Beynimiz ve Biz: Gösterişi Neden Yaparız?

Yorum Yok
BİR DAVRANIŞ, ne kadar abartılı ise, o abartılı davranışın arkasında, bireyin kişilik oluşumundaki argümanlardan biri veya bir kaçı o kadar yara almış, gelişmemiş veya eksik kalmış demektir.

GÖSTERİŞ, kişinin yetişme şekline bağlı olarak, benlik algısındaki gediği dışa vurum ile telafi etmeye çalıştığı, çevreden kabul görme arzusu ve buna bağlı güç gösterisidir. Altında yatan temel mekanizma öz güven eksikliğidir.

Ortalama bir kişi için, kendisinin çevre tarafından kabulü adına yaptığı dışa vurum ve bunun getirdiği tatmin makul seviyede iken, gösteriş yapan bir kişi için dışa vurum, daha yukarıdadır, abartılıdır. Bu bir bakıma, ok ile vurması için hedefin uzaklığına bağlı olarak elindeki yayı daha fazla germesine benzer. Bu, kişinin öz güven düşüklüğünün seviyesine bağlı olarak uzaklaşan bir hedef gibidir. Öz güven ne kadar düşükse, hedef o kadar uzakta görülür ve okun ulaşabilmesi için yayı o kadar germesi gerekir. İşte gösterişin/abartının seviyesi de, kişiliğin olgunlaşmamış argümanına bağlı olarak öz güven gediğinin derecesi kadar artar.

ilginçtir ki, doğa, öz güven eksikliğini gidermek/dengelemek için ortaya koyduğu abartılı davranışın temel mekanizmasını bizlere bilerek miras bırakmıştır. Çünkü doğanın amacı, bireyin, bir şekilde hayatta kalması, varlığını sürdürmesi ve sonraki kuşaklara döl vermesidir. Diğer bir deyişle böyle bir abartı mekanizması bireyin varlığını korumak içindir. Eğer böyle bir mekanizma olmasaydı, kişi, yetersizliği çerçevesinde sosyal yapının bir ferdi olamayacak, toplulukta şu veya bu şekilde bir statü elde edemeyecek, depresyona girecek, soyutlanacak belki de yok olacaktı.

İşte bu anlamda doğa, bizleri öz güven ve diğer yetersizliklerimizle baş edebilmek için çeşitli telafi mekanizmalarıyla donatmış, bu telafi yollarına psikoloji literatüründe SAVUNMA MEKANİZMALARI adı verilmiştir. Savunma mekanizmaları, davranışlarımızla kendimizi yetersiz hissettiğimizde, yolda kaldığımızda doğanın bize armağan ettiği yedek lastiklerdir.

İnsanların kendilerini övme, ön plana çıkartma nedeni, kendilerinin, başkaları tarafından farkındalıklarını sağlama çabasıdır. Aksi halde, kendilerini değersiz hissederler. Keza, "Sonradan görme" ifadesi de, aynı telafi mekanizmasının ortaya çıkardığı bir davranış olup burada kısmen de olsa yerini bulmaktadır.

Bu arada, çerçeve yazıda ifade edildiği gibi bu mekanizmanın temelini, etkisi olmakla beraber, tamamen de kültürel yetersizliğe bağlamak doğru olmayacaktır. Kültür, çok geniş kapsamlı bir tanım olup, yine kültürün bir bileşeni olarak kişinin entelektüel bilgisi ortalamanın yukarısında olsa bile, şu veya bu şekilde savunma mekanizmalarını kullanmak durumunda kalabilir. Çünkü, geçmiş yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi, entelektüel bilginin beyinde hitap ettiği yer, alın lobumuzken, bizleri olgunlaştırarak davranışlarımızı düzenleyen bilgiler, beynimizin ortasında bulunan duygusal beynimize diğer bir ifadeyle limbik sisteme hitap eder.

Görülüyor ki, böyle bir mekanizma ile doğa, içinde yaşadığı topluluğun bireyleri tarafından kabul görme arzusunu gerçekleştirmek için telafi mekanizmasını çalıştırarak ve bireyin öz güven açığını dolayısıyla "var olma" çabasını bir anlamda rasyonalize ederek, toplum tarafından kabul/onay görmeme endişesinin yarattığı gerilimi azaltan bir supap görevini üstlenmektedir.
Erol

0 yorum:

Yorum Gönder