Evrenin büyüklüğünü çoğu zaman kavramakta zorlanırız. Her biri milyarlarca yıldıza sahip milyarlarca galaksinin olduğunu söylemek kolay, ama bunun ne denli büyük bir alana tekabül ettiğini kestirmek ise zor iştir. Elbette bu büyüklük, evrenin başka zeki yaşam formları ile dolu olduğunu ispatlamaz, ancak -zeki veya değil- başka yaşam formlarının olmasının makul ve mümkün olduğunu bizlere gösterir.
Öte yandan, evren sadece çok büyük değil, aynı zamanda çok küçüktür de. Hayal edebileceğimizden bile daha küçüktür. Ve dahası, atomaltı seviyede parçacıklar sürekli bir cümbüş ve karmaşa halindedir. Sonsuzluğa uzanan devasalığıyla makro evrenin, hiçliğe yaklaşan ufaklığıyla mikro evren ile ilişkili olması, Her Şeyin Teorisi adı altında kuantum mekaniği ve genel görelilik kuramının birleştirilmesi, yani kendi kuralları olan bu iki farklı alanın bir bütün haline getirilmesi hiç kuşkusuz evreni ve dolayısıyla kendimizi anlamak adına oldukça önemli bir adım olacaktır.
Elbette ki, bilim insanlarını günümüzde zorlayan bu konuyu, bizlerin oturduğumuz yerden çözmesi beklenemez. Ancak 1977'de IBM için hazırlanan bu kısa metraj belgesel, ne ile uğraşıldığını, büyüklük ve küçüklük skalasının ne denli geniş olduğunu ve bizlerin bu yelpazede bir noktadan nasıl daha küçük yer kapladığımızı ortaya koyuyor. Sabit bir noktadan 10'un katları şeklinde büyüyen ve sonrasında küçülen kamera, içinde yaşadığımız evrenin nasıl bir şey olduğunu anlamamızı sağlıyor.
Hayyam
0 yorum:
Yorum Gönder