Gökbilimciler, uzayda bugüne kadarki en büyük radyasyon patlamasını keşfettiklerini söylüyorlar. Bütün evreni aydınlattığı düşünülen gama-ışın patlamasının yaydığı ışığın dünyamıza varması yaklaşık 4 milyar yıl aldı. Uzayın derinliklerinde kendi içine çökerek ölen bir yıldızdan geriye bir kara delik ve bütün evrene yayılan bu ışık patlaması kaldı. Dünyaya ulaşan radyasyonun güvenli şekilde atmosfer tarafından emildiği söyleniyor.
Güneş'ten çok daha büyük
Araştırmacılar, Science (Bilim) dergisinde yayımladıkları makalede, gama-ışın patlamasının bulgularına bu yıl başlarında uzaydaki teleskoplar vasıtasıyla ulaştıklarını söylüyorlar. Patlama dünyaya daha yakın bir mevkide meydana gelmiş olsaydı, gezegenimize etkisinin felaket boyutlarında olacağı tahmin ediliyor. Ölen yıldızın, Güneş'ten yaklaşık 20-30 kat daha büyük olduğu düşünülüyor. Gökbilimciler, patlamanın kendisinin bir dakikanın altında bir sürede meydana geldiğini, fakat bütün evrene radyasyon saçacak büyüklükte olduğunu söylüyor. İngiliz gökbilimci Profesör Paul O'Brien, NASA'nın uzaydaki Swift ve Fermi isimli teleskopları tarafından tespit edilen patlama hakkında, ''Bu tip olaylar her an herhangi bir galakside meydana gelebilir. Daha önceden bilme şansımız yok.'' diyor.
500 milyon yılda bir
Yıldız ölümü, yakıtı bitince kendi içine çöken bir yıldızın kara delik oluşturması ve aynı zamanda gama-ışın patlaması diye adlandırılan olağanüstü bir enerjiyi dışa yayması olarak tanımlanıyor. Patlama esnasında yıldızdan geriye kalanların dışarı doğru genişlemesi ise süpernova olarak bilinen bir başka olayı tetikliyor. Bir gama-ışın patlamasının dünyanın ozon tabakasını delerek zarar verebilmesi için 1000 ışık yılı yakınlıkta olması gerektiği tahmin ediliyor. Bu tip bir patlamanın her 500 milyon yılda bir meydana geldiği kanısında olan Profesör Paul O'Brien, ''Gezegenimiz tarihi boyunca ölen bir yıldızın radyasyonuna muhtemelen maruz kalmış olmalı. Gelecekte de tekrar edecek. Ama bizim ömrümüze denk gelmesi çok düşük bir olasılık.'' diyor.
Merhaba,
YanıtlaSilSayın Işıklıdüşler'in yazdıklarına olabilir diyebilmek için, öncelikle agnostik olunmalı diye düşünüyorum.
Bir ateist bunlara gülüp geçer.
Tanrı inancı olan, zaten kafadan reddeder.
Yeryüzü fiziksel olarak, biz pulsarları keşfedene kadar dayanamayacak.
Son 150 yıldır, doğayı katletme hızımıza bakarsak, dünya bir 150 yıl daha dayanabilir mi bilmem.
Buna ister kıyamet deyin, ister doğal afet.
Tarihte örnekleri çok.
Marduk gelmedi ama, atmosferi bu şekilde zayıflatmaya devam dersek, asteroidlerden nasıl kurtuluruz kim bilir...
Merhaba,
Silİnanalım ya da olabilir demedim ki haddime de değil;
Ama "neden olmasın" sadece bi sorudur ve bi sorunun cevaplanması gerekir,
Tüm bunlar nereden çıkıyor, yumurtlanıyor, cevaplanması, açıklanması gerekir, bilim ben işime bakarım kimsenin endişeleriyle ya da cevapsızlığı ile uğraşmam diyebilir mi?
Bilim bana cevaplar verse sunsa keşke ben bu travmatik akıl ve algılarla yüzmesem bu gerçeklikte bende isterim,
Yanıcı ve yakıcı ateşlerle cevap aramak istemek , bilmemekten anlamamaktan görememekten çıldıracak gelmek nedir bilen bilir
Yukarıda bir kaynaktan alıntı yaptım;
Bu kaynak bi tür ruhçuluk benzri deneysel bi çalışma ve iletişim metoduyla bu veriyi almış ve sunuyor, Evet bilime sorsak bu geçersiz bi metod ya da veri değersiz-dogma,vb. ama bir ouja tahtasına süpernovaları-nötron yıldızlarını kim ve ne yazdırıyor cevap istemek hakkı mdeğil mi? Ki bilinçaltı ise bilinaltı-bilinç dışı ise bilinç dışı bu nedir vb. sorular
bu blogla buluştum ve gerçeklik karmaşası, tanrı karmaşası vb. karmaşalar yaşayan insanlarla, nerdeyse bi çekim noktası olmuş-oluşmuş gibi bi izlenmi bıraktı bende ki; ben de, bu sözde tesadüfler evreninde, gerçekten benzer karmaşalar ve bulanıklıklarla yoğrulmuş, paylaşabileceğim, gelişebileceğim iletişimler arıyordumken,Tüm hayatını cevaplar arayarak geçirmiş biri olarak, mistik-ezoterik-spritulasit vb. literatürü (ki dinleri de bunların içine katıyorum) de incelemiş biri olarak bu alandaki veri ve parametreler bize sadece iki dinin sunduğu şey değildiri sunmak ve anlatmak istedim, biraz belki, alternatif kaynaklar ve açıklamalar var demek istedim birlikte ortak bi akılla inceleyelim demek istedim, ilgi çekmek ciddiye alınmak isteyen çocuk gibi yaramazca bu verilerden belki de gereksizce ve belki de haddimi de aşarak ta örneklerde sundum ama anlatmalıyım, anlamalısınız ve bende anlamıyım, Evet subjektif algımda, tüm bu verilere benimsemeler ya da karmaşalı ön kabuller de geliştirmiş olabilirim, ama gerçeği bulursam sahteyi atarım ve bulduğumun en iyisini kullanırım düşünürken bile; Ve atılamaz hiç bi düşüncem sabitim yok, kendime olan inancımdan başka belki,
yukarıda belirttiğim literatürde özellikle bu çağda benzer çalışamalar yapmış yapmayı devam eden (ki alıntılanan kaynak veri ve grup devam ediyor ve ulaşılabilir) sunulmuş kaynaklarda gerçekten tanrı var mı yok mu? neden mitolojik öğelerde çok tanrılılık var? neden dünyada bu kadar karmaşa var? hastalık var? Neden genetik sorunlar problemler var? İnsanlar neden birbirlerini anlaıyor, neler oluyorlu sorulara tutarlıklı ve bütüncül yanıtlar sunulduğunu gördüm ve sunmak- paylaşmak istedim, Bi inanç ya da içerik dayatmak değil asla, Yanlış anlaşılmak istemmek ve anlatamamak derdinden ölüyorum, Tam aksine açık fikirli, bilime ve akla inanan insanlar incelesin bize yorumlasın, birlikte yorumlayalım isterdim çünkü tüm bunların içinde aklım boğuldu, Delilikler, çılgınlıklar, travmalar içinde, aklımda yüzen sorular allak bullak olmuş bir gerçeklik algısı içinde dellik uçurumlarında yaşıyorum;
Ve kusura bakmayın
yukarıda ki içerik dünyadaki insan ırkını evrimsel olarak yüksek bi uzay uygarlığının manipüle ettiği, yine bunları ngerçekliği manipüle ttiği, gerçekliğin değişebileceği, felaketler vb. olabileceği ama bunların da aslında olası iyi ve güzel şeyler olduğunu felan yazıyor, Ben bilmiyorum nasıl susmalıyım, her şey saçmalıksa bile, bilinirü üzerine düşünülmüş ve ortak akılca elenmiş bi saçmalık olsun isterdim, Kimseni nneredeyse bilemdiği okumadığı şeyler, neyse neyler, kusuruma bakmayın, Ben bilmiyorum nasıl susmalıyım,