“Şems-i Tebrizi ve 3 Ateist Filozof” Hikayesinin Geçersizliği

195 Yorum
Bu konu özellikle müslümanlar arasında anlatılan yaygın bir hikayedir. Gerçek olup olmaması bir kenara, hikayede çok ciddi mantık hataları vardır. Hataları göstermeden evvel öncelikle hikayeyi islamî kaynaklara göre aktaralım:

Bir grup filozof Mevlana Celaleddin Rumi’ye gelerek birkaç sual sormak istediklerini bildirdiler. Niyetleri, bir şeyler öğrenmek değil, Müslümanları dinleri hakkında şüpheye ve fitneye düşürmekti. Mevlana, adamların halini hiç beğenmedi, onları üstadı Şems-i Tebrizi’ye gönderdi. Bunun üzerine gruptakiler onun yanına gitti.

Şems-i Tebrizi mescitte talebelere ders veriyordu. Konu teyemmüm abdestiydi; talebelere bir kerpiçle teyemmüm abdestinin nasıl alınacağını gösteriyordu. Gelen grup üç sual sormak istediğini belirtti. Şems-i Tebrizi,

“Sorun” dedi. Adamlar içlerinden birini sözcü seçtiler. Adam ilk olarak şunu sordu:

“Siz Müslümanlar Allah var dersiniz, ama Allah'ı göstermezsiniz; varsa gösterin, görelim ki inanalım” dedi. Şems-i Tebrizi,

“Öbür sorunu da sor!” dedi. Filozof,

“Sizler şeytanın ateşten yaratıldığını söylüyor, sonra da onun ahirete cehenneme atılıp ateşle azap edileceğine inanıyorsunuz. Hiç ateş ateşe azap eder, acı verir mi?” diye sordu. Şems-i Tebrizi,

“Peki, diğer sorunu da sor!” dedi. Filozof,

“Sizler ‘Herkes dünyada yaptıklarının cezasını ahirette çekecek, orada mahkeme kurulacak, hesap sorulacak’ diyorsunuz. Bırakın insanları, nasıl isterlerse öyle yaşasınlar, ne istiyorlarsa yapsınlar. Ayrıca mahkemeye ne gerek var?” dedi.

Adam sorularını tamamlamıştı. Şimdi bunların cevabını istiyordu. Kendine göre cevap verilmeyecek sorular sormuştu. Herkes Şems-i Tebrizi'ye bakıyordu. O ise gayet sakindi. Yerinden kalktı, filozofun yanına geldi ve elindeki kerpici adamın başına vurdu. Filozof “Vah başım” diyerek başına sarıldı. Şems-i Tebrizi çok şiddetli vurmamış olsa da adamın canı yanmış ve başı biraz şişmişti. Adam bir sağa bir sola baktı, bu kadar insana birkaç kişi ile yapacağı bir şey yoktu. Hemen dışarı çıktı, başını tutarak o bölgedeki mahkemeye gitti. Şems-i Tebrizi’yi hâkime şikâyet etti.

Hâkim, “Bu nasıl olur” diyerek Şems-i Tebrizi’yi mahkemeye çağırttı. Durumu sordu. Şems-i Tebrizi,

“Ben ona kötülük etmedim, sadece sorduğu sorulara cevap verdim” dedi. Hâkim,

“Bu nasıl cevap vermektir. Adam acı içinde kıvranıyor, senden şikâyetçidir, işin aslı nedir?" diye sordu.

Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:

“Efendim, bu adam bana ‘Allah varsa göster, göreyim ki inanayım’ dedi. Ben de buna, ‘Olan her şey baş gözü ile gözükmez, işte misali’ dedim; başına darbe vurup acıttım. Şimdi bu felsefeci, başındaki acıyı göstersin de görelim. Eğer başında bir acı yoksa niçin beni şikâyete geldi? Varsa göstersin!” dedi. Filozof, şaşırarak,

“Başımda acı var ama gösteremem” dedi. Şems-i Tebrizi de, ‘İşte bu acı gibi, Allah Teala da vardır, fakat kafa gözüyle görülmez, O ancak akılla bilinir, kalple tanınır, ruhla sevilir, ahirette nurla görülür” dedi.

Şems-i Tebrizi ikinci soruya verdiği yanıtı şöyle açıkladı:

“Bu adam, sizler ‘Şeytan ateşten yaratıldı, ahirette ateşe atılacak ve ateşle azap görecek’ diyorsunuz; ateş ateşe ne zarar verir ki?’ dedi. Ben de topraktan yaratılan bu insana topraktan yapılmış bir kerpiçle vurdum. Ona, ‘Bak toprak toprağa nasıl acı veriyor, biraz daha hızlı vursaydım öldürürdü, demek ki ateş ateşe azap eder demek istedim’ dedi.

Şems-i Tebrizi üçüncü sorunun cevabını şöyle açıkladı:

“Bu adam bana, ‘Bırakın insanları dünyada herkes istediğini yapsın, niçin ahirette mahkeme, hesap ve ceza var?’ dedi. Ben de onun başını vurmak istedim ve vurdum. O niçin hemen mahkemeye koştu? Ben ona şunu demek istedim:

“Bu dünya da herkes istediğini yaparsa âlemi zulüm kaplar. Kendisine zulüm yapılan çok insan var ki zayıftır, zalimden hakkını alamaz. Herkes mahkeme bulamaz. İşte Allah ahirette mahkeme kurup herkese yaptığının hesabını soracak, zalimden mazlumun hakkını alacak, gereken cezayı verecek ve adalet yerini bulacak” dedim.

Felsefeci bu güzel cevaplar karşısında hayret etti, mahcup oldu söz söyleyemez hale düştü. Hâkime dönüp,

“Ben sorduğum soruların cevaplarını şimdi anladım” dedi.

Hikaye genel hatlarıyla bundan ibarettir. Peki burada yanlış olan nedir? 3 ana başlık halinde inceleyelim;

1. Allah'ın görünmezliği ile acının görünmezliği özdeş sayılmıştır.
2. Şeytan'ın ateşle canının yanmasıyla, insanın toprakla canının yanması özdeş sayılmıştır.
3. Filozofların öbür dünya adaleti olmasın iddiası geçerli bir idda değildir.

Şimdi daha geniş olarak konuyu ele alalım.
1. Acı, vücutta meydana gelen bir etkiye karşılık oluşan tepkidir. Beyin sinir hücrelerinde yani nöronlarda vücudun zarar gören kısmını alarma geçirmek ve o zarar gören kısımdaki değişiklik neticesinde meydana gelen elektro-kimyasal bir tepkimedir. Diğer bir deyişle, acı gözle görülmese dahi beyinde sinir hücrelerinin detaylı incelemesinde ortaya çıkan sinyallerdir. Bu elektro-kimyasal sinyaller günümüz tıp alanında "belirlenebilmektedir".

Filozoflar, elbetteki müslüman kesimin isteğine göre konuşturulmuştur. Yani filozofların dediği "Allah'ı görmüyoruz, o halde yok." ifadesindeki görmek ve inanmak ilişkisi, bilgi felsefesi bakımından zaten hiçbir gerçek filozofun ölçütü değildir. Çünkü gerçeklik sadece gözle görülenle kıyaslanamaz. Örneğin sesi de göremeyiz ancak vardır. İşte acı da nöronlardaki tepkinin ölçümüyle bulunan bir gerçektir. Bu sebeple gerçek bir filozof zaten "göster de inanalım" demez.

Acının (aynı ses gibi) gösterilebilir değil de belirlenebilir olduğunu belirttikten sonra özdeşimin diğer tarafındaki iddiaya bakalım. Peki Allah, gösterilmeyi bir kenara bırakalım, belirlenebilir midir? Allah'ın belirlenebilir olmadığı zaten aşikardır denebilir. Bir çok inançlı, "doğadaki veya evrendeki veya insan vücudundaki sanata bak, Allah'ı görürsün" der. Ancak tabii ki doğada, evrende veya insan vücudunda sanattan bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla bir Allah yansımasından da bahsetmek mümkün değildir.

Bunu bir kenara bırakırsak, Allah'ı ölçemeyeceğimiz, duyamayacağımız, bilemeyeceğimiz, göremeyeceğimiz ortadadır. En fazla Allah'a inanabiliriz veya O'nu hissedebiliriz. Anck tabii ki inanç veya hissediş asla kesin bir sonuç vermez bize. Örneğin, siz bir elmanın armut olduğuna inansanız dahi, o elmadır. İnançlar gerçeklerden bağımsız varsayımlardır. Aynı şekilde içinizde kötü bir şey olacağına dair bir his olabilir ama kötü bir şey olmak zorunda değildir. Bu his de insanın duygusal durumu veya çeşitli değişkenler sonucunda oluşan kanaatidir.

Bu veriler ışığında Allah'ın belirlenebilirliği ile acının veya dünyevi bir şeyin belirlenebilirliğini aynı kefeye koymanın doğru olmadığını rahatça görebiliriz. Çünkü Allah her bireyin mutlak olarak ulaştığı bir sonuç değildir. Örneğin her insanın kolunu kırarsanız canı yanar ve acı çeker, ama her insan içinde Allah'ı hissetmez.

2. İkinci iddia şeytana ateş ile acı vermenin mümkün olmadığı iddiasına dayanmaktadır. İddialar geliştikçe "filozof" diye konuşturulan kişilerin de aslında gerçek filozof değil sadece varsayımsal düşünür olduğu, daha çok kafir grubunu temsilen ortaya çıkarıldığı belli oluyor. Çünkü şeytanın ateş ile acı çekmesi, böylesi basit bir düşünce değildir. Zira şeytanın aynı insan gibi bir sinir sistemi olduğu varsayımına dayanır. Ancak tabii ki (varsa) şeytanın veya onun acı çekme mekanizmasını bilemeyiz. Bu sebeple böyle bir varsayım zaten saçmadır.

Bununla birlikte, bu doğru bile olsa, Tebrizi'nin karşılık olarak sunduğu iddia çok daha sığdır. Şöyle ki; Tebrizi filozoflardan birinin kafasına kerpiçle vuruyor ve "İnsan da topraktan yaratıldı, kerpiç te topraktan yapıldı, o halde senin niye canın acıdı?" şeklinde bir ifade kullanıyor. Oysa buradan gözden kaçan nokta şudur; insanın topraktan yaratıldığı varsayımı sadece inançlılara özgüdür, inançlılar insanın topraktan yaratıldığını söyler. Bizler topraktan yaratılmadığımızı, evrilerek insan (homo saipens sapiens) olduğumuzu bilimsel veriler ışığında biliyoruz. Hal böyleyken zaten ileri sürülen iddia yersizdir. İnsan topraktan yaratılmadığı için, topraktan yapılan kerpiç pekala insana zarar verebilir.

Bunu da bir kenara bırakırsak, insana insan vurduğunda bile canı yanıyor. Aynı metaryalden evrilmemize rağmen madde niteliği taşıyan her şey, yeterince kuvvetli vurulduğu takdirde zaten canımızı yakar. Dolayısıyla hem baştaki filozofların iddiası, hem de Tebrizi'nin sunduğu iddia anlamsız ve göz boyamaya yöneliktir.

3. Filozofların baştan beri gördüğümüz kadarıyla gerçek filozof olmadıkları ortadadır. Bu hikayeyi uyduran kimse tamamen sığ bilgisiyle felsefeyi ele almış ve kendince cevaplar ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Üçüncü iddiada "filozoflar isteyen istediğini yapsın, ceza veya mahkeme olmasın" şeklinde bir sezenişte bulunmuşlardır. Bu elbetteki felsefî temeli olan bir düşünce değildir. Böyle düşünen insanlar varolsa bile bu kesinlikle felsefeye veya filozoflara aktarılabilecek bir düşünce olamaz.

Zaten bu düşünce de kendi içinde tutarsızdır. Şöyle ki; her isteyen istediğini yaparsa toplumda tamamen kaos oluşur ve insanlık yok olma derecesine gelir. Bununla birlikte her isteyen istediğini yaparsa, o zaman isteyen de ceza verme yetkisine sahip olur ve mahkeme kurabilir. Eğer mutlak bir özgürlükten bahsediyorsak buna da karışamayız. Hal böyle olunca aslında başladığımız noktaya geri döneriz ve ortaya koyduğumuz iddianın hiçbir anlamı ve geçerliliği kalmaz.

- - - - - Sonuç - - - - -

Sonuç olarak bu hikayenin tamamen çürük ve sığ bir düşünceye dayandığı ortadadır. Bununla birlikte çok da yanlış olan bir "alt düşünceye" sahiptir. Filozofları temsilen ortaya koyulan adamlar kesinlikle felsefe bilgisinden uzaktır ve hikayeyi ortaya çıkaran kişinin bilgi dağarcığıyla yoğrulmuş karakterlerdir.

Elbetteki son olarak hikayenin islamî kesimin isteğine yönelik oluşturulduğu ve sözde inanmayanlara "tokat gibi cevap" niteliği taşıdğı düşünülen bu hikayenin çürük olduğu apaçık ortadadır diyebiliriz.

Hayyam

195 yorum:

  1. İnsan beyni tesadüfün eseri midir?

    İçinde bulunduğumuz atom çağında sırrını tam anlayamadığımız varlığın; bir yıldız, bir galaksi, uzaydaki kara delikler veya mikroskobik canlılar olduğunu düşünebilirsiniz. Bunların hepsinde de az çok bir müphemiyet söz konusudur. Ancak, mahiyetine bihakkın vâkıf olamadığımız şey öyle çok uzaklarda, dış âlemde değil, bizatihi kendi bünyemizde, bizim âlemimizdedir.

    Maddî kâinatta kemonörolojik nizamın ve kompleksliğin en yoğun olduğu ve dolayısıyla sırrına en az bildiğimiz yer, beynimizdir. Burası bir video-kamera ve kütüphane, aynı zamanda bir kompüter ve haberleşme merkezidir. Beyinde cereyan eden karşılıklı hadiseler, tamamen bir gayeye göredir ve harikuladedir. Burada her hücrenin belirli bir vazifesi vardır, ama bu hususiyetleri tam olarak anlamak ne mümkün. Yani beyin, kendisini anlamaktan acizdir1.

    Bütün bilgilerin mercimek tanesi kadar yerde muhafaza edilmiş olması bile, başlı başına bir mucizedir. Nedir beyin? Yetişkin bir insanda, ortalama 1350 gram ağırlığında bir maddedir. Ancak, 1000 süper kompüterin bilgilerini alabilecek kapasiteye sahiptir. Beyindeki temel birim "nöron" yani sinir hücresidir. Her hücre, milimetrenin binde biri kadar uzunluktadır ve bir çekirdek ile dendrit ve akson adı verilen dallanmış fibrilleri ihtiva eder.

    Bir hücre uyarıldığı zaman, elektro-kimyevî impulsları, aksonlarıyla komşu hücrelerin dendritlerine iletir. Bu ikisinin kontakt'ına sinapsis adı verilir. Beynimizde takriben 10 milyar hücre bulunur. Her hücre, çevresindeki diğer hücrelerle binlerce nörolojik bağlantı yapabilir ve böylece hücreler arasındaki toplam bağlantı sayısı yüz trilyona ulaşır. Bir başka ifade ile bu hücreler; Amerika'nın yarısını kaplayacak kadar bir ormanın bütün ağaçları üzerindeki toplam yaprak sayısı kadar bağlantı yapabilirler. Yetişkin bir insandaki bu hücre uzantılarının toplam uzunluğu ise 100 bin km. den fazladır2.

    Yakıp-söndürme düğmesi gibi çalışan beyin hücreleri en az 100 trilyon bilgiyi muhafaza edebilirler. Bütün bu işlerde hücrelerin hepsi faal de değildir. Yaklaşık 100 hertz frekanslı bir uyarıda, beyin hücrelerinin ancak %10'u uyarılır. Yani her saniyede 1 katrilyon sinyal veya bağlantı hasıl olmaktadır. Kısacası, beyin organizasyonu o kadar şümullüdür ki, teknolojide veya tabiatta kıyaslanabilecek başka hiçbir şeye benzemez3-4.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu menkıbeyi kabul etmeyen yazarada bir kerpiç lazım...

      Sil
    2. kayıkçı hikayesini bilir misin hayyam? binmesede bindi derler. O zaman ki bilimsel birikimlerle şu anda sahip olduğumuz bilgi birikimi aynı mıdır? Al sana mantık...

      Sil
    3. O zaman ki İslam bilgisiyle şimdiki İslam bilgiside aynı değil değilmi?

      Sil
    4. LAN MAL HAYYAM FELSEFE YAPMA AÇ İKİ SATIR KURAN OKU

      Sil
    5. Bunlarin cabasi ögrenme cabasi degil kardes. Cahilin cabasi bildigini ispat etmek

      Sil
    6. Geberip gittiğinde neden yaratıldığını öğrenirsin hayyammısın nesin

      Sil
    7. Sayın Ahmet Yılmaz,

      Bu saldırgan üslup ve yaklaşımınız sizce İslam'ın bir yansıması mı, yoksa İslam'da bir hoşgörü anlayışı var, ama siz mi buna uygun davranmayı istemiyorsunuz?

      Sil
    8. ahmet yılmaz vb. sahte müslüman/dinli. hiç kafa yormayın.

      Sil
    9. Hayyam azizim, ilimsiz vuslat olur ama usulsuz olmaz, buda akılla bulunmaz kendini yormuşsun.

      Sil
    10. Görmemek olmamaya delil değildir. Sanat eseri varsa sanatkar olmak zorundadır. Fiil fâilsiz olmaz. Hareket muharriksiz olmaz. Varlık var edensiz olmaz. Sanatkar sanatın içinde aranmaz. Sanatkar sanat cinsinden değildir. Sanat eseri sanatkarını görmeyi iddia edemez. Sanatkar sanatında istediği gibi tasarruf edebilir.

      Sil
  2. Beyin bu harika yapısına nasıl kavuştu?

    Evrimcilerin bu konuyu açıklaması, aşağı yapılı varlıklara ait beyinlerin zaman içinde evrimleşerek bu hale ulaştığı şeklindedir. Aslında Darwin de, beynin sahip olduğu bu mükemmelliği evrimle izahın mümkün olmadığını itiraf etmiştir5-7.

    Beynin içinde de bir iş bölümü söz konusudur. Vücudun sol tarafı beynin sağ yarım küresi, sağ tarafı da sol yarım küresi tarafından idare edilmektedir. İş bununla da kalmaz. Sol yarım kürede konuşma ve analitik problemleri çözen, sağ yarım kürede görme ve sentetik (sanatlı) düşünmeyi sağlayan merkezler yer alır. Beynin iki yarım küre halinde gelişmiş olması, evrimci düşünceye göre, herhangi bir parçanın zarar görmesi halinde, diğer yarım kürenin bu vazifeyi devam ettirmesi içindir 8-9.

    Ancak, böyle basit bir izah tarzı, tatmin edici olmaktan uzaktır. Çünkü beynin iki parçalı değil, dört, belki altı parçalı olmuş olması, insanın hayatta kalma şansını, iki parçalıya göre daha fazla arttırırdı. Kaldı ki, iki parçanın birbirini destekleyici olarak husule geldiğini kabul etmek, bunların farklı vazifeler üstlenmiş olmasıyla da bağdaştırılamaz. Evrimci düşüncenin ilme verdiği zararlardan birisi de, beyin büyüklüğünü zeka ölçüsü olarak kabul etmiş olmasıdır10.

    Sonuç olarak, beynimizin zarif güzelliği yanında son derece kompleks olan yapısını evrimin basit, maddî ve sebeplere dayanan yavan izahları tatmin edemez. En basitinden, her bir beyin hücresi, bir trilyon atomdan meydana gelmiştir. Yani her hücre, mikroskobik bir kâinat gibidir. İnsan, başı içine yerleştirilen bu muhteşem cihazla Rabbini tanımak ve ebedi saadete ulaşmakla mükelleftir.



    Prof.Dr. Adem Tatlı



    Kaynaklar
    I. R. Dawkins, The Blind Watch-Maker, Longmans Group, Harlow, Essex England. 1986, p. 5.
    2. M. Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Adler, Bethesda, Maryland, 1985, p. 330.
    3. D. Meredith, Metamagical Tnemes, Basic Books, N.Y., 1985.
    4. R. Penrose, The Emperor's New Mind, Oxford University Press, New York, 1989.
    5. R.M. Restak, The Brain the Last Frontier, Doubleday and Company, Inc., Garden City, New York, 1979, pp. 58, 59.
    6. a, g, e, s. 67.
    7. C.U.M. Smith, The Brain, GP. Putnam's Sons, New York, 1970, p. 195.
    8. K.R. Fialkowsky, "A Mechanism for the Origin of the Human Brain: Hypothesis "Current Anthropology 27 (6): 288, June 1986. Ayrıca şuraya da bakılması: "A half-baked The-ory of How Our Brains Grew?" Discover 7 (9): 15, September 1986.
    9. R.M. Restak, The Brain, Bantam Books, New York, 1984, p. 240.
    10. H.B. Sarnat and M.G. Netsky, Evolution of the Nervous System, Oxford University Press, New York, 1981, p. 398.

    http://www.sorularlaevrim.com/makale/insan-beyni-tesadufun-eseri-midir-120.html

    YanıtlaSil
  3. Bu yazıyı yazan Adem Tatlı adlı şahıs gerçekleri saptırmıştır. Bu "kaynaklar" adı altında geçen isimleri hiç araştırdınız mı? Onların çoğu zaten evrimi kabul eden bilim insanlarıdır. Yazdıkları eserlerde de bu evrim gerçeğini açıklamaktadırlar.

    Mesela "Yani beyin, kendisini anlamaktan acizdir" adlı cümle için kaynak olarak "R. Dawkins, The Blind Watch-Maker" sunulmuş. O kitabı okunuduz mu? O kitapta böyle bir cümle varsa bile -ki var mı hatırlamıyorum- kesinlikle çarpıtılmadır. Çünkü kitabın tamamı evrim mekanizmasını anlatmak ve yaratılış iddiasının geçersizliğini belirtmek üzerinedir.

    Lütfen böylesine taraflı yazıları baz alarak iş görmeyin. Taraflı olmasını bir kenara bırakın, bir kaynağı çarpıtan insanların yazdıklarını hiç dikkate almayın.

    YanıtlaSil
  4. Değerli Kardeşimiz,

    Adem Tatlı Hocamızın birşey saptırdığını sanmıyoruz.Sn.Hayyam dikkatlice bakmamanızdan kaynaklanan bazı yanlışlar var..Verilen linkte şöyle bir ibare var..

    ''Yani beyin, kendisini anlamaktan acizdir1.''

    Kaynak olarak ise Richard Dawkinsin evrim mekanizmalarını anlatıp açıklayan kitabı ''kör Saatçi'' verilmiş.Şahıs soruyor bu kitapta böyle bir cümle var mıdır?Kitapta aynı cümlenin olmaması saptırmak demek değildir.Kitapta beynin kendisini anlayamayan bir organ olduğu vurgulanmış adem hocamız ise ''beyin kendisini anlamaktan acizdir'' olarak dawkinsin uzun olarak anlattığı meseleyi bir cümle ile özetlemiş istifademize sunmuştur.

    Yani yazıda richard dawkins bu cümleyi kullanmıştır denilmiyor.Dawkinsin bu yazdıkları beynin aciz olduğunu anlatıyor deniliyor isteyen kitaba müraacat etsin diye kaynak veriliyor..

    Şöyle bir örnek verelim..

    Biri size herhangi bir mekanizmanın girift yapısından bahsetse sayfalarca çalışma prensiplerini anlatsa sonra biri çıkıp bütün anlatılanları tek bir cümle ile özetlese kısaca ifade ettiği manayı bir cümlede ifade etse hakikat çarpıtılmış olur mu?

    Adem Hocamızında yaptığı bu şekilde olabilir.

    Dikkat edin Adem hocamız yazıda richard dawkinsi evrim karşıtı göstermiyor.Yada eserini evrimi yalanlıyor gibi anlatmıyor.Her hakperest insan gibi evrim yanlısı birinin bile kitabından istifade ediyor ve anladığı manaları bize aktarıyor.Buna çarpıtma olarak bakmak büyük haksızlık olur.

    Hakikat evrimcinin ağzından dahi çıksa elbette gizlenmez.İstifade edilir..Nitekim Ateist kimseler bile kainattaki mükemmelliği göz ardı etmiyor hayranlıklarını gizlemiyor.Örneğin

    “Meğer hayat ne kadar muazzam mucize imiş! DNA’nın dijital muhteşemliği ne kadar da hayranlık verici imiş! RNA’daki bilgiyi proteine dönüştüren ribozomdan tutun, tırtılın kelebeğe dönüşmesi, tavus kuşunun cezp edici güzelliğe sahip olmasına kadar, canlı organizmalar ne kadar yüksek bir estetik çekiciliğe ve sanatsal yüceliğe sahipmiş!”

    Francis Collins

    Genom Projesi Direktörü

    Francis Collins Ateist olsun inanan biri olsun hiçbirşey farketmez.Bu düşüncesini alıp yazılarımızda kullansak onu yaratılışçı gibi gösterip çarptmamı yapmış olacağız?

    Lütfen biraz iyi niyetli bakınız.Bizler sadece mutasyon doğal seleksiyon adaptasyon gibi Allahın hikmetli mekanizmalarını tesadüfe havale etmiyoruz rabbimizin hikmetli yaratmasıdır diyoruz.Başka biride bunlardan çıkan sonuç evrimdir diyor..

    Umarım yardımcı olabilmişimdir..

    Selam ve Dua ile

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eger ki daha önce baskasi tarafindan yazilan bir fikri yazip kaynak gösteriyorsunuz, o yorumu (fikri )oldugu gibi artarmaniz makbuldur. Baska turlusu yoruma kendi yorumunuzu yapmaktir. Bu da dogal olarak okuyuculara obyektiv bir metin sunmanizi öler. Örnegin Darwin böyle dedi, biz böyle kisalttik... masal anlatacaksaniz o baska istediginiz gibi kisaltib utatin.

      Sil
  5. Maalesef ki siz Adem Tatlı'yı paklamaya çalışıyorsunuz. Richard Dawkins gibi koyu bir din karşıtından böyle bir alıntı yapmak gerçeğin çarpıtılmasıdır. Çünkü Dawkins kitabında beyinin evrilerek oluştuğunu anlatıyor. Bir yerde "beyin kendisini anlayamaz"a yakın anlamda bir ifade kullanması, Dawkins'in, beynin nihayetinde evrilerek oluştuğunu inkar ettiği anlamına gelmez ve böyle bir kaynağı, evrim karşıtı bir yazıda kullanmak konuyu pekala saptırmak olur.

    Bence siz fazla "iyiniyetli"siniz. Bir de şöyle anlatayım isterseniz. Eğer bir makale yazıyorsanız, alıntı yaptığınız cümle, alıntı yaptığınız kişinin genel anlayışına uygun bir anlamda ve o kişinin genel anlayışına uygun bir konuya konulmalıdır. Yani Dawkins'in -kabaca söylersek- işe gelen yerinin alınıp, sanki Dawkins beynin çözülemez, anlaşılamaz bir yapı olduğunu düşünüyormuş gibi yansıtmak yanlış bir davranıştır. Alıntı yapılan eserin genel anlamı dikkate alınmalı, cımbızla tek bir paragraf veya cümle seçilmemelidir. Çünkü bu yanlış anlaşılmalara neden olaiblir.

    Başka bir örnek üzerinden gidelim. Yazıda şöyle bir cümle var: "Evrimci düşüncenin ilme verdiği zararlardan birisi de, beyin büyüklüğünü zeka ölçüsü olarak kabul etmiş olmasıdır." Bir de kaynak gösterilmiş sözde.

    Günümüzde biliyoruz ki beynin büyüklüğü değil, beynin kıvrımsal yapısı zekayı belirler. Yani hiçbir evrimci, büyük beyinli olan zekidir demez zaten. Kaynak olarak gösterilen kitabı okumadım. 1981 tarihli bir kaynak. İki ihtimal var; ya o kaynakta da böyle bir bilgi vardı, ya da yoktu. Eğer varsa Adem Tatlı bilimin ilerlemesini gözden kaçırıp yılar evvelinin, artık geçerli olmadığı bilinen bir bilgisini, "bilimsel bir yazıda" kullanıyor -ki bu çok büyük hatadır-. Ya da o kaynakta da böyle bir şey yoktu ve nihayetinde Adem Tatlı böyle bir yanlış bilgiye ortaya koyarak varolan bilgileri yine saptırıyor.

    Lütfen özellikle bilimsel bir şey okurken, böylesi keyfi saptırmalardan veya bariz hatalardan sakının. Bu bakımdan Adem Tatlı'nın dürüst ve yeterli bir yazı yazmış olduğunu düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keske bu gun ilmin vadigi yenilikleri o devrin filosoflarina aktarma sansiniz olsaydı hic degilse simdige kadar bir hayli yol kat etmis olurdunuz

      Sil
  6. ne alçak, ne bayağı, ne boktan bir oluşum, örgüt, tarikatsınız siz. bu nasıl bir anlayıştır bu nasıl bir örgütlenmedir. dünyaya yedirmediğiniz bok kalmadı, hala böylesine bir pişkinlikle insanların düşünceleriyle uğraşıyor sabotaj etmeye çalışıyorsunuz.

    Sevgili Hayyam, sizden ricam böyle paylaşımlara artık önem vermemeniz. hiçbir türlü geri dönüşümü olmayan çabalar bunlar (bence). bu alçak insanların hiçbir işi yok, böyle düşünceleri paylaşan yorumlayan insanların bulunduğu platformlara girip, paylaşımları sabotaj etmek için yırtınıyorlar.

    bunları en güzel örgütleyen ise adnan oktar. adam bütün paylaşım sitelerine salmış müritlerini. her yerde bu ibnelerin paylaşımlarını ve sabotaj ettikleri bir yığın belgesel ve filmleri görebilirsiniz.

    çok öncelerden paylaştığım (ve google video'da yıllardır aktif duran) ve iki hafta önce tekrar izlediğim ''tanrıların arabaları'' belgeseli silinmiş. yine malum kişilerin sabotaj ettiğinden hiç şüphe yok.

    zaten siteleri ve paylaşımları yasaklama yetkisi bulunan adnan oktar'ın -richard dawkins'in sitesini de yasakladığı gibi- ahtapot gibi her yeri sarıp sarmaladığı yetmezmiş gibi bir de diyanet de çıktı başımıza.


    benim sizden ricam bu tür kimseye bir faydası ve geri dönüşümü olmayan paylaşımları durdurmanız ve yeniden belgesel ve video arşivini devam ettirmeniz.

    aksi halde bu tür paylaşım sitelerinin ve platformların fişlenmesinden, sabotaj edilmesinden öteye geçemeyeceğiz.

    sevgilerle

    YanıtlaSil
  7. JUFSERNOH,
    "bu alçak insanların hiçbir işi yok, böyle düşünceleri paylaşan yorumlayan insanların bulunduğu platformlara girip, paylaşımları sabotaj etmek için yırtınıyorlar.
    bunları en güzel örgütleyen ise adnan oktar..."

    Komplo ya baksen...
    jufsernoh, şunu belirtiyim ben 19 yaşında birisiyim Yokarıdaki yazılarıda ben yazdım ister sabotajı de ister başka bir şey ama doğru söyle,adnan oktar gibilerini emin ol senden daha az tanıyorumdur sen ne kadar tanıyosan bende o kadar tanıyorumdur...

    Adnan Oktara hakaret edebilirsin,eleştirebilirsin ama insanları onun bilmem neyi diye ithamda bulunamazsın...
    Emin ol Bende Senin Kadar Sevmem...
    O kişi ne kadar haklıysa heralde sizde okadar haklısınızdır.
    O Hıyar gibi sizde evrimle kafayı yemişsiniz...
    ;) Tebrik ederim. Açıkçası Söyliyeyim Sizin Bu iddalarını biri kabul edebilmesi için ya aklından zoru olmalı ya da karşısındaki bu işi (demogog) iyi biliyor olmalı yoksa mümkünatı yok bu saçmalıklara inanayım...

    Yazını Okudukça Şunu Anlıyorum,
    Sinir basmış anlaşılan seni arkadaş
    Adrelain beyne fazla gitmiş"ya kaç,ya saldır"
    pata küte saldırmışın, güzel de olmuş.
    evet sizi eleşirtirmek haddi aşmaktır,"evrime ulaşamadan sinirine yenik düştün"

    Algılamakta zorluk çektiğin nokta,evrim var diyenlerde yok diyenlerde bu milletin fertleri...
    kimse kimseye zorla birşeye ikna ettirmeye çalışmıyor...

    insanlarda görüş ayrılıkları olur, onu hazmede bilmen lazım, gaz yapar sonra yüzün morarır sinirden.

    YanıtlaSil
  8. Sayın JUFSERNOH,

    Kendinize göre haklı bir sebebi olsa bile böyle sert bir tutum takınmanın bizi bir yere götüreceğini sanmıyorum.

    Zaten Harun Yahya (Adnan Oktar) gibi insanların evrime karşı ileri sürdüğü boş iddialara cevap vermeme gibi bir tutum benimsedim. Bu yazıyı yazan Adem Tatlı da aynı zihniyetten birisi ancak kısaca bir şeylere değinme gereği duydum. Çünkü böyle iddialara cevap verilmediği takdirde, sanki bizler haksızız da bu iddiaları ileri sürenler haklıymış gibi bir durum ortaya çıkabiliyor.

    Harun Yahya artık bilimi çarpıtmada ve saptırmada öyle bir noktada ki o ciddiye alınamaz bile. Buradaki durumda biraz daha iyimser yaklaşarak, Adem Tatlı'nın da hatalı olduğunu karşı tarafa gösterebilmeyi umdum.

    Bununla birlikte sayın JUFSERNOH iddialarınızda haklılık payınız oldukça fazla. Örneğin yayılmış bir organizasyon olmaları ve büyük sabote etme projelerinde size karşı çıkılmasının mümkün olduğunu düşünmüyorum.

    Sayın adsız yazan arkadaşım;

    "Algılamakta zorluk çektiğin nokta,evrim var diyenlerde yok diyenlerde bu milletin fertleri...
    kimse kimseye zorla birşeye ikna ettirmeye çalışmıyor..." demişsiniz.

    Açıkcası evrim bilimsel bir olgu olduğu için kabul edilmesi şarttır. Misal dünyanın güneş çevresinde döndüğü ileri sürüldüğünde veya dünyanın evrenin merkezinda olmadığı ileri sürüldüğünde de, bu özellikle inançlı kesim tarafından sinirle karşılanmış ve karşı çıkılmıştır. Ancak bilim dünyası bu yeni bilgileri kabul etmek zorundaydı ve etti. Şimdi bu iddiaların artık birer gerçek olduğunu bilerek hayatımıza devam ediyoruz.

    İşte aynen bu şekilde evrim de kabul edilecek. Çünkü bulgular evrimin gerçek olduğunu gösteriyor ve inançlı kesim yine buna karşı çıkıyor. Sonuç olarak geçiş aşamasından sonra bu evrim de kabul edilecek ve herkes yine devam edecek hayatına.

    Bu bakımdan objektif olabilmede fayda var derim.

    YanıtlaSil
  9. sayın ''Adsız'';

    söylediklerim doğrudur. nur cemaatini de, türkiyedeki nakşibendi tarikatını da, adnad oktar'ın müritlerini ve yapılanma şekillerini gayet iyi biliyorum. kimisinde akrabalarım, kimisinde arkadaşlarım vesaire var. bu yüzden bulunduğum iddia fantezi ürünü değil gerçek araştırmalarımın ve gözlemlerimin neticesidir.

    eleştirilerim sizi bağlamıyorsa, üstünüze alınmanıza gerek yoktur. takma isminizi veya herhangi bir şekilde bir kodunuzu belirtirseniz benim yaptığım eleştiriler de üstünüze yapışmaz bu konuda ısrarcı olmadığınız taktirde.

    söylemlerimi sert bulmuşsunuz. o da size göre benim sorunumdur yahut bana göre sizin. çünkü ben dünyada bu kadar savaş, kıyım, şiddet varken neşeli olamıyorum çoğunlukla. barıştan, sevgiden bu kadar uzak, kavgaya, toplu kıyıma bu kadar yakın bir toplumda yaşarken ben mutlu da olamıyorum.


    hayatınıza biraz nefret ekmişsem özür de dilerim ancak. bunca sorun varken dünyamızda; bunca bataklığın içine batmış yaşam varken, siz bunlardan yakınmıyorsanız herhalde benim ektiğim nefret de zerrecik kalır hayatınızda var olan öfkeye.


    sevgilerimle

    YanıtlaSil
  10. bu hikaye gerçek dogru belli degil ama anlatılmak istenen mesele farklı burdaki amaç islamı anlatmak inanmayanlara çok güzel bir cevap önemli olan ders çıkarmak art niyetli bi r şekilde okumak istersen ole okursun iiyi bir niyetle okursan anlarsın gerçegi özünü hikaye anlıcan bir rivayette olsa çok güzeldir sizin beyniniz sulanmış

    YanıtlaSil
  11. Öncelikle her müslümanın zamanı pek değerlidir.Ömür sermayesi az fakat yapılacak işler pek çoktur.

    Zamanı her zaman doğru yerde kullanmak lazım.
    Kimse dalalet karanlığında hasta ise elbette bu kişiye yardım eli uzatılmalıdır.
    Ancak bu kişi kendine uzanan yardım elini itmezse...

    Yazdıklarınızı ele almakta fayda var.

    ''Richard Dawkins gibi koyu bir din karşıtından böyle bir alıntı yapmak gerçeğin çarpıtılmasıdır. Çünkü Dawkins kitabında beyinin evrilerek oluştuğunu anlatıyor. Bir yerde \"beyin kendisini anlayamaz\"a yakın anlamda bir ifade kullanması, Dawkins\'in, beynin nihayetinde evrilerek oluştuğunu inkar ettiği anlamına gelmez ve böyle bir kaynağı, evrim karşıtı bir yazıda kullanmak konuyu pekala saptırmak olur.''

    Adem hocamız makalesinde dawkinsi evrim yanlısı olarak mı göstermiş?Göstermişse hangi cümlesi bunu ifade etmiş?

    Dawkinsin beynin kendisini anlamaktan aciz bir organ olduğunu belirtmesi veyahut yakın bir ifade kullanması ve bunu adem hocamızın makalesinde belirtmesi dawkinsin beynin evrilerek oluştuğunu söylememesi anlamına mı geliyor?Adem hocamız makalesinde Dawkins beynin evrilerek oluştuğunu inkar ediyor mu demiştir?

    İşin kısacası şudur ki Adem Tatlı yazıda dawkinsi evrim yanlısı göstermemiş veyahut anlatmadığı bir manayı nazarımıza sunmamıştır.Böyle bir yazıda saptırma aramak ve ısrarla saptırma var demek art niyetli zorlama yorumdan öteye geçemez ehemmiyet verilmez.

    Sizin söylediğinize göre bir evrimci hakikat dahi söylese hiçbir evrim karşıtı o hakikati hakikattir diye anlatamayacak...

    Bu ise ne kadar akla uzak ne kadar hakikate bir tecavüzdür!

    Hakikat kimin elinde olursa olsun Hakikattir değişmez.

    Sevgili Kardeşim bende hakikat pereshakikati dürüstlük göstererek kabulm edebilecek şahısları muhatap alırım-alacağım.

    Zira öyleleri var ki gözüne gösterseniz dahi hata aramaktan vazgeçmezler.Gözünün üstünde kaşın var misali her yazdığınızda hata ararlar küçük bir hatanızı büyük eder ve ilmen mağlup etti sanırlar...

    Evrim teorisi bilimsel bir teori değildir.Bunu Arif Sarsılmaz kendi kitabında çok güzel bir şekilde anlatmıştır.

    http://www.sorularlaevrim.com/makale/evrim-bilimsel-bir-teori-midir-247.html

    http://www.sorularlaevrim.com/makale/evrim-dusuncesi-yapisi-bakimindan-bir-hipotez-mi-teori-mi-yoksa-ispatlanmis-bir-kanun-mudur-244.html

    Sevgili Kardeşim Ayrıca Bir önceki beyin mevzzu hakkında yine arif sarsılmazın güzel bir yazısı var.onuda seninle paylaşmak istiyorum..

    http://www.sorularlaevrim.com/makale/evrim-denen-yalan---254.html2-

    Sizinle tartmayı gözden geçirmek zorundayım.Zira Adem hocamızın dawkinsin bir tek hakikatine verdiği kaynağı sahtekarlık olarak algılamanız ve siz yaptığımız açıklamalara rağmen bu küçük hakikati dürüstlükle kabul edememeniz çok üzücü.

    Küçük hakikatleri kabul etmeyenler büyüklerini nasıl kabul edebilirler?

    inancınız ne olursa olsun dürüst ve hakikata müştak olmalı...

    Ancak bir tip insanlarla konuşulup tartışılabilir.

    Öteki şahıslar sadece zamanımızdan çalıyorlar.

    YanıtlaSil
  12. doğru diyorsun. Richard Dawkins de kim öyle. değil biliminsanı insan bile sayılmaz. hatta bu ateistler niye yaşıyor ki. bu dünyada yaşamaya layık sonuna kadar idealist olanlar sadece. düşünenler değil.


    oysa ki islamda şöyle denir (siz benden daha iyi bilirsiniz eminim, sevgili ''adem hoca'nın adsız hayranı''): bir saat düşünen bin rekat nafile namazı kılmaktan daha fazla hahır işlemiştir. kimi yerde de 30 günlük kılınacak nafile namazının verdiği sevapdan daha hayırlıdır diye de geçer.


    farzet ki bu insanlar o nafile namazları yerine düşünmeyi yeğlemişler. ve tanrı yargısının işine son vermişler. velhasıl diğer yandan yerinde olsaydım tanrıda sevgiyi arardım, nefreti değil.


    ya da bunlar da zaten bilimsel değil. hiçbir şey dinin önünde bilimsel olamaz zaten. ancak yoğun çabalarım sonunda sonuç verdi. ve en bilimsel kanıtları ele geçirdim:


    ''Şapdülarap! / End yor tu bleym / Yu giv lav e bed neym! ''

    - Kaan Sezyum: Neslin ledden zeplin baban yazısından.

    YanıtlaSil
  13. Sayın Adsız;

    Yazdıklarınızı iyi niyetli olarak yorumlamaya çalışıyordum fakat şu cümleyi görünce vazgeçtim bundan; "Evrim teorisi bilimsel bir teori değildir."

    Böyle bir iddiada bulunan kimse ne bilimden ne evrimden anlıyordur. Bu kesinlikle bir hakaret değil, gerçeği söylüyorum. Evrim bir olgudur, gerçektir. Bu blogun evrim köşesinde bile onlarca evrime kanıt var. Hadi bu blogu bırakın, dünyada evrimi kabul etmeyen tek bir bilimsel otorite gösterebilir misiniz? "sorularlaevrim" gibi hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan şahsi kişilerin fikirlerini yansıtan sitelerden bilim öğrenilmez.

    Eğer evrim bilimsel bir teori değilse, neden hala da üniversitelerde evrim dersi var? Neden Science, Nature, NeoGeographic, NTVBLM, Bilim ve Teknik gibi bilimsel dergilerde evrim var? Veya dünyaca ünlü akademilerde nasıl olur da evrimden dem vurulur?

    Yapmayın, etmeyin. Tek bir kaynağa dayanarak bilim öğrenemezsiniz. Biraz ciddi "bilimsel makale" okuyun. Ben biri evrim bilimsel değildir deyince artık sinirleniyorum. Ama bu sinirimin sebebi, bu iddiayı ortaya atmanız değil, göz göre göre kandırılmanız.

    Lütfen doğru şekilde öğrenin bilimsel verileri. SIrf Kur'an'a uymuyor diye bir bilimsel teori bu kadar karalanamaz. Ayıptır.

    Dawkins hakkında yaptığım açıklamayı yinelemek istemiyorum. Gördüğüm kadarıyla "makale nasıl yazılmalıdır?" gibi bir şeyi pek bilmiyorsunuz. Şöyle bir örnek vereyim;

    A ve B konuları birbiriyle zıt olsun. Eğer biri A'yı savuan bir yazıda B konusunu savunan bir kişinin yazısından bir alıntı yapıyorsa ve B konusunu savunan kişinin esas görüşüne yer vermeden bunu yapıyorsa, A konusu hakkında B konusunun yazarının görüşünü saptırıyordur.

    Yani; Dawkins "beyin kendi kendini anlayamaz"a yakın bir ifade kullanmışsa, ki artık gitgide kullandığını bile sanmıyorum (veya bambaşka bir anlamda kullanılmış olabilir) yapılan alıntının neticesinde Dawkisn'in genel görüşüne de yer verilseydi ortada sorun olmayacaktı.

    Çünkü, bu yazıyı okuyan adam, eğer Dawkins'i bilmiyorsa, sanki yazının genelindeki yaratılışçılık teorisine Dawkins de katılıyor sanacaktır. Bu yüzden alıntı yaparken bunlara dikkat edilmesi gerekiyor.

    Unutmayın bu sadece bir alıntıdır. "Evrimci düşüncenin ilme verdiği zararlardan birisi de, beyin büyüklüğünü zeka ölçüsü olarak kabul etmiş olmasıdır." ile ilgili alıntıya da değinmiştir. Bunlar oldukça önemlidir.

    Tüm bunlar ışığında tekrar edeyim iddiamı; bilimsel otorite sayılan bir kaynaktan evrim karşıtı tek bir yazı sunabilir misiniz? Kastettiğim Adem Tatlı, Harun Yahya gibi kişilerin şahsi sitelerinden yazılmış, kişisel şeyler değil. Bilim camiasında kabul görmüş bir makaleden bahsediyorum. Ben çok iyi biliyorum ki böyle bir makale yok, çünkü evrim karşıtı ciddi biir makale veya tez olsaydı bilim dünyası birbirine girerdi ki şu an bilimin hemen her köşesinde evrim kuramının kuralları işliyor.

    YanıtlaSil
  14. Size Ne Söylenirse Söylensin Bi Açık Bulacaksınızdır.
    Çünkü bakış açınız kusur aramakta.

    Kusur arayan kişi kusur olmayan hakikatleri es geçer bakar arar kusurlu yeri bulup kusursuz yerlere galip kılar.Buna islamda cerbeze denir.Herneyse..

    Sevgili Kardeşim evrim teorisinin birçok bilim kuruluşunda öğretilmesi ve kabulunun çok olması onun hakikat olduğunu bürhan olmaz.

    Zira çok olan taraf haklıdır gibi bir mantık yürütürsek ortaçağda kadınları cadı diye yakan o büyük çoğunluğun zulmunü haklı çıkartabilir.Bu ise nihayetsiz bir zulumdur.

    Kişi Evrim teorisinin üniversitelerde okutulmasını evrime bürhan saymışsınız.

    Ne ilginçtir ki günümüzde bir çok ülkede bediüzzaman said nursinin eserleri risale-i nurlar dahi üniversitelerde ders olarak okutuluyor.

    Şimdi ne risale-i nurun nede evrimin mahiyetini araştırıp tutarlılığını test etmeden sırf ders olarak okutuluyor diye hakikat mi sayacağız?

    Bir kişi bürhana delile tabi olmalıdır.Çokluğun görüşüne veya çok kişinin kabulune güvenip hakikat zannetmek allah korusun insanı cehenneme yuvarlayabilir..

    Evrimin tarihsel gelişimini bilmek neden bu derece kabul görüp adeta kutsallaştırılıp ve din haline getirilip savunulduğunu bize açıklayacaktır.

    Bu hususta Arif hocamın yazısı konuyu özetlemiş.

    http://www.sorularlaevrim.com/makale/evrim-bir-din-gibi-inanc-mevzuu-isebilim-kitaplarina-nasil-girmis-ve-nasil-savunulmaktadir--227.html

    Dilersen genişletip araştırabilirsin faydalı olacaktır.

    Makale ile ilgili yazılanlara değinmeye luzum yok.

    Zira daha önceki yazımda örnekleyerek makaledeki amacı belirtilmiştim.

    YanıtlaSil
  15. tüm bu sıradanlaşmış ve maddeleşmiş sorular ve konulardan bağımsız olarak, benim sorularıma cevap vermenizi isteyebilir miyim sizden sayın ''LoveCraft''.

    sizinle benim aramdaki sevgiyi ne veya kim kuracak (cinsiyetinizi zaten bilmediğim için, benim için insan olmanız önemlidir)? bu dünyaya neden sevgi değil de nefret hakim? neden dünya bir an önce dünyayı sevgi içine almıyor da, hep cehenneme dönmüş dünyada cennet tasviri yaptırıyor?

    YanıtlaSil
  16. Sayın LoveCraft,

    Kusur bulmak için bakmıyoruz, zaten kusur var olduğu için görüyoruz. Bence de siz, kusur görmemek için baktığınızdan kusur görmüyorsunuz.

    Evrim için söyledikleriniz açıkcası ürkütücü. Yani dünyanın en saygın üniversitelerinde okutulan, hemen hemen dünyanın her bilimsel topluluğunda üzerine milyonlarca makale yazılan ve kabul görmüş bir "bilimsel teoriyi" siz kabul etmiyorsanız, ben size daha ne diyebilirim.

    Çoğunluk kabul ediyor diye kabul etmemiz gerekmez demişsiniz. Ve bir de cadı örneği vermişsiniz. Açıkcası gelişen tarih algısına dikkat etmenizi isterim. Bugün artık geçmişten daha bilinçliyiz ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu hurafelere kanmadan bilebilecek durumdayız.

    Evrim birbirinden bağımsız yüzlerce deney ve kanıt ile desteklenmişse ve evrim karşıtı ileri sürülebilecek ciddi bir argüman yoksa ortada, evrimi kabul etmemiz gerekir. Aksi takdirde, sizin yaptığınız gibi, kendimizi kandırmış oluruz.

    Said Nursi örneğini vermişsiniz. Evrim teorisi ile onu aynı kefeye koymanız çok yanlış. Evrim bilimdir ve her durumda deneylenip gözlemlenebilen bir olgudur. Said Nursi ise fikirlerini açıklayan biridir. Günümüzde bir çok felsefe dersinde Platon veya Aristoteles de anlatılıyor ama bunlar da kişisel fikirler olduğu için -ki aslında felsefenin önemli taşlarını oluştururlar kendileri- kesin kabul görmek durumunda değillerdir. (Mesela Platon'un idea formu veya Aristoteles'in köleliği normal karşılaması bugün kabul edilemez fikirlerdir)

    Diyeceğim şudur ki, bilimsel veri ile salt fikirsel verileri birbirine karıştırmayın. Evrim karşıtı ciddi bir makale, argüman bulunamadığı sürece yapabilecek bir şey yoktur. Sırf dininiz buna karşı diye koca bilimsel gerçeği görmezlik edemezsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki bi sey sorabilirmiyim düşününki bir beşere bir kitap iniyor ve bu kitapta yeryüzünün en alcak yeri (rum suresi 1-4) oldugunu bildiriyor ve asırlar sonra bilim bunu keşfediyor ...Yada ay ışıgının yansıyan ışık oldugunu söylüyor...bununda bilimsel izahını yaparmısınız...Bir beşer bunları nerden bliyor...

      Sil
  17. Evrim Bahsedildiği gibi birçok kanıtla desteklenmiş ise neden hala tartışılıyor?

    Yerçekimini tartışan bilim insanları göremiyoruz etrafımızda.Öyle sanıyorum ki biri çıkıp yerçekimi yoktur dese tımarhaneye atarız.

    Yerçekimi gibi kanun olarak tarif edilen evrim nasıl oluyorda bu derece bir hakikatse halen daha tartışılıyor?

    Kanaatimce evrim yorumdur.Yorum olduğu için evrime inanmayan biyologlar vardır.Eğer evrim bir kanun olsa idi hiçbir biyolog rededemezdi.

    Evrimciler mutasyon adaptasyon doğal seleksiyon gibi mekanizmaları yorumluyor ve evrimi netice verir diyor.

    Evrime inanmayan biyologlar ise bunlar alt türlerşmeye ait mekanizmalardır.Bir türden başka bir türü teşekkül ettirmezler yetersizdirler. diyorlar..

    Neden küçük değişimler birikip bir türden başka bir türü çıkarsın?Böyle bir değişim gözlenlenmiş midir?

    YanıtlaSil
  18. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  19. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  20. (farkettiğim üzere; dikkatsizliğim sonucu, birçok yazım hatası yapmışım. bu yüzden yukarıdaki gönderilerimi silip, düzenlenmiş halini gönderiyorum)

    sanırım Hayyam; evrim üzerine böyle bir görüşü, evrime yönelik tümüyle bilimsel verilere dayanan açıklamalar yapılamadığından ötürü çürütülmediği gibi bir düşünce ile söyledi. genelde ''evrimi çürüten tezler'' diye öne sürülen iddialar: ''bakın burada olağan üstü bir kurgu var. bu kendiliğinden olmuş olamaz. bu yüzden bir yaratıcı vardır'' şeklinde olduğundan.


    misal olarak, mutasyon. insan bağışıklığının kendisi dahi mutasyondur. ırkların oluşumu bir mutasyondur. oysaki, allah kuran'da ''ben ırkları, insanlar savaşta birbirlerini ayırt edebilsin diye yarattım'' diyor. kaldı ki, bu da ilginçtir. sadece bu söz bile tanrının olmadığını ispatlar. o mükemmel yargılara ve sıfatlara sahip ''tanrı'' nasıl oluyor da savaşa ve şiddete karşı bir görüşe sahip olamıyor tam tersi onun yolunda yenilemeler yapıyor.


    gandhi, krishnamurti, dalai lama, osho, martin luther king kadar olamayan kusurlu ''kusursuz bir tanrı''. neden en azından, onlar kadar ''şiddete karşı'' bir düşünceye sahip değil.


    hayranları tarafından, üzerine ''seksin tanrısı'' yakıştırması yapılan jim morrison bile mevcut, oluşmuş ''tanrı yargısı''na sahip mitten daha sevgi doludur.


    aerosmith'in şarkılarında bile kuranda olandan daha çok sevgi var bence. yazık değil mi steve tyler'a, jim morrison'a, elvis presley'e. bu adamların suçu ne.


    neden savaş isteyen bir mite tapıyor insan da çocukluğumuzun kahramanı kurabiye canavarı'na tapmıyor. kermit, kaptan mağara adamı vesaire. bu adaletsizlik değil mi. hepsini geçtim en azından ben marilyn monroe'ya tapmaya hazırdım. ama o da ölümlü bir tanrıçaymış heralde.


    onun dışında evrime inanmayan biyologlardan bahsetmişsiniz. insanlar eğitimlerini -özellikle de mevcut eğitim sisteminde- öğrenim için ve kendilerini geliştirmek hayatlarını daha ileri bir düzeyde yaşamak için okumuyorlar. ya iyi bir para kazanmak için ya da kendi mevcut düşüncelerini pekiştirmek, onaylatmak için.


    kişi psikoloji okuyor ancak insanlar üzerinde -insanlık dışı- deneyler yapabiliyor. biyoloji okuyor ancak hayvanlar üzerinde kozmetik ürünler için deneyler yapabiliyor. o yüzden böyle bir gerekçe ile konu üzerine savunma yapmanız yetersiz ve tutarsız olur.


    teşekkürler...

    YanıtlaSil
  21. Evrimin doğruluğunu artık tartışan bir bilim insanı yoktur zaten. Evrimin tartışıldığını siz düşünüyorsunuz. Özellikle dinine bağlı ülkelerde, birileri çıkıp anti-tez sunduğunu sanarken, insanlar da evrim karşıtı ciddi bir iddia var zannediyorlar ortada. Yoksa evrim ve yerçekimi aynı kesinlikte olan bilimsel verilerdir.

    Sanırım şimdi; "o kadar kesinse evrim neden teori deniliyor?" gibi bir düşünce belirecek kafanızda. Bunun için şu başlıklara göz atın derim;

    * http://tanrivarmi.blogspot.com/2010/09/teori-ve-olgu-olarak-evrim.html

    * http://tanrivarmi.blogspot.com/2010/04/evrim-ne-degildir.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayyam bey


      DÜNYA YOKTU KENDİ KENDİNE NASIL VAR OLDU, ONU ALLAH YARATTI,
      DÜNYA VARDI DİYELİM İÇİNDEKİ AĞAÇLARI SULARI DENİZLERİ BALIKLARI KİM YARATTI, HİÇBİRŞEY KENDİ KENDİNE VAR OLMAZ.
      HERŞEYİN BİR YAPICISI VARDIR,
      KAİNATIN MÜHENDİSİ ALLAHTIR,
      ONU İNŞA EDEN ODUR.
      NASIL Kİ BİR EVİ USTA HERŞEYİYLE YAPIYORSA ALLAHTA HERŞEYİ KUDRETİ İLE YAPAR...
      MESELA BİLGİSAYAR BİR MÜHENDİSLİK HARİKASIDIR.
      AMA KENDİ KENDİNE OLUŞTU BU BİLGİSAYAR DESE KİMSE İNANMAZ ÇÜNKÜ BİLİRKİ BİLGİSAYARI BİR ARAYA GETİREN BİR MÜHENDİS VARDIR PARÇALARINI BİR KENARA KOYUP HADİ BİLGİSAYAR OL DESEK 30 -40 VE BİNLERCE YIL BEKLSEK YİNE BİLGİSAYAR OLMAZ..
      KENDİ KENDİNE BİRŞEY OLMAKTAN ACİZDİR...
      ALLAH HERŞEYİ YARATANDIR..
      İNSAN AKLINI MÜHENDİSLER PROFLAR BİLE ÇÖZEMEMİŞTİR..
      BİR İNSAN AKLI VERİLERİ BELKİDE 1000LERCE TB KAPASİTEYE SAHİPTİR SINIRSIZ BİLGİ SIĞAR...
      BÖYLE BİR BEYİN KENDİ KENDİNE OLUŞAMAZ..
      GÖZE GELELİM ŞUAN Kİ TEKNOLOJİK KAMERALARIN BİR PİKSEL ORANI VAR VEYA ÇÖZÜNÜRLÜK..
      İNSAN GÖZÜ KABLOSU OLMAYAN EN YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜĞE SAHİPTİR ŞUANKİ KAMERALARIN YAPTIĞININ FAZLASINI SNYENİN BİNDE BİRİNDE YAPAR BAKAR VE KAYT EDER..
      KABLOSU YOKTUR SAĞA SOLA HAREKET EDER...
      BÖYLE BİR MÜKEMMELLİK NASIL BİR YARATICIYA SAHİP OLMAZ Kİ..
      KENDİ KENDİNE OLUŞAMAZ HİÇBİRŞEY BİRŞEY KOYUN KENARA BAKALIM KENDİ KENDİNE BİR CİSİM HALİNE GELECEK Mİ??
      BİLİM BİLİMİDE YARATAN ALLAH GÜNEŞ BİR BOŞLUKTA DÜNYA BİR BOŞLUKTA NASIL DURUYOR..
      BİR TOPU İNSAN OĞLU HAVAYA ATSA SABİT DURAR MI???
      AMA DÜNYA GÜNEŞ VE GEZEGENLER SABİT VE İTME ÇEKME KANUNU İLE BİR BİRİNE ÇARPMIYOR VE BİR BOŞLUKTA İLERLİYOR...
      BU KENDİ KENDİNE OLUŞACAK KADAR BASİT BİRŞEY Mİ YOKSA BİR YARATICIYA MI İHTİYAÇ DUYAR..
      BİRŞEYİ BİR YERE KOY VE 10 YIL SONRA BAK HİÇBİR DEĞİŞİM OLMAZ MUTASYON VS..
      AĞAÇLARA BAKARSANIZ MEYVELERİ FARKLI FARKLIDIR, AMA TEK BİR TOPRAKTAN BESLENİR. HER MEYVENİN KENDİNE HAS RENGİ VARDIR O RENGİ ONA TOPRAK MI VERİR TADI OANA TOPRAK MI VERİR..
      TOPRAĞI AL VE YE BAKALIM ELMA TADI ARMUT ÇİLEK TADI VAR MI??
      YOPRAK YENMEZ AMA TOPRAKTAN YENİLEBİLİR GIDALAR ÇIKAR..
      ÇEŞİT ÇEŞİT.. BİNLERCE PEKİ BUNCA ÇEŞİT KENDİ KENDİNE NASIL OLUŞABİLİR BİR YARATICIYA İHTİYAÇ DUYMAZMI??? .

      Sil
  22. Big Bang bilim adamlarınca kabul edilmeden önce bin dereden su getrilir. Bir Tasarımcının varlığı kabul edilmezdi. Şimdi tasarımcıdan bahsetmeselerde tüm herşeyin bir anda ortaya çıktığını kabul etmektedirler.

    bir atom veya atom altı parçacıktan başlayarak evren gibi akıl almaz boyut ve karmaşık yapı ve hepsinin olanüstü küçük bir genişleme hızı değişimiyle değişebilecek olmasını eğer bilim kanıtlıyorsa

    elbette evrim gibi herşeyi
    rasgeleliğe ve yol bulamadığında mutasyona bağlayan bir düşüncede zaman içinde değişecektir.

    evrimcilerin bu noktada takılı kalmasına Akılı Tasarım modeli sebep oluyor.

    Evrimciler bir dine inanan insanları caghil olarak gördükleri sürece kendilerini geliştirmeye gerek duymazlar.ego ve bencillik materyalizmle buluşunca bu oluyor sanırım.

    Ama atladıkları nokta bilimin bildiği veya bilmediği herşey mutlak gerçek değildir. Her yeni fikir ve bilgiyle yada bakış açısıyla değişebilecek olması gerçeğidir.

    YanıtlaSil
  23. "Y E T E R"
    inancınız ne olursa olsun dürüst ve hakikata müştak olmalı...

    Ancak bir tip insanlarla konuşulup tartışılabilir.

    Kelime Oyunlarınızdan Bıktım,Anlamsız,Şaşırtmaca Konuşmalarınızdan gına geldi...

    bir değil iki değil... Sadece Saldır.Kusur ara.. Sakın!!! Gerçeği Arama(Ben aradım, sonuç bu evrim diyecen...Yunus Emre'de Aradı Demek Ne Aradığınıza Bağlı ;)

    Bir Ayet'ten Bahsediyorsunuz. Hangi Ayet Meçhul Olduğu gibi Anlamınıda Kendiniz Tefsir edip millete anlatıyorsunuz... Tebrikler...

    Sen, Kur'an-ı Kerimi Nasıl olurda Çarpıtmaya Çalışır ve bunun Sonucunda Haşa- Allah Yoktur Diyebiliyorsun...

    "oysaki, allah kuran'da ''ben ırkları, insanlar savaşta birbirlerini ayırt edebilsin diye yarattım'' diyor. kaldı ki, bu da ilginçtir. sadece bu söz bile tanrının olmadığını ispatlar. o mükemmel yargılara ve sıfatlara sahip ''tanrı'' nasıl oluyor da savaşa ve şiddete karşı bir görüşe sahip olamıyor tam tersi onun yolunda yenilemeler yapıyor."

    Geleleim iddana, Şunuda Açıklayayım, Kur'an-ı Kerimde Geçen, Üstünlük ibadet ile ilgili Takva... Irk ise Sizin dediğiniz gibi ASLA ANLATMAZ... Irkçılığa Karşıdır...

    ‘Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir.’ Hz. Muhammed (sav.)

    “Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir.” (Müslim, İmare, 57)


    Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam dini, ırk, renk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt etmeden, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder.

    Bir âyet-i kerime meali:

    (Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat 13]

    (Takva, Allahü teâlâya inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmektir. Kısaca haramlardan sakınmak demektir.)

    Ayette bildirilen erkek ve dişiden murat, Hz. Âdem ve Hz. Havva’dır. Bütün insanlar onların torunları durumundadır. Hz. Âdem’in aynı zamanda ilk peygamber olduğu da nazara alınırsa, bütün insanların peygamber torunları olduklarını söyleyebiliriz.
    Ayette farklı milletlere ayrılmanın hikmeti, insanların birbirlerini tanımaları olarak nazara veriliyor. Gerçekten de her milletin kendine has bazı özellikleri vardır ve bu özelliklerden hareketle bir insanın hangi millete mensup olduğunu belirlemek mümkündür. Ordu içindeki karacı, havacı gibi değişik kısımlar nasıl kıyafetleriyle ayırt ediliyorsa, milletler de belli özellikleriyle birbirinden ayırt edilmektedirler. Ordu içindeki farklılık bir çatışma vesilesi olmadığı gibi, farklı milletlere mensup olma da çatışma vesilesi yapılmamalıdır.
    İnsana kıymet kazandıran mensup olduğu ırk değil, sahip olduğu faziletlerdir. Yoksa hemen her millette hem iyiler, hem de kötüler bulunmaktadır.

    YanıtlaSil
  24. Yunus Emre, Kur’an’dan aldığı dersle ‘Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü’ der. Ama herkes Yunus Emre kadar olgun olmayabilir.

    Bu Arada Hak Aşığı Yunuz Emre.'den bir kaç şiir paylaşayım.

    AŞKIN ALDI BENDEN BENİ

    Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
    Ben yanarım dün ü günü bana seni gerek seni
    Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim
    Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni

    Aşkın aşıklar öldürür aşk denizine daldırır
    Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni
    Aşkın şarabından içem Mecnun olup yola düşem
    Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni

    Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek
    Mecnunlara Leyla gerek bana seni gerek seni
    Eğer beni öldüreler kulum göğe savuralar
    Toprağım anda çağırır bana seni gerek seni

    Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri
    İsteyene ver onları bana seni gerek seni
    Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm
    İki cihanda maksudum bana seni gerek seni

    “Aşık, gamdan da, sürurdan da hâlîdir. Baharsız, hazansız daima yeşil ve tazedir.” Onun hali, şu manaları terennüm eder:

    “Hoştur bana Senden gelen
    “Ya gonca gül, ya da diken
    “Ya hil’atu ya da kefen
    “Narın da hoş, nurun da hoş.”

    Aşık, Allah’tan gelen lütfu ve kahrı lütuf olarak görür. Mevlâna, buna şöyle dikkat çeker:
    “Gerek âlim olsun, gerek cahil olsun, isterse aşağılık biri bulunsun, herkes lütuf ile kahrı fark eder. Lakin, kahırda gizlenmiş lütfu, yahut lütuf içindeki kahrı az kimse bilir.”

    Mevlana sordu ;

    - Pek güzel, Pek Sade giyinmişsiniz.Üzerinizde hırkanız bile yok ,üşümezmisiniz ?

    Yunus Emre şiirle karşılık verdi ;

    Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil

    Gönlün derviş eyleyen,hırkaya muhtaç değil
    Mevlana beğendiğini belli eden bir hareket yaptı.Ve yine sordu ;
    - Pek doğru söylersiniz.Nasılsınız iyimisiniz ? Nelerle meşgulsünüz ? Ne yapar ,ne eylersiniz ?

    Yunus Emre yine şiirle karşılık verdi ;

    Adımız miskindir bizim,düşmanımız kindir bizim

    Biz kimseye kin tutmazuz,kamu alem birdir bize

    Ben gelmedüm dava için,benim işum sevi içün

    Dostun evi gönüllerdir,gönüller yapmağa geldüm !

    Mevlana, Yunus Emre'ye Sordu;

    -Biz dervişlerimize Tevhid'i öğretirken '' Bir elma iki ayna '' demiştik.Siz ne dersiniz ?

    Yunus Emre cevap verdi;

    Tevhid imiş cümle alem

    Tevhidi bilendir adem

    Bu tevhidi inkar eden

    Öz canına düşman imiş.

    Mevlana,Yunus Emre'nin bir süre dergahta kalmasını istiyordu.

    -'' Evet,davetimizi kabul buyurursanız,çok memnun kalacağız.Hemde size yazdığımız 6 ciltlik Mesneviyi okurduk'' dedi.

    Yunus Emre kalktı ,kapıya doğru yönelirken ilk kez şiirsiz konuştu;

    -Ne kadar uzun yazmışsınız ! Çok emek ve gayret sarfetmişsiniz.Bize kalsaydı aynen şunu söylerdik ;

    '' ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜM, YUNUS DİYE GÖRÜNDÜM ''

    YanıtlaSil
  25. tam ben ''imeno sacramento çimento'' diye italyanın nahşibendi tarikatının lideri yavuz seçkin'in bir aforizmasını alıntılayacaktım ki, sevgili LoveCraft'in kendisine ''cahil'' yakıştırılmasının yapıldığını iddia ettiğini gördüm.

    oysa tüm yorumları okusanız (en azından ctrl+f yapıp sonra cahil yazıp aratarak gözlemleyebilirsiniz) kendisine böyle bir yakıştırmanın yapılmadığını görüyoruz. ancak yetersiz bilgilerle ve yaptığı -aşırı derecede- yanlış yorumlarla herharde kendisi böyle bir şeyi kabulleniyor.


    ayrıca merak ettiğimden sormak isterim. acaba kendileri bu bloğa yorum yazmanın kendine farz kılındığını mı sanıyor. yapmayın lütfen, Hayyam naçizane düşüncelerini paylaşıyor burada. böylesine mevzular için amerikan kahramanlığına soyunmaya lüzum yok. söylemlerden rahatsız oluyorsanız sizi buraya bağlayan nedir, bu işkenceyi kendinize neden yapıyorsunuz. belki de sizin afyonunuz da budur: mazoşizm.


    ayrıca kendisi ''kopyala-yapıştır'' tekniğini çok güzel kullanıyor. ve bilindiği üzere bu tekniğin anlamı: ''ben bu konuya vakıf değilim, ancak sizin görüşleriniz de benim işime gelmiyor. o yüzden ancak böyle bir yazı buldum, belki bu konuya uyar'' dolaylarındadır.


    zaten kendisinin aksak ve alakasız yorumlar yazması, beni git gide içimdeki ''cyborg olduğu'' konusundaki kuşkuma inandırıyor. belki de değildir ya da öyleymiş gibi numara yapmayı bırakır diye yine de yazmaya devam ediyorum.


    big bang'den, cern deneyini kastediyorsunuz sanırım. ben de size diyorum ki, deney sonrası ortaya çıktı ki; biz de bir galaksi yaratabiliriz. bu durumda biz tanrı mı oluyoruz. ego'dan dem vurmuşsunuz. sizin burada yorumlar yapmanız, hatta ibadet etmeniz bile egonuzun gereğidir, bencilliğiniz gereğidir. bencillik ile hedonist olmayı karıştırıyorsunuz. dolayısıyla toplumun dogmalarıyla değer yargılarıyla bilimi tartışıyorsunuz. ne kadar da tutarlısınız öyle. imreniyorum açıkçası. üstelik size onca bilgilendirici kaynak verilmesine rağmen yine aynı yanlış bilgilerle gelip savunma yapıyorsunuz. anlayamıyorum, biri size maaş mı veriyor. milyonlarca işsiz var ülkemizde. bari şu istihdamı artırın da bari ekonomik sıkıntılardan kurtulsun bu toplum. yok ben karın tokluğuna yapıyorum bu işi diyorsanız, konu üzerine ''TANRILARIN ARABALARI'' ve ''BBC: SPACE'' belgesellerini izleyebilirsiniz. yazılarımı okuduğunuzdan şüphe ettiğim için büyük harflerle yazdım ki, belki ilginizi çeker de, bir göz atarsınız.


    bu arada, yaptığınız yetersiz düşüncelerle ve verilerle inançlı kesime saygısızlık etmiyor musunuz acaba. sözde inançlı kesimi temsilen yorumlar yazıyosunuz, ancak yetersizliğinizle onları da mahçup bırakıyorsunuz.

    ırkçılık konusuna gelecek olursak... öncelikle şunu belirtmeliyim. kuran'ı tümüyle bilmeyen bir insanın fetva vermesi, yani kuran üzerine kesin hükümlerde bulunması büyük vebal taşır. bunu da mı bilmiyorsunuz (yazılarınızı şaşarak okuduğumun kanıtıdır sanırım bunlar). benim kuran'dan yaptığım alıntılar, islama dayalı bir inanca sahip olduğum zamanlarda ya kuran'dan kendi okuduklarımdan hatırladıklarımdır ya da cumaya gittiğimde hocadan dinlediğim vaazlardan hatırladıklarımdır. yani kuran'dan alıntılamak başka, kuran'dan yapılan alıntı üzerine kuran'ın geneli üzerine yorum yazmak başka.


    devamı...

    YanıtlaSil
  26. ...devamı


    bir de büyük bir zariflik yapıp, yunus emre'den şiirler paylaşmışsınız. çok seviyorsanız ben de paylaşmak istiyorum yunus emre'den birkaç şiir.

    ey tanrım
    ben kendime acı çektirdim
    tatlı canımı sıkıntılara soktum
    bunlardan sana ne
    neden bana bir de sen ceza vereceksin
    beni acılara atacaksın
    Sen, bana
    ''iyi adam olamadın
    benim karşıma suçlardan sıyrılmış
    pırıl pırıl bir kimse olarak gelmedin''
    diye beni suçlarsın
    oysa beni suçlu yaratan
    alınyazımı daha önceden belirleyen
    beni sana karşı koyucu bir nitelikle var eden gene sen değil misin
    senin yarattığın insanın sence suçlu olması nedendir
    benim yaptığım işler içinde utanılacaklar varsa
    beni onları yapacak nitelikte yaratan gene sen değil misin
    gözümü kapkaranlık
    içinde şeytanlıklar
    uygunsuzluklar
    kötülükler dolu bir dünyaya açtığımda
    kendimi günahları biçilmiş kaftan olarak buldum
    bunları da yaratan sensin de
    beni niçin suçlu tutuyorsun kendi yarattığın eylemlerden dolayı
    sen, kıyamet günü bütün kötülükleri ortaya koyup tartacaksın
    onlara göre suçlar vereceksin
    kötülükleri ortaya koymak senin büyüklüğüne yakışmaz
    bunları bırakman gerekir
    ben, senin varlıklarından ne aldım
    neni eksilttim
    egemenliğini mi elinden aldım
    sözünü mü geçtim sözümle
    Seni aç mı, susuz mu bıraktım
    kıldan ince köprü yapar da dersin ki
    Ey kullarım gelin geçin.
    oysa kıl gibi köprüden insan geçemez.
    uçması, ya da düşmesi gerekir
    sonra köprü başkalarının kötülüğü için değil, iyiliği için yapılır
    senin köprün iyi bir köprü olmasa gerek
    bir de kötülükleri tartmak için ölçeğin varmış
    bunu ancak bakkallar, bir de alış-verişle uğraşanlar yapar,
    sana yaraşmaz bunlar
    senin büyüklüğüne bütün suçları bağışlamak, görmemek yaraşır.
    ben, bu yaptıklarının bir tekini bile
    senin bir tanrı olarak
    yüceliğine yakıştıramıyorum doğrusu."



    "...geçmedi mi intikamın öldürüb
    çürütüb, gözüme toprağ doldurub
    hiç yunus'tan değdi mi sana ziyan?..."

    "kıl gibi köprü gerersin geç diyü
    gel seni tuzağımdan seç diyü
    ya düşer ya tayanur yahut uçar
    kulların köprü yapar hayır için...''




    yanlış anlama. sizi yermenin, sizi küstürmenin peşinde değilim sevgili LoveCraft. öyle bir amacı güdersem sizden ziyade kaybeden herhalde ben olurum (ben böyle tartışmaları latifeli bir üslup ile tartışmaktan yanayım. aksi halde sohbet gerginleşip, nefret dolu söylemler saçabiliyor. sanırım böyle bir durumdan siz de rahatsız olursunuz). eğer devamlı gerekçeler peşinde olursanız -bu zamana dek paylaştığınız görüşlerden- anladığım üzere bilgi birikimi olarak çok yetersizsiniz ve konular hep aynı düğümlerle dönüp dolaşacak etrafta.

    ancak herhangi bir konu üzerine merakınız varsa ve o konular üzerine tartışmak istiyorsanız kişisel olarak da bunu halledebilirsiniz. sevgili Hayyam ile veya benimle kişisel olarak görüşlerinizi paylaşabilir tartışabilirsiniz (Hayyam'ın böyle bir kararı yok ancak sanırım rahatsız olmaz kendisi böyle bir durumdan).

    kendi adıma söyleyecek olursam; ben kimseden öyle veya böyle bir düşünceye sahip olmalarını beklemiyorum. sadece inandıkları düşünceler doğrultusunda daha yeterli ve sağlıklı bilgiler edinip düşünmesini bekliyorum. istediğiniz düşünceye inanabilirsiniz. ancak inançlarınızı böylesine herkese açık bir platformda tartışıyorsanız en azından işin ehli olmanız gerekir.


    teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. JUFSERNOH kardeşim sizin kafanız karışmış biraz. Umarım hak yolunu bulursunuz biran önce. Yunus Emre hakkında yukarıda söyledikleriniz cevabı aşağıdadır. Şöyleki;

      Yunus Emre'de tıpkı Mevlana gibi diğer büyük insanlar gibi (dinleri her ne olursa olsun) hamdı; pişti; yandı! (Anlamını ve ayrıntısını Mevlana'nın hayatından öğrenebilirsiniz)

      Yunus Emre'nin hamlık dönemine ait olan örnekler ile bu yüce insanı yerersek (amaç bu olmasa dahi onun hakkında soru işaretleri doğurması bile kötü) onun hakkında hatalı düşüncelerin oluşmasına neden olursak yakışık almaz.

      Yunus Hamlık halini, pişmiş halini ve yanmış halini belirtiğiniz şiirden çok sonra yazdığı şu şiirinde açıklamıştır:

      Taptuğun tapusunda
      Kul olduk kapısında
      Yunus miskin çiğ idik
      Piştik elhamdülillâh.

      Vardığımız illere
      Şol safa gönüllere
      Baba Taptuk manisin
      Saçtuk elhamdülillâh.

      Yunus bir doğan idi kondu Taptuk koluna
      Avın şikâra geldi bu yuva kuşu değil.

      Yine esridi Yunus Taptuk yüzün görelde
      Baktığın yüzde gördüm Taptuğumun nurunu.

      Nasıl ki her meyve hamken acıdır (yada tatsız) insanlar da hep öyle başlar hayata değişenler ne uludur bu yolda; nankörlük etmemek lazım bu insanlara!

      Not: Haddime değil demeyeceğim, uyarmak yaradanın emri; ama ısrar değil! Umudum odur ki muhakeme yeteneği güçlü senin gibi bir kardeşimizin bulması doğru yolu.

      Son olarak; Ben bu konularda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Elbetteki üstat olan kişiler daha bilgi sahibidir. Sokrates'in de dediği gibi bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir!

      Biraz bekle dostum, çok geçmeden ben daha vakarlı olacağım. Öğrendiğim ve benimsediğim prensiplerin gösterdikleri yolda henüz sağlam değilim. Kuvvetsizliğimden korkuyorum. Biraz kuvvetleneyim, o zaman büsbütün başka bir ağırbaşlılık göreceksin. Hayat henüz bitmedi. Allah son düzeltmelerini yapmadı (Kıyamete kadar yaratma devam ediyor). Biter bitmez göreceksin. Fakat bunun gururdan gelen bir ağırbaşlılık olacağını sanma. O gerçeğe inan-maktan gelmektedir. Şu Jüpiter başında gördüğün zannınca gurur mudur? Hayır. O sağlamlıktır ve sebattır. Sana şu tarzda seslenen Allah böyle olmalıdır: «Varlığımın bir işaretiyle tasdik ettiğim şey yalan olamaz, kesindir ve mutlaka gerçekleşir.» Bu büyük örneği taklite çalışacağım. Ve sen beni; vefalı, sâf, son derece cesur olarak ve müthiş diye vasıflandırılan kazaların, belâların sebep olduğu heyecanların, perişanlıkların uzanamayacağı bir halde bulacaksın. Fakat seni ölmez, hastalıklardan ve ihtiyarlıktan kurtulmuş görebilecek miyim?(Epiktetos)

      Sil
    2. Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
      İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

      Burada yunus bence dünyanın malınıda ahiretin malını istemiyor. Dünyadaki aşkını, kadını istiyor. Yunus çok güzel/kaliteli bir kadın anlatıyor. Cehennemle çok ilişkilendirilen kadını şeytan kadını insanı ateşe iten kadını atıyor, dünyadaki ateşli kadını yazıyor.

      Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
      Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

      Burada ben mutasavvıf, allah aşığıyla yanan, mecnun olan, insan aşığıyla yanan filan değilim, ben bu ateşte/kadında yanmak istiyorum diyor. Neyzen gibi diyor yani, mecnun olup …..

      Bu okunulan mısralarla yunus asla müslüman yada dinli olamaz. Bu mısralar resmen allaha küfür, dine küfür, imana küfür.

      Bence bu şairlerin çoğu küfür.

      Hamdım piştim yandım sözüde küfür.

      Aşk gözü kör edince, müslüman küfrü göremiyor/göremez.

      Birileri “seni” ifadesine kastı “allah” olarak uydurmuş. Bunu yapanda mutlak münafıktır elbet.

      http://www.adilmedya.com/biri-musluman-biri-ateist-h39364.haber

      Sil
    3. https://tr.wikiquote.org/wiki/Yunus_Emre
      http://www.mollacami.com/konu/1639/yunus-emre-den-beyitler.html

      Sabah mezarlığa vardım, baktım herkes ölmüş yatar, her biri çâresiz olup, ömrünü yitirmiş yatar.
      Hani çaresi olmayan hiç bir dert yoktu. Herkes çaresiz ölüyor.

      Yunus Emre . En büyük ibadet sevebilmektir.
      Neşet Ertaş . Sevişmek ibadettir.

      Miskin Adem oğlanı, nefse zebun olmuştur. Hayvan canavar gibi, otlamağa kalmıştır.
      İnsanlar hayvanların yiyeceklerini almış, hayvanda ota talim yaşıyor.

      Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.
      Bedava geldik, parayla gidiyoruz.

      İlim ilim bilme….
      Kendini bilmekten başka herşey boş. Okuyarak ilim olmaz. Okumak boş. Kuran okumak dahil.

      Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme.
      Bahçe resimleriyle avunma. Bahçe hayalleri kurma. Bahçe=cennet. Cennet hayalleri kurma.

      MAL SAHiBi MÜLK SAHiBi
      HANi BUNUN iLK SAHiBi
      MAL DA YALAN MÜLK DE YALAN
      VAR BiRAZ DA SEN OYALAN.
      Malın ilk sahibi..
      Birileri "belki örneğin muhammed" zamanında dünyaya/arazilere bedava sahip olmuş.. Sonra bu birileri para vb. basıp insanlara çalışmaları karşılığında arsaları bir bir satmış.
      Hayat emeksiz kazananların hakimiyetinde.
      Kapitalizm.
      Senin malında devletin malıda yalan. Burada yalan ne anlamadım.

      Sil
    4. Yok, mal mül-k. mal ve mül. mal ve iş, mal ve aş. …..

      Sil
    5. Yunus aşkıyla o kadar yanmıştır ki şiirinde aşkı uğruna aşkının vaat ettiği cennetten bile vazgeçtiğini belirtmektedir. Bunu nerden kadına bağladınız anlamadım? Bunun mantıki bir izahı olmadığı gibi bu husus düşüncelerinizin de sadece kadın eksenli olduğunu göstermektedir. Oysa bu düşünce tarzı sağlığınız için tehlikelidir.

      Belirttiğiniz şiirinde Yunus;

      ‘…Sufilere SOHBET gerek
      Ahilere AHRET gerek
      Mecnunlara LEYLİ gerek
      Bana seni gerek seni…’ de demiştir.

      Ancak Yunus burada Mecnunlara Leyli gerek derken Mecnunların maddeye (kadına) olan aşkını anlatmıştır. Yani kendisinin ilahi aşkı karşısında beşeri aşka merakı olmadığını söylemektedir. Mecnun olup dağa düşem derken de düşünür, Mecnunlar gibi yolunda eziyet çekiyim NE OLURSA OLSUN bana sen lazımsın ‘sen’ demektedir.

      Ayrıca Ahret demenin Allah demek olduğunu da yazmışsınız. Oysa Ahret demek Allah demek değildir! Ya bilgisizlikten ya da bilerek bunu yaptığınız anlaşılmaktadır. BİLGİSİZLİKTEN BÖYLE YAZMIŞSANIZ bilmediğinizi söylemeniz hatalıdır, BİLEREK YAZMIŞSANIZ nefsinize teslim olmuşsunuzdur. Bu ise daha kötüdür.

      Ahret; bu dünyadan sonra gideceğimiz ebedi âleme verilen isimdir. Âhiret (Ahret), kıyamet koptuktan sonra, bütün varlıkların ve insanların devamlı kalacakları yerdir. Bu yüzden Yunus şiirinde; ben ne sohbeti, ne ahreti, ne leyliyi, hiçbir şeyi istemiyorum sadece ilahi aşkımı istiyorum demektedir.

      Yazınızda Yunus’un Müslüman olamayacağını da belirtmişsiniz. Oysa şu şiirinde ne güzel anlatmaktadır değerli düşünür sizin aksinize düşündüğü;

      Canım Kurban olsun Senin yoluna,
      Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
      Gel şefaat eyle kemter kuluna,
      ADI GÜZEL, KENDİ GÜZEL MUHAMMED…

      …Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz,
      Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız
      Sana uymayanlar gider imânsız,
      Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

      Bir başka şiirinde ise Yunus;

      ‘Tevhid imiş cümle alem
      Tevhidi bilendir adem
      BU TEVHİDİ İNKAR EDEN
      ÖZ CANINA DÜŞMAN İMİŞ’, demiştir.

      (Tevhid üç şeydir; Allah'ın (cc)Rabb olduğunu bilmek, birliğini ikrar etmek, O’nun hiçbir eşi, dengi ve ortağı olmadığına inanmaktır.
Kâinattaki her şeyde Allah’ın (cc)varlığını ve birliğini akıl sahiplerine gösteren deliller, işaretler vardır. Tevhid; her yerde ve her şeyde bu işaretleri görmek, Allah’tan (cc) başkasının tesir ve hâkimiyeti olmadığını anlamak, bilmek ve bilerek yaşamaktır.)

      Bir başka şiirinde ise Yunus Emre, Muhammed’e olan aşkını şöyle anlatmaktadır:

      Arayı arayı bulsam izini,
      İzinin tozuna sürsem yüzünü.
      Hak nasip eylese görsem yüzünü
      YA MUAHAMMED! CANIM ARZULAR SENİ.

      Bir MÜBAREK SEFER olsa da gitsem
      KÂBE YOLLARINDA kumlara batsam.
      Hub cemalin bir kez DÜŞTE SEYRETSEM
      Ya Muhammed! canım arzular seni.

      “Sordum sarıçiçeğe, GÜL SİZİN NENİZ OLUR?
      Çiçek eydur ey derviş, GÜL MUHAMMED TERİDİR”.

      Yunus başka bir şiirinde ise Yüce Allah’a (İlahi aşkına) şöyle sesleniyor;

      Ben beni bıraktığım zaman,
      Sen beni bırakma Yâ Râb.

      Yunus Emre, bir karıncayı, serçeyi, çiçeği, ağacı, insanı yaratılan her şeyi seviyordu; DEVRİNDE YAŞASAYDINIZ (siz onu sevmeseniz bile) düşüncelerinize saygı duyar SİZİ YİNE DE SEVERDİ. O dava için değil; sevgi için geldiğini belirtir şiirlerinde! O yüzden ünlü düşünür şöyle der;

      ‘Yaratılanı severim, YARADAN ÖTÜRÜ!’

      Sil
    6. Dünyada olup biten şeylerin bir kısmı elimizdedir. Bir kısmı da elimizde değildir. Elimizde olanlar düşüncelerimiz, yaşayışımız, isteklerimiz, eğilimlerimiz, iğrenmelerimiz; bir kelimeyle bütün hareketlerimizdir. O halde hatırla ki tabiatları dolayısıyla esir olanları hür ve başkasına bağlı olan şeyleri sana ayrılmış sanıyorsan her adımda engellere rastlayacak, KIRILACAK, ÜZÜLECEK VE ALLAH'TAN DA İNSANLARDAN DA ŞİKÂYET EDECEKSİN. Buna karşılık senin olanı benimser ve başkasının olanı da başkasının iradesinde sayarsan; O ZAMAN KİMSE SANA İSTEMEDİĞİNİ YAPTIRAMADIĞI GİBİ, İSTEDİĞİNİ DE YAPMANA ENGEL OLAMAZ. Dolayısıyla kimseden şikâyet etmez, kimseyi suçlandırmaz ve istemeden hiçbir hareketi yapmaya zorlanmazsın. Kimse sana bir fenalık edemez, düşmanın olamaz ve başına kötü, zararlı bir şey de gelmez. (Epiktetos)

      O yüzden olsa gerek değerli düşünür Yunus yukarıda belirttiğiniz şiirinde aynı zamanda;

      ‘Ne VARLIĞA sevinirim
      Ne YOKLUĞA YERİNİRİM
      Aşkın ile avunurum
      Bana seni gerek seni’demiştir.

      Yunus’un düşüncesinde mal mülk yoktur. HER ŞEYİN (ilahi aşkının) verdiği şekliyle yani olduğu gibi kabullenilmesi söz konusudur.

      MADDEYE BAĞLI, DAR KALIPLI, ŞEKİLCİ DÜŞÜNCELER aşkı; sadece beşeri aşkta (kadında ya da erkekte) görmektedir. Aynı şekilde bu kişiler kendisine ait olmayan şeylerin de kendisine ait olmamasını bir haksızlık olarak görmekte ve bundan yakınmaktadır. Bu nedenle bu şekilde düşünen insanlar esasen insanlık için tehlike arz etmektedir. Nitekim iradeleri özgür değildir. İradeleri şeytanın eline geçmiştir. KENDİLERİNİ ÖZGÜR GÖSTERSELER DE, HÜR İRADEYLE DAVRANMALARI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

      Aşağıda son bölümde de bazı şeyler yazmışsınız. Ancak yazdıklarınızdan bir şey anlamadım. Bundan sonra açıklasanız da zaten size yeterince vakit harcadım. Daha doğrusu yazdıklarınızı görüp okuyan kişilerin cehalete kurban olmaması amacıyla yeterince vakit harcadığımı düşünüyorum.

      Size saygısızlık yapmak istemiyorum ancak cahillerle mücadele etmenin cahile daha fazla zarar vereceğini, yarar getirmeyeceğini, ONDAKİ ALT ETME GÜDÜSÜ NEDENİYLE ONU GÜNAHA SOKACAĞIMI düşündüğüm için sizinle mücadeleye kalkışmayı doğru ve yararlı görmüyorum. O nedenle ne cevap verirseniz verin ya kendinize cevap vermiş olacaksınız ya da bu yazılanları okuyan masum insanların beyinlerini sulandıracak ve aynı zamanda egonuzu da tatmin etmiş olacaksınız. Tüm sonuçlar sizin için felaket olacaktır. Sevgiyle ve bol doğru akılla kalın lütfen.

      Tekrar söylüyorum bu size saygısızlık olsun diye yazılmamıştır. Sadece naçizane görüşümdür.

      NOT: İslam’da esaret yoktur. Epiktetos, İslam’dan önceki cahiliye döneminde yaşamıştır. Saçma sapan düşünceler hatalı akıl yürütmeler yüzünden beyinleri sulanmış insanların doğruyu bulması için mücadele etmiştir.

      Sil
  27. Sevgili JUFSERNOH'un dediklerine harfiyen katılıyorum. Aslında tartışma kısır döngüye girdi diye cevap yazmama taraftarıydım ama böylesine haklı bir açıklamadan sonra en azından onay mesajımı yollayayım dedim.

    Bu blog, benim görüşlerimi ve biraz da bilgi birikimimi paylaştığım bir yerdir. "Blog hakkında" kısmını okusaydınız, aslında inançlılarla böylesi tartışmalar yapmak istemediğimi görürdünüz. Tekrar ediyorum, ben arada kalıp kafası karışanlara kendi doğrularımı gösterme niyetindeyim. Herhangi bir zorlama veya kaba üslup içerisinde olmama taraftarıyım.

    Bu sebeple sizinle benim anlaşamayacağımız zaten ortadadır sayın LoveCraft. Hata kimde olursa olsun, bir yere varamadığımız ortadadır. Eğer buradaki bilgilerden rahatsızsanız yazmayınız, hatta isterseniz buradaki bilgileri kendinizce çürüten yazıları apayrı bir blogda toplayınız.

    Ayrıca sevgili JUFSERNOH'un dediği gibi, amacınız gerçekten araştırmaksa samimi bir şekilde durum değerlendirilmesi yapılabilir. Ancak islamın askeri olarak ve zaten defalarca okuduğumuz klişe ve yetersiz açıklamaları cevap niteliğinde bu bloga koymanız olumlu sonuç vermeyecektir.

    Sevgiler, saygılar...

    YanıtlaSil
  28. Şems Aşk'ın Kanunlarının 39. Maddesinde şunu der. Otuz Dokuzuncu Kural:
    Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde.. . Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar.

    İnsan doğuşunda 2 tür şeklinde doğar biz bunlara iyi ve kötü isimini vermişiz. Ben bunlara temiz niyet ve Art Niyet adını veriyorum. Çok şahit olmuşsunuzdur. 2 yaşında 2 bebek düşünün biri kendi halinde oyun oynarken diğeri durduk yere gelir onun saçını çeker bir tokat patlatır onu ağlatır. Bu iki tip insan içinde Tüm inançlar aynı şeyi öğretir. İyi ve Kötü insanı tarif eder aslında Tüm olay budur. İyi insan inancı öğrenir iyi ve kötü insanı ayırt etmeyi öğrenir. Kötü insandan uzak durur, iyi insana yanaşır onunla bir olmak ister. Kötü insanda inancı öğrenir iyi ve kötüyü ayırt etmeyi öğrenir. O da kötü insandan uzak durur iyi insanı yakaladımıda onu bir kene gibi iyi niyetini emmeye başlar. O sebepten inancı iyi öğrenmek gerek ki eğer iyi biri olduğuna inanıyorsan kötüyü hemen tanıyıp ondan uzak durman muhattap olmaman gerekli. Hatta şu an bu web sayfasında ki bu kötü yazı bile bu yazıyı yazana prim kazandırmakta rant oluşturmakta yani iyi insanların iyiliği koruma çabalarında akıttıkları bu sözlerden zevk almakta. belkide evinde oturmuş kıs kıs gülüyordur şu halimize.
    Sen kendini istersen parçala bu yalan dünyada kötülerin sayısını 1 rakam aşağıya düşüremezsin istersen öldürmeyi dene onları bu sefer senin onlardan farkın kalır mı?
    Onlar denesinler tüm dünyayı kötü yapmayı 1 rakam aşağı çekemezler iyilerin sayısının isterlerse denesinler onları öldürmeyi öldürdükleri kendileri olurlar içlerinde. yanar içleri her biri aşka gelirler. Gandhi hayatını okuyun ne demek istedim anlarsınız.
    Ferhat YILDIZ

    YanıtlaSil
  29. http://www.ferhatyildiz.com/beyaban/index.php?option=com_content&view=article&id=384:sems-tebrizinin-ask-yolunda-40-altin-kurali&catid=112:sevdigim-sozler&Itemid=142

    YanıtlaSil
  30. 39. kuralın doğru olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü dünyadaki insan nüfusu tarihsel süreçte artarak değişti ve sonuç olarak 1'e 1 gibi iyi insanın yerine iyi, kötü insanın yerine kötü insan gelmesi söz konusu olamaz.

    Gelgelelim, insanların bu iyilik ve kötülüğünü böylesi içi boş bir kuralla da belirleyemeyiz. Sosyo-kültürel temeli hiçe sayıp sadece hayali bir kurala bağlı bir şekilde insanların nasıl olacaklarını sınıflamak yersizdir.

    Bunu da atlarsak, kötü bir insan öldükten sonra onun yerine gelecek insan kötü olmak durumundaysa, o insanın iyiliği ve kötülüğü özgür olarak seçememesi söz konusudur. Ve bu da, dünyanın ilahi olduğu söylenen temel sebebine aykırıdır: Bizler -güya- sınav için buradayız. Oysa diyelim ki ben benden önce ölmüş kötü bir insanın bıraktığı boşluğu doldurmaya gelmişsem, iyiliği seçme şansım kalmaz.

    Bunun dışında iyi ve kötüyü de ayrıca sınıflandırmak gerekir ancak bu şimdilik konuyu uzatmaktan bir işe yaramayacaktır.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  31. selam sevgili hayyam..
    sen olaya kendi açından bakıyorsun inanan kesim kendi açısından.. Doğru mu? Bunu bir kere kabul etmek gerek.. Bulduğun mantık hataları değil kabul etmesen de kendi kavrayış bozukluğundur. Görmüyorsun diye ya da sebep bulamıyorsun diye inanma-mak ancak ilkel insanların mantığıdır.Algı kavramının sadece görmeyle sınırlı olduğunu herşeyin nesnel bir karşılığının bulunduğunu düşünmek mantık bozukluğu değil de nedir? siz materyalistlere, evrimcilere hangi argumanları sunarsak sunalım -ki sözde evrim gerçeğini şu halde şu durumda kabul etmek fevkalede bir bağnazlık- kendi çapınızda hepsini yadsıycaksınız. Üzgünüm ama küçük çocukların beyinleri gibi odaktan uzaklaşama probleminiz var. Çünkü sizler için hiçbir delil hiçbir önem atfetmeyecek.. Çünkü inanmamaya kilitlemişsiniz beyninizi.. extradan sosyal paylaşım sitelerinde sürekli bunları ifşa ederek ne yapmaya çalıştığınızı anlamak hiç de zor değil. Neden inançlar sorgulanıyor? İsteyen, dileyen istediğine inansın.. Bizler inanmayanları yargılıyor muyuz? Şimdi ben de bir sosyal paylaşım sitesi açıp inanmayanların mantık hatalarını tek tek açıklayayım? Böyle saçma sapan mantalite olabilir mi? Ya da neden sürekli bu durumu kafaya takıyorsunuz? Yıllardır sorguluyorsunuz elinize ne geçti? Hiçbirşey. Yine inanmıyorsunuz. E sorun ne? siz gibi düşünmeyen herkese size doğru gelen bu gerçekleri (!) açıklayıp insanlık görevinizi mi yapıyorsununuz? Fevkalede gülünç.

    saygılar.

    YanıtlaSil
  32. Merhabalar.

    Tarih sizin gibi insanlarla dolu.

    Bir zamanlar insanlar Olympos Dağı'nın zirvesinde tanrıların yaşadığına inandı. Sorgulayan insanlar arenada, sokaklarda, okullarda inançsız görüşlerini dile getirdiler. Zeus'a inananlar için bu saçma ve sapık bir beyandı ve gülünçtü. Ancak bu küçük başkaldırılar, sonucu olmayan sorgulamalar, o ilkel inanışın yansıması olan çok-tanrılı inancı sarsmıştır ve dünya değişmiştir.

    Bir zamanlar insanlar kendi yaptıkları putların tanrısal olduğuna inanmışlardı. Buna inanmayanlar sağda solda bu düşüncelerini dile getirmişler, ve bu yüzden aşağılanıp küçük düşürülmüşlerdi. O dönemin insanlarına göre putları sorgulamak saçma, sapık ve gereksiz, hatta gülünçtü. Ancak bu ufak sorgulamalar put inanışını da yıkmış ve sonuç olarak dünya değişmiştir.

    Şu an sizler kutsal kitap gönderen bir tanrının varlığına inanıyorsunuz. Elinizdeki kanıtlar Zeus'un tanrı olması veya putların tanrı olmalarını söyleyenlerin elindeki kanıtlardan fazla değildir. Ve bunu kabul etmiyorsunuz; zira sosyal çevreniz sizin kişiliğinizi bu yönde geliştirdiği için bunu da yadırgamıyorum. Ancak benim gibi ufak ve eline bir şey geçmeden sorgulama yapanlar şimdiki dinleri de yıkacak -yerine başka şeyler bile geçse- dünyayı değiştireceklerdir.

    Sonuç olarak eğer gerçekten bizlerin bu çabasını gülünç buluyorsanız, lütfen siz de bizlere bir şeyler anlatmak için uğraşarak aynı derecede gülünç duruma düşmeyin. Bizleri kendi halimizde, kendi karanlığımızda, kendi karmaşamızda bırakın.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  33. Evet tarih benim gibi, benim gibi inanan ve mantıklı düşünen insanlarla dolu. Bunu kesinlikle kabul ediyorum. Hatta bununla ilgili çok felsefik bir twit atmıştım. ''İnanıyorum öyleyse varım.''

    Benim söylediklerime zıt bir tepki geliştirerek aynı şeyleri yazmışsın ve ne demek istediğimi maalesef anlamamışsın. Hala aynı mantık hatası ve hala aynı kavrayış bozukluğu ve aynı idrak edememe problemi. İnanabilirsin ya da inanmayabilirsin bu senin problemin lakin insanların inanmaMaları için çaba göstermen gereksiz. Şimdi sen senin gibilerle* insanların dinlerini sorgulamalarını ve aklı olan insanların inanmamaları gerektiğini ve akabinde dünyayı değiştireceğinizi düşünüyorsunuz öyle mi? Kusura bakmayın lakin sizdeki bu mantığın ilkokul talebesindekilerden pek bir farkı yok. Ha insanlar aptal, anlamazlar, bilemezler sizler de onlara yol gösterici olacaksınız öyle mi? Komik ve acınası bir durum. Bırakın kim, kime neye tapıyorsa ya da inanıyorsa ya da inanmıyorsa.. Bırakın böyle hacimsiz şeyleri. Kendinizi düşünün. Dünya yeteri kadar değişmiş, değiştirilmiş, bir de siz devrimci tavırlarınızla, insicamsız mavralarınızla ve gereksiz malumatlarınızla insanlara extradan bir yük çıkartmayın.. Brillant zekanızla ve militan kimliğinizle dünyayı değiştireceğinize inanmanızı, kendinizi gerçekleştirme hayalleri peşinde koşmanızı gerçekten takdir ediyorum lakin inanç gibi bireyin kendinden bile daha çok değer atfettiği bir konuda cansiparane bir şekilde temerrüt göstermenizi yadırgıyorum. Default tepkilerinizi anlıyorum lakin sizlerin de aynı hassasiyetle biz inananları anlamaya çalışmanızı elbette beklemiyorum. size göre doğru tektir madde ne derse odur bilim ne derse odur. Lakin her insanın kendine göre doğrusunu ve inancını kabul etmemeniz çok büyük bir talihsizlik. Eğer böyle olmasaydı inanç konusunda böyle bir istiskal girişiminde bulunmazdınız..Lütfen artık şunu ne olur anlayın; dirak edin.. 'Her insanın doğrusu ve inancı dokunulmazdır.' (sanırım çok felsefik konuştum.) Üzerine söz söyleme gerek var mı?

    Ve son birşey daha.. Kendi karanlığınızda boğulurken, başkalarını da sürüklemeyin. Bırakın onlar da özgür iradeleriyle neye inanıyorlarsa ya da inanmıyorlarsa öyle hayatlarını idame ettirsinler. İnsanların beyinlerini bulandırmaya ve kendi doğrularında ve kendi inançlarında yönlendirmeye hakkınız yok..

    YanıtlaSil
  34. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  35. Bu yazdıklarınızın üzerine ne söylersem söyleyeyim kabul etmeyeceğinizi biliyorum. Bu yüzden diyebileceğim tek şey şu: Gelecek nesiller sizin gibi insanların kendini beğenmiş tavırlarından ve yanlış kararlarından dolayı utanç duyacak.

    Esen kalın.

    YanıtlaSil
  36. Yazmayacaktım lakin böylesine saçma salak cümleler beklemiyordum.Hassaten böylesine demagojik cümleleriniz yürek dağlıyor. Hele ki ütopik varyasyonlarınızla gelecek nesiller adına söz beyan etmeniz durumu daha da vahimleştiriyor. Sizlere göre bizler hep kendini beğenmişler olacağız belki lakin bizlere göre de sizler; -bizleri yargıladığınız ve hep bağnazlıkla suçladığınız için- beyinleri küflenmiş akılları zail olmuş ifratta olan primitif kafalar olarak kalacaksınız. İnanan insanları kendini beğenmiş ve yanlış karar alanlar olarak kategorize etmeniz kişiliğinizin, karakterinizin, aklınızın ne denli sefalete maruz kaldığının açık bir ispatı. Bence daha da yazıp kendinizi rezil etmeyin. Hiç olmazsa sustuğunuz zaman problem teşkil etmiyorsunuz lakin konuştuğunuzda mütemadiyen saçmalıyorsunuz. İşin ilginç tarafı non-stop saçmalayan sen ve senin gibi insanların bilim fanatiği olması da ayrı bir ironi.

    YanıtlaSil
  37. sevgili entropiksavaş,

    karşındakinin şahsiyetine saldırmadan, ona hakaret etmeden konuşamıyor musun? niye fikirleri bırakıp kişilere odaklanoyorsun?

    inançlar tabii ki özgürc eleştirilmelidir. herkesin doğrusu kendine dersen, yanlış olan fikirler nasıl düzeltilebilir?

    YanıtlaSil
  38. Biri sana saldırdığında -afedersin- mal gibi yüzüne mi bakıyorsun? Aferin, iyi ki saldırdın çok güzel ettin harikasın süpersin minvalinde aptalca bir tepki mi veriyorsun ki benden de bunu bekliyorsun? Mevzu-i bahis inanç ve arkadaş insanların kararları neticesinde utanç duyacağını söylüyor. Yani inanan insanları salt inandıklarından ötürü yargılama küstahlığında bulunuyor. Tepkisiz mi kalayım? Haklısın ben inanan bir öküzüm aslında diye bir tepki mi vereyim? Bunu istiyorsunuz gerçekten? Oryantalistvari tavırlanızla gerçeklerden ne kadar imtina ettiğiniz aşikar. Herkesin aklı var, kimse kimsenin inancına karışmasın. İnanan inanır, inanmayan bunu yargılamaz. İnanan da inanmayanı yargılamaz.Hala aynı şeyi bıkmadan usanmadan tekrar ediyorsun cahit. İnançlar eleştirmemeli yargılanmamalı. Herkesin aklı var ve herkes kendine göre doğruyu bulabilir.

    Yanlış olan fikirler nasıl düzeltilebilir diye aptalca bir soru soruyorsun. Kime göre neye göre yanlış? senin yanlış gördüğün ona doğru veya senin doğru gördüğün ona yanlış geliyorsa? Bu kadar entelvari söylemlerde bulunmayın bari..

    Umdem gereği sert konuşmam yumuşak bir mizacım var ama burda düzgün konuşmak karşı tarafın hakaretlerine maruz kalmakla neticeleniyor. Tekrar söylüyorum;; Her insanın doğrusu ve inancı dokunulmazdır.

    YanıtlaSil
  39. 1. kimse sana saldırmıyor.

    2. kimse "aferin, güzel yaptın" demeni beklemiyor. önğne konan fikrin yanlışlığını ortaya koymaya çalışman bekleniyor, onu savunda algıladığın zaafları değil.

    3. kuranda ve diğer islami kaynaklarda da inançsızlar sırf inanmadıkları için yargılanıyor ve hakaret ediliyor. onların yaptığı da mı küstahlık? yoksa sadece senin gibi inananları eleştirmek mi küstahlık?

    4. inanan inanmayanı yargılamıyor mu? inanmayana sevgi beslemek, onu dost edinmek, onunla evlenmek gibi sosyal ilişkiler kurana göre yasak, değil mi? bu, ayrımcılık değil mi? kurana göre inanmayanlar hayvandan daha aşağı, sefillerin sefili, sapkın, nankör, beyinsiz, ahlaksız, vs... kurana inanan bu tespitlerinde doğruluğuna inanmalı tabii ki. bu durumda bir inananın inanmayanı yargılamaması, ona önyargıyla yaklaşmaması mümkün mü? hiç iğneyi kendine batırmıyorsun.

    5. allaha inanıyorsun. allahın varlığı doğru sana göre. bu doğru, kişiden kişiye değişebilir mi? allahın varlığı, yalnızca senin doğrun mu? ya da 2 kere ikinin 4 ettiği, kişiden kişiye değişebilir mi? doğru göreceli ise, herkesin doğrusu kendine ise, neden inançsızların dine eleştirilerini susturmaya çalışıyorsun, "dinin eleştiriye açık olduğu ve alenen sorgulanması gerektiği" de onların doğrusu değil mi?

    6. üslubun tamamen saldırgan. bu da bence karşındakini inançsız olduğu için aşağı görmenden, önyargılarından kaynaklanıyor. öyle değilse bile, çok büyükbir empati kuramama sorunun var. hem herkesin doğrusu kendine diyorsun, hem de son derece sabit bir noktadan bakıyorsun.

    YanıtlaSil
  40. Benim Tanrı'm öyle diyebilir senin Tanrı'nda öyle diyorsa Tanrı'nın emrettiği şekilde yaşamandan seni alıkoyan ne/kim? İnandığın gibi yaşayabilirsin. No problema. Kaldı ki benim Tanrı'm der ki; 'leküm diniküm veliyedin'' Yani inkar edenlere de ki; senin dinin sana benimki bana..Kaldı ki islamiyeti sen gerçekten hiç bilmiyorsun..Şimdi ben salt sen Allahın var olup olmadığı konusunda şüphedesin diye seni hor görüp aşağlayacağım? Tanrı aşkına at şu at gözlüklerini artık; islamiyet böyle bir din değil. İnsana son derece önem veren bir din. Hep ama hep bir açıklık arama peşindesin...

    Eğer karşımdakini inançsız görüp aşağılayasaydım senle muhatap olmazdım değil mi? Empati kuramamak değil mesele.. 21. yy'dayız ve hala insanların özgür iradeleriyle uğraşılıyor. Bırakın kim neye inanıyorsa inansın size ne kardeşim? Eğer ben sabit bir noktadan baksaydım şu platformda şu tartışmada olmazdım emin ol..

    YanıtlaSil
  41. Kişisel bir inanç değil söz konusu olan; insanların inandıkları şey, dünyada tek din olmaya çalışan totaliter ve özünde saf iyilik taşımayan bir din.

    Diğer bir deyişle, islam sadece kişisel bir inanç sorunu değildir, zira kişisel tanrıya inanan deistlerle hiçbir sorun yaşamazken, dine bağlı tanrıya inanan teistlerle sık sık sorunlar yaşıyoruz. Çünkü inanç bir din çatısı altına girdiğinde baskıcı bir rejime dönüşüyor.

    Örneğin, siz isteyen istediğine inansın size ne diyorsunuz. Ancak hiç de tutarlı değilsiniz; çünkü siz de bize karışıyorsunuz. İsteyen istediğini düşünürse, siz niye bizim bu görüşümüze karşı çıkacak denli karışıyorsunuz? (Bu karışma isteğinin kişisel bir ucu olmakla birlikte, her müslüman bu karışma isteğini içinde taşır, çünkü dinlerinin empoze ettiği bir fikirdir bu; ve bu fikir, benim bahsettiğim baskının oluşmasının temel sebebidir.)

    Son olarak yanlış nedir bilemeyiz gibi ilkel felsefi görüşlerinizi aşmanız lazım. Zira görecelik, felsefi düşündüğünü zanneden insanların ilk uğradığı duraktır. Her ne kadar septik de olsam göreceliğin mutlak olmadığını anlayabilecek durumdayım.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  42. "Bir toplumda insanların hepsi aynı şeyi düşünüyorsa o toplum yeteri kadar düşünmüyor demektir." Yüce Pîr Hz. Mevlânâ.

    Bir konuya inanırsınız, inanmazsınız. Bir yazarın fikirlerine katılırsınız, katılmazsınız buna saygı duyulur. Ama JUFSERNOH gibi ağzınızda bir tutam bokla girmeye kalkışırsanız ortalık pis pis kokar.

    Beyin yeteri kadar düşünce üretebiliyorsa bunu ağız ve dil vasıtası ile ortaya koyar ve tartışılır. Lakin ağzı foseptik çukurundan farksız biri ile ne konuşacaksınız. Öyle birisi olsa olsa küfürleşmeden anlar. O yer de sanırım burası değil.

    kutsalsız:

    Aslında yeteri kadar Kur'an okusan veya yeteri kadar Kur'an bilgin olsaydı yukarıdaki Kur'an hakkındaki düşüncelerinin ne kadar tutarsız olduğunu anlayabilirdin. Kur'an, inanmayanlara hakaret etmiyor. Kur'an; inanmayanların inananlar üzerindeki baskısını, işkencesini, zulmünü tenkit ediyor. Zalimleri tehdit ediyor.

    iSLAMİYETİN İLK ORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANLARDA BASKIN GÜÇ İNANMAYAN KESİMDİ VE ZULMÜDE, HAKARETİ DE, İŞKENCEYİ DE YAPAN TARAF İNANMAYANLARDI.

    Keşke biraz okusaydınız. Aslında Kur'an da yazılı hiç bir şey insanların zararına değildir. Sadece uygulama ve yorumlarda hatalar yapılmıştır ve bunu biz de kabul ediyoruz. Örneğin: Alemlerin Rabbi Yüce Allah öyle bir anlatılır ki sanki bir yanında cehennem ateşleri, bir yanında yeryüzünün bütün şeytanlar ile yakmaya kul arıyor. Oysa tam tersi. Yüce Allah korkulacak, karşısında tir tir titrenecek bir varlık değil;

    - Sevilecek, aşık olunacak, saygı duyulacak, rahmetine ve merhametine daha yakın olabilmek için erdemli işler yaparak o'na yaklaşılacak bir varlıktır. Filozoflar da tümü ile dinsiz değildir. Sadeçe "niçin" ve "neden" leri vardır. Daha doğrusu inanırken neye, neden inandıklarını aklen öğrenmek istedikleri ve çoğu insanın aklından bile geçirmekten korktukları düşünceleri onlar sesli düşündükleri için toplumda yanlış anlaşılmalarına neden olmuştur.

    Darwin, Darwinizm konusunda henüz dünkü çocuktur! Bu fikkri batılı düşünürler ancak 1850 yıllarında konuşup kilisenin bombardımanı altında titriyorlarken müslümanlar 800 lü yıllarda Cahiz ile Miskeveyh ile evrimin atom düzeyinde başladığını tartışıyorlardı.

    "Şems-i Tebrizi ve 3 Ateist Filozof" hikayesinin geçersizliği" başlığı ile yayınlanan hikaye "kıssadan hisse" mukabilinde kimin kaleme aldığı bilinmeyen bir hikayedir. Eğer Mesnevi'yı okursanız Hz. Mevlana'nın gerçek düşüncelerine ulaşabilirsiniz.

    Selamlar.

    YanıtlaSil
  43. ALLAHTAN GELDİK VE YİNE DÖNÜŞÜMÜZ ONA OLACAKTIR.
    O ZAMAN GÖRÜRSÜNÜZ TANRI VAR MI YOK MU !!!
    ALLAH HİDAYE ERDİRSİN

    YanıtlaSil
  44. Bilimsel olarak tespit edilemediği için "Tanrı yoktur" diyemezsiniz. Zira bu bilimsel bir söylem olmaz. Algılayamıyoruz, anlamlandıramıyoruz, zihin kıvrımlarımız el vermiyor, vs. bunları kullanın.

    YanıtlaSil
  45. Merhabalar sayın Çağlar.

    Doğrudur; 'Tanrı yok.' demek yersiz bir kesinlik içeriyor, ancak öğretilmiş kültürel birikimi ve eğilimi yok sayarsak, bilimin 'tanrı yok' demesi makul sayılır. Örneğin; Şirinler gibi varlıklar için de yok diyebiliriz veya tek boynuzlu at için de yok diyebiliriz. Bunlar ihtimal bazında elbette olabilirler, ancak bilimsel bir veri olmadığı için (bilimi sadece deney-gözlem olarak algılamayın, belli bir düşünce sistemi olarak algılayın) bunlar için de yok demek kabul edilebilirdir.

    Bu bakımdan çok büyük bir sıkıntı olmadığı görüşündeyim. Diğer bir deyişle, bu bilime aykırı bir söylem değildir. Aksi durumda, olumsuzluk belirten hemen her şeyi bilime aykırı saymak gerekir, ki bu da bayağı saçma olur sanki.

    YanıtlaSil
  46. Tartışmaları okuduktan sonra şunu anladım bu konularda tartışmak boşuna neden mi?
    Çünkü ; Münazara yada tartışma karşındakini anlamaktan geçer.Biz önceden müslümandık sizin gibi düşebilir ve sizi anlayabiliriz ama bu sizin için bu geçerli değil.Örneğin tanrı insanı neden yarattı? diye sorarız ama siz bu konu hakkında düşünmekten korkarsınız çünkü islama göre bunu sorgulamak zaten çok büyük günahtır bu yüzden düşünmeden kaçamak cevaplar verirsiniz.
    islam hoşgörü dini ise insanların düşüncelerine saygı göstermek lazım. Hangi müslüman bir agnostik ve ateiste tanrı olmayabilir veya yok dediği için saygı gösteriyor söylermisiniz?Sonuçta biz sizin inançlarına hakaret etmiyoruz ki.Sizde haklısınız tabi İslamın başkenti Arabistanda tanrı yoktur demek ölüm cezasıdır.Müslümanlığın ana kenti böyle olursa sizden ne beklenir.
    Ben bana zeka verdiği halde düşünmemi yasaklayan müslümanların kafasındaki tanrıya inanmıyorum.

    YanıtlaSil
  47. bu devirde hala evrime inan mı var çok tuhaf yahu

    YanıtlaSil
  48. E BAZILARININ DINIDE BILIM ISTE ::: YERI GELIR KURAN I KERIME 1400 YILLIK MASAL DERSINIZ AMA MILATTAN ÖNCE YASAMIS YUNAN SAPIKLARININ TEORILERINI DAYATMAYA CALISIRSINIZ ALLAHTAN BASKA ILAH YOKTUR MUHAMMED ONUN ELCISI DIR :: deki ey kafirler sizin dininiz size benim dinim banadir..
    kafirun suresi

    YanıtlaSil
  49. Din için birkaç tanım alıntısı yapmak isterim:

    1) Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum.

    2) İnsanların anlayamadıkları, karşısında güçsüz kaldıkları doğa ve toplum olaylarını, tasarladıkları doğaüstü, gizemsel nitelikli güçlerle açıklamaya yönelmeleri olgusu. Bu nitelikteki tasarımların kurallar, kurumlar, törenler ve simgeler biçiminde örgütlenmesini sağlayan düzen.

    3) Görünen, görünmeyen doğaüstü güç, nesne ya da varlığa inanma nedeniyle doğmuş olan ve bireylerin gerek birbirleriyle, gerek çevreleriyle ilişkilerini birtakım kutsal uygulama ve davranışlarla düzenleyen, sağlayan evrensel olgu.

    Şimdi de bilim için birkaç tanım alıntısı yapayım:

    1) Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.

    2) Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.

    3) Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.

    4) Türlü duygusal yaşantıların mantıkça bir örnek düşünce dizgesine uydurulması için gösterilen çabalara verilen ad.

    5) Olayların ve nesnelerin oluşum, yapı ve gelişimindeki yasalılıkları açıklamaya çalışan, olguları, mantıksal düşünceyi temel alan, tarihsel nitelikte bilgi düzeni.

    6) Alanını oluşturan olaylar üzerinde betimleme açımlama ve öndeyilerde bulunma olanağı veren, uygulamalı yordamlar geliştirmeye yardımcı olarak konusunu denetim altına almaya elveren bilgiler üretme çabası ya da bu tür bilgiler kümesi.

    Dolayısıyla bilim bir din değildir; aksi düşünce, sizin eksik bilginiz sonucu ulaştığınız yanlış bir varsayımdır.

    Ayrıca, Yunan düşünürlerine sapık demeniz sizin kendi ayıbınızdır ama beni de hiç rencide etmedi, çünkü onlar benim kutsal kabul ettiğim kişiler değil, değerli olduğunu düşündüğüm düşünürlerdir. Gelgelelim, bugünkü doğa bilimleri, sosyal ve formel bilimler, beğenmeyip sapık dediğiniz Yunan düşünürlerinin de katkısıyla oluşmuştur.

    YanıtlaSil
  50. Birde kafirle ateistin tanımını yapmak lazım. Arkadaş bize kafir diyo.

    YanıtlaSil
  51. Kafir, aslında, küfreden anlamına gelip çok daha derinlenmesine incelenebilse de, en basit tanımıyla, islam dininin temel esaslarını kabul etmeyen, Muhammed'i ve Allah'ı inkar eden kimsedir. Dolayısıyla, her ateist (tanrıları ve dinleri reddeden kimse) kafirdir; ancak her kafir ateist değildir, çünkü Muhammed ve Allah'a değil ama başka -hak sayılmayan- kişi veya tanrılara tapabilir kafir olan.

    YanıtlaSil
  52. İnkar başka red başka hayyam. Olurmu öyle.

    YanıtlaSil
  53. Ayet kafir ve Din demiş. Kafire Din'lik vermiş. Kafir bir Din sahibi, Ateizm'de Din varmı?

    YanıtlaSil
  54. Yaşar Nuri Öztürk Kuranda Ateizm kavramı yok diyor. Takdir etsemde, dikkatli olmak lazım. Bir şeytanlık olabilir.

    YanıtlaSil
  55. Bir dip not daha, Kur'anı diğer ilahiyatçılara göre oldukça fazla saptıran tek isim sanırım Yaşar Nuri Öztürk'tür. Çok şüpheli bir kişiliktir benim gözümde. Bu adama dikkat.

    YanıtlaSil
  56. Ben islami bakış açısına göre cevap verdim.

    Bu ayet zamanında asıl tehlike ateistler değil, diğer din ve putlara tapanlardı. Dolayısıyla bu ayet, islamı reddeden (onlar açısından inkar eden) ama başka bir dine inanan kişileri kastetmektedir.

    Kur'an'ın genelinde de ateistler için değil, kafir olan, yani Allah'ı ve Muhammed'i kabul etmeyen kişiler için ayetler gönderilmiştir. Çünkü Kur'an'daki ayetlerin günlük tehlike ve durumlara göre ortaya çıktığı bilinmektedir. O zamanlarda da ateizm büyük bir tehlike değildi. Ancak artık üç büyük hak din dünyada yaygın olduğu için, bu ayetler ateistlere yöneltilmiş durumda.

    Olayın en basit özeti budur.

    YanıtlaSil
  57. Yada belkide ateistler o zamanda böyle tanıtıldı. Belki katledilmeler yaşandı gerçek ortaya çıkmasın diye. Engellenildi, birşeyler yapıldı. O zamanlarda bu zamanki imkanlar yok. Yutturmak kolaydı.

    YanıtlaSil
  58. Mesela Firavun belki kafir değil Ateistti. Aslında bu helak olan isimleri ele almak lazım. Değerlendirmek lazım.

    YanıtlaSil
  59. Yalnız, o dönemlerde bilim bu kadar ilerlemediği için bir dine veya inanca sahip olmak daha olası gibi görünüyor. Ateizm o zamanlar çok çok daha azınlıkta kalmış olmalı, çünkü bugün bilinen ve bizleri tatmin eden birçok şey bilinmiyordu ve bir insanın ateist olmasını sağlayacak gerek bilimsel gerek kültürel gerekse de örgütlenmiş bir yapı yoktu. Yine de bu konuda daha derin bir araştırma veya bilgi varsa da incelemek gereklidir tabii ki.

    YanıtlaSil
  60. Ateeist olmak için bir çok neden var. Ateist olmakta her an mümkün. Dün 50 kişiydi, bugün 500 kişi. Dün bilgi kısıtlıysada, bir bilgi bile Ateist olmaya yetebilir. Dün az bilgiyle 50 kişilerdi, bilgi çoğaldı sayı çoğaldı.

    Dediğin gibi yinede derin araştırma.

    YanıtlaSil
  61. Habil-Kabil
    Musa-Firavun
    Muhammed-Leheb
    Ve diğerler.

    Muhammed'in döneminde Ateist kaltledildimi? Ateistmi katledildi, kafirmi? Kafir ne demek? Mürik ne demek? Zıdık ne demek? Küfür ne, inkar ne, karşı gelme ne?

    Kur'an'dan alıntılarla Firavun, Leheb filan ateistmiydi, kafirmiydi, mürikmiydi, zındıkmıydı, satanistmiydi?

    Kur'an'da satanizm varmı?

    Kur'an'da günümüz akımları varmı?

    Bu konu güzel ya. Hem Ateist ile Kafiri (Firavun, Leheb vs.) ayıracağız, hemde Ateizm'i daha iyi açıklamış olacağız.

    YanıtlaSil
  62. Ateist, tanrı veya tanrıların varlığını hayal ürünü bulan kişidir. Ateizm bir inanç değildir. Çoğu zaman yanlış ifade edildiği şekli ile (tanrıtanımaz kelimesinde olduğu gibi) tanrıyı inkar eden kişi değildir. Çünkü "inkar" varolan bir şeyin reddedilmesi anlamı taşır, oysa ki ateistlere göre tanrı varolmadığı için onun "inkar edilmesi" de yanlış bir terminolojik kullanım olacaktır.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Ateizm

    YanıtlaSil
  63. Kur'an'da Ateizm yoktur. Ateist yoktur.

    Kur'an'da Ateizm'e,Ateist'e yakıştırılacak hiç bir sıfat, öğe, unsur, vaziyet vs. yoktur.

    YanıtlaSil
  64. Hikaye genel hatlarıyla bundan ibarettir. Peki burada yanlış olan nedir? 3 ana başlık halinde inceleyelim;

    1. Allah'ın görünmezliği ile acının görünmezliği özdeş sayılmıştır.
    2. Şeytan'ın ateşle canının yanmasıyla, insanın toprakla canının yanması özdeş sayılmıştır.
    3. Filozofların öbür dünya adaleti olmasın iddiası geçerli bir idda değildir.
    CEVAP::
    Bu dersten böyle bir sonuç çıkarıyorsan tam bir kuş beyinlisin demektedir.Adam orada beynin biyolojik yapısından mı bahsediyoda millete ahkam kesiyosun ml.Acının görseli varmıdır ? Bir halttan anlıyomuş gibi detaylı ele alıyomuş bide malotu.

    YanıtlaSil
  65. bu kadar da beyinsizlik olmaz körler sağırlar birbirlerini ağırlıyor
    hikaye de yanlışlık yok ama siz her kimseniz çok yanlışsınız bilgi değil ama muhakeme gücü çok önemlidir. gördüğünü göremediğini sen görebiliyor
    musun acaba anlarsan tabi

    YanıtlaSil
  66. Kâinatın büyük bir patlama ile meydana geldiği doğrudur.(Big Bang Teorisi) Koca bir ağacın küçücük bir çekirdekten çıkması veya koca bir insanın küçücük bir hücreden meydana gelmesi gibi. Bu çevremizde devamlı gördüğümüz bir olaydır. Yanlış olan bu kâinatın gezegenleri ile beraber madde olarak o küçücük maddenin içinde olduğunun kabul edilmesidir. Onlara göre bu koca kâinat o küçücük maddenin içinden çıkmıştır. Hâlbuki koca bir ağaçta gözümüz önünde küçücük bir çekirdekten çıkıyor amma hepimiz biliyoruz ki o koca ağacın maddesi o çekirdeğin içinde yoktur. Çekirdekte olan o ağacın proğramıdır. Maddesi ise dışarıdan gelmektedir.
    Kâinatın dışında ise maddenin geleceği ikinci bir kâinat olmadığından kâinatın maddesi doğrudan doğruya Allah cc tarafından yaratılmaktadır. Patlayan o maddenin içinde ise sadece kâinatının proğramı vardır.
    Biz de şu anda bu kâinatın bir parçası durumundayız..O zaman biz de o patlayan maddenin içinde mi idik? Elbette hayır... Biz sonradan yaratıldık.

    YanıtlaSil
  67. Sorun şu, Allahın varlığını hiçbir şeyin yoktan varolmayacağını söyleyerek açıklamak yanlıştır. Çünkü bu varsayıma göre Allah'da yoktan varolmuş ya da var edilmiştir -ki bu durumda Allah'ın da bir Allah'ı olması gerekir-.
    Tarihsel olarak EL İlah Mekke'deki dört puttan birisidir. Lat, Menat, Uzza ve El İlah. En büyüğüdür.
    Soru şu: tarihçilerin söylediği gibi, kastedilen diğer ilahlara değil sadece El İlah'a yani Allah'a mı ibadet edilmesidir? bunun bir kanıtı da HZ.Muhammed'in babasının adının Abdullah olmasıdır. Yani Allah'ın kulu. Eğer Muhammed'in babasının kulu olduğu Allah hangi Allah'dır?

    YanıtlaSil
  68. her görmediğinize inanmıyorsanız sevgiye de akla da inanmayın o zaman asıl sığ düşünce sizinki olmuyor mu bu mantıkla ? inanan milyarlarca insandan zekisiniz tbrik ederim herkes bir yalana inanıyor demekki siz uyanık çıktınız gerçeği hemen kavradınız bir şeyi inkar en kolaydır sizleri gördükçe Rabbime şükür ediyorum inkar edenlerden eyleme bizleri Yarab : A’RAF 7/179. And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.

    YanıtlaSil
  69. Hala bu hayvan düşmanı hayvan gafili sapık müslümanlardan varmı ya.

    YanıtlaSil
  70. Kim sapık kim doğru, kim temiz kim pis, kim kazanan kim kaybeden farketmez. Ölüm her an gelebilir. Müslüman olarak biz bekleyenlerdeniz sizde bekleyin. O gün haklımısınız haksızmısınız çok iyi anlayacaksınız.

    "Bırak onları yesinler, içsinler, yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride gerçeği bilecekler".15 / HİCR - 3

    YanıtlaSil
  71. ...Bir sarayın kapılarından 999'u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkârcı, devamlı surette kapalı olan o bir tek kapıyı nazara verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyalarına kapalıdır. Mü'min için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!.. Zaten 999'u herkese açıktır. Hem de ardına kadar...

    YanıtlaSil
  72. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  73. benimde sn hayyam gibi inanç yönden eksikliklerim vardı . bende kayıp yıllarımda evrim teorisine inanırdım tabi kuran bana yanlış anlatıldıgını anladıktan sonra kendi çapımda araştırma yaptım . su an televizyona cıkan hoca görünümlü şahsiyetlere bakıp lütfen artık benim gibi islam dinine inanan insanlara saldırmayın sonuçta burada yazışan her birey birgün akraba komsu hatta bir dava için bir araya gelebilir yanyana durabilir ve kendi çıkarları ve milletin çıkarları için mücadele verebilir . belli saygı cevresinde kalın . herkesin inancı kendine . ama sunu da belirtmek isterimki hz aliye ateistin biri sormuş ya ali ya allah gercekten yoksa . hz ali nin cevabında yatan güzelliğe bakmanızı tavsiye ederim . aşa allah (c.c.c ) eger yoksa islama uyup hayatımı cok düzgün şekilde yaşar temizliğime önem verir iyi ahlakımı korurum peki demiş ya allah (c.c.c) gercekten varsa sen ne yaparsın öbür alemde . konu bu kadar basittir . 1400 yıl önceki hoşgörü 21. yüzyılda yoksa birbirimizi inciterek sonuca varmak ne kadar haktır . evrim toerisine inanmıyorum bu kadar inananda müslüman değildir konuda bu kadar . kimin haklı oldugunu kimin haksız oldugunu herkez kendi tecrübe edecek ama lütfen sn hayyam ve evrimci arkadaslar dini inancımızı rencide etmeden bazı konuları tartışabilirsiniz ama söz hakaret içerince insanların kutsal saydıgı değerlere saygısızlık yapmayınız demem olurki benim inancıma göre ne kadar kafir olsanda üstün bir varlıksın ve kafir olmanda senin benim gözümde bir değerin olmadıgı anlamını taşımaz . . sağlıcakla kalın . allahın selameti nuru sizlerle olsun . doğru yolu en kısa zamanda bulmanız dileğim ile

    YanıtlaSil
  74. Sayın Özgür,

    Blogu yeteri kadar takip etmediğinizi ve yazıları yeteri kadar okumadığınızı varsayarak (ki neden böyle varsaydığımı az sonra açıklayacağım) şunu öncelikle söylemem gerekiyor ki, her türlü bakımdan eleştirilebilirim ancak 'dine ve inananlara karşı saygısızlık yapmak' gibi bir eleştiriyi ve ithamı asla kabul etmem.

    Kanım odur ki, 'benim de inançsız olduğum zamanlar vardı' gibi bir söyleminiz içi pek de dolu olmayan belki de gençliğinizdeki bir anlık buhrana taktığınız isimdir. Zira donanımlı bir inançsız olsanız evrim gibi bilimsel bir olguyu salt bir inanç mertebesine indirmezdiniz. Gerçi bu blogda evrime inanmak üzerine sayın Erol ile yaptığımız uzun münakaşalar var ama o kadar ayrıntıya girmeye şu anlık gerek yok gibi.

    Bir diğer nokta da şu ki, şayet benim dine ve inananlara yaklaşımımı hakaretvari buluyorsanız, internetteki diğer din karşıtı siteleri hiç görmemişsiniz demektir. Şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki, internet ortamında görüp görebileceğiniz en hoşgörülü din eleştirileri ve tartışmaları bu blogda yer almaktadır.

    Geleyim baştaki varsayımıma. Blogun islamiyet ile ilgili önemli başlıkları altında bulunan 'ya varsa' ile ilgili düşüncenin ne kadar doğru ve yanlış olduğunu irdeleyen yazımı okumamışsınız. Zira, orada elimden geldiğince böyle bir düşüncenin aslında bir şey ifade etmediğini ve sizin belirttiğiniz gibi müthiş bir açıklama olmadığını ele almaya çalışmıştım.

    Aslında bu konu daha da dallandırılıp budaklandırılabilir. Ancak sizin tavrınızdan bir tartışmaya girmeye değil, samimi duygularınızı belirtmeye geldiğinizi görüyorum ve açıkçası bunu takdir ediyorum. Her ne kadar hiçbir düşüncenize katılmasam ve düşünce yönteminizi yanlış bulsam da, bana ve diğer -benim gibi düşünen- arkadaşlara samimiyetle yönelttiğiniz uyarının kötü bir niyet taşımadığı ortada. Ancak tekrar belirtmek isterim ki, özellikle kendi adıma konuşmak gerekirse, sağlıklı ve fikirlere dayanan tartışmadan asla ödün vermem.

    Son olarak, dini konular sizin için kutsal bir anlam taşıdığı için bizlerden fazla bir saygı beklemenize de hakkınız olmadığını belirtmek isterim. Genel olarak idealar tartışıldığı zaman saygıdan yanayım ve din de bu idealardan biri olduğu için saygılı bir tavır benimsiyorum; dine iltimas geçmiyorum. Diğer bir deyişle, örnek vermek gerekirse, 'allah yok, din yalan' gibi bir ibareyi saygısızca buluyorsanız veya 'din kötü ve saçma bir şeydir' şeklindeki bir ifadeyi de hakaret sayıyorsanız zaten ortak hiçbir nokta bulamayız, önceden belirttiğim iyi niyetin de hiçbir anlamı olmaz. Çünkü bu, karşındaki kişiyi ve fikri tamamen susturmak, saygı kisvesi altında baskı uygulamak anlamına gelir. Bu bakımdan, sırf bir ideaya kutsal bir değer bahşettiğiniz için, bizlerin fikirlerimizi ahlak sınırları dışına taşmadan ama istediğimiz özgürlük seviyesinde eleştirme hakkımızı kısıtlayamazsınız.

    Saygılarımla. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  75. ozgur07

    Müslümanı bizden iyi bilen yok. Müslüman kendini bilmez, biz onu biliriz. Müslüman Dinini bilmez biz biliriz. Müslüman kitabını bilmez biz biliriz.

    Kendini, Dinini, kitabını bilmeyen müslüman bizi hiç bilemez.

    Dikkat edin yorumlarınıza.

    Ayrıca söylentilere itibar etmeyin.

    Herşeyi herkesi iyice anlayıp ondan sonra konuşun.

    YanıtlaSil
  76. https://www.facebook.com/AteizmeDarbe

    YanıtlaSil
  77. ben sizler kadar bilmem sadece merak ettiğim soru şu ki sizlerin canı yandığında, yardım istediğiniz insanlardan çare gelmediğinde tıkandığınızda,ne yapıyosunuz,ben dua ediyorum. bilim benim derdimi çözmüyo psikologlar çözemiyo bana virüs girmiş demi. diyinki allah yo (haşa vardır)ben ona inanıyorum diye ve kurana uyuyuyorumdiye ne kaybediyorum sizde inanmyosunuz diye ne kazanıyosunuz ama sizin dediğiniz gibi çıkmayıpta allah varsa (ki var)siz ne yapacaksınız? inanın yada inanmayın ben inanıyorum.

    YanıtlaSil
  78. Merhabalar,

    Bilim, her tür eleştiriye açıktır, böylece hep araştırılır, tartışmalar yapılır, deliller toplanır, tatmin olanadek deneyler yapılır, bu eylemleri gerçekleştirenler de bilgilerini geliştirmiş(daha sağlam) oluyorlar ve böylece devam eden bir gelişim sağlanır.

    Din, ince detaylara girmeden genel bilgilere(ki mantıklı, çünkü her kese hitap ediliyor ve her kesin zeka eğitim seviyesi aynı değil) dayanan, esasen kişilerin davranışlarını ele alan bir hayat tarzıdır.

    Ama şüphe edilmeyi sevmez. Dolayısıyla eleştirilmeyi, ve aksini idda eden düşünceleri kabul etmez. Kurani Kerimin yazıldığı(ve yahut indirildiği) dönemi göz önüne alsak, Islamın pek de şiddet yansıttığını düşünmüyorum, 1400 yıl önce ilk müslümanları öldürmek isteyen, Islam yayılmadan bitirmek isteyenlerin hangi dilden anlardı acaba?

    Islamı pozitif bir hayat tarzı olarak görüyorum ve ayrıca Tanrı(Allah)ın çok hoşgörülü olarak gösterilmesi, çok affedici olması ve dinde insanlara da sabırlı, affetmeği öğretmesi gibi tavsiyeler bu dini diğerlerinden ayırmaktadır
    (insana ait olan özelliklerdir bunlar, bunların nedeni beynimizin çalışma prensibi)

    Ama Kurani Kerimde anlatılan doğa olaylarını, yaratılış teorisini pek mantıklı bulduğum söylenemez. Çünkü buna benzer hikayelere diğer din ve ilkel hipotezlerde rastlamak mümkün ve bilimsel yönden de pek gerçeği yansıtmıyor, yani bu konu sadece felsefi açıklanamaz, fen bilimlerinde de olumlu yönde açıklaması yok.

    Ve komik olan, bazılarının Evrim teorisi artık çürüyor gibi iddaalarla gelmesi..Dünyada evrim teorisiyle ilgili milyonlarca makaleler vardır ve bazılarını sayılı bilim adamları anlar sadece ve nasıl desem şu Evrim teorisini savunan saygın bilim adamları, teoriyle ilgili ortalıkta dolanan propoganda amaçlı makalelere hepsine birer birer cevap vermek zorunda değiller.

    Sonuc olarak şunu söyleyeyim, Islamı kötü görmek isteyen şiddet yansıttığını görür, iyi gören de hoşgörülü din olduğunu görür, yani bir hayat tarzı anlamında :)



    YanıtlaSil
  79. Bilimin rüyalar hakkındaki yorumu nedir? rüyasında gördügü bir olayı birebir ertesi gün yaşayan insanın durumu bilime göre nasıl açıklanır? Bilimin ve insanların gelecegi 100/100 bilme imkanı yokken bir insan rüyasında olmamış bir olayı görerek 100/100 dogrulukla başlangıcından önce bir olayı nasıl biliyor? Açıklarsanız sevinirim saygılarımla

    YanıtlaSil
  80. Burada belirttiğiniz özdeşleşme konusuna bi de şu açıdan bakalım Şemsi Tebrizi burada özdeşleştirme yapmaktan ziyade her şeyin gözle görünemiyeceğini görünmeyen bir şeyin doğrudan yok sayılamıyacağını ispatlamıştır.İkinci özdeşleştirme de yine aynı durum söz konusu.Sonuncuya gelirsek inançlar kişilere aittir bir insan İmanın 6şartından birine dahi inanmasa hepsini inkar gibi olur çünkü düşününüz ki ALLAH bize iman için gerekli bu şartları buyurduktan sonra her şeyin Hakimi ve her şeyi bilen Alim olan ALLAH' ınbuyurduğuna inanmamak olur.ALLAH'I inkar eden birinin de diğer şartları da kabul etmesi abes olur.Ayrıca yorumlarda dikkatimi çeken bir bahis için :
    İslam düşünmeyi asla yasaklamamıştır.Düşünce konusu için de ispat:
    'Bir saat tefekkür bir yıllık nafile ibadetten daha hayırlıdır'Hadis-i Şerif
    Tefekkür düşünme fikretme akıl erdirme anlamlarına gelir.

    YanıtlaSil
  81. Şunu da belirtelim ki, İslam şeriatı ayrıdır, İran’da Şiilerin, Suud’da Vahhabilerin, Afganistan’da Taliban’ın tatbikatı ayrıdır. Bu gün dünyada demokrasi ile yönetilen değişik ülkelerdeki uygulamalar farklı olduğu gibi, Şeriatı uyguladığını söyleyen insanların anlayışına göre bazı farklı uygulamalar olabilir. Bu sebeple, İnsanların yanlış algılarından kaynaklanan yanlış uygulamalarını esas alarak İslam şeriatını tenkit etmek hem ilme hem de vicdana aykırıdır. Şeriatın en mükemmel uygulaması, Hz. Peygamber efendimiz ve ilk halifeler dönemidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alaattin Çakıcı1 Şubat 2014 06:25

      Kafana göre gidiyorsun. Sana göre diğerleri yanlış algılamış, sen doğru algılamışsın. Böyle Din, Dincilik, böyle iman, imanlık, böyle üslüman, müslümanlık, böyle şeri, şeriat olmaz. Algıyı br algıla önce. algı neymiş. Kafana göre şeriat tanımlıyorsun. Güya Kur’an’a bağlısın. Kur’ansızsın. Okuyorsun ama boş okuyorsun. Çelişki dolusun. Sünnetle alakan yok. Sen peygamberini tanımıyorsun. Tefekkürü bir daha iyi araştır, iyi düşün üzerinde. Tefekkür senin dediğin manaysa tefekküre süre konmaz. Süre koyarsan beyin çalışmaz, beyin verim vermez. Tefekkürün akla bağlaman tam akıl bilgisizliğin senin. Teşekkür ne demek, onuda açıklarmısın? Atıyorsun vel hasılı kelam. Çakıcı kelimesinide izah et desem kim bilir hangi yüce anlamlara dayandırırsın.

      Sil
  82. Şeriatın gerçek prensiplerini ancak Kur’an, Sünnet ve ehl-i sünnet alimlerinin yorumlarına bakarak doğru anlayabiliriz.
    - Şimdi kısaca Şeriatın ne anlama geldiği üzerinde durmakta fayda vardır:
    1) Aşağıdaki ayetlerden açıkça anlaşılacağı üzere, Şeriat, yalnız ceza kanunları değil, dinin tamamına verilen bir isimdir. Şeriat, İslamın getirdiği hükümlerin genel adıdır. Devlet yönetimi de bunun içine girmektedir.
    “Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta kendisi olarak indirdik. O halde bütün Ehl-i kitabın aralarında, Allah’ın sana indirdiği ile hükmet, sana gelen bu hakikati terkedip de onların keyiflerine uyma! Her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şeriatlar dairesinde sizi imtihan etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı. Öyleyse durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Zaten hepinizin dönüşü Allah’a olacak, O da hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri size tek tek bildirecektir. (haklıyı haksızı iyice belli edecektir.)” (Maide, 5/48)
    “Sonra din işinde, seni ayrı bir şeriat yoluna koyduk. Sen ona tâbi ol, gerçeği bilmeyenlerin keyiflerine uyma. Çünkü Allah’tan gelecek herhangi bir cezayı önleme hususunda, onlar sana hiçbir fayda veremezler. Zalimler birbirinin dostudur. Allah ise müttakilerin dostudur!” (Casiye, 45/18-19)

    YanıtlaSil
  83. Genel olarak her iki kavram aynı manaya gelir. Mesela: “İslam dini” kavramı, “İslam şeraiti” manasına gelir.
    İslâm’ın temel şartlarının ihmale uğradığı, ferdî ve ailevî hayatın yanlış esaslar üzerine bina edildiği bir cemiyette, sadece muamelât ve ceza hükümlerinin uygulanması fazla bir fayda sağlamaz. Yahut bu hükümlerin, böyle bir cemiyete uygulanması mümkün olmayabilir. Olsa bile, birçok kimse, bunlara, inanmadan ve istemeyerek uymakla nifaka düşer. Müslüman görünür, ama bir İslâm düşmanı olarak yaşar.
    Bu sebeple İslam şeriatında temel amaç, insanları adalet ve fazilet ölçülerine göre teşekkül eden evrensel ahlaki temele dayanan bir toplumda yaşatmaktır.
    Demek ki, İslam şeriatı, ahlak, ibadet, fazilet, ahiret, dünya saadetini temin eden adalet mekanizmasını işleten muamelat ve cezai müeyyidelerdir.
    Şeriat, aslında Allah’ın indirdiği Kur’an’ın hükümleri ile Hz. Peygamberin ortaya koyduğu ve Kur’an’ın bir nevi açıklaması olan sünnetin tesis ettiği hükümlerdir. Muamelatta zulüm yapılmazsa, aldatma olmazsa cezaya gerek kalmaz.
    Kaldı ki, dünyanın hiç bir yerinde ceza usulleri ve kanunları olmayan bir ülke yoktur.Cezai müeyyidelerin en bariz özelliği caydırıcı olmasıdır.
    En fazla eleştirilen hırsızlık vakası üzerinde duralım: Hırsızlık olayında iki taraf vardır: Birinci taraf, malı çalınan mağdur insanlar, ikinci taraf ise cezayı hak eden bir hırsız. İnsan olarak bu iki kişiyi adalet ölçüsünde tartacağız. Ne yapalım ki, mazlumun malı korunmuş olsun, zalimin de elinin kesilmesi engellenmiş olsun.
    Eğer burada caydırıcı bir müeyyide olmazsa, ne malı koruyabilir, ne de hırsızın elini engelleyebiliriz. Hapis gibi cezaların caydırıcı olmadığının en büyük kanıtı bugünkü hırsızlık vakalarının bilançosudur. Her şeyin hikmetini en iyi bilen Allah alın teri dökmeden, başkasının mağduriyetine acımadan malını çalmakta menhus bir lezzetin olduğunu, nefs-i emare sahiplerinin bu çirkin işi kolay kolay bırakmayacaklarını, bunun engellenmesinin tek yolu hırsızlık eden elin kesilmesi olduğunu bilmiş ve hükmünü vermiştir.
    Hırsızın elinin kesilmesi ile ilgili Kur’an’ın hükmü -deyim yerindeyse- en çağdaş bir hükümdür. Çünkü bu çağ kadar hırsızı, şehir eşkıyası, kapkaçı, gaspçısı bol olan başka bir çağ olmamıştır. Dünya bunlara karşı aldıkları yüzeysel ve düzeysiz cezaların caydırıcı olmadığına dair -hırsızlar hariç- herkes hemfikirdir.
    İslam tarihinde, bu cezanın âdil bir şekilde uygulandığı ilk üç asırda –hırsızlık suçundan ötürü- kesilen ellerin sayısı yalnız altıdır. (İlk üç asırda hırsızlıktan ötürü sadece 6 elin kesildiğine dair şu makaleye bakılabilir: İsmail el-Fehranî, “eş-Şeriatu beyne’s-salihin ve’l-Murcifin” el-Ehram, 17 Yenayır, 2011)
    Şu anda, dünyanın her bir şehrinde her gün bu suçlar sebebiyle –talan edilen bunca servet yanında- en az bir veya birkaç el değil- baş kesilmekte /mal sahibi zalimce öldürülmektedir. Buna caydırıcı bir önlemle dur demek, her çağdan daha çok bu çağın ihtiyacı vardır.
    İlginçtir, hırsızın durumuna acıyoruz da malı çalınan, hayatı boyunca on yıllarca çalışıp zor biriktirdiği bütün servetini hırsıza kaptıran mal sahibinin bu durumunu pek nazara almıyor gibi davranıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Fatma çakıcı
      Lütfen, yaptığınız yorumların altına kaynak olarak ‘sorularla islamiyet’ sitesinin ismini yazmayı unutmayın: ) çünkü, yorumlarınızı ^araştırmayıp^ okuyacak olanlar, sizin Süleymancılara ait yurtlarda 4 senelik -islami eğitim- aldığınız sonucuna varabilir.

      Saygılarımla…

      Sil
    2. BENİM TEK AMACIM TEK HAKİKAT OLAN İSLAMA DAİR BİLGİLERİN YAYILMASINA VESİLE OLMAKTIR BİR DAHAKİ SEFERE YAZAYİM KAYNAĞI İNŞAALLAH

      Sil
    3. Alaattin Çakıcı2 Şubat 2014 13:04

      1500 senedir yayamadınız. Ne yayılmaz bilgilermis.

      Sil
    4. soyadımın çakıcı olması sadece soyadı benzerliği binlerce soyadı gibi.Hakikatler yayılıyor olmasaydı 1400 sene sonra İslam hala yaşanıyor olmazdı.

      Sil
  84. 6. Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?

    7. Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size haber verir. Çünkü O, kalplerde olan herşeyi hakkıyla bilendir.

    8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!

    YanıtlaSil
  85. İmansız Öyküler

    YanıtlaSil
  86. Bir Kardeşimiz bu Yazara da bir kerpiç lazım diyerek bizim düşüncemizi söylemiş ve yazmış oldu.
    Ancak Yazarın son cümlelerine istinaden böyle bir şey yapmayacağız ki toplumda kaos oluşmasın.

    Yazarı bir konuda ikaz ediyorum; kafasına kerpiç vursak (hafiften) sadece kendisine zararı olur. Ama böyle bir site kurup yazılar paylaşınca hem kendisine hem kafası karışıklara zararı olur ki bu daha büyük bir kayıptır.

    Sesi bilip görmeden anlayan, ancak kendisi hiçken bir varlık haline getiren Allah' ı anlayamayan sayın Yazarın Q sayısını biraz yükseltmesi gerektiği kanaatindeyim. Prof. Dr. Stephen Hawking' i örnek almasını öneririm.

    Abdullah Kaya Amasyalı
    (E) Dz.İkmal Assubay
    Şair
    İslam ve Kuran Aşığı, Araştırmacı

    YanıtlaSil
  87. haysiyetsiz hayyam27 Mayıs 2014 19:33

    Hayyam sen varya kapitalizme usaklik eden parali bir kopeksin.anlasilan patronlarin seni iyi egitmis

    YanıtlaSil
  88. Senin kim oldugunu soyliyeyimmi hayyam başkan birincisi erkek rolu yapmaktan vazgec sen bir bayansin, ikincisi hukuk mezunusun, ucuncusu kürt kokenlisin dorduncusu teror orgutuyle aranda siki bir bag var, hatta gecmiste pkk nin magara sinif yapilanmasinda siki bir egitimden dahi gecmis olabilirsin ve hatta fedai eylemlerde dahi bulunmussundur, anlasilan baskan apo senin gibi gonca gulleri iyi ozgurlestirmis:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden böyle bayağı ve ucuz bir yol takip etme gereği duyduğunuzu anlamakta güçlük çekiyorum. Böylesi bir tavrı, ne müslümanlığa ne insanlığa uygun bir tavır olarak görüyorum. Açıkçası, böylesi diyaloğa kapalı ve düşmanca bir tavır sahibi olmanıza rağmen, bu bloga ulaşmış olmanıza da ayrıca şaşırdım.

      Sorularınızı elbette ciddiye almıyorum, ancak hukukçu olduğum dışındaki tüm çıkarımlarınızın hatalı olduğunu söylemek isterim. Sakın yanlış anlaşılmasın, kadın veya Kürt sanılmaktan rahatsız olduğumdan değil, sadece belki bir ihtimal, hastalığa varan bu düşünce yapınızı gözden geçirmenize vesile olabilirim ümidiyle sorularınıza cevap veriyorum.

      Son olarak, böylesi yorumlarda bulunacaksanız, sizden ricam, lütfen kendinize başka bir meşgale bulunuz. Çünkü bu ve benzeri yorumları görürsem, bundan sonra sileceğim. Ne siz yazacağım diye uğraşın ne de beni silmekle uğraştırın.

      Esen kalmanız dileğiyle.

      Sil
    2. Devrim kızı hayyam28 Mayıs 2014 10:42

      "Böylesi bir tavrı, ne müslümanlığa ne insanlığa uygun bir tavır olarak görüyorum." Hayyam yalan soylemeyi hic beceremiyon be gülüm. Gorundugun gibi ol kivirma agrinin isyan kizi:)

      Sil
  89. yalan şems böyle bir olay yaşamamıştır.uydurma hadisler gibi bu menkibede yalan. aslında şems müslüman degildir kripto mecusidir zerdüşte inanır. mevlanada kripto mecusidir. mevlevi ayinide zerdüştlükten birebir kopyalanmış aynen alınmıştır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mevlana Ateist bile olabilir.

      Sil
    2. Semâ
      Semâ, Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sualine ruh zerrelerinin: "Evet Rabbimizsiniz" değişlerinin sesini duymak, kendinden geçmek, Rabbine kavuşmaktır. Şu zerreler, güneşin ışığında sûfiler gibi…
      Bu ve bunun gibi daha İman dolu nice şiir Hazreti Mevlana'ya aittir.İskender Pala ya da Elif Şafak ve daha bir çok yazarın kendi fikirleriyle anladıklarıyla,anlattıkları tarihi bir gerçekliği olmayan eserlere bakarak Mevlana'yı yanlış anlamış olabilirsiniz.Gerçekten Hazreti Mevlana'yı tanımak isterseniz onun kendi şiirlerine ve mesnevisine bakmanızı tavsiye ederim.
      Selam ve dua ile...

      Sil
    3. Alaaddin Çakıcı1 Haziran 2014 18:24

      Hep sen anlıyorsun doğruyu. Diğerleri hep yanlış anlıyor. Sen büyük alim ve ilim sahibisin, diğerleri gerizekalının beyinsizin teki. Şu an ki yüz ifademi görmeni isterdim.

      Sil
    4. Yunus Emre’de Ateist. Bir çoğu ateist.

      Sil
    5. Herkes ateist. Müslümanlar aslında allaha inanmıyor.

      Sil
  90. http://www.nedirnedemek.com/ibraz-etmek-nedir-ibraz-etmek-ne-demek
    ŞEMSİ, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner (Hadun Taner Şemsi Tebriziden cümle kurmuş sanırım.

    Tebriz Güneşi, Tebrizi Güneşi ne demek ki? Tebriz Aydını, Tebrizi Aydını, Ermiş Aydın, Aydın Sunum, Orta Güneşi, Meydan Güneşi, Aydın Meydan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cümleyi yanlış yazmışlar.

      ŞEMSİ, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ibraz ediyordu.

      Sil
  91. http://www.dailymotion.com/video/x8ox1u_avustralyali-musluman-olan-genc_lifestyle
    https://www.youtube.com/watch?v=jcASIrd5zOY
    https://www.youtube.com/watch?v=3ScKA5eGts4
    izlemenizi tavsiye ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alaaddin Çakıcı1 Haziran 2014 20:21

      Şüphe asla temizlenmez (giderilemez). Pardon böyle olmaz. Şüphe kir mi ki temizlensin. Şüphe deterjandır.

      Sil
    2. Alaaddin Çakıcı1 Haziran 2014 20:22

      Şüpheleriniz itina ile temizlenir gibi olmuş. :)

      Sil
  92. Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun?
    Hepimiz biraz biyoloji bilgisine sahibizdir.Hücresel sindirimde ve vücudumuzun daha bir çok mekanizmasında işleyen sisteme bakalım.Reseptör ve substrat ilişkisi.Enzimlerin çalışma mekanizmasında her enzim kendisine uygun sustrata bağlanır.Ve bu uyum öyle bi şey ki legolara ya da yapboz parçalarına benzetebiliriz.Ve bu eşleşmede hiç bir ürün eşsiz kalmaz.Bu mekanizma ve vücudumuzun daha bir çok işlevi tesadüfi olamıycak kadar düzenli,intizamlıdır.DNA'nın dizilimi protein sentezi glikozun yıkımı...Güneş sistemine de bakabiliriz.Gezegenlerin her biri kendilerine ait yörünge çevresinde dolanır.Kütle çekim kuvvetinin sabit olmasına rağmen dünya güneş çevresinde elips bir yörünge çizer.Uzayda,hayvanlarda,bitklerde ve insanda daha bir çok düzen gerektiren mekanizma vardır.Bunların tesadüfle açıklanamayacağını bilim adamları zaten kabul etmiş durumda.Evrimi düşünelim.Evrim uzun süreçler gerektirdiği için incelenemez bir yapısı vardır.Evrimin kanıtı yalnızca fosil örnekleridir fakat bu fosillerde net bir anlam taşımamaktadır.Darwin bakteriler üzrine bir deney yapmıştır fakat bu deney tür içinde cinsler arası bir dönüşümü gösterir buna da gelişim diyoruz.Türler arası dönüşümü kanıtlayabilecek bir deney mevzu bahis değildir.Bunun için:
    http://www.bakseyret.com/video/evrimci-profesorler-cevapsiz-kaldi bu videoya bi bakmanızı öneririm.
    Ayrıca evrimin mantığındaki hatalardan biri de doğal seçilimdir.İnsanın evrildiği iddia edilen maymun türünü düşünelim insana evrildiyse bu maymun türünün en gelişmiş tür olması gerekir.Peki diğer maymun türleri yaşamına devam ederken bu maymun türü niçin sona erdi.
    Buna bi örnek daha evrim güçlü olanın hayatta kalacağını savunur ama çitayı düşünelim çita doğadaki enhızlı hayvanlardan biri ama avını yakalamak için kmlerce koşmaya mecburdur ve eğer avını yakalayamazsa yaşadığı büyük enerji kaybı nedeniyle ölebilir.Ama hareket yeteneği bile olmayan ağaç topraktan her türlü besinini alabilmektedir.
    Belki de kafanı karıştıran Müslüman ülkelerin gayrimüslim ülkelerden geride kalmş olmasıdır.Ama bunu abartan medya.Malezya ve Güney Kore de Müslüman nüfusun çoğunluğu oluşturduğu ülkeler fakat çok fazla da gelişmiş ülkeler.Evet Suriye,Filistin,Arakan çok zor durumda ama bunda sömürgeci devletlerin suçu yok mu yani gayrimüslimlerin.Hem İslamiyeti hakkıyla yaşamamak sadece sözde Müslüman kalmak da bunun bi sebebi.
    Aklınıza takılan sorular için Sorularla İslamiyet isimli siteye bakabilirsiniz.
    Belki İslamiyetin hakkını veremiycek insanlarla karşılaşmış ve kalbin kırılmış olabilir ama şunu bil mükemmel olan Müslümanlar değil İslamiyettir.
    Sürç-i lisan ettik ise affola:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alaaddin Çakıcı1 Haziran 2014 20:18

      Ne diyorsun. Ben anlamıyorum. Hiç bir şey anlamadım buradan. Reseptör receptör substrat sabriyetrat fatmatrat ta ne?

      Sil
    2. Alaaddin Çakıcı2 Haziran 2014 09:38

      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? O halde bu yazıyı mutlaka oku.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? O halde sen bunları duymadın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Okumadan geçme, şaşıracaksın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Hadi canım sende.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Senin benim gibi bir mürşide ihtiyacın var, oku.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Bence hiçte öyle değil, bak.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? İşte okuman gerekenler.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Çok aptalsın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Aaaa, üstüme iyilik sağlık.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Tövbe tövbe.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Bu yazıma cevapsız kalacaksın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Okumazsan sevapsız kalacaksın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Cehenneme girmek istemiyorsan, beni dinle.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Öküz bile senin gibi düşünmüyodur.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Hadi lan manyak.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Şapşal senin ev tesadüfen mi oldu ki, evren tesadüf olsun?
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Senin için üzgünüm.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Senin böyle düşünmeni engellemek için elimden geleni yapacağıma dair şüphen olmasın.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Hayalperest olduğunu söylesem kızmazsın değil mi?
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Düşün düşün b.ktur işin.
      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun? Bunu nasıl düşünürsün, inanamıyorum.

      Sil
    3. Alaaddin Çakıcı2 Haziran 2014 09:48

      Bu evrenin bir tesadüf eseri olduğunu mu düşünüyorsun?
      Antistrot mantriklerin derhiye gelip gurtiye droplamasıyla hardakson devincini guyabede edebiliyorken fediat pikolajlama yırtılmasına hergelesyon olan zafipatoksit hutarisine bakalım.Bu istortisinin folabilitesyonel kırımıyla gobalize edersek, kustartinipo ürtomrat meydana gelir.

      Bak tesadüf yokmuş değil mi?

      Sil
    4. Tesadüf olmasa bile kafa kesmeyi sevap sayan senin dinin sayesinde olmadığı kesin.

      Sil
  93. hayalhanem,sözler köşkü gibi grupları faceden takip edebilirsiniz.Hatta gerçekten arayış içindeyseniz İzmir ve Mersin'de onlarla doğrudan iletişime geçebilirsin.Necmettin ilgenin videolarını da izlemenizi tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  94. http://www.youtube.com/watch?v=BJxZJQbyL6M&list=PL57CE7364821BC35A
    bence izlemeye değer bir video.düşüncelerinize saygı duyuyorum ama İman edip etmemek çok büyük bir karar ve gerçekten tamamen araştırmadan karar vermek yanlış olur

    YanıtlaSil
  95. Bu karara varıp bu yazıyo yazan sayfa yöneticisinin şerefsiz olduğunu, beyinsiz ve namussuz olduğunu düşünüyorum. Eğer şerefli, beyinli ve namuslu olduğunu söyleyecekse kanıtlasın,açıp göstersin bize. Daha sonra gelip müslümanlara gülersin, ancak unutmaki son gülen iyi güler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gönül küfreyler, sanma ki sana eyler, gönül gönlünü görmez, gönül kendine eyler

      Sil
  96. Müslüman bu hikayeye inanmasında ne yapsın.

    Dün kendine yapılan hakaret davalarını kendine layık görmeyen (hakaret te ne diyen) ateist bugün hatipoğlu davasıyla uğraşıyor. Yazık. Boş işler peşindesiniz, yazık. Olmayan, hayali, bilim dışı, gerçek dışı ifadeyi alıp büyütüp, yine bilim dışı ortamda tartılmasına çalışıyorsunuz. Çok yazık. Ne işiniz var hakkaretle mahkemeyle davayla….

    Bu ateistlerin % 60’ı aptal. Hadi buna da dava açın.

    Şimdi buna bi hikaye yazardım ya neyse.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,

      Çoğunlukta olan kesiminin, azınlıkta olanların fikir açıklamalarına toplumsal baskının yanı sıra bir de hukuki baskıyla karşılık vermesi, bu durumda hakaret davalarıyla sindirmeye çalışması, hiç kuşkusuz, fikirleri ve azınlıktakileri ya da en iyi ihtimalle o azınlıkta olan kişilerin sahip olduğu fikirleri ve düşünceleri yok etmek ve zincirlemek amacını taşımaktadır.

      Ancak, azınlıkta kalan kesimin, kendilerine yöneltilen tehdit ve aşağılamalara karşı mücadele vermesine, hele ki bunu hukuki zemine taşıması, bir sindirme ve bastırma amacı değil, tam tersine, farklılığın toplum tarafından yadırganmaması gerektiğini ilan etme yoludur.

      Daha açık bir anlatımla: Hatipoğlu ve Yahya davaları, toplumu bilinçlendirme hareketleri olduğu gibi, yalnız ve mazlum olunmadığının da bir göstergesi, diğer bir deyişle, etkiye karşı verilen tepkidir. Bunu böyle görmeme hakkınız var elbette, ancak ben de yazdıklarınızı görünce, olaya sağlıklı bir bakışın nasıl olması gerektiğini yazma gereği duydum.

      Saygılarımla.

      Sil
    2. Bu dünyada eğer cinayet sebebi yoksa şiddet ve hiddet sebebide yoktur. Hatipoğluna hiddet yanlıştır.

      Kavganın hakkı hukuku olmaz.

      Bu dava ateizmi olumlu değil, olumsuz etkiler.

      Devletle uğraşan adam Devlete sığınırmı? Allah eleştiren adamın Allaha sığınmasıyla aynı şey olur. Şeytan eleştirip şeytana sığınmakla aynı şey olur. Zaten ateizmi müslüman gözünde küçültmek amaç. Devlette bunun için çalışıyor. Bu dava da o sebebtendir. Ateizm, Devlet için tehlikedir. Hatipoğlu davayı kaybedip özür dilerse, (ki öyle olacak ve dileyecek) kimse o kararı ciddiye almayacaktır. Hatipoğlu yapmak istediğini yapmış olacaktır.

      Hatipoğluna uzun zamandan beri ateistler baya yüklendi. Uzun zamandır forumlarda neredeyse her gün hatipoğlu var. Hatipoğlu bunun farkında, ve buna karşılık bir şey yapmalıydı. Bunu yaptı.

      En seviyesiz bir ateist için, Hatipoğlu’nun bu sözlerine gösterilecek en olabilir tavır gülüp geçmek olmalı. Dava onu çok da seviyesiz/aşağılık/küçük duruma soktu.

      Bu davayı bir çok müslüman komik bulur. Ateist hatipoğlunu komik bulup üste çıkacağına, kendisi komik duruma düşüp alta indi.

      Kılıçdaroğlu ve Tayyip davalarına/kapışmalarına gülen ateist, şimdi gülünen konuma düştü.

      Sil
    3. Kur’an da ne varsa Dinde Tıpta Devlette her alanda bunu görürüz. Kur’an da ateizmin geleceğini görebiliriz.

      Dava demek, iki çocuk kavgasının babalarda yargılanması demek.

      Hatipoğlu favası; Baba hatipoğlu bana şeytan dedi, ver cezasını demek.

      Bu konu için daha çok şey yazabilirim.

      Hakaret diyeceksek, bir kimliğimin olması bana hakarettir. Atesitler bunlarla uğraşsın uğraşacaksa. Boş insanlarla uğraşmasın.

      Sil
    4. Bu dava ateizme benim dediğim tanıyı (% 60’ı aptal) koyar.

      Sil
    5. Sayın Adsız,

      İzlediniz mi bilmem, şöyle bir video var: http://www.youtube.com/watch?v=AY3dc5LL1t8

      Buradaki insanlar ne diyor? Yakınları ya da en sevdikleri dahi olsa, ateist olursa onları öldüreceğini bildiriyor bu insanlar. Elbette ki çoğunun gerçekten oğlunu veya arkadaşını ateist olduğunu öğrenince öldüreceğini sanmam. Tabii ki yine de hoş tepkiler vermeyecekleri çok açık. Yine de, bunu gururla söyleyebilmeleri ve hatta bunun üzerine kamuya açık alanda röportaj verebilmeleri gerçekten çok ilginç.

      Peki sizce bu insanların Ramazan Özel programları adı altında veya dini program niyetine izledikleri kişiler kimler? Bu kişilerin Hatipoğlu gibilerini dinlediğini varsaymak çok mu saçma?

      Toplumumuzda maalesef ki ateistler dahil azınlık sınıflara karşı sebepsiz oluşan bir nefret var. Oysa ateistler toplumun genel kesimine hiçbir zarar vermemekte, hele ki fiziksel bir saldırıda asla bulunmamaktadır. Buna rağmen bunun tersinin söz konusu olması ya da olabilmesi mümkündür.

      Böyle bir ortamda, tutup da insanları bu yanlış görüşleri sebebiyle galeyana getirebilecek sözler sarf etmek, ateizmi şeytanın işi olarak göstermek ve kötülemek, Hatipoğlu nezdinde konuşursak, kendisinin birebir şiddet uygulayacağı anlamına gelmese bile, kitleleri harekete geçirebilecek veya en azından bu yanılgılarınnda emin olmalarını sağlayacak ve dolayısıyla toplumun barış ve huzuruna etki edecek sonuçlar doğurabilir.

      Böyle düşünüldüğünde, insanlara etki gücüne sahip olanların fikir beyanlarında daha dikkatli olmalarını istemek, hele ki ezilen tarafta kalanların bunu istemesi gayet doğaldır. Bunu da elbette ki hukuk yoluyla yapacaklardır. Düşünce yapınızı anlayabiliyorum, hukuku nasıl sınıflandırdığınızı da kestirebiliyorum, ancak gelgelelim, mevcut seküler düzende hukuk bir çıkar yol olarak durmaktadır. Nihai sonuca götürmese bile, kimi kımıltılar yaratması, en azından Hatipoğlu ve diğerleri gibilerinin kin ve nefret içeren söylemler yaymalarını engellemek için bir adımdır.

      Bunu yapmayı aptallık olarak görmeniz ve bana göre zorlama çıkarımlarda bulunmanızda bir sakınca yok. Elbette ki böyle düşünebilirsiniz, ancak iyi veya kötü yaptırım gücünü elinde bulunduran hukuk ile hak arayışına çıkmanın, ki bu hak arayışının da doğru olduğu kanaatindeyim, hiçbir yanlış tarafı yok. Burada ateizm düşüncesinin kişiler bazında etik yansımaları tartışılabilir sadece. Daha çık bir anlatımla, ateistlerin neyi ne kadar ciddiye alması ve mücadele vermesi gerektiği sorunsalı önümüze çıkar. Şahsen ben Hatipoğlu ve benzerleri ile bir mücadeleyi girmezdim, bunu gereksiz bulurdum; ama bir hukuk mücadelesine girilmesinde de bir beis görmüyorum.

      Saygılarımla.

      Sil
    6. O videodakiler öyle diyo ama öyle olmuyo. Buna hepimiz şahitiz. Yaşamadan anlamadan önyargılarla tabiki o ifadeler çıkar. İş gerçeğe dönüşünce herşey değişir.

      Bu Dünya’da Dine karşı fikir Dine göre, ya kişinin içine şeytan girmiştir, yada kişi kendi şeytandır. Din ve Din nüfusu bu iki fikirde bölünür. Yani Ateiste nefret olduğu gibi merhamette vardır.

      Bu konu için daha uzun bir yazı sonra yazıcam. Herşeyi uzun uzun yazıcaz, başka türlü olmuyor.

      Şunu soracam; Yaşar Nuri Öztürk te “ateistler melektir” diyordu. Buna ne diyorsun?

      Birde bu iki ilahiyatçı ve yorum için fikrini alabilirmiyim.

      Bu iki ilahiyatçıyı iyi takip ediyorsan, ikisininde gelmiş geçmiş ateist/inançsızlık ile ilgili yorumlarını/fetvalarını/sözlerini toparlayıp ne sonuç çıkardığını alabilir myim?

      Sil
    7. Sayın Adsız,

      Yukarıda aynen şöyle dedim: "Elbette ki çoğunun gerçekten oğlunu veya arkadaşını ateist olduğunu öğrenince öldüreceğini sanmam. Tabii ki yine de hoş tepkiler vermeyecekleri çok açık. "

      Ancak bu demek değildir ki, toplumun büyük kesimi ateistlere karşı "hoşgörü" göstermektedir. Yani, bir müslümanın bizleri öldüreceğini söylemesine rağmen öldürmemesini hoşgörü olarak görüyorsanız bilemem, ancak hiç kuşkusuz, ateistleri "öldürülmesi gereken kişi" olarak gördükleri de ortadadır. Ha keza, ateizmi de yok edilmesi gereken bir sapkınlık olarak görmektedirler.

      Burada önemli olan, ateistlerin tavırlarıdır. Yani, bir bakıma, ateistler öldürülmüyorsa, bunu sağlayan biraz da ateistlerin kendisidir. Hiçbir ateist tanıdığım, "sınırı" aşacak ifadelerde bulunmuyor toplum içinde. Şahsen ben de böyle şeyler yapmıyorum. Müslümanların olduğu ortamlarda, din konusunda fazla konuşmamaya özen gösteriyor ve geçiştiriyorum konu açılsa dahi. Çünkü tecrübeyle sabittir ki, müslümanların çoğu hem inançlılık hem de inançsızlık bakımından epey bilgisiz ve çoğu zaman saldırgan. Bizler, bir inançlının nasıl düşündüğünü ve hangi argümanları benimsediğini kolaylıkla biliyoruz, ama çoğu inançlı, bir inançsızın inanmama durumunu daha önce hiç düşünmediği gibi, bunu tahayyül dahi edemiyor ve bu konuda bir bilgi sahibi de değil.

      Diğer bir deyişle, şayet ateizmi destekleyen görüşleri oldukça ateşli bir şekilde savunmaya kalkarsak, ulu orta dinin doğru olmadığını söyleyip zararlarını sayarsak, öldürülmesek bile, kaba tabirle söylersek, başımıza bir iş geleceği ortadadır. Bunun aksini savunacağınızı da sanmam.

      Elbette ki kimi üniversite ortamlarında veya "yüksek tabaka" oluşumlarda yapılabilecek sohbetleri söylemiyorum. Anadolu'nun bir ilinde, ortalama Türk insanıyla yapılacak sohbetlerden bahsediyorum.

      Gelelim diğer konuya: Yaşar Nuri'nin "ateistler melektir" söylemine daha önce rastlamadım, ancak şöyle bir video var, belki bundan bahsediyorsunuzdur: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/222504/nuri-ozturk-namussuz-bir-ateist-gormedim

      Buysa eğer kastettiğiniz, orada söylenenin de eksik olduğunu pekala görebiliriz. Ateistler namuslu olurlar diyor, ancak sonra hemen şöyle ekliyor: İnsanın fıtratında ateizm yoktur, beni en büyük ateistle bir yere bir hafta koyun, onu kolunda seccadeyle o yerden ayrılmadan bırakırsam, ben de bu işi bırakırım. Sonra da diyor ki, ateistler akıllı adamlardır, onlara neyin doğru olduğunu gösterirsek niye inanmasınlar?!

      Daha sonra, şöyle bir örnek veriyor: Bir adam, sırf o anlatılan dinden nefret ettiği için evinde sevmemesine rağmen domuz eti pişirip yiyormuş ve Yaşar Nuri ona "gerçek islamı" anlattıktan sonra, başı secdeden kalkmayan biri olmuş.

      Sil
    8. Yaşar Nuri veya diğer din adamlarını öyle sıkı sıkıya takip etmem, ama bazen bir yazısını görürsem veya televizyonda karşıma çıkarsa şöyle bir bakarım ne diyorlar diye. Açıkçası, Yaşar Nuri ve Zekeriya Beyaz gibilerin İslami açıdan hiç olmazsa bir nebze daha açık fikirli oldukları zaten kolaylıkla görülebilir bir şey, ancak yukarıdaki videoda yapılan açıklamayı genişçe analiz edebilirsek, aslında ateizmi, dini bilmemek veya mevcut görünen ve yaşanan dine karşı koyulan bir tepki olarak aldıkları kolaylıkla anlaşılabilir.

      Diğer bir deyişle, Yaşar Nuri, ateistleri iyi niyetli kimseler olarak görmekle birlikte, zaten İslam'ın şu an yaygın uygulanış biçimine birçok noktada karşı çıkarak, "gerçek islam" savaşı verdiği bilinen biridir ve ateistleri de kendi tezahüründeki "gerçek islam"ı araştırmamış kişiler olarak görmektedir. Yani, ona göre bizler, Afganistan'a veya günümüzde IŞİD'e bakıp, "İslam budur işte" deyip geçiyoruz.

      Oysa ki, hakikat tam olarak böyle değil. Elbette ki çok fazla yüzeysel ateist var, bu gerçeği çok acı bir biçimde biliyorum. Çevremde veya internet ortamında, neredeyse hiçbir şey bilmeden, deyim yerindeyse, caka satan ateistleri veya kendilerini böyle adlandıranları çok gördüm. Ancak bunları bir kenara bırakırsak, ciddi anlamda din karşıtlığı ortaya süren kişilerin, Yaşar Nuri'nin anlatmaya çalıştığı "gerçek islam"dan da haberdar olduğunu ve "ona rağmen" dini kabul etmediğini de görebiliriz.

      Unutmamak gerekir ki, İslam her ne kadar bugün geri kalmışlık ile benzeşim gösterse de, özellikle Gazali öncesinde mantığa önem veren pek çok düşünürü de bünyesinde barındırmıştır. İslam, tamamen karanlığa gömülmüş ve öldürme üzerine kurulu bir din değildir. Elbette ki, iyi niyetli bir şekilde İslam'ın olumlu yorumlamasını yapacak isimler de çıkabiliyor ortaya.

      Ancak bu gibi kimseleri daha iyi anlamak adına, bu kişilerin "islam alemi"nde yarattıkları etkiye de iyi bakmak gerekiyor. Yaşar Nuri'nin, Zekeriya Beyaz'ın veya Edip Yüksel'in "radikal" denilen ama aslında sadece sünni olan kesim tarafınca internet yoluyla ne kadar lanetlendiğini biraz araştırma ile görebilirsiniz. Onları, kimi yerlerde, ateistlerden bile aşağılık olarak lanse edilirken gördüm, çünkü bunlar ateistler gibi "açık düşman" değil, "gizli düşman"lar. Dinin içine girerek, dinin içini boşaltarak dini yok etmek istiyorlar vs.

      Bu bağlamda ve yukarıdaki açıklamalar ışığında, "ateiste nefret olduğu kadar merhamet de vardır" iddiasına geri dönersek, aslında mevcut merhametin, sadece "dine döndürme ihtimali" olduğu müddetçe bulunduğu da görülebilir. Diğer bir deyişle, bizlerin aslında sorgulayan ve iyi insanlar olduğumuz ve makul açıklamalar ile dini kabul edeceğimiz fikrine dayanmaktadır merhamet. Bu bakımdan, "gerçek merhamet" diyebilir miyiz buna, emin değilim.

      Saygılarımla.

      Sil
    9. Ateistler allaha inanır.
      http://www.milatgazetesi.com/ateistler-allaha-inaniyor/50181/
      http://www.youtube.com/watch?v=MdQBqTLlErM
      http://www.youtube.com/watch?v=VbUPuqysxT0

      https://www.google.com.tr/search?q=ateizmi anlamak
      https://www.google.com.tr/search?q=şizofreni anlamak
      Bir de şeytanı anlamak çıkarsa tamam.

      https://www.google.com.tr/search?q=ateizm derneği
      https://www.google.com.tr/search?q=şizofreni derneği
      Birde satanizm derneği.

      Ateizm&Şizofren&Şeytan, Ateizm&Akıl bölünmesi&Şeytan, Ateizm&Şizofren&Satanizm

      Bu dünyada ateizm&şizofren&şeytan birlikte anıldı/anılıyor/anılacaktır. Bu doğrultuda kaynaklar oluşturuldu/oluşturuluyor/oluşturulacaktır. Şeytanda görülen belirtilerin yada psikiyatrik belirtilerin ateiste görüldüğünü söyleyen açıklamalar yapıldı/yapılacaktır.

      Ateizm; Allah hakkında şizofrenik (bölünmüş zihin/ayrık zihin/ayrık akıl) / Şeytan kurbanı, içine şeytan girmiş, içine şeytan sokmuş, şeytana uymuş.

      Ateizm : Allah/Tanrı hakkında bölünmüş zihin/akıl. Bir taraftan inanmaz görünürken, diğer taraftan inanır görünür. Yada Dindeki diğer konularda bölünmeler görülür. Bunlara göre, inanır taraf herkesçe tespit edilemez, derinlerde bir yerde Allah hep vardır. İnanmıyorum desede bir taraftan inanmaya kayan sıkışmalar/sorular/çıkmazlar yaşar. Her ateist olmasada bir çok ateist bir gün allaha dönecektir. Ateist şeytan gibi, allahın varlığını görür, ama görmezden gelir. Sağ gözü görsede sol gözü kördür, o yüzden kafa karışır. vs. vs. Tanrı tanımazlık bile bu durumu ifade ediyor, inanmıyor gibi görünüyor, aslında inanıyor.

      Eğer bir ateist bu algıyı çevresinde verdiyse, ya yanlış anlaşılmış, ya da taze ateisttir. (Daha taze ateistken bir arkadaş bana senin bir tarafdan allah dediğine inanıyorum demişti. Sonraları benden kaçıyorlardı, konuşmuyorlardı. Benden kaçıp namaza sarılıyolardı.)

      Kimse pek beni imana getirmeye çalışmadı. Çünkü bizden uzaklaşmaları bizimle konuşmamaları öğretildi. Kafanız karışır imanınız gider dendi. Ya da kimsenin, kimsenin imanıyla ilgilendiği yok.

      Atesite sevgide nefrette, öfkede merhamette vardır. Öfke ve nefret önyargı, sevgi ve merhamet ortayargı, duygusuz kalmak sonyargı herhalde.

      Bu konuya daha detaylı devam edicem.

      Sil
    10. Bu dernek vb. örgütlenmeler herkese olumsuz olmuştur/olacaktır. Derneğin adı/sanı/türü/faaliyeti ne olursa olsun, zararlıdır/olumsuzdur. Trabzonlular şizofrenler derneği neyse ateizm derneğide odur. Kimse kimsenin söz sahibi olamaz, kimse kimsenin yönü yanı kolu bacağı olamaz, …….. herhangi dernek, toplanma, örgütlenme faaliyeti olamaz. Bu dernek ateizme zarar veriyor/verecek.

      Dün bugün ve yarın ateizme karşı yapıaln saldırılarda ateizm devleti ciddiye almadığında, hatipoğluna dava açarken ciddi alıyordunda şimdi ne oldu dediğinde durum hiçte iyi olmadı/olmuyor/olmayacak. Ateizmden dinden koptuğu gibi devletten de kopmalı. Ama koparkn çok dikkatli akıllı olmalı. Dine benzemez devlet.

      Her koldan aynı şey söyleniyor. Ayrık akıl/zihin/bilgi. Kur’anda bile. Atiest neden inanmaz ve nasıl inanır sorusuna cevap verilmek istenmiyor. Nedense her alanda (bilimde bile) ayrıklık üzerine yoğunlaşılıyor. Bütün meselelerin/gerçeklerin üstü kapatılıyor. Bir kaç tane ateistte “dine döndüm” deyince bu durum iyice yerleşiyor. İnsan şunu diyor; Ateist aslında kafası karışmış, çıkmaza girmiş, çıkmazdan kurtaranın Allah olduğunu bir gün bulacak. Zaten her konuda hep insanlar böyledir. Ümitlidir, umutludur. Ama hiç bir umut gerçekleşmemiştir.

      Hatipoğlu ateizme iftira, hakaret veya bilmem ne.yapmış. O zaman seviyesizlik yapmış, karaktersizlik yapmış. Sen bu duruma tepki verirsen onunla aynı olursun. Müslümanla müslüman olmaktır bu. Çocukla çocukla olmaktır bu.

      Hatipoğlu bu sözlerine tepki göstermek yerine, bu sözleriyle Dine zarar verdiğinin, Dinen yanlış olduğunun ortaya çıkarılması, ateizm için daha iyi olurdu.

      Dinen; Ahirette davası olmayan şeyin bu dünyada davası olmaz. Kafirlliktir yada müşrikliktir. Hatipoğlu bu dava için mahkemeye geliyorsa, küfür/günah işler.

      Gerçekte ateizm diye bir şey yoktur. Bu aslında doğrudur. Ateizm tanımından başlayıp diğer anlatımlara bakarsak tamamen gerçek dışıdır. Şizofrende yoktur. Öyle bir şeytanda (şeytanı varsaysak) yoktur. Öyle bir allah ta yoktur/olamaz. Öyle bir insan da (hatipoğlu da) olamaz. Hatipoğlu mahsus öyle söylüyor.

      Sil
    11. Bunu da eklemem lazım. Kemalle Tayyip olmaktır bu.

      Sil
  97. prof. nihat hatipoğlu ve bir ikokul mezunu ateist hikayesi:

    1)
    Çok kısa olarak; Ateist hatipoğluna “şeytan” demiş, etkilikonuşanoğlu da “şeytan senin babandır” demiş.

    2)
    ateist huy dürüstkonuşanoğluna verip veriştiriyor. Şöyle beyinsiz, şöyle şeytan, şöyle akılsız, şöyle düzenbaz falan filan.
    Karakter açıkkonuşanoğlu ise durur mu?
    Başlamış saydırmaya;
    Ne lan sahtekarlık yapıyon, allaha inanıyonda inandığını niye söylemiyon, niye inkar ediyon, sen ne işin peşindesin söyle bakayım, şeytan çocuğu seni. Sıkışınca “allahım yarabbim” kurtulunca “allah kim”. Seni pislik seni, seni düzenbaz seni.

    3)
    Allahtanımaz nihata yüklenmiş.
    O kadar yüklenmiş ki, karakter de dayanamayıp;
    Tamam, ne olursun yapma, ne olur yapma, tamam seni küçük görmüyorum, temiz insansın, iyi insansın, seni ciddiye alıyorum, ne olursun.

    prof. Yaşar nuri öztürk ve bir çoban ateist hikayesi:

    1)
    yaşar nuri öztürk en muannit atestle bir hafta kalayım kolunun altında seccade ile çıkmazsa kitaplarımı yakarım demiş.
    en muannit atestini çağırmışlar.
    yaşar nuri, dünyanın en kaliteli seccadesini gösterip, “bunu sana vericem” demiş.
    bir hafta sonra ateist kolunun altında seccade ile çıkmış.
    müslümanlar yaşar nuriyi alkışlamaktan elleri şişmiş, kızarmış.
    ateist bir kaç dk sonra elinde şarap şisesiyle dönmüş.
    müslümanlar bakmışlar seccade yok. seccade ne oldu diye sormuşlar?
    şarap şisesini gösterip, burada demiş.

    2)
    yaşar nuri öztürk en muannit atestle bir hafta kalayım kolunun altında seccade ile çıkmazsa kitaplarım cehenmemde yansın demiş.
    en muannit atestini çağırmışlar.
    yaşar ışıksal, dünyanın en kaliteli seccadesini gösterip, “bunu sana vericem” demiş.
    bir hafta sonra ateist kolunun altında seccade ile çıkmış.
    müslümanlar yaşar nuriyi alkışlamaktan elleri şişmiş, kızarmış.
    ateist bir kaç dk sonra elinde bir tomar para ile dönmüş.
    müslümanlar bakmışlar seccade yok. seccade ne oldu diye sormuşlar?
    paraları gösterip burada demiş.
    ateist başlamış paraları müslümanlara doğru atmaya/savurmaya
    müslümanlar paraları kapmak için birbinine grimiş.
    9999 müslüman ezilerek ölmüş, 99999 u ise ağır yaralı 999999 u ise hafif yaralı olarak hastaneye kaldırılmış.
    geriye kalanlar parayı nereye harcayacaklarını şaşırmışlar, biri incikçiye biri boncukçuya, biri sucukçuya, biri bankacıya (faize), biri bilmem nereye girmiş.

    3)
    O bir hafta kalma için bir şey yazacaktım ama yazmıyım, anladınız siz onu.

    Not: muannit ateist olmaz ya neyse.

    sozce.com > nihat, hatip, nur.

    YanıtlaSil
  98. Müdür ve İyi Para Kazanmanın Yolu:

    Müdür : Komünist ve ateist öğretmenlerin defterini düreceğim. Ateist ve komünistlere def ol git buradan deyin, defterlerini dürün.

    Bu işten iyi maddi/manevi iyi kazanmak istiyorsanız, tazminatı/cezayı nasıl artırırsınız? Biraz üretken olun, yaratıcı olun, din bilin, dil bilin, felsefe bilin, edebiyat bilin, kanun bilin, kural bilin, avukat kendiniz olun, bakın bakalım neler oluyor? Yasalarda bir sürü boşluk olduğu gibi, bir sürü dolulukta var. Bu iki sakatlığı iyi kullanırsanız zengin bile olabilirsiniz? Yasalar öyle eksik öyle berbat ki, belki 5 kuruş vergi vermeden çalıştırabileceğiniz bir işyeriniz bile olabilir. Ateist olarak vergiyi bile yargıya götürebilirsiniz. Siz vatandaş değilsiniz, bunu da yargıya götürebilirsiniz. Hakkınızda yapılan hikayeler, yorumlar… bunlarıda taşıyabilirsiniz. Yapıcaksanız tam yapın, onu boşver bunu boşver dedikçe boşvere boşvere ne hale geldik şarkısını söylemeye başlarsınız.

    Müdürün cümlesinde; Cinayete azmettirme, örgüt kurmaya örgütlenmeye teşvik, ölüm tehditi, ağır hakaret, hafif hakaret, küfür, şiddet, insan hakları ve hürriyetine tecavüzden tutun ne ararsanız var. Nasıl var?

    def : göm
    def ol : göm ol
    defloration : kızlığa gömme, kızlığı gömme, kıza gömme, gömüyü bozma, gömülü kanı çıkartma
    define : gömülü para
    defile : ?
    defin : ölüyü gömme
    defter : Yine göm ile ilgili. Gömüt gibi bir şey olabilir. Kütük, tabut anlamlarınada gelebilir.
    dürün : rezilleyin, hainleyin, aşağılayın, puştlayın, silin, kapatın
    defterini dürmek : Kütükten silmek, defterden silmek, tabutunu dürmek, tabutunu aşağılamak vs.

    Yani bu cümlede herşey bulunur. Öyle mecaz yaptım, deyim yaptım, atasözü yaptım demekle kimse sıyrılamaz.

    Bunlarıda sorgulattırın, kimse size yasal dayanakla “hadi len ordan” diyemez. Kanunda böyle bir şey yok. Bu kasıtlarıda ardı ardına sıralayıp yargılanmasını istiyorum deyin, gelsin paralar. Bu bir savaşsa savaşı doğru yapın. Eksik pürtük yapmayın. En ince ayrıntıyı bile mahkemeye taşıyın.

    Bu dünyada hiç bir kelime tek anlam değil dimi? Bunu kullanabilirsiniz. Türk Dil Kurumunda söz varmış yokmuş takmayın, halk arasında bu kelime varsa bunu sorgulattırarak etimolojiden girip eski dillerden çıkarak konuyu derinleştirin. Dünyada hiç bir mahkeme bunu reddedemez.

    Bu gıcıklık, cinslik filan değil, dürüst savaş denir buna, doğru savaş denir, doğru mücadele denir, vs. vs.

    TDK TSK dan tutun, bir çok kurumu bile yargılattırırsınız. Bir davadan 100 dava çıkarabilirsiniz.

    1-Ama tüm bunlar saçmalık, sıçmalık.
    2-Ama bunları yapmaya başladığınızda ne devlet ne din bırakırsınız. Artık nereye varır bilemiycem ama, hiç iyi bir yerlere varmayacağı kesin. Çünkü mantığın olmadığı bir şeyle mantığın olduğu bir şey karışımında işin boku çıkar.
    3-Ama bu kadar şey bilen ateist dava açar mı?
    4-Aslında bu dava yürümez.
    5-Bu dava deva olur.
    6-Bu dava bilimi yeni baştan alır.
    7-Böyle davanın davacıları kaza! geçirip ölür.
    8, 9, 10, 11, …..

    not: “işin boku çıkar” argo/küfür değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.google.com.tr/search?q=tazminat+zengin

      Sil
  99. YNÖ, neden bir ateistle kapalı kapılar ardında konuşuyor. Madem iddia ediyor neden açık açık herkesin içinde tüm ateistlere konuşma yapmıyor. Diye sorsak ne cevap alırız? Kıvırgan cevap alırız.

    Bu ilahiyatçıların çok önde olanlarını müslüman görmeme ihtimalini düşünmek gerek bence.

    YNÖ ve Hatipoğlu ve diğerleri. Kurdukları cümleleri bir daha düşünün. İlahiyatçı yada bir müslüman böyle cümle kurar mı? Kurmaz. Aklı başında olan böyle konuşmaz. Kıvırmaz. Açık olur, dobra olur, dürüst olur, özüyle bir olur, az çok mantıklı olur, o olur bu olur.

    Ve birde;

    Müslüman görünümlü yahudi/hristiyan vs. olmaz, müslüman görünümlü ateist olur. İnançlar arasında birbirine münafıklık olmaz/olamaz. Münafık yalnız ateistten olur.

    Biraz mantıklı olursak, biraz ince dalarsak, cinlikleri çözebiliriz. Bu Dünyada yahudiden islama müslümandan yahudiye ……. fitne çıkmaz. Dürüst ilahiyatçıdan ateizme kapalılık/iddia/yalan çıkmaz.

    Bu iddia ve yalanlar müslümanın ateizme yaklaşmasını engellemekten başka bir şey değil(olamaz.

    Bu sözleri hem karakteristik ve hem iman açısından analiz edin, böyle ilahiyatçı/insan olmaz.

    Bunlar birbirinden farklı olmak içini bırak, farklı farklı ayet varmış gibi meal yazıyorken, bunlara nasıl imanlı diyelim.

    Şu dünyada hangi iki ilahiyatçının meali ile, hangi iki aynı ayet bir ilahiyatçıda eşit. YOK.

    Mealleri analiz edin, sözleri analiz edin, davranışları analiz edin. Bunlar müslüman değil.

    YNÖ her zaman öfkeli, kinli, nefretli. Karakteri analiz edin. Kime bu nefret bunu soruşturun. Niye bu nefret bunu soruşturun. Akli bir gidiş bulamazsınız.

    Dinle alakası olmayan bir kanuna yasaya göre hiç mi hiç bunlar hareket etmez. Ediyorsa müslüman değiller. Sen ilahiyatçı olarak kur’an yasalarını kapatıp, insan yasalarına bakıyorsan sana müslüman diyemem.

    Bu hakaret davaları/kanunları düşünce özgürlüğünü yıpratmak adına tasarlanan bir şey. Kavga yani kavga. İstenen kavga, nefret, şiddet, terör. Ateizm vb. ni kapatma, gizleme, engelleme, sömürme çalışmaları. Olmadık kelime hakaret, olmadık kelime nefret saygısızlık bunlara göre. Amaç susturmak. Bakın Fazıl Say susturuldu. Daha konuşmaz. Konuşsada etkili konuşmaz. Yüksek sesle konuşmaz. Kısık kısık kenarda köşede konuşur. Konuşuyo desinler diye sadece.

    Aziz Nesin, Sevan Nişanyan vs. aslında konuşmadı/konuşmuyor/konuşmaz. Sevan ha bire siyaset yapıyor, Etimolojiye takmış, gereksiz gereksiz yazıyo. Ahmet Nesin öyle, hepsi öyle. Ali nesin matematiğe sarmış milleti gidiyor. Çok lazım/faydalı gibi. Din neredeyse yok ve önemsiz konularla.

    Ünlüler konuşmaz, ünsüzler duyulmaz..
    Ünlünün çenesi, ünsüzün çenesini yorar.
    Ünlü ünsüzün dostu olmaz, düşmanıda olmaz.
    Ünlü bir laf, ünsüz bin laf eder.
    Ünlü güler, ünsüz ağlar.
    Ünlünün sırtında bir yük, ünsüzün sırtında bin yük.
    Ünsüz yazar, ünlü bozar.
    Ayağını ünlüye göre uzat.

    Bu konudan atasözleri kitabı olur.

    Bu memlekette teksiniz, yalnızsınız. Kimseniz yok. Kesinlikle yok. Öyle dernekle mernekle birlik olduk filan demeyin. Çoban bir gün köpeğini almadan çıkar, kurt kapar sizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neydi o kadının adı. Genç “yütub” filan diyen. Neyse adı işte. Ondan ateist filan olmaz. Öyle ateist olmaz. O kadın, ateizmi pasifleştirme projesi.
      O dört eş deyip duran sibel üresin. ondanda müslüman olmaz. Sibel üresin de feminizm i sömürme, engelleme projesi. Başka birşey değil.

      Ben ünlü deyince durup bin kez düşünüyorum. Durup durup düşünüyorum. Düşünmek lazım.

      Ünlüde samimiyet asla olmaz. Ünlünün her türlüsü oyuncu. Oyuncu sadece dizidekiler filmdekiler değil.

      Sil
    2. İster din, ister devlet, ister tıp, ister bilim, ister medya, ister ünlü grup. Buradan ateizme/agnostisizme yarar değil zarar gelir. Hiç fayda beklemeyin. Ateist başbakan bile çıksa size faydası değil zararı olur. Avstralyadaki gibi.

      Bilimi inceleyin. Abuk sabuk konularla meşgul. Bir tane toprak parçasını eline alıp inciri anlattımı? Hayır.

      Bilimde kendi arasında kavgadan başka bişey bilmiyor.

      O yüzden, kavga görürseniz kaçın, yemek görürseniz koşun.

      Sil
    3. Bir tane ateistin faydalı bir buluşunu görmedim. Bırakın şu hatibi yaşarı dini bilimi devletide, biilim adamları olun. İnsan inceleyin, doğa inceleyin, görüntüleyin paylaşın.

      Ben ateizm için bilim dedim, bilelim dedim, bilim merkezi olalım/kuralım dedim, durmadan itti birileri. Müslümanları boşveriyorum, ateistlerden iten oldu. ATEİST! Sözde ateist.

      Sözde ateist ruhlar aleminden konuşuyor, ruhlar alemini savunuyor. Bir türlü cümle kuramıyor, bilinçlendiremiyor, bilim dye bir şey değil/yok çünkü, ama konuşuyor.

      Mahkeme psikolojik şiddet oradan fiziksel şiddet oradanda terörizme giden yoldur. Bu her konuda böyledir. Her hakaret/hiddet/şiddet/cinayet davası yeni hakaret/hiddet/şiddet/cinayet doğurur/doğurabilir.

      Müslüman sana küfür etmiş, hakaret etmiş. Niye etmiş? Demekki seviyen müsaitmiş.

      Sil
    4. muhammed, ali, ömer, osman, orhan, süleyman, abdullah, atatürk, bayar, bağdadi, öcalan, putin, erdoğan, françois, hatipoğlu, öztürk, ………….…. ateist olabilir.

      Sil
  100. LAN MALLAR NEYİ TARTIŞIYONUZ ÖLDÜĞÜNÜZDE GÖRECEKSİNİZ ZATEN İNSANLARIN KAFASINI KARIŞTIRMAYA ÇALIŞIYONUZ YOK EVRİM DEVRİM DEMEK Kİ FAREDEN GELDİK BİZ OZAMAN FARE NİN GELİŞİMİ NASIL OLAZAK YADA DUR DUR DEĞİŞMEYEN TEK YARATIK HAMAMBÖCEĞİ O ZAMAN O NİYE DEĞİŞMEDİ EVRİM GEÇİRMEDİ YADA DEVRİM GEÇİRMEDİ ALLAH AKIL VERMİŞ SAĞINIZA SOLUNUZA KENDİ VUCUDUNUZA BAKIN VUCUDUNUZDAKİ DAMARLAR DÜNYANIN ÇEVRESİNİN 80 KATI UZUNLUĞUNDA
    HE SİZE GÖRE HER ŞEY TESADÜF AMINA KOYUM LAN SİZ BU HAYATA TESADÜF GELMİŞSİNİZ HABERİNİZ YOK DELİLER BİRAZ KAFANIZI ÇALIŞTIRIN ELMA ÖRNEĞİ
    SEN TATLI SEVİYOSUN BEN EKŞİ SEN YEŞİL SEVİYOSUN BEN KIRMIZI BU DEĞERLERİN AYRI AYRI ORTYAYA ÇIKABİLMESİ İÇİN ATOMLARIN SİZİN MİDEN,ZE GÖRE DÜZENLENMESİ GEREKİR BU MU TESADÜF MAL HERİFLER SİZDE RUSYADAKİ GİBİ GÜNEŞİN DÜNYANIN ETRAFINDA DÖNDÜĞÜNÜ SAVUNANLARDANMISINIZ MAL HERİFLER AÇINDA VAROLUŞU KURANI KERİMDEN OKUYUN YADA DR ZAKİ Yİ DİNLEYİN SALAK HERİFLER

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,

      Aslında benim açımdan bakınca gerçek olamayacak denli absürt bir tarafınız var. Böylesi yorumlarda da ilk aklıma gelen birinin buraya bu şekilde yorumlar yazarak dalga geçmesi veya eğlenmesi oluyor.

      Ancak elbette ki -ve ne yazık ki- bu yaklaşım ve düşünce tarzınızın gerçeğe tekabül ettiğini, en azından müslüman olduğunu iddia eden kesimin hatırı sayılır bir çoğunluğunun bu ve benzeri fikirlere sahip olduğunu veya böylesi yaklaşımlarda bir beis olmadığını üzülerek bilmekteyim.

      Sizin için daha basit bir biçimde ifade etmem gerekirse; kendinizin dahi farkında olmadığınız bir kibir ve cehalet içerisinde olduğunuzu söylemeliyim. Muhtemelen kendinize "dobra dobra" veya "delikanlıca" görünen bu tavrınız, açık bir biçimde terbiyesizlik, saygısızlık ve hatta ahlaksızlık içermektedir. Ancak sanıyorum ki bunu size göstermenin bir yolu da yok.

      Bu ve benzeri yorumlarda tekrar bulunursanız bir cevap vermeyeceğimi, ama en azından bir kerelik dahi olsa sırf insaniyet namına sizi uyarmanın blog yazarlarından biri olarak doğru olduğunu düşündüm.

      Esen kalmanız dileğiyle.

      Sil
    2. Başkasını eleştirmek yerine kendimizi eleştirsek. Bu hakaret, bu tavır, bu küfürler vs. neden bize ediliyo diye düşünsek.

      Bu hikaye yalan yada gerçek yerine, bu hikaye neden çıktı, nasıl çıktı, bu hikayeyi biz çıkardık diye düşünsek.

      Sil
    3. Sayın Adsız,

      En hafif tabirle bile yakışıksız bir argo kullanımı sayılan bu yaklaşım neticesinde bile önce dönüp hatayı kendimizde aramamızı, bu dili hak edip etmediğimizi veya en azından neden böyle bir dilin doğduğunu düşünmek belki fazla teorik veya ütopik düşünce biçiminde zarar getirici olmasa bile işin özünü kaçırmak olur.

      Şöyle örnek vereyim:

      Tecavüze uğrayan bir kadına gidip, "önce kendine bak, ne giydiğine bak, sana tecavüz edenleri tahrik etmiş olamaz mısın?" demek gene teorik düzeyde yanlış sayılmasa bile, sağduyusal bir yaklaşımla bakarsak işin özünü kaçırmaya neden olur.

      Daha açık bir anlatımla:

      Dindarların bize öfke dolmasının alt nedenleri elbette incelenebilir, ancak spesifik olarak yapıcı bir tartışmadan uzak bir şekilde ve hatta kibir ve cehaletle örülmüş bir yaklaşımı da bırakın eleştirme hakkımız olsun.

      Bu minvalde sürecek olan açıklamam, hikayenin oluşumu ve gelişimi açısından da paralellik gösterecektir.

      Saygılarımla.

      Sil
    4. Adamın biri sevgilisine gül almış.
      Kızın annesi gülü reçel yapmış.
      Kız reçel yaptı diye annesini öldürmüş.
      Babasıda karısını öldürdü diye kızını öldürmüş.
      Adam sevgilisini öldüren babayı öldürmüş.
      Babası ölen oğul, babasını öldüreni öldürmüş.
      …. Bu cinayetler böyle böyle gitmiş.

      Adam komşusunun 8 yaşındaki kızına tecavüz etmiş.
      Tecavüzcüyü hakim (devlet) salmış, allah (din) salmış.
      Baba tecavüzcüyü öldürmüş.
      Baba hapse girmiş.
      Adamın karısı orospu olmuş, kız büyümüş o da orospu olmuş.
      Adam yıllar sonra hapisten çıkıp ikisinide öldürmüş.
      Adam hapiste devlete iyice öfkelenmiş. Namus temizledik düştüğümüz duruma bak diye diye namussuzun şerefsizin biri olarak hapisten çıkmış. Elde iş yok güç yok, işveren yok, yardım eden yok, namussuz şerefsiz olarak hayatına devam etmiş.

      Bu olaylardaki kişilere sor, kimsenin suçu yok, herkes haklı, herkes doğru.

      Ateist bu olayları eleştirmiş. Aşk neymiş meşk neymiş, namus neymiş, sembol/süs/reçel neymiş, bitkiyi öldür insanı öldür onu öldür bunu öldür, islam terör müslim terörist, islam yalan müslim dolan, allah zalim kul mazlum, ...…..

      Bunu duyan bir kısım teist, ateistin neyi varsa koymuş. Bir kısmı neyi varsa kaymış. Bir kısmı kıymış. Bir kısmı kiymiş. Keymiş, köymüş, kuymuş, küymüş, Bir kısım teist acımş. Bir kısım teist üzülmüş. Bir kısmı nasihat etmiş. vs. vs…...

      Teizm bu lafları neden duymuş. Ateizm bu lafları neden duymuş.

      Teizmi eleştirmeden ateizmi eleştirmek, ateizmi eleştirmeden teizmi eleştirmek. kendini eleştirmeden başkasını eleştirmek.

      Kimse kendine bakmıyo. Kimse kendini suçlamıyo.

      Farkındaysan seni beni bloğu siteyi forumu iyice incelemeden, bir diyaloğa girmeden, direk sözler bunlar. Ateistle bir diyaloğu olan teist böyle terbiyesiz değil. Damarına basmadıkça, sert cümle kurmadıkça ağzından sana küfür çıkmıyor. Ben çevremde hiç bir teistten bana karşı ne kin ne hakaret ne küfür hiç bişey duymadım. Ama bir sitede blogda forumda çok duydum/duyduk. Bu yönden bu yazılara itibar etmemek doğru olur. Birde şöyle bir durum var. Müslümanın yüzüne söylenemeyenler blogda forumda sitede söyleniyor. :Çoğu zaman seviyesiz, sert, hatalı yollardan gidiliyor. Bazen haddi aşıp çıldırıp koyma kaymalarda oluyor. Bu yazıyı gören teistin böyle tepkisine yine birşey denmez. Ateist genelde zaten çok hatalı/sert hareket ediyor. Ateist bilimsel davranmıyor. Bilimsel bir veri sunmuyor, ortaya göze sokacak, gösterecek hiç bişeyi yok. İmanlıya karşı imanlı davranmaktan farkı yok gibi sayılır. İki denizi açıklayamadan/anlamadan/bilmeden/incelemeden iki denizi yanlışlama çabasının anlamı olmuyor. Domuzla ineği incelemeden domuz konusuna girmenin anlamı olmuyor. Bu arada İslam eleştirileri içerisinde domuz eleştirisi insan eleştirisinden fazladır herhalde. E teist “sen kendini bilmiyon” demesinde ne desin.

      Duyduğuyla (imanla) davranmak, gördüğüyle (irfanla) davranmak. İkisini birbirinden ayırmak, farklarını görmek, haticesini neticesini bilmek, …. lazım.

      Anlayışlı olmak için, anlamak (irfan) lazım.

      Teizm ne kadar sorunsa/kötüyse, ateizmde ona yakın sorun/kötü.

      Ateist, ateşe körükle gidiyor, pireyi deve yapıyor, deveyi pire yapıyor, …..

      Tecavüzü eleştiren ateistin teisten farkı olmuyor. Ateist Dinin istediği/vereceği sonuçlara katkı yapıyor.

      Ortalıkta “Müslüman ateist” deyimi boşuna geçmiyor. Ateist bir şekilde islamcıl.

      Ateist bu oyuna/oyunlara çoğu kez bilimden dolayı geliyor.

      Ateizm eleştirisi yazsam, teizm eleştirisinden fazla yazarım herhalde.

      Not:Ben kendimi eleştirince neyi kaçırıyorum. Onu açıklar mısın?

      Sil
    5. Sayın Adsız,

      Öncelikle şunu belirtmeliyim: Her şeyin bir sebebi veya ön-koşulu olması, yani determinizm ilkesinin vuku bulması, mevcut olaylar zincirini veya direkt olarak sonucu haklı, adil, doğru veya uygun sınıfına sokmaz, ya da en azından sokmamalı. İlk örneğinizdeki cinayetler serisi de bunun güzel bir örneğidir. Bir cinayet sebebinin var olması olağan olandır, ancak bizleri ölüm sonucuna götüren eylemleri aklamak için yeterli sebepler olup olmadığı epey tartışmalıdır.

      Bu noktada, kimin haklı, adil, doğru veya uygun olanı belirleyeceği, nasıl yaklaşımın esas olan olacağı sorunu karşımıza çıkar, ancak burada da mükemmel bir sonuca ulaşmasak dahi, kısmen sağduyu, kısmen etik, kısmen formel disiplinler bizlere "iyi"yi bulmada yardımcı olur.

      Demek istediğim, her etki-tepki olayında bir haklılık bulunmadığı, ölçülülük, öngörülebilirlik, karşılıklılık vs. gibi etkenler ile bu bağın illiyeti iyice tartılmalıdır.

      Şimdi spesifik olarak hakaret içeren yorumlara veya genel düzeyde teizm-ateizm olayına geçeyim:

      Bu blogda gelip de hakaret eden kimseyi, genel teizm-ateizm kavgasının bir neferi olmaktan çok, bireysel olarak eleştirme ve şahsına ait tenkitlerde bulunma taraftarıyım. İster blogu tamamen okusun, ister hiçbir şey okumasın, gelip de doğrudan hakaret içeren bir şeyler yazan kimseye karşı olumsuz görüşlerimi söylemem, tüm teistleri aynı kefeye koyduğum anlamına gelmediği gibi, karşımdakinin de tüm teistleri temsil ettiği sonucunu doğurmaz.

      Burada, ideolojilerden bağımsız bir biçimde kişinin karakteri ve yaklaşımı eleştiri konusu yapılmaktadır. Kişinin belli ön yargılarla küfüre meyletmesi ve hatta bu meylin oluşmasındaki payımı düşünmek akademik bir titizlikte yapılması gereken olandır, ancak ortada bir gerçek olarak yakışıksız davranış varsa bunun idealar düzeyinde sosyolojik veya psikolojik etkilerini masaya yatırmadan evvel bir uyarıda bulunmayı uygunsuz bulmuyorum.

      Sil
    6. Diğer soruna geçecek olursam:

      Sizin fazla genelleme taraftarı olduğunuzu söyleyebilirim. Teizm-ateizm tartışmasında tümevarımı oldukça keskin hatlarla uyguluyorsunuz ve bence özellikle ateizm hakkında yanlış görüşlere sahipsiniz.

      Benim karakterim sakin olduğu için her zaman tartışmalarda ılımlı bir üslup izlerim ama kimi ateistleri de internette görüyorum "müslolar", "muhonun koyunları" gibi aşağılayıcı yaklaşımlarla kin ve nefret kusuyorlar teistlere karşı. Grup bilincinden ve kitle psikolojisinden bağımsız olarak hareket edenlerin mevcutlaştırdığı bir yönelimde bu farklılıkların olması gayet doğaldır ve tam da bu yüzden genelleme yapılması daha zordur.

      Ateizm ile teizm arasında dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki; teizm, bir din vasıtasıyla insanların ahlaki seçimlerine karışmakta, onlara "doğru" ve "yanlış" üzerine bir yönelime sokmaktadır. Oysa ateizmde böyle bir şey söz konusu değildir. Ateizmin ahlaki bir emirler bütünü veya kişiliğin veya toplumsal ilişkilerin nasıl olmasına ilişkin açıklamaları yoktur. Ateist olan kimselerin öne sürdüğü seküler ahlak anlayışının bulunması veya din eleştirilerinin tâbii sonucu olan apriori davranışlar olsa da, temelde ateizmin işleme mekanizması ile teizmin işleme mekanizması farklıdır.

      Sizin ateistlerden neden rahatsız olduğunuzu anlayabiliyorum, ancak eksik muhakemenizin buna sebep olduğunu düşünüyorum. Hele ki bir varsayımınızda epeyce yanılıyorsunuz: Ateizm bizleri kurtaracak bir felsefe değil.

      Teizm, mutlak kurtuluşu veya nihai hakikati bizlere sunacağını söyler ve bu bakımdan yönelttiğiniz eleştirilerin muhatabı olabilir. Teizmin bizleri ne kadar ileri götürüp götürmeyeceği, kendi dinamikleri açısından tartışmaya açıktır, çünkü ortada teizmin ileri sürdüğü bir iddia var: "Sizi kurtaracağım."

      Oysa ateizm böyle bir şey ileri sürmez. Tanrıların olmadığını, gerçeğin dünyevi düzeyde aranması gerektiğini, maddesel yaklaşımın doğru ve makul olduğunu söyler, ancak bizlere sonuç vermez. Dünyayı nihai güzelliğe kavuşturacağını söylemez. Kendim de buna inanırım zaten. Dünyanın ve insanların mutlak hoşluğa erişemeyeceğini, herkesin ateist olması halinde bile bir seviye atlamayacağımızı düşünüyorum.

      Ancak buna rağmen, ateizm bir savaştır. Doğasında vardır bu. Bir savaşı barındırması da doğrudan bir nihai son sunduğu algısı yaratıyor, ama durum böyle değil.

      Daha da ayrıntılı bir biçimde bu incelenebilir, hatta şu an yazarken bu konu üzerine belki bir yazı yazmam gerektiğini bile düşünmeye başladım.

      Son olarak: İnsanın kendini eleştirmesi elbette ki iyi bir şeydir. Bunda yanlış bir şey yok. Ancak hangi durumda, ne kadar eleştirdiği de önemli. Bazen insan kendini o kadar fazla eleştirir ki, gözünün önündeki gerçeği görmez. Kendi içimize çok dalınca dışımızdaki dünya bulanık hale gelir. Nitekim hatayı ısrarla bir noktada aramayı sürdürürsek, o noktada da kimi hatalar bulacağımızda kuşku yok. Umarım anlatabilmişimdir.

      Saygılarımla.

      Sil
  101. ateistlik bir saçmalıktır;

    bazen sunu dusunurum ateist biri evrenin ilk yaratilisi dedigi evrim teorisinde gider bir cansiz bir atoma akil verir de- hic gormedigi ve kanitlamadigi kanitlayamayacagi halde bunu dusunur ustelik-;

    ama neden 100.000 kisinin sahit oldugu peygamberimizin veda hutbesini ve peygamberi ve peygamberin bu tasin konusmasi nevinden mucizelerini ve hatta dusmanlari bile o yalan soylemez dedigi peygamberimizin "bir insanin akli saglam olup konusmayi bilip de 63 yil yasayip da hic yalan soylememesi" nev'inden mucizelerine, mucizelere sahit olan binlerce kisinin yazdigi sahifelere, mesela ay ikiye bolunurken farkli sehirlerde de buna sahitlik edenlere, tesadufle aklin uretilebilecegini dusunen ateistin Kur'anda ve hadis tarih kitaplarinda gecen bircok mucizeye bu safsatadir deyip inanmamasi cok gariptir, gelecekteki kanitlanmis olaylari bin kusur yil oncesinden Kur'an'in tespit etmesine bugunku yeni saptanan bilimsel delillerin Kur'anin daha once soylemesine, ayriyetten peygamberimizin soyledigi Kur'anin soyledigi hicbir sozun kontrollu deneylerle inkarinin bir tek ayet icin bile yapilamamasini, olen sehitlerin cesedinin curumemesi ve Kur'ani ezberleyen katiplerin yasayan mucizelerini, baska hicbir Kur'an boyutundaki kitabi Musluman olmayan birinin harfi harfine bolumleriyle sayfalari ile ezbere bilememesi mucizesini yalanlamasi ise ve kor maddeye akul vermesini tum bu saydiklarima goz gore tercih etmesi ise mantikla/akilla aciklanamaz ve daha mantiksizken insan nasil ateist darwinist vs. olabilir ? akli olan diyecektir ki evet bu seninki daha dogru mesela peygamberin soyledigini ve bir insanin fitratina zor gelen meseleleri daimi ve tam yaptigi ornekler kolayca izah edilemez ondan daha buyuk mucizelerden biridir

    insanin mantigina daha yakin olan nedir bilir misin?

    ek not:
    kaldı ki eğer peygamberimizi takip edersen zaten tek yaratıcıyı kabul edeceksin ki bu durumda, dünyanın ilk yaratılışı ve aklın ilk yaratılışı ya da bir taşı Allah'In konuşturması arasında güç açısından hiçbir fark yoktur.
    bu durumda ateist birinin ama evrim teorisi zaman içinde akıl oluşturdu diyip hiçbir kanıtı olmadan sadece zan ile hareket etmesi mi; yoksa peygamberimiin delilleri ile tek tanrıya inanıp onun yaratmasını kabul edip onun aklı yarattığını kabulü mü daha mantıklıdır sen düşün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaw yaratıcı varsa da bunu sizin tanrınız olmadığı kesin, insan bir düşünür namazda secdeyle tapmanın ne farkı var diye.

      Sil
  102. Hayyam, benim tek merak ettiğim şey, anlattıklarını anlayacak zihinsel düzeye sahip olmayan insanlara neden değerli vaktini ayırdığın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,

      Sanırım hemen yukarıdaki "ateistlik bir saçmalıktır" ile başlayan yazıyı baz alarak bu minvalde yorumlar bırakan kimselerle neden tartışmaya girdiğimi soruyorsunuz.

      Aslında girmiyorum. Önceleri gene de bir şeyleri açıklamak, anlatmak ve hatta belki öğrenmek için en baştan başlayarak "böyleyken böyle" diye diye bir yerlere varmaya çalışıyordum, ama ilerleyen yıllar içerisinde bu yetimi kaybettim.

      Genel olarak karşılıklı bir biçimde bilgi alış verişi yapacak kimseler kendilerini az-çok belli ediyorlar zaten ve uygun ortam olduğunda onlarla çok da üşenmeden tartışma yürütülebiliyor.

      Umarım sorunuzu doğru anlayarak cevaplayabilmişimdir.

      Saygılarımla.

      Sil
  103. Doğu derki Batıya, güneşi fethetsen de,
    Ruh gerçeği bendedir, madde yalanı sende
    NFK

    YanıtlaSil
  104. Selemun aleykum arkadaşlar,

    acizane tavsiyem, ALLAH tevbe kapılarını kapatmadan önce bol bol tevbe edip günahlara Pişmanlık duymak :-)
    Selam ve SAYGI ile
    Osman

    YanıtlaSil
  105. 26 numaralı bölümdeki yazıya cevaben yazılmıştır.

    JUFSERNOH kardeşim sizin kafanız karışmış biraz. Umarım hak yolunu bulursunuz biran önce. Yunus Emre hakkında yukarıda söyledikleriniz cevabı aşağıdadır. Şöyleki;

    Yunus Emre'de tıpkı Mevlana gibi diğer büyük insanlar gibi (dinleri her ne olursa olsun) hamdı; pişti; yandı! (Anlamını ve ayrıntısını Mevlana'nın hayatından öğrenebilirsiniz)

    Yunus Emre'nin hamlık dönemine ait olan örnekler ile bu yüce insanı yerersek (amaç bu olmasa dahi onun hakkında soru işaretleri doğurması bile kötü) onun hakkında hatalı düşüncelerin oluşmasına neden olursak yakışık almaz.

    Yunus Hamlık halini, pişmiş halini ve yanmış halini belirtiğiniz şiirden çok sonra yazdığı şu şiirinde açıklamıştır:

    Taptuğun tapusunda
    Kul olduk kapısında
    Yunus miskin çiğ idik
    Piştik elhamdülillâh.

    Vardığımız illere
    Şol safa gönüllere
    Baba Taptuk manisin
    Saçtuk elhamdülillâh.

    Yunus bir doğan idi kondu Taptuk koluna
    Avın şikâra geldi bu yuva kuşu değil.

    Yine esridi Yunus Taptuk yüzün görelde
    Baktığın yüzde gördüm Taptuğumun nurunu.

    Nasıl ki her meyve hamken acıdır (yada tatsız) insanlar da hep öyle başlar hayata değişenler ne uludur bu yolda; nankörlük etmemek lazım bu insanlara!

    Not: Haddime değil demeyeceğim, uyarmak yaradanın emri; ama ısrar değil! Umudum odur ki muhakeme yeteneği güçlü senin gibi bir kardeşimizin bulması doğru yolu.

    Son olarak; Ben bu konularda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Elbetteki üstat olan kişiler daha bilgi sahibidir. Sokrates'in de dediği gibi bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir!

    Biraz bekle dostum, çok geçmeden ben daha vakarlı olacağım. Öğrendiğim ve benimsediğim prensiplerin gösterdikleri yolda henüz sağlam değilim. Kuvvetsizliğimden korkuyorum. Biraz kuvvetleneyim, o zaman büsbütün başka bir ağırbaşlılık göreceksin. Hayat henüz bitmedi. Allah son düzeltmelerini yapmadı (Kıyamete kadar yaratma devam ediyor). Biter bitmez göreceksin. Fakat bunun gururdan gelen bir ağırbaşlılık olacağını sanma. O gerçeğe inan-maktan gelmektedir. Şu Jüpiter başında gördüğün zannınca gurur mudur? Hayır. O sağlamlıktır ve sebattır. Sana şu tarzda seslenen Allah böyle olmalıdır: «Varlığımın bir işaretiyle tasdik ettiğim şey yalan olamaz, kesindir ve mutlaka gerçekleşir.» Bu büyük örneği taklite çalışacağım. Ve sen beni; vefalı, sâf, son derece cesur olarak ve müthiş diye vasıflandırılan kazaların, belâların sebep olduğu heyecanların, perişanlıkların uzanamayacağı bir halde bulacaksın. Fakat seni ölmez, hastalıklardan ve ihtiyarlıktan kurtulmuş görebilecek miyim?(Epiktetos)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://ia601503.us.archive.org/34/items/konstantiniyye_4/Konstantiniyye%204.pdf
      Işid: mevlana, yunus emre vs. kafir.

      Işid, kafir ile ateisti ayırmış. kafirin ateistin müşriğin mürtedin ne olduğunu aşağı yukarı biliyor.

      Işid mensubunun her biri ayetleri biliyor.

      Işid hadisle değil ayetle hareket ediyor.

      Işid islam birliği değil çokluğu var diyor.

      Işid islamın ölümcül olduğunu belgeleyen tek topluluk.

      Sil
    2. Ayrıca osmanlı zamanındada yunusun vb lerin kafir olduğu tanısı konmuş.

      Bu mısralar allaha küfretmiyorsa, ve allah var diyelim, o zaman ben direk cennetliğim.

      Sil
    3. Şunuda söyliyim ki,
      Ben kafir, mürted vs nedir tam biliyormuyum,
      bunun cevabını bilinemez olarak cevaplıyorum.

      Sil
  106. Adblockta “allah” filtrele diyorsun, allahla ilgili ne varsa karşına çıkmıyor.
    Bu program karşısında allah niye birşey yapamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. saçma sapan konuşma felsefe manyağı salak bişeyde anlasan felsefeden tamam dicem ne kadar sığ gereksizsiniz

      Sil
    2. Epiktetos kendini şöyle ifade eder: 'Ben esir, sakat, fakir, sefilim fakat bir Allah âşığıyım!' Allah'ın yüceliği için; 'Eğer Allah sadece renkleri yaratmış ve onları ayırt edecek gözleri yaratmamış olsaydı bu renkler neye yarayacaktı? Renkleri ve gözleri yaratıp da ışığı yaratmamış olsaydı renklerin bir mânâsı kalır mıydı? Bu üç unsuru birbiri için yaratmış olan kim olabilir? Bu birliğin mimarı kimdir? Tabiî ki Allah'tır. Öyleyse Rabbani bir kudretle idare edilmekteyiz.' der. Bir defasında kendisine şöyle bir soruyla gelirler: 'İstisnasız bütün hareketlerimin Allah tarafından görülmesine beni ikna edebilir misin?' Epiktetos sorularla diyaloğu geliştirir:
      -Bütün dünyadaki varlıklar ve olaylar arasında ilişki olduğuna inanıyorsun değil mi?
      -Evet.
      -Dünyadaki olayların semavî bir kudret tarafından idare edildiğine de kanisin değil mi?
      -Evet.
      -Demek oluyor ki her şeyin tam zamanında kusursuzca vuku bulduğunu da görüyorsun. Mevsimler, güneş ve ayın değişmesiyle dünyadaki hayat da değişiyor, biz de bundan etkileniyoruz. Yani kâinattaki tüm olaylardan biz de tam olarak etkileniyoruz. Peki kâinatla biz bu kadar bağlantılı isek, onu yaratan Allah onunla ilgisiz olabilir mi?
      -Tamam da, birbirinden alâkasız ve uzak meseleleri Allah nasıl görebiliyor?
      -Ey hakikatlere kör adam! Senin pirinç tanesi kadar ki ferasetin, bir anda ne kadar çok meseleyle alâkadar oluyor; düşünüyor, bakıyor, yürüyor, kavrıyor, inanıyorsun. Bu fiiller birbirlerinden ne kadar da ayrık fiillerdir, tahayyül edebiliyor musun? 'Güneş bir anda dünyanın çok büyük bir kısmını aydınlatıyor. Güneşi yaratan, (ki kâinatı da o yaratmıştır) dünyanın tamamını kendine aydınlatamaz mı? Ve ey aciz, o küçücük gözünle bir anda birçok şeyi nasıl kavradığını ve gördüğünü düşün. Gece gökyüzüne baktığında, kâinat senin gözün önündedir. Peki ya gözü yaratanın gözünden bir şey kaçar mı?!'

      Sil
    3. Sevgili kardeşim belki de Allah düşüncene karışmak istemediği için belkide kendisine inananların yazılanları gördükçe kendisine daha da bağlanması için belkide kafa karıştıran insanların soruları karşısında, yazılan cevapları gördüğünde hak yolunu bulacağına inandığı için belkide senin ve benim dahi düşünemeyeceğimiz kadar derin hususlar hakkında müdahale etmiyordur. Böyle şeylerle meşgul olacağına (dinleri ne olursa olsun) hak din namına yada (dine inanmıyorsan) insanlık yararına olan iyiliklerle uğraş, insanlığın gelişmesine katkı sağla. Daha faydalı olacağına inanıyorum.

      Kur'an-ı Kerim, İslâm öncesi zihniyetlerden "cahiliyye" şeklinde bahseder. Mesela, Allah'ı çok ötelerde tasavvur edip, "artık bu âleme karışmaz, olaylara müdahalesi yoktur" şeklindeki bir zan, cahiliyye zannı; Hak din namına değil, bâtıl şeyler uğruna gayrete gelmek, cahiliyye hamiyetidir. (Bkz. Âl-i İmran, 154, Mâide, 50; Fetih, 26).

      Sil
    4. Cahil genç anlamına da, ahil ise yaşlı anlamına geliyor. Bu anlamıda düşündünüzmü hiç. İslam öncesi gençlik çocukluk yaşlılık dedinizmi hiç.
      Alem kelimesi ise alet, ale, ali. ala vb düşünürsek. al ne demekse artık.

      Sil
    5. Epiktetos mütevazı olmayı savunur. Karşısındaki insanın fikirlerine saygılıdır: 'Biri senin hakkında kötü bir şey söylerse sakın kızma ama şöyle karşılık ver: Hakkımda bunu söyleyen hiç şüphesiz başka kusurlarımı bilmiyormuş. Bilseydi, sadece bunu söylemekle kalmazdı!'

      İnsanlara bir şeyler anlatma noktasında temsilin önemli olduğunu söyler: 'Cahillerin önünde güzel vecizeler sayıp dökme! En iyisi bu vecizelerin emrettiği şeyleri yap. Meselâ bir ziyafette nasıl yemek yenildiğini anlatma. Fakat nasıl yenmesi gerekse öyle ye!'

      Cahillerle tartışma hususunda ölçülü davranmaya dikkat çeker: 'Cahillerin huzurunda derin ve mühim meseleler açılırsa sükutu muhafaza et. Zira henüz hazmetmediğini ifade etmekte büyük tehlike vardır. Senin bir şey bilmediğini iddia etseler de öfkelenme. ÇÜNKÜ KOYUNLAR NE KADAR YEM YEMİŞ OLDUKLARINI GİDİP ÇOBANLARINA RAPOR ETMEZLER. FAKAT İYİCE HAZMETTİKTEN SONRA SÜT VE YÜN HÂLİNE GETİRİRLER.

      Bu doğrultuda amacım size saygısızlık yapmak değil ancak şöyle bir örnek veriyim size: Kaşarın özü süttür ancak günümüzde bazı insanlara da kaşar denmektedir. Yani niyetin ne olduğu önemlidir. Kaşar her zaman kaşardır. Sizin niyetiniz temiz ise kaşarı sütten yapılmış nimet görürsünüz kötüyse gözünüzde sadece oruspuyu canlandırırsınız.

      Burada sadece boş laf kalabalığı yapıyorsunuz. Amacım sizi aydınlatmaktı ancak Epiktetos'un dediği gibi bundan böyle derin ve mühim meseleler hakkında sükutu muhafaza edecek, henüz hazmedemediğiniz şeyleri ifade etmekte büyük tehlike gördüğümden cevap vermeyeceğim.

      Sil
  107. gerizekalı site burada önemli olan hikayeden çıkarılacak sonuç şeref... düşüncelerinizle kafa karıştırıp filozofçukçılarınızı yüceltmeyin ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR HZ.MUHAMMED ONUN KULU VE ELÇİSİDİR tamam mı ve mevlana da şemzi tebrizide diğer alimlerimiz gibi düzgün kouşun bak sizde biliyosunuz ARKANA DÖN BAK

    YanıtlaSil
  108. https://www.youtube.com/watch?v=3_l904WOu0k
    https://www.youtube.com/watch?v=8wy0Jy55nMo
    Müminler “hıristiyan/müslüman vs.” bu videolara inanıyor. Bu videolar müminde gerçekten ateizmi çökertiyor.
    Bu videoları inanmayanlar için değil, inananlar için koyuyorlar. İzlenme sayılarına bakın, pek az değil.
    Benim ne olduğumu öğrenen, beni google a soruyor. Bu tür videoları izliyor. Benden korkuyor, benden çekiniyor, yada başka nedenlerle gelip tartışma, sorgu vs yapmıyor.
    “nasıl/neden ateist olunur” Herkes bu soruyu soruyor googleda. Bunlarda bunu bildiğinden üst sıralara çıkacak uydurma yazı ve videolar hazırlıyorlar.
    Siz bunun uydurma, yalan olduğunu söylesenizde pek inanmıyorlar.

    https://www.youtube.com/watch?v=0k6Cf-QMPUY
    Bu hikayeler/uydurmalar hiç bitmeyecek gibi görünüyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=Vt4BgwODdMg
    Bu videoları izleyenlerde dine aşık oluyor. Bu aşkla kör olan gözleri, oradaki yanlışları görmüyor. Oradaki kiri pisi çöpü görmüyor. Oradaki şaklabanlığı görmüyor. Zehirli hisleri görmüyor. Ayrıca gerçek olarak bakarsak, bu çocuk namaz kılmıyor.

    Bu videolar bile full küfür.

    YanıtlaSil
  109. Görelim ki inanalım olmaz, görelim ki bilelim olur. Gördüğüne inanma saptırması. Duyuyu saptırma.
    Neden bilmemiz istenmezde, inanmamız istenir. allah inanıyomuki biz inanalım.
    Neden birileri bilip, biz onlara inanmak durumundayız.
    Neden allahta duyusuz davranma yok. o görüyor işitiyor … da biz niye bunları yapmıyor yada yapamıyoruz.
    Birisi görecek bize söyleyecek dünyası. nasıl bir dünya. Görüleni inandırma. Duyu kullandırmama.
    Acı meselesi. duyu saptırma. Duyularla algılanamayan allah ile algılanan şey eşitleme.
    Allaha iman başka, allahın varlığına iman başka. allahın dediklerine iman başka, varlığına iman başka.

    Mahkeme. kanun yasa devlet. insanın sanki keyfi hareket etiği, kendi yarattığı isteklerle davrandığı, ihtiyaçları gereği suç işlemediği, kısıtlılıktan kıtlıktan uzak kalma düşüncesinin olmadığı, sanki dayanaksızca davranıldığı. sanki suçu keyfi işlediği …… mesajları. Burada devletin gerekliliğini inandırma çabası var.

    Bu hikayede amaç; Bilime iman/inandırma. Tıpa iman. Devlete iman.

    Not: Tıbbın artık bilim olmadığının anlaşıldığını biliyormusunuz. Tıp bilimden ayrı br kurum olduğu çözümlendi. Tıbbın tamamen ispata dayalı değil, kanaate dayalı çalıştığı ortaya çıktı. Bilginize.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
      1- De ki; O Allah bir tektir.
      2- Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir).
      3- Doğurmadı ve doğurulmadı
      4- O 'na bir denk de olmadi

      Sizlere verilecek en güzel cevabı gene Kur'an veriyor.

      Sil
  110. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
    1- De ki; O Allah bir tektir.
    2- Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir).
    3- Doğurmadı ve doğurulmadı
    4- O 'na bir denk de olmadı

    YanıtlaSil
  111. Yorumumu ikiye bölücem uzun geldi ;

    Bu yazıyı paylaşan arkadaşım ; hikayede çarpıklık kendince bulmuşsun, paylaşıp biraz daha cevap verdim demek istemişsin. Öncelikle hikaye yanlış başlıyor olayda ne Mevlana nede şems var ve şems, mevlanının hocası değil bunu bilesin. doğrudur artık insanlarımız herşeyi farklılaştırarak anlatmaktadır. Hikayenin orjinal yakın yada benim bildiğim metni http://www.islamdergisi.com/genel/imami-azam-ve-felsefeci/ oku. Olay İmamı azam ile geçmektedir. Özellikle 3. soru senin payşatığın hikayeden daha farklıdır.

    Şimdi senin yorumuna gelirsek diyorsun ki felsefeciler böyle düşünmez bunlar felseci olmaya bilir vs. tabiki aktarılırken felsefeci diye günümüze uyarlanarak aktarılmış olabilir ben bu hikayeyi inanmayan yada fesatçı diye duymuştum ilk 20 senede felsefeci olmuşlar o konuda haklısın.
    1. soruyu yorumlamanı yorumlarsam ; hikayedeki filizofa takılıp uzatmışsın filizof göster demez falan sesde görünmez ama duyarız demişsin ve son olarak "Örneğin her insanın kolunu kırarsanız canı yanar ve acı çeker, ama her insan içinde Allah'ı hissetmez." diyerek Allah yok demek istemişsin. Ancak sende çelişiyorsun çünki; senin kolunu kırsam duyduğun acıyı yanındaki başka biri hissetmez, o halde bu his de kişiden kişiye değişken olur. her insan acı hissedeceği bir olay başına gelmedikçe acı hissetmeyeceği ve başkasının acısınıda hissedemeyeceği gibi Allah 'a hissetmek içinde inanmak gerekmektedir. ve hikayede zaten bunu anlatır. DERKİ ; arkadaş ben ALLAH 'a inanıyorum ama sana ne gösteririm ne beş duyu organınla görmeni sağlarım aynı şekilde senin duyduğun acıyıda ben göremem ve hissedemem bu olay aynıdır der.

    Çağımızda acının sinir hücrelerindeki verdiği tahirbatı ölçüle bilmesi başkasının acısını seninde hissede bilmeni sağlamaz bakarsın 20 sene sonra kalpteki hisleri ve sevgiyi ölçebilen (belki çıkmıştır) cihazlarda çıkarsada Bak ozaman kalbimi makineye bağlatalım ALLAH 'ı nasıl hissetiğimi sana göstereyim mi diyeceğiz komik olmayın. Sevgide görünmez tutulmaz sadece kalple hissedilir seversin aşık olursun ama o sevgiyi sadece sen yaşarsın ve seni seven yaşar 3. bir kişi senin başkasına duyduğun sevgiyi hissedemez. Verilen Cevapda budur.

    2. soru ve cevaba yorumuna gelirsek ; yine felsefecilerden yola çıkarak olayın özünü kaçırmışsın. Ama birşeyi kabul etmişsin yumruk atınca bile darbeye bağlı acı hissederiz diyorsun zaten soruyu soran kişi de Ateş ateşi nasıl yakar idi ama sen bu durumu felsefeci biri böyle sorma diye ıspat etmeye çalışmaktan soruya aynı cevabı sende vermişsin. Aynı maddede olsa acı hissedersin demişsin. Ancak insanların topraktan yaratılmadığını idda etmişsin.

    Bak arkadaş sizin de hatanız dünyanın ve insanların tesadüf eseri olduğunu sölemnizdir. ben sana sorayım. Dünya üzerinde kimsenin eli deymeden bir masa, sandalye, otomobil yada uçak oluyormu. doğada dediğimiz bu yer yüzü gökyüzü atmosfer sana hergün hazır dolu bir tabak makarna sunuyormu. insanlar ve dünya tasadüfen oluyorda sizin mantığınıza göre ; giysilerimizi, binek arabalarımızı, evlerimizi neden biz yapıyoruz? Maden bunları sanatkarlarlık yeteneği olan insanlar yapıyorsa insanıda ve bu doğayıda yapan bir sanatkar olması gerekmezmi? dünyada hiç birşeyin tesadüfen olduğu hiç bir şekilde ıspatlanammış sizlerin inanan kesime karşı çıkarttığnız saçma bir sav dan öte gitmemiş ve benim üstteki sorularıma apışıp kalınmıştır.

    YanıtlaSil
  112. devamı ...
    3. soru zaten burada yanlış yazılı demiştim; ama senin burada payşatığın hikayeye göre bile gitsek yine olayı felsefeciye bağladığından böyle bir soru sorulmaz dmeişsin ve bir yerde hikayedeki anlatılan cevabı benimsemişsin. gerçekte soru soran zaat diyorki ;

    "Üçüncü sorumuz ise; işittiğime göre hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu söylermişsiniz. Madem ki, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu iddia edersiniz o halde insanları yaptıklarından dolayı niçin suçlarsınız? Bırakın da insanlar istediğini yaşasın." diye sorar yani burada sorulan soru dini bir inancı irdelemktedir tabi soru sorana felsefeci demeyi bende uygun bulmuyourm verilen cevap ise

    Yine bana; “Ey İmam! Hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu iddia edersiniz fakat, insanları yaptıklarından dolayı niçin suçlarsınız? Bırakın da insanlar istediğini yapsın.” dedi. O halde muhterem Kadı efendi! Ona tekrar sorar mısınız, madem ki bu felsefeci insanların iradesinin olmadığına inanıyor, o halde yaptığım bu işten dolayı beni niçin size şikayet etti?” der.

    buda özleşmektedir.


    SONUÇ OLARAK ; hikayede soruyu soran kişi felsefeci olarak ele aldığından olay böyleydi şöyleydi diye felsefeciler böyle demez diye savunmadasın ancak bu kişiye ozaman "fesatcı" desek senin verdiğin cevapların neredeyse tamamı boşa çıkıyor.

    zaten verilen cevaplara örtüşen cevaplar sende vermişsin ama buna rağmen Allah'ı kabul edecek bir delil olmadığnı demişsin Ama ilk soru ve cevap açıktır gözlerindeki at gözlüğünü çıkart iyi bak.

    Ve sana sorumu tekararlıyourm. Maden dünyada sanat varsa ve sananatkar olmadan sanat olmuyorsa; insanı ve dünya, evren bunları yapan bir sanatkar olması gerekmez mi? TABİKİ DE GEREKİR. CÜNKİ HİÇ BİR ŞEY KENDİLİĞİNDEN OLUŞMAMAKTADIR. (şimdi ağaçlar çiçekler diye sorarsın) bende sana ozaman yine bu gün önüne tesadüfen bir tabak makarna kimsenin eli deymeden oluşup önüne gelsin gözünle gör banada göser sonra saçmala derim.

    YanıtlaSil
  113. Bir adam bir mercedes yapıyor kişi yapanı görmese de mercedesi görünce bir ustasının olduğunu anlıyor.Bunca yıldır bu kainat belirli bir düzen içinde işliyor hiç bir şey diğerine karışmıyor.Ufacık bir arabanın bile bir tasarlayanı yapıcısı varsa koca bir kainatın nasıl olmaz ?

    YanıtlaSil
  114. Boşuna edebiyat parçalamaya daha süslü cumleler kurmaya falan gerek yok ! Allaha ve peygamberlerine inanmanin sevginin vicdanin kimseye bir zarari yok ... inanmayan arkadaslara söyleyeceğim tek söz Ya Varsa !!!! Ben iyi bir insan olup ibadetimi yaptigim Allahima peygamberime inandigim icin hic birsey kaybetmem ama siz emin olun çok sey kaybedersiniz!! O yüzden yaratanin size verdigi bu muhteşem beyninizi varmi yokmu gibi luzumsuz tartismalarla mesgul etmeyin. Din sevgiden yardimlasmadan iyilikten baska hic birseyden bahsetmiyor yani kötü birsey degil korkmayin Allaha inansaniz birsey kaybetmezsiniz haydi ozaman görüşürüz ahirette öptüm

    YanıtlaSil
  115. Anlaşılan felsefeciler zıplıyor bu konuya burda yazılanlarda şirk koşan bişey yokki şems söylememiş olsun başkası da olsa güzel bir hikaye inancımızı saptıracak bişey yok buradaki mesele felsefecilerin düşdüğü durumun şuan rahatsızlık veriyor olması..

    YanıtlaSil
  116. evrende sonsuz bir denge var,evini bile kendi kendini toplayamayanların Allah'ı reddetmesi komiktir... Allah'ı gerçekten hissetmek,görmek mi istiyorsunuz? O'nun (C.C.) kallanma kılavuzu olan Kur'an'a sımsıkı sarılın ve "Yap dediğini yapın,Yapma dediğini yapmayın!" sizler de O'nu göreceksiniz!

    YanıtlaSil
  117. Seccadeli, kıça allah dövmeli pornoların olduğu bir dünyada, dinli/tanrılı olmak?

    YanıtlaSil
  118. Eyvallah kardesim güzel yorum yazmissin allah razi olsun.

    Bunlarin ki fitne cikartmak baska bir sey degil , kendi inanmis olduklari seye ki i seyde de kimse yok zaten o seyi insanlara inandirmak istiyorlar , tek gayeleri de bu ,

    Alayi dangalak bunlarin.

    YanıtlaSil
  119. analoji yapmak ile özdeşlik kurmak arasındaki bağıntıyı kuramayan hayyamcım. sen felsefeyi nerde öğrendin? 2. durum: Bana portakal yedikten sonra oluşan beyin sinyalleri ile bana portakalın tadını anlat desem ne dersin? Veya at olmak nasıl bi duygu anlatsana. Veya tüm bunları kurmak için kurduğumuz matematik nerdedir göstersene. Abi bilmiyorsun konuşma komik duruma düşüyorsun.

    YanıtlaSil
  120. Adsız arkadaşlar herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.kendisini bilim adamı zanneden ancak mantığı sadece kendi penceresinden oluşturan insanlar maalesef günümüzde çok fazla .Bilim de ilim de felsefede mantık ta vs .vs bunların hepsi biz insanların kavram ve doğrularıdır ,fakat kainatın evrenin bundan haberi yoktur.Bunlar sadece kainatta karıncadan bile küçük olan biz insanların ortaya koyduğu kendi küçük dünyamızda ki varsayımlarımızdır.ASIL SORU ŞU OLMALIDIR .Biz insanların yaptıkları dünyayı cennete çevirebilecek iken biz bunu yapabiliyormuyuz şu an ne durumdayız kötü durumda isek dönüşümüz varmı.MESELE BU [KAİNATI VE YARATICIYI TARTIŞMAK BENİM HADDÏM DEĞİLDÏR ] Her şey alenen ortadadır görmek isteyen görür kainatta kendini önemsemek boş iştir .tek kişi hiç bir şey ifade etmez insanoğlu ancak toplu halde dünya için eylemde bulunursa her birey kendi doğrularını bir tarafa bırakıp doğanın evrenin doğrularını masaya koyup bunu anlayabilirse işte o zaman belki sonuç alabilir.Yaratıcı evrenin kendisidir o her yerdedir yerdedir göktedir. Gördüğümüz görmediğimiz herşey
    odur biz yere basarken bile karıncanïn yuvasını düşünmediğimiz sürece yok sayarak hareket ettiğimiz sürece sonuç kaçınılmazdır.kendisini yakacak olan şeytanda biziz cenneti yaratacak olanda biz yaratıcı bizi sık sık uyarmaktadır.GÖRMEK İSTEYEN GÖRÜR Hikaye sadece bizim iyiliğiniz için yazılmış bir uyarı niteliğindedir bunu önemseyip iddia haline getirmek ancak gerçeklere karşı gözünü at gözlüğü ile kapamaktır.Saygı ve sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  121. 1. Acının elektro-kimyasal bir tepkime olduğunu belirtmişsiniz. Bu acıyı tanımlamaz. Bu tanımlama ile sizde bir acı olduğunu bana ispat etmiş olamazsınız. İspat ettiğiniz tek şey sinirlerin bağlı olduğu mekanizmada oluşan bir etkiye karşılık oluşan bir elektro-kimyasal bir tepkime sebep sonuç ilişkisidir. “Bende bir elektro-kimyasal tepkime oluştu” diyebilirsiniz ama acı hissettiğinizi karşınızdakine ispat edemez ve anlatamazsınız. Acı içinde kıvransanız bile karşınızdakiler size “ne acısı?!” bu sadece bir elektromanyetik bir tepkime! diyebilirler.

    2. Acının sadece ve sadece sinir sistemi ile oluşabileceği “inancı” gibi sebep sonuç döngüsü yalnızca siz ateistlerin amentülerinden birisidir. Neyse ki kuantum mekaniği kafanızı karıştırmaya başladı

    3. Eğer bir yaratıcı ve kanun koyucuya, tek bir ilahi güce iman edip inanmayacaksak bu kanun ve kuralları kim koyacak? Her bir birey kendi doğru ve isteklerini doğru “kabul” edip yaşamaya çalışırsa ne yapacaksınız? Çoğunluğun kabul ve doğruları benim için neden doğru olsun? Yoksa sizinki bir çoğunluğun doğrusu dini mi? Hem eğer bu hayatın bir amacı dahi yoksa bir doğrunun olması veya bu doğru doğrultusunda yaşamanın en anlamı var? İddia ettiğiniz evrim sürecinden önce ve sırasında hangi etik, ahlak ve doğrular insanlığı bu cari seviyeye getirdi?

    Bu gibi çıkmazlar umarım sizi biraz daha mantıklı düşünmeye sevkeder ve tek ve bir Allah inancına ışık yakar

    YanıtlaSil