2]
Bunun ardından, Aşkar'ın sözlerini Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da Meclis'e taşıdı.

Bayır, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un yanıtlaması üzere verdiği soru önergesinde Prof. Aşkar'ın sözleriyle TRT Kurdi'de program yapan Şemsettin Özaykan'ın başka bir yayında "Namaz kılmayanın cezası ölümdür." sözlerini sordu.

Soru önergesinde şu ifadeler yer aldı:
"Ülkemizde her türden gericiliğin cesaret kazandığı bir dönem yaşanmaktadır. Bunların çirkin örnekleri maalesef ki vatandaşın vergileriyle yayın yapan TRT kanallarında yaşanmaktadır. TRT Kurdi kanalında program yaptığı öğrenilen Şemsettin Özaykan'ın, 'Mazereti olmadığı halde namaz kılmayan kişinin durumu nedir?' sorusuna 'İdam' yanıtını veren zihniyetin şokunu atlatamamışken, bir başka skandal da TRT1'de yayınlanan 'Ramazan Sevinci' programında yaşanmıştır." [3]
Bayır, soru önergesinde TRT Kurdi'nin nasıl denetlendiğini, Prof. Aşkar'ın görevine devam edip etmeyeceğini ve TRT’deki yayınla ilgili soruşturma açılıp açılmadığını sordu.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ise Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili açıklamaları sırasında Prof. Dr. Aşkar'ın sözlerinin sorulması üzerine "Suç konusu teşkil ediyorsa gerekli kovuşturmalar soruşturmalar yargı mercileri tarafından yapılır." dedi. [4]

Nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı ise Twitter'dan şu açıklamayı yaptı:
"Bir televizyon programında sarf edilen ifadelere bağlı olarak Diyanet İşleri Başkanlığımıza yoğun sorular üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Dinimizde namazın yeri, önemi ve değeri herkesçe bilinmektedir. Ancak insanların inanç ve ibadet özgürlükleri hedef alınarak tezyif ve tahkir edilmesi asla kabul edilemez.

Kur'an-ı Kerim ayetlerinden ve konuya ilişkin diğer dini metinlerden böyle bir çıkarımda bulunmak İslam'ın hikmet dili ve rahmet mesajıyla bağdaşmaz." [5]
Prof. Dr. Akşar ise tepkilerin ardından "yanlış anlaşıldığını" söyledi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"12 Haziran Pazar günü TRT 1 kanalında konuk olarak katıldığım 'Ramazan Sevinci' programında, konunun önemini vurgulamak amacıyla kullandığım ifadeler maalesef yanlış anlaşılmıştır. Yanlış anlaşılmaya ve maksadını aşan yorumlara sebebiyet verdiğim için kamuoyundan özür diliyorum. Hayırlı Ramazanlar." [6]
TRT 1'deki "Ramazan Sevinci" programının sunucusu Serdar Tuncer de dünkü programın açılışında özür diledi. Tuncer canlı yayın olması nedeniyle söylenen sözlerin "o an fark edilmediğini" belirterek "Dün kamu vicdanını rahatsız eden, pek çok insanı rencide eden ifadeler keşke kullanılmamış olsaydı. Bize kızanlardan daha fazla rahatsız olduk. Rencide olan her bir gönülden özür dilerim" diye konuştu. [7]

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) da "namaz kılmayan hayvandır" sözü için inceleme başlattı.

RTÜK üyesi İsmet Demirdöğen ise konunun incelemeye alındığını belirterek şöyle konuştu:
"Böylesine sapkın düşüncelerin halkın vergileriyle yayın yapan devlet televizyonunda dile getirilmiş olması hüzün vericidir. Hele bu düşünceleri taşıyanların üniversitelerde görev yapıyor olması üzüntüyü ciddi biçimde artırıyor. Bu tür kişilerin kesinlikle ekrana çıkarılmaması, tedavi edilmesi gerekiyor." [8]
Elbette çeşitli kanal ve mercilerden bu sözlere tepki gelmesi oldukça yerinde gelişmelerdir. Ancak her ne olursa olsun, bir "normalleştirme" sürecinin bu şekilde ilerlediği de unutulmamalıdır. Bir diğer deyişle, ötekileştirici ve nefret söylemi içeren bir ifade ilk söylendiğinde tepkiler çekebilir, ancak yeterli ve gerekli şekilde bunun yanlış olduğu belirtilmezse, bu ifade bir emsal duruş oluşturur ve başka kanallarca tekrar edilir. Her seferinde de buna verilen tepki giderek azaltılır ve -işin ilginç yanı- bir noktadan sonra normal ve hatta haklı bir ifadeye bile dönüşebilir bu. Zira daha evvel de ifade edildiği gibi, Kur'an'ın kendi içerisinde de -şayet sağduyulu olmayı bir kenara bırakırsa birey- böyle ifadeleri rahatlıkla bulabilir.

Son söz olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergileriyle varlığını sürdüren ve ülkedeki herkese hitap etmesi gereken bir kanal olan TRT'nin, birleştirici söz ve söylemler sarf etmek yerine, kendilerince yanlı ve tehlikeli ifadelere yer vermesi, her ne kadar sonradan özür dilenmiş olsa bile, belli fikirlerin oldukça geniş bir kitleye rahatlıkla aktarılmasına vesile olduğu için fazlasıyla kınanmalıdır. Öte yandan, insanlığın fiziksel hareketlerle ölçülmediği, bir bütün olarak kendi varlığı ve karakteriyle tartıldığı fikir, düşünce ve söylemlerin daha doğru ve güzel olduğuna dikkat çekmek gerekir.

Hayyam

3 yorum:

  1. Böyle şeyleri ciddiye mi alıyorsunuz?
    Böyle şeyleri sorun mu yapıyorsunuz?
    "Namaz kılmayan hayvandır" sözünü hakaret mi sayıyorsunuz?
    Hakaret ediliyorsanız, hakarete karşı tepki mi veriyorsunuz?
    ….

    Siz o zaman kendinize, çevrenize, topluma, dünyaya.. kötü bir insansınız.
    Siz o zaman, bilgisizsiniz.
    Siz o zaman, problemlisiniz.
    Siz o zaman, tehlikelisiniz.
    Siz o zaman, zararlısınız.
    Siz o zaman, teröristsiniz.
    …..

    Siz böyle oldukça, yenilenler zehir, basılan toprak atıklı, akan sular dışkılı, bir lira için adam öldürenler, namus diye kadın öldürenler, taciz/tecavüz etti diye erkek öldürenler, tecavüz edip kadın öldürenler...... olmaya devam eder.

    YanıtlaSil
  2. Bu yazdığınız ayetleri içinde bulundukları ve bağlantılı oldukları ayetlerle bir bütün içerisinde inceleseniz.. İnsana verilen bunca teçhizatın, bunca farklı farklı ve her biri mükemmel aletlerin maksadı üzerine düşünseniz.. Böyle bir ifadeyi hiç de alakalı olmayan başka çirkinliklerle bağdaştırmasanız.. Eh buna da sabır nitekim dünyadaki karanlıklar hep insan kaynaklı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,

      “Namaz Kılmayan Hayvandır!” şeklindeki bir açıklama için diyecek iki çift lafınız yok veya bundan rahatsız değilsiniz de, böyle söylemlerin neye dayanarak söyleme cüretinin gösterildiğini ifade ederken kullandığım ayetlerin mahiyeti mi huzursuz etti sizi?

      Sil